Jump to content

İlginç Fizik Soruları


Recommended Posts

toopaipai nin sorusu ilginç.

güneşin ışık fotonlarıyla ısı kaybetmesi zamanla soğuması ve sönümleneceği bilimsel olarak açıklanabilir. Hatta günlük ışıma ile kaybettiği kütle ile ne kadar ömrü kaldığı bile açıklanmaktadır.

Ancak, dünya, ki milyarlarca yıldan beri güneşten ısı almasına karşın ve aldığı ısıya oranla ısı kaybının daha az olması nedeniyle (çünkü dünya ışınım ile ısı kaybetmiyor. elektromanyetik dalgalarla olabilir ancak elektromanyetik dalgalar güneş ışığına oranla çok daha az ısı taşımaktadır.) artan bir şekilde ısınması gerekir. Yeryüzündeki maksimum ve minimum ısı farklarını ortalama bir ısıya çevirirsek bu ortalama ısının sürekli artması gerekir.

Acaba artıyor mu?

Artmıyorsa, sabit kalıyorsa veya azalıyorsa nedenleri nedir?

Benim ilk aklıma gelen şu. Güneş ışınları yeryüzünde maddeye dönüşüyor. Bitkilerdeki klorofiller bu ışınların bir kısmını maddeleştiriyor. Veya ışığın neden olduğu birçok kimyasal reaksiyonlar ile bir kısmı maddeleşiyor. Tabi bu maddeleşme o denli azdır ki, bugünkü teknoloji ile hesaplanabilecek, somut olarak gösterilebilecek durumda değildir.

Örneğin; atıyorum. 24 saatlik güneş ışığı dünyaya belki bir hidrojen atomu kazandırmaktadır. Böyle bir dönüşümü gösterebilmek şimdiki teknoloji ile mümkün değildir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,7k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

toopaipai nin sorusu ilginç.

güneşin ışık fotonlarıyla ısı kaybetmesi zamanla soğuması ve sönümleneceği bilimsel olarak açıklanabilir. Hatta günlük ışıma ile kaybettiği kütle ile ne kadar ömrü kaldığı bile açıklanmaktadır.

Ancak, dünya, ki milyarlarca yıldan beri güneşten ısı almasına karşın ve aldığı ısıya oranla ısı kaybının daha az olması nedeniyle (çünkü dünya ışınım ile ısı kaybetmiyor. elektromanyetik dalgalarla olabilir ancak elektromanyetik dalgalar güneş ışığına oranla çok daha az ısı taşımaktadır.) artan bir şekilde ısınması gerekir. Yeryüzündeki maksimum ve minimum ısı farklarını ortalama bir ısıya çevirirsek bu ortalama ısının sürekli artması gerekir.

Acaba artıyor mu?

Artmıyorsa, sabit kalıyorsa veya azalıyorsa nedenleri nedir?

Benim ilk aklıma gelen şu. Güneş ışınları yeryüzünde maddeye dönüşüyor. Bitkilerdeki klorofiller bu ışınların bir kısmını maddeleştiriyor. Veya ışığın neden olduğu birçok kimyasal reaksiyonlar ile bir kısmı maddeleşiyor. Tabi bu maddeleşme o denli azdır ki, bugünkü teknoloji ile hesaplanabilecek, somut olarak gösterilebilecek durumda değildir.

Örneğin; atıyorum. 24 saatlik güneş ışığı dünyaya belki bir hidrojen atomu kazandırmaktadır. Böyle bir dönüşümü gösterebilmek şimdiki teknoloji ile mümkün değildir.

Sevgiler.

Enerji maddeye dönüşmeden de iş yapabilir.

Aslında madde parçacıkları ortaya yalnız karşıtları ile birlikte çıkarlar.

Proton anti-protonlar, elektron-pozitronla örneğin.

Hidrojen de anti-hidrojenle ortaya çıkmak zorundadır. Çünkü bozonların ortaya çıkma sınırı yoktur ama fermionların vardır.

Madde parçacıkları fermion grubuna dahildir.

Onlar karşıtları ile birlikte çıkınca birbirlerini nötralize ederler.

Tabii bu durum ortaya çıkan pozitronun, birlikte ortaya çıktığı elektronla birleşip birbirlerini nötralize etmeleri anlamına gelmez.

Pozitron herhangi bir elektronla etkileşip onu nötralize eder ve onunla birlikte enerjiye dönüşüp kaybolur gider.

Diğer elektron kalır ve işlevini yapar.

Bunun pratik uygulası da var.

PET (Pozitron emmission tomography) denen bir test var. MR gibi bir test.

