Jump to content

ALLAH KUR'AN MUHAMMED ATATURK


Recommended Posts

Sevgili dogan’a selamlar, bu yaziyi Alternatiforum'a da yazmistim cunku. Bu yazi, icinde belirtilen kaynaklar disinda alinti degildir, tumu benim cumlelerimdir. Tartismaya aciyorum. Isteyen istedigi sekilde kullanabilir. Bu makale dort bolumden olusmaktadir. Birinci bolumde Tanri , ikinci bolumde Kuran, ucuncu bolumde Muhammed, sonuncu bolumde ise Mustafa Kemal Ataturk hakkinda bir dizi tespit ve degerlendirme bulacaksiniz.

Birinci Bolum (Tanri):

PKK teror orgutu elebasi olan Abdullah Ocalan; ‘Toplumsal Cinsiyetciligin Ozgurlestirilmesi ’ isimli kitaplastirilmis konusmalarinda ‘Dogal Toplum ’ adli bolumun bazi cumlelerinde bir gercegi vurgulamaktadir: “Artik atom parcaciklarinin da otesinde, dalga-parcacik evreninde olup bitenlerin basta ‘canlilik’ ozelligi olmak uzere, varliklarin her cesidini olusturdugunu gormekteyiz. Kuantum sezgiselligi derken bunu kast ediyoruz. Gercekten bu kadar dogal cesitlilik ancak buyuk bir zeka ve ozgurluk tercihiyle mumkun olabilir. Kaba, cansiz maddeden nasil bu kadar bitki, cicek, canli ve insan zekasi tureyebilir?

Sonraki bir paragrafta ise –Abdullah Ocalan’in dilinden derlenen ‘Toplumsal Cinsiyetciligin Ozgurlestirilmesi’ kitabinda- su cumleler yer aliyor: “Insan yorumumuzu daha da gelistirirsek su varsayimlari ileri surebiliriz: Insanin olustugu tum materyallerin canlilik, sezgisellik, ozgurluk ozellikleri olmasaydi, tum bu ozelliklerin toplu ifadesi olarak insan canliligi, sezgisi ve ozgurlugu de gelismeyecekti. Olmayan bir seyden yeni bir sey dogmaz. Bu tespit cansiz madde anlayisimizi curutmektedir .” Bu degerlendirmenin sonucunda ise su cumle soyleniyor: “Dogruya daha yakin gorus, kozmos ve kuantum evrenindeki olusum ozelliklerinin insanda da yasandigidir.”

Peki kisisel olarak ateist bir insanin tum bu cumleleri, Allah’in inkarinin mumkun olamayacaginin dolayli bir ifadesi degilse nedir? Allah’in varligi bilinir ama Kendisi anlasilamaz. Iste bu birinci bolumde Zat’i bilinemez olan Allah’a karsi ileri surulmus varsayimlar ele alinacaktir.

Varsayimlara ornekler:

“Tanri'nin kendi kendini yok etmeye gucu yeter mi?

Tanri’nin sozlerinde durmamasi durumunda Tanri’dan hesap sorabilir miyiz?

Tanri'nin ikinci bir Tanri'yi yaratmaya gucu yeter mi?

Tanri'nin birden fazla olmaya gucu yeter mi?

Tanri'nin kaldiramayacagi bir tasi yaratmaya gucu yeter mi? Bu soruyu muhatap kabul eden butun cevaplar gosterecektir ki sonsuz yaratma ozelligi ile sonsuz kudret ozelligi bir varlikta birlikte bulunamaz?

Tanri'nin gucu yetmeyecek bir seyi yaratmaya gucu yeter mi?

Tanri her seye kadir olmamaya da kadir midir?

Tanri, herhangi bir sifatina (Tanri'nin 99 ismi olan Esma-ul Husna’da gecen tum isimleri birer sifatina karsilik olduguna gore) aykiri sekilde davranabilir mi? Davranabilirse, ve davranirsa, o zaman bu sifati nasil hak eder?

Tanri mantik ilkelerinin uzerinde midir? Ayni anda hem dogru olan hem de yanlis olan bir sey yaratabilir mi ornegin? Ya da daire seklinde bir kare?

Tanri evreni yaratmadan once neredeydi? Ne yapiyordu?

Tanri gelecegi hem bilir, hem de degistirebilir mi? (Degistirirse eski bilgisi yanlis olur.)

Tanri dusunebilir mi? (Dusunme gelecege ve gecmise dairdir. Tanri gelecegi ve gecmisi bildigi icin dusunememelidir. Dusunmeye kalktiginda kendini yalanlar. Bu yuzden Tanri gelecek de kurgulayamaz. Kurgularsa gelecegi bilmiyordur.)”

