Jump to content

Korku


Recommended Posts

  • İleti 55
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Korku konusunda kavram karmaşalığı yaşıyorsunuz.

Korku ile çeşitli insansal duyguları karıştırıyorsunuz.

Doğada yalnız tek bir korku vardır. Ben ondan bahsediyorum.

Hepimiz yalnız ondan bahsetmeliyiz.

hacı özellikle sana soruyorum fakat burdaki herkesede sorumdur bu..

korku'nun zıt anlamı nedir ?

iyi x kötü

güzel x çirkin

pozitif x negatif

vb..

korku'nun zıt anlamı nedir ? sevgi olabilir mi diyorum , ama insan sevdiğinden de korkmuyor mu, gençleri görüyorum bi kızı seviyor ama söylemeye korkuyor çekiniyor vs... bu konuya bakarken aklıma bu takıldı. korkunun zıt anlamı nedir diye düşündürdü beni.. şöyle diyeyim testosteron seviyesi düşerse östrojen artıyordu, östrojen düşerse testosteron artıyordu.. acaba böyle olabilir mi diyorum..sevgi arttıkça korku azalır, korku arttıkça sevgi azalır vs. AYDINLATIN BENİ !

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kanda testosteron düzeyi düşerse, östrojen düzeyi artmaz.

Neden artsın ki...

Ama testorseron/östrojen oranı artar. Bu da erkeklerde fazla önemli değildir.

Testosteron düzeyinin düşmesi erkekler için daha önemlidir.

Erkeklerde düşük testosteron libidonun azalmasına ve halsizliğe neden olur.

Erkeklerde östrojen artması jinekomasti denen meme büyümesinden sorumlu olabilir. Diğer belirtiler önemsizdir.

Kadınlarda kanda testosteron düzeyinin yükselmesi anlamlı ise, daha ciddi klinik belirtilere neden olur.

Kadınların sesi kalınlaşır, klitoris büyür ve yüzde ve vücutta kıllanma (hirsutizm) ortaya çıkar. Libidoları artar.

Korkunun alternatif anlamı,zıt anlamı, cesarettir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Korkunun alternatif anlamı,zıt anlamı, cesarettir.

korku bir duygudur, cesaret ise güvendir. benim istediğim korku duygusunun zıtı nedir ? karamsar x iyimser gibi..

tarihinde Ice-T tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

korku bir duygudur, cesaret ise güvendir. benim istediğim korku duygusunun zıtı nedir ? karamsar x iyimser gibi..

Kelimelere yeni ve yanlış anlamlar vermekten vazgeçseniz iyi olur.

Korkunun karşıtı cesarettir. Bunu herkes bilir. Bu konuda daha fazla saçmalamayın lütfen.. Burası bilim forumu..

Uygun olmayan iletileri sileceğim.

KONUYU SAPTIRAN İLETİLER VE TABİİ ONLARA VERİLEN YANITLAR SİLİNMİŞTİR.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 11 months later...

varoluşsal bir tepki(varoluşsal tepki yaşama tepkisidir hayatta kalma tepkisi değil) olarak korkaklığın zıttı sevgidir. varoluş için zihne gerekli olan erk'i korkaklık olarak belirlemek veya sevgi olarak belirlemek mümkündür. belirlenen erk'e göre kişi kendine inanan ve sağlıklı sosyal ilişkileri olan veya olmayan birisi olabilir.

hayatta kalmaya yönelik bir tepki olarak korkunun zıttı yoktur sanırım ama yol açtığı davranış değişir. kaçmak, saldırmak veya kabullenmek tepkilerinden biri verilebilir. bu tanıma göre pek çoğumuzun hayatta kalmaya yönelik tepki olarak korkunun zıttı olduğunu söyleyebileceği şey yine cesaret olabilir ama hayatta kalmaya yönelik bir tepkinin dışavurumu kaçmak değil saldırı olduğunda bu cesaret değil saldırganlık olur. korkudan gelen bir saldırganlık. insan da dahil olmak üzere pek çok canlı sıkıştığında saldırır. bu cesaret değildir.

