Jump to content

İlginç Fizik Soruları


Recommended Posts

Evet arkadaşlar..

Tsunami dalgalarının neden çok uzun olduğunu açıklamayı açık artırmaya koyduk..

Cevaplarınızı bekliyoruz.

Göle bir tas attigimizda dalga gittikce büyür.Kücük bir tas uzun bir dalgaya sebeb olur.Tsunamiyi de artik varin siz düsünün...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 1,7k
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Göle bir taş atarsak dalga boyu gittikçe büyür ancak etkisi azalır .

Tsunami dalgalarına baktığımızda etkisi dalga boyunun uzunluğuna oranla azalan bir çeşit dalga türü göremiyoruz . Aksine mesafe uzadıkça ve derinlik azaldıkça dalga yüksekliği ve hızı artış gösteriyor . Bunun nedeni de şu olabilir .

Deniz tabanında meydana gelen bir tür kırılma , yarık oluşturup bir tarafın çökmesine ve bir tarafında yükselmesine neden oluyor .İşte bu yükselme ve çökme boyunca uzanan kırık hat Deniz tabanından , yüzeyine kadar ki suya enerji kazandırarak dalga şeklinde ilerlemesini sağlıyor ve bu dalgalarda oldukça uzun , derinlikle de ters orantılı olarak güç kazanıyor . Dalga boyu bu yüzden uzun olmalı . Çünkü uzun bir enerji kaynağı ile oluşuyor .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Göle bir taş atarsak dalga boyu gittikçe büyür ancak etkisi azalır .

Tsunami dalgalarına baktığımızda etkisi dalga boyunun uzunluğuna oranla azalan bir çeşit dalga türü göremiyoruz . Aksine mesafe uzadıkça ve derinlik azaldıkça dalga yüksekliği ve hızı artış gösteriyor . Bunun nedeni de şu olabilir .

Deniz tabanında meydana gelen bir tür kırılma , yarık oluşturup bir tarafın çökmesine ve bir tarafında yükselmesine neden oluyor .İşte bu yükselme ve çökme boyunca uzanan kırık hat Deniz tabanından , yüzeyine kadar ki suya enerji kazandırarak dalga şeklinde ilerlemesini sağlıyor ve bu dalgalarda oldukça uzun , derinlikle de ters orantılı olarak güç kazanıyor . Dalga boyu bu yüzden uzun olmalı . Çünkü uzun bir enerji kaynağı ile oluşuyor .

Benim henüz açıklamadığım teorime biraz benziyor. Tam değilse bile uyuşabileceğiz...

Benimkini yazmadan önce biraz daha beklemek istiyorum. Başka bir forumda fizikçilerden cevap bekliyorum..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Neyse.. Artık daha fazla beklemeden bu konuda benim ne düşündüğümü yazmanın zamanı geldi.

Tsunami Dalgalarının dalgaboyu neden çok uzundur?

Tsunami dalgaları denizaltı depremleri sırasında açığa çıkan enerjinin etrafa dağılmasını sağlayan dalgalardan biridir.

Fay kırılmaları sırasında açığa çıkan büyük enerji karada çeşitli frekanslarda dalgalar (deprem dalgaları) şeklinde yayılır.

Bu dalgalar suda da yayılırlar ama, tsunamiye neden olmazlar..

Tsunamilerin oluşması için suyun harekete geçmesi gerekir.

Bu da deprem sırasında okyanus zemininin yükselmesi veya alçalması (çökmesi) ile sağlanır.

Tsunami dalgalarını başlatan bu ani harekettir.

Normalde okyanuslarda su yerçekim kuvvetinin etkisi altında bir dengede tutulur.

Bu suyun potansiyel enerjisi vadır. Suyun dayandığı zemin sabit ise, bu denge de sabittir.

Zeminde vuku bulacak değişiklikler bu dengeyi bozabilir ve suyun potansiyel enerjisini kinetik enerjiye dönüştürerek, yeni bir denge oluşması için suyu harekete geçirebilir.

Tsunami dalgalarını yaratan işte suyun bu hareketidir.

Fay kırılmaları subduction zone'larında vuku bulur.

Subduction zone denen yerlerde bir levha diğer bir levhanın altına girmeye çalışmaktadır.

Bunu düzgün bir şekilde yapamaz. Çünkü tabakalar arasındaki sürtünme kuvveti buna engel olur.

