Jump to content

Cezayir Savaşı'nda Fransız Solu ve Aydınlarının Tavrı


Recommended Posts

solun evrensel kriterlerini benimseme konusunda turk solculari dokulduyse,sinavi gecemediyse bu kurdlerin hatasi ve sorunu degil.

ama ayıp ettiniz şimdi :) Bu coğrafyada solun Türkü, Kürdü, Arabı, Çerkezi olmaz ki...
Link to post
Sitelerde Paylaş

solun evrensel kriterlerini benimseme konusunda turk solculari dokulduyse,sinavi gecemediyse bu kurdlerin hatasi ve sorunu degil.

Vaaay, işte bu iyi bir itiraf. Peşimizden geldiler, bize destek oldular ama sayemizde ayağa düştüler, tökezlediler; salakları kullandık şimdi de çöpe atıyoruz diyorsun. Eh size de bu yaklaşım yakışır diyecem ama, sizin suçunuz yok, laflarım sizi adam belleyip peşinizden gelenlere...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hallac bey haklı. İnsanları medeni ve ilkel diye aklımıza geldiği gibi yargılayamayız. Şüphesiz ki Fransız toplumu Fas halkından çok daha fazla düşünür çıkarmış ve refah oranı daha yüksektir. Fakat bu onlara diğer toplumları hor görme hakkı vermediği gibi tam tersi kendi seviyesinde olmayanlara destek verip, geliştirmek sorumluluğu getirir (insani açıdan). Peki medeni Fransızlar ne yaptı? Askerleri ile Cezayir'e çıkartma yapıp yüz küsür sene onları yönetti. Bu dönemde Fransa'nın Cezayir'in kültürel gelişimine ne katkısı oldu çok merak ediyorum. Galiba herkes kendine medeni...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sol denen kavramın hala komunist-anarşistleride içine aldığı varsayılıyorsada işin aslı öyle değildir.Sol, proleterya ve lunpenproleteryanın henüz devrimcileşmediği isyana ve silaha sarılmadığı dönemlerde ilerici küçük burjuva için kullanılmış bir terimdir.Aslında bu sol söylevinden sosyalist-komunist-anarşist isyancılar vazgeçmelidirler.Sol kapitalist modernist devletin sıradan insanlar için egemenliğinden azda olsa taviz vermesi gerektiğini düşünen humanistler için kullanışmış bir terimdir.İşte İngiliz parlemantosunda başlayan tartışmalar nezdinde parlemantanun solunda oturan ve sıradan insanın potansiyelinin ön plana çıkartılmasını savunanlar ile parlemantonun sağında oturan aristokrasinin devleti tavissiz yönetmesine devam etmesini savunan gruplar arasındaki tartışmaya özgüdür.Sol kavramı o tartışmadan çıkmıştır.O parlemantoda devletin sönümlenmesi gerektiği her iki grup tarafından da (sol-sağ) savunulmamıştır.Buradan baktığımızda bizler açısından bu tartışma yersizdir.Solcu olmanın veya öyle anılmanın veya anılmamanın bizler açısından bir önemi yoktur.

tarihinde marcos tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

buradaki ulusalcilari,kemalistleri,ergenekonculari soldan sayarsaniz ucube bir tablo ortaya cikar.bu gruplarin solla ilgisi yoktur.turkiyedeki gercek sol hareketler de kurd halkinin yaninda.

Al işte kıymeti kendinden menkul,emperyalizm çanakçısı bir sahte solcu daha ;

" Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır. "

"Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrim ci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır. "

"Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır. "

"Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız. "( Devrim Gazetesi - 23 Aralık. 1969 -sayı: 10 - sayfa: 2-7)DENİZ GEZMİŞ RÖPORTAJI

.............................................................................................................................................

“İddia makamı, ihtilalci kavramı ile Marksist kavramını eş anlamda kullanmaktadır.

“Bu anlayış, hayatın realitelerine, dünya devrimci pratiğine ve de bilime aykırı bir anlayıştır. Sosyalist olmayan bir kişi pekâlâ ihtilalci olabilir. Mesela: Büyük Fransız Devriminin önderleri, Marat, Robespier… sosyalist değillerdi, ama gerçek birer ihtilalci idiler.

