Jump to content

Big Bang bilim maskesi takmış din midir?


Recommended Posts

...bu onun gizemli karanlık enerji ve karanlık madde ile standart model hayatta kalacak - ama daha test edilmesi gerekmektedir....

Gibi bir şey söylenmiş. Hacı'ya göre bu onu basitleiştirmek olacaktır.

Ama hangi bilimsel tanımın basitleşmesi olduğunu ben hala göremedim. Şu ''Bİng Bang''in...

Quantum bize bilmenin sadece sonuca bağlı olarak netleşeceğini anlatır. Mesela birinci etkinin mi yosa ikincil etkinin mi bu stratejiden başarılı çıkabileceğini göstermez. Çünkü quantum'un genel bir sistematiği yoktur ona göre önceden hiçbir şeyi bilemezsiniz. Yani ne tek bir bütünü ne de önceden -sadece dışarıdan bakarak- yaşadığınız zamanın genel bir tanımını verebilir. Ayrıca genel demek model demek değildir de.

Kaos denilen şey güncel hayatın içinde sadece psikolojik savaşların bir sonucunu momentum'u sadece '''an''lık olarak öngörebilir.

tarihinde ozger tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 223
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hubble evrenin genişlediğini yalnız redshift e bakarak saptamamıştır.

Aynı zamanda Cepheid denen parlaklıkları bilinen yıldızlarla olan mesafeyi de dikkate alarak evrenin genişlediğine karar vermiştir.

Hubble'ın bu buluşuna kimse meydan okuyamamıştır.

Evren genişliyor arkadaşlar..

Big Bang'in bilim adamları ve ateistler için en itici tarafı evrenin genişlemesi ile birlikte yoktan var oluşudur.

Bence yoktan varoluşa hitabetmek gerekir.

Ve bilim ona da hitabetmektedir.

Evren yoktan var olmamıştır.

Evrenin ortaya çıkışı sırasında fizik yasaları ihlal edilmemişlerdir.

Yaratılışı şu anda Big Bang'den daha iyi açıklayan ve gelecek için umut vadeden başka bir teori yoktur.

Nedenlerine değiniriz sırası geldikçe..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazıda geçen birçok anlatım ya yetersiz Fizik bilgisinden, ya da kasıtlı bir şaklabanlıktan ötürü saçmalıklar içermektedir.

Öncelikle sıralamak isterim ki;

1) Evren, Big Bang sonrası 3 saniye yasasız çalıştı(!) gibi bir uydurmasyon söylemi neye dayanarak söylemişler bunu bilemiyorum zira Evren 10^-44 saniye'de (Planck Zamanı) Süper Kuvvet, 10^-43 saniye'de Süper Kuvvet + Gravitasyon Uygulaması, 10^-42 dovigintisaniye / 10^-15 attosaniye dilimleri arasında Süper Kuvvet + Gravitasyon Uygulaması + Elektromanyetik Kuvvet gibi faktörlere maruz kalmıştır. Daha sonra ki süreçte (Quantize parçacıkların oluşumu) ise Süper Kuvvet tekrar ayrışarak Güçlü Nükleer Kuvvet ve Zayıf Nükleer Kuvvet'i oluşturmuştur. Yani ortada ''Fizik Yasaları bulunmayan(!)'' bir Evren süreci zamanın başlangıcından beri olmamıştır.

2) Evren Planck Duvarı döneminde kendi üzerine çökmedi çünkü c constant'ı bu an içerisinde 100 kez aşılmıştır. (Toplu iğne ucu < Bilardo Topu hacmi < Olimpik havuz hacmi < Kıtasal büyüklük < Yıldız hacmi vs. gibi.)

Saygılarımla.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazıda geçen birçok anlatım ya yetersiz Fizik bilgisinden, ya da kasıtlı bir şaklabanlıktan ötürü saçmalıklar içermektedir.

Kesinlikle haklısın Deus,

Çünkü bu yazının yazarı fizikçi falan değil,kendisi bahsedilen sitenin sahibi olup sinema TV şaklabanıdır.

Maalesef bazı ateistlerimiz Big bang teorisini yani şu anda elimizde olan en bilimsel teoriyi reddetmek yoluna tevessül etmekte ve alel acele araştırmadan ellerine geçen bu yazıyı buraya asmış bulunmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dini çevreler genişleyen evren fikrini çok sevdiler, çünkü evrenin genişliyor olabilmesi için, bir noktadan genişlemeye başlamış olması gerekiyordu. Gerçekten de, 'Big Bang' kavramı Edwin Hubble'dan değil, katolik bir rahip olan Georges Lemaitre'den 1927'de çıkmıştır. (Hubble'ın gözlemlerini yayınlamasından 2 yıl önce). Big Bang aynen epicycle'lar gibi dinsel doktrin ile iyi uyuşmuştu ve dini kurumlar diğer alternatif fikirlere nazaran (ki bunlara o zamanlar daha popüler olan steady state evren modeli de dahildir) bu yeni modeli teşvik etmeye başladılar.

