deadanddark 0 Temmuz 13, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 13, 2020 gönderildi 15 saat önce, deadanddark yazdı: Barajdan döndürülerek atilan top deneyi beni yaniltti. Aklim hep orda kaldi. Aciklama icin cok tesekkürler. Bahsettigim magnus etkisi. Soruyla ilgisi yoktur. Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Temmuz 13, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 13, 2020 gönderildi 19 saat önce, DreiMalAli yazdı: Resimdeki dönen Resimdeki dairenin yarıçapı R, merkezi O'dur. Daire sabit w açısal hızı ile dönmektedir. Dairenin üzerine, merkezden geçen bir ray yapıştırıyoruz (resimdeki kahverengi çizgi). Ray daire ile beraber dönmektedir. Resimdeki m kütlesi ray üzerinde sürtünmesiz hareket edebilen bir cisimdir, mesela bir çocuk arabasıdır. 1- Soldaki resimdeki m kütlesini ray üzerinden iteleyerek, dairenin çevresinden O-merkezine kadar sürüklediğimizde ne kadar iş yapmış oluruz? ( Sorunun bu şıkkı fizik kitaplarında standard olarak bulunur. Diğer şıklarını ben ekledim) (Potensiyel enerji denildiğinde akla genellikle yükseğe çıkarılmış kütle gelir. Ama bu şıkta sorulan iş aynı zamanda m kütlesinin kazandığı potensiyel enerjidir.) 2- Sağdaki resim: Dairenin merkezine gelmiş olan m kütlesini serbes bıraktığımızda, merkezkaç kuvvetinden dolayı m kütlesi dairenin dışına doğru hareket edecektir. Bu harekette m kütlesinin hızı ve ivmesi zamanla nasıl değişir? (Kütle merkezi ve dairenin merkezi tam olarak çakıştığıda kütle hareket etmez. Ama en ufak bir sapmada kütle hareket edecektir) 3- 2. şıkdaki harekette m kütlesi daire merkezinden dairenin çeperine hangi sürede erişir? 4- m kütlesi dairenin çeperine eriştiğinde kinetik enerjisi ne kadardır? 5- 2. şıkdaki hareketin videosunu çekseydik ve bu videoyu tersten seyretseydik... Seyrettiğimiz harekette hız ve ivme vektörlerinin yönü hangi tarafa doğru bakardı? Merkezden dışarıya döğru mu yoksa dışarıdan merkeze doğru mu? .. Not: Genellikle sorularımın lise bilgisi ile çözülebilir olmasına dikkat ederim. Türev, integral, differensiyel denklem kullanmamaya özen gösteririm. Ama bu sorunun çözümünde bunu başaramadım. Soru basit bir diferensiyel denklem gerektiriyor. Türkiye'de türev, integral dersleri kaçıncı sınıfta veriyor? Sevgiler Benim zamanımda liselerde üçüncü son sınıfta veriliyordu. Meslek liselerinde ise hiç öğretilmiyor. Link to post Sitelerde Paylaş
Sütlü Kase 0 Temmuz 13, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 13, 2020 gönderildi (düzenlendi) On 12.07.2020 at 18:17, DreiMalAli yazdı: Türkiye'de türev, integral dersleri kaçıncı sınıfta veriyor? Sevgiler Bildiğim kadarıyla lise son sınıfta limit - türev - integral şeklinde veriliyor. Tabiki matematik 1 sınırına kadar. Diferansiyel denklem ise ancak üniversitede matematik 3 dersi adı altında bütün bir dönemde alınabiliyor. Matematik 2 de öğrettikleri ise yine bütün dönemde kısmi türev, çok katlı integraller yüzey ve 3 boyutlu cisimlerin denklemlerin içeriyor. Eski adıyla sayısal analiz olan mühendislik matematiği dersi de bunlardan farklı bir ders olarak veriliyor. Temmuz 13, 2020 tarihinde Sütlü Kase tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 14, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 14, 2020 gönderildi On 23.02.2020 at 10:00, DreiMalAli said: Gayet güzel! Oh be! Çabuk gelsin şu iklim değişikliği! Ben artık