Jump to content

Genlerin Evrimi ve


Recommended Posts

Evrim moleküler bir süreçtir.

Canlıların evrimi genlerin evrimi ile başarılır.

Çünkü fenotipi (dışı görünüşü) etkileyen en önemli etmen genotipidir.

Bu başlık altında genlerin nasıl evrildiğini ve topluma yayıldığını tartışacağız.

Selamlar..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

İngilizcede iyi bilinen bir tümce vardır.

Crocodiles beget crocodiles..

Timsahlar timsahların nedenidir.

Timsahlar timsahların babasıdır.

Ya da timsahlar timsahlara neden olur.

Nedense annesi demezler..

Beget daha çok babası olmak anlamına kullanılır.

Bu durumda anneler darılmasın ama,

Genes beget genes.....

Genler genlerin babasıdır..

Diyebiliriz.

Bir genin varlık nedeni bir diğer gendir.

İlk genin nasıl ortaya çıktığı bilinmemektedir.

Sanıldığı kadarıyla ilk genin doğası şimdiki genler gibi DNA olmayıp, RNA'dır..

Burada ilk genle uğraşmayacağız. Ona daha önce değinmiştik. Gerekirse o yazıdan alıntılar yapabiliriz..

Şimdilik genlerin mevcut genlerden çıktığını bilmekle yetinelim.

Tabii yeni genlerin ortaya çıkma nedeni ve mekanizmasının birden fazla olmasına hiç şaşırmamak gerekir.

Doğanın her geni yeniden keşfetmesi elbette mümkündür ama, ortada bir gen varken bu yönteme baş vurmak bilinçsiz doğa için bile aptallıktır.

Dolayısıyla yeni genlerin mevcut genlerden çıkmaktan başka çaresi yoktur.

Her ne kadar her yeni gen mevcut bir genden kaynak almak zorunda ise de, bu sürecin yeterince iyi bilindiği ve sorunsuz olduğu sanılmasın..

Herşeyden önce bu gen kendini kopyaladıktan sonra, fazla genin toplumun bireyleri arasında yayılması gerekmektedir.

Daha sonra aynı gen kendisine yeni işlevler yükleyecek olan mutasyondan geçmek zorunda kalacaktır. Ancak o zaman yeni ve farklı bir işleve sahip olacaktır.

Yani yeni bir gen ürünü şifrelemeye başlayacaktır.

Yeni genetik kopya yeni bir gene dönüşmeden önce mutasyona uğramak zorundadır. Aksi takdirde yeni bir gen olarak işlev yapamaz.

Mutasyona uğramadan çıktığı genin aynı işlevlerini sürdüren ve eskisinin aynısı olan genin farklılaşma özgürlüğü yoktur. Buna Ohno'nun dilemması denir.

Aynı işlevin sürdürülmesi yeni kopyanın başka işlevler almasını önleyecektir.

Yalnız burada ilginç bir durum vardır.

Eski genin birden fazla işlevi olabilir. Bu işlevlerden biri eser etkenlik olabilir. Yani bu önemsiz bir yan etkidir.

Genlerin hemen hepsinde bu nitelik vardır.

Yeni kopya o etkinliğe özelleşerek, çıktığı gen üzerindeki baskının azalmasını sağlayabilir.

Yeni koşullar eser etkinlik olarak tanımladığımız işleve gereksinim duyarsa, yeni gen birden önemli bir görev kazanmış demektir.

Bu yeni görev genin etkinliğinin amplifiye edilmesine neden olacak ve yeni gen daha bağımsız olarak işlev yapmaya başlayacaktır.

O genin mutasyonu ile zamanla tümüyle bağımsız yeni bir gen ortaya çıkacaktır.

Orijinal genin kopyası olan diğer genler de aynı şekilde farklılaşarak yeni genlere dönüşeceklerdir.

HACI

Devam edecek..

Link to post
Sitelerde Paylaş

SIÇRAYAN GENLER......

Transpozon (Transposon) olarak bilinen bazı genetik materyelin canlıdan canlıya sıçrayarak yayıldığı bir süredir bilinmektedir.

İnsanlar ve bitkiler dahil bütün canlılarda vardır transpozonlar.

İnsan genlerinin yüzde 50'ye yakını transpzonlaran oluşmuştur.

Çoğu bir yerden bir yere sıçrayarak paraziter bir yaşam sürdürürler.

Onlara bazı işlevler atfetmek zordur. Yine de insan immün sistemi ile ilgili 100'ün üstünde transpozonun varlığından kuşkulanılmaktadır.

Başka canlılardan insanlara sıçrayan bu genlerin insan yaşamını zenginleştirmeleri doğanın ilginç cilvelerinden biridir.

Transpozonlar insanlarda ve diğer canlılarda yeni genlerin ortaya çıkmasını sağlayan genetik materyellerdir.

Genler yalnız çoğalarak ve mutasyona uğrayarak yeni genleri oluşturmazlar.

Onları dışardan da kazanılabilirler. Transpozonların virus kökenli olduklarına inanılmaktadırlar.

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...