Yazıda Mike Lemaitre'i katolik rahip olarak göstermiş oysa kendisi aynı zamanda fizik profesöre,astronomi uzmanı,öğretim üyesi ve bunlardan da fazlasıdır.

Lemaitre 1927 de Evrenin genişlediğini Einstein'in genel görelilik yasası uyarınca bulmuş,fakat Einstein bunu kabul etmemiştir.

Lemaitre evrenin genişlediğini bilimsel çalışmalar sonucu bulmuştur,kendisi rahip olduğu için işkembeden sallamamıştır,Mike burada resmen manüpülasyon yapmaktadır.Kaldı ki o zamanlarda bir çok bilim adamı aynı zamanda rahiptir,Darwin de bu aşamalardan geçmiştir.

Bknz

http://en.wikipedia.org/wiki/Georges_Lema%C3%AEtre

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evren genişiyor belki ama;

İncelemelerinizden somut bir şey gelmez. Kafanızda bir tahmin koyarsınız o rakamlar üzerinden öngörünüzün tahmin sonuçlarını değerlendirirsiniz.

Yani sonuçlar ancak sonradan netleşir ve sadece öngörülebilir. YOktan var etmeme durumu çok ciddi bir durum tabii. Bu bütün felsefede de böyle bir önem kazanmıştır...

Bİlimsel geçerlilik için... Bilim nedir? -Bİlim bilimdir. (çağrışımsal çıkarımlar = araştırma)

Diye sorgulamak bile isim olarak yeterlidir.

Modern dünya da bilim için bu geçerlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazar makalede pek çok konuyu fizikle falan alakası olmayan alelade vatandaş anlasın diye aşırı basit bir şekilde yazmış. Bu yüzden bazı dedikleri ilk bakışta tuhaf, hatta mevcut fizikle uyuşmayacak düzeyde yanlış, absürd, vs gibi görünebilir. Fakat ben çok takip edilen ve ünlü bir sayfa olan whatreallyhappened.com'un yanlış bilgiler içeren bir makaleye yer vereceğini zannetmiyorum. Yazar konuyu yeterince incelemiş olmalıdır. Mesele belki de adamın yaptığı incelemeleri aşırı basitleştirerek aktarma çabasıyla ilgilidir.

Yazar'ın kendisi fizikten anlamıyor ki orası ayrı husus da,araştırmadan incelemden yazara duyulan bu boşinan ve güven neden?

Sen böyle yaparsan,sade vatandaş cübbelinin peşine gitmiş çok mu?

Bilimsel makalelerin nerede yayınlandığı bellidir,arzu eden oralardan inceleyebilir,bu tip ne idüğü belirsiz ve bilimsel hiç bir değeri olmayan yazılara sarılmak kimseye yarar getirmez.

İşte Bilimden bilimsel yöntemlerden sapmanın insanı nerelere götürdüğü,salt kendi felsefik fikrine uymuyor diye 80 senedir devamlı kanıtlanan ve ayakta duran bilimsel bir teoriyi reddetmek uğruna şarlatanlardan medet ummak.

Bu başlıkta Hacı'nın hakkını yememek lazım büyük oranda bilimsel tavır sergiledi,bilimin şüpheciliğini konuşturdu.

Arzu edenler makalenin yazarı hakkında kısa bir araştırma yapabilir.

Yani bu yazıyı ve yazarı bir şey sanıp oturup bir de bunu Türkçeye çevirmişsin,yazık değil mi emeklerine ve vaktine?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sicim'de geçmişten gelen kuramlar varmış gibi görünür ama biçimseldir bu sadece.

Büyük Patlama ile sicim arasında en ufak bir fark yoktur.

Olabiliriliği tartışılır (Sayın Hacı'nın yaptığı gibi) ama ikisi de denktirler.

Fark varsa bu teknik (biçimsel) kalır. Yani hemen hemen yok gibidir.

Zaten sicim için sıçrama gereklidir. Büyük patlama ise bunun sonuca bağlı olarak neticelendiğini ilan eder.

İksi de tamamlar birbirini.

Sicim aşkın bir eylemdir. Bu ona verilen bir addır. Onu istismar etmek değildir amacımız tabii.

tarihinde ozger tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Işık hızı nasıl aşılabilir?