geceleri uzuuuun uzun uymak, dinlenmek istiyorum! Ama hevesin kursağımda kalacak gibi... Çünkü geceler uzarsa gündüzler de uzar ve bizi uzuuuun uzun çalıştırırlar. ... Kutuplardaki buzlar erirse, denizlerin seviyesi yükselecektir. Eriyen sular özellikle Ekvator bölgesinde toplanacakdır. Dünyanın çapı artacaktır. Çapın artması nedeniyle ve balerin örneğinde olduğu gibi, Dünyanın dönme hızı da yavaşlayacaktır. (Balerin örneği: Kendi ekseninde hızla dönen balerin kollarını açtığında, dönme hızı yavaşlar, kolların bedenine yapıştırdığında, dönme hızı artar) .. Hesap yolu olarak açısal momentumun sabitliğinden yola çıkayım. 1-endeksi Dünyanın şu anki yarıçapı ve gün uzunluğu (r1 = 6400 km ve T1 = 86400 s ) 2-endeksi Dünyanın buzlar eridikten sonraki yarıçap ve gün uzunluğu L = m*r1*w1 = m*r1*2*pi/T1 L = m*r2*w2 = m*r2*2*pi/T2 Oranlarsak T2 = T1*(r2/r1)^2 Bütün buzullar eridiğinde deniz seviyesi ne kadar yükselir, hiç bir fikrim yok. Atıyorum; 50 metre yükselmiş olsun! Bir günümüz sadece 1,3 saniye uzayacaktır!!! .. Yine hevesim kursağımda kaldı: Uzun uzun uyuyamıyacağım maalesef. Sevgiler İlginç bir şekilde, dünyadaki suların en az olduğu yer, ekvator bölgesidir. Düşünülenin aksine yani. Tamam en az demeyelim ama, en azından çok değil. Olaya şöyle bakılıyor, bakmak gerekiyor. Ekvatora bakarsak, karalar görece azdır. Bu nedenle suyun çok olması zaten kaçınılmaz. Fakat, güney yarıkürenin ortasından geçen bir hatta bakarsak, buradaki su miktarı, ekvatora göre daha fazladır, birim hacim cinsinden. Fakat, bu hacmi hesaplarsak, aslen, çapa ve karaların oranına göre, ekvatordaki su miktarının az olduğunu görürüz. Basitçe, buzullar erirse, o suların ekvatorda toplanacağını düşünmek biraz hatalı. Suların nerde çok olacağını, dünyanın şekli belirliyor baya. Ama bu şekilde aslolan, çukurluklar ve yerçekimi dağılımı. Dünyanın gerçekte şekli şöyle bir şey: Görüleceği üzere, ekvatroda dünya baya şiş. Bu da, ekvatordaki denizlerin görece daha sığ olmasına yol açıyor. Simülasyonlar, eriyen buzulların özellikle kuzey yarıkürenin başına bela olacağını, buradaki pek çok karanın suyun altında kalacağını gösteriyor. Şöyle diyelim, ekvatroda, o kadar suyun sığacağı bir kap yok. Ha, denizlerin hepsi "deniz seviyesinde" değil ayrıca. En basit haliyle, karadeniz, akdenizden bir kaç metre daha yüksek. O yüzden, boğazda karadeniz sel gibi akdenize akıyor. En dehşetli olanı ise, papua yeni gine. Orada okyanusun biri ile diğeri arasında muazzam bir yükselti farkı var. Ve pek çok geminin çıkamayacağı bir yokuş oluşturuyor iki okyanusun ortası. Yani, deniz seviyesi, her yerde aynı değil, olmak zorunda da değil. Karaların şekli, suların miktarını belirliyor. Bu arada, buzulların erimesinin dünyanın dönüş hızına müspet menfi herhangi bir katkısının olması da düşünülmüyor. Bu konuda tartışılan mesele, daha çok su vs. yüzünden, gelgitlerin hali. Bir ihtimal, daha çok su, gelgitin gezdirebileceği daha çok su demek. Bu da, ayın bizim dönüşümüzü yavaşlatmak için (bkz: tidal lock) uyguladığı kuvveti azaltmak demek. Sonuçta bu da, günlerin kısalmasına, yani dünyanın daha hızlı dönmesine sebep olabilir. Belki, bir ihtimal yani. Ama yaygın görüş, bu mevzunun herhangi bir etkisinin olmayacağı yönünde. Zira, şöyle bir şey var. Pek çok buzul, denizlerde. Ve bu buzulların erimesi, deniz seviyesini artırmayacak, bir milim bile. Mevzu karadaki buzullar ki, bunların miktarı ise pek fazla değil, dünyanın dönüşüne falan etkiyecek kadar. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 14, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 14, 2020 gönderildi On 11.06.2020 at 21:23, Sütlü Kase said: Şeye benziyor bu, hava yalıtkandır ama yeterli gerilimi verirsen iletken davranacaktır. Aynı şekilde, bir şeyi 300 dereceye çıkaracaksan sorun yok ama 1700 dereceye ulaşacak bir madde için o kadar iyi yalıtkanlık mümkün değil. Doğal olarak @mirasyedi yaptığı hesap doğru olsa bile, sonlarına bir K1 K2 (kayıplar) eklemek gerekli. Bu kayıplar arasındaki büyüklük farkı da korkunç olacaktır. Bir şeye ısı vermek için, ısı veren şeyin sıcaklığının, ısı alacak şeyden daha büyük olması lazım. Sizin elinizdeki ateş, büyük ihtimalle o kadar sıcak değil ki, o şeyi daha fazla ısıtabilsin. Bu gibi çok yüksek sıcaklıklara ulaşmak üzere, tipik ısı transferi metotları uygulanmaz. İndüksiyon, lazer, güneş ışığını odaklama gibi yöntemlerle, ısıtılacak cisime doğrudan enerji transferi yapılır. Uygun bir büyüteçle, kolayca demiri eritecek sıcaklıklara ulaşabilirsiniz. Mevzu, ne kadar ayna/mercek, o kadar ısıtılabilecek kütle. Tipik alevlerin sıcaklıklarının yüksek olmaması temel sorun değildir. Temel sorun, malum ısı transfer problemidir. Fourier bununla uğraşırken baya coşmuş, fourier sentezini icat etmişti. Konu şu basitçe, siz bir şeyi ısıtırsanız, o şeyde başka şeyi ısıtır. Yani ocaktaki tencereyi ısıtırken, tencerede gider odayı ısıtır. Bu durumda, sizin ısınan şeye verebileceğiniz ısı miktarı dramatik şekilde düşük olur. Çözüm, o şeyi olabildiğince ısıl olarak yalıtmaktır. Birde, her alev, öyle ahım şahım sıcak olmaz. Örneğin doğal gaz alevi, maksimum, daha doğrusu tam olarak, 1600 derece civarındadır. Tipik ısı transfer mevzuları ile, bu alevin ortanca bir tencereyi 500 dereceye kadar ısıtmasını beklemek güçtür. Ama oksijen kaynağı denen şey, yani asetilen gazı ile oksijen, 3500 derece civarında bir sıcaklık üretir ki, bu da baya baya herşeyi eritecek kadar sıcaklığının olduğu demektir. En baba ısıyı asetilenin abartılmış versiyonu olan desiyanoasetilen ile elde edersiniz ki, kafadan 5000 derece elde edersiniz. Abartıp oksijen yerine ozon kullanarak ise, 6000 dereceye yaklaşan sıcaklılar elde edersiniz. Eh, o zaman çok çok sıcak şeylerimiz var ne güzel, di mi? Değil. Bu, alevin sıcaklığı. Bunun ciddi bir kısmı, alevden çıkan ışık ile gidecek. Baya bir kısmı, etrafını, pürmüzünü falan ısıtacak. Size kala kala bunun yarısı falan kalacak, kaba hesapla. O yüzden, en temizi, vakum içersinde lazer veya odaklanmış güneş (gibi) ışığına devam etmek. Sıcaklığı ölçmek kolay, ısıtılan şeyin yaydığı radyasyon, yani ışık cismin sıcaklığını doğrudan verir. Size bir FLIR kamera bile yetebilir. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 14, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 14, 2020 gönderildi On 12.06.2020 at 19:35, deadanddark said: Bazi düsük kaynama sicakligina kadar olan (1800 C) metalleri ölcebilen firinlar varmis. Bunun gibi >>https://magmatherm.com/laboratuvar-firini-secerken/ Bunlarda sorun, daha yüksek sıcaklıkta, fırının kendisinin de eriyip gidecek olmasıdır. Link to post Sitelerde Paylaş