Dogruya ulasmanin iki tercih yolu var;

1- Mantik

2- Guvenilir olmayabilen kaynak olan varsayim.

Dogruya ulasmak icin Mantik secenegi tercih edilmelidir. Yukaridaki varsayimlar, Tanri’nin mantik ile kavradigimiz ozelliklerine ters dusen ifadelerdir (Kendini yok etmesi, kaldiramayacagi tas yaratmasi gibi) , cevaplari net olmayacaktir. Bu durumda guvenilir bilgi degillerdir. Ama bir ust secenek olan Mantik, guvenilir bilgidir. Yani Mantik ile anladigimiz(*) Allah’in var olmasi, sonra tek olmasi, sonra insanlarin O’nu anlayamayacak bir sartta bulunmasi gercekleri vardir. Iste bu gercekler Mantik ile anlasildiktan sonra uzerinde aykiri varsayimlar yurutulemez. Mantik ile varsayimlar yan yana getirildiginde sadece Mantik secilir , dogru bilgiye ulasabilmek icin. Daha gerisinde ise, mantik disi varsayimlara karsi mantik tercih edilir. Yukaridaki varsayimlar, mantik ile celistiginden dogruyu arayan insanlar icin kesinlikle dikkate alinmaz. Cunku Allah’in var olmasi, tek olmasi, Aziz olmasi, kudretli olmasi, insanlarin O’nu anlayamayacak bir sartta bulunmasi gercekleri karsisinda net cevabi olmayan varsayimlar guvenilir degildir, dikkate alinmaz , hatta gerceklerle celisen varsayimlar (yukarida verildi) kesinlikle dikkate dahi alinmaz. Dolayisi ile Tanri’nin kainati yaratmadaki vasiflarinin kesin olarak mantik tarafindan onaylandigini bildikten sonra varsayimlari dikkate almanin mantigi yoktur.

Peki yukaridaki sorular, Yaradan icin de cevapsiz midir? Herseyi yaratan Tanri , her boyutu yaratabilecek guce ve bilgiye sahiptir. Tanri’nin buyuklugunu kabul etmissek , Tanri ; butun mantik ortamini olusturacak guctedir. Mantiksizliklara , paradokslara dahi cevap verir. O cevap verir ama biz cevap veremeyiz. Tanri , boyutlar ustudur. Kendisini mantigimizla bildirmistir.

Sonuc : Mantiksizlik uzerine kurulu varsayimlar dikkate alinmaz.

(*) : bkz. : http://www.nurris.org/cgi-bin/c.pl?name=NurRis30b_dl&deliver=nurlar_zip

*

Ikinci Bolum ( KUR'AN ) :

KUR'AN-I KERIM TEK MUTLAK DOGRUDUR

Bilimde kesinlikle ‘merak icermeyen’ hipotez one surulmez. Ozellikle merak icermeyen ve art niyetli hipotezler kesinlikle dikkate dahi alinmaz. Cunku bilimsel dusunce, ozgur dusunur. Birbiriyle baglantisiz gorunen olaylardan formuller cikarir ve butun hayati kuramlarla gecici olarak aciklamaya calisir.

Boyle bir ortamda 1970li yillarda bilim adamlari ‘Polisu’ adini verdikleri garip bir maddeyi tartisiyorlardi. Normal su 100 santigrad derecede kaynarken, polisu 150 santigrad derecenin ustunde kayniyordu. Su, 0 santigrad derecede donarken, polisu -30 santigrad derecenin altinda donuyordu. Amerikali arastiricilar polisuyu, spektroskopi yontemiyle molekul seviyesinde incelediler ve polisuyun saf madde oldugunu kanitladilar. Bilimsel yontemin sasirmayacagina hemen herkesce inanilir. Yaklasik 1 yil icinde yeni raporlar polisudaki cozunmus safsizliklari gosterdi. 1 yil once polisuyun saf madde oldugunu ispatlayan bilimsel yontem, 1 yil icinde polisunun saf olmadigini kanitliyordu. Bilim neyi soylemeye calisiyordu? Polisu olayini ogrendigimiz bilimsel kitap (Petrucci, Genel Kimya sf. 23) ; sonucu su cumlelerle bagliyor: “Bilimin kendini duzeltmesi gibi, bilimsel yontemin cok onemli bir yonu de aciga cikmistir. Bilim bazen yoldan cikabilir, fakat sonunda tekrar dogru yola girer.

