Jump to content

EVRİM TEORİSİ,


Recommended Posts

Tektanrılı dinlerin en temel özelliği Tanrı merkezli varlık anlayışlarıdır (ontolojileridir). Bu dinlerin varlığı değerlendirişi, Tanrı-âlem ilişkisini kurması, kozmolojik kuramı ve etik öğretisi hep bu ontoloji ile alakalıdır.

Dinlerin etik ile ilgili yaklaşımında; bireylerin özgürlüğü hakkında tartışmalar, iyilik ve kötülüğün yahut güzellik ve çirkinliğin insanların fiillerinin özünde mi yoksa sadece Tanrı’nın emrine bağlı olarak mı bulunduğuyla ilgili farklı yaklaşımlar olmuştur. Tektanrılı dinlerin içinde etikle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar bulunmakla beraber, dinin etik alanıyla ilgili emirlerinin, ontolojinin merkezindeki Tanrı ile ilişkisi hususunda bir ittifak vardır. Tüm güç ontolojinin merkezindeki Tanrı’da toplanmıştır. Bu gücün başkalarına dağıtılması şirktir ve tektanrılı dinler bunu asla kabul etmez. Tüm gücü elinde toplayan Tanrı’nın ‘ahlaki buyruğu’ kadar güçlü bir emir olamaz. Ne ebeveynin ne devletin ne de toplumun emirleri bu kadar güçlüdür; çünkü bir buyruğu güçlü yapan o buyruğu verenin gücüdür. Tanrı’nın gücü yanında, Tanrı’dan ‘ahlaki buyruklar’ı alan insanın hayatını, bedenini kısaca her şeyini Tanrı’ya borçlu olmasının vereceği minnet duygusu, bu ‘buyruklar’ı daha da etkili kılar. Tanrı’nın hem dünyada hem de ölümden sonraki yaşamda her türlü mükâfat ve cezayı verebilecek olması ve ‘ahlaki buyruklar’a uymanın mükâfatı, uymamanın ise cezayı gerektiriyor olması, tektanrılı dinlerin inananlarını bu ‘buyruklar’a uymaya etkili bir biçimde sevk eder. Tanrı’nın her an her şeyi görüyor olması da bu ‘buyruklar’ın mutlaka, kaçınılmaz olarak yerine getirilmelerini gerektirir.

Sayılan tüm bu nedenlerden dolayı, hiçbir sistemin ahlaki kuralları, tektanrılı dinlerin ‘ahlaki buyruklar’ı kadar güçlü değildir. Bütün bu nedenler ise Tanrı’nın varlığına bağlıdır. Tanrı’nın varlığını reddeden sistemler, doğal olarak tektanrılı dinlerin ontolojiye dayalı etik kurgusunu da reddederler. Tanrı’nın varlığına; kimileri ontolojik delille, kimileri şahsi tecrübeyle, kimileriyse bir delile ihtiyaç duymadan fideist bir yaklaşımla ulaşmışlardır. Fakat, Tanrı’nın varlığını rasyonel kanıtlama çabasında en önemli yeri ‘tasarım delili’nin aldığı bilinmektedir. ‘Tasarım delili’ açısından ise özellikle insanın kendi bedeninin ve en kolay şekilde gözlemlediği canlılar dünyasının çok özel bir yeri vardır. Evrim Teorisi’nin önemi işte tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır. Ateist-materyalist görüşü savunanlar, Tanrı kanıtlamalarının en önemli delili sayılan ‘tasarım delili’nin geçersizliğini gösterebilmek için Evrim Teorisi’ni kullanmaktadırlar. (Teist-evrimciler bu bakış açısına karşı çıktıkları ve evrimi, Tanrı’nın canlıları yaratmadaki araçsal sebebi olarak gördükleri Evrim Teorisi’ne inançlarına rağmen ontolojilerini değiştirmediklerinden, etik sistemlerini değiştirmeleri için de bir sebep bulunmamaktadır.) Ateist-evrimcilerin en önemli isimlerinden biri olan Richard Dawkins’e göre, canlıları Tanrı’nın yarattığının rasyonel alternatifi ancak Darwin’den sonra ortaya konmuştur. Böyle düşünenlere göre ezelden beri var olan madde tesadüfen Dünya’yı ortaya çıkarmış, Dünya’nın içinde olan tesadüfî oluşumlar ve doğal seleksiyon sonucunda bütün canlılar meydana gelmiştir. Bu bakış açısına göre canlılar tasarımlı gibi gözükseler de esasen bir tasarım yoktur ve tasarımdan Tanrı’ya ulaşan bu kanıt geçersizdir ve dolayısıyla Tanrı da yoktur. Materyalist ontolojinin, Tanrı merkezli ontolojinin yerini alması; dinlerin ontolojisinin gerektirdiği etik sistemin iptalini de gerektirir. Ateist materyalist ontolojide, ‘ahlaki buyruklar’ın arkasındaki Güç de her ahlaki eylemin böylesi bir Güç tarafından bilinmesi de ahlaki eylemleri takip eden ölüm sonrası bir mükâfat ve ceza sistemi de yoktur.