insan psikoloji açısından cesaret ve cesur kavramlarının zıttı korku değil sırasıyla korkaklık ve korkaktır

korku insanın ve diğer memelilerin içinde bulunan refleksel bir tepkidir

korkaklık ise bir kişinin olumsuz bir deneyim yaşadığı bir şeye karşı güvenini yitirmesinden doğan öğrenilmiş tepki veren bir zihin durumudur. sağlıksız bir durumdur ve insanın gelişmesini, dünya üzerinde tasarruf sahibi olmasını ve iradi davranmasını engeller. buna benzer durum hayvanlarda da görülür. öğrenilmiş korku tepkisi olan korkaklık örnek olarak atlarda da vardır. başlarına daha öncesinde kötü bir şeyin geldiği bir yerden yeniden geçtiklerinde atlar huzursuzlanır. insanın ve diğer memelilerin hiç bilmedikleri bütünüyle kendileri için yeni olan bir şey karşısında verdikleri yoğun çekimser tepki de elbette korkaklıktır ve sanırım memeli arkadaşımızın :) karşılaştığı şeye karşı olan gereksiniminin derecesine göre bu korkaklık halinin sürmesi veya sonlanması belirlenir. ama sanırım dedim dikkatinizi çekerim çünkü insan denilen memeli aşka gereksinimi olmasına rağmen hayatta kalmasını tehlikeye sokmamasından dolayı aşka kayıtsız kalabilmektedir. tabi bunu yaparak hayatının anlamını öldürmektedir ama "yemişim hayatın anlamını çok afedersin" der pek çok insan memelisi :) aslında aşksızlık da hayatta kalmayı tehlikeye sokar ama ayrı mesele.

devam edelim

cesaret nedir peki?

varoluşsal bir tepki olarak cesaret kişinin kendini anlamaya yönelik olarak yerinde bir şekilde duygularına ve geliştirdiği her bakış açısına kolayca yenilmemesini sağlayan sürekli bir cüretlilik halidir.

hayatta kalma tepkisi olarak cesaret ise..? burada gösterilen şey cesaret olmaz olsa olsa saldırganlıktır. bu tepkiyi insan dahil herhangi bir memeli yavrusunu korumak için, kendini korumak için veya açlıktan gözü döndüğü için verebilir. Cesaret konusunu benden daha iyi açıklayacaklara da selam ederim şimdiden. ben hayatta kalma tepkisi olan cesareti korkunun yol açtığı bir davranış olarak tanımlıyorum ve dolayısıyla cesaret kavramıyla ifadelendirilemeyeceğini düşünüyorum ve bundan dolayı saldırganlık, atılganlık gibi davranışsal ifadelerle açıklıyorum.

son olarak insana dair şunu söylemek isterim

hayatta kalmak yaşamaya hizmet eder

hayatta kalmak için yaşamamak korkaklığa geçit verir

ve korkan olmak doğal korkak olmak öğrenilmiş bir davranıştır (kendi zihnimizin bize attığı güzide kazık:) )

korkuyu yenemezsiniz bu doğanızdan çıkmak olur ama korkaklığı yenebilirsiniz ve yenmelisiniz de çünkü kişinin doğallığını bozuyor ve mutsuz ediyor.

Not1: kavramların içini doldururken, kesin tanımlarınızı yaparken ketum davrandığınız için kavramları birbirine karıştırmış ve çorba usulü tartışmışsınız araya giren evrim vesaire dialoglar da tuz ve biber bileşeni etkisi yapmış bu kaotik çorbanızda :)

Not2: korkudan bahsederken en sağlıklı yorumları Evrim, DNA vs vs gibi şeylerden çok kendi yaşam deneyimimizden yola çıkarak yapabiliriz.

Not3: Sanırım Ice-T arkadaşımız korkuyu insan psikolojisi açısından irdelemeyi istemiş daha çok. Ve yazdığım yorumlarla onun anlamayı istediği şeylere de kendimce cevap verdiğimi sanıyorum.

Not4: bu yazdıklarım aklıma hep sonradan geldiği için Not1 Not2 diye sıraladım. Ciddiyetsizlik olarak algılanmasın.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 month later...

