Jump to content

Biyoloji Soruları....


Recommended Posts

  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Burada iki soruna değinilmiş...

İlki omurgasız olmak..

İkincisi beslenme..

Okyanusların derinleriden yaşayan hayvanlarda gerçekten omurga olsa bile kemikleşme olmuyor.

Omurgalar jelatinimsi bir yapı arzediyor. Basınca maruz kalınca kırılmıyor. Çökmüyor.

Ama omurgasız olmanın başka bir yararı yok. Her omurgasız canlı okyanusların derinlerinde yaşayamıyor.

Omurgasız olmaktan öte başka nedenler de olmalı.

Beslenmenin rolü ise bir dereceye kadar doğru ise de önemli bir neden olduğunu sanmıyorum.

Çok daha önemli iki neden var.

Sorun sanıldığından daha ilginç aslında..

Okyanusun derinliklerinde (derinlik deyince birkaç km ile 10 km anlaşılmalı) yaşayan hayvanların bulunduğu koşulları iyi bilmek gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çok daha önemli iki neden var.

Sorun sanıldığından daha ilginç aslında..

Okyanusun derinliklerinde (derinlik deyince birkaç km ile 10 km anlaşılmalı) yaşayan hayvanların bulunduğu koşulları iyi bilmek gerekiyor.

Okyanusun birkaç km derinliklerinde pek hayvan yaşamaz(Avlanmak için derinlere dalan büyük deniz canlılarını es geçiyorum) . Çünkü ışık yoktur . Oksijen azdır . Basınç fazladır . sıcaklık düşüktür .

Bu derinliklerde küçük canlılar yaşayabilirler . Bunlar mikroorganizmalardan tutun da dayanıklı ve basit yapılı balık türlerine kadar gider.

Ayrıca planktonlar bolca bulunur . Planktonlar ise çoğu deniz canlısı için iyi bir besin öğesidir .

Yani birkaç km derinlerde yaşayan canlıların yüzeyde yaşama olasılığı yok denecek kadar az . Çünkü bu derinliklerde yaşam zor olduğundan canlıların ihtiyaçları bir zincir halinde birbirine bağlıdır .

Örn : Bazı deniz canlıları ışık olmadığından veya ışık çok az olduğundan bir saldırı sistemi geliştirmiştir . Buda bizim hareket sensörleriyle hemen hemen aynı işlevi görür . Avcı avının küçücük bir hareketini algılar ve onu avlar . Diğer yandan bazı canlılar da savunma sistemlerini bu derinliklere göre geliştirmiştir vs vs

Link to post
Sitelerde Paylaş

Böyle abes soruları nerden bulursunuz ne bileyim.

Her canlı yaşadığı ortama adapte olmuş haldedir. Farklı bir ortama götürürseniz orada yaşayamaz. Peki nereye kadar?

Bir canlının adaptasyo kabiliyeti ne kadar özelleştiğine bağlıdır. Eğer bir canlı çok ekstrem koşullar için özelleşmişse, o koşulların dışında yaşaması pek mümkün değildir. Örneğin çitalar açık alanlarda ceylan yakalamaya özelleşmiştir, yağmur ormanında yaşayamaz, var olamaz.

Ama yaşayamaz demek, gider gitmez ölür demek değildir. Belli bir müddet sonra o canlı ve nesillerinden eser kalmaz demek.

Okyanusun dibindeki canlılar içinde aynı şey geçerlidir. Mesela orada yaşayan bazı yengeçlerin daha sığ yerlerde de yaşaması ve varolması mümkündür. Fakat her tür için aynı şey söylenemez.

Kafaya takılan şey basınçsa, bu balıklar filan için hemen hiç mesele değildir. Derinlerdeki asıl sorun basınç değil sıcaklıktır. Oradaki dondurucu soğukta yaşayabilmek için canlılar pek çok ısınma mekanizması geliştirmişlerdir. Bilhassa görerek avlanan türlerde bu sistemler son derece gelişmiştir. Fakat bu sorun derinlerde yaşayan canlı yüzeye çıkınca dramatik bir hal alır. Çünkü derin sularda sıcaklık sabit ve soğuktur. Bu soğukta yaşamaya adapte olmuş canlıların daha yukardaki sulardaki değişken ve yüksek sıcaklıklarda yaşaması pek mümkün olmaz. Mesela, gene oralarda yaşayan bazı yengeçler için 1 derecelik sıcaklık farkı ölüm demektir.