Saydığımız tüm bu sebeplerden dolayı Evrim Teorisi’nin etik açısından asıl önemi, bu teoriye bina edilmeye çalışılan ‘doğalcı etik’ öğretilerinden çok; ateist-evrimci yaklaşımın dinlerin etik öğretilerine son vermede kullanılmaya çalışılmasıdır. George Edward Moore, Evrim Teorisi’nden de herhangi bir biyolojik teoriden de ahlaki sonuçlar çıkarılamayacağını savunur; biyoloji gibi bilimler olgularla ilgilidir. Etik ise normatiftir, bu yüzden etik ile doğal bilimler arasında bir bağlantı kurulmamalıdır. Bu yaklaşım, David Hume’un , ‘olan’dan (is) ‘olması gereken’e (ought) yükselmenin yanlış olacağına dair hatırlatmasının bir tekrarıdır. Evrim Teorisi’nden etik alanına geçmeye çalışmanın ağır bedelleri olmuştur. Buna verilen en çarpıcı örnek, bu teorinin en önemli simalarından Haeckel aracılığıyla Evrim Teorisi’nin Almanya’da öğretilmesi ve bu teoriden çıkarılan ahlaksal sonuçların Hitler’i etkilemesidir. Haeckel’in kitapları Almanya’da yüz binler ile ifade edilen rakamlarda satışa ulaşmış ve Türkçe de

dâhil olmak üzere yirmi beş dile çevrilmişti. Daha önce değinildiği gibi Darwin, hayvan yetiştiricilerinin yapay seleksiyonla türleri ıslah edişlerine atıflar yapmış ve doğal seleksiyonun etkilerine dair inancını da buradan çıkarsamıştı. Haeckel, Avustralya yerlileri gibi ırkların, maymunlar ve köpekler gibi canlı türlerine, medeni

Avrupalılardan daha yakın olduklarını söylemiştir. Ayrıca Darwin’in yapay seleksiyon ile ilgili anlattıklarının insanlara da uygulanabileceğini, eski çağlarda Spartonların zayıf ve hasta çocuklarını öldürerek güçlü bir ırk oluşturduklarını övgü ile anlatmıştır. Wilhelm Bölsche, Haeckel’in fikirleriyle Hitler’i tanıştırdı ve Nazilerin 200.000 vatandaşını sadece zihinsel özürlü oldukları için öldürmelerinde bu fikirler etkili oldu. Hitler, doğanın kanununa saygı gösterilmezse, kendilerinin güçlü olmalarından doğan haklarını kullanmazlarsa; vahşi hayvanların bir

gün kendilerini, böceklerin vahşi hayvanları ve mikropların ise böcekleri yiyip dünyaya egemen olacaklarını söylemiştir. Hitler, Darwinizm’den aldığı terminolojiyi kullanarak, seleksiyon kanununun en güçlünün hayatta kalmasını sağlayarak kavgalarını meşrulaştırdığını ve Hıristiyanlığın, doğa kanununa karşı geldiğini

iddia etmiştir.

Tarihin en kanlı savaşının baş sorumlusu olarak kabul edilen kişinin ‘insan ırkının ıslahı’ (eugenic) adına yaptığını iddia ettiği katliamlarda, Darwinci Evrim Teorisi’nden ilham almış olması gibi örnekler, Evrim Teorisi’nden etik bir sistem çıkarmaya yönelik istekleri olumsuz etkilemiştir. Evrim Teorisi’nden etik bir öğreti

çıkarılmaması gerektiğini, Evrim Teorisi’ne inananların, bu teoriye karşı çıkanlardan birçok zaman daha şiddetli savundukları bile söylenebilir. Evrim Teorisi’nin etik alanında verdiği olumsuz sonuçların bu teoriye karşı cephe alınmasına sebep olabileceğine dair çekince, bu teorinin birçok önemli savunucusunu, söz konusu teoriden etikle ilgili sonuçlar çıkarmaya kalkanları eleştirmeye yönelten önemli faktörlerden biri olmuştur.

Richard Dawkins’in doğayı kör, tasarımsız, iyilik ve kötülüğün olmadığı bir yer olarak tanımlaması ve böyle bir doğanın bizim tüm eylemlerimize karşı kayıtsız, umursamaz olduğunu söylemesi; ateist-evrimci yaklaşımı iyi ifade eden tanımlar olarak kabul edilebilir. Kuralcı bir etik sistemi oluşturmaya dair elbette materyalist-ateistlerin çabaları olabilir ve böylece bir sistem oluşturulabilir. Fakat bu sisteme, materyalist bir ontoloji kabul