Yazılanların tamamını okumadım yalnız amigdala kelimesini arattım sayfada bulamadım. Beyin diye de arattım birisi bir gün bilim ruhun olmadığını bilincin ve duyguların beyinden ibaret olduğunu ispatlarsa ölümsüzlük bulunmuş olur demiş.

Bunlar ispatlandı yalnız ölümsüzlük bulunamadı. Duygularımızı amigdala yönetiyor. Bilincimizde frontal lobda.

Korkunun kaynağı beynimizdeki amigdaladır. Sadece bizde değil beyni olan hayvanlardı. Tüm memelilerde, sürüngenlerde, balıklarda korku ve duygusal hafızayı yöneten bölüm. Tüm beyni olan hayvanlarda amigdala var mı bilmiyorum eğer hafızam beni yanıltmıyorsa amigdala işlevi gören farklı şeyler de olduğuna dair bir yazı okumuştum.

Her neyse, korkunun kaynağı bu. Cesur ve korkak arasındaki farkı sadece amigdala ile açıklayamayız. Tabii amigdalası zarar görmüş bireylerde yapılan incelemede aile bireylerine karşı dahi hiçbir duygu hissetmedikleri, korku duyularının olmadığı biliniyor. Amigdalası alınan primatlar da çocuklarını reddetme, korkusuzluk gibi eğilimler gösteriyor. Amigdalasında hiçbir işlemin olmadığı insanlar da var. Açıkçası bir tanesinde sosyal hayatta aşırı çekingenlik, insan ifadelerini anlamlandıramama gibi sorunlar vardı.

Cesur ve korkak bireyler arasındaki fark amigdalayla çok net bir şekilde ayrılsa da amigdalası olan iki birey arasındaki bu farkı açıklamaya kalktığımızda denkleme farklı unsurları da dahil etmeliyiz. Örneğin beynin diğer yapıları ve tabii psikolojik ve çevresel etmenler. Açıkçası cesurluk, saldırganlıksa prefrontal korteksi yeterince büyümemiş ve ilkel beyniyle hareket eden insanlara daha cesur derdik.

Diğer konulara pek girmek istemiyorum zaten söyleyeceklerim söylenmiştir. Sadece amigdalayı eklemek istedim. Mağaranın dışındaki çalıların arkasında ne olduğuna bakmayanların, bakanlardan daha uzun yaşadığını öne sürersek belki de korkaklığa doğru evriliyoruzdur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Korkunun sebebi muhtemelen, evrimin sürüngenlik aşamasında kazanılıp bugünkü canlılara ulaşmışdır. Özellikle çocukların karanlıktan korkması, sürüngenleri düşünün soğukkanlı canlılar hava karardığı zaman soğuduğu zaman heykeller gibi kalıp sabaha kadar yarı uyuşuk durumda güneşin doğmasını bekliyorlar. Her akşam onlar için yeni bir ölüm , bir başka gece avlanan canlının gelip bu sürüngenleri yemesi mümkün. bu olay milyonlarca yıl devam ettiyse bu karanlık soğuk anılar dna ya veya holografik beyine kodlanarak kaydedilmiş olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kişiye en acı çektiren,başkalarına göre yaşamaktır.Başkalarına göre yaşamak,kendiniz olmak yerine başkalarının arzu ve isteklerine boyun eğen bir hayat tarzını sürdürmektir.Kendi hayatınızın enerjisini,gücünü başkalarının istekleri uğruna kullanmış olursunuz ve bir oyuncaktan farkınız kalmaz.İnsan kendi düşünce ve duygularını rahat olarak yansıtabildiği miktarda huzur duyar.Çünkü kendisi birşeyler katıyordur hayatın içine.Çoğu kişi yaşamıştır,daha bir eyleme başlamadan şöyle olursa..Aman şu ne der...Buna kızarlar mı? vs.. gibi şüphe ve zanlarla korkularımızı körükleyip eyleme geçemeyiz.Eyleme geçirilmiyen düşüncelerde,birer gübre olurlar içinizde.Sizi bu hal de sizi sıkıntıya sokar.Kafanızın içinden geçenleri sonsuza kadar saklayamazsınız.Şayet saklamaya çalıştığınız şeyler birikir,birikir ve en sonunda bu ağırlığı taşıyamaz olursunuz.İşte o zaman üzülürsünüz,hiddetlenirsiniz,suçlarsınız...Pekçok psikolojik rahatsızlığın temelinde,zarar görme,kaybetme ,yok olma güdüsü vardır.Bu bilinç altında saklana güdüler hal ve hareketlerinize yön veren olurlar,hemde siz fark bile edemeden.İnsanın kendini rahat hissedebilmesi,güvenli bir ortam bulabilmesi ile mümkün.Düşünün ,insan anne karnı gibi güvenli bir ortamdan geldi ve zamanla hayatın patırtılarıyla tanıştı,korktu,kızdı,çekindi...İnsanın güvenli bir ortamı bulması ancak kafasının içini güven ile doldurmasıyla mümkün.Bunun içinde sağlıklı iletişim kurup diğer insanlarada güven duymayı öğrenmeli kişi.Güvenilmezliklerde elbet olacaktır ama en önemli şey zamanla nelerin güvenebilir olduğunu ayırt edebilecek kişi.Yaptığı seçimlerin hayatını nasıl etkilediğini görecek.Böylelikle yaşama anlam katmayı başarabiliriz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Korku öğrenilir sayın CharlesDarwin ,

