Jump to content

Allahın Tasarımı Error veriyor


Recommended Posts

  • 1 month later...
  • İleti 187
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

Posted Images

On 12.08.2016 at 07:52, güven yazdı:

Sana göre saçama olabilir. ama duygusu var kızıyor kahrolası insanlar diyor örneyi çoktur.vs yunus 100 ayetinde insanların üzerine pisliyini atıyor daha ne olsun. ve eli var. gözü var hiç bir yaprak onundan izinsiz düşmez  uzuvları var vucudu var 8 melek taşıyor yalanmı? bende doğal olarak sordum bu  Allahın babası kim? bak elleri var.

Olay çok basit. Sadece nankör olup olmamakla ilgili. Nankör bir mal oldugun için, saçma sapan sorular soruyorsun. Mantık döngü hatası var.

 

On 12.08.2016 at 19:30, democrossian yazdı:

Saçma sapan konuşma müslüm yobazı... "Bineceğin otomobili evinin garajında imal edebilir misin?" sorusu nasıl gayet mantıklı bir soruysa, allah kendini çoğaltabilir mi, kaldıramayacağı bir taş yaratabilir mi soruları da gayet mantıklıdır. Tersine bu bir mantık sorusudur. Fizikte sonsuz bir kuvvetin sonsuz bir kütleyi itip itemeyeceği sorusu sorulur. Buradan sonsuz kuvvetin olanaksızlığına ulaşılır.

Sonsuz kuvvet olamaz ve tanrı da yoktur.

Democrassian malı ; bu sorularda mantık döngü hatası var. Allah kaldıramayacağı bir taş yaratır mı ? e hadi sordun cevaplıyayım. evet, yaratır, kaldırır da. Mantık sorusuymuş ? peehhh. Sonsuz kuvvet neye göre yok diyorsun ? 5 gramlık beynine göre mi? Sen de cevapla o zaman. doğa kanunlarının nedeni nedir ? Nedenlerin nedeninin en başlangıcı nedir ? Neden evren vardır ? Doğa kanunları neden vardır? İnsan neden var ?  Yıldızlar oluşmuş, gezegenler neden var ki? Olmayversin,gezegenler! Böylelikle biz de olmazdık ! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mantık hatası filan yok. Tersine mantık, bu gibi temel ilkelerle inşa edilir. Sonsuz bir kuvvet olamayacağı gibi sonsuz bir kütle de olamaz. Bu paradoks, mantığın en temel ilkelerinden birini oluşturur. Sonsuz kuvvet sonsuz kütleyi iter dersen kütle sonsuz değil. İtemez dersen kuvvet sonsuz değil. Ne iter diyebilirsin ne itemez... Bundan çıkan sonuç böyle saçma sapan uyduruk şeylerin var olmadığı. Sonsuzdan beri kendiliğinden var olan bir zeka ve güç de olamaz. Sonsuzdan beri ve sonsuza kadar var olacak olan şey, enerji-madde-zaman-uzay dır. Bunlar var edilmedikleri için yok olmaları da olanaksızdır. Bunlarda bir zeka ve sonsuz güç olmadığı için, bunların sonsuz olması akla aykırı değildir. Tersine aklın zorunlu sonucudur. Çünkü uzayda git git git bir yerde biter sonu gelir diyemezsin. Böyle bir saçmalığı iddia etmek olanaksızdır. Uzay sonsuz olmak zorundadır. Maddesiz saf enerji, enerjisiz saf madde olamayacağı gibi, zamansız madde/enerji de olamaz, madde/enerjisiz zaman da olamaz. Uzay olmadan diğerleri, diğerleri olmadan bomboş hiçlik bir uzay da olamaz.

Bu kavramlar ayrımsanamaz, birbirlerinden bağımsız ele alınamaz kavramlardır. Tümü birden sonsuzdur. Enerji sonsuzsa güç de sonsuz olur diyemezsin. Çünkü enerji, ancak kuantal, yani büyüklüğü standart paketçikler halinde sicimler temelinde var olmaktadır. Tümü birleşip bir noktaya uygulanamadığı için sonsuz güç olamaz ve yoktur. 