“Proletaryanın ideolojisi olan sosyalizmin henüz teorik ve pratik temellerinin mevcut olmadığı 18’inci Yüzyıl için geçerli olan bu durum, 20’nci Yüzyılda da geçerlidir.

“Bu gerçek, 20’nci Yüzyılda yani sosyalist ve milli demokratik devrimler çağında emperyalist boyunduruk altında olan bizim gibi ülkelerde özellikle geçerlidir.

“Şöyle ki:

“Bolivya’da Yankee Emperyalizmine karşı isyan bayrağı açarak dağa çıkan Papaz Camillo Torres, sosyalist değildi, ama gerçek bir devrimciydi.

“Cezayir Halk Savaşı’nda, Fransız Emperyalizmine karşı, kanla, ateşle halkının kurtuluş destanını yazan Cezayir Milliyetçileri Marksist değillerdi, ama kelimenin gerçek anlamıyla ihtilalciydiler.

“Dünyanın ilk zaferle biten Halk Savaşını sürdüren Kuvayı Milliye’nin yönetici kadrosu sosyalist değildi, ama sapına kadar ihtilalciydi…

“Keza, bugün, Vietnam’da Amerikan Emperyalizmine karşı dövüşen Budist rahipler Marksist değillerdir, ama devrimcidirler.

“Hayat, bunun tersinin de geçerli olduğunu söylemektedir. 20’nci Yüzyıl devrimci pratiği, sosyalist olmayan devrimcileri kaydettiği gibi, tüzük ve programlarında “Marksist-Leninist” yazan pek çok örgütün (ve de mensuplarının) devrimci olmadıklarını da belirtmektedir.

“Mesela, Latin Amerika’da Milli Kurtuluş harekatına yan çizen pek çok “Marksist Parti” vardır. Ama bu parti ve mensuplarının hiçbiri devrimci değildir. Papaz Camillo Torres bunların hepsinden daha ileridir ve de devrimcidir.

“Keza, Cezayir Halk Savaşı’nda Milli Kurtuluş Savaşı’na yan çizerek, Cezayir için en iyi çözüm yolunun sosyalist Fransa’nın bir eyaleti olmasında gören Cezayirli Sosyalist aydın da, O’nun partisi de devrimci değildir. Bilimsel Sosyalizmden habersiz Cezayirli bir milli kurtuluşçu, bu aydından da, O’nun partisinden de ilericidir, devrimcidir.

“Bu örneklere, sayısız örnekler katmak mümkündür.

“Kısacası, kim emperyalist boyunduruğa karşı, halkının kurtuluşu için, bütün varlığını ortaya koyarak savaşıyorsa ihtilalci de, devrimci de, ilerici de odur!

“İhtilalci ve ihtilal kavramlarından, sadece sosyalist ve proletarya devrimini anlayan iddia makamı için, Atatürk, elbette ki devrimci (ihtilalci) değildir; evrimcidir. Bize ve tarihe göre, meselenin bu izah tarzı, en nazik deyimle, G. M. Kemal Atatürk’ün tarihî kişiliğini ve O’nun eseri olan Anadolu İhtilali’ni hiç ama hiç anlamamanın somut belgesidir. Ve G. M. Kemal Atatürk’ü bu şekilde değerlendirenler ne kadar Atatürkçülük iddiasında olurlarsa olsunlar onların Atatürkçülüğü, “gardrop” Atatürkçülüğünden öteye gitmez.

“Hayatın cilvesine bakın ki, onun açtığı yolda Milli Kurtuluş Bayrağını 1971 Türkiye’sinde dalgalandıran bizler, O’nun adına, O’nunla uzaktan yakından ilişkisi olmayanlar tarafından O’na ihanetle suçlanıyoruz.

“Gerçekten garip olan bu durum, asla bizi şaşırtmıyor. Bu, tarihin her döneminde hâkim sınıfların uyguladığı bir taktiktir. Ülkesinde dünyayı değiştiren, halkına ve ulusuna mal olmuş her ihtilalciyi, ölümünden sonra hâkim sınıflar (O’nun devrimci kişiliğini ve eylemini kendi sınıfsal çıkarları paralelinde tahrif ederek) O’nun izinde yürüyen devrimcilere karşı, kalkan olarak ileri sürerler. Bu, objektif bir olgudur ve bugüne kadar, sınıflar mücadelesinde, ilerici gerici mücadelesinde hep böyle süregelmiştir.

