Jump to content

Biyoloji Soruları....


Recommended Posts

Mutasyonlar var. Doğal seleksiyonda. İkisi birlikte evrim eder tabi ki. Fakat şu gözden kaçırılıyor, evrim, bu rasgele mutasyonların uyugn olmayan değerlerini otomatikman atarak konvolüsyon fonksiyonuna bu değerlerin belli bir yönde birikmesi için yön verir. Yani canlıların bir türden diğerine dönüşmesinin sorumlusu, mutasyonlar değil, doğal seleksiyondur. Bunu anlamak pek çoklarına zor gelmektedir. Ve bu sanki mutasyon yok, yalan, hikaye gibi anlaşılmaktadır sıklıkla.

Mutasyonlar kamyondan dökülmüş bir sürü tuğlaya benzer. Bunların duvar olmasını, bina olmasını doğal seleksiyon sağlar. Şimdi duvara bakıp, bunu tuğlaların yaptığını, sebep olduğunu vs. söylemekle eşdeğerdir, evrimi mutasyonlara bağlamak.

Bunları yeni mi öğrendin?

Neden bu kadar küstah olduğunu çok merak ediyorum.

Bilim forumunu sabote eden bir moderatör olduğunu biliyor musun?

Bu zırvalara bir son vermezsen ben vermek zorunda kalacağım Anibal...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

>>> Ama bu hesapların mutasyonlara ne oranda uygulanabileceği konusunda kuşkularım var. Sevgili anibal. Mutasyonları + ve - olarak değerlendiriyorsun. Bu değerlendirmeyi nasıl bir yaklaşımla yapıyorsun?

DAN'da diyelim 1000 gen mevcut. Bu genler nasıl şeyler? Her biri AUG ACG GAG gibi gidiyor olacak di mi?

Bu sekans diyelim DNA'nın 100. geni olsun, pozisyon olarak. Bu DNA'da meydana gelecek bir kodonluk değişimin bu gene isabet etme olasılığı nedir? 1000 gen olduğuna göre, 1/1000 olmaz mı?

Şimdi bu mutasyon bu gene isabet etsin. Ve AUG ACG GAG dizilimi AUG AGG GAG dizilimine dönsün. Şimdi bu diyelim ki kol boyunun uzaması (Pozitif) etki yapıyor olsun. Yani mutasyon kol boyu genine isabet etmiş, kol boyu pozitif olarak artmış. Bu noktadaki ACG'nin AGG olma şansı kaç? Diyelim 1/4000. Şimdi bu durumda ne oldu?

Hala o gene bir mutasyon isabet etme şansı var mı? Elbette, zira mutasyonlar rasgele. Peki bu kez, oran kaç? Gene 1 / 1000 bu gene bir mutasyon isabet etme şansı ve aynı şekilde bu kez AGG olan kodonu eski ACG dizisine döndürme şansıda 1/4000. Ama bu ne olacak, kol boyunu bu kez kısaltacak. Yani bir öncekinin tersine bir işlev kazandıracak. Yani etkisi negatif olacak.

Şimdi her ikisininde eşit olasılığa sahip olması demek, yeterince bol sayıda mutasyon olunca, hem birinin hem diğerinin gerçekleşeceği demek olmaz mı? Diyelim 20000 mutasyon olunca kolu uzatan mutasyon çıkacak ortaya. Ama bir 20000 mutasyon daha olunca, elbette bu kezde eski haline döndüren mutasyon ortaya çıkacak. Rasgelelik kavramı bunu şart koşar. Kaldı ki böyle olmuyorsa, zaten o noktada rasgelelikten söz edilemez.

Rasgele değerlerin oluşturduğu eğrilere, sayı kümelerine vs. gürültü denir. Bu mevzular bilhassa DSP vs. işleriyle uğraşanların, elektronik, ses işleme, termik işlemler vs. ile uğraşanların bilmesi gereken hususlardır. Bu tür rasgele, belirlenemeyen dağılımları modellemek için yapılmış bir sürü şey vardır. Beyaz gürültü, pembe gürültü, AWGN gibi kavramlar tam olarak böyle rasgele oluşan değerlerin sonuçlarını kestirmeye yarar. Pek çok mühendislik branşında kafayı kırdıra kırdıra öğretilir.