B böyle olunca galaksiler de, yıldızlar da, gezegenler de, canlılar da zorunlu olarak oluşacaktır. Bunun oluşmamasının bir yolu yoktur. Evrim her zaman yolunu bulur, bu kaçınılmazdır. Bunun için tanrıya manrıya zaten ihtiyaç yok da, ayrıca tanrı olanaksız, olamaz yani, mümkünü yok. Tanrı diye bir şey olması olasılığı net biçimde sıfır. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 saat önce, dindar07 yazdı:

Olay çok basit. Sadece nankör olup olmamakla ilgili. Nankör bir mal oldugun için, saçma sapan sorular soruyorsun. Mantık döngü hatası var.

 

Bak aytleride verdim sen nankörsün allahın aytlerini hiçe sayan kendini allahın yerine koyuyorsun  varsa cevabın ayetlere ver.

Bu  konuşan arap putumu:D

nasilda%C3%96l%C3%87%C3%9Cpb%C4%B0%C3%87

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
20 saat önce, dindar07 yazdı:

Sen de cevapla o zaman. doğa kanunlarının nedeni nedir ? Nedenlerin nedeninin en başlangıcı nedir ? Neden evren vardır ? Doğa kanunları neden vardır? İnsan neden var ?  Yıldızlar oluşmuş, gezegenler neden var ki? Olmayversin,gezegenler! Böylelikle biz de olmazdık ! 

Sorular güzel. Simdi siz bu sorulari bir tanri icinde cevaplayabiliyormusunuz? Tanri neden var? tanrinin var olmasini gerektiren sey nedir, ne olmustur? Tanri hep vardi ise, sonsuzlugulu nerden almistir? tabiri caiz ise bilgiyi, birikimi, gucu tüm tanrilik vasiflari tanriya nerden gelmistir??? bu sorulara cevabiniz varsa zaten baska bir soruya gerek duyulmaksizin herseyin cevabini vermis olacaksiniz. Eger yoksa, baska bir seyin nedenini, neden su var, neden bu var sorusunu sormak ayni kefede anlamsiz kalacaktir.

tarihinde cevizkabugu tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
3 saat önce, cevizkabugu yazdı:

Sorular güzel. Simdi siz bu sorulari bir tanri icinde cevaplayabiliyormusunuz? Tanri neden var? tanrinin var olmasini gerektiren sey nedir, ne olmustur? Tanri hep vardi ise, sonsuzlugulu nerden almistir? tabiri caiz ise bilgiyi, birikimi, gucu tüm tanrilik vasiflari tanriya nerden gelmistir??? bu sorulara cevabiniz varsa zaten baska bir soruya gerek duyulmaksizin herseyin cevabini vermis olacaksiniz. Eger yoksa, baska bir seyin nedenini, neden su var, neden bu var sorusunu sormak ayni kefede anlamsiz kalacaktir.

Soruya soruyla cevap verme. İlkönce benim sorularıma cevap ver, sonra ben cevaplarım...................

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 hour ago, dindar07 said:

Soruya soruyla cevap verme. İlkönce benim sorularıma cevap ver, sonra ben cevaplarım...................

Benim putum, benim dinim bütün sorulara cevap verir iddiasıyla ortaya çıkan sen değil misin? Bir dinci olarak senin işin soru sormak değil sorulan sorulara cevap vermektir çünkü bütün cevaplara sahip olduğunu iddia eden siz dincilersiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
4 saat önce, sağduyu yazdı:

Benim putum, benim dinim bütün sorulara cevap verir iddiasıyla ortaya çıkan sen değil misin? Bir dinci olarak senin işin soru sormak değil sorulan sorulara cevap vermektir çünkü bütün cevaplara sahip olduğunu iddia eden siz dincilersiniz.