“Büyük Fransız Devriminde, karşıdevrimciler tarafından katledilmiş olan devrimci Marat, bir süre sonra, O’nun izinde yürüyen devrimcilere karşı, karşıdevrimin bayrağı olarak çıkartılmaya çalışılmıştır. Marat’ın izinde yürüyen Jakoben’lere (Robespier ve arkadaşlarına) karşı, tutucu Jirondenler, Marat’ı kalkan olarak kullanmışlardır. O’nun izinde yürüyenleri, O’nun adına, O’nu katledenler suçlamışlardır.

“Ülkemizde de bugün aynı oyun oynanmaktadır.

“Gazi Mustafa Kemal’in “Ya İstiklal, Ya Ölüm” şiarını kendisine şiar edip, O’nun hedeflendirdiği Tam Bağımsız Türkiye için mücadele edenlerin karşısına, karşıdevrim, Atatürkçülük iddiasıyla çıkmaktadır.

“Bu, tarihin paradoksudur.” (THKP-C Savunma, s. 127-129)

“(…) Kemalizm, emperyalist boyunduruk altında olan yarısömürge ülkelerin devrimci milliyetçilerinin bir kurtuluş bayrağıdır. Kemalizm’e ruh veren, onu yaşatan, Milli Kurtuluşçuluğun (yani, antiemperyalist ve antifeodal) tavır alışıdır.” (agy., s. 130)

“Kemalizm, ülkemizde asker sivil aydın zümrenin geleceğini yansıtan, antiemperyalist ve antifeodal bir tavır alıştır. Bu yüzden Kemalizmin sağı solu olmaz.

“Kemalizm soldur, Milli Kurtuluşçuluktur, emperyalizme karşı bu zümrenin isyan bayrağıdır.

“Milli Kurtuluşçu bir tutum yansıtması açısından bizler sapına kadar Atatürkçüyüz. Onun Milli Kurtuluşçuluk bayrağını, hayatımız da dahil, her şeyimizi ortaya koyarak biz dalgalandırıyoruz.” (agy., s. 131) THKPC SAVUNMASI, MAHİR ÇAYAN

.............................................................................................................................................

“Türkler, millî kurtuluşları için savaşıyorlar. Emperyalistler Türkiye'yi soyup soğana çevirdiler, hâlâ da soyuyorlar. Köylüler ve işçiler buna katlanamadılar ve baş kaldırdılar. Sabır bardağı taştı, gerek Doğu halkları gerek biz, emperyalist kuvvetlere karşı savaşıyoruz. Sovyetler Birliği emperyalistlerle olan işini bilirdi. Onları bozguna uğrattı ve memleketten kovdu. Onların dişlerini söktük, keskin tırnaklarını vücudumuza geçirmelerine izin vermedik.

Mustafa Kemal Paşa. tabii ki sosyalist değildir ama, görülüyor ki, iyi bir teşkilatçı... Kabiliyetli bir lider, milli burjuva ihtilalini idare ediyor. İlerici, akıllı bir devlet adamı. Bizim sosyalist inkılabımızın önemini anlamış olup, Sovyet Rusya'ya karşı olumlu davranıyor. O, istilacılara karşı bir kurtuluş savaşı yapıyor. Kapitalistlerin gururunu kıracağına, padişahı da yardakçılarıyla birlikle silip süpüreceğine inanıyorum. Halkın ona inandığını söylüyorlar. Ona, yani Türk halkına yardım etmemiz gerekiyor. İşte, sizin işiniz budur. Türk hükümetine, Türk halkına saygı gösteriniz. Büyüklük taslamayınız. Onların işlerine karışmayınız. İngiltere onların üzerine Yunanistan'ı saldırttı. İngiltere ile Amerika bizim üzerimize de sürü ile memleket saldırttı..V.İ.LENİN

.................................................................................................................................................

" Bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk'ün yaptıklarını ben başaramazdım" Fidel CASTRO (Jale Özgentürk Röportajı 1997,Yeni Yüzyıl Gazetesi)

*****************************************************************************************************************************************

Hikmet KIVILCIMLI'nın kurduğu parti olan Vatan Partisi'nin 5.sayfasında " ikinci bir kuvvayı milliye seferberliğinden ,20.ve 21.sayfalarında altı okun benimsendiğinden bahseder

**************************************************************************************************************************************************

Bu isimler Türkiye ve Dünya sol hareketinin bayraklaşmış isimleriyken ,kimi canını,kimi gençliğini davasına adamışken,gerek teorik ve gerekse pratik anlamda kendilerinden sonra gelenlere büyük bir miras bırakmış isimlerken Atatürk'e dil uzatmıyorlar da sen kimsin,nesin,gerçek solculuğun ölçütünü ne olarak belirledin de böyle ahmakça bir çıkış yapabiliyorsun ???

Mahir kadar büyük bir teorisyen misin,Deniz kadar ateşli bir devrimci misin,Lenin kadar büyük bir örgütçü müsün,Fidel kadar büyük bir stratejist misin ???? Nesin yaaaaaa bir anlat kendini.Bunlardan daha mı soldasın,daha mı öndesin...Bu isimlerin izinden gidip de bu isimlerin de cüret edemediği şeyleri sana söyleten hangi birikim ya da hangi ruh hastalığı ???? Anlat bakalım içinde yaşadığın topluma ne kattın,onlar için neyinden fedakarlık yaptın ,hiç işte klavye devrimcisinin tekisin..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Balaban, Denizleri, Mahirleri kendi amacınızda kullanmak istiyorsunuz ama boşa kürek çekiyorsunuz. Mahir Çayan Atatürk'ün anti emperyalist yönüne dikkat çekiyor. Eğer Mahir Çayan'ın söyledikleri sizin için bir referans olacaksa sadece işimize gelen bölümleri almayalım.

Yine aynı Mahier Çayan,

" Kısaca özetlersek, feodal-komprador devlet mekanizması parçalanmış yerine, tek parti yönetimi altında küçük-burjuvazinin diktatörlüğü egemen kılınmıştır. "

"Ekonomik plandaki yönetimi ise özetle şudur: Özel mülkiyet ve kârı temel alan (başka türlü olması eşyanın tabiatına aykırıdır) kendi sınıfsal ve de ekonomik örgütlenmesini genişleten, giderek de "milli burjuvazi" sınıfını yetiştirmeye yönelik, küçük üretime dayanan, özünde boş bir milli ekonomi yaratılmıştır.

...

...1923 yıllarında yönetimin üst kademesinde bulunan Kemalistler, başlangıçta emperyalizmle ekonomik plandaki ilişkilerde çekimserdirler. Bir yandan emperyalizmin uzantısı komprador-burjuvazi tasfiye olunurken, yabancı tekellere ilişkin pek çok stratejik işletmeler satın alma yolu ile millileştirilir ve de borç almada son derece dikkatli davranılırken, öte yandan yine de kapitalist dünya içinde yer alınarak, yabancı sermayeye bazı imtiyazlar tanınmaktadır. İdeolojik ve politik alanda gücü iyice kırılan feodalizmin ekonomik gücüne, fazla dokunulamamaktadır. Yani, küçük-burjuva yönetimi, sınıfsal karakterinden dolayı, emperyalizm ve feodalizmle olan bütün köprüleri atamamaktadır. "

NOT. Atatürk'ü tüartışmıyorum, Mahir Çayan'ı tartışmıyorum. Tartıştığım tek nokta. Referansınız olan Mahir Çayan'ın konuya bakışını daha nesnel olarak getirmenizdir.

Saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayın Hallac, tek parti dönemi uzun bir dönemi kapsar ve şüphesiz eleştirilecek bazı icraatlarda bulunulmuştur. Taktir edersiniz ki, kimse mükemmel değil. Fakat Osmanlı Türkiye'sinin feodal sistemiden uzaklaşırken ekonomik ve toplumsal alanda yaşadığımız başdöndürücü değişiklikler içinde dahi bir sistemi komple değiştirmek için şartların müsait olamamaması da sertçe bir dille protesto edilmemeli. Hele ki 1920-45 arası bir dönemden söz ediyorken. Balaban'ın açıklamak istediği nokta, Arjen gibi düşünen bireylerin yaptığı Atatürk'e karşıt odaktaki solculuğun, temeli olmayan bir noktada durduğudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...