Dolayisiyla her seyi bilimsel yonden yorumlamak , sakat neticeler dogurabilmektedir. Ancak bilimsel yontemin kabul ettigi ‘mantik’ denen bir aygit vardir. Bu aygit, ozgur dusundugu oranda uretici olabilmektedir. Mantik, ozgur oldugunda daha kalici cozumler uretebilmektedir. Bu noktada dogruyu bulmak isteyen insanin yurumeye baslarken , cevresinde gordugu Kainat kitabini anlamaya calismasi kacinilmazdir. Tanri’nin var oldugunu ve tek oldugunu yardim alarak da anlayabilir. Biz bu yardimi Kuran-i Kerim olarak tanitiyoruz. Ama Kuran'a karsi onyargili arkadaslar icin soyle soyleyelim: madem hayati anlamak istiyorsunuz, hayat hakkindaki onceden soylenmis sozleri de incelemek durumundasiniz. Butun dinlere saygi gostermek zorundasiniz. Cunku butun dinler de hayat icin, dunya icin, Anadolu icin bir aciklama; bir yardimdir. Kesin dogruya ulasana kadar hicbir –din ya da ideoloji- (hayati aciklayan) fikri saf disi birakamazsiniz, dislayamazsiniz. Her din, kendi icinden bakildiginda anlasilabilir. Oyleyse her dini kendi icinden incelemeden bu hayat bilmecesinde sonuca varilamaz. Boyle bir durumda, onyargi yoktur ve tebligimi su sekilde yapiyorum: Kuran-i Kerim’in tek mutlak dogru oldugunu ispatlayan bir yazi yazarak kamuoyuna sunuyorum:

1965-1973 yillari arasinda Hur ve Kabul Edilmis Masonlar Buyuk Locasi Buyuk Ustadi olan Hayrullah ORS; ‘Musa ve Yahudilik’ isimli eserinin 33. sayfasinda su bilgiyi sunmaktadir: “ M.O. 300’e dogru da Tarihler, Ezra ve Nohemya bolumleri. Bu son tarihten sonra Eski Ahd'in (Tevratin) artik simdiki seklinde kaldigi, hatta bir harfinin bile degistirilmedigi bir gercektir. ” Yani Tevrat’ta yer alan cumleler , Hz. Muhammed(S.A.V.) zamaninda da degismemisti. Peki Tevrat’in insana bakisi nasildi? Tevrat’taki “ Ibranilerin Allahi Rab soyle diyor: ” (Cikis bab 10, ayet 3) , “Iste, simdi bildim ki butun dunyada allah yoktur, ancak Israil'de vardir. ” ( II.Kirallar bab 5 ayet 15) , “Siz Allahiniz Rabbin ogullarisiniz." Cunku sen Allah'in Rabbe mukaddes bir kavimsin, ve Rab yer uzerinde olan butun kavimlerden ustun olarak kendisine has bir kavim olmak uzere seni secti.” (Tesniye bab 14 ayet 12) cumleleri, dunyadaki dengelerin neye endekslendigini gostermektedir. Diger irklara kole gozuyle bakan Yahudilik, Yahudiligi azarlayan Kuran-i Kerim karsisinda pasif kalamazdi. Muharref Tevrat’ta da azarlanmis Yahudiler, kendi dinlerinde yukaridaki ayetlerin penceresinde yasamaktaydilar. Kuran-i Kerim’e ve Hz. Muhammed’e karsi psikolojik savasa mecburdular.

Kuran-i Kerim’de “Kuran’daki ayetlere benzer bir cumle yaziniz, yoksa zilleti kabul ediniz.” buyuruldugu halde kimse, o edebiyatin zirve doneminde Kuran’a bir benzer cumle yazamamistir. Ateistler sik sik sunu soylerler: "Sen Nazim Hikmet gibi siir yazamazsin; nasil Nazim Hikmet'in siir uslubu kendine ozguyse Kuran da kendine ozgudur; benzerinin yazilamamasi dogaldir" biz de cevap olarak diyoruz ki : 21. Yuzyilda ‘ Kuran-i Kerim’e benzer, Kuran-i Kerim’e alternatif kitap’ (!) olarak takdim edilen ‘True Furqan’ yazilmistir; demek ki Kuran'a benzer ayet yazilmaya ortam musaitti demek ki Kuran'a benzer cumle yazmaya ozgur ortam mevcuttur. 7. Yuzyilda edebiyatin dorukta oldugu Arabistan’da Kuran-i Kerim’e benzer yazi yazilamamistir. Eger yazilsa idi, bu metin Yahudiler tarafindan muhafaza edilir, Yahudiler kanaliyla gunumuze kadar gelir, buyuk bir cesaretle Muslumanlara bile dagitilirdi. Ortada bir metin olmadigina gore, Arabistan edebiyatinin zirvede oldugu 7. yuzyilda kimse Kuran’a benzer yazi yazamamistir diye kesin bir hukumle deriz ki Kuran-i Kerim, Hz. Muhammed doneminde Tanri kelamiydi ve mutlak dogruydu. Peki elimizdeki Kuran ile o zamanki Kuran ayni midir? Bir baska deyisle Kuran degistirilmis midir?