Tüm sorulara cevap mı veriyoruz ? Kim veriyormuş, ya da bunu kim demiş söylesene. Soruya soruyla cevap vermek, kurnazlığa kaçmaktır. İlkönce cevap vereceksin, ondan sonra sorunu soracaksın. Yok öyle yağma ! 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Art niyetle sorduğun soruları kimsenin cevaplamasına bile gerek yok. 

Bilmiyorum... Bilmek zorunda da Değilim. Bunları bilmemek Allah'a inanmayı gerektirmez. 

Senin de anlamadığın gibi tüm soruların cevabına sahip olduğunu hiç bir aklı başında kimse düşünmez. Ama sen o kadar akıllısın ki tüm soruların cevabını bulmuşsun maşallah ???

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, dindar07 yazdı:

Tüm sorulara cevap mı veriyoruz ? Kim veriyormuş, ya da bunu kim demiş söylesene. Soruya soruyla cevap vermek, kurnazlığa kaçmaktır. İlkönce cevap vereceksin, ondan sonra sorunu soracaksın. Yok öyle yağma ! 

Cevap: bilmiyorum. 

Şimdi yukarıdaki sorulara sen cevap ver ????

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 hours ago, dindar07 said:

Tüm sorulara cevap mı veriyoruz ? Kim veriyormuş, ya da bunu kim demiş söylesene. Soruya soruyla cevap vermek, kurnazlığa kaçmaktır. İlkönce cevap vereceksin, ondan sonra sorunu soracaksın. Yok öyle yağma ! 

Senin dininin iddiası değil mi tüm sorulara cevap verildiği? Senin Allah'ın demiyor mu biz bu kitapta hiç bir şeyi eksik bırakmadık diye? 

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 25.09.2016 at 03:28, dindar07 yazdı:

 Nedenlerin nedeninin en başlangıcı nedir ? Neden evren vardır ? Doğa kanunları neden vardır? İnsan neden var ?  Yıldızlar oluşmuş, gezegenler neden var ki? Olmayversin,gezegenler! Böylelikle biz de olmazdık ! 

 
Bu tamamen dogmatik bir varsayım. evreni planlayan bir akıl varsa, bunun dinlerle ilişkisini ne ile kurabilirsin...? elbette sadece büyüklerinin tartışılmaz olarak dayattığı inançlara göre...!
Bir yaratıcı olsa bile, yüzlerce tanrıyı ne zaman eledin de, bu yaratıcının mekke tanrısı olduğu sonucuna ulaşabildin....?

Doğa kanunlarının nedeni doğanın kendisidir. Ve doğa, o kanunların bulunması sonucunda varolabildi. Yani muhtemelen ikisi de birbiriyle ilişkili

Evren canlı bir sistemdir. uzun süreçlerde bilinçli davranışlar üretebiliyor. bunu sonuçlarıyla biliyoruz.
Bitkilerden daha haraketsiz bir canlı hayal et... bu da öyle birşey. 

Burda bir yanılma payı olabilir. ama bundan çok daha önemli bir gerçek var; 
Tanrının varlığını %100 ispatlamış olsan dahi, islamın gerçek olma ihtimali yine katrilyonda "0" dır.... -SIFIR !-

Yani Tanrı yok = Din %100 uydurma.....
Tanrı var = Din yine %100 uydurma... hiçbir şey değişmez, sonucu zerre kadar etkilemiyor.

Hatta bu durumda ateizm yine geçerli. çünkü tanrı ortamda yok. hiçbir etkinliği yok.
ayrıca yine insanın tanrısı değil. insanın sorunlarından haberi bile olmayan birşey, insanın nereden tanrısı oluyormuş....?

Yok eğer dünyadaki adaletsizliği bilip de seyrediyorsa gücü yoktur. yine tanrı değildir.
Bildiği halde mudahele etmiyorsa, vicdansızdır. yine tanrılık sıfatını haketmez.