Mutasyonlar var. Doğal seleksiyonda. İkisi birlikte evrim eder tabi ki. Fakat şu gözden kaçırılıyor, evrim, bu rasgele mutasyonların uyugn olmayan değerlerini otomatikman atarak konvolüsyon fonksiyonuna bu değerlerin belli bir yönde birikmesi için yön verir. Yani canlıların bir türden diğerine dönüşmesinin sorumlusu, mutasyonlar değil, doğal seleksiyondur. Bunu anlamak pek çoklarına zor gelmektedir. Ve bu sanki mutasyon yok, yalan, hikaye gibi anlaşılmaktadır sıklıkla.

Mutasyonlar kamyondan dökülmüş bir sürü tuğlaya benzer. Bunların duvar olmasını, bina olmasını doğal seleksiyon sağlar. Şimdi duvara bakıp, bunu tuğlaların yaptığını, sebep olduğunu vs. söylemekle eşdeğerdir, evrimi mutasyonlara bağlamak.

Sevgili anibal, bu bold yaptığım bölüm. Önceki istatistik yaklaşımlarının sonuçları ile çelişiyor. Demek ki istatistik sonuçları salt matematik sonuçlar ile değil. Uygun olan veya olmayan değerler etkisi ve bu değerlerin bir yönde birikmesi ile evrim ve türleşmeler gerçekleşiyor. Üstelik neyin uygun neyin uygun olmadığını yine salt doğal seçilim belirleyemez. Verdiğin tuğla örneğini ben biraz değiştirirsem, tuğlaların şekil, durum ve pozisyonlarının da önemli olduğu ortaya çıkar. Örneğin tuğla ebatları, farklı olsun. 5x5x7 cm. ebatlarında bir tuğla grubundan 4 cm veya 8cm vb. kalınlıklarında bir duvar öremezsin.

Dolayısıyla sonuçta hammadde ve onun özellikleri dikkate alınmadan mamulmadde (ürün) yapılamaz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herkese selamlar arkadaşlar üye olmadan önce sitede baya bi gezindim. Akıllı insanların tartışabileceği, sorgulayan, araştıran, koyun mantığıyla yaşamayan, doğruya yönelen insanların tartışabileceği bir platform olduğunu gördüm. Ben de bu ara baya bir sorgulayan, araştırmaya yönelen bir durumdayım ve bu sitede kendimi buldum. Mutlaka daha önce konuları geçmiştir ancak bütün forumu inceleyecek vaktım yok, çok yoğun çalışıyorum. Merak ettiğim sorular şunlar: Konu başlığı biyoloji ile ilgili olduğu için ve konu açamadıgım için burda yazmak istedim.

Merak ettiğim sorular:

1-) İnsan mutasyona uğrar mı? Uğramazsa neden zencilerin el ve ayak içleri beyaz?

2-) 20 lik diş mevzusu: Kullanılmayan organ körelir mantığıyla ilerlediğimiz zaman, 20 lik dişlerin bir kaç yüz yıl sonra eğer insanlık kalırsa artık hiç çıkmayacağı apaçık ortada, Çünkü şu anda bile kimi insanda yarım çıkması, kiminde çıkmaması 20 lik dişin artık kullanılmadıgından yok olmaya dogru gıttıgını gösterıyor.

3-) Apandist konusu, Apandist in insanlarda daha önceki zamanlarda, selülozu parçalamak için bir organ oldugu ve şu anda hiç bir işe yaramadıgı söyleniyor bu dogru mu;?

4-) Din' de yasaklanan akraba (kardeş) evliliklerinin yasak olması ve bunu gerçekleştirenlerde sakat çocuk olması durumu? Yani evrim' e göre insan harıcı bir canlıda kardeş ya da akraba evliliğinde sakat olma durumu yok diye bılıyorum. Bu bıraz kafa karıstırıcı.

5-) Türkiye den örnek vermek gerekirse, İnsanların yaşadıgı koşullara göre yaşam sürelerinin uzunluğu ile kader in bağlantısı var mıdır? Örneğin, karadeniz de yaşayan bir ınsanın ortalama ömrü oradakı koşullarda yaşamaya devam ettıkçe uzun oluyor, başka bir örnekle kötu,zor, havası ve oksıjenı sıkıntılı yerde yaşayan bir insan toplulugunun yaşam süresi az olacaktır. Merak ettiğim şu: kadere göre karadenizde yaşayan insanların yaşam süresi uzun ayarlandı ve diğer belirttiğim yerde yaşayan insanların da az diye mi yazıldı? Bu soru kafamı çok karıştırır.

6-) Eğer maymunlardan gelmediysek neden gen yapımızın %96 sı onlarla aynı? Ayrıca en çok merak edilen ara fosıl formlarının giderek ortaya çıkıyor olması gerçekten düşündürücü, balıgın sudan karaya geçişindeki canlının fosili 2004' te bulundu bildiğiniz üzere.