Bu evrensel bir sabit değil midir?

Yoksa sadece Planc uzayı için geçerli bir sabit midir?

Yani Big Bang'in ilk anlarında ışık hızının aşılması görelilik kuramıyla çelişmeyen, tersine onunla açıklanabilir mi olgu mudur?

Bu ne derece kesindir ya da ışık hızının geçilebildiği gösterilebilmiş midir?

Hacı, nasıl olur bu iş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Işık hızı nasıl aşılabilir?

Bu evrensel bir sabit değil midir?

Yoksa sadece Planc uzayı için geçerli bir sabit midir?

Yani Big Bang'in ilk anlarında ışık hızının aşılması görelilik kuramıyla çelişmeyen, tersine onunla açıklanabilir mi olgu mudur?

Bu ne derece kesindir ya da ışık hızının geçilebildiği gösterilebilmiş midir?

Hacı, nasıl olur bu iş?

Bu sorulara hepimiz muhatabız arkadaşlar..

Bu sorular hepimize, bütün bilime yönelik.

Benim bileceğim bir soru değil ışık hızının nasıl geçildiği.

Bilimsel iddialara göre genişleyen evrenin hızı ışık hızının 100 katı kadar.

Genişleyen sadece içinde maddenin yer aldığı uzay...

Uzay çok özel bir boşluk. Benzeri yok. Bu özel boşluk için hız limiti yok. Ya da hız eşiği çok yüksek...

Bu kanıtlanmış ve gözlemlenmiş bir iddia değildir.

Gözlemlenen sadece sonucudur.

Evrenin kutupları arasındaki benzerlik, onların bir zaman önce bir arada olmuş olmalarını gerektirmektedir.

Aradan 13,7 milyar yıl geçtiği halde hala birbirlerine çok benzediklerinden, birbirlerinden büyük bir hızla ve aniden ayrılmış olmaları gerekmektedir.

Bu da ışık hızının geçilmesinin gerektirir.

Açıklaması budur ama bunda belki de bir zorlama vardır. Başka bir açıklaması da mümkündür.

Şimdilik bununla idare edeceğiz..

Bilim bizi nereye götürürse biz oraya gideriz.

Belki ilerde daha mantıklı bir çözüm yolu bulacağız..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında buraya Dr. Ekinci'yi de davet etmeliydik....

Bir yarde tam hatırlamıyorum... Doktorların ticari bir sistem olan zamanımız ekonomisinde kendi kimliğini bilmediği ve durmadan basında, medyada ya da parti, sendika örgütlerinde hep başı çektiklerini ama gençlerin vitaminsiz kaldıklarını yazmıştım....

O da bunun patron-içci arasındaki sorun olduğunu söylemişti...

Yani; istismar bedeline ''brüt ücret'' denir vergi payı kesilir felan işte.. (ayakkabı yaparsın tilki postundan..)

Ama brüt ücret çok farklı bir şeydi.. O sözümün bir benzeri olarak kavradı...

Aslında onun sorduğu sorulardan uzman yanıtlarıyla onu da bekleriz Quantum Mekanizmasının işleyişinde bize bir şeyler anlatır belki....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deus,

1 numaralı maddende bahsettiğin o kuvvet ayrışmaları mevcut teoride var elbette. Ama dikkat edersen süper kuvveti gravite, elektromanyetizm, zayıf ve güçlü nükleer kuvvete ayrıştırıyorlar teoride, başka birşeye ayrıştırmıyorlar. Ve canları ne zaman isterse ve kaç faz değişimi gerekiyorsa o kadar ve o zaman ayrıştırıyorlar.

Bu açıklamaların bidiğimiz ve kullandığımız hangi fizik yasalarından çıktığını söyleyebilirsin? Bir daha olmuş mu böyle kuvvet ayrışmaları? O zamanki o koşullar parçacık hızlandırıcılarda aynen oluşturulmuş mu ki bunların bu şekilde ve tam dedikleri zamanda olduğunu iddia ediyorlar? Parçacık hızlandırıcılarda bu kuvvetlerle ilgili bazı deneylerin yapıldığını biliyorum ama aynı koşulların aynı şekilde oluşturulup bu söylenenlerin gözlendiğini iddia edemezler herhalde.

Fizikçilerin Big Bang'in ilk zamanlarında olan bitene ait açıklamaları işlerine geldiği gibi yaptıkları makalenin yazarına katıldığım bir konudur. Yazarın kuralsızlıktan kastettiği bu olabilir. Kuralsızlıktan ziyade, kuralları işlerine geldiği gibi değiştiriyorlar. Yani diyorlar ki, o zaman koşullar çok farklıydı, onun için de bugün gözlediğimizden farklı şeyler oluyordu. Ama o koşullarda aslında tam olarak ne olacağını kesin bildiklerinden değil, sadece nasıl olması işlerine gelecekse öyle olması gerektiğini düşündüklerinden bu açıklamaları koyuyorlar teoriye.