İki çocuk büyüttük.Gördüm,gözlemledim.Mesala Çocuk bilmediğinden ilgi duyar. Ateşi dahi öğrenmeye çalışır.Eli yandığında ,güdüsel olarak tepki verir. Zarar görecegini anlar.Çocuk Fallik dönemin sonuna kadar kaydedici gibidir.Pek çok dürtü çocuklukta ve elde edilen tecrübelerle şekillenir ve karekterimizi oluşturur.Çocuklukta oluşturulan yapı kişinin ömrünün sonuna kadar kalabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Korku öğrenilir sayın CharlesDarwin ,

İki çocuk büyüttük.Gördüm,gözlemledim.Mesala Çocuk bilmediğinden ilgi duyar. Ateşi dahi öğrenmeye çalışır.Eli yandığında ,güdüsel olarak tepki verir. Zarar görecegini anlar.Çocuk Fallik dönemin sonuna kadar kaydedici gibidir.Pek çok dürtü çocuklukta ve elde edilen tecrübelerle şekillenir ve karekterimizi oluşturur.Çocuklukta oluşturulan yapı kişinin ömrünün sonuna kadar kalabilir...

Yanılıyorsunuz. Korku, doğarken getirdiğimiz en önemli güdülerimizden biridir. Evrimsel süreçte müthiş yararlandığımız koruyucu mekanizmalardan biridir.

Aslına yazınızı tekrar gözden geçirdiğinizde siz de göreceksiniz ki siz, korkunun sonradan öğrenilen bir güdü olduğunu söylemiyorsunuz. Korkmak ve korkulan durumları birbirinden ayıramamışsınız sadece.

Sobanın, dokunulduğu zaman korku duymaya neden olacak bir nesne olduğunu bilmez çocuk. Ona dokunup da yandıktan sonra korkmaya başlar ve kendini ondan koruması gerektiğini bilir. Ne kadar yaklaşması gerektiğini öğrenir ve korkmaz. Ama ateşte yanmaktan daima korkacaktır, diğer tüm normal insanlar gibi.

Korkusuz insan sağlıksız insandır, en temel koruyucu güdülerden birini taşımıyor demektir. Çok yüksek bir binanın tepesine çıkıp da aşağıya düşmekten korkmayan, ya da yırtıcıların arasında kaçma eğilimi göstermeyen bir insanı düşünsenize...

Korku sonradan öğrenilmez. Korkulan bazı durumların evrimsel bir kökeni henüz bulunamamıştır (mesela sarı renkten korkmanın) ve sonradan öğrenildiği düşünülmektedir.

