Jump to content

Biyoloji Soruları....


Recommended Posts

Ben bir soru sorayım insanın fiziksel yapısı ile ilgili ,

Belki başka canlılarda da aynı özellik vardır ama ben bunu birebir yaşadığım için kendi türüm adına sorayım . Bizler genelde burnumuza yediğimiz çok şiddetli olmayan darbelerde bile beynimizin içinde şiddetli bir ağrı hissederiz ve gözlerimizde yaşarma olur . Neden kafa bölümüde diğer başka noktalara yediğimiz darbelerde böyle birşey söz konusu olmaz . Yani yanak bölgesine bir darbe alsak işte tamam bu acı yanağımdan geldi diye bir kanıya varıyoruz . Ama burnumuza bir darbe geldiğinde o acıyı beynimize direk olarak gelen bir darbe olarak algılıyoruz . Bizim burnumuzla beynimiz arasındaki bu yakın ilişkinin açıklaması nedir ?

bu soru gözden kaçmış sanırım . Tekrar aşağıya alalım hep merak ettiğim bişeydir .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 413
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

bu soru gözden kaçmış sanırım . Tekrar aşağıya alalım hep merak ettiğim bişeydir .

Burun ve çevresi sinirden ve damardan çok zengin.

Alınan nefes burundan girer ve akciğerlere ulaşmadan önce ısıtılır ve nemlendirilir.

Bunun için de havanın geçtiği türbünler bolca kan damarları ile kuşatılmıştır.

Kan damarlarının civarında bolca sinirler vardır. Nerde damar varsa orada sinir vardır zaten.

Arterlerin duvarlarında da sinirler vardır.

Nedeni bu olmalı.. Gerçekten burna indirilen bir darbe hem çok ağrılı olabilir hem de kanlı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortamda yeterli miktarda oksijen olmasına rağmen çok az miktarda ( > %0,005 ) karbonmonoksit olduğunda kandaki hemoglobin oksijeni değil karbonmonoksiti absorbe eder ve karboksihemoglobin oluşur ve neticede zehirlenme olur. Peki içtiğimiz sigara dumanında %5- %7 oranında karbonmonoksit olduğu halde neden öldürücü derecede zehirlenmiyoruz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortamda yeterli miktarda oksijen olmasına rağmen çok az miktarda ( > %0,005 ) karbonmonoksit olduğunda kandaki hemoglobin oksijeni değil karbonmonoksiti absorbe eder ve karboksihemoglobin oluşur ve neticede zehirlenme olur. Peki içtiğimiz sigara dumanında %5- %7 oranında karbonmonoksit olduğu halde neden öldürücü derecede zehirlenmiyoruz?

http://www.ehow.com/about_5517227_much-carbon-monoxide-cigarette-smoke.html

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karbonmonoksit zehirlenmesine uğrayan kişiler uykuda yakalandıkları için mi farkına varmıyor?

Kişiyi uykudan uyandıracak baş ağrısı vesair gibi bir etkisi yok mu?

Aslında CO zehirlenmesinde belirtiler yok denecek kadar az olabilir.

CO renksiz, kokusuz bir gazdır.

Hafif zehirlenmelerde belirtiler de hafiftir. Hafif baş ağrısı, hafif bulantı ve nefes darlığı..

Çoğu kere kişi bunlardan çok rahatsız olmayabilir ve uykuya dalabilir. Sonuç çoğu kere ölümdür.

CO zehirlenmesine bağlı bu belirtiler uyku sırasında ortaya çıkarsa hastanın uyanması söz konusu değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

Yunus balıklarının oldukça zeki canlılar olduklarını çeşitli yerlerde okuyoruz ve izliyoruz.Bu hayvanların şempanze gibi elleri yok. Ön üyeleri yüzgeç haline dönüşecek şekilde evrimleşmiş. Yunuslarda insanlar ve şempanzeler gibi sosyal canlılar yani diğer yunuslarla aktif iletişimleri var.

Yunus zekasının evrimleşmesinde iletişimden başka bir doğal baskı var mıdır?

Eğer yoksa insanın zeki bir varlık olmasınıda sırf iletişime bağlayabilir miyiz?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yunus balıklarının oldukça zeki canlılar olduklarını çeşitli yerlerde okuyoruz ve izliyoruz.Bu hayvanların şempanze gibi elleri yok. Ön üyeleri yüzgeç haline dönüşecek şekilde evrimleşmiş. Yunuslarda insanlar ve şempanzeler gibi sosyal canlılar yani diğer yunuslarla aktif iletişimleri var.

