Jump to content

Biyoloji Soruları....


Recommended Posts

Hacı,

Ben sorunlardan bahsetmiyorum, çekinik veya dominant olmanın makenizmasından bahsediyorum.

Sen bi genin nasıl çekinçik veya dominant olduğunu soruyorsun. Ardından cevap olarak

"Yani baslın veya çekinik olmak genlerin içsel bir özelliği değildir.

Sorun onları şifrelediği proteinlern organizma için yetmemesidir.

O proteinlerin miktarı ancak iki genin birlikte etkinliği ile sağlanır. Biri hasta olunca diğeri yeterince protein şifrelemez.

Bu yüzden o tür genler için baskın terimi kullanılır. "

diyorsun.

Bu cevap yeterli değil. Bu genin çekinik olmasının tek sebebi protein olmayabilir. protein olabilir ancak yeterli veya yetersiz olmamasından farklı makenizmalarda olabilir.

Tabiki yazdıklarım her türlü makenizmayı içermiyor. Her türlü makenizmayı buraya taşıyamam, ama tek bir nedeni var o da budur da diyemem.

Bize bir örnek ver o zaman..

Genlerin başka etkinlikleri de vardır elbette.

Örneğin bazı genler transkripsiyon faktörler şifrelerler ve onlar kendileri ile ilgili diğer genlerin etkinliklerini modifiye ederler.

Ama bunu yine protein şifreleyerek başarırlar.

Burada anahtar cevap protein şifrelemesidir.

Bize başka mekanizmalar varsa onları açıklayabilirsin elbette.

Ama anlaşılır şekilde olsun..

Bekliyoruz..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Burası bir forum ve herkes birşeylere katkıda bulunmak için üzerine koyarak veya başklarından farklı olarak bildiklerini ortaya koyma gayreti içerisinde. Senin cevabı yeterli bulup bulmamanın buranın sadece sana hizmet veren bir yer olmaması dolayısıyla bir anlamı maalesef yok.

Çok istiyorsan Hacı ile doğrudan iletişime geçerek konuşabilirsin...

Onerilerin icin tesekkurler

Link to post
Sitelerde Paylaş
Baskın ve çekinik genlerin altında yeten sebepler doğrudan protein üretimi ile ilgili söylendiği gibi ancak altında yatan sebepler çok farklı olabilir.

Örneğin mutant bir alelin ürettiği protein normal proteinin çalışmasını engelleyebilir. Bir gen hiç okunmayabilir. Her iki alelin ürettiği proteinlerde ayrı ayrı yeterli olabilir ancak biri diğerine göre fenotipte daha üstün bir etkiye sahip olabilir...

Bilimselmaymun'un ihmal ettiği hususlar şunlar:

Genlerin etkinliklerini önleyen etmenlerin sayısı çoktur elbette.

Ama onların sayısı ne kadar çok, doğaları ne kadar farklı olursa olsun, sorun dominant genlerin protein şifreleyip şifrelemediğine ve şifrelenen proteinlerin yeterli olup olmadığına dayanıyor.

Bir genin şifrelediği proteinler canlının yaşamı için kullanılabilir. Onlar enzim doğasında da olabilir, protein doğasında da.

Hatta bazıları diğer genlerin etkinliklerini artırabilir veya azaltabilir.

Bunun dominan olmakla hiç alakası yok.

Eğer bir dominan gen (yani iki kopyasının da işlev göstermesi için şart olan gen) böyle bir mekanizma ile süprese edilirse işlev yapmayabilir.

Ama sonunda yine işlev yapmama nedeni yeterince protein şifreleyememesidir.

Dominan genin şifrelediği proteinlerin işlevsiz olması durumunda da değişen bir şey yoktur.

Yine sorun yeterince protein şifrelemeye dayanmaktadır.

Bir genin okunamaması da aynı şeydir. Gen okunamayınca mutasyona uğramış demektir. Mutasyona uğrayan gen protein şifreleyemez.

Yani sonuçta olay, nasıl keserseniz kesin, protein şifrelenmesine dayanmaktadır.

Herhangi bir nedenden protein şifrelenmesi biraz önlense bile, eğer şifrelenmesi önlenen protein yaşam için çok gerekli ise ve yeterli şifrelenmiyorsa, o proteini şifeleyen genler için dominan denir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimselmaymun'un ihmal ettiği hususlar şunlar:

Genlerin etkinliklerini önleyen etmenlerin sayısı çoktur elbette.

Ama onların sayısı ne kadar çok, doğaları ne kadar farklı olursa olsun, sorun dominant genlerin protein şifreleyip şifrelemediğine ve şifrelenen proteinlerin yeterli olup olmadığına dayanıyor.

Bir genin şifrelediği proteinler canlının yaşamı için kullanılabilir. Onlar enzim doğasında da olabilir, protein doğasında da.

Hatta bazıları diğer genlerin etkinliklerini artırabilir veya azaltabilir.

Bunun dominan olmakla hiç alakası yok.

Eğer bir dominan gen (yani iki kopyasının da işlev göstermesi için şart olan gen) böyle bir mekanizma ile süprese edilirse işlev yapmayabilir.

Ama sonunda yine işlev yapmama nedeni yeterince protein şifreleyememesidir.

Dominan genin şifrelediği proteinlerin işlevsiz olması durumunda da değişen bir şey yoktur.

Yine sorun yeterince protein şifrelemeye dayanmaktadır.

Bir genin okunamaması da aynı şeydir. Gen okunamayınca mutasyona uğramış demektir. Mutasyona uğrayan gen protein şifreleyemez.

Yani sonuçta olay, nasıl keserseniz kesin, protein şifrelenmesine dayanmaktadır.

Herhangi bir nedenden protein şifrelenmesi biraz önlense bile, eğer şifrelenmesi önlenen protein yaşam için çok gerekli ise ve yeterli şifrelenmiyorsa, o proteini şifeleyen genler için dominan denir..

İlk cümlem zaten konunun proteinler üzerinden ilerlediğini onaylıyor, tersini söylememişim zaten değil mi?

Dominant gen'in açıklaması en basit ifadeyle fenotipte etkili olan gen'dir.

hacı'ya ek olarak; Eğer bir allelin ürettiği protein diğer alelin ürettiği normal proteinin işlevini engellerse yine dominant gendir. Ürettiği protein yeterli değildir, diğer aleli'in ürettiği protein yeterlidir ancak ilk alel dominant'tır.

Veya her iki alel de yeterli protein üretebilir ancak bunlardan biri fenotipte etkili olur. Etkili olan dominanttır. (Mavi ve kahverengi göz pigmentlerini üreten alel'ler)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Dominant gen'in açıklaması en basit ifadeyle fenotipte etkili olan gen'dir.

Bu yanlış bir açıklama... Fenotipte etkili olmayan, yani onu değiştirmeyen dominan genler de vardır.

Dominan gen demek, tek bir allelin hastalıktan sorumlu olması demektir. Bazı proteinler için iki allel de gereklidir. Birinin olmaması spefisik bir protein şifrelenmesi yeterli olmayacağı için hastalık ortaya çıkar.

Eğer bir allelin ürettiği protein diğer alelin ürettiği normal proteinin işlevini engellerse yine dominant gendir. Ürettiği protein yeterli değildir, diğer aleli'in ürettiği protein yeterlidir ancak ilk alel dominant'tır

Bu bağlamda iki gen de dominan olabilir.

Ama burada şöyle düşünmemiz gerekiyor.

Bir gen bir diğer genin etkinliğini neden önlüyor?

Normalde aynı genomda yer alan ve birbirlerinin etkilerini önleyen genlerin doğal seçilimi geçmemeleri gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu yanlış bir açıklama... Fenotipte etkili olmayan, yani onu değiştirmeyen dominan genler de vardır.

Dominan gen demek, tek bir allelin hastalıktan sorumlu olması demektir. Bazı proteinler için iki allel de gereklidir. Birinin olmaması spefisik bir protein şifrelenmesi yeterli olmayacağı için hastalık ortaya çıkar.

Bu bağlamda iki gen de dominan olabilir.

Ama burada şöyle düşünmemiz gerekiyor.

Bir gen bir diğer genin etkinliğini neden önlüyor?

Normalde aynı genomda yer alan ve birbirlerinin etkilerini önleyen genlerin doğal seçilimi geçmemeleri gerekiyor.

Phenotype - The expression of gene alleles (genotype) as a detectable physical or biochemical trait

Dominant olmak için hastalık gerekmez. Birinin olmamasının yeterli protein üretememesi yetersiz bir cevap. Sadece bununla dominant olunmaz.

Verdiğim örnekte her iki gen birlikte dominant değil. Sadece normal proteninin çalışmasını engelleyen gen dominant.

doğal seçilimi geçebilir ve geçiyorda.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Phenotype - The expression of gene alleles (genotype) as a detectable physical or biochemical trait

Dominant olmak için hastalık gerekmez. Birinin olmamasının yeterli protein üretememesi yetersiz bir cevap. Sadece bununla dominant olunmaz.

Verdiğim örnekte her iki gen birlikte dominant değil. Sadece normal proteninin çalışmasını engelleyen gen dominant.

doğal seçilimi geçebilir ve geçiyorda.

Bize kendi bildiğin dominan (baskın) genin tanımını yap o zaman..

Eksiksiz olsun ama.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bize kendi bildiğin dominan (baskın) genin tanımını yap o zaman..

Eksiksiz olsun ama.

Hacı baskın geni nasıl açıklıyorsa o'dur. :)

bilgi mi paylaşacağız ego ile mi uğraşacağız.

Dominant:

Refers to the member of a pair of alleles that is expressed in the phenotype of the organism while other allele isnot, even tough both alleles are present.

İStersen almanca da yazayım Türkçe ile aran iyi değil çünkü :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı baskın geni nasıl açıklıyorsa o'dur. :)

bilgi mi paylaşacağız ego ile mi uğraşacağız.

Dominant:

Refers to the member of a pair of alleles that is expressed in the phenotype of the organism while other allele isnot, even tough both alleles are present.

İStersen almanca da yazayım Türkçe ile aran iyi değil çünkü :)

Sen önce Türkçe yazmasını öğren.. Sonra İngilizce yazmasını öğrenirsin.

Yukarda kopyaladığın cümlede bile hata var. Kopyalamasını bile beceremiyorsun. Belki de cümleyi kendin değiştirmeye çalıştın.

Türkçen ise zaten bombok...

Bir de utanmadan Almanca yazacaksın.

Belki Kürtçen vardır biraz. O da bomboktur garanti....

Sen kafayı yemiş bir psikopatsın.

Genlerde baskın olmanın ne olduğunu daha bilmiyorsun ve burada ortaya çıkıp kendini bu şekilde rezil ediyorsun.

Rezil olduğunu anlamaycak kadar da onursuzsun.

Yukarda yanlış olarak quote ettiğin İngilizce cümleyi çaldığın kaynağı bile veremiyorsun.

Burada bu şekilde devam edemeyeceksin. Bunu unutma..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dünya neden yaşam için uygun bir gezegendir?

Yaşamın başlangıcının su olduğundan yola çıkarsak , Suyunda sıvı halde bulunduğu bilinen tek gezegenin dünya olduğunu da göz önünde bulundurursak Dünyanın yaşam için ideal bir gezegen olmaması için bir neden yok .

Daha bir çok neden de sayılabilir ama başlıca sebep sıvı halde bulunan su dur .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaşamın başlangıcının su olduğundan yola çıkarsak , Suyunda sıvı halde bulunduğu bilinen tek gezegenin dünya olduğunu da göz önünde bulundurursak Dünyanın yaşam için ideal bir gezegen olmaması için bir neden yok .

Daha bir çok neden de sayılabilir ama başlıca sebep sıvı halde bulunan su dur .

Evet. Bu güzel bir cevap. Ama sorun sanıldığından çok daha karmaşık.

Ben kısaca onlara değinmek istiyorum.

Yaşamın dünya için seçilmesinin nedenleri nelerdir?

Her ne kadar bu soruyu doğru yanıtlamak çok zorsa da, tahmin etmek elbette mümkündür.

Dünyanın sıvı sudan zengin olması ilk önemli nedendir.

Diğer nedenler arasında dünyanın eşlik ettiği yıldızdan ne çok uzakta yer almasıdır, ne de çok yakında.

Dünyanın büyüklüğü de bir neden olabilir, ay denen büyükçe bir uyduya sahip olması da.

Dünya yaşam için uygun bir gezegen midir?

Bu sorunun yanıtını biliyoruz. Evet, günümüz koşullarında dünya hiç kuşkusuz üzerinde yaşayan bütün canlılar için çok uygun, hatta ideal bir gezegendir.

Varlığı boyunca dünya her zaman yaşam için uygun bir gezegen mi olmuştur?

Bu sorunun da yanıtını biliyoruz. Evet. Dünya ortaya çıkışının başından itibaren yaşam için uygun bir gezegen olmuştur.

Çünkü 4,5 milyar yıl yaşında olan dünyada yaşam, yaklaşık 4 milyar yıl önce ortaya çıkmıştır.

Genç dünya şimdikinden her bakımdan çok farklı bir gezegen olduğundan bu nasıl mümkün olabilir?

Bu mümkündür.

Çünkü genç dünyada ortaya çıkan ilk canlılar evrilerek zamanla mevcut koşulları modifiye edip kendileri ve kendilerinden sonra gelecek yeni nesiller ve canlı türleri için uygun yeni koşullar yaratarak, dünyayı çesitli canıların yaşayabileceği bir gezegene çevirmislerdir.

Dünyanın yaşının 4,54 milyar yıl olduğu oldukça kesin olarak biliniyor.

Ama bütün yaşamı boyunca dünya aynı jeolojik yapıyı idame ettirmemiştir.

Genç dünya şimdikinden çok daha farklı bir gezegendir. Dünyanın ilk devri için Hadean terimi kullanılır.

Bu devir 0,74 milyar yıl sürmüş ve 3,8 milyar yıl önce başlayan Archaean devrine kadar devam etmiştir.

Dünyada bulunan en eski kaya 4 milyar yıl öncesine aittir.

En eski ve aşınmış döküntülerden oluşan zirkon kristaleri 4,4 milyar yıl yaşındadır.

Hadean’dan geride çok az artefakt kaldığından, bu devir hakkında bilinenler yok denecek kadar azdır.

Ama bu hiçbir şey bilinmiyor anlamına gelmemelidir.

Aşınmış zirkon su ile temas sonucu ortaya çıkan bir kristaldir.

Bu gözlem açıkça genç dünyada suyun bolca olduğunun kanıtıdır.

Kıt’aların çogu henüz yokturlar ama, okyanuslar çoktan ortaya çıkmışlardır.

Dünyanın bu devirde meteorlar ve kuyruklu yıldızlar tarafından sürekli olarak bombardıman edildiği, yüzeyel topografisi tektonik etkinliklerle değişmeyen diğer gezegenlerde mevcut kraterlerin varlığı ile saptanmıştır. Ayrıca dünyada volkanizmin de şimdikinden daha yaygın olduğu tahmin edilmektedir. Dünyaya çarpan meteorların açtığı kraterler zamanla erozyona uğrayıp yok olduklarından tektonik etkinliği olmayan aydaki kraterlerin yaşını saptayarak, dünyanın ilk dönemlerinde yoğun bir meteor bombardımanına maruz kaldığı sonucu çıkarılmıştır.

Bu bombardıman 3,8 milyar yıl önce başlayan Arhcaean devrine kadar devam etmiştir.

Jeolojik deliller dünyanın Arhcaean devrinden itibaren hızla soğuduğuna işaret etmektedir.

Bu devirde dünya atmosferi oksijenden ve ozon tabakasından yoksundur.

Dünyada bildiğimiz şekilde bir yaşam var olamaz. Ama buna rağmen elde yaşamın dünyada çoktan başladığına işaret eden deliller vardır.

3,5 milyar yıl önce fosilleşen siyanobakterilerden kalan stromatolitlerin varlığı, yaşamın çok daha önceleri, hatta belki de Hadean devrinin başlarında başladığını, düşündürmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bi aralar böyle bir soru sorulmuştu diye anımsıyor gibiyim ama cevap hakkında aklımda kalan bişey yok . Sorum şu .

Vücuda alkol alındığı zaman hissedilen sıcaklık hissi gerçekten yalancı bir sıcaklık hissi midir ? Alkolün vücuttaki damarları genişlettiği ve buna bağlı olarak vücutta dolaşan hızlı kanın vücudu ısttığı mantıklı geliyor ancak bu his neden aslında gerçek bir ısınma değildir deniyor ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bi aralar böyle bir soru sorulmuştu diye anımsıyor gibiyim ama cevap hakkında aklımda kalan bişey yok . Sorum şu .

Vücuda alkol alındığı zaman hissedilen sıcaklık hissi gerçekten yalancı bir sıcaklık hissi midir ? Alkolün vücuttaki damarları genişlettiği ve buna bağlı olarak vücutta dolaşan hızlı kanın vücudu ısttığı mantıklı geliyor ancak bu his neden aslında gerçek bir ısınma değildir deniyor ?

Bu alkolün enzimlerle iyi parçalanamamasına bağlı bir olay.

Genetik olarak kazanılıyor. Daha çok Asyalılarda görülüyor.

Ama herkeste olabilir.

Alkolün toksi metabolik ürünleri yüzde damarlarda genişleme ve kızarma yapıyor.

Orada temperatürün neden artmayacağını anlamadım. Artıyordur mutlaka çünkü bu olay damar genişlemesi ile ilgili. Bir yere çok kan giderse orada sıcaklık artar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İki ayak üzerinde yürürken mi daha fazla enerji harcanır, yoksa dört ayak üzerinde yürürken mi? Sebebi nedir?

İki ayak üzerinde yürümekle daha fazla harcanır.

Nedeni olarak yerçekimine karşı gelen kasların sürekli çalışması zorunluğu ve hızlı metabolizma gösterilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
İki ayak üzerinde yürümekle daha fazla harcanır.

Nedeni olarak yerçekimine karşı gelen kasların sürekli çalışması zorunluğu ve hızlı metabolizma gösterilebilir.

Metobolizmanın hızlanmış olmasının sebebi, iki ayaklılığa geçişle birlikte beyne kan pompalamanın zorlaşması mıdır? Başka sebepleri de mevcut mudur?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Metobolizmanın hızlanmış olmasının sebebi, iki ayaklılığa geçişle birlikte beyne kan pompalamanın zorlaşması mıdır? Başka sebepleri de mevcut mudur?

İnsan için beyne kan pompalamın zorluğu değil de, gelişen ve büyüyen beynin çok enerjiye ihtiyacı olması..

Beyin metabolik olarak çok aktif bir organ. Kanın yüzde 25'ini kendine çekiyor. Oysa vücut ağırlığının sadece 50'de biri ağırlığında..

Beyin saf glukozla besleniyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İki ayak üzerinde yürürken mi daha fazla enerji harcanır, yoksa dört ayak üzerinde yürürken mi? Sebebi nedir?

iki ayak üzerinde durmak veya yürümek daha az enerji gerektirdiğini düşünüyorum. Nedeni de şu.

Yumuşak doku ağırlıklarının, kaslar tarafından iskelete nakledilip, iskelet tarafından da yere nakledilmesi durumu söz konusudur. iskelet parçaları aralarındaki açılar ne kadar 180 dereceye yaklaşırsa, (düzleşirse) ağırlıklar daha az kas dokularına, daha fazla kemik dokularına biner. Dik duruş postüründe iskelet parçaları arasındaki açılar daha fazla 180 dereceye yaklaşır ve ağırlıklar daha fazla iskeletin sert dokusuna biner ve kaslara daha az iş düşer. yalnız dengede kalmak için küçük refleksif hareketler yeterli olur. Dört ayak üstünde duruşta kaslara ve de kirişlere daha fazla iş düşer. Başın ve gövdenin yere paralel tutulmasında omurlar arası kaslara fazla yük biner. Gövdenin yerden yüksek tutulmasında bacak kaslarına daha fazla yük biner. Hele insan evriminde ön kolların giderek kısalması dört ayak üstünde yürümeyi daha da zorlaştırmıştır. Belden yukarı ağırlık yere paralel halde tutulurken. Bel omurları arasındaki kaslara çok fazla yük biner ve omurlar arası disk kayar. Eklem yüzeyleri bozulur, eklemler kaynar ve oynaklığını yitirir. Ancak bu şekilde ağırlığın yükü kaslardan uzaklaştırılır.

Yumuşak dokuların ağırlığı direkt yere gelecek şekilde yatar, vaziyette durmada kaslara daha az iş düşer. Ancak bu durumda hareket etmek için gövdeyi yukarı kaldırmak ve ileri itmek yüksek kas gücü gerektirir. Timsahlardaki gibi.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar hep iki ayak üzerinde yürümenin daha fazla enerji harcayacağını ileri sürerlerdi.

Özellikle beynin bu sırada evrilip enerji ihtiyacının arttından bahsederlerdi.

Şimdi bu konuda yeni gelişmeler var ve bipedalizmin daha az enerji sarfettiğinden bahsediyorlar.

Drekinic kardeşimiz haklı bu konuda...

http://www.earthtimes.org/articles/news/83610.html

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...