Fakat korkmak, doğuştan getirdiğimiz en temel güdülerimizden biridir. Daha doğrusu bir içgüdüdür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Diyelim ki haklısınız.Bir bebek ,yok olacağı bilinciyle,zarar göreceği biilinciyle doğmalı o halde.Gözlemlediğiniz,ölçebildiğiniz bir delil var mı bu konuda?

Bebek davranışlarını incelediğinizde göreceksiniz ki bebekler büyük bir öğrenme merağıyla doğarlar.İlk zamanlar oral yolla tatmin ararlar ki, bir bebeğin ne bulursa ağzına götürdüğü bir dönemdir.Daha sonralarışayet oral saplantı yaşanmaz ise Anal dönemi başlar.Tuvalet alışkanlıklarının kazanılması ,bağırsaklarını konntrol edebilmesi ve Çiş alışkanlığının bir düzene sokulduğunun anlayabileceği dönemdir.Daha sonra fallik dönem ile Dişil erkil ayrımını ayırt etmeye başlar çocuk.Kısaca korkuları yaşadıkları tecrübe ettikleri ile oluşur ve öğrenilir...

Bu evrelerde bebeğe gösrilen ,her zarar verici tavır çocuğun bilinç altına işler....

tarihinde faniolanbaki tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazılanları tek tek alıntılamadım ama sanki bazı yerlerde ürkme ya da algıda dikkat ve korku kavramı karıştırılmış gibi.

Üç çocuk büyütüp çok dikkatle inceleyen birisi olarak söyleyebilirim ki, insan korkusuz doğar ve korku kesinlikle insana öğretilen bir duygudur.

Bu anlamda, şu dünyada görebileceğiniz en sağlıklı insan korkusuz insandır.

Fakat, korku, sonradan öğretilen pek çok şey gibi, o kadar işler ki insanın içine ve etrafa baktığınızda o kadar çok insan aynı şekilde korkmaktadır ki, bu durumu içgüdü olarak kabullenmeye başlar insanlar...

Korku kesinlikle bilgiyle gelir insana...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazılanları tek tek alıntılamadım ama sanki bazı yerlerde ürkme ya da algıda dikkat ve korku kavramı karıştırılmış gibi.

Üç çocuk büyütüp çok dikkatle inceleyen birisi olarak söyleyebilirim ki, insan korkusuz doğar ve korku kesinlikle insana öğretilen bir duygudur.

Bu anlamda, şu dünyada görebileceğiniz en sağlıklı insan korkusuz insandır.

Fakat, korku, sonradan öğretilen pek çok şey gibi, o kadar işler ki insanın içine ve etrafa baktığınızda o kadar çok insan aynı şekilde korkmaktadır ki, bu durumu içgüdü olarak kabullenmeye başlar insanlar...

Korku kesinlikle bilgiyle gelir insana...

İnsanların neleri kabullenip kabullenmediği mutlak gerçekleri değiştirmez sayın Esron. Bilimsel açıklamalar korkunun içgüdüsel olduğunu gösteriyor.

Aslanlarla ilgili bir şey duymamış insan bile karşısında kükreyen bir aslan gördüğünde kaçar. Korkabilme yetisi doğuştandır. Evrimin ürünüdür.

Nelerden korkulacağı, daha doğrusu uzak durması gerektiği sonradan öğretilebilse de hayatta kalma içgüdüsünden köken alan korku hayvanların ortak özelliğidir.

İnsan asla korkusuz doğmaz, bu tarz açıklamalar insanın hayvani özünü geri plana atan ve insan düşünüşünü yücelten antroposentrik bakış açısının hatasıdır.

Tehlikeden uzak durma eğilimi doğuştandır, sonradan öğrenilen ise neleri tehlikelin olduğudur. İnsan yanmaktan korkar. Cehennem sonradan öğretilir. Sonuçta cehennemde yanmaktan korkar.

İnsanın doğuşta içinde bulunan potansiyel, ''tehlikeli olarak tanımlanmış şeylerden uzak dur'' şeklindedir. Eğer doğuştaki bu kod olmazsa insan tehlikeden kaçmazdı. Demek ki doğuştan da potansiyeli var.

tarihinde freand tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...