Jump to content

Referandumda Tek Devrimci Tavır: Boykot


Recommended Posts

AKP, yeni Anayasa önerisi ile ortaya çıktı ve tam da 12 Eylül günü kendi anayasasını oylatacak. Sosyalist sol da -her zaman olduğu gibi- yine birbirinden oldukça farklı tavırlar aldı ve kavgaya tutuştu. Bu öyle bir konu ki darbeler ve devletin karakteri dahil pek çok konuya değinmek gerekiyor. Aslında gayet temel ve basit bazı soruları bir çocuk saflığında kendimize sorarsak, almamız gereken tutum da net biçimde ortaya çıkıyor.

AKP'nin Anayasası, 12 Eylül Anayasasının ortadan kaldırılması mıdır?

Bu sorunun cevabı kocaman bir hayırdır! 12 Eylül, birkaç tane 'kötü kalpli' generalin kendi 'elitist' ve 'otoriteryan' emellerini uygulamak için kimseye sormadan giriştikleri bir darbe değildi. Tüm darbelerin ardında Amerikan emperyalizmi ve ülkemizdeki işbirlikçisi olan burjuva sınıfını bulabilmek mümkündür. Generaller ise sadece piyondur. Tıpkı ülkücü ve bugün demokrat geçinen muhafazakarların piyon olduğu gibi. 12 Eylül'le hesaplaşmak, en başta emperyalizmle ve burjuvaziyle hesaplaşmaktır. Keza faşizmle, komünizmle mücadele dernekleri ve oradan yetişen Fethullah cemaatiyle, bugün cumhurbaşkanlığı ve başbakanlık koltuklarını işgal eden dünün Akıncılarıyla hesaplaşmaktır. AKP'nin ve anayasasının bunu yapmaktan çok uzak olduğu ortadadır. O halde rahatlıkla denebilir ki, AKP 12 Eylül'le falan hesaplaşmıyor. Bilakis, 12 Eylül'ü bir durak daha ileri götürüyor, onun açtığı karanlık yolda ülkemizi biraz daha uçuruma yanaştırıyor.

AKP Anayasasına hayır demek, 12 Eylül anayasasını onaylamak anlamına mı gelir?

Kuşkusuz gelmez. Çünkü 12 Eylül Anayasası referandumda seçmenlere sorulmayacak; sadece AKP Anayasası sorulacak. 12 Eylül Anayasasını savunanlar olduğu gibi, ikisine de karşı çıkanlar da ''Hayır'' oyu atacak. Fakat, ikisine de karşı çıkanların boykot etmesi daha doğru bir tutumdur. Çünkü boykot; iki seçeneğe de itibar edilmediğini ve düzen içi çatışmanın bu iki anayasa önerisinin de reddedildiğini gösteren bir tutumdur. Oysa ''Hayır'' oyu vermek, neticede bu düzen içi çatışmaya girip taraf olmak, yenisine karşı çıkarak eskisinin devamı yönünde -dolaylı da olsa- irade beyanında bulunmak anlamına geliyor. Hepsinden önce; halkın önüne sadece bu iki gerici anayasayı oylama olanağı konması, üçüncü bir seçenek çıkarılmaması kabul edilebilir birşey değil. Referanduma katılmak, bu gerici dayatmayı kabul etmek anlamını da taşıyor. Devrimciler düzen içi çatışmada taraf olmazlar; tüm taraflarıyla düzeni karşısına alan bir duruş içerisinde kendi bağımsız cephelerini açarlar. Nasıl ki ulusalcı-liberal saflaşmasında taraflaşmak yanlış ve reformist bir tutum ise, bu anayasa sürecinde taraflaşmak da bizi düzen içine savuran yanlış bir tutum olacaktır. Ne o ne bu!

Evet diyenlerin tavrı nasıl okunmalı?