Burada kullanılan radyoaktif materyel çürürken pozitron açığa çıkarıyor.

Bazı radyoaktif çürümelerde pozitron açığa çıkar. Kaynak çekirdektir. Tabii bu pozitron bir elektronla birlikte ortaya çıkmaktadır.

Pozitron bir diğer elektronu nötralize eder ve bu sırada açığa çıkan enerji makine tarafından kaydedilir.

Böylece bir organın veya vücudun bir tomografisi yapılır. Daha çok vücutta kanser olup olmadığı bu testle araştırılır.

Bu test bize ayrıca metabolizma hakkında da bilgi verir. Örneğin beynin hangi yöresinin hangi durumlarda çalıştığı bu testle anlaşılabilir.

Uzatmadan bitireyim.

Evet sevgili Drekinci kardeşim. Teknoloji daha çok şeyler başarabilir.

Hatta ilerde ki çok ilerde diyelim ona insanlık ve ileri teknoloji, güneşin hidrojen enerjisini tüketmesi durumunda, güneşe yeni hidrojen kaynağı bile bulabilir.

Teknolojinin bir sınırı olduğunu sanmıyorum. Çünkü mevcut bilgileri çeşitli şekillerde değerlendirerek yeni teknolojiler oluşturmak her zaman mümkün.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki başka türlü sorayım.

1-Dünya güneşten devamlı enerji alıyor fakat sıcaklığı nasıl sabit kalıyor?Bir maddeye devamlı ısı verirseniz sıcaklığının devamlı artması gerekir.

Dünya da tıpkı güneş gibi ışınım yapar ve ısı kaybeder. Mutlak sıfır'ın yani -273º C (= 0º K) sıcaklığının üstündeki her cisim ışıma yapar ve radyasyon ile ısı kaybeder. Tabii bu yüzey sıcaklığı 6000 º C olan güneş ile karşılaştırıldığında çok küçüktür. Bunu Outgoing Longwave Radiation (OLR) anahtar kelimesinden araştırabilirsin

2-Bir metali ısıtıp hiçbir maddeye temas etmeyecek şekilde vakum ortamına koyarsak sıcaklığı düşer mi?Düşerse nasıl düşer,kaç dereceye kadar düşer?

Bu koyduğumuz ortamın sıcaklığına bağlıdır. Evrenin ortalama sıcaklığı yaklaşık olarak 1.7 K (= -271.3º C ) kabul ediliyor. Bu metali herhangi bir güneşten çok uzak, radyasyon etkilerinin çok küçük olduğu uzayda bir noktaya götürdüğümüzü düşünelim. Bu durumda metal yüzeyinden yayılan radyasyon ile soğurduğu radyasyon eşit oluncaya kadar ısı kaybeder, termal dengeye ulaşınca da ısı alışverişi durur. Tabii evrenin hiçbir noktasında tüm radyasyon etkilerinden arınmış bir nokta olması mümkün değildir, her nerede olursa olsun, çevresindeki cisim veya güneşlerden bir miktar radyasyon alacaktır, bu da o cismin mutlak sıfırdan büyük bir sıcaklıkta termal dengeye oturması gerektiğini ifade eder.

Bana verdiğiniz cevap şu:

Evet atmosfer güneşten gelen enerjinin bir kısmını soğuruyor ve yansıtıyor ama konumuz bu değil.Atmosfer sadece bir filtre görevi görüyor.Sonuçta yerküreye ulaşan devamlı bir enerji mevcut.

Sizin verdiğiniz cevap benim sorumun cevabı değil.Dünya devamlı bir enerji alıyor,ancak sıcaklığı sabit.Yine sıcaklığı sabit sözünü başka anlamlara çekmeyin.belirli bir aralıkta sabit.Hatta çok uzun vadede soğuduğunu da söyleyebiliriz.Atmosfer de bunun cevabı değil.Atmosfer olmasa sıcaklık 30 derecede değil de 300 derecede sabit olurdu belki.Sanki suyu devamlı ısıtıyorsunuz fakat sıcaklığı 50 derecede sabit kalıyormuş gibi.Nereye gidiyor bu ısı?

Dünya devamlı olarak ışınım ile enerji alır ve ışınım ile enerji kaybeder, sorunuzu yanıtladım sanıyorum.