Kuran’i Muslumanlar degistirmeye tesebbus dahi edemezler, cunku Kuran’i degistirmek icin, Kuran-i Kerim’e dusmanca bakmak gerekir. Sagduyuyla dusundugunuzde bu gercek ortaya cikar. Peki Kuran-i Kerim’de ve tarihte Kuran-i Kerim’e en buyuk dusmanlar kimlerdi? Islam’a direnen en buyuk toplumlar: Yahudiler ve musriklerdir. Yahudileri ozellikle zikretmek istiyoruz. Yahudiler, 'Ustun Irk' felsefesine sahip olduklari icin, Yahudilerin; diger tum dinlerden ve tapimlardan daha fazla Islam'a dusmanlik potansiyelleri vardir. Sosyolojik bir gercek olarak hicbir din, Kuran’a Yahudiler kadar dusman olmamistir. Bunun gerekcesi; diger dinlerden farkli olarak Yahudilik ‘ustun irk’ fikrine sahipti, bununla beraber Kuran-i Kerim’de de en cok azarlanan toplumdu. Dolayisiyla en buyuk tahrifat, Yahudilerden beklenmelidir. Su rahatlikla soylenebilir ki: Yahudiler Kuran’i tahrif edemediyse Kuran’i kimse tahrif edememistir. Asr-i Saadette iken Yahudiler ve musrikler en buyuk dusmandi, Asr-i Saadette ilerleyen yillarda musrikler dislandi ve Yahudiler, Islam toplumunda en buyuk dusman olarak kaldilar.

Musrikler, Asr-i Saadette Kuran’i tahrif etse idi ‘Lat, Menat, Uzza’ ’yi oven cumleleri Kuran’a koyardi. Dolayisiyla musrikler Kuran’i tahrif etmemistir. Ayrica o kadar Islam dusmani varken bunun yani tahrifin dedikodusu bile yapilmamaktadir.

Yahudilere gelirsek, Yahudiler Islam topraklarinda hicbir soykirima ugramamislardir. Yahudiler, Islam aleminde her zaman rahat yasamislardir, Yahudiler Kuran-i Kerim’i tahrif edecek imkana sahiptiler. Ama Kuran’i tahrif edemediler. Bunu nereden anliyoruz? Eger Kuran-i Kerim tahrif edilse idi simdiye kadar coktan Kuran-i Kerim’deki Yahudileri azarlayan ayetler Kuran-i Kerim’den cikarilirdi.

Ama bu ayetlerin varligi bize gostermektedir ki Kuran-i Kerim degismemistir, degistirilmemistir. Kuran’in yeniden yazildigi Hz. Osman devrinde, Kuran orjinalleri yakildi ve bir heyet, Kuran’i tekrar, temize cekti. Peki bu heyet, Kuran-i Kerim’i tahrif etti mi? Kuran-i Kerim’i tahrif etmeye kalkisacak kisi o heyete girebiliyorsa, her turlu Kuran-i Kerim dusmanligina acik bir heyettir o. Dolayisiyla munafiklik kilifinda Yahudi ve musriklere de acik olacaktir. Musrikler ‘Lat, Menat, Uzza’ ’yi oven cumleler yerlestirirlerdi, Yahudiler de Yahudileri azarlayan Kuran ayetlerini tahrif ederlerdi. Boyle bir durum olmadigina gore Kuran degismemistir, ilk gunku gibi taze, temiz ve yasayan Vahydir, tek mutlak dogrudur , ayni zamanda.

Materyalist ve onyargili arkadaslar icin yapilan yukaridaki tespitlere ek olarak metafizik mahluklarin Kuran’i yazmasi konusunu ele alalim.

Kuran-i Kerim; metafizik mahluk ya da mahluklarin da kelami olamaz. Kuran-i Kerim’i metafizik mahluklar yazmis olamaz. Cunku bu durumda kendisini Tanri goren bu mahluk ya da mahluklar, Tanri isine-kelamina el koyduklari icin, Tanri isine karismak en ust seviyeye ulasacagindan, Tanri kavramina saygisizlik yapan bir mahluk ya da mahluklar, yazacaklari Kutsal Kitabi da art niyetli kalarak yazacaklardir. Dolayisiyla insanlarin zihnini altust edecek yazilar yazmalidirlar. Ama Kuran-i Kerim’de ‘Tek olan Allah’ bildirisinin insan zihnine biraktigi yalinlik ve temizlik, yukaridaki tespit ile uyusmadigindan Kuran-i Kerim, metafizik mahluklarin da kelami olamaz. Yuce Allah buyuruyor ki (Hud Suresi 13,14) : “13- Yoksa: "Onu kendisi uydurdu" mu diyorlar? De ki: "Haydi siz, yalan uzere uydurulmus olarak onun benzeri on sure getirin ve eger dogru sozluyseniz, Allah'tan baska cagirabildiklerinizi cagirin."14- Eger buna ragmen size cevab vermezlerse, artik biliniz ki, o, gercekten Allah'in ilmiyle indirilmistir ve O'ndan baska Ilah yoktur. Oyleyse artik, siz Musluman misiniz?”