Evreni oluşturan nedenlerin en başlangıcını henüz keşfetmemiş olabiliriz. ancak bu bilinmezlik, şu açık gerçeği dile getirmemize engel değil:
Elçisi aracısı olan, yasaklayan, emir veren, tapınma isteyen bu ilkel gerici yobazlıkların tamamı kesinlikle palavradır ! 

 

 

tarihinde Mindsurfer tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de ben yanıt verdim ama... Konunun anahtarı, ezeli ve ebedi, sonsuz güçlü ve sonsuz zeki bir varlık iddia etmekle, zaman/uzay/madde/enerji'nin ayrımsanamaz şekilde sonsuz olması gerçeğinin karşı kefelere koyup tartılamayacağıdır. Biri olamayacak saçma uyduruk bir iddia, öteki gerçeğin ta kendisi. Öyle sonsuz bir güç ve zeka durduk yerde kendiliğinden kazanılamaz ama böyle özelliklere sahip olmayan zaman/uzay/madde/enerji'nin kendiliğinden sonsuz olması mümkün olduğu gibi aklen zorunludur. Başka bir öneri ortaya atılamaz.      

Evrim bu temelde akıl almayacak kadar uzun sürelerde evrenleri de, içlerindeki varlıkları da, bilinci de yaratır. Bunda aklen bir sorun yok. Burada bir sorun olduğu şöyle düşünülebilir: Bu evrim sonsuzdan beri gelseydi mükemmele ulaşırdı, her şeyin mükemmelleşmiş olması gerekirdi denebilir. Bu varsayım yanlıştır. Evrim mükemmeli yaratmaz. Olabileceği yaratır. Ayrıca evrim bir düzeyde çöker. Biz buna statüko diyoruz. Statükolar sonsuza kadar sürmez. Bir kırılma noktasında çöker ve yeni bir statüko oluşur. Örneğin evrenimiz ölmek zorundadır. Termodinamik yasaları bunu zorunlu kılar. Evrenler canlılar gibi doğar, gelişir ve ölürler, evrimleşirler ve nesilleri devam eder. Ama sonraki evrenin öncekinden daha iyi olması mümkünse de bu sonsuza kadar böyle gitmez. Çünkü evrimde çökmeler ve geriye dönüşler vardır, statükolar teorisine göre... Evrim bizim algımızın kapsayamayacağı zamanlar içinde çökerek yeniden başlamak zorunda kalacaktır.

Çok iddialı konuşmuş olabilirim ama, örneğin evrim kütleçekiminin olmadığı bir evren yaratamaz. Maddde, sicimler temelinde kütleçekim ile birlikte var olmak zorundadır. İddialı konuşmuş olabileceğimi söylememin nedeni, bu kadar kapsamlı süreçler hakkında iddialarda bulunmanın fazla büyük iddialar olabilmesinden kaynaklanıyor. Buna benzer şekilde, sicimlerin kuarklar, kuarkların atomaltı parçacıklar ve onların da atomları, onların da elementleri oluşturması zorunludur, örneğin demirin, karbonun, alüminyumun, oksijenin olmadığı, bunun yerine kostamiyum, kemir, harbon, kesteliyum elementlerinin (hepsi atmasyon) olduğu bir evren de oluşabilir diyemeyiz.  

Daha iddialı konuşursam elementlerin periyodik tablosu, her evren için zorunludur. Bunun dışına çıkmanın bir yolu yoktur. Bir tanrı çıkıp "kostamiyum, kemir, harbon, kesteliyum elementlerinin olduğu bambaşka bir evren yaratayım bakayım bu sefer" diyemez. Tanrı diye bir şey olsaydı bile, o da maddenin yasalarına boyun eğmek zorunda kalırdı.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
On 26.9.2016 at 01:11, dindar07 yazdı:

Soruya soruyla cevap verme. İlkönce benim sorularıma cevap ver, sonra ben cevaplarım...................