7-) Adem ile Havva ' dan gelme mevzusu da kafamı çok kurcalar, ya nasıl çoğaldık arkadaşlar? hadi bir kere yasak ilişkiye izin verildi eee.. Diğerleri ne olacak? yanı sonucta ortada bır ana bır baba ve ıkı çocuk var, bundan sonrakı gelecekler ıcın cinsel birleşme olabilmesi için yine aile içinde birleşme olması gerekiyor, yanılıyormuyum?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Sevgili anibal, bu bold yaptığım bölüm. Önceki istatistik yaklaşımlarının sonuçları ile çelişiyor. Demek ki istatistik sonuçları salt matematik sonuçlar ile değil.

Öncelikle bold yaptığın bölüm hatalı, aleni bir cımbızlama oluyor orada:

Fakat şu gözden kaçırılıyor, evrim, bu rasgele mutasyonların uyugn olmayan değerlerini otomatikman atarak konvolüsyon fonksiyonuna bu değerlerin belli bir yönde birikmesi için yön verir.

Yani olay şudur. Evrim, daha özel anlamda (evrim = mutasyon + doğal seleksiyon diyelim kabaca) doğal seleksiyon, o mutasyonlardan örneğin negatif olanları silerek onların birikmesini engeller. Yani sadece pozitif olan mutasyonlar konvolüsyona kalır. Nedir konvolüsyon, bildiğin şu sigma işaretidir:

http://upload.wikimedia.org/math/5/d/2/5d2777af939cdafb39a2988f1c2eae9a.png

Mutasyonlar ayrık bileşenler (discrete) olduğu için uygulanacak konvolüsyon serilerin toplamı ile bulunur. Burada bahsettiğimiz olay, bu toplanan değerlere girecek olanların, hep aynı yönde, örneğin pozitif olacak şekilde doğal seleksiyon tarafından ayıklanmasıdır.

Sanırım sen bizim evrimin denklemini, yani istatistik izahını yapmaya çalıştığımızı düşünüyorsun. Bahsettiğimiz olay, doğal seleksiyon olmadan mutasyonların durumunun ne olacağıdır. Bu mevzuda popülasyon genetiği derslerinde, gen mühendisliği konularında filan öğretilir. Elbette burada matematik detaylarına giremiyoruz, o ayrı.

>>> Üstelik neyin uygun neyin uygun olmadığını yine salt doğal seçilim belirleyemez.

Tam tersine bunu salt doğal seçilim belirler. Varsa bildiğin belirleyecek bir şey daha başka, duymaktan mutlu oluruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Üstelik neyin uygun neyin uygun olmadığını yine salt doğal seçilim belirleyemez.

Tam tersine bunu salt doğal seçilim belirler. Varsa bildiğin belirleyecek bir şey daha başka, duymaktan mutlu oluruz.

Sevgili anibal neden salt doğal seçilimin belirleyemediği iletimde var. Senin itirazın varsa duymaktan mutluluk duyarız.

hammadde ve onun özellikleri dikkate alınmadan mamulmadde (ürün) yapılamaz.

Genetik materyal ve onun mutasyonlarla oluşan binbir çeşidi bulunmadan, doğa neyi seçsin? neyi belirlesin? neyi oluştursun?

Evrimin tüm süreçleri (mutasyon ve doğal seçilim) bilinçsiz ve amaçsız süreçlerdir. Evrim; genetik materyaller ile onu çevreleyen doğanın etkileşimleri sonucu ortaya çıkan üründür. Birini diğerine tabi kılmak, birini diğerine belirleyici konuma getirmek yanlıştır.

Ve ilginçtir ki ben daha önceki iletilerimde mutasyonların daha belirleyici olduğu yanlışını savunuyorken, sen de doğal seçilimi belirleyici olduğu üzerinde ısrar ediyorsun.

Deveye sormuşlar inişi mi seversin yokuşu mu?

Deve

-Düz yol yok mu? diye yanıtlamış.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ve ilginçtir ki ben daha önceki iletilerimde mutasyonların daha belirleyici olduğu yanlışını savunuyorken, sen de doğal seçilimi belirleyici olduğu üzerinde ısrar ediyorsun.

Olay şu, bu boş bir tartışma.

Mesele biraz matematik kavram kargaşası ile başlıyor öncelikle. Bilinmesi gereken şey şu. Evrim ne iştir, konusu nedir, mevzusu nedir? Yanlış bilinen cevap ise, evrimin canlıyı değiştiren şey olduğudur. Yani şu an etrafına bakarsın ve gördüğün canlıları bu hale getiren şey evrimdir dersin. Ama evrim, canlıların ilk ortaya çıktıkları andan itibaren sürüp gelen bir süreci ifade eder.