Eger Hud suresinden sonra inen “Hic suphesiz, zikri (Kur'an'i) Biz indirdik Biz; onun koruyuculari da gercekten Biziz.” (Hicr 9) ayeti boyutlar ustu mahluk ya da mahluklarin sozu ise, bu yetenekteki mahluk ya da mahluklar; musrik insanlarla temasa gecip Kuran’a muhalefet-alternatif ayetleri onlara verirlerdi. Cunku inanmayan cinler de insanlar da musriklik icinde muhatap olarak ortaktilar. Ikisi de Kuran-i Kerim tarafindan meydan okunma ve agir duello altindaydilar. Isbirligi zaruriydi. Ama Kuran-i Kerim’e benzer bir soz yazilamadi. Demek ki Kuran ve ayni zamanda “Hic suphesiz, zikri (Kur'an'i) Biz indirdik Biz; onun koruyuculari da gercekten Biziz.” (Hicr 9) ayeti Tanri’nin sozudur. Demek oluyor ki Kuran, metafizik mahluklarin tahrifinden de korunmustur.

Umarim tum din ve ideolojilere esit yaklasan uygar beyin, bu kanitlar karsisinda Islam'i kabul eder ve hayatini resetleyip cisime burunmus Islam ahlaki olur. Rabbim cumlemizi Kuran yolunda yasatsin. Peki Kuran'i nasil yasayacagiz?

*

Ucuncu Bolum ( Hz. Muhammed Aleyhissalatu Vesselam ) :

Kiyamet Suresi 19. ayete bakiniz :

Bismillah

16- Onu (Kur'an'i, kavrayip belletmek icin) aceleye kapilip dilini onunla hareket ettirip-durma.

17- Suphesiz, onu (kalbinde) toplamak ve onu (sana) okutmak Bize ait (bir is)tir.

18- Su halde, Biz onu okudugumuz zaman, sen de onun okunusunu izle.

19- Sonra muhakkak onu aciklamak Bize ait (bir is)tir.

20- Hayir; siz carcabuk gecmekte olani (dunyayi) seviyorsunuz.

Bu ayetlerden de anlasilmaktadir ki kimse Kuran'i Hz. Muhammed'den iyi bilemez. Oyleyse Kuran'i yasamak icin rehberimiz Hz. Muhammed olmalidir. Kuran-i Kerim’i en iyi anlayan Hz. Muhammed (S.A.V.) ’dir. Hadisler ve Sunnet-i Seniyye ; Kuran’in tefsiridir, aciklamasidir, Hadisler ve Sunnet-i Seniyye olmadan Kuran-i Kerim ANLASILMAZ. Dolayisiyla Sunnet-i Seniyye'ye siki sikiya bagli olmaliyiz. Belirsizliklerle, supheciliklerle dolu dunyamizda Tek Guvenilir yasam tarzi budur cunku .

*

Dorduncu Bolum ( ATATURK ):

1924 Turk Devriminin , Arap Ulkeleri BAAS Partisinin , Kurdistan Isci Partisi (PKK) 'nin , kardes Islam milletleri adina , milletlerinin adiyla anti-Islami bir yapida pespese ve birbirlerine karsit olarak ortaya cikmalari ; Islam ummeti icin uzerinde inceleme yapilmasi gereken cok onemli bir surectir. Fransiz Ihtilalinin getirdigi milliyetcilik ile , Marksizmin halklar uzerindeki etkisi , bir de Ingiltere kapitalizminin somurgelerdeki uluslastirici ileri etkisi birlestiginde ; Dunyayi somuren devletler artik 'yeni somurgecilige' gecmekten baska yol bulamamislardir. Bu yeni somurgecilik; kukla devletler olusturmak ve bagimsiz devletlere 'kurtarici ulu onderler' kazandirip, onceden ipini eline aldigi bu kurtarici ulu onderlerin MASONIK devrimleri gerceklestirmesi iceriklidir. Misir'da , Latin Amerika'da ABD'de vb yerlerde bu durum gerceklestirildi.