Zaten sen inandigin tanri hakkinda cevabin olsaydi, bizlere böyle bir soruyu sormazdin. Bu acidan bende sana tanriyi aciklarsan bize sordugun sorunun cevabinida vermis olurdun. Bu durumda bu sorulari hic sormamis olurdun.

Bilimsel acidan bir takim cevaplar olmasina ragmen, ben kisaca sorularina suan kesin olarak bilmiyorum diyorum.

Madem sen, ben tanriyi aciklarim dedin, sende benim sordugum seninde kesin inandigin taniriyi sorularim esliginde buyur acikla???

Link to post
Sitelerde Paylaş
On ‎26‎.‎9‎.‎2016 at 18:31, democrossian yazdı:

Daha iddialı konuşursam

Şimdi daha da iddialı konuşayım:

Evrenimizde yaşan karbon temelli ya, bir başka evrende de yaşam silisyum temelli olsun diyemez kimse... Tanrı olsa o da diyemez. Yaşam karbon temelli olmak zorundadır. İddianın çıtasını çok yükselttiğimin farkındayım. Ama biz yanlışlanmaktan korkmayız. Görüşlerimizin yanlış çıkması bizi üzmez, memnun eder. O yüzden devam edeceğim:

Nerden bu kanıya varıyoruz. Çünkü, organik kimya bilimi bunu enine boyuna iyice araştırmış ve bu sonuca varmıştır. Silisyum evet aynen karbon gibi dört valans elektronuyla tüm organik bileşikleri oluşturabilir gibi görünüyor ama, karbonla aşık atamıyor! Karbon bu konuda çok daha yetenekli.

Bu neye benziyor? Nikel ve kobalt da manyetik özellikler gösteriyorlar ama demirle aşık atamıyorlar. Demirin de pabucunu dama atan bir element var. Bu çok nadir bir element ve toprakta çok az var, olanı da süper mıknatıslar yapmak için tüketmeye yaklaştık. Bu element neodimyum. Helyum gibi bu nadir elementi de saçma sapan işler için tüketiyoruz. Helyum son derece nadir bir asal gaz, bunu ses inceltmek için filan kullanmak öyle abes ki, insanlar farkında değil. Paha biçilmez yani, çok değerli.

Şimdi neodimyumun bu kadar güçlü mıknatıs oluşturabilmesine hayret edildi ve bunun sırrı araştırıldı. Bu atomun elektronlarının çekirdeğe biraz yakın oldukları görüldü. Öyle böyle değil, elinizde büyükçe bir neodimyum mıknatısla öyle demir dolapların yanından filan geçmeyin yani, çok tehlikeli. Yaralanmak işten değil!

Neyse, uzatmayayım, biz buna determinizmin gerekircilik ilkesi diyoruz. Klasik determinizm buna zorunluluk ilkesi derdi ve bu tanım itici. Modern determinizm bunu gerekircilik ilkesi olarak güncelledi. Katı zorunluluklardan hoşlanmayız. Ayrıca zorunluluk, değişmezliği çağrıştırır. Modern determinizm asla değişmezliği, sabitliği kabul etmez. Klasik determinizmden bu konuda ayrılır. Einstein bu konuya büyük katkılar yapmıştır. Karşısında Heisenberg gibi bir indeterminist vardı. Einstein onu hiç ciddiye almadı, ama tartışmaktan da kaçınmadı. İnsanlık tarihinin belki de en önemli tartışmasıdır bu ikilinin determinizm-indeterminizm tartışması.

Şimdi... Heisenberg'in en ünlü sözü, "doğa bilimlerinden alınan ilk yudum insanı sarhoş eder ve ateist yapar. Ama bardağın dibinde tanrı beklemektedir" şeklindedir.