Yunus zekasının evrimleşmesinde iletişimden başka bir doğal baskı var mıdır?

Eğer yoksa insanın zeki bir varlık olmasınıda sırf iletişime bağlayabilir miyiz?

Zeki olmak evrimsel bir süreç olabilir ama, bir hayvanın aklını kullanarak yaşamını zenginleştirmesi sadece bir epifenomen.

Evrimsel süreçler doğanın dikte ettiği yasalara bağlıdır. Doğal seçilim gibi..

Ama insanın entellektüalitesi doğal seçilim ürünü değildir.

Doğal seçilime maruz kalarak gelişen beyin yörelerinin birlikte etkinlik göstermesinden ortaya çıkan bir epifenomendir.

Başka bir deyişle insan beyinindeki korteks bir bütün olarak insanı insan yapan bir yapıdır.

Her ne kadar bazı yöreleri bazı zihinsel etkinlikler için özelleşmişlerse de, insan entellektüalitesinin ortaya çıkması için, beynin tamamının sağlıklı olması zorunluğu vardır.

Bu da bütün korteksin sağlıklı olması demektir. Bir yerinde zedelenme veya herhangi bir defo, ya da eksiklik varsa, korteks bütün potansiyeli ile çalışamaz ve entellektüalite tam randımana ulaşamaz.

Yunus ve benzeri hayvanlar için de bunlar geçerlidir. Yunusların beyni insan beyninden büyük ve daha karmaşıktır.

Balinların beyni insan beyninden yaklaşık 8 kere büyük ve son derece karmaşıktır.

Onlarda da entellektüalite dediğiniz epifenomenin olmaması için bir neden yoktur.

Burada güzel bir noktaya değinmişsiniz.

Zeka ve entellektüalite iletişime bağlı olarak ortaya çıkar mı?

Çıkar!

Sosyal hayvanlar için denizde iletişim son derece önemlidir. Balinaların yüzlerce km uzaktaki hemcinslerine sesle bilgi ilettiğini biliyoruz.

Bu kadar sofistike bir sisteme sahip olan canlılarda bir epifenomen olan entellektüalite kaçınılmazdır.

Bu sistem gelişirken doğal baskılarla ilgisi olmayan bazı yan etkiler de ortaya çıkmaktadır. Epifenomen dediğimiz odur.

İnsan beyninin neden bu şekilde geliştiği bilinmiyor.

Ama yunuslarda ve balinalarda beynin neden bu şekilde geliştiğini tahmin etmek mümkün.

Bu hayvanlardaki zeka ve entellektüalitenin iletişime bağlı bir epifenomen olması kuvvetle muhtemel.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

en basit cevabi, resesif genin yaptigi proteinin dominant genin yaptigi protein kadar iyi calismamasidir. Fakat bu konuyu tam olarak aciklamaktan yoksun bir cevaptir.

Oldukça yakın bir cevap. Doğru bile sayılabilir.

Aslında genlerin kendileri baskın veya çekinik değillerdir.

Genler protein şifelerler. Hepsi o kadar. Bu bağlamda başka işlevler olsa bile soru ile ilgili değildir onlar.

Çekinik genlerin şifrelediği proteinler canlı için yeterlidir.

Her genin bir eşi vardır. İkisi de aynı proteini şifrelerler.

Birisi mutasyonla işlevsiz kalınca, diğeri şifrelemeye devam eder. Eğer şifrelenen protein yaşam için yeterli ise, hastalık görülmez.

Hastalığın ortaya çıkması için iki genin de mutasyona uğraması gerekmektedir.

Örnek olarak hemofiliyi gösterebiliriz. Hemofilide anti-hemofilik faktörü şifreleyen gen X kromozomundadır.

Erkekler XY olduklarına göre, eğer anti-hemofili faktörü şifreleyen gen mutasyona uğrarsa, diğer kromozom Y olduğu için, hastalık ortaya çıkar.

Kadınlarda bu hastalık görülmez.Çünkü onların karyotipi XX dir.. Bir X bozuk olsa bile diğeri eksikliği kompanze eder.

Bu durumda anti hemofilik faktörü şifreleyen gen için çekinik denir.