DreiMalAli 0 Temmuz 17, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 17, 2020 gönderildi On 14.07.2020 at 02:15, anibal yazdı: İlginç bir şekilde, dünyadaki suların en az olduğu yer, ekvator bölgesidir. Düşünülenin aksine yani. Tamam en az demeyelim ama, en azından çok değil. Olaya şöyle bakılıyor, bakmak gerekiyor. Ekvatora bakarsak, karalar görece azdır. Bu nedenle suyun çok olması zaten kaçınılmaz. Fakat, güney yarıkürenin ortasından geçen bir hatta bakarsak, buradaki su miktarı, ekvatora göre daha fazladır, birim hacim cinsinden. Fakat, bu hacmi hesaplarsak, aslen, çapa ve karaların oranına göre, ekvatordaki su miktarının az olduğunu görürüz. Basitçe, buzullar erirse, o suların ekvatorda toplanacağını düşünmek biraz hatalı. Suların nerde çok olacağını, dünyanın şekli belirliyor baya. Ama bu şekilde aslolan, çukurluklar ve yerçekimi dağılımı. Dünyanın gerçekte şekli şöyle bir şey: Görüleceği üzere, ekvatroda dünya baya şiş. Bu da, ekvatordaki denizlerin görece daha sığ olmasına yol açıyor. Simülasyonlar, eriyen buzulların özellikle kuzey yarıkürenin başına bela olacağını, buradaki pek çok karanın suyun altında kalacağını gösteriyor. Şöyle diyelim, ekvatroda, o kadar suyun sığacağı bir kap yok. Ha, denizlerin hepsi "deniz seviyesinde" değil ayrıca. En basit haliyle, karadeniz, akdenizden bir kaç metre daha yüksek. O yüzden, boğazda karadeniz sel gibi akdenize akıyor. En dehşetli olanı ise, papua yeni gine. Orada okyanusun biri ile diğeri arasında muazzam bir yükselti farkı var. Ve pek çok geminin çıkamayacağı bir yokuş oluşturuyor iki okyanusun ortası. Yani, deniz seviyesi, her yerde aynı değil, olmak zorunda da değil. Karaların şekli, suların miktarını belirliyor. Bu arada, buzulların erimesinin dünyanın dönüş hızına müspet menfi herhangi bir katkısının olması da düşünülmüyor. Bu konuda tartışılan mesele, daha çok su vs. yüzünden, gelgitlerin hali. Bir ihtimal, daha çok su, gelgitin gezdirebileceği daha çok su demek. Bu da, ayın bizim dönüşümüzü yavaşlatmak için (bkz: tidal lock) uyguladığı kuvveti azaltmak demek. Sonuçta bu da, günlerin kısalmasına, yani dünyanın daha hızlı dönmesine sebep olabilir. Belki, bir ihtimal yani. Ama yaygın görüş, bu mevzunun herhangi bir etkisinin olmayacağı yönünde. Zira, şöyle bir şey var. Pek çok buzul, denizlerde. Ve bu buzulların erimesi, deniz seviyesini artırmayacak, bir milim bile. Mevzu karadaki buzullar ki, bunların miktarı ise pek fazla değil, dünyanın dönüşüne falan etkiyecek kadar. Mesele suyun Ekvatorda azlığı veya çokluğu değildir. Kutuplardaki buzlar şu an aniden erimiş olsa, bu suların genel hareketi Ekvatora doğru olacaktır ve Dünyanın Ekvatordaki çapını bir miktar artıracaktır. Sular neden Ekvatora doğru yönlenecek sorusunun cevabı ise basit. 1. Her kütle parçası Dünyanın merkezine doğru çekiliyor (mavi vektörler). 2. Dünyanın dönüşü nedeniyle her kütle parçasına etki eden bir merkaç kuvveti var (siyah vektörler). Bu iki kuvvetin toplamının yönü her zaman Ekvatora doğrudur (kırmızı vektörler). Dünyanın elipsoid benzeri bir şekil almasının yani Ekvatorun çapının kutuplararası uzaklıktan daha büyük olmasının nedeni de budur zaten. Sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
ApollonTheGod 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 45 dakika önce, DreiMalAli yazdı: 2. Dünyanın dönüşü nedeniyle her kütle parçasına etki eden bir merkaç kuvveti var (siyah vektörler). Bahsettiğin merkezkaç'lar merkür ve venüse ne yapmamışlar ki, hala küre kalmışlar? Link to post Sitelerde Paylaş