Evrim, bir anlık durum değil, süreğen devamlı kesintisiz bir süreçtir.

Bu açıdan neye benzer evrim? Güneş sisteminin bir resmini çeker koyarsan, bu gezegenler düşüyormu, saçılıyor mu, dönüyor mu, dönmüyor mu, bunları görmen mümkün olur mu? Ne yapman lazım, güneş sisteminin sürekli hareketi izleyip buna göre bir neticeye varman lazım. İşte yapılan yanlışta budur evrim hususunda. Evrim sürekli bir mekanizmadır. Peki neden, nasıl, ne gibi bir kargaşa ortaya çıkıyor?

Bizim ölçme sistemlerimiz temel olarak bir anı temsil eder. Sürekli bir sistemin bir anlık snapshot'unu, yani bir anlık değerini alırlar. Bunu arka arkaya yaparsan, sürekli sistemin bir sürü ayrık değerini elde etmiş olursun ki, buna örnekleme denir.

http://en.wikipedia.org/wiki/File:Signal_Sampling.png

Şimdi nerden nereye? Şuraya.. Buradaki elde edilen sonuç, "discrete time" halindedir. Temel sorun bu örneklerin sadece birine bakarak görülenlere dair hususları ele alıp, o sürecin diğer bileşenlerini görememe sorunudur. Basitçe, bir dalgayı düşün. Dalganın (ses, su dalgası vs.) bir anlık genlik değerinden nesini çıkarabilirsin? Frekansını bulabilir misin? Dalga boyunu? Tepe değerini? Bunların hiç birini bulamazsın elbette bu tek değerlere bakarak.

Sizde canlılar dünyasındaki bu tek değerlere bakıyorsunuz. Bu noktada ölçülebilir yeğane değer ise mutasyon. Ve hemen o göze geldiği için olayı mutasyona endeksliyorsunuz. Oysa evrim bir süreç. Ayrık zaman (discrete time) değil (sürekli zaman) olarak işleyen bir süreç.

Şimdi olay bu şekilde ayrık bir örnek olarak düşünülünce ne oluyor? Evrim bir dalga olsaydı, ne olacaktı: Genliği, dalga boyu, frkansı, fazı. Ama ayrık baktık ve genliğini gördük ya. Diyebilir miyiz, dalga genlikitir, dalgayı belirleyici olan genliğidir falan?

Ve aynısını yapıyoruz: Evrimin aslı mutasyondur, ötesi hikayedir zart, zurt. Yada evimin aslı doğal seleksiyondur, cart curt. Ama evrim, doğal seleksiyon, mutasyon, üreme, izolasyon, drift vs. denen şeylerle belirlenir. Bunların tümü olmadan orada evrimden bahsedilemez.

Nasıl ki evrim gibi bir sürekli zaman nesnesi olan dalgayı, sadece genliğine indirgeyemez, bunu asli bileşen olarak ifade edemezseniz, evirimi de ne sadece mutasyon, nede doğal seleksiyon olarak ifade edemezsiniz.

Peki ya bu tartışmalar? Efenim bak bu dalga şu kondansatör ve dirençten oluşan (alçak geçiren filtre) geçemiyor. Demekki dalganın genliği az geliyor, çok olsa geçecekti. Sizin çıkışınız buna benziyor. Eğer ayrık zamanda bakarsak, bir dalga sinyalinin böyle bir filtreden geçip geçemeyeceğini, bir önceki örnek ile bu örneğin arasındaki zaman ve "genlik farkı" belirler. Yani bu iki nokta arasında çizilecek doğrunun eğimi. Bu da aslında dalganın frekansı demektir. Size diyoruz ki, yahu bu olayı frekans belirler. Ama ayrık zaman örneğinde frekansı göremediğiniz için kafalar almıyor tabi.

Evrimde bazı şeyleri belirleyen bazı şeyler vardır. Türleşmeyi belirleyen, yani bir türün diğer türe dönmesini, doğal seleksiyondur.

Ama bu terim şunu demez "Mutasyon değildir.." Doğal seleksiyon, mutasyon olmadan olmaz. Nasıl ki dalganın frekansı ardışık iki genlik değerinin arasındaki eğimin bir fonksiyonuysa, doğal seleksiyonda mutasyonlar ve çevrenin bir fonksiyonudur.