Eisntein'in ünlü olmuş çok sözü var, hepsi birbirinden güzel. Ama tanrı konusunda olanı ele alacağım, konu itibariyle. "Ben Spinoza'nın tanrısına inanıyorum" demiştir. Şimdi Spinoza panteizmin en ünlü ismidir. Spinoza=Panteizm. Einstein yaşarken ateistm demek pek moda değildi. Diyen hiç kuşkusuz vardı. Ama ateizm nihilizm ile eşdeğer görüldüğü için ateistim dedikten sonra bir sürü açıklama yapmak gerekirdi. İşte ateistim ama nihilist değilim, ateistim ama komünist değilim... gibi.

Bu handikap hâlen aşılmış değil. Ateistim ama anarşist değilim demek de gerekebilir. Türkiye şartlarında "ateistim ama terörist değilim" demek bile gerekebilir! :D Zaten bu halk sevmediği herkese anarşist derdi. Terörist daha yeni icat oldu. Eskiden selam verdin, almadı mı! ANARŞİST! :lol: Ezan okunuyor, azizallaaaaaahhh diye çekmedin mi! ANARŞİST!

Şimdilerde tayibe oy oy kaseti koyup dinlemeyen herkes terörist! :lol:

Neyse yani diyeceğim, Einstein lafı uzatmamak için panteistim demiştir. Panteizm ile ateizm arasında kıl kadar fark, anca vardır. Bu tartışmada ben hangi tarafı tutuyorum, belli... Heisenberg'den oldum olası hoşlanmam. Bardağın dibinde tanrı ha... Hadi len...

tarihinde democrossian tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Modern determinizm, klasik determinizmin belirlenimcilik ilkesini de güncelledi. Adını değiştirmeden. Çünkü belirlenimcilik kulağa da hoş geliyor. Belirlemeye bayılırız.

Klasik determinizme göre her şey belirliydi. Yani önceden belirlenmişti. Belirlenenden farklı gerçekleşmesi olanaksızdı. Modern determinizm bunu reddetti. Her şey belirli değildir, her an belirlenmektedir. Bu belirlenim dinamik bir şey modern determinizme göre, klasik determinizm gibi donmuş, sabit, değişmez değil. Koşullar sürekli belirlenimi dinamik biçimde şekillendirir. Tam bir belirlenim olanaksızdır. Belirlenim, ne kadar köfte, o kadar ekmek prensibine bağlı kalır. Koşullara ne kadar egemensek, o kadar belirlenim yapabiliriz.

Her şeyi bilen ve olmuş olacak her şeyi belirlemiş bir zeka ise olanaksız olduğu için yoktur. Bu olanaksızdır, paradokstur, imkansızdır yani, olamaz. Olabilmesi olasılığı net biçimde sıfır.   

Link to post
Sitelerde Paylaş

Örnekleyeyim: Evren oluşurken dev bir hidrojen ve toz bulutu kendi etrafında dönerek muazzam bir güçle çökmeye başladığında, bu devasa girdabın bir galaksi oluşturacağı, bu galaksinin kenarına yakın bir yıldızın yörüngesinde hayatın oluşacağı, bu canlıların akıllanıp yıldızlarına güneş, gezegenlerine dünya diyeceği, bu dünyada bir gün demo diye birinin determinizmi savunmak için ateistforumda yazacağı belirlenmiş değildi.

Böyle bir şey olamaz, gülünç bir iddiadır ve aşırı şekilde saçmadır. Klasik determinizm bunu iddia ettiği için tarihin çöplüğüne atılarak güncel şekilde modern determinizm adıyla yeniden kaleme alınmıştır.

İtiraf edeyim, klasik determinizminki çok çekici, çok heyecan verici, insanı coşturan bir iddia. Bu inanç insana bir tür haz veriyor. Bunu düşünmek çok çekici güzel bir düşünce. Ama ne yazık ki aslı astarı yok...

Bu çekici güzelliğinden dolayı radikal deterministler modern determinizmin çok üst aşamada tekrar klasik determinizme dönüştüğünü iddia ederler. Modern determinizmi reddetmezler, ama klasiği başkadır her şeyin, modern ne var klasiğin yerini tutabilen ama değil mi... He rşeyin klasiği adı üstünde klasik, bambaşka...