2 numaları maddede ise c sabitinin 100 kere aşıldığını söylüyorsun. Bu da yine aynı şey değil mi? Normal koşullarda ışık hızı aşılamıyor ama fizikçilerin aşılması gerektiğini düşündüğü zamanlarda aşılıyor. Yazarın dediği gibi "Kuralların işlemesini istemediğimiz zaman kurallar işlemedi" ifadesinin kibar şeklinden başka nedir ki bu?

Mevcut teoriye göre Big Bang'den sonra evren iki kez ışık hızından hızlı şişme (inflation) dönemleri yaşamıştır. Neden? Çünkü makalede bahsi geçen bazı problemlerin üstesinden başka türlü gelemiyorlar da ondan.

Epicycle'ların üstüne başka epicycle'lar eklemekten ne farkı var bunun?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar,

Yazar fizikçi değil, evet. Burada yazan çoğumuz da fizikçi değiliz. Yazar konuyu fizikle ilgisi olmayanlar için basitleştirerek yazıyor. Buradan söyledikleri yanlıştır, gerçeği yanlış gösteriyor diye bir sonuç çıkarmayın.

Yazıda söylenenlerde bu tür bir bilimsel yanlış olup olmadığı benim de kafamı kurcaladı ilk okuduğumda. Yazarın söylediği pek çok şeyi değerlendirebilecek düzeyde fizik bilgim var ama her bahsettiğini değerlendiremeyeceğim için, öncelikle mesleği fizik olan bir arkadaştan yazının genel değerlendirmesini istedim.

Dehri sağolsun geldi ve kısa yorumunu yazdı. Yazıda açık bir bilimsel yanlış olsaydı, hepimizden önce bunu kendisi farkedip dile getirirdi.

Yani öyle hemen atlayıp yazar yalan yanlış yazmış demeyin. Eğer öyle diyorsanız da neyi yalan yanlış yazdığını gelip söylemelisiniz.

Bu yazıda fizikçi olmayan birinin tespit edebileceği düzeyde açık ve bariz yanlışlar olduğunu düşünmüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
1- Maddenin ya da enerjinin ışık hızını aşabildiğinin kanıtı nedir? Big Bang'in ilk anlarında evrenin ışık hızından onlarca, hatta belki de yüzlerce kat büyük bir hızla genişlemesi olanaklı mıdır? Einstein'a göre ışık hızı aşılamaz. Einstein'dan bu yana fizikte ne gibi ilerlemeler yapılmıştır ve ışık hızının aşılabildiği herhangi bir deneyde doğrulanmışmıdır?

Evet ışık hızı aşılamaz ancak ışık hızının evrenin başlangıcından beri sabit olmadığı yönünde bir teori var,neye dayanıyor ayrıntısını bilmiyorum.Hatırladığım kadarıyla evren genişledikçe ışığın hızı düşüyor deniliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de tıpkı Mantık gibi düşünüyorum.

Hatta geçen sene bilim forumuna Big Bang'in açmazlarını irdeleyen ve bu kuramın teist bilimadamlarınca, kendi felsefelerine yakın olması ve bir yerde kanıt teşkil etmesi nedeniyle özel bir değer ve emek vakfedildiğini gözler önüne seren uzunca bir bilimsel makalenin linkini asmıştım. Bu son derece ciddi bir yazıydı ve akademisyen bir fizikçi tarafından kaleme alınmış olması da ayrıca dikkate değerdir.

Big Bang bir efsane mi değil mi bilmiyorum ama büyük açmazları olduğu çok açık.

Kimi Gökadalar arasındaki mesafeler Big Bang'e göre evren yaşı olarak ölçülen zamanı yalanlar nitelikte.

Işık hızının aşıldığının hiçbir deneyde gösterilememiş olması da yine büyük bir sorun.

Ayrıca, tüm evrenin, yani evrenin o muazzam kütlesinin neredeyse hacimsiz bir tekillikten, bir noktadan genişlemesi de insan sağduyusuyla bağdaşır değil hiçbir biçimde. Sonsuz yoğun bir nokta, bir tekillik hayal gücünü zorlayan bir kurgu bu...