Doğal seleksiyon = Mutasyonlar x Çevre etkileri

Bunu anlamak önemlidir: Aradaki işaret. Burada "Mutasyonlar x Çevre etkileri" diyoruz, "Mutasyonlar + Çevre etkileri" değil. Bu, eğer çevre etkileri veya mutasyonlardan biri sıfır olursa, sonuç sıfır çıkar demektir. Yani, mutasyonlar olmadan zaten doğal seleksiyon olmaz. Ve hatta, zaten doğal seleksiyon "mutasyon" un bir fonksiyonudur, mutasyonu doğal seleksiyonun içinden çıkaramazsınız, tıpkı bir dalganın frekansını genliği olmadan ifade edemeyeceğiniz, genliği sıfır olan dalganın dalga bile olamayacağı gibi.

Önce bir evrime ayrık zaman, tek bir örnek olarak bakmayın. Evrim sürekli zamanlı bir süreçtir. Tüm parametreleri birbirine bağlıdır, biri diğerinden ayrı düşünülemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Sevgili anibal neden salt doğal seçilimin belirleyemediği iletimde var. Senin itirazın varsa duymaktan mutluluk duyarız.

Sanırım şu örneğin:

>>> Örneğin tuğla ebatları, farklı olsun. 5x5x7 cm. ebatlarında bir tuğla grubundan 4 cm veya 8cm vb. kalınlıklarında bir duvar öremezsin. Dolayısıyla sonuçta hammadde ve onun özellikleri dikkate alınmadan mamulmadde (ürün) yapılamaz.

Bak ne diyordun drekinci:

>>> Evrimin tüm süreçleri (mutasyon ve doğal seçilim) bilinçsiz ve amaçsız süreçlerdir.

Peki o zaman nasıl oluyorda, "4 cm veya 8cm vb. kalınlıklarında duvar örmek" bilincinde ve amacında oluyoruz o zaman?

Elinde 5x5x7 cm ebatlarında bir tuğla gurubu varsa, ortaya da mesela 10 cm kalınlıkta bir duvar çıkar. Fakat atladığın şey şu, o tuğlalar orada rasgele hoplayıp zıplarken (mesela taşındığı kamyonun kasasında) asla ve kata bir duvar olamaz. Tuğlalar orada öyle duruyorsa, zaten olacak bir şey yok. Ama diyelim tuğlalara rasgele hareket ediyor (kamyon kasası kasisler, hopla ve zıpla). O zaman düşün şimdi. Rasgele iki tuğla üstüste gelsin. Bir sonraki rasgele harekette bu üstüste geleni tekrar dağıtmayacak mı? O zaman nasıl olacakta o duvar bir seçici etmen olmadan ortaya çıkacak? Rasgele hareketin neticesinde doğru pozisyona gelen her tuğal bir sonraki rasgele harekette yanlış pozisyona dönmeye mahkumken bu mümkün mü?

Peki rasgele hareketle bir duvar olabilir mi? İnan ki olur. Durduğu yerde rasgele sallanan kamyon kasasında tuğlalar rasgele hoplasın dursun. Sonsuza kadar beklesen emin ol ki 3 tuğla üst üste gelemeyecektir. Ama kamyonun kasasına bir tuğla sığacak kadar bir delik aç. Rasgele oynayıp zıplarken elbete tuğlalardan biri o deliğe düzgün denk gelecek ve aşağı düşecek. Ardından biri daha. Derken biri daha. Ne olacak bu durumda, aynı şekilde, doğru yönde üst üste düşen tuğlalar, tek tuğla en/boyunda ama yüksekliği düşen tuğla sayısı kadarda olsa bir duvar yapacak. Hatta kamyonu biraz hareket ettirirsen, bu duvar baya baya bir duvarda olacaktır.

Şimdi bu duvarın sebebi, tuğlalar mı, tuğlaların rasgele zıplaması mı, yoksa o delik mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

YENİ BİYOLOJİ SORUSU...

Bu forumda kendi başlıkları altında mutasyonları tartıştık.

Doğal seçilimi tartıştık.

Sıra çevreye geldi.

ÇEVRE NEDİR?

Bu kavram da açıklık getirdikten sonra onları birleştirebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacının sorusu ile birleştirerek anibalın iletisine yanıt vereyim.

1-Tuğla olmadan duvar örülmez.

2-Tuğlaların rastgele hareketleri de duvarın oluşturulması için yeterli değildir.

3-Kamyonun kasasında bir tuğla sığacak kadar delik açmak (açmak denilirse amaç içereceği için) böyle bir deliğin tesadüfen bulunması, veya kasada çeşitli büyüklüklerde deliklerin bulunması, duvar oluşmasına yol açar.