Ama akla duygular karışırsa işler karışır. Estetik, güzellik, kuşkusuz aranan özellikler. Ama her zaman bulunamayan özellikler...

Ama yabana atılmaz yani, benim de bazen radikalleşeceğim tutuyor. Akıl almaz uzunlukta bir zaman diliminden sonra tekrarlanan periyotların hep birbirini tekrarlamaktan başka çaresi olmadığını düşünün. Bu katrilyonlarca yıl ve yüz milyon tekrarlanan evren kadar filan akıl almaz bir periyot olsun. Yüz milyonuncu evren şahane bir evren olsa da, çökmeye ve daha da iyi bir evren yaratamadan yeni bir periyodun başlamak zorunda kaldığını düşünün. O zaman her şey belirli olur, aynı periyot işte... Tekrarlanacak.

Ama diyorum, hiç bir şeyin aynen tıpkısı olarak tekrarlanamayacağı şeklinde bir doğa yasası olmalı. Ama sonsuzlukta tüm olasılıklar tükenmez mi? Bir yerde tekrar zorunlu hale gelmez mi? Bitti yani, sonsuz olasılık sonsuzlukta bitti... Ne olacak?

Net yanıt: Bilemiyorum!!! 

Link to post
Sitelerde Paylaş
10 dakika önce, democrossian yazdı:

Örnekleyeyim: Evren oluşurken dev bir hidrojen ve toz bulutu kendi etrafında dönerek muazzam bir güçle çökmeye başladığında, bu devasa girdabın bir galaksi oluşturacağı, bu galaksinin kenarına yakın bir yıldızın yörüngesinde hayatın oluşacağı, bu canlıların akıllanıp yıldızlarına güneş, gezegenlerine dünya diyeceği, bu dünyada bir gün demo diye birinin determinizmi savunmak için ateistforumda yazacağı belirlenmiş değildi.

Böyle bir şey olamaz, gülünç bir iddiadır ve aşırı şekilde saçmadır. Klasik determinizm bunu iddia ettiği için tarihin çöplüğüne atılarak güncel şekilde modern determinizm adıyla yeniden kaleme alınmıştır.

İtiraf edeyim, klasik determinizminki çok çekici, çok heyecan verici, insanı coşturan bir iddia. Bu inanç insana bir tür haz veriyor. Bunu düşünmek çok çekici güzel bir düşünce. Ama ne yazık ki aslı astarı yok...

Bu çekici güzelliğinden dolayı radikal deterministler modern determinizmin çok üst aşamada tekrar klasik determinizme dönüştüğünü iddia ederler. Modern determinizmi reddetmezler, ama klasiği başkadır her şeyin, modern ne var klasiğin yerini tutabilen ama değil mi... He rşeyin klasiği adı üstünde klasik, bambaşka...

Ama akla duygular karışırsa işler karışır. Estetik, güzellik, kuşkusuz aranan özellikler. Ama her zaman bulunamayan özellikler...

Ama yabana atılmaz yani, benim de bazen radikalleşeceğim tutuyor. Akıl almaz uzunlukta bir zaman diliminden sonra tekrarlanan periyotların hep birbirini tekrarlamaktan başka çaresi olmadığını düşünün. Bu katrilyonlarca yıl ve yüz milyon tekrarlanan evren kadar filan akıl almaz bir periyot olsun. Yüz milyonuncu evren şahane bir evren olsa da, çökmeye ve daha da iyi bir evren yaratamadan yeni bir periyodun başlamak zorunda kaldığını düşünün. O zaman her şey belirli olur, aynı periyot işte... Tekrarlanacak.