Evet diyenler, halkın seçimleriyle oluşturulan kurumların, seçim dışı kurumlar karşısında daha avantajlı duruma gelmesini sağladığı için yeni anayasa önerisini -yeterli bulmasalarda- onaylıyorlar. Yani yeni anayasaya evet demenin, halkın seçiminin yönetimde daha etkin olmasının önünü açıp elit kurumların hegemonyasını sarsacağı için daha demokratik olduğu ve bunun da bir ilerleme olduğu, demokrasinin toplumda yayılmasının kapitalizmi de bir süre sonra krize sokacağı düşüncesinden hareket ediyorlar. İlk bakışta doğru gibi görünen bu tutum, aslında sıradan bir ''halk neylerse güzel eyler'' şeklinde özetlenebilecek bir ucuz popülizmi ve halk dalkavukluğunu gösteriyor. Devrimcilik elbette demokrasi kültürünün toplumda yayılmasını, 'aşağıdakilerin' yönetime olan etkisinin artırılmasını savunmayı gerektirir. Ama devrimcilik aynı zamanda ilericiliktir. Devrimcilik, tarihsel materyalizmi kendine rehber edinir. Halkın iradesi diye metafizik/tarih üstü bir soyutlamanın marksist düşüncede yeri yoktur. ''Halkın iradesi'' denen şey tüm zamanlarda değişmeden kalan ve her zaman için koşullardan bağımsız biçimde savunulması gereken bir sabit değildir. Örneğin, feodal ilişkilerin çok yaygın olduğu bir toplumsallıkta halkın iradesinden bahsedilebilir mi? Peki dinin gücünün ve cemaat-tarikat örgütlenmelerinin yaygın olduğu bir toplumsallıkta, halkın iradesini tecelli ettirmenin birinci yolu dine ve dinsel toplumsallaşma biçimlerine karşı mücadele değil midir? Halkın iradesi sanki çok sağlıklı biçimde kendini ortaya koyuyor fakat sadece devlet bunun önünde bir engel oluşturuyor türünden bir düşünce son derece güdük ve gayrı-marksist bir düşüncedir. Orta Çağdan kalma kurum ve toplumsallaşma biçimlerinin, Orta çağ ideolojilerinin etkisinden hala çıkamamış Türkiye toplumunda sabah-akşam orduyu ve devleti eleştirip bu Orta Çağ artıklarına gıkını dahi çıkarmamak nasıl bir saçmalıktır? İşte Evetçilerin yanılgısı tam da buradadır. Devlet, ordu ve her türden bürokrasi elbette eleştirilecek, bunların egemenliği yıkılacak ama yerine halkın sosyalist yönelimli egemenliği kurulabilsin diye. Yoksa kimse bürokrasiyi toplum tarikat ağlarıyla sarılsın, cemaat vesayeti kurulsun, emperyalizmin yeni politikalarının aktörü olunsun, iyice azgınlaşan küresel kapitalizmin önü açılsın, zaten güdük olan kadın hakları dinsel gerekçelerle daha da budansın v.b. sebeplerle eleştirmiyor.

Evetçiler, demokratizmin yayılmasının ve aşağıdakilerin yönetime katılmasının sosyalizmin önünü açacağı konusunda haklıdırlar. Fakat AKP'nin bugün baş temsilcisi olan ve yıllardan beri tepeden destekle toplumumuzda egemen ideoloji haline getirilen islamcılığın demokratizmle zerre ilgisi olmadığını görebilmeleri gerekir. Gerçekten toplumsal demokrasiyi savunuyorlarsa, en başta dini ve dinselleşmeyi eleştirmeleri gerekir. Aksi halde, kendi AKP kuyrukçuluklarına marksizmi çarpıtarak kılıf uydurmaya çalışan bir işbirlikçi olmanın ötesine gidemezler.

Bazıları da Evetçilere güçler ayrılığı ilkesine dayanarak karşı çıkıyor; bu doğru bir tutum mudur?

Bir marksist açısından güçler ayrılığı ilkesinin dogmalaştırılması düşünülemez. Güçler ayrılığı denen şey, sömürücü sınıflar arasındaki güçler dengesini sağlayabilmek için uydurulmuştur. Sosyalizm, egemenliğin emekçilere verilmesi ve tüm gücün 'aşağıdakilerde' toplanmasına dayanır. Burjuva toplumunda bu yöndeki her değişim de sosyalistlerce desteklenir. Fakat üretim tarzında sömürücü yapı aşılamamışsa ve gerici ideoloji hala emekçiler arasında yaygınsa, bu durumda emekçilerin demokrasi kültürünü edinmelerini beklemek boş beklentidir. Güçler ayrılığı ilkesinin nispeten ilerici bir işlev üstlenmesi, gerici iktidarın tek elde toplanmasını önleyerek dağıtması ve elitist nitelikte de olsa ilericilere mevzi kazandırmasıdır. Kemalist devrim, güçler ayrılığı ilkesi ve bürokratik yapısıyla ilericiliğe, hala kapitalistleşememiş ve dinin etkisinden sıyrılamamış halk karşısında belli bir mevzi kazandırmıştı. Ama kemalizmin bürokratik ve kapitalizmi aşamayan anlayışı yüzünden halkın aydınlanması hiç gerçekleştirilmedi. Bunun yapılmaması, hatta bunu yapmaya çalışan sol hareketlerin yobazlarla işbirliği edilerek yok edilmesi, kemalist bürokrasinin ''ilericilik'' konusunda kendi varlığına bir meşruiyet kazandırmasının yöntemi haline getirildi. Benzer bir durum CHP'de de hep varolageldi. Bu parti, hiçbir zaman Diyanetsiz, din derssiz, imam hatipsiz, tarikatsız tam bir laiklik için mücadele etmedi. Böyle bir icraati olmadığı gibi, vaati bile olmadı. Hala yok. Gericiliğin varlığına hep göz yumdu, çünkü o tehlikeyi göstererek ''en çok oy alabilen alternatif olarak'' kendini kitlelere dayattı. Ölümü gösterip sıtmaya razı etti yani. Bu durum, gerçek bir toplumsal aydınlanmanın önünü açan devrimcilerin yok edilmesine ses çıkarmamayı da gerektiriyordu çünkü onlar güçlü oldukça CHP zihniyeti kendini tercih edilebilir kılamayacak, kendini ilerici sunmasına olanak tanınmayacaktı. Ve bugün bu CHP kuyrukçuluğu, kendini aydın sanan genişçe bir kitleyi ''AKP'ye karşı'' 12 Eylül Anayasasını bile savunur hale getirdi! Kemalizm ve CHP'ye hak ettikleri tavır konulabilseydi, bugün 12 Eylül anayasasını desteklemeyi 'laikliği korumanın en gerçekçi yolu' olarak görebilen yozlaşmış bir kitle de olmazdı.