Kamyonun kasası çevre,

tuğlaların hoplayıp zıplaması mutasyonlar,

kasadaki delik de, doğal seçilimin metaforları demektir.

Ve evrim için bunların her birinin mutlaka olması gerekir. Bunlardan birinin eksikliği evrimi engeller. Hiçbirine öncelik ve belirleyicilik atfedilemez.

Diyalektik düşünmek olayları zaman ve zemin içinde düşünmek demektir.

Evrimi anlayabilmek de böyle bir düşünme biçimini zorunlu kılar.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Ve evrim için bunların her birinin mutlaka olması gerekir. Bunlardan birinin eksikliği evrimi engeller. Hiçbirine öncelik ve belirleyicilik atfedilemez.

Kesinlikle..

En doğru denebilecek tarif bu. Fakat bu açıklamadaki eksik, "gerekir" tabiri. Bu bir tür amaç ifası gibi bir anlama yol açıyor. Bu üçü, dördü herneyse var zaten ve onlar var olduğu için evrim oluyor. Canlının sürekli devinimi içinde bunlar kesinlikle ona eşlik eden olgular.

Kafaları karıştıran şey şu. O rasgele sıçramalar oluşan duvarın şeklini değiştiremez. Ama deliğin yerinin değişmesi, başka başka duvar şekillerinin ortaya çıkmasına sebep olacaktır.

Canlılarda bir mutasyonlar kümesinden ibaret olan türün değişebilmesi için, yeni mutasyonlar değil, yeni doğal seleksiyon koşulları gereklidir. Bu en zor anlaşıldığını gördüğüm meseledir.

Bir diğer husus ise şudur. Doğal seleksiyon tanımı gereği kasanın dibindeki delik değildir. Doğal seleksiyon, kasanın dibinde bir delik olması, buradan uygun mutasyonların geçerek birikmesidir. Yani doğal seleksiyon seçim aletini (iklim, avcı, av, ışık, su vs. neyse) değil, mutasyonların seçilmesi sürecini ifade eder. Sık yapılan ve inatla yapılan hata, doğal seleksiyonu mutasyonların dışında bir mevzu olarak görmek hatasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Anibal bize biraz çevreden bahseder misin?

Sen bahsetsene, bakalım gene ne uçuk şeyler duyacağız senden? Merak ve iştiyakla beklemekteyiz.

Şimdiye kadar hep önce ben bahsettim sen saldırdın.

Şimdi önce senin bahsetmeni istiyorum.

Sıkıyor değil mi?

Sen entellektüel bir korkaksın Anibal..

Coward sın..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar hep önce ben bahsettim sen saldırdın.

Şimdi önce senin bahsetmeni istiyorum.

Sıkıyor değil mi?

Sen entellektüel bir korkaksın Anibal..

Coward sın..

Hacı senin neyinden korakyım ki? Ateş olsan cürmün kadar yakacağın yer olur. Şu ana kadar ne oldu? Cevap veremez hale düştün, bir karşı tez, delil vs. sunamadın ve hep çamura yattın. Amanda salaksın da, şöylesinde, böylesinde.

Bilim mesele olunca hakaretlerle karşındakini aşağılayıp bir yere varamazsın hacı. Varacağın yer, yansımadır, sadece aynı hareketi belki misliyle geri alırsın o kadar. Ve şu ana kadarda hep bunu aldın. Sana hakemli dergilerda yayınlanmış bilimsel raporları, makaleleri sunduk, "deli saçması" filan deyip geçiverdin. Ne tartışılır ki o noktadan sonra seninle?

Ve gelelim çevre konusuna. Ben tembel adamım hacı ve inan çevrenin ne olduğunu hiç merak etmiyorum. O yüzden de beni ilgilendirmiyor. Eğer sen merak ediyorsan, buyur al, öğren, yaz, et. Yeterki savurma bir takım alakasız laflar, şu üç kuruşluk rahatımı bozdurma bana.

Ha, peki olay ne? Bilim ise söz konusu olan, desteksiz konuşmayacak, çarpıtmayacaksın hacı. İşte tüm beklentimiz bu. Sen hiç tez yazdın mı? Hah işte orada uyduğun kurallara uyacaksın, konu bilimsel ele alınacak. Tek istediğimiz bu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı senin neyinden korakyım ki? Ateş olsan cürmün kadar yakacağın yer olur. Şu ana kadar ne oldu? Cevap veremez hale düştün, bir karşı tez, delil vs. sunamadın ve hep çamura yattın. Amanda salaksın da, şöylesinde, böylesinde.