Ama diyorum, hiç bir şeyin aynen tıpkısı olarak tekrarlanamayacağı şeklinde bir doğa yasası olmalı. Ama sonsuzlukta tüm olasılıklar tükenmez mi? Bir yerde tekrar zorunlu hale gelmez mi? Bitti yani, sonsuz olasılık sonsuzlukta bitti... Ne olacak?

Net yanıt: Bilemiyorum!!! 

Carl Sagan Tam olarak bunu savunuyor. Bi çeşit Deizm. Yani "Tanrı evreni yaratmıştır. Sonra kendi işleyişine bırakmıştır" diyor. Ama klasik determinizm yerine kuantum fiziğine filan geçince bu model de tutmuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
17 dakika önce, leonardo18 yazdı:

Carl Sagan Tam olarak bunu savunuyor. Bi çeşit Deizm. Yani "Tanrı evreni yaratmıştır. Sonra kendi işleyişine bırakmıştır" diyor. 

Nerede demiş bunu? 

"Eğer tanrı varsa bile ......  yapmıştır " demek ile "Tanrı ..... yapmıştır" demek arasında dünyalar kadar fark var.

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, democrossian yazdı:

Örnekleyeyim: Evren oluşurken dev bir hidrojen ve toz bulutu kendi etrafında dönerek muazzam bir güçle çökmeye başladığında, bu devasa girdabın bir galaksi oluşturacağı, bu galaksinin kenarına yakın bir yıldızın yörüngesinde hayatın oluşacağı, bu canlıların akıllanıp yıldızlarına güneş, gezegenlerine dünya diyeceği, bu dünyada bir gün demo diye birinin determinizmi savunmak için ateistforumda yazacağı belirlenmiş değildi.

Böyle bir şey olamaz, gülünç bir iddiadır ve aşırı şekilde saçmadır. Klasik determinizm bunu iddia ettiği için tarihin çöplüğüne atılarak güncel şekilde modern determinizm adıyla yeniden kaleme alınmıştır.

İtiraf edeyim, klasik determinizminki çok çekici, çok heyecan verici, insanı coşturan bir iddia. Bu inanç insana bir tür haz veriyor. Bunu düşünmek çok çekici güzel bir düşünce. Ama ne yazık ki aslı astarı yok...

Bu çekici güzelliğinden dolayı radikal deterministler modern determinizmin çok üst aşamada tekrar klasik determinizme dönüştüğünü iddia ederler. Modern determinizmi reddetmezler, ama klasiği başkadır her şeyin, modern ne var klasiğin yerini tutabilen ama değil mi... He rşeyin klasiği adı üstünde klasik, bambaşka...

Ama akla duygular karışırsa işler karışır. Estetik, güzellik, kuşkusuz aranan özellikler. Ama her zaman bulunamayan özellikler...

Ama yabana atılmaz yani, benim de bazen radikalleşeceğim tutuyor. Akıl almaz uzunlukta bir zaman diliminden sonra tekrarlanan periyotların hep birbirini tekrarlamaktan başka çaresi olmadığını düşünün. Bu katrilyonlarca yıl ve yüz milyon tekrarlanan evren kadar filan akıl almaz bir periyot olsun. Yüz milyonuncu evren şahane bir evren olsa da, çökmeye ve daha da iyi bir evren yaratamadan yeni bir periyodun başlamak zorunda kaldığını düşünün. O zaman her şey belirli olur, aynı periyot işte... Tekrarlanacak.

Ama diyorum, hiç bir şeyin aynen tıpkısı olarak tekrarlanamayacağı şeklinde bir doğa yasası olmalı. Ama sonsuzlukta tüm olasılıklar tükenmez mi? Bir yerde tekrar zorunlu hale gelmez mi? Bitti yani, sonsuz olasılık sonsuzlukta bitti... Ne olacak?

Net yanıt: Bilemiyorum!!! 

Asal sayılar gibi düşün. Hiç bitmeyecek...

bu arada elementler için söylediğin bence kesin kanun değil. Yani başka evrende de hayat yine olsa yine karbonla olur diyemeyiz bence. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...