Yengecin bile farklı türleri için olabilir, olamaz denebilirken, okyanus dibi canlılarının tümü için bir şey söylemek, biraz abesle iştigaldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Derinliklerin soğuk olduğunu ilk defa duyuyorum. Karalarda iddia ediliyor ki. Belli mesafelerde derine inildikce sıcaklık artıyor. Okyanus diblerinin de sıcak olduğunu zannediyordum. Demek ki yanlış biliyormuşum.

Sevgiler.

Karada derinlere indikçe sıcaklık artar çünkü bilindiği gibi dünyanın çok sıcak bir çekirdeği var . Bu çekirdeğe ne kadar yaklaşırsan o kadar fazla sıcaklık hissedersin .

Okyanus tabanlarının ise çekirdekle alakası yoktur ( Çatlaklar ve sıcak magma akıntıları hariç ) Bu yüzden okyanus diplerinde sıcaklık oldukça düşüktür .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu soruları sormamın nedeni bazı yanlış anlaşılmaların olması.

Örneğin denizin derinliklerinde basınç giderek artıyor ve en derin yerde 1000 (bin) atmosfer basıncına ulaşıyor.

Ama o derinlikte bile yengeçler, balıklar, tüp solucanları ve diğer canlılar var.

Yanlış bilinen özelliklerden biri orada yaşayan canlılarda içbasıncın çok yüksek olduğu ve onların yüzeye çıkarılmaları durumunda bu yüksek basınçtan dolayı patlayacakları görüşü.

Bu absürd bir iddia aslında.

Neden absürd olduğunun ilginç bir açıklaması var.

Onu herkesin bilmesini istiyorum. Çünkü ben de yeni duydum sayılır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Okyanusların derinliklerinde yaşayan canlılar oraya adapte olmuşlardır. Buna Anibal işaret etti.

Ben bu adaptasyona değinmek istiyorum.

Suyu basınçla sıkıştırmak çok zordur. Su molekülleri sıkıştırılmaya direnirler.

Derinlerde yaşayan canlıların vücudunda boş kavite yoktur. Hepsi su ile doludur.

Dolayısıyla bin atmosferlik basınç bile onları olumsuz etkilemez ve basınç altında sıkışıp parçalanmazlar.

İç basınçları yüksek değildir. Sadece yapılarındaki su basınçtan etkilenmediği için, onlar da etkilenmezler.

Dolayısıyla yüzeyde varlıklarını sürdürmemeleri için bir neden yoktur.

Derinlere indikçe su soğur ve daha da önemlisi oksijen satürasyon düşer.

En derin yerlerde bu satürasyonun yüzde 0.1'e düştüğü bilinmektedir.

Suyun soğuması büyük bir sorun oluşturmaz. Çünkü sıcaklık sıfır derecenin üstündedir ve o sıcaklıkta yaşayan çok canlı vardır.

Besin maddeleri de bir sorun oluşturmuyormuş.. Çünkü yukardan aşağı sürekli olarak yağıyor besin maddeleri.

Ayrıca aşağıda kemosentez yapan bakterilerin temelini oluşturduğu bir eko sistemi var.

Derinlere adapte olan bu canlıların yüzeyde karşılaşacakları en büyük sorun yüksek oksijen satürasyonu...

Yüksek oksijen satürasyonu onlar için bir zehir niteliğinde. Kısa zamanda ölüyorlar.

Basınç hiç önemli değil. Sıcaklık da o kadar önemli değil. Anibal sıcaklığın önemini biraz abartmış..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyoloji sorusu 2:

Bütün hayvanların kanı kırmızıdır. Nedeni de demir içermeleridir. Hayvanlarda hemoglobin hem ve globin kelimelerinden oluşmuştur.