Bilim mesele olunca hakaretlerle karşındakini aşağılayıp bir yere varamazsın hacı. Varacağın yer, yansımadır, sadece aynı hareketi belki misliyle geri alırsın o kadar. Ve şu ana kadarda hep bunu aldın. Sana hakemli dergilerda yayınlanmış bilimsel raporları, makaleleri sunduk, "deli saçması" filan deyip geçiverdin. Ne tartışılır ki o noktadan sonra seninle?

Ve gelelim çevre konusuna. Ben tembel adamım hacı ve inan çevrenin ne olduğunu hiç merak etmiyorum. O yüzden de beni ilgilendirmiyor. Eğer sen merak ediyorsan, buyur al, öğren, yaz, et. Yeterki savurma bir takım alakasız laflar, şu üç kuruşluk rahatımı bozdurma bana.

Ha, peki olay ne? Bilim ise söz konusu olan, desteksiz konuşmayacak, çarpıtmayacaksın hacı. İşte tüm beklentimiz bu. Sen hiç tez yazdın mı? Hah işte orada uyduğun kurallara uyacaksın, konu bilimsel ele alınacak. Tek istediğimiz bu.

Dedim ya.. Sen yalnız tembel değilsin. Aynı zamanda entellektüel bir korkaksın da..

Vırt zırt bahsettiğin çevrenin ne olduğun bilmiyorsun.. Korkunun nedenini anlıyorum.

ANİBAL.. ÇEVRE NEDİR?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Geçmişte çevre konusunda hazırladığım bir kitapçıktaki çevre tanımlaması ile başlayalım.

ÇEVRETANIMI

Çevre: İnsanın insanla ve diğer tüm canlı ve cansız varlıklarla olan ilişkileri veetkileşimleridir.

Diğer bir tanımı da; İnsan ve canlıvarlıklar üzerinde etkide bulunabilecek fiziksel, kimyasal, biyolojik ve sosyaletkenlerin tümüdür.

En genel tanımı ile çevre, üzerindeyaşadığımız dünya ve bu dünya üzerindeki olaylardır.

Çevre, iki ana ögeye ayrılarakincelenir.

A-Fizik Çevre

B-Sosyal Çevre

A-Fizik Çevre:

İnsan dışındaki tüm maddiolgulardır. Üç altbaşlık ta incelenecektir.

1-Doğal Çevre

2-Yapay Çevre

3-Tarihi Çevre

Doğal Çevre, insanlartarafından üretilmemiş, doğada kendiliğinden bulunan Hava, Su, Toprak, Diğer canlılar, Yeraltı kaynakları gibioluşumlardır.

Yapay Çevre, insanlartarafından ortaya çıkarılmış, yerleşim bölgeleri, yollar, Üretim maddeleri gibi oluşumlardır.

Tarihi Çevre, öncekiçağlardan günümüze dek varlıklarını sürdüren özel çoğrafi oluşumlar, yerleşim bölgeleri, bina ve sanateserleridir.

B-SosyalÇevre,

insanın insanla ilişkilerinietkileyen ekonomik, sosyokültürel ve siyasal düzenlerdir.

Evrim ve doğal seçilim sözkonusu olunca doğal çevreyi ele almamız gerekecek.

sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Evrim ve doğal seçilim sözkonusu olunca doğal çevreyi ele almamız gerekecek.

Neden? Mesela bir biyofizik çevre olayı var, onu da değil de, doğal çevreyi alıyorsun?

Soru zaten baştan yanlış. Hacıyı bozmaktan nefret ediyorum, bu bana mutluluk değil sıkıntı veriyor. O yüzden lafa girmek istemedim pek.

Çevre nedir? Neydi o, üç ondört bilmem kaçlı bir sayı vardı, onu bir şeyle çap mıydı neydi çarpıyorduk, bölüyorduk filan çevre oluyordu. Alın işte size çevre.

Drekinci, çevre, bir şeyin etrafını niteleyen çok kaba bir terimdir. Biyoloji'de çevre kavramı tek başına ele alınmaz. "Surrounded" yani sarmalayan ve "environment" yani içinde bulunulan farklı çevre tanımları vardır. Bunların ayrı ayrı ele alınması gerekir. Örneğin doüal çevre dediğin zaman, birisi saran birisi içinde olunan iki şey akla gelir. Bir canlının doğal çevresi, o canlıyı doğal yaşam alanında saran şeydir. Örneğin balığın doğal çevresi sudur. Fakat doğal çevre dediğin zaman, o zaman doğa, daha doğrusu dünya gezegenindeki doğa akla gelir.