Ama örneğin dünya siyah renkte olsa idi, ortalama yüzey sıcaklığı çok daha yüksek olacaktı. Çünkü güneşten gelen ışınımın daha yüksek bir oranını soğuracaktı. Dünyanın veya herhangi bir gezegenin ortalama sıcaklığı güneşe yakınlığı, atmosferi ve yüzey şekillerine (örneğin rengine, yüzeydeki hangi madde bulunduğuna ) bağlıdır. Her gezegen yüzeyine ulaşan ışınımın bir miktarını yansıtır bir miktarını da emer (absorbe eder). Örneğin dünyamızı tüm ışığı yansıtan mükemmel bir cam ayna ile kaplayacak olsaydık, bu camın altında mutlak sıfıra yakın bir sıcaklık elde edecektik, çünkü ışınımı soğuramayacaktı. Mükemmel bir siyah cisim ile kaplayacak olsaydık ortalama sıcaklığı daha yüksek olacaktı, çünkü güneşten gelen ışınımın daha yüksek bir miktarını emecekti. Ama ne kadarını emerse emsin, sıcaklığı mutlak sıfırın üzerinde olduğu için aynı zamanda ışınım ile enerji kaybedecekti.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonsuzluk kelimesini çok sık kullanıyoruz ama onu tahayyül etmek imkansız, çünkü bildiğimiz herşeyin bir sınırı ,bir sonu var.

Ne olduğunu kavrayamayacağımız birşeyin fiziksel anlamı olabilir mi?

Fiziksel bir anlamı yok tabbi de, bana olması lazım gelir gibi geliyor.

Çünkü matematikte ve fizikte, hatta kozmolojide karşımıza sıklıkla çıkıyor bu sonsuzluk...

Hakkında birşeyler kabul etmemez gerekmez mi?

Hesaplamalarda işe yaramıyor. Onu biliyoruz.

Ama onun dışında, sezgisel olarak da mı anlamsız?

Nasıl bir sezgi uyandırıyor bizde?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Paralel dogrular sonsuzda kesisir mi?

Öklid geometrisinde kesişmez

Hesaplamalarda işe yaramıyor. Onu biliyoruz.

Ama onun dışında, sezgisel olarak da mı anlamsız?

Nasıl yani? Sonsuz küçükler hesabı çöpe gitti galiba.

tarihinde xenix tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Öklid geometrisinde kesişmez

Ama sonsuzda değil o.. Evrende....

Evreni sonsuz kabul ediyorsanız durum başka..

Ben evreni öyle düşünmüyorum. Sanki dışı da varmış gibi düşünüyorum yani.

Çünkü multiversleri başka türlü açıklamak mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öklid geometrisinde kesişmez

Nasıl yani? Sonsuz küçükler hesabı çöpe gitti galiba.

Sonsuz küçükler epeyidir çöpe gitti.

Planck mesafesi, Planck zamanı falan.. Onların daha küçüğü yok..

O halde en küçükte sonsuza gitmek yok artık.

Ama en büyükte?

En fazlada?

Onlarda da mı yok. Bir yerde sonsuza dur demek mümkün mü?

Sorun dur deyince başlıyor. Ondan sonra ne var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

multiverseler sadece spekülasyon. Varlıklarına dair elle tutulur hiçbir gözlem yok. Yani açıklanamıyorlar diye hiçbir kuram zarar görmez.

Bununla birlikte başlangıcı olan bir şey bana göre de sonsuz olamaz. Mutlaka bir boyutu olmalı.

Sonraki mesajlarımda fizikte sonsuzluk üzerine de kısaca bir şeyler yazarım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonsuz küçükler epeyidir çöpe gitti.

Planck mesafesi, Planck zamanı falan.. Onların daha küçüğü yok..

O halde en küçükte sonsuza gitmek yok artık.

Ama en büyükte?

En fazlada?

Onlarda da mı yok. Bir yerde sonsuza dur demek mümkün mü?

Sorun dur deyince başlıyor. Ondan sonra ne var?

Sadece fizikten bahsediyorsunuz galiba, alıntı yaptığım iletinizde matematik de yazmışsınız. Sonsuz zaten matematiksel bir tanımdır, fiziksel değil. (ayrıca "sonsuz küçükler hesabı" da matematikseldir,)

Link to post
Sitelerde Paylaş

multiverseler sadece spekülasyon. Varlıklarına dair elle tutulur hiçbir gözlem yok. Yani açıklanamıyorlar diye hiçbir kuram zarar görmez.

Bununla birlikte başlangıcı olan bir şey bana göre de sonsuz olamaz. Mutlaka bir boyutu olmalı.

Sonraki mesajlarımda fizikte sonsuzluk üzerine de kısaca bir şeyler yazarım.

Multiversler spekülasyon olsa bile fantezi değil. Gayet mantıklı...