Tüm bunları göz önüne aldığımızda Big Bang'e bir teori diyebilir miyiz sorusu da kendisini hissettiren bir başka sorun. Görülen o ki Big Bang Evrim Teorisi ya da Görelilik Kuraı gibi test edilmiş ve doğrulanmış bir kurgu değil. Belki de buna bir paradigma demek daha doğru, ama kulağa hoş gelmediği için kuram ya da teori adlandırması tercih edilmiş.

Ne yazık ki bu soruların tatmin edici bir yanıtına henüz rastlamadım.

Netteki kaynaklar yeterli değil ve spekülatif nitelikte.

Fizikteki en son ilerlemeleri sıcağı sıcağına takip eden bir akademisyen eğer bu yazılanları okuyorsa lütfen bizleri aydınlatsın ve beyinleri kemiren bu bunaltıcı havayı dağıtmayı denesin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet ışık hızı aşılamaz ancak ışık hızının evrenin başlangıcından beri sabit olmadığı yönünde bir teori var,neye dayanıyor ayrıntısını bilmiyorum.Hatırladığım kadarıyla evren genişledikçe ışığın hızı düşüyor deniliyor.

Bunları ben de biliyorum. Ama denenip doğrulanmadığı sürece pek birşey ifade etmiyor.

Evren genişledikçe ışığın hızı düşüyor ise, evren şimdi bile sürekli genişlediğine göre ışığın hızının da düşmesi gerekirdi. Oysa ki bu yönde bir gözlem yok. Işığın hızı sabit.

Link to post
Sitelerde Paylaş

karsan/Deha,

Öbür başlıktan bana kızdığın için burada da kafadan cephe almışsın.

Sen önce fizik bilgilerini biraz tazele. Ne zaman fizikten bahsetsen Zamanın Kısa Tarihinden öğrendiklerini tekrarlayıp duruyorsun. Fizik o zamandan beri çok değişti. Özellikle son 10 yılda, yerleşik bazı teorilerdeki tutarsızlıklar daha açık hale geldi ve örneğin Big Bang gibi bir teoriye karşı şüphe belirtmek çok daha normal karşılanır oldu. Meslek içinden pek çok saygın fizikçi bu teoriye olan şüphelerini dile getiriyor artık. Özellikle de evrenin genişleme hızının sürekli arttığı tespit edildiğinden beri.

Yani bu kara enerji meselesi kafaları çok kurcalıyor. Kızıla kaymanın doppler etkisinden ziyade başka bir etkiden kaynaklanıyor olabileceği fikri gayet normal bir fikir artık. Her ne kadar yerleşik teori hala yerleşik olma özlliğini koruyor olsa da.

Ama bu işler öyle pat diye olmaz zaten. Zaman içinde değişir yerleşik teoriler. Hatta pek çok zaman yanlış oldukları açık hale geldikten sonra bile uzun süre okutulur eski teoriler. İnsanoğlu kolay benimseyemez yeni teorileri ve eskileri kolayca silkeleyip atamaz.

Elektrik/Elektronik mühendisliğinde Elektromanyetik Dalga Teorisi derslerinde, 1990'lı yıllarda bile bazı hocaların ders notlarında boşluktaki "esir" maddesinden bahsediliyordu.

Lee Smolin'in kitaplarını tavsiye ederim. Kendisi saygın bir fizikçidir ve fizik dünyasında neler olup bittiğini ve bu tür meseleleri çok açık anlatıyor. Adamın yazdıkları bilim dünyasının itirafları gibi bile kabul edilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazıda Mike Lemaitre'i katolik rahip olarak göstermiş oysa kendisi aynı zamanda fizik profesöre,astronomi uzmanı,öğretim üyesi ve bunlardan da fazlasıdır.

Yani rahip mi, değil mi? Gençliğinde dini eğitim alıp beyni yıkanmış mı, yıkanmamış mı? Bir kez rahip olan biri, eğer inancından kurtulmamışsa her zaman rahiptir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

taopaipai,

Işık hızının değerinin zaman içinde değişiklik gösterdiği söyleniyor, evet. Ama ışık hızının geçilemeyeceği kuralı evrensel bir kural. Işık hızının daha farklı değerde olduğu dönemde de geçerli olan bir kural yani.

Ama fizikçiler evrendeki üniform dağılımı açıklayabilmek için Big Bang'den sonra ışık hızının kat kat geçildiğini teorilerine koymak zorunda kaldılar.

Hatta bunu iki defa yaptılar. Işık hızını geçen ilk genişmele fikrini bir problemi çözmek için koydular, sonra baktılar bu yetmedi, ikinci bir ışık hızını aşan şişme dönemini teoriye kattılar, başka bir problemi daha çözmek için.

Yani epicycle'lar üzerine epicycle'lar koyup duruyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...