DreiMalAli 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 6 saat önce, ApollonTheGod yazdı: Bahsettiğin merkezkaç'lar merkür ve venüse ne yapmamışlar ki, hala küre kalmışlar? Basit olan cevabını senden alalım! Sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 6 saat önce, ApollonTheGod yazdı: Bahsettiğin merkezkaç'lar merkür ve venüse ne yapmamışlar ki, hala küre kalmışlar? Dönme periyodu 58.6462 gün (58 gün 15.5088 h) Dönme hızı 10.892 km/h (ekvatorda) https://tr.wikipedia.org/wiki/Merkür Dönme süresi −243.018 5 gün (ters yönde) https://tr.wikipedia.org/wiki/Venüs Yıldız dönme dönme periyodu 0.99726968 d[17] (23h 56m 4.100s) Ekvatoral dönme hızı 0,4651 km/s[18] (1674,4 km/sa; 1040,4 mph) https://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya merkür ile venusun kendi etrafındaki dönme süreleri ve hızları dünyaya göre düşük. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 8 hours ago, DreiMalAli said: Mesele suyun Ekvatorda azlığı veya çokluğu değildir. Kutuplardaki buzlar şu an aniden erimiş olsa, bu suların genel hareketi Ekvatora doğru olacaktır ve Dünyanın Ekvatordaki çapını bir miktar artıracaktır. Sular neden Ekvatora doğru yönlenecek sorusunun cevabı ise basit. 1. Her kütle parçası Dünyanın merkezine doğru çekiliyor (mavi vektörler). 2. Dünyanın dönüşü nedeniyle her kütle parçasına etki eden bir merkaç kuvveti var (siyah vektörler). Bu iki kuvvetin toplamının yönü her zaman Ekvatora doğrudur (kırmızı vektörler). Dünyanın elipsoid benzeri bir şekil almasının yani Ekvatorun çapının kutuplararası uzaklıktan daha büyük olmasının nedeni de budur zaten. Sevgiler Zaten alabileceği şekli almış yeterince, daha fazla değişmez. Diğer yandan o vektörleni boyunu önce bir gerçekci çizmelisin. Yerçekiminin yanında diğerleri genellikle komik kalır. Eğer sandığın hal oluşsaydı, zaten bugün kutuplarda su kalmaz, dünyada daha çok elips olurdu. Şunu pek anlamadın, ekvatorda suyu koyacak yer yok, yeterince açık değil mi? Eriyen sular ekvatorda toplanmayacak, daha çok boşluk olan özellikle kuzey yarıkürede daha çok toplanacak. Gerçi toplanacak tabiri yanlış, su her tarafa yayılacak, ama kuzey yarıkürede bilhassa, bazı yerlere daha çok yayılacak. Bunun sebebi, suyun doldurabileceği çok fazla kara bölgesi olması aslında, en temel izahatla. Su seviyesindeki en yüksek değişim ise, okyanusya taraflarında yaşanacak. Kabaca, avustralya kıtası etrafı diyelim. Suyun en çok dolabileceği yer oralar.Son buzul erimesi sonrası, en çok su oralara dolmuştu zaten, göründüğü kadarıyla. Bir yere toplanacak su miktarı başka, o yerdeki su seviyesi başka bir şey. Bunu bir ayırt etmek lazım. Kuzey yarımküre, dolan suyu karaları falan doldurarak yayacağı için, daha çok su alacak, ama aynı seviyede yükselmeyecek. Avustralya civarı ise, daha çok suyu koyacak yer olmadığı için, deniz daha çok yükselecek. Ama ekvator boyunca, kayda değer çok fazla bir değişim olmayacak. Şu anki mevcut durum, denizlerin yükselmesi olarak, şöyle: Bu, son yıllara dair, deniz seviyelerindeki yükselmeyi gösteriyor, mm olarak. Asıl anlam ve önemi, ekvatorda deniz seviyesinin değişmediğinin zaten gözlemlenmiş olması, bu şekilde. Fizik garip bir şey, bazen böyle akla ziyan neticeler gösterebiliyor. Ama olayı idealize edilmiş bir model üzerinden, dünya top gibi yuvarlak, her şey en süper halde gibi alarak hesap yaparsan, çok fazla yanılabilirsin. Temel fizik, merkezkaç kuvveti falan, diğer mevzuların yanında etkisiz eleman kalıyor genelde. Link to post Sitelerde Paylaş