edildiği takdirde temel bulunmasında önemli zorluklar ortaya çıkar. Normları olan ama temelleri gösterilemeyen bu sistemin ‘etik septisizm’den kurtulması mümkün değildir. Tesadüfen oluştuğu iddia edilen bir canlının, her şeyi ile beraber ahlaki değerleri de tesadüfen oluşmuş olacağından, doğa da şuursuz ve ahlaka karşı umursamaz olacağı için; bu ontolojiden nesnel ve evrensel ahlak kuralları çıkamaz, ancak nesnel temeli olmasa da toplumun iyiliği

için birtakım normlar konabilir. Sonuç olarak, Evrim Teorisi’nden nesnel bir etik görüş çıkarmak,

buna kalkışıldığında ‘doğalcı yanlış’a düşüleceğinden dolayı mümkün değildir. Materyalist bir ontolojiyle ise hiçbir şekilde nesnel temelleri olan bir etik sistem oluşturulamaz. Evrim Teorisi’nin etik sistemler açısından asıl önemi, ateist-evrimcilerin bu teoriyi kullanarak teist ontolojiyi ve bunun sonucunda da tektanrıcı dinlerin ontolojilerine dayalı etik sistemlerini yıkmaya çalışmalarıdır.

Yani, Evrim Teorisi’ne dayanılarak oluşturulmaya çalışılan etik sitemlerden çok bu teoriye dayanılarak tektanrılı dinlerin etik görüşlerine son verilmeye çalışılması asıl dikkat edilmesi gerekli husustur. Fakat -bu kitap boyunca göstermeye çalıştığım gibi- Evrim Teorisi kullanılarak tasarım delilinin gücünün zayıflatılması, teist ontolojinin ve tektanrıcı dinlerin bu ontolojiye dayalı etik sistemlerinin yıkılması mümkün değildir.

Sevgili Arkadaşlar,

Caner TASLAMAN'ın aynı adlı yazısını olduğu gibi buraya kopyaladım.

Ben evrimi savunan bir teist olarak bu konunun dünyamız ve üzerinde birlikte yaşadığımız hemcinslerimiz açısından çok önemli olduğunun farkındayım. Bu yüzden yazının özetini çıkarmanın zorluğu nedeni ile olduğu gibi buraya asarak, bu konuda çeşit çeşit fikiri ve inancı barındıran bu forumda insanlık kazansın diye orta yol bulma çabası içindeyim. Bu hepinizce malumunuzdur.

Burada işleyeceğimiz konu forumda sürekli işlediğimiz kuran-ayetler bağlamından uzak bir şekilde tektanrılı dinlerin etiğe bakışı ile, evrimi Tanrısız savunan görüşün etiğe bakışını masaya yatırmaktır. Ve bu dürüst yaklaşımlar neticesinde farklı farklı düşünen insanların yaşayabilecekleri tek dünya olduğundan barışcıl ve huzur içinde yaşamanın yollarını-çarelerini aramaktır/aramak olsun.

Hepinize selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bergüzar;

İnsanların hepsi özgür iradeleriyle neyi tercih ederlerse onu yaşarlar bunu dinimizde böyle söylüyor zaten, Dinde zorlama olmadığını belirtiyor ve her kul kendi iradesiyle tercih ettiği hayatı yaşar ve ötede bunun neticesi olarak sorgu ve suale tabi tutulur. Bundan dolayı evrim veya başka bir inanç türü her zaman var olacak, Allaha inanmayan insanlar var saydıkları ilk aminoasitin oluşumuna bir türün var oluşuna diğer türe zıplamasına şahit lik etmedikleri halde dindar insanları bilim dışı olmakla suçlayacak ancak tek dayanağı sanrılar ve çizimler olan bir teoriyi desteklemeye devam edecek . Bunu mazur da görüyorum çünkü nasıl iman etmiş insanlar her şeyden Allaha ait bir iz görüyorsa başta mayers ve dawkins olmak üzere bu teoriye inanmış insanlarda ara fosil olmasa da bir çok türün günümüzdeki komplike halleriyle birebir örtüşen veya soyu tükenmiş olsa da bir önceki formuna malesef rastlanamayan fosillere rağmen her şeyden evrime dair kanıt çıkaracaklar.

Gözlerinin önünde gerçekleşmediği için Allahın yarattığına inanmayıp, yine gözlerinin önünde gerçekleşmeyen evrime bilimsel diyerek inanacaklar %99 u bozan ve tahrip eden mutasyonun sürekli, zaman zaman da dairesel olarak kalan % 1 lik kısımdan süper camlıların çıktığını kabul edecekler. cillop gibi duran 100 m,iyonmlarca yıllık fosilin türü hala yaşıyorsa dün olduğu gibi bu gün de aynı olması karşısında bu evrim geçirmemiş ama şu kafa tası neyi ölçü aldıkları belli olmadan genetik bilim patlaması yaşanan çağda bile sırf benzediği için şunun atası diyecekler. Şu organa gereksinim duyduğu ,için ki bu ihtiyaç duyan şeyin ne olduğunu tanımlamadan mutasyonlarla olsa iyiye değil kötüye değişecek milyonlarca ucube görünümündeki canlıların varlığı ihtimalini yok sayarak şu oluştu koku almak istedi burun oluştu görmek istedi yani ihtiyaç duydu göz oluştu diyecekler halbuki koku almadan görmeden yaşayan o kadar canlının neden yaşamaya devam ettiğini anlamızlıktan gelecekler.