Ama bazı proteinlerin şifrelenmesi için her iki kromozomda bulunan genlerin birlikte işlevsel olması gerekir.

Yalnız biri mutasyona uğradığı halde diğeri işlevsel olsa bile, yeterince protein şifreleyemeyeceği için, hastalık ortaya çıkar ve o gen için baskın denir.

Yani baslın veya çekinik olmak genlerin içsel bir özelliği değildir.

Sorun onları şifrelediği proteinlern organizma için yetmemesidir.

O proteinlerin miktarı ancak iki genin birlikte etkinliği ile sağlanır. Biri hasta olunca diğeri yeterince protein şifrelemez.

Bu yüzden o tür genler için baskın terimi kullanılır.

Sizin cevabınızın doğru kabul edebiliriz. Çünkü sorunun temeline değinmişsiniz. O temel de proteinler..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Oldukça yakın bir cevap. Doğru bile sayılabilir.

Aslında genlerin kendileri baskın veya çekinik değillerdir.

Genler protein şifelerler. Hepsi o kadar. Bu bağlamda başka işlevler olsa bile soru ile ilgili değildir onlar.

Çekinik genlerin şifrelediği proteinler canlı için yeterlidir.

Her genin bir eşi vardır. İkisi de aynı proteini şifrelerler.

Birisi mutasyonla işlevsiz kalınca, diğeri şifrelemeye devam eder. Eğer şifrelenen protein yaşam için yeterli ise, hastalık görülmez.

Hastalığın ortaya çıkması için iki genin de mutasyona uğraması gerekmektedir.

Örnek olarak hemofiliyi gösterebiliriz. Hemofilide anti-hemofilik faktörü şifreleyen gen X kromozomundadır.

Erkekler XY olduklarına göre, eğer anti-hemofili faktörü şifreleyen gen mutasyona uğrarsa, diğer kromozom Y olduğu için, hastalık ortaya çıkar.

Kadınlarda bu hastalık görülmez.Çünkü onların karyotipi XX dir.. Bir X bozuk olsa bile diğeri eksikliği kompanze eder.

Bu durumda anti hemofilik faktörü şifreleyen gen için çekinik denir.

Ama bazı proteinlerin şifrelenmesi için her iki kromozomda bulunan genlerin birlikte işlevsel olması gerekir.

Yalnız biri mutasyona uğradığı halde diğeri işlevsel olsa bile, yeterince protein şifreleyemeyeceği için, hastalık ortaya çıkar ve o gen için baskın denir.

Yani baslın veya çekinik olmak genlerin içsel bir özelliği değildir.

Sorun onları şifrelediği proteinlern organizma için yetmemesidir.

O proteinlerin miktarı ancak iki genin birlikte etkinliği ile sağlanır. Biri hasta olunca diğeri yeterince protein şifrelemez.

Bu yüzden o tür genler için baskın terimi kullanılır.

Sizin cevabınızın doğru kabul edebiliriz. Çünkü sorunun temeline değinmişsiniz. O temel de proteinler..

Bunlar yeterli bir cevap değil maalesef.

Baskın ve çekinik genlerin altında yeten sebepler doğrudan protein üretimi ile ilgili söylendiği gibi ancak altında yatan sebepler çok farklı olabilir.

Örneğin mutant bir alelin ürettiği protein normal proteinin çalışmasını engelleyebilir. Bir gen hiç okunmayabilir. Her iki alelin ürettiği proteinlerde ayrı ayrı yeterli olabilir ancak biri diğerine göre fenotipte daha üstün bir etkiye sahip olabilir...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar yeterli bir cevap değil maalesef.

Baskın ve çekinik genlerin altında yeten sebepler doğrudan protein üretimi ile ilgili söylendiği gibi ancak altında yatan sebepler çok farklı olabilir.

Örneğin mutant bir alelin ürettiği protein normal proteinin çalışmasını engelleyebilir. Bir gen hiç okunmayabilir. Her iki alelin ürettiği proteinlerde ayrı ayrı yeterli olabilir ancak biri diğerine göre fenotipte daha üstün bir etkiye sahip olabilir...

İyi de biz çekinik ve baskın genlerle ilgili bütün sorunları yanıtlamıyoruz ki..

Bu açıklamalar soru ile ilgili değil.

Biz genlerin neden çekinik ve baskın oldukları sorusunu yanıtlıyoruz.

Bu yaptığnız açıklamalar başka soruların cevabı..