deadanddark 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 51 dakika önce, anibal yazdı: Bu, son yıllara dair, deniz seviyelerindeki yükselmeyi gösteriyor, mm olarak. Asıl anlam ve önemi, ekvatorda deniz seviyesinin değişmediğinin zaten gözlemlenmiş olması, bu şekilde. Fizik garip bir şey, bazen böyle akla ziyan neticeler gösterebiliyor. Ama olayı idealize edilmiş bir model üzerinden, dünya top gibi yuvarlak, her şey en süper halde gibi alarak hesap yaparsan, çok fazla yanılabilirsin. Temel fizik, merkezkaç kuvveti falan, diğer mevzuların yanında etkisiz eleman kalıyor genelde. Harita üzerinde dikkat edilirse zaten Ekvator yengec ve oglak dönenceleri arasinda gözle görülür bir artis var. Fizik kurallarina aykiri bir durum yok orada. Sonucta bir takim kuvvetlere karsi - kuvvetler devreye giriyor. Sicaklik (su sicakligi farkliligi-isinan suyun genlesmesi- okyanus akintilari-gelgitler). Ekvatora dogru haraketi kirilan buzlarin haraketinden anlayabliriz. Kopan parcalar dogru ekvator yönünde haraket eder. Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 2 saat önce, deadanddark yazdı: Harita üzerinde dikkat edilirse zaten Ekvator yengec ve oglak dönenceleri arasinda gözle görülür bir artis var. Fizik kurallarina aykiri bir durum yok orada. Sonucta bir takim kuvvetlere karsi - kuvvetler devreye giriyor. Sicaklik (su sicakligi farkliligi-isinan suyun genlesmesi- okyanus akintilari-gelgitler). Ekvatora dogru haraketi kirilan buzlarin haraketinden anlayabliriz. Kopan parcalar dogru ekvator yönünde haraket eder. o verilen haritalar abartılı hartalar. Ortalama yarıçap 6371,0 km (3958,8 mi)[6] Ekvatoral yarıçap 6378,1 km (3963,2 mi)[7][8] Kutupsal yarıçap 6356,8 km (3949,9 mi)[9] Basıklık 0.0033528[10] https://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya basıklık = (en büyük yarıçap-en küçük yarıçap)/en büyük yarıçap dünya 1 metre çapına kadar küçültürsek yarıçap farkları sadece 3.35 milimetre yapıyor. 1 cm çapa düşürürsek aşınmış rulman bilyası gibi olur.üstündeki pürüzleri gözlerimiz algılamaz bile.:) Link to post Sitelerde Paylaş
deadanddark 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 2 saat önce, Smile Buddha yazdı: o verilen haritalar abartılı hartalar. Ortalama yarıçap 6371,0 km (3958,8 mi)[6] Ekvatoral yarıçap 6378,1 km (3963,2 mi)[7][8] Kutupsal yarıçap 6356,8 km (3949,9 mi)[9] Basıklık 0.0033528[10] https://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya basıklık = (en büyük yarıçap-en küçük yarıçap)/en büyük yarıçap dünya 1 metre çapına kadar küçültürsek yarıçap farkları sadece 3.35 milimetre yapıyor. 1 cm çapa düşürürsek aşınmış rulman bilyası gibi olur.üstündeki pürüzleri gözlerimiz algılamaz bile.:) Bahsettigin harita en yukaridaki gif ise onun dünyanin sekliyle bir ilgisi yok zaten. Öyle bir dünya yok, iapetus, ceres bile o kadar yamuk yumuk degil. Yani bu sekil dünyanin seklini anlatmiyor >> Link to post Sitelerde Paylaş
