Jump to content

Bilincin Kökeni Nedir?


Recommended Posts

Sevgili Suicide,

Omurgasız bir canlı olan ahtapotlarda zeki canlı sayılmazlar mı?

Çevreyi yorumlayıp ona göre davranış geliştiren Mimic Octopus ilk aklıma gelen örnek mesela,

Düşmanlarını kandırmak için başka balıkların yılanların taklidini yaparak kendisini emniyete alan endonezya denizlerinde yaşayan bir ahtapot türüdür.

Ayrıca ahtapotların zekasıyla ilgili yapılmış başka deneylerde var.

Youtube'ye erişim olsaydı videoları paylaşabilirdik. Ama malesef yok.

Yani zeka için omurgayı şart koşmanız ne kadar doğru?

bu söylediklerin daha çok doğuştan gelen genlerde olan refleksler, içgüdüler, tepkiler, ya da evrimde kazanılmış bir özellikten ibaret.

gerçek anlamda soyut düşünme, kavramlar arasında ilişki kurma gibi bir zekaya dayalı şeyler değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 270
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

su aptal aptal demişsiniz fakat " Erişkin bir insan vücudunu: Su oranı %55-%75 arasındadır " diye biliniyor. o aptal su bize lazım, hayatımızı oluşturuyor kendimizi oluşturuyor, başka bir gezegende su olsa orda yaşayabileceğimizi söylüyor bilim aedamları zaten bu yüzden su arıyorlar...ve konuya gelirsek Goril DNA'sının 98%–99%'u insan DNA'sı ile benzerlik gösterir. Bu da onu şempanze ve bonobodan sonra insanın yaşayan ikinci en yakın akrabası yapar.ve yeterince insana benziyor yaşamları, "Goriller genelde küçük aile grupları halinde yaşarlar. Grup, erkek bir lider, 4-5 dişi ile yavrulardan meydana gelir." yani bu gorillerin , hayvanların yaşamlarına bakıp ona göre muhammed kitabını yazmış olabilir de, çünkü yaptığı ve kuranda yazanın hayvanlık oldugunu görüyoruz... ben bilinçle ilgili pek bişey yazamıycam çünkü bilgim pek yok :D

chill_1570968c.jpg

0.jpg

nypairrw8.jpg

beyinleri daha çalışsa ve korkak olsalar bunların aralarından da biri çıkar bu durumdan faydalanıp kuranı da yazardı B)

Link to post
Sitelerde Paylaş

@haci, pek genc sayilmam, ama sizden biraz daha gencim :)

dedemin koydeki ciftliginde ari kovanlari, atlar, sigirlar, camislar, koyunlar, taklaci guvercinler, tavuklar, kediler, kopekler, hindiler icinde buyudum, kendim 2 kopek buyuttum ve ikisinide malesef kaybettim. su an sadece akvaryum baliklarim var. hayvanlari cok severim, insanlardan cok severim. insanlar acken hayvanlar beslenirmi diye bir gorus vardir. insanlarin ac kalma sebebi insanlardir, hayvanlarin ac kalma sebebide yine insanlardir. biz kendimize yaptiklarimizi hakediyoruz ama hayvanlar haketmiyor. o yuzden onlara borcluyuz. hayvanlari cok sevmeme ragmen konunun sevgiyle ilgili oldugunu dusunmuyorum. bir gercek var, o da bizim ZiHNi KULLANMA konusunda onlardan farkli oldugumuz. ben sadece buna degindim, sevip sevmedigim ayri bir konu.

yavrularin ebeveynlerinin yaptiklarini taklit ederek ogrendigi dogrudur. ama herseyi bu sekilde ogrenmezler. yeni dogmus bir deniz kaplumbagasina denize dogru gitmesi gerektigini annesi soylemez. denizin ne yonde oldugunuda soylemez. o 1 gram akliyla dusunerekte bulamaz, hatta dusunmeye kalksa kaybolur, iste o oyle bir andirki, icguduler devreye girer, ve o minik tosbaga icgudulerini takip ederek denize ulasir.