Kısaca, farklı çevre tanımları farklı çapta çevreler çizer. Bunlar kesişebilir, kapsanabilir, ayrık küme olabilir. ama mesele, öncelikle bu ayrımları koyabilmektir.

Ki bunun önemi şuradan çıkar, evrimsel süreçler canlının doğal çevresinden ziyade, biyofizik çevresine göre yönlendirilir. Ve doğal çevre, biyofizik çevre tarafından kapsanan bir kümedir.

Bizim hacı ise böyle mağribi misali paldır küldür atlar. Amanda çevre nedir. Dedik ya, pi falan.. İşte sana çevre hacı, birde senden duyalım bakalım neymiş çevre. Malum biyologlar filan salak, cahil, moron, bilmez çevrenin ne olduğunu, bir öğretiver hadi şu meymenetsizlere hacı, görelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Evrim ve doğal seçilim sözkonusu olunca doğal çevreyi ele almamız gerekecek.

Neden? Mesela bir biyofizik çevre olayı var, onu da değil de, doğal çevreyi alıyorsun?

Soru zaten baştan yanlış. Hacıyı bozmaktan nefret ediyorum, bu bana mutluluk değil sıkıntı veriyor. O yüzden lafa girmek istemedim pek.

Çevre nedir? Neydi o, üç ondört bilmem kaçlı bir sayı vardı, onu bir şeyle çap mıydı neydi çarpıyorduk, bölüyorduk filan çevre oluyordu. Alın işte size çevre.

Drekinci, çevre, bir şeyin etrafını niteleyen çok kaba bir terimdir. Biyoloji'de çevre kavramı tek başına ele alınmaz. "Surrounded" yani sarmalayan ve "environment" yani içinde bulunulan farklı çevre tanımları vardır. Bunların ayrı ayrı ele alınması gerekir. Örneğin doüal çevre dediğin zaman, birisi saran birisi içinde olunan iki şey akla gelir. Bir canlının doğal çevresi, o canlıyı doğal yaşam alanında saran şeydir. Örneğin balığın doğal çevresi sudur. Fakat doğal çevre dediğin zaman, o zaman doğa, daha doğrusu dünya gezegenindeki doğa akla gelir.

Kısaca, farklı çevre tanımları farklı çapta çevreler çizer. Bunlar kesişebilir, kapsanabilir, ayrık küme olabilir. ama mesele, öncelikle bu ayrımları koyabilmektir.

Ki bunun önemi şuradan çıkar, evrimsel süreçler canlının doğal çevresinden ziyade, biyofizik çevresine göre yönlendirilir. Ve doğal çevre, biyofizik çevre tarafından kapsanan bir kümedir.

Bizim hacı ise böyle mağribi misali paldır küldür atlar. Amanda çevre nedir. Dedik ya, pi falan.. İşte sana çevre hacı, birde senden duyalım bakalım neymiş çevre. Malum biyologlar filan salak, cahil, moron, bilmez çevrenin ne olduğunu, bir öğretiver hadi şu meymenetsizlere hacı, görelim.

Hepsi bu kadar mı?

Bitince haber ver de senin yanlışlarını düzeltip, eksiklerini tamamlayım...

Biyologlar salak falan değiller. Kendini değerli bir biyolog sananlar salak olabilirler tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Kendini değerli bir biyolog sananlar salak olabilirler tabii.

Hah işte, ne zamandır ilk defa doğru bir laf ettin hacı. Ama bu da biraz eğri oldu, zira, sedece kendini değerli bir biyolog sananlar değil, sıradan bir biyolog sananlarda aynen salak olabilirler. Senin henüz kendini her şeyi çözmüş bitirmiş bir en süper ve değerli biyolog mu, yoksa alelade bir biyolog mu sandığını ise çözemedim maalesef. Ama her durumda netice aynı yere çıkıyor zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Kendini değerli bir biyolog sananlar salak olabilirler tabii.

Hah işte, ne zamandır ilk defa doğru bir laf ettin hacı. Ama bu da biraz eğri oldu, zira, sedece kendini değerli bir biyolog sananlar değil, sıradan bir biyolog sananlarda aynen salak olabilirler. Senin henüz kendini her şeyi çözmüş bitirmiş bir en süper ve değerli biyolog mu, yoksa alelade bir biyolog mu sandığını ise çözemedim maalesef. Ama her durumda netice aynı yere çıkıyor zaten.

Çevre konusunda başka ekleyecek şeyin var mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...