deadanddark 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 3 saat önce, Smile Buddha yazdı: o verilen haritalar abartılı hartalar. Ortalama yarıçap 6371,0 km (3958,8 mi)[6] Ekvatoral yarıçap 6378,1 km (3963,2 mi)[7][8] Kutupsal yarıçap 6356,8 km (3949,9 mi)[9] Basıklık 0.0033528[10] https://tr.wikipedia.org/wiki/Dünya basıklık = (en büyük yarıçap-en küçük yarıçap)/en büyük yarıçap dünya 1 metre çapına kadar küçültürsek yarıçap farkları sadece 3.35 milimetre yapıyor. 1 cm çapa düşürürsek aşınmış rulman bilyası gibi olur.üstündeki pürüzleri gözlerimiz algılamaz bile.:) anibal'in paylastigi bu harita dünyanin gravitasyonu ile ilgili bilgi veriyor. Sekli ile ilgili degildir. Aciklama icin >> https://slate.com/technology/2015/09/earth-without-water-nope.html Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 6 hours ago, deadanddark said: Harita üzerinde dikkat edilirse zaten Ekvator yengec ve oglak dönenceleri arasinda gözle görülür bir artis var. Fizik kurallarina aykiri bir durum yok orada. Sonucta bir takim kuvvetlere karsi - kuvvetler devreye giriyor. Sicaklik (su sicakligi farkliligi-isinan suyun genlesmesi- okyanus akintilari-gelgitler). Ekvatora dogru haraketi kirilan buzlarin haraketinden anlayabliriz. Kopan parcalar dogru ekvator yönünde haraket eder. Kopan parçaların ekvatora doğru hareket sebebi, merkezkaç kuvvetinden ziyade, akıntılardır. Mesela meşhur gulfstream. Akıntılara ise, az buçuk coriolis kuvvetleri, ama daha çok iklimsel mevzular sebep olur, merkezkaç kuvveti değil. O yüzden gulfstream, ekvatoru geçer gider, taaa kuzey kutbunu yoklar. Elbette fizik kurallarına aykırı bir durum yok. Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 55 minutes ago, deadanddark said: anibal'in paylastigi bu harita dünyanin gravitasyonu ile ilgili bilgi veriyor. Sekli ile ilgili degildir. Aciklama icin >> https://slate.com/technology/2015/09/earth-without-water-nope.html Pek öyle değil. Eğer suyu kaldırırsan, dünyanın şekli buna çok benzeyecektir. Su olmasaydı, dünyanın çekim gücü, dünyayı çok daha düzgün bir topa benzetirdi muhtemelen. Dünyanın en büyük ayrıcalıklarından biri, tektonik olarak canlı olmasıdır, diğeri ise bir sürü suya sahip olmasıdır. Tektonik hareketler yüzünden, dünyanın kabuğu acayip şekilde yamuk yumuktur. Ama daha önemlisi, yerçekimi merkezi, dünyanın merkezi olmaz. Bu harita, yerçekimi üzerinden yapılan bir harita. Peki suyun yere akması, dolması neyle oluyor? Evet, yerçekimyle. Yani, bu harita sizlere, suyu daha çok kendine çeken yerleri gösteriyor aynı zamanda. Dünyanın yüzeyini merak ediyorsanız, suyu yok sayamazsınız. Yani, su ile birlikte, dünyanın üzeyi elbette ceres'ten falan çok çok daha düzgün olacaktır. Ama suyu çıkarırsanız, dünyanın yüzeyi belki de sistemindeki en engebeli, yamuk yumuk gezegen olacaktır. Dikkat edin: gezegen, yani, ceres bir gezegen değil mesela. Link to post Sitelerde Paylaş
Smile Buddha 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi mars atmosfer basıncında su kaç santigrat derecede kaynar? Link to post Sitelerde Paylaş
anibal 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 56 minutes ago, Smile Buddha said: mars atmosfer basıncında su kaç santigrat derecede kaynar? Suyun kaynama noktası, sadece atmosfer basıncına bağlı değildir. Bu yüzden marsta su, 2-3 derecede bile kaynayabilir. Bunu şöyle anlaman lazım. Marsta suyun kaynaması, sıcaklığa bağlı değildir, 0 derecede bile baya baya kaynayabilir, yada küsüp donabilir. Suyun ne zaman nerede, sıvı, buhar yada buz olacağı, sıcaklıktan başka şeylere bağlı genel olarak, mars yüzeyinde. Link to post Sitelerde Paylaş