Bir tabaka diğeri altına girmeye çalışırken, önceleri girdiği yerdeki sürtünme kuvvetinin itme kuvvetinden daha fazla olması yüzünden hemen giremez ve sınırda, yayda biriken enerji gibi, bir enerji birikir.

Bu enerji fayların durumuna göre son derece büyük olabilir.

Giderek artan bu enerji sonunda sürtünme kuvvetine bağlı olan enerjiyi yener ve levha aniden ilerler.

Bu fay kırılması olarak bilinir.

Bu kırılma sırasında fayda biriken enerji etrafa deprem dalgaları şeklinde yayılır.

Bu yayılma tsunami dalgalarına neden olmaz. Çünkü deprem dalgaları daha çok karada yayılırlar. Denizde hemen zayıflayıp sönerler.

Tsunami dalgalarının ortaya çıkması için okyanus zemininin vertikal olarak (dikine) hareket etmesi gerekir.

Zemin ya yükselecektir, ya da alçalacaktır.

Zeminde bu şekilde gerçekleşen deformasyon okyanusda kırılan fayın hemen üstündeki su kolununu harekete geçirir.

Su bozulan dengesini yeniden sağlamaya çalışacaktır.

Zemin ne kadar çok yükselir veya alçalırsa, neden olduğu tsunami dalgasının enerjisi de o kadar fazla olacaktır.

Tabii yükselen zeminin tuttuğu alanın genişliği de bu enerjinin büyüklüğü ile doğru orantılı olacaktır.

Burada dikkat edilmesi gereken husus depremin şiddeti değildir.

Yani bir deprem çok şiddetli olsa da, mutlaka tsunamiye neden olacak demek değildir.

Eğer deprem okyanus zemininde deformasyona neden olmamışsa, ya da bu deformasyon yeterince aşırı değilse, tsunami dalgaları oluşmazlar.

Yine de Richter ölçüsüne göre şiddeti 7,5'dan fazla olan depremlerde zemin deformasyonu oldukça sık görüldüğü için, tsunami dalgalarını izleyen proğramlar depremin kuvvetini ölçü olarak dikkate almak zorundadırlar.

Zemin deformasyonunun üstündeki su kolonunu da deforme ettiğine değindik.

Bu durumda potansiyel enerjisi olan ve dengede durmakta olan suyun bu dengesi bozulacaktır.

Bu dengenin bozulması demek, sudaki potansiyel enerjinin kinetik enerjiye dönüşmesi demektir.

Bu enerji suyu harekete geçirir. Harekete geçen bu su kütlesinin ağırlığı çok müthiş olabilir.

Çünkü fay kırılmaları birkaç km ile sınırlı olabileceği gibi, 1000 (bin) km uzunluğunda bir subduction zone'unu da tutabilir.

Bu kadar çok suyun ağırlığı ve kinetik enerjisi de son derece yüksek olacaktır.

Bu müthiş kinetik enerji etrafa tsunami dalgaları şeklinde yayılacaktır.

Enerji başka türlü yayılamaz.

Burada dikkat edilmesi gereken husus bu dalgaların deprem dalgalarından değil, zeminin deformasyonundan kaynak aldığıdır.

Yani depremde açığa çıkan enerjiye ek olarak bir enerji ortaya çıkmaktadır. Deprem yeni bir enerjinin ortaya çıkmasını tetiklemektedir.

Şimdi sıra soruyu yanıtlamaya geldi...

Tsunami Dalgalarının dalgaboyu neden çok uzundur?

Su kolonu hareketinin büyük bir enerjinin etrafa yayılması demek olduğuna değindik.

Bu çok büyük enerji etrafa mümkün olduğu kadar kısa bir zaman içinde yayılmalıdır.

Bu enerji yok olmayacak ve sadece başka türlü bir enerjiye dönüşerek etrafa yayılacaktır.

Bu enerji etrafa dalgalar şeklinde yayılacaktır.

Bu enerjinin yayılması sırasında her türlü dalga ortaya çıkacaktır.

O dalgaların kimisi yüksek frekanslı, kısa dalgaboylu ve yüksek amplitüdlü dalgalar olacaktır.

Diğerlerinin frekansı ve amplitüdü az olacaktır ama dalga boyları çok uzun olacaktır.

Bu iki dalga örnekleri arasında başka dalgalar da ortaya çıkacaktır.

Burada önemli olan suyun potansiyel enerjisinin kinetik enerjiye dönüşmesi sırasında açığa çıkan enerjinin miktarıdır. Büyüklüğüdür yani.

Bu müthiş enerji etrafa tsunami denen dalgalarla yayılacaktır.