Bir evren varsa, neden birden fazla evren olmasın?

Bu evrenin ne özelliği var.Tanrı mı seçti bu evreni?

Aynı minval üzere düşünürsek, neden yalnız dünyada yaşam olsun?

Dünyanın ne ayrıcalığı var. Ona benzer milylarlarca gezegen vardır mutlaka.. Birinde yaşam neden olmasın.

Sonsuzluğu da bir spekülasyon olarak düşünmek mümkün..

Ama değil.. Neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sadece fizikten bahsediyorsunuz galiba, alıntı yaptığım iletinizde matematik de yazmışsınız. Sonsuz zaten matematiksel bir tanımdır, fiziksel değil. (ayrıca "sonsuz küçükler hesabı" da matematikseldir,)

Matematik fizik farketmez. Fizik matematiksiz olmaz zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Multiversler spekülasyon olsa bile fantezi değil. Gayet mantıklı...

Bir evren varsa, neden birden fazla evren olmasın?

Bu evrenin ne özelliği var.Tanrı mı seçti bu evreni?

Aynı minval üzere düşünürsek, neden yalnız dünyada yaşam olsun?

Dünyanın ne ayrıcalığı var. Ona benzer milylarlarca gezegen vardır mutlaka.. Birinde yaşam neden olmasın.

Sonsuzluğu da bir spekülasyon olarak düşünmek mümkün..

Ama değil.. Neden?

Bizim evrenimiz veya bizim gezegenimiz ayrıcalıklıdır demek istediğimi nereden çıkardınız. Ben sadece bu yönde kanıt olmadığını söyledim.

Sezgilerinizle hareket ediyorsunuz. Olmasını istediğiniz şeye inanıyorsunuz. :)

(Bu son sözlerim sadece espiri sizi sinirlendirmek için yazmadım, yani öyle bir tepkiyle karşılaşmak istemiyorum :) )

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bizim evrenimiz veya bizim gezegenimiz ayrıcalıklıdır demek istediğimi nereden çıkardınız. Ben sadece bu yönde kanıt olmadığını söyledim.

Sezgilerinizle hareket ediyorsunuz. Olmasını istediğiniz şeye inanıyorsunuz. :)

(Bu son sözlerim sadece espiri sizi sinirlendirmek için yazmadım, yani öyle bir tepkiyle karşılaşmak istemiyorum :) )

Matematiğe varlığını kazandıran insan mantığı değildir.

İnsan sezgisidir.

Matematik insan sezgisinin ürünüdür.

Sezgiyi yabana atmayın.

Bu konuda ise ben sadece mantığımı kullandım.

Bir şey varsa, onun benzerinin olması olasılığı, o şey ne kadar az biliniyorsa, o kadar fazladır.

Evren ve yaşam hakkında fazla şeyler bildiğimizi söyleyemeyiz.

Onların benzerlerinin olması mantıklıdır.

Onlardan çok vardır demek, onlar yoktur demekten hem daha mantıklıdır, hem de daha doğrudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yapmayın sevgili dostum. Matematiğe nasıl sezgi ürünü dersiniz. Matematik tamamen insan mantığının bir ürünüdür. Mantık, aksiyomları ortaya koyar ve ondan sonra ne sezgiler ne de başka bir şey işin içine dahil olur.

Mantığın ürettiği her yargı kesindir, yani matematikseldir. Siz ise tamamen sağduyunuza güvenerek bir evren varsa bşaka evrenlerde vardır diyorsunuz. Ama bu önermenize ne kadar güvenebilirsiniz mesela. Mesela nihai gerçeği bilen biri çıksa karşınıza bu kişiyle başka evrenler de olduğuna dair ne kadara kadar bahse girebilirsiniz. Bu miktar sonlu bir miktarsa demek ki yargınız tamamen sezgisel :). Çünkü mantıksal önermelere hiç kimse karşı çıkamaz.

Eğer bir tane doğruysa diğerleri de doğrudur gibi bir mantıksal çıkarım geçerli olsaydı. Matematikte tümevarım diye bir kanıt yöntemine gerek kalmazdı.

Ayrıca konu buraya geldiği için biraz alakalı gördüğüm, ünlü biyolog Stephen J. Gould'un çok hoşuma giden bri sözünü de sizinle paylaşayım: "Sağduyu bilimsel kavrayış için çok yetersiz bir kılavuzdur, çünkü çıplak kralın karşısındaki çocuğun doğal dürüstlüğünden çok, kültürel önyargıları yansıtır."

tarihinde KaptanMosey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...