Sana antroposentrik olmanın ne demek olduğunu açıklamak içim bir başlık açtım.

İki salak konuya atladılar hemen ve zırvalamaya başladılar. Devamı geleceğe benzemiyor ama. Hatalarını anlamışlardır.

Tabii bu benim iyimser görüşüm de olabilir.

Tartışma konusunu doğru dürüst anlamadan konuya dalan çok idiot gördük bu forumda.

Senin insan odaklı olmayı öyle anlamadığına eminim..

Yine de seninle konuyu paylaşmak istedim.

Adresi aşağıda.

http://forum.ateizm2.org/index.php?showtopic=40728

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu partiküllerin birbirni tanıması üzerinde biraz daha durmamız gerekiyor. kendileriyle kontak kurma imkanımız olmadığından haklarında ileri geri konuşup duruyoruz.

mesela atomlardan ve moleküllerden daha büyük bir organizasyon olarak hücrelerdeki "birbirini tanıma"ya bir bakalım. atomlardaki tanımanın alası hücrelerde de var. bu tanışıklık, ortak bir organizma içerisinde yaşamaktan kaynaklanıyor.

MU?

önce yakınımzıdaki "tanışıklık"tan başlayalım. hatta hücrelerarası tanışıklığı bile afaki görüp konuyu bizzat insan ve hayvanlardan başlatabiliriz.

öyle ya! doğadaki tüm varlıklar ortak bir özü taşıyorsa benzer "tanışma" ilişkileri kuruyor olmalılar.

bilinç konusunda düşünceleri somutlaştırıcı, onları tutarlı bir istikamete yönlendirici örnek hidrojen ile oksijenin birleşmesiyle ortaya çıkan su oldu.

nasıl oluyor da yakıcı ve patlayıcı iki gaz bir araya geldiğinde su ortaya çıkıyor. bilincin ortaya çıkışını da maddenin anlayamadığımız "tanıma" ilişkisine bağladık. ama bunun nasıl ve hangi temel üzerine ortaya cıkan bir fenomen olduğunu anlayamıyoruz.

yukarıda atomlardaki tanımayı anlamak için hücrelerdeki tanımayı örnek alabileceğimizi belirttim.

atomlardaki tanımayı anlayamıyoruz; oysa hücrelerdeki tanımanın arkasındaki gerçek belli. o da hücrelerin bir organizmada yaşıyor oluşlarıdır.

acaba atomların tanışmasında da böyle bir organik bağ var mıdır?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atomlar da birbirleri ile haberleşirler.

Bu haberleşme atomların içinde de vardır.....

Bilinen dört doğal kuvvet çeşitli zerreler tarafından iletilirler.

Elektromanyetik güç fotonlar aracılığı ile iletilirler.

Negatif yüklü elektronların birbirlerini ittiği bilinir.

Bu itmenin ilginç bir nedeni vardır.

Elektronların yakın çevresinde bir elektrik veya güç alanı vardır.

Bu alanda bir bulut şeklinde elektronu saran fotonlar yer almışlardır.

Elektronlar birbirlerini bu foton bulutları aracılığı ile tanırlar.

Elektronlar arasında foton alış verişi yapılır.

Bir foton elektrondan ayrılır ve elektronu diğer elektronun olduğu yönün tersine doğru iter.

Bu foton diğer elektrona çarparak onun da ters yöne doğru uzaklaşmasını sağlar.

Ters yüklü zerreler, örneğin elektronlar ve protonlar da birbirlerini bu foton bulutları aracılığı ile tanırlar ve birbirlerine yaklaşırlar.

Güçlü nükleer kuvvet quark’ları, nötron ve protonları bir arada tutan güçtür ve gluon denen zerreler tarafından iletilir.

Gluonlar mesaj ileten zerrelerdir.

Zayıf nükleer gücü W ve Z iletirler.

Her ne kadar çekim gücünü ileten zerreler henüz gösterilememişlerse de graviton olarak isimlendirilmişlerdir.