Doğal seleksiyonda ggüçlünün yaşadığını hasta ve zayıfların elendiğini ancak elenen de kalan da x canlısı olduğunu kalan canlının sırf yaşamayı başardı diye y canlısına dönüşmeyeceğini anlamak istemeyecekler.İnançkonusu bu,Bunu mazur görmem de bir sorun yok ancak sorun gözlenemeyen tekrarlanamayan ve asla şahit olunamyan bir şeye vahiy gibi iman edilip sonra bunun bilimsel olduğunun söylenmesi ve kısacık hayatta Cehennem gibi bir sona sırf inat sebebiyle razı olunması.

TAbii ki herkes özgür, ama Cennetle Cehennem arasında çadır kurulacak bir yer yok...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Scarfalcon,

Aslında yazıyı çok eskiden açtığım bir başlık vardı, onun altına asıp başlığı güncelleyecektim lakin bulamadım başlığı. Belki böylesi daha iyi oldu bilmiyorum.

Şöyle düşünüyorum bu evrim konusunda.

Teistsin ve sana gelenekten dayatılan bir Adem-Havva olayı var. Ve bir Tanrı var. Bu Tanrıyı tanımlarken, sonsuz kudretli ve güçlü, herşeye gücü yeten bir Tanrı bu.

Adem-Havva türü yaratma hokus pokus bir yaratma, yani en yalın hali ile bu.

Evrimsel süreçle yaratma ise bu hokus pokusun dışında, sebep-sonuç ilişkisi ile açıklanabilen ve bilimin bilme sınırları dahilinde olan bir yaratma süreci.

Akıllı tasarım lafı geçiyor ama bu HY grubu gibi bir laf değil, bunuda belirteyim istedim.

Şimdi teistlerin çoğuna evrim diye söyleyince yok canım ben maymundan gelmiş olamam diye bunu bir aşağılama olarak görüyor. Ateistler ise insan-hayvan diye ayırmıyor ve canlı tektir diyor. Zaten teizm ile ateizmi biraz kavgaya düşürmek için yapılan şeyler bunlar, altından çıkacak olanlar ise büyük ihtimalle evangelistler ve hristiyanlar. Çünkü kıyamet bir an önce kopsun, İsa Mesih gelip bütün hristiyanların günahını alsın ve tüm hristiyanlar cennete gitsin. Akıllı tasarım diye dayatılan ve içinde Türkiye ayağı HY olan tayfanın hizmet ettiği şey budur.

Neyse konumuza dönecek olursak, ne dedik herşeye muktedir bir Tanrı var.

Teistlerin burada kabullenmedikleri şey şu.

Hokus pokus ile yaratan Tanrı, evrile evrile canlılığı ilerletemez mi, buna gücü yetmez mi?

Ben böyle bakıyorum, evrime inanıyorum ama evrimin aşamalarını insan bilemez diyorum. Çünkü veriler tastamam bu budur demeye yeterli değil.

Tanrı çok güçlü dedik ama şunuda söyleyelim. Kontrollü bir güç bu. Çünkü biliyoruzki kontrolsüz güç güç değildir. Bu yüzden evrimle kavga etmek hiçbir teiste ve inanca fayda sağlamaz. Bu demek değildirki ateizmin kendine şiar edindiği evrimi savunalım.

Ama dediğim gibi bilim şu an bize bir evrilmenin olduğuna işaret ediyorsa, Tanrı böylede sistemi var etmiştir ama işleyişi nasıldır bilemeyiz demek en akılcı yaklaşım gibi geliyor bana.

Selam ederim.

tarihinde berguzar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Bergüzar;

Evrime işaret eden bir şey yok, eldeki veriyi evrime uygun yorumlama var. Öyle olmasaydı sadece çizim ve varsayımdan güç alınabilirmiydi. Hatırla 10 civarında insana doğru giden bir maymun sürüsü var en önde insan neden çizim sen ce o . Çünkü onları karşılayan bilimsel veri yok. Evrim ateistlerin " Peki o zaman nasıl oluştu bunca canlı ?" sorusu karşısında suskun kalmasını önlediği için kabul görüyor ve dawkinsin dediği gibi bilim perdesi altında "ateisti entellektüel gösteriyor"

Benim şu veya bu görüşle bir derdim yok, derdim şu ki Allah dilediği gibi yaratabileceği halde en basit haliyle hokus pokus gibi de yaratabilir. Bunun önüne geçebilecek bir güç yok. Evreni tesbih taneleri çeviren bunu yapamaz mı? Evrimin materyalleri de mükemmelliği açıklama bakımından olduklça sönük ki az önce şu ifadelerle ona değindim;