Hem demir demektir. Globin proteindir. Hemoglobin hayvanlarda kanda oksijen taşır ve hayvanların kanı bu yüzden kırmızıdır.

Kanı mavi olan bir hayvan biliyor musunuz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karada derinlere indikçe sıcaklık artar çünkü bilindiği gibi dünyanın çok sıcak bir çekirdeği var . Bu çekirdeğe ne kadar yaklaşırsan o kadar fazla sıcaklık hissedersin .

Okyanus tabanlarının ise çekirdekle alakası yoktur ( Çatlaklar ve sıcak magma akıntıları hariç ) Bu yüzden okyanus diplerinde sıcaklık oldukça düşüktür .

Mesele çekirdeğe yakınlık ise, okyanusun 10 bin metre derinliği karalardan daha yakındır çekirdeğe,

Deniz seviyesindeki bir karadan 10 bin metre aşağı inmek ile, deniz seviyesinden 10 bin metre aşağı inmek çekirdeğe yakınlık açısından aynı şeydir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biyoloji sorusu 2:

Bütün hayvanların kanı kırmızıdır. Nedeni de demir içermeleridir. Hayvanlarda hemoglobin hem ve globin kelimelerinden oluşmuştur.

Hem demir demektir. Globin proteindir. Hemoglobin hayvanlarda kanda oksijen taşır ve hayvanların kanı bu yüzden kırmızıdır.

Kanı mavi olan bir hayvan biliyor musunuz?

Kanın rengini içinde taşıdığı pigmentler verir. Hemosiyanin pigmentini (bazı eklembacaklılar, yumuşakçalar gibi) içeren kanlar mavi renkli olur.

Örnek: Istakoz

Bunların yapısında demir yerine "bakır" elementi bulunur. Mavi oluşunun nedeni bundandır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı bütün hayvanların kanı kırmızı değildir. Kanı mavi beyaz, sarı vs. olan bir sürü hayvan vardır. en iyi bilineni atnalı yengecidir, zira kanı gidilip parayla satın alınabilir.

Pek çok deniz canlısı için, ki bunlara derin deniz canlıları da dahildir,sıcaklık sandığından çok daha fazla kritiktir. Genellikle yaşam aralıkları 1 derece ile sınırlıdır, daha yüksek/düşük sıcaklık ölmelerine sebep olur. Akvaryum sahibi olanlar bunu gayet iyi bilir.

Oksijen bazı canlılar için öldürücü olabilir. Fakat pek çoğu için oksijen fazlalığı onların ölmelerine sebep olacak kadar yüksek değildir. Ama bu bilhassa plankton ve bakteriler için ölümcül olabilen bir parametre olabilir.

Basınç bir sorundur ama genel olarak derin deniz canlıları basınç düşmesinden etkilenmez. Fakat hepsi değil. Örneğin mandagöz mercan denen tür, derin denizlerde yaşar. Yakalayıp yukarı çıkarırsanız, basınç düşmesinden gözleri yuvalarından çıkacak ve hatta patlayacak kadar büyür. O yüzden de adına mandagöz mercan denir. Yüzme kesesi olanlarında çoğu zaman keseleri patlar. Benzer şekilde yüzeye çıkarılınca patlayan bazı türlerde vardır. Fakat bu türler azınlıktadır.

Derin denizler hakkındaki bilgilerimiz, 100 ışık yılı ötedeki galaksiler hakkındaki bilgilerimizden daha az. Tahminen oralarda yaşayan türlerin %99'u hala keşfedilebilmiş değil. O nedenle türlerin geneli için koşulları tartışmak havanda su döğmek olur şu anda.

Ve hacı, sorunun abesliği, "okyanusta yaşayan canlılar" gibi öyle bir genelleme yapman. Aynı derinlikte, ki 6.000 m'den bahsediyoruz, yaşayan bir yassı fener balığıyla bir köpekbalığını su üstüne çıkarırsan, fener balığı sıcaktan eriyip, basınçtan patlayacakken köpek balığı bırakınca güzelce biraz gezinip derinlere yolculuğuna başlayacaktır. Yani sorundaki abeslik, türler bazında işlenmesi gereken husus, tüm canlılar için genellemeye çalışmak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesele çekirdeğe yakınlık ise, okyanusun 10 bin metre derinliği karalardan daha yakındır çekirdeğe,

Deniz seviyesindeki bir karadan 10 bin metre aşağı inmek ile, deniz seviyesinden 10 bin metre aşağı inmek çekirdeğe yakınlık açısından aynı şeydir.

Sevgiler.

Çekirdeğe yakınlık karadan olursa etkilidir . Okyanus tabanları ile şu an üzerinde yaşadığımız yüzey arasında pek fark yok çekirdeğe yakınlığın hissettirdiği ısı bakımından.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oktay gayet güzel açıklamış.. Bakırdan dolayı bazı yengeçlerde kan mavidir.

Kanın rengini oksijen taşıyan pigmet veriyor. O pigmentin azlığına çokluğuna göre de kanın rengi değişebilir.

Ama demir yerine bakır içeren kanın rengi mavidir.

Okyanusların derinliklerinde yaşamın varlığı son 50 yıl içinde anlaşıldığı için insanlık için bir yeniliktir.

İnsanlık öğreniyor. Öğrenirken de bazılarımız Anibal gibi şikayet ediyor. Ağrılı öğreniyor..

Neyse..Sonunda öğreniyor ya..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesele çekirdeğe yakınlık ise, okyanusun 10 bin metre derinliği karalardan daha yakındır çekirdeğe,

Deniz seviyesindeki bir karadan 10 bin metre aşağı inmek ile, deniz seviyesinden 10 bin metre aşağı inmek çekirdeğe yakınlık açısından aynı şeydir.

Sevgiler.

Karada sıcaklık kolay kolay kaybolmuyor. Kaybolması için yüzeye çıkması ve oradan yayılması lazım.

Bu yayılma volkanlar tarafından sağlanıyor. Ayrıca sıcaklık yüzeyden de kaybediliyor ama o fazla değil.

Bu yüzeyel sıcaklık canlıların yaşaması için uygun koşulları sağlıyor.

Okyanuslarda durum çok değişik.

Çeşitli nedenlere bağlı olarak ortaya çıkan akıntılar, tuzlu suların çökmesi ve yoğunluk farklarının neden olduğu tabakalaşma ve su hareketleri sıcaklığı dağıtıyor.

Okyanusu ısıtan bir kaynak yok. Hidrotermal kaynakların sayısı çok az. Onların çevresinde ilginç bir eko sistemi var ama, okyanusun sıcaklığını onlar etkileyemiyor.

Okyanusun derinliklerinde sıcaklık 3 C derece olarak sabit kalıyor. Çok az oynuyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yerküreyi kazıyıp aşağıya indikçe sıcaklığın artması, yerçekiminin oluşturduğu basınç etkisiyle rerkabuğu tabakalarının ısınması şeklinde olmuyor mu?

Bu etkiden dünyanın çekirdeği değilde yerçekimi sorumlu diye biliyordum.

Haklısınız. Çekimin ilginç bir etkisi var..

Ama şu andaki çekimin değil.

Dünyanın çekirdeğinin sıcak olmasının nedeni, radyoaktivite ve genç dünyada demir ve nikelin yerin mekezine doğru çökme hareketidir.

Tabii bu çökmenin nedeni sizin de değindiğiniz yerçekimidir.

Bu çökme sırasında dünya ısınmıştır. Dünyanın merkezi altı bin derecedir ki bu güneşin yüzey sıcaklığına eşittir.

Dünyanın iç temperatürünü düşürme mekanizmaları sınırlı olduğundan yerin derinliklerinde sıcaklık giderek artmaktadır.

Bazılarına göre dünyanın merkezinde uranyum vardır ve o sıcaklıktan sorumludur. Ama bu kabul edilen bir teori değildir.

Kabul edilen teoriye göre dünyanın demir-nikel çekirdeği çökerken sıcaklık çıkmış ve dünya ondan henüz kurtulamamıştır.

Kurtulamadığı da iyi olmuştur. Dünyanın iç sıcaklığı olmasaydın canlılar ortaya çıkamazlardı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...