Yani atomun içinde ve atomlar arasında onların bir ahenk içinde hareket etmelerini sağlayan sistemler vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

bari altyazılı olsaydı. çok hızlı konuştuğundan anlayamadım.

HACI, insandaki bilinci "farkında olduğunun da farkında olmak" şeklindeki tanım sana mı ait. eğer öyleyse sen gerçekten çok zeki bir insansın. belki de bir dahisin. bu da bizim için büyük bir şans.

bu tanımı biraz daha açmak istiyorum izninle. bu öyle bir söz ki herkesin kulağına çok hoş gelir. duyan kişiyi ikna edecek bir sırra sahiptir. vardır böyle yaklaşımlar, tespitler, keşifler, tanımlar hayatımızda. net olarka anlayamayız ama sezeriz ki o kişi doğruı söylüyor.

evet, FARKIDNA OLDUĞUNUN DA FARKINDA OLMAK. insandaki bilinci tüm diğer bilişlerden ayıran özellik.

insandaki bilinç kalıtım, hayal gücü, sezgi, hatırlama, gözlem yapma gibi yetilerin toplamından ortaya çıkan bir üst yeti. bunların henüz tek tek bile ne olduğunu tam olarak anlamamışken bilinci anlamamız elbette daha çok zaman alacak. üstelik doğa 1 ve 1 arasında her zaman/sadece toplama bağıntısı kurmamaktadır.

1+1=2, 1*1=1, 1-1=0 bunlar nesnel bağıntılar. bir de 11 var ki kesinlikle bir dış kabulü gerektiriyor. yani 1 ve 1, iş kendileirne kalsa asla 11 (onbir) etmezler. 1 ve 1'i 11 (bir ile biri onbir) yapan mekanizma tamamen bizim beynimiz. toplama çıkarma gibi aritmetik bağıntılarda bir nebze rakamların kendilerine içkin bir bağımlılık mevcut. 1 ve 1'den onbiri türetmek tamamen aşkın bir sonuçtur.

1 ve 1'den 11'i türetmek bana su paradoksunu hatırlatıyor. oksijen ile hidrojenin suyu türetmesi...

------------------------------------------------------------

her neyse, senin şu tanıma dönelim geri.

farkında olduğunun da farkında olmak dil ile mümkün olan birşeydir. ilk defa insanla birlikte süje ile obje arasında farkında olunarak bir sınır çizilmiştir organizmanın bizzat kendisi tarafından. mesela henüz sıcakkanlılık yokken, dünyada sadece soğukkanlı havanlar varken onlar kendi organizmalarıyla dış dünya arasında sıcaklık bakımından bir sınır çizememişlerdir. hayvancağızın kanındaki ısı derecesi dış dünyaya göre değiştiğinden dış ile iç arasındaki sınırın farkına varılamamakta ve hayvancağız soğuk havalarda hareketten yoksun kalmaktadır. sıcakkanlılar ise malum olduğu üzere dış dünyadaki ısı derecesiyle kendi vücutlarındakinin farkına varmaktadırlar ve ona göre de tedbirini almaktadır. burada sıcakkanlı hayvanlar adına bir bilinçten söz etmek mümkün ancak insandaki dil olayı bundan çok daha üst boyutlardadır.

ilk defa insandaki dil (lisan) aracılığıyla dış dünya adlandırılma imkanını bulmuştur. nesneler süjeyi doğurmuştur.

bu konu kuranda da geçer. allah ademi (insanı) yarattığında onun diğer varlıklara lan üstünlüğünü ortaya koymak amacıyla ona nesnelerin ismini sormaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
HACI, insandaki bilinçle ilgili olarak "farkında olduğunun da farkında olmak" şeklindeki tanım sana mı ait

Zannetmiyorum. Bu çok genel bir tanım.

Çok da büyük bir söz değil.

Ben bir yerden duymuş ve adapte etmişimdir mutlaka. İlk benim söylediğimi hiç sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 8 months later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...