DreiMalAli 0 Temmuz 18, 2020 gönderildi Raporla Share Temmuz 18, 2020 gönderildi 8 saat önce, anibal yazdı: Zaten alabileceği şekli almış yeterince, daha fazla değişmez. Diğer yandan o vektörleni boyunu önce bir gerçekci çizmelisin. Yerçekiminin yanında diğerleri genellikle komik kalır. Eğer sandığın hal oluşsaydı, zaten bugün kutuplarda su kalmaz, dünyada daha çok elips olurdu. Şunu pek anlamadın, ekvatorda suyu koyacak yer yok, yeterince açık değil mi? Eriyen sular ekvatorda toplanmayacak, daha çok boşluk olan özellikle kuzey yarıkürede daha çok toplanacak. Gerçi toplanacak tabiri yanlış, su her tarafa yayılacak, ama kuzey yarıkürede bilhassa, bazı yerlere daha çok yayılacak. Bunun sebebi, suyun doldurabileceği çok fazla kara bölgesi olması aslında, en temel izahatla. Su seviyesindeki en yüksek değişim ise, okyanusya taraflarında yaşanacak. Kabaca, avustralya kıtası etrafı diyelim. Suyun en çok dolabileceği yer oralar.Son buzul erimesi sonrası, en çok su oralara dolmuştu zaten, göründüğü kadarıyla. Bir yere toplanacak su miktarı başka, o yerdeki su seviyesi başka bir şey. Bunu bir ayırt etmek lazım. Kuzey yarımküre, dolan suyu karaları falan doldurarak yayacağı için, daha çok su alacak, ama aynı seviyede yükselmeyecek. Avustralya civarı ise, daha çok suyu koyacak yer olmadığı için, deniz daha çok yükselecek. Ama ekvator boyunca, kayda değer çok fazla bir değişim olmayacak. Şu anki mevcut durum, denizlerin yükselmesi olarak, şöyle: Bu, son yıllara dair, deniz seviyelerindeki yükselmeyi gösteriyor, mm olarak. Asıl anlam ve önemi, ekvatorda deniz seviyesinin değişmediğinin zaten gözlemlenmiş olması, bu şekilde. Fizik garip bir şey, bazen böyle akla ziyan neticeler gösterebiliyor. Ama olayı idealize edilmiş bir model üzerinden, dünya top gibi yuvarlak, her şey en süper halde gibi alarak hesap yaparsan, çok fazla yanılabilirsin. Temel fizik, merkezkaç kuvveti falan, diğer mevzuların yanında etkisiz eleman kalıyor genelde. Alıntı Zaten alabileceği şekli almış yeterince, daha fazla değişmez. Diğer yandan o vektörleni boyunu önce bir gerçekci çizmelisin. Yerçekiminin yanında diğerleri genellikle komik kalır. Eğer sandığın hal oluşsaydı, zaten bugün kutuplarda su kalmaz, dünyada daha çok elips olurdu. 1. Benim çizdiğim resim bir prensip anlatımı olduğu için gerçekci olması gerekmez. Demekki bunu anlamayanlar da varmış. 2. 10 kg'lık bir kütlenin Ekvatorda hissettiği merkezkaç kuvveti yaklaşık 7 N olduğuna göre, pek de komik değilmiş. 3. Hem benden gerçekci bir çizim iste hem hem de Dünyanın şekli diye garip bir geoid animasyonu ver. İşte bu komik olmuş. Çünkü geoid globusun girinti çıkıntıları yüzbinlerce kat abartılmış kıvrımlardır. İletinde verdiğin Dünya haritasında da hemen görülüyor yükseklik artışının Ekvatora doğru yönlenmiş olduğu. Her eriyen buzulun hemen Ekvatora erişmeyeceği anlaşılır bir şey şey olduğu gibi atmoferik nedenlerden dolayı (Coriolis vb.) düz bir çizgi takip ederek Ekvatora gitmeyecaği de anlaşılır bir durumdur. Ama bütün bu yazışmaların benim sorduğum soru ile zaten ilgisi yoktur. İletinin devamında fiziksel herhangi anlatım, nedenleme, kural olmadığı için, ben söyledim oldu tadında bir ileti olmuş. Sorduğum soru hakkında yukarda vermiş olduğum iletiler hala geçerlidir. Sevgiler Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts