Jump to content

Biyoloji Soruları....


Recommended Posts

Bununla bağlantılı bir şey sormak istiyorum, atalarımızın iki ayak üstüne kalkması dişi doğurganlığını yani sağlıklı doğum yapabilmelerini etkilemiş midir? Eğer etkilemişse bunun popülasyondaki erkek/dişi oranını bozacak ölçüde olduğu düşünülebilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bununla bağlantılı bir şey sormak istiyorum, atalarımızın iki ayak üstüne kalkması dişi doğurganlığını yani sağlıklı doğum yapabilmelerini etkilemiş midir? Eğer etkilemişse bunun popülasyondaki erkek/dişi oranını bozacak ölçüde olduğu düşünülebilir mi?

Bu tartışmalı bir konu.. Kızların genç yaşta çalışmaya başladığı ve kadınların aktif bir yaşam sürdürdüğü toplumlarda doğum sırasında kadın ölümleri son derece az.

Yani normal bir yaşam sürdüren insanların bipedal olmalarının doğurgan kadın sağlığına olan etkileri çok az.

Ama bazı antropologlar tarafından çokmuş gibi iddia ediliyor. Diğerleri onlara karşı kuramlar üretiyorlar.

Üç etmen doğumların sağlıklı olmasından sorumlu.

Yuvarlak pelvis, hareketli eklemler ve hamilelik ve doğu sırasında normal duruşunu idame ettirmek.

İlkel toplumlarda kızların ve kadınların aktif yaşamı bu üç koşulu bir araya getiriyor ve doğum sırasında kadınların ölümü minumum bir düzeye iniyor.

Daha ileri ve çağdaş toplumlarda kız çocuklarının eğitimi sırasında sürekli oturmaya mecbur kalmaları, gelişmekte olan pelvisi olumsuz olarak etkiliyor.

Eklemler daha az hareket serbestliğine sahip olurken, pelvis yuvarlaklığından yitiriyor.

Burada sorun bipedalizm değil de, yeni ve daha sakin bir yaşam tarzının yeğlenmesi.

Her ne kadar çağdaş toplumlarda kadınların doğurmakla ilgili sorunları daha fazla ise de, çağdaş tıp onları kolaylıkla kompanze edebiliyor.

Yukardaki soruları bu bilgilerle değerlendirirsek, diyebiliriz ki atalarımızın iki ayak üstünde yürümesi dişilerin doğurganlığını ve sağlıklı doğum yapmaların önemli ölçüde etkileyen bir etmen değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hocam teşekkür ederim, lakin ben kendimi iyi ifade edememişim..

Tam olarak sormak istediğim şuydu, 5 ila 3 milyon yıl önce atalarımız bir taraftan her ne sebeple olursa olsun iki ayak üzerine kalkarken bir taraftan da dişiler doğuruyordu haliyle, ikili bir evrim sözkonusu... O tarihlerde bunun ne gibi bir etkisi olmuştur diye sormak istemiştim, sizin söyledikleriniz bugün için doğrudur ama bugünün dişileri benim sorduğum dönemi zaten çoktan atlatmışlardır, pelvis yapısı uygun olanlar yaşıyor diye düşünüyorum..

Dolayısıyla bu durumun o zamanın dişi/erkek popülasyonu üzerinde bir etkisi olmuş mudur, yani açıkçası dişi sayısını azaltmış mıdır bariz bir şekilde?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hocam teşekkür ederim, lakin ben kendimi iyi ifade edememişim..

Tam olarak sormak istediğim şuydu, 5 ila 3 milyon yıl önce atalarımız bir taraftan her ne sebeple olursa olsun iki ayak üzerine kalkarken bir taraftan da dişiler doğuruyordu haliyle, ikili bir evrim sözkonusu... O tarihlerde bunun ne gibi bir etkisi olmuştur diye sormak istemiştim, sizin söyledikleriniz bugün için doğrudur ama bugünün dişileri benim sorduğum dönemi zaten çoktan atlatmışlardır, pelvis yapısı uygun olanlar yaşıyor diye düşünüyorum..

Dolayısıyla bu durumun o zamanın dişi/erkek popülasyonu üzerinde bir etkisi olmuş mudur, yani açıkçası dişi sayısını azaltmış mıdır bariz bir şekilde?

Bu sorunun yanıtını bugün yaşayan primatları inceleyeek verebiliriz.

Şempanzeler iyi bir örnek. Şempanzelerde doğurma ile ilgili ölümler ne kadardır?

Şu anda yaşayan şempanzelerde dişi-erkek oranı nedir?

Bu sorularla ihsas ettiğiniz kötümser tablonun ortaya çıkmadığını düşünebiliriz.

Beş milyon yıl öncesine başka türlü dönmek mümkün değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şempanzeler ya da Bonobolar iki ayak üstüne kalkmış sayılmazlar, beş milyon yıl öncesine fiilen dönelim diye bir ısrarım yok zaten. Kötümser bir tablo peşinde de değilim, biz bugün yaşayıp bunları tartışabiliyorsak bu iyimser olmamızı gerektirir diye düşünüyorum :)

Varsayalım ki dişiler hem iki ayak üzerinde yürümeye hem de doğurmaya adapte olamadılar, daha doğrusu az sayıda dişi bu ikisine birden adapte olabildi, bu durum popülasyondaki erkek/dişi oranını etkiler mi? Bunu samimi olarak soruyorum, çünkü böyle bir durumu ve sonuçlarını hesap edebilecek matematik bilgim yok açıkçası..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şempanzeler ya da Bonobolar iki ayak üstüne kalkmış sayılmazlar, beş milyon yıl öncesine fiilen dönelim diye bir ısrarım yok zaten. Kötümser bir tablo peşinde de değilim, biz bugün yaşayıp bunları tartışabiliyorsak bu iyimser olmamızı gerektirir diye düşünüyorum :)

Varsayalım ki dişiler hem iki ayak üzerinde yürümeye hem de doğurmaya adapte olamadılar, daha doğrusu az sayıda dişi bu ikisine birden adapte olabildi, bu durum popülasyondaki erkek/dişi oranını etkiler mi? Bunu samimi olarak soruyorum, çünkü böyle bir durumu ve sonuçlarını hesap edebilecek matematik bilgim yok açıkçası..

Pek etkilemez.

Çünkü evrim diyalektik bir fenomendir.

Sorunların çözümü tek taraflı değildir yani. Ve çözümler bir kerede bitmez...

Karşılıklı çözümler milyonlarca yıl sürer.

Bu diyalektik doğal seçilimi başarı ile geçerse tür varlığını sürdürmeye devam eder.

Bütün olay budur. Bu arada cinslerin oranı biraz değişebilir ama şimdikinden fazla bir değişikliğin olduğunu sanmıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bununla bağlantılı bir şey sormak istiyorum, atalarımızın iki ayak üstüne kalkması dişi doğurganlığını yani sağlıklı doğum yapabilmelerini etkilemiş midir? Eğer etkilemişse bunun popülasyondaki erkek/dişi oranını bozacak ölçüde olduğu düşünülebilir mi?

sizin aklınıza neden böyle bir soru geldi?

İkisi arasında bir bağlantı olduğunu neden düşündünüz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemik yapısı değişmek zorunda olduğu için bir bağlantı olabilir mi diye merak ettim.

Kemiklerde ve eklemlerde değişiklikler var tabii.

Pelvis yuvarlaklaşıyor. Pelvisdeki eklemler hormonlara bağlı olarak gevşiyor ve oynuyor.

Ama ilk hominidlerde de onlar var.

Yani bütün bu değişiklikler birlikte vuku bulduğu için daha önce bir sorun yaşanmıyor.

Yaşansa insan ortaya çıkmaz zaten. Çünkü sayıları çok az ve doğal baskılara çok daha duyarlılar..

Benim tahminim ilk hominidlerde hamilelik şimdikinden daha sağlıklı ve doğum daha kolay..

Çok sonraları bebeğin başı büyüdüğü için sorunlar ortaya çıkıyor. Son 400 bin yıl içinde..

Ondan önce baş küçük olduğundan doğumlar kolay..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir soru ,

Diyelim ki aya gittik , Ve orda hayatımızı kaybettik . Cesedimiz orda öylece kala kaldı . Bu cesedin geçireceği değişimler nelerdir ?

Anında donar. Derin donma... -273 C derecede, suyunu kaybettiken sonra mumyalaşır ve sonsuza kadar o şekilde kalır.

Çürümez. Çünkü bakeriler de donarak ölürler. Bakterileri binlerce yıl sonra tekrar diriltmek mümkünse de ölen insan için umut yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anında donar. Derin donma... -273 C derecede, suyunu kaybettiken sonra mumyalaşır ve sonsuza kadar o şekilde kalır.

Çürümez. Çünkü bakeriler de donarak ölürler. Bakterileri binlerce yıl sonra tekrar diriltmek mümkünse de ölen insan için umut yoktur.

Tam olarak mumyalaşma nasıl oluyor ? Donma olduğu halde vücut neden suyunu kaybediyor ? . sanırım suyunu kaybetmekten kastın suyun donarak katı hale gelmesi . Ve diyelim ki bu ceset şu astronotların giydiği kıyafetten giymiş öyle ölmüş . Kıyafetin sadece sıcaklığı bir insanın yaşayabileceği derecede tutması özelliğini baz alalım . Ne farklılıklar oluşur ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tam olarak mumyalaşma nasıl oluyor ? Donma olduğu halde vücut neden suyunu kaybediyor ? . sanırım suyunu kaybetmekten kastın suyun donarak katı hale gelmesi . Ve diyelim ki bu ceset şu astronotların giydiği kıyafetten giymiş öyle ölmüş . Kıyafetin sadece sıcaklığı bir insanın yaşayabileceği derecede tutması özelliğini baz alalım . Ne farklılıklar oluşur ?

Su biliyorsun her derecede buharlaşır. Zamanla bütün hücrelerdeki su buharlaşıp uzaya kaçar. Bu uzun zaman alabilir.

Cesedi oda sıcaklığında ve basıncında tutarsanız, kokuşma olayı olur. Tabii su da buharlaşıp kaçamaz.

Ama çekim kuvveti olmadığından ceset dünyada geçirdiği evreleri geçirmez. Sadece çürür. Çürüme genellikle bağırsaktan başlar. Çünkü orası bakterilerden zengindir.

Organik moleküller uzaya kaçamayacaklarından basit moleküllere parçalandıktan sonra sıvı şeklinde kalırlar. Zamanla kemikler de dekompoze olur. Bütün ceset sıvılaşır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de hacı ayın yaşama olanak tanıyan bir atmosferi olmadığı için bakteriler nasıl faaliyet gösterebilir ki ? Hava yok , nem yok , vs .

Sen cesedi ayda mı bırakıyorsun yoksa özel bir elbise içinde, basıncı normal atmosfer basıncında ve sıcaklığı oda sıcaklığında mı bırakıyorsun?.

Eğer ayda bir yere gömdüysen, ilk cevabım geçerli.

Eğer cesedi koruduysan ikinic cevabım geçerli...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sen cesedi ayda mı bırakıyorsun yoksa özel bir elbise içinde, basıncı normal atmosfer basıncında ve sıcaklığı oda sıcaklığında mı bırakıyorsun?.

Eğer ayda bir yere gömdüysen, ilk cevabım geçerli.

Eğer cesedi koruduysan ikinic cevabım geçerli...

Cesedi korudum ama koruma sadece dünyadakine benzer bir atmosfer basıncı ve sıcaklığı ile sınırlı . Yani bakterilerin faaliyetlerini sürdürmesi için atmosferik gazlarda gerekmiyor mu ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cesedi korudum ama koruma sadece dünyadakine benzer bir atmosfer basıncı ve sıcaklığı ile sınırlı . Yani bakterilerin faaliyetlerini sürdürmesi için atmosferik gazlarda gerekmiyor mu ?

Aneoroblar kolaylıkla çoğalırlar. Bağırsakta onlardan tonla var..

Bol miktarda gaz açığa çıkar ve ceset patlayabilir. Ceset çürür..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...