Yüksek frekanslı ve kısa dalgaboylu dalgalar enerjiyi etrafa hızla yayamazlar.

Diğer dalga türlerinin hiçbirisi enerjiyi uzun dalgaboylu dalgalar kadar etkili bir şekilde etrafa yayamayacaklardır.

Enerjinin etrafa hızla yayılması zorunluğu vardır.

Bu durumda enerjiyi ortama çok daha kolay dağıtan bir dalga türü yeğlenecek ve seçilecektir.

Ve enerji etrafa amplitüdü düşük, dalgaboyu çok uzun ve son derece hızlı olan dalgalarla yayılmak zorunda kalacaktır.

Bundan, ortaya çıkan enerjinin çok büyük olması sorumludur.

Yani enerji bu dalgaların nasıl olacağını dikte etmektedir.

Etrafa hızla yayılması gerektiği ve bu bir fizik yasası olduğu için, enerjiyi yayan dalgaların da son derece hızlı ve uzun dalgaboyuna sahip olmaları gerekmektedir.

Amplitüdleri de kısa olduğundan bu dalgalar etrafa çok az enerji kaybederek yayılacaklardır.

Tsunami dalgalarının ortaya çıkma nedeni doğal seçilimdir.

Evrimi açıklayan doğal seçilimin bir biyoloji yasası değil de bir fizik yasası olduğuna değinmiştik.

Aslında biyoloji yasalarının temeli fizik yasalarıdır demiştik.

Tsunami dalgaları bunun ilginç bir örneğidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir soru da benden:

Güneş sistemimizdeki gezegenlerden sekizi aynı yönde dönerken dokuzuncusu ters yönde döner, bunun sebebi nedir?

Biraz daha ayrıntı versen iyi olur. Hangi terbiyesizmiş o bilelim. Ve nasıl ters dönüyormuş?

Kendi etrafında mı, güneşin etrafında mı ters dönüyormuş yani.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biraz daha ayrıntı versen iyi olur. Hangi terbiyesizmiş o bilelim. Ve nasıl ters dönüyormuş?

Kendi etrafında mı, güneşin etrafında mı ters dönüyormuş yani.

o terbiyesizi açıklıyorum, nam-ı diğer Çoban Yıldızı yani Venüs.

Kendi ekseni etrafında diğer tüm gezegenlerin tam zıttı yönde sema etmekte.

Acaba neden?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir soru da benden:

Güneş sistemimizdeki gezegenlerden sekizi aynı yönde dönerken dokuzuncusu ters yönde döner, bunun sebebi nedir?

Sisteme ters yönde ivmeyle girdiğinden olabilir.

Not: Güneş sisteminde 9 değil 8 gezegen var. Plüton kuiper kuşağı gök cisimlerinden sayılıyor artık.

tarihinde -Secret- tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Motorlu bir kayık, sabit hızla akan bir nehirde motoru sabit güç tüketecek şekilde hareket etmektedir. Kayık akıntı hızı ile aynı yönde hareket ederse yere göre hızı V1 oluyor. Eğer kayık akıntı hızı ile zıt yönde hareket ederse yere göre hızı V2 oluyor. Kıyıdan bakıldığında kayık akıntı hızına dik olacak şekilde hareket ettiği zaman nehre göre hızı ne kadar olur?

(Not: kayığa etki eden direniç kuvveti kayığın hızı ile doğru orantılıdır).

Link to post
Sitelerde Paylaş

Suni yerçekimi ortamı meydana getirmek için bir uzay gemisinin iki parçası (kütlel oranı 1: 2) arasında L kadar mesafe varken parçalar kütle merkezi etrafında döndürülmeye başlanıyor. Büyük kütleli parçanın üzerine yerleştirilen sarkaçlı bir saat dünyadakine göre yarı yarıya daha yavaş çalıştığına göre parçaların dönme periyodu nedir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cam bir şişe üç farklı şekilde tartılıyor. a) Boşaltılmış olarak, B) P=105 Pa basınç altında hava ile dolu olarak, c) Pgaz= 1,5.105 Pa basınç ile bilinmeyen bir gaz ile dolu olarak.Ölçme sonuçları sırasıyla m1=200 g, m2=204 g, m3= 210 g ise bilinmeyen gazın molekül ağırlığı nedir?

Mhava =29 g/mol

Link to post
Sitelerde Paylaş

eylül 2007 olimpiyat sorusu :

image008.jpg

Şekilde görüldüğü gibi bir motosikletçi α açılı yamaçtan hızlanarak karşı tarafa geçmek istemektedir. Motosikletçinin güvenli bir şekilde karşıya geçebilmesi için gerekli minimum Vo hızını veren ifadeyi resimdeki ifadeleri kullanarak bulunuz. ( g -yerçekimi ivmesi )

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

halbuki, bir metreyarıçapı olan bir çemberin yarı çapını 2 metre yapınca çembere ne kadar ip eklemek gerekiyorsa 10000 metre yarıçaplı bir çembere de aynı miktar ip eklemek gerekiyor.

Sevgiler.

Yarıçap çarpan olarak duruyor. Aradaki farkı sonuçta yarıçapla çarpacaksın. Kesinlikle yanlış bir teori. Baştan düşünün. 2 * (pi) * r+1 - 2 * (pi) * ®

yarı çapa bağlıdır. Sonuç.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili ayferkaya

elinde yarıçap ile çember ilişkisini veren formül mevcut.

teorinin yanlış olup olmadığı bu formül ile anlaşılır.

örneğin. yarıçapı 15 ile 16 metre olan iki dairenin çember farkı ile, 257 ile 258 metre olan iki dairenin çember farkını bul ve karşılaştır. Veya istediğin iki daire çemberin yarıçapları arasındaki farkları al. Göreceksin ki aynı çıkacak. yani her metre farka karşı aynı uzunlukta bir çember farkı çıkacak.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim sormak istediğim başka bir konu var.

Kafamı çok kurcalayan bir konu.

Bir adet uzunluğu 300 milyar km olan bir kurşun kalem düşünün.

Uzayda boşlukta duruyor.

Bu kalemin yanında bir el fenerini tutsan ışık kalemin başından sonuna 11 günde gider.

Eletrik enerjisini verdiğimizi düşünürsek (iletken varsayarsak) yine aynı sürede ulaşır sonuna

Peki ya parmağımızı kalemin baş kısmına koyarak 2-3 cm ittirirsek kalemin ışık hızıyla 11 gün uzaklıktaki diğer ucu parmağımızı koyduğumuz baş kısmıyla eş zamanlı ters hareket etmez mi?

tarihinde Ateist Bakış tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir soru sevgili ateistbakış.

Işık hızının kaynağından bağımsız olması böyle bir şey. Yani siz ışık hızında ilerlediğiniz zaman bile elinizdeki fenerden çıkan ışık yine ışık hızında ilerler.

Maddi bir uzunluğu bir ucundan iterseniz öteki ucu da aynı anda ilerler. Ama bu kullanılan maddenin hiçbir esnekliğinin olmaması durumunda böyledir. Halbuki her maddenin bir esneme veya sıkışma özelliği vardır. Ve küçük mesafelerde bu sıkışma ve esneme farkı ölçülemeyecek kadar küçük olduğu için önemsenmez ve uzunluğun başı ile sonu aynı anda aynı hızda hareket ettiği kabul edilir.

Bahsettiğin uzunluktaki bir kalemin kütlesi o denli büyüktür ki zaten bir ucundan itemezsiniz. Bu büyüklükte bir kütleyi hareket ettirmek için çok yüksek bir kuvvet gereklidir ve bu kuvvete de kalemin bir ucunun direnci yetmez. Yani çizgi filmlerde olur atom karınca adamın parmağının ucundan tutarak yerden yere vurur ama gerçekte böyle bir güce parmak ucu dayanmaz.

Elektrik iletkenlerinde de ışık hızına hiçbir zaman ulaşılamaz.

Konuyu teorik olarak ele alırsak.

300 milyar km uzak bir yer ile bulunduğumuz yer arasındaki eşzamanlılığı ölçebilecek bir vasıtamız yoktur ki, kalemin bir ucunu hareket ettirdiğimizde 300 milyar km ötedeki ucunun aynı zamanda hareket ettiğini tespit edebilelim.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bahsettiğin uzunluktaki bir kalemin kütlesi o denli büyüktür ki zaten bir ucundan itemezsiniz. Bu büyüklükte bir kütleyi hareket ettirmek için çok yüksek bir kuvvet gereklidir ve bu kuvvete de kalemin bir ucunun direnci yetmez. Yani çizgi filmlerde olur atom karınca adamın parmağının ucundan tutarak yerden yere vurur ama gerçekte böyle bir güce parmak ucu dayanmaz.

Ben de böyle düşünüyorum ancak benim düşündüğüm şey uzay zaman.

Örneğin uzay zamanı ele alalım.

Uzay zamanı DNA yapılı olarak düşünelim. (küçücük parçalarına kadar indik uzay zamanın yani)

Nasıl deniz analarını bir araya getiren DNA kodu var ya? Hani çapı 60 cm olsun, boyu 1 metre olsun diye?

İşte boşlukta da o türden bir 2 metre çapında bir uzay zaman yoğunluğu olan halka oluşturduğumuzu var sayalım.

Yani boşluk içinde kıldan ince bir sınırla boşluktan ayrı bir yoğunluk oluşturan bir uzay zaman yaratıyoruz.

Şimdi esas benim gelmek istediğim noktaya geliyorum.

Uzay zamanda, uzay zamandan bağımsız bir yapıda çember oluşturabildiğimizde (yani boşlukta bir yoğunluk - deniz anası - oluşturduğumuzda) ve bu çembere çap formülünü verebiliriz.

Eğer çap formülünü veriyorsak o zaman derinlik formülünü de mesafe hesabıyla verebiliriz. (yani çapı 2 metre olsun derinliği de 500 trilyon km olsun gibi)

Işık hızı sabittir uzay zamanda

Peki uzay zamanın kendisi için iletkenlik veya harekette bir sınır var mı?

Bence yok.

Bunu nereden anlıyoruz?

Işığın galibiyet hızından.

Işığa da ışıktan daha hızlı hareket edebilecek diğer şeylere de izin verebilecek yapıda uzay zaman.

Yani etkileşim hızı ne olursa olsun ona uyum sağlar.

O zaman yukarıda bahsettiğim 2 metre çapındaki çembere 500 trilyon km derinlikte üçüncü boyutunu verdiğimiz anda uzay zaman anında o uzunlukta bir yoğunluğu alır.

O halde kurt ve solucan delikleri resmen mümkün.

Resmen değil bayağı bayağı 500 trilyon uzaktaki mesafeye bir saniyede gidilebilir.

Bunun için de tek yapılması gereken hani uzay zamanın içinde 500 trilyon derinlikte, 2 metre çapındaki silindir var ya?

İşte ona derinlik koordinatını vermeden önce içerisine bir kabin yerleştirmek.

500 trilyon km derinlikte olsun bu çember dediğimiz anda o kabin saniyede 500 trilyonuncu kilometreye gider.

Benim kafa patlattığım şey bu.

Yoksa uzay zamanla işbirliği yapmadan bu ortamda hareket edilmez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim sormak istediğim başka bir konu var.

Kafamı çok kurcalayan bir konu.

Bir adet uzunluğu 300 milyar km olan bir kurşun kalem düşünün.

Uzayda boşlukta duruyor.

Bu kalemin yanında bir el fenerini tutsan ışık kalemin başından sonuna 11 günde gider.

Eletrik enerjisini verdiğimizi düşünürsek (iletken varsayarsak) yine aynı sürede ulaşır sonuna

Peki ya parmağımızı kalemin baş kısmına koyarak 2-3 cm ittirirsek kalemin ışık hızıyla 11 gün uzaklıktaki diğer ucu parmağımızı koyduğumuz baş kısmıyla eş zamanlı ters hareket etmez mi?

Kursun kalem içinde ses ne kadar hızla ilerliyor ise o hızla hareket eder.

Forum arşivleri yeniden kullanıma açılsa iyi olur.

Daha önce bu tür soru sorulmuştu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim sormak istediğim başka bir konu var.

Kafamı çok kurcalayan bir konu.

Bir adet uzunluğu 300 milyar km olan bir kurşun kalem düşünün.

Uzayda boşlukta duruyor.

Bu kalemin yanında bir el fenerini tutsan ışık kalemin başından sonuna 11 günde gider.

Eletrik enerjisini verdiğimizi düşünürsek (iletken varsayarsak) yine aynı sürede ulaşır sonuna

Peki ya parmağımızı kalemin baş kısmına koyarak 2-3 cm ittirirsek kalemin ışık hızıyla 11 gün uzaklıktaki diğer ucu parmağımızı koyduğumuz baş kısmıyla eş zamanlı ters hareket etmez mi?

anlatımların yanlış olsa da ne demek istediğin ortada.

11.boyutta 300milyar km ötedeki bir atomla herhangi bir atomun arasında 10^-35m mesafe vardır. dolanık parçacıklar bunun kanıtıdır.

aslında uzaklık insani bir kavramdır. fizik duvarlarımızdan kaynaklanan bir yanılsama sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...