Mustafa Kemal , Kemalizm , Ozel Savas Aygitlari-Kontrgerilla

"Turkiye Cumhuriyeti Devletini kuranlar ile Konrgerillayı kuranlar aynidir" demisti Hasan Mezarci, suur kapatici ilaclarla zehirlenmeden once. Ben ise konuya Kemalist Efsanelerle baslamak istiyorum: Turkiye Cumhuriyeti kuruldugu zaman, dunyada cok kuvvetli Cumhuriyet ruzgarlari esiyordu. Turkiye de bu ruzgardan nasibini aldi. Dunyanin dort bir yaninda Cumhuriyet rejimleri ilan ediliyordu. Mustafa Kemal'in "en buyuk eserim" dedigi Cumhuriyetin olusumu budur. Canakkale Savasi haric Yunanlilar disinda hicbir devlet ile 'Kurtulus Savasi' yapmadik. Acin resmi ideolojinin ders kitaplarina -KPSS kitaplarina da bakin- Milli Mucadele denilen donemde Ingilize karsi Italyana karsi Fransiza karsi savas olmus mu. Sadece Yunanlilara karsi bir savas oldu, Ermenilere karsi Kazim Karabekir'in kendi birlikleri , Fransizlar cekilirken de Urfanin yerli halki direnis gosterdiler. Yunanlilar ile yapilan (taarruz da dahil) savaslarda izlenen stratejilerin perde arkasini tarih aciklayacaktir. Yeni kurulan devlet(Turkiye Cumhuriyeti)te Itilaf devletleri ; aynen Arabistandan cekildikleri gibi, Afrikadan cekildikleri gibi, Hindistandan cekildikleri gibi Anadoluyu Mustafa Kemal Pasa'ya birakirken , Anadolu halki ; 'Ataturk Devrimleri' ile karsilasti. Hersey Ataturkle baslamisti, herseyi Ataturk var etmisti. Ataturk olmasaydi bizim babamiz belli degildi. Mustafa Kemal'in tek adam olarak secilmesi ile Halifeligin kaldirilmasi , Turklerin Islam topraklarindan yuzunu cevirmesi arasinda bag var miydi? Turkiyenin cagdas sanayiye gecebilmesi icin yapilan her faaliyet; 'Ataturk' ile basliyordu. Yani Ataturk gibi dusunmeyen muslumanlar ortacag insaniydi. Islamciyim diyenler kesinlikle kalkinma ve sanayilesme dusmanlariydi. Bu imaj darbe gerekcesi olusturmak amacli mi olusturudu ; bu imaj hala 'irtica' tehdidi oldugu gerekcesiyle postal ile dipcik ile basimizi ezen , bizi kipirdayamaz durumda cagdaslastirdigina inanan 'Kutsal' ordumuzun yegane ugrasisi midir? Bilmiyorum.

Kemalizm; Tanzimat ve Islahat fermanlarindan bu yana gelisen Osmanlinin modernlesmesi surecinin kaba sablonu uzerinde 'yaratilmis' , kurumlarin sadece tabela ismini degistirmekten baska bir sey yapmamis , paradoksal olarak dusmanini surekli halkinda goren bir ideoloji midir? Hickimse Ataturk Devrimleri denilen sureci 'Batililasma' sloganindan baska bir bahane ile Anadolumuza kabul ettiremezdi. Anadolumuz hicbir zaman sekulerlesmeyi kabul etmeyecekti. Anadolumuzun sekulerlesmesini mesru gosterecek tek etiket 'batililasmak' idi. Bu yol vaad edilerek yani Batililasmak soylemi kullanilarak Anadolu Halki dini kimliginden uzaklastirilmistir. 'Huzura sahip olmak' icin batililasmanin gerekli olup olmamasini bir kenara birakalim, batililasma ; sadece dusunceleri ile muhalif olan vatandaslara yapilan kiyim ile insan kani dokulerek Devrimler araciligiyla ilan edilirken, peki Kemalist yonetim yontemi, ulkemizi batililastirdi mi , yani 1923de Anadolu halkina verdigi vaadleri gerceklestirdi mi? Ya da Turkiye ; tarihin en buyuk kavram istismarlarina sahne olup kardesin kardesi kirdigi ve birliginin devamli parcalanmaya calisildigi bir Korku Devleti mi oldu ; 'Ittihad ve Terakki grubunun mudahale etmedigi' bir Osmanli donemini arar mi oldu? ASELSAN'daki muhendislerin supheli intiharlari saatinde Kahraman Ordumuzun istihbarati ' DERIN ' mi uyuyordu? Peki siyasal sonuc olarak, Turkiye'nin bugunku durumunda, Islam Aleminin Mustafa Kemal Pasa kullanilarak parcalandigi tablosu okunuyor mu? Ataturk zamaninda batili metod , Anadolu halkinin zihnen ve pratikte sekuler ahlaka sahip olmasi icin sanayi ve sosyal iliskilerde uygulanip ; uzerinde tartisilamaz kaide, degistirilemez hedef olarak , tek yol olarak gosterildi , sonra batililasma; uygulamada ve zihniyette hicbir zaman kulturel batililasmanin otesine goturulmedi, hatta kulturel batililasma (ozgur toplum ve demokrasi) sureci bile gunumuze degin sik sik askeri darbelerle devamli engellendi. Demekki demokrasi ve modernlesmeyi tekeline alan (cunku muhtiralarin uslubundan bunu anliyorum) Turk Silahli Kuvvetleri basta olmak uzere Kemalistler ; batililasmak iddiasinda samimi degildi ve baska hesaplarin icindeydiler.