"Gözlerinin önünde gerçekleşmediği için Allahın yarattığına inanmayıp, yine gözlerinin önünde gerçekleşmeyen evrime bilimsel diyerek inanacaklar %99 u bozan ve tahrip eden mutasyonun sürekli, zaman zaman da dairesel olarak kalan % 1 lik kısımdan süper camlıların çıktığını kabul edecekler. cillop gibi duran 100 m,iyonmlarca yıllık fosilin türü hala yaşıyorsa dün olduğu gibi bu gün de aynı olması karşısında bu evrim geçirmemiş ama şu kafa tası neyi ölçü aldıkları belli olmadan genetik bilim patlaması yaşanan çağda bile sırf benzediği için şunun atası diyecekler. Şu organa gereksinim duyduğu ,için ki bu ihtiyaç duyan şeyin ne olduğunu tanımlamadan mutasyonlarla olsa iyiye değil kötüye değişecek milyonlarca ucube görünümündeki canlıların varlığı ihtimalini yok sayarak şu oluştu koku almak istedi burun oluştu görmek istedi yani ihtiyaç duydu göz oluştu diyecekler halbuki koku almadan görmeden yaşayan o kadar canlının neden yaşamaya devam ettiğini anlamızlıktan gelecekler.

Doğal seleksiyonda ggüçlünün yaşadığını hasta ve zayıfların elendiğini ancak elenen de kalan da x canlısı olduğunu kalan canlının sırf yaşamayı başardı diye y canlısına dönüşmeyeceğini anlamak istemeyecekler"

Şimdi Allah ister erile evrile ister bir an da evreni de insanı da var edebilir. Bu konuda demek ki allahın neyi istediği önemli ki Kurana bakmaktan başka mantıklı yok yok, ve "İnanmıyorlarsa Allahtan başka bütün yardımcılarını çağırıp Kuranın bir mislinimeydana getirsinler onu da yapamazlarsa 10 suresini yazsınlar." buyurduğu ve bu kadar düşmanı olan bir kitabı damarlarına basarak nazara verdiği halde hala beşer üstü bir kitap olduğunu ilan eden Kuran da HzAdemi evrim süreciyle yarattığından bahsetmioyr ve fosiller 400 000 000 yıllık olsa bile bu günküyle aynı. Kambriyen döneminde bulunan fosillerin prekambriyen dönemin de ilkel formları yok ve bundan dolayı bu döneme patlama deniyor.

Şimdi hal böyle iken genel konjektür statik evren teorisini kabul ettiği için genişlediğini fark ettiği halde bunu ifade edemeyen Einstein gibi yapıp sonra kendi ifadesiyle " Hayatımın en büyük hatasıydı" mı diyelim?

Link to post
Sitelerde Paylaş

evrimle ilgili açıklanabilen en büyük açıklama doğal seçilim.bütün meknizmaları bilinen tek olgu doğal seçilim.

biliyoruz ki nesi tükenen bir çok canlı türü var.neredeyse hayatta olanlardan bile daha çok canlı türü tükenip gitmiş.

madem doğa bu kadar acımasız ve canlılar bu kadar büyük çabalarla hayatta kalabiliyorlar. bu şartlarda bir tek hücreden gelşip nasıl bu kadar çeşitiliğe ulaşıldı ?

türleşme zaten herkesçe kabul edien bir fenomen.

ama scarfalcon doğru söylüyor.minareyi çalan kılıfını hazırlar.

nasılsa herkes inanmak stediğine nanıyor.

bence tersinim teorisine bir bakın.bu teoriye göre canlıların neslinin neden hızla tükendiği daha mantıklı açıklanabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok saçma bir tartışma..

Evrim teorisi bilimsel bir teoridir ve din ve etikle karşılaştırılamaz.

Bilimsel teorileri ahlak ve etik bazında değerlerle tartışamazsınız.

Bilim amoraldir. Yani moral ne vardır ne de yoktur. Moral değerlere bilimde yer yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok saçma bir tartışma..

Evrim teorisi bilimsel bir teoridir ve din ve etikle karşılaştırılamaz.

Bilimsel teorileri ahlak ve etik bazında değerlerle tartışamazsınız.

Bilim amoraldir. Yani moral ne vardır ne de yoktur. Moral değerlere bilimde yer yoktur.

Ya niye saçma diyorsun hacı abi :)

Moral değerlere bilimde yer yoktur diyorsun ama bilinci/zihini açıklarken orda bir sürü moral değere yer var. Niye bazısı içinde oluyor bilimin, bazısı dışında oluyor o zaman? Neye göre belirliyoruz bunu.

Hem herşey beyinde bitiyor diyoruz, o zaman amaçsız bir varlık gibi sunuluyor insan/canlı.

Ama bu moral değer kabul edilmiyor.

Mutluluk/huzur/ahlak deyince bu moral değer kabul ediliyor.

Herşey madde ve devinimine inince biz anlamsız bir varlık olmuyor muyuz hacı abi?

Sonra bunların bilimde yeri yok diyoruz.

Valla kafam karıştı. :)

Selam ederim.