Soru sorun önce. Açıklamasını sonra yaparsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de biz çekinik ve baskın genlerle ilgili bütün sorunları yanıtlamıyoruz ki..

Bu açıklamalar soru ile ilgili değil.

Biz genlerin neden çekinik ve baskın oldukları sorusunu yanıtlıyoruz.

Bu yaptığnız açıklamalar başka soruların cevabı..

Soru sorun önce. Açıklamasını sonra yaparsınız.

Soruyu sen sordun Hacı, arkasından da cevabını verdiğini düşündün. Ben de sana cevabının yeterli olmadığını çekinik ve baskın genlerin ortaya çıkaran ve senin bahsettiğinden farklı durumlar olduğunu yazıyorum. Önce okuyalım, sonra anlayalım ve ardından cevap yazalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim sorunun yalnız tek bir cevabı var..

Çok spesifik bir soru..

Bir gen neden çekiniktir veya baskındır?

Bütün soru bu...

Sen şunları yazmışsın:

Baskın ve çekinik genlerin altında yeten sebepler doğrudan protein üretimi ile ilgili söylendiği gibi ancak altında yatan sebepler çok farklı olabilir.

Örneğin mutant bir alelin ürettiği protein normal proteinin çalışmasını engelleyebilir. Bir gen hiç okunmayabilir. Her iki alelin ürettiği proteinlerde ayrı ayrı yeterli olabilir ancak biri diğerine göre fenotipte daha üstün bir etkiye sahip olabilir...

Bu açıklamalar benim sorduğum sorunun yanıtı değil.. O yanıtın ayrıntıları..

Ayrıntılara girersek bu açıklamalar da eksik..

Biz burada mutant bir allelden bahsetmiyoruz. Soruda o yok.

Bir genin hiç okunamaması da sorunun bir parçası değil.

Sen genlerle ilgili patolojilere değiniyorsun. Biz burada patolojilerle hiç ilgilenmiyoruz..

Soru normal bir durumla ilgili ve cevabı basit bir açıklama aslında..

Konuyu bu şekilde saptırmanın anlamı yok...

Bu açıklamalarla cevaba katkın yok.

Konuyu dağıtmaktan başka bir işe yaramıyor bu açıklamaların.

Yazdıkların doğru ama yerinde değil.. Yanıtladığı sorular farklı..

Umarım anlamışsındır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi de biz çekinik ve baskın genlerle ilgili bütün sorunları yanıtlamıyoruz ki..

Bu açıklamalar soru ile ilgili değil.

Biz genlerin neden çekinik ve baskın oldukları sorusunu yanıtlıyoruz.

Bu yaptığnız açıklamalar başka soruların cevabı..

Soru sorun önce. Açıklamasını sonra yaparsınız.

Hacı,

Ben sorunlardan bahsetmiyorum, çekinik veya dominant olmanın makenizmasından bahsediyorum.

Sen bi genin nasıl çekinçik veya dominant olduğunu soruyorsun. Ardından cevap olarak

"Yani baslın veya çekinik olmak genlerin içsel bir özelliği değildir.

Sorun onları şifrelediği proteinlern organizma için yetmemesidir.

O proteinlerin miktarı ancak iki genin birlikte etkinliği ile sağlanır. Biri hasta olunca diğeri yeterince protein şifrelemez.

Bu yüzden o tür genler için baskın terimi kullanılır. "

diyorsun.

Bu cevap yeterli değil. Bu genin çekinik olmasının tek sebebi protein olmayabilir. protein olabilir ancak yeterli veya yetersiz olmamasından farklı makenizmalarda olabilir.

Tabiki yazdıklarım her türlü makenizmayı içermiyor. Her türlü makenizmayı buraya taşıyamam, ama tek bir nedeni var o da budur da diyemem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacinin cevabi en azindan benim icin gayet yeterli. burasi DNA labaratuari degil zaten. Nobel odulu de vermiyolar en kapsamli cevaba

Burası bir forum ve herkes birşeylere katkıda bulunmak için üzerine koyarak veya başklarından farklı olarak bildiklerini ortaya koyma gayreti içerisinde. Senin cevabı yeterli bulup bulmamanın buranın sadece sana hizmet veren bir yer olmaması dolayısıyla bir anlamı maalesef yok.

Çok istiyorsan Hacı ile doğrudan iletişime geçerek konuşabilirsin...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...