Mustafa Kemal'in, Turk Dil Kurumu ve Turk Tarih Kurumunu kurmasi ; 'sekuler' bir Turk kimligi olusturmak , Anadolunun Ummet sorumlulugunu kaybettirmek, Turk Kimligini ve Musluman Turk Tarihini Ataturkcu terminolojinin tekeline almak, nesillere Islamsiz Turkluk kimligini basariyla benimsettirmek amacini mi tasiyordu ? Bu pratik duruma en cok sevinenlerin Ingiltere ve Yahudiler oldugu gorulmelidir. Bana vatan haini serefsiz diyenleri duyuyorum. Bu sozleri kalblerinden gecirenler bilmeli ki : Mustafa Kemal' e en buyuk ihaneti yapanlar, Kemalizm'i kendi tekellerine aldiklari halde, Kemalizm'in net tanimini halka aciklamayip provakasyonlarin onunu acanlardir. Provakasyon denilmisken deginelim : Sayin Genelkurmay Baskanimiz, Ozel Kuvvetler Komutanligi'nin eylemleri hakkinda bir arastirma yaptirtabilecek 'seffaflik' anlayisina sahip midir? 1980'li yillarda Suriye'de orgutlenmis kurt grubu KAWA 'ya Turk Silahli Kuvvetleri ; operasyon duzenlerken Suriye devletini de kaale almadan Suriye topraklarinda bu orgutu imha etti. Peki 'Bagimsiz Kurdistan' isteyenler boylesi bir yaptirim altindayken PKK Ankara'da nasil orgutlendi? En kucuk kurt orgutlenmelerine bile musaade etmeyen Turk Silahli Kuvvetleri’nin ; Ankara'da Abdullah Ocalan'in Pilot Necati ve Kesire Ocalan gibi MIT ve OHD ajanlarinin korumasinda yasamasini saglamasi garip bir durum olusturuyordu. Derin Devlet; 1970lerde Ankara'da , Abdullah Ocalan'i 'Pilot Necati KAYA' ve Kesire Ocalan gibi Ozel Harp Dairesi ajanlariyla koruyordu. Bunu Ocalan bizzat kendisi soyler. PKK kuruldugunda, Derin Devlet; Turk Silahli Kuvvetleri'ne Abdullah Ocalan'i olu yakalamama emri verdi. 1986 yilinin gazetelerinde bu strateji yazar. Yillar sonra da JITEM yine onun yasamasini gerekli gordu. Bu durumu Abdullah Ocalan 1996'da "Ben olursem PKK'yi kontrol etmeleri zorlasir" diyerek yorumluyordu. Simdi yine Derin Devlet; Abdullah Ocalan'in Imrali'da yasamasini sagliyor. Devlet neyin garantisini Ocalan'da gormektedir? Yillardir akan kandan PKK kadar PKK'ye yon veren stratejilerin kaynagi olan Derin Devlet de sorumlu degil midir? Bu ulkede Ozel Kuvvetler Komutanligi'nin eylemleri niye arastirilamaz?

Ote yandan bizim en verimli zamanimizda, beynimizle Dunyayi yorumlayabilecek ilkokul yillarinda bize ezberletilenler , gercek bilgilerle karsilastirildiginda hurafe degilse nedir? Kemalist yetistirildik , ortaokulda azarlandik : "Muasir Medeniyetler seviyesi kim siz kim" dedi bazi ogretmenlerimiz... basmakalip egitimden gecirilince uretemeyen genclik yine biz olduk... Kemalizmi anlamamakla suclandik, istisnasiz her on yilda kahraman ordumuz dipcikle bize vurdu , ozgurluk ve sanayilesme tesebbuslerimiz provakasyonlarla engellendi kimimiz canlarindan olduk ve daha neler... ve tum bunlardan sonra benden 'Ataturku sevme'm isteniyor. Ozgur dusununce bana "Ya Tam Susturacagiz Ya Kan Kusturacagiz" deniyor...Gulup geciyorum. Oldukca utopik bir kavram olan Kemalizm, eger uygulanabilir bir sistem olsa idi bu kadar pespese darbeler yapilarak ,siyasi tarih altust edilmez ve bu kadar darbe planlari halka uygulanmazdi. Yasadisi balyoz planlarindan ziyade yetkilerini yasalardan alan 'yasal' balyoz planlari yok mudur? Seksenyedi yildir hala rejim, askerle dayatiliyorsa; demek ki halk Kemalizm'i istemiyor diyebilir miyiz ? ;/ Bugun Kemalizm adina beynimizin icine kadar hakimiyet kurma haklarini kendilerinde gorenler ; Ataturk'un hedef gosterdigi 'Muasir Medeniyetler Seviyesi'nin Avrupa Birligi Standartlari oldugunu artik gormuyorlar mi? Insan ve insanlik icin degil de kimsenin tam tarifini yapamadigi 'Kemalizm' gibi muglak bir kavram icin hazirlanmis anayasa ile 28 yilimiz gecti. Cagdaslasma adina Anadolumuzu mezbahaya cevirdiler. Biz dunyaya, darbe sartlari olgunlassin oldurulelim de generallerimiz terfi etsin diye gelmisiz...