Bu arada küçücük bir not sana özel:

Başlığımı tavana taşımadığın için çok teşekkür ederim. Bak güzel şeyler yapıcaz bu başlıkta, gör sen. Sende insanlık kazansın istemiyor musun? İstiyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben daha evvel bir ölüydüm, tıpkı sizin gibi.

Vucudumun her parçası, her atomum dünyanın bir bölgesinde çevreye yayılmıştı.

Hatta vucudumun bazı parçaları güneşten ışık yoluyla geldi.

Uzun zaman önce bir şeyler oldu, karbon, hidrojen, oksijen, nitrojen ve fosfor denilen atomların birleşmeye başladı.

Birbirlerine tutunarak molekül denilen şey oluştu önce.

Sonra onlar zincir molekülleri, onlar strüktür denilen düzeni, bu düzende hücre denilen kendi kendine yetebilen bir organizmayı oluşturdu.

Sonra hücre bölündü,bölündü, bölündü..

Çoğu şimdi bitki denilen düzenli bir yapıya kavuştular, nefes almaya başladılar.

Onlar nefes alıp verdikçe dünya oksijenle, azotla daha doğrusu hava ile doldu.

Bayağı uzun bir zaman geçti, nasıl oldu bilmiyorum vucudumun bir yarısını sperm denilen bir hücrede, diğer yarısı da yumurta denilen hücrede buldum.

Spermde olan yarım gayretli bir yolculuktan sonra yumurtaya ulaştı, birleştiler.

Bölündüler, bölündüler ellerim, gözlerim, kalbim, beynim oluştu.

Bu şekilde 9 ay gibi, biraz uzun veya kısa da olabilir, bir süre geçti.

Sonra ne mi oldu?

Ölüydüm, dirildim..

Aynı sizin gibi.

Şimdi ne zaman olacak bilmiyorum ama bir gün tekrar ölümü tadacağım.

Atomlarım tekrar dünyaya belki de evrene yayılacak, öleceğim.

Zaten daha evvelde ölüydüm, bir şey oldu, bir kere dirildim.

Demek ki ölüyken dirilebiliyormuşum, çünkü bu oldu, biliyorum.

Burada öldükten sonra bir kez daha dirilemeyeceğim garanti değil.

Hatta atomlarım veya onları yapan enerji ezelden ebede var olacaksa, tekrar dirileceğim garanti.

......

Şimdi bu şekilde teist biri bu yazıyı yorumlarsa yeniden dirilmeye ahiret diyebilir..

Gerçi cennet-cehennem, melek, ceza-mükafak vs. ile iş daha komplike bir hal alır ama, sonuç itibarı ile bu şekilde yorumlayabilir.

Eğer yukarıda yazdıklarımı abiyogenez başlangıçlı bir evrime inanan birey yorumlarsa, evet bu ihtimal var ama ahiret masal der.

İşte bilimin etik değerlerinin böyle içine edilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Zazo....

İşin asıl trajik tarafı, bizim verdiğimiz kararların çoğunun yanlış olmasına rağmen, atom ve moleküllerin aldığı kararların asla yanlış olmaması keyfiyeti.

Bunu hazmedebilir miyiz bilmiyorum? Başka ne yapabiliriz!

Hazmedemiyoruz....

Ve etiğin içine bilim amoraldir diyerek ediyoruz hemde.

Bilim amoraldir evet.

Peki ya insan? İsterse bilim adamı olsun bu insan.

Bilim adamının amoral olmaya hakkı var mıdır?

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz bilim adamlarının ahlakından bahsetmiyoruz.

Bilim adamı ahlaksız bile olsa, bilimin yöntemlerine uymak zorunda olacağı için, o ahlakın bilimi etkilememesi gerekir.

Ama bazı kötü ahlak sahibi bilim adamları vardır ki onlar, kendi ahlaksal değerlerini ve inançlarını, nesnel ve amoral bilimin yöntemlerine aldırış etmeden, bilime dayatırlar.

Behe gibi..

Bilim adamlarının ahlakını bilimden soyutlayarak eleştirmek bilim eleştirmek değildir.

Einstein ilk karısını aldatmışsa bundan bilim değil, Einstein sorumludur.

Ahlaksız olan, ahlaksız Einstein'ın yaptığı bilim değildir yani..

Sapla samanı ne zaman ayırbildiniz ki, karıştırasınız..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biz bilim adamlarının ahlakından bahsetmiyoruz.

Bilim adamı ahlaksız bile olsa, bilimin yöntemlerine uymak zorunda olacağı için, o ahlakın bilimi etkilememesi gerekir.

Ama bazı kötü ahlak sahibi bilim adamları vardır ki onlar, kendi ahlaksal değerlerini ve inançlarını, nesnel ve amoral bilimin yöntemlerine aldırış etmeden, bilime dayatırlar.

Behe gibi..

Bilim adamlarının ahlakını bilimden soyutlayarak eleştirmek bilim eleştirmek değildir.

Einstein ilk karısını aldatmışsa bundan bilim değil, Einstein sorumludur.