Yorumlarinizi bekliyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ama bir ust secenek olan Mantik, guvenilir bilgidir. Yani Mantik ile anladigimiz(*) Allah’in var olmasi, sonra tek olmasi, sonra insanlarin O’nu anlayamayacak bir sartta bulunmasi gercekleri vardir. Iste bu gercekler Mantik ile anlasildiktan sonra uzerinde aykiri varsayimlar yurutulemez. Mantik ile varsayimlar yan yana getirildiginde sadece Mantik secilir , dogru bilgiye ulasabilmek icin. Daha gerisinde ise, mantik disi varsayimlara karsi mantik tercih edilir. Yukaridaki varsayimlar, mantik ile celistiginden dogruyu arayan insanlar icin kesinlikle dikkate alinmaz

Mantık hiç bir bilginin kaynagi değildir,mantık doğru düşünme biçimi kurallarıdır,salt mantık ile doğru bilgiye ulaşılmaz.

Mantığı bu şekilde göstermek genellikle bir şeyler yutturmak içindir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mantık hiç bir bilginin kaynagi değildir,mantık doğru düşünme biçimi kurallarıdır,salt mantık ile doğru bilgiye ulaşılmaz.

Mantığı bu şekilde göstermek genellikle bir şeyler yutturmak içindir.

Doğru bilgiye ancak mantık doğru kullanılarak varılır. Bu başlıkta ilk iletideki birinci bölüm sonunda verilen linke giriniz.

Samet55 arkadaş Kuran'daki devlet yönetimi ile ilgili ayetlerden , İslam Devleti yönetimi Fıkıh kanunlarından habersiz anlaşılan.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim eski nickim *******, fakat şifremi unuttuğumdan , siteden şifre talep ettiğimde teknik arızadan olacak , bana şifre gelmedi. Ben de bu hesapla (bahadir1982)tekrar üye oldum, haci 'ya özel mesajla durumu anlattım, bu durumun sakincasinın olup olmadığını sordum , sakıncası yok dedi. Eski fikirlerimi tarih ve siyaset doğrulamaktadır. Atatürk hakkındaki gerçekler Genelkurmay arşivlerinde saklı tutulmaktadır. Sömürgeleşme 1699dan beri şu saate kadar halen devem etmektedir. Kemalizmin efsanevi zaferleri sömürgeyi gizleme amaçlıdır diyebilmek cesaret ister. Ya İslam Ya Ölüm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateist tartışmaların ilk kez belirdiği 1997-2002 yılları arasındaki 5 yıl... Bu süreçte ateistlerce müslümanların iddiaları sonuna kadar dinlenir ve sonuna kadar da cevaplanırdı. 2002 yılından sonradır ki ateistler artık eski argümanları tekrar tekrar getiren her yeni üye müslümana evrimi ve dinsel bilgileri eski gayretle anlatma ve cevap verme enerjilerini yitirdiler. Yitirmek zaaftan değil kişisel tercihdendi. Çünkü ateistforuma her üye olan müslümanın kendisinden önceki müslümanların iletilerini okumayıp, hatta ateist tanıtım makalelerini dahi okumadan eski argümanları tekrar tekrar gündeme getirmeleri sonucu, ateistler de artık bu argümanları ciddiye alıp beyin patlatmaktansa alaya alma yoluna evrildiler. Bu süreçten benim bu başlığım da nasiplendi. Prusyalı buna örnek. Sadece başlığı okuyarak başlıktaki cümleye yanıt verme kolasycılığına ve kaçamaklığına yöneliniyor. Halbuki bu başlıktaki iddialarımın okunmasını ve her yönden eleştirilmesini isterdim.

Ara veriyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...