Ahlaksız olan, ahlaksız Einstein'ın yaptığı bilim değildir yani..

Sapla samanı ne zaman ayırbildiniz ki, karıştırasınız..

Aşkolsun hacı abi,

Bu başlıkta bilimin etiği konuşulmuyorki. Sen okudunmu yazıyı baştan sona.

Ve benim şu cümlelerimi:

Burada işleyeceğimiz konu forumda sürekli işlediğimiz kuran-ayetler bağlamından uzak bir şekilde tektanrılı dinlerin etiğe bakışı ile, evrimi Tanrısız savunan görüşün etiğe bakışını masaya yatırmaktır. Ve bu dürüst yaklaşımlar neticesinde farklı farklı düşünen insanların yaşayabilecekleri tek dünya olduğundan barışcıl ve huzur içinde yaşamanın yollarını-çarelerini aramaktır/aramak olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aşkolsun hacı abi,

Bu başlıkta bilimin etiği konuşulmuyorki. Sen okudunmu yazıyı baştan sona.

Ve benim şu cümlelerimi:

Burada işleyeceğimiz konu forumda sürekli işlediğimiz kuran-ayetler bağlamından uzak bir şekilde tektanrılı dinlerin etiğe bakışı ile, evrimi Tanrısız savunan görüşün etiğe bakışını masaya yatırmaktır. Ve bu dürüst yaklaşımlar neticesinde farklı farklı düşünen insanların yaşayabilecekleri tek dünya olduğundan barışcıl ve huzur içinde yaşamanın yollarını-çarelerini aramaktır/aramak olsun.

Başından çuvallamışsın zaten.

Evrimi tanrısız savunan görüş bilimsel görüştür.

O da dinlerin etiğe bakışı ile karşılaştırılmaz.

Sen nasıl bir başlık açtığını biliyor musun?

Evrimi tanrısız savunanların etiğinden bahsediyorsan, o zaman bilim adamlarının etiğinden bahsediyorsun demektir.

Kafan karışık senin. Başkalarının da kafasını karıştırıyorsun.

Ama benim kafamı karıştıramazsın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başından çuvallamışsın zaten.

Evrimi tanrısız savunan görüş bilimsel görüştür.

O da dinlerin etiğe bakışı ile karşılaştırılmaz.

Sen nasıl bir başlık açtığını biliyor musun?

Evrimi tanrısız savunanların etiğinden bahsediyorsan, o zaman bilim adamlarının etiğinden bahsediyorsun demektir.

Kafan karışık senin. Başkalarının da kafasını karıştırıyorsun.

Ama benim kafamı karıştıramazsın.

Hacı abi,

Benim kafam karışık değil, en azından inanç bağlamında hiç değil. Ama bilimsel konularda bazen karışıyor, haklısın. Çünkü ne yazıkki sen kadar bilmiyorum ve bilemeyeceğim. Sadece bol bol okuyup düşünerek anlamaya çalışıyorum.

Ama başlıkta kafa karıştıran bir yer yok. Zira bütün bilim adamlarını sen ateist yaptın çıktın. Halbuki bilim yapan bir sürü teist var ve bilimine Tanrısını hiç karıştırmıyor.

Ateizmi bilimin tekelinden kurtardığımız gün insanlığın kurtuluş günüdür diyorum. Ha bu arada elbette teizme kaptırmayalım ordan kurtarmışken. Nokta. :)

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizmi bilimin tekelinden kurtardığımız gün insanlığın kurtuluş günüdür diyorum. Ha bu arada elbette teizme kaptırmayalım ordan kurtarmışken. Nokta. :)

Selam ederim.

Bilim ateizmin elinden kurtulunca nolacak ki ?? Hey allam ne güldüm bu iletiye :D

Ateizmin insanlığa ne zararı olduğunu senden öğrenelim lütfen . Ona göre ateizmden ayrılacamda .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilim ateizmin elinden kurtulunca nolacak ki ?? Hey allam ne güldüm bu iletiye :D

Ateizmin insanlığa ne zararı olduğunu senden öğrenelim lütfen . Ona göre ateizmden ayrılacamda .

O cümle yanlı yazılmış gibi algılamışsın everest. Ama değil, belki ilk etapda öyle görünüyor ama değil.

Başlık yazısını okuduysan başta sona zaten bana bu soruyu sormazdın.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O cümle yanlı yazılmış gibi algılamışsın everest. Ama değil, belki ilk etapda öyle görünüyor ama değil.

Başlık yazısını okuduysan başta sona zaten bana bu soruyu sormazdın.

Selam ederim.

Başlık yazısını okumadım . Uzun uzun yazılan yazıları pek okuyasım gelmiyor açıkçası . Ama yanlış anladın diyosan tamam . Yanlış anlamışımdır .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlık yazısını okumadım . Uzun uzun yazılan yazıları pek okuyasım gelmiyor açıkçası . Ama yanlış anladın diyosan tamam . Yanlış anlamışımdır .

Bak şimdi çok mahçup oldum ya.

Güzel bir yazı, sıkmayacak seni inan. Okursan iyi olur diye düşünüyorum. Tabi yine sen bilirsin.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı abi,

Benim kafam karışık değil, en azından inanç bağlamında hiç değil. Ama bilimsel konularda bazen karışıyor, haklısın. Çünkü ne yazıkki sen kadar bilmiyorum ve bilemeyeceğim. Sadece bol bol okuyup düşünerek anlamaya çalışıyorum.

Ama başlıkta kafa karıştıran bir yer yok. Zira bütün bilim adamlarını sen ateist yaptın çıktın. Halbuki bilim yapan bir sürü teist var ve bilimine Tanrısını hiç karıştırmıyor.

Ateizmi bilimin tekelinden kurtardığımız gün insanlığın kurtuluş günüdür diyorum. Ha bu arada elbette teizme kaptırmayalım ordan kurtarmışken. Nokta. :)

Selam ederim.

Ben bu başlık altında ateizmden hiç bahsetmedim. Bilimden ve bilim adamlarından bahsettim. Ahlaklı veya ahlaksız..

Ne ateizm bilimin tekelindedir, ne de bilim ateizmin tekelindedir.

Ateizmi veya bilimi birbirlerinden kurtarmanıza gerek yoktur.

Çünkü aralarında hiçbir ilişki yoktur.

İkisi de farklı domainlerin magistratlarıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başından çuvallamışsın zaten.

Evrimi tanrısız savunan görüş bilimsel görüştür.

O da dinlerin etiğe bakışı ile karşılaştırılmaz.

Sen nasıl bir başlık açtığını biliyor musun?

Evrimi tanrısız savunanların etiğinden bahsediyorsan, o zaman bilim adamlarının etiğinden bahsediyorsun demektir.

Kafan karışık senin. Başkalarının da kafasını karıştırıyorsun.

Ama benim kafamı karıştıramazsın.

Ben bu başlık altında ateizmden hiç bahsetmedim. Bilimden ve bilim adamlarından bahsettim. Ahlaklı veya ahlaksız..

Ne ateizm bilimin tekelindedir, ne de bilim ateizmin tekelindedir.

Ateizmi veya bilimi birbirlerinden kurtarmanıza gerek yoktur.

Çünkü aralarında hiçbir ilişki yoktur.

İkisi de farklı domainlerin magistratlarıdır.

Haklısın hacı abi, ne diyeyim.

En çok benim kafam karışık. Yukarıdaki iletilerde bunun ispatı zaten. :)

Yalnız şurda yanlış anlaşılmaya yol açtın. Demişsin ya evrimi Tanrısız savunan görüş bilimsel görüştür. işte bu cümlen seninde ateist olman hasebiyle direk ateizm düşüncesi uyandırıyor insanlarda ve bende.

Ama dediğin gibi bilimsel görüş olması için bilim adamının ateist-teist olmasına gerek yok, bilime Tanrıyı bulaştırmasın var/yok diye diyorsan ha ona eyvallah derim. Zaten bende aynını diyorum.

Selam ederim.

tarihinde berguzar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Alıntı yapılan yazarın kafası beni rahatsız etti. Nasıl bir kafaysa; evrim karşıtı propagandasını güçlendirebilmek adına tarihin en kanlı katilini evrim savunucusu yapmış.

Gülerler...

Nazi Devleti ile Vatikan'ın nasıl samimi ve sıcak ilişkiler içinde olduğunu, Hitler'in kendisini "Tanrı'nın işini yapan kişi" olarak tanımlamasını falan es geçip ciddi ciddi evrim teorisini nazi katliamlarının sebebi sayarsanız adama çok fena gülerler.

Evrim Teorisi'nin sırtından geçinmeye çalışan sapkın asalaklar da vardır ve olacaktır. Lakin bunların yediği naneler Evrim fikrini bağlamaz. Bağlatmaya çalışan da kendi kirli propagandasının peşindedir.

Kimin hangi amaç ve güdüyle evrim çalışmalarına katıldığı açıkçası evrim teorisinin özünü kirletemez. Çünkü bilimsel davranma ve çalışma zorunluluğu, kişisel hırsların evrim fikrinin ırzına geçmesine müsaade etmiyor. En ateşli ahlaksız insan bile olsa, evrim teorisine yapacağı etki, bilim denen tarafsız ve kesin kuralları olan disipline uymak zorunda.

Buradan yapay bir etik çıkartmaya çalışmak faydasız. Dünya üzerindeki yaşamın şeceresini dökmeye çalışan bir teori herhangi bir etik anlayış üretmek niyetinde değildir. Olsa olsa birileri evrim teorisine bazı anlamlar ihale etmeye çalışır, o kadar.

Evrim Teorisi'nin ulaştığı ve ulaşacağı noktalar; yüzyıllardır dikte edilen anlayışları yıkacaksa, gerçekleri ortaya döktüğü için yıkmış olacaktır. Daha güçlü ve daha iyi bir etik sunduğu için değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...