Öte yandan, halkın hala dinsel ideoloji ve örgütlenme biçimlerinden kopamamış olması güçler ayrılığını veya bürokratik baskı mekanizmalarını savunmayı gerektirmez. Böylesi, üstte eleştirdiğim kemalist yanılgıya düşmek olur. Yapılması gereken, askeri vesayete de cemaat vesayetine de karşı çıkmak, hem kemalizmi hem islamcılığı eleştirebilen, hem bürokrasiye hem cemaatçiliğe tavır koyan, sermayeden ve devletten bağımsız bir demokrasi hareketini 'aşağıdan' yükseltmektir. Halkımıza yönelik, iki gerici anayasa arasında tercih dayatmasını reddetmek ve bu reddiyeyi mümkün olduğunca yaymak tüm taraflarıyla düzene koca bir tokat indirmek olacaktır. %80'in sandığa gitmediğini düşünsenize! Ne 12 Eylül Anayasasının meşruiyeti kalır ne de AKP Anayasasının! Muhafazakarı ve 'laiki' ile tüm sermaye odakları şaşkına döner, emperyalizm panik içerisinde ne yapacağını bilemez, cemaaterin demokratlık maskesi yerle bir olur. O halde devrimciler açısından çok açık ve nettir ki aslolan boykotu örgütlemektir.

tarihinde November tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

November sen troll müsün?

Yüzde 80i rüyanda gör. Sonra angelina jolieyi nasıl rüyamda görürüm onu anlat bana.

Peh..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer sen Akp’nin- bu referandumla- Türkiye’yi sürüklemek istediği karanlık yolun taşlarını döşemeye çalıştığının farkında değilsen ,

Eğer sen Akp’nin bu referandumla sermaye diktatörlüğünü perçinlemek istediğinin farkında değilsen,

Eğer sen bu referandumun Akp için bir güvenoyu oylaması haline geldiğinin farkında değilsen,

Eğer sen Akp’nin bu referandumla sistem içerisinde kendisine direnen son güçleri tasviye etmeyi amaçladığının farkında değilsen,

Eğer sen hesaplarını bu süreçten kimin nasıl çıkacağı ve ülkenin 13 Eylül’den itibaren nelere gebe bir ülke haline geleceği üzerine yapamıyorsan,

Evet oyu çıkması halinde Akp’nin bu ülkede ne yaparsa yapsın hiçbir kurumca kapatılamayacağını zira kapatma konusundaki iznin meclis kararına bağlanacağını bilmiyorsan,

Böyle bir zırh giyen Akp gibi bir partinin sosyal devlet,kişi hak ve özgürlükleri ve emekçiler açısından ne denli büyük bir tehdit olduğunu sezinleyemiyorsan,

Git bari geçersiz oy kullan da oy pusulan militan sandık görevlileri tarafından “ölüler adına “ kullandırılmasın.

Unutma cılız bir boykot sadece ve sadece Akp’ye ve onun yerli ve yabancı işbirlikçilerine yarayacaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kahrolsun modern revizyonist troçkist kırması menşevik alaşımı yeni oportünist cephe!

Yaşasın lümpen proletarya diktatöryası!

Yaşasın yüzüklerin kardeşliği!

Faşizme karşı bacak omza!

şuradan adam akıllı ne çıkar anca anca işte bö'le boykot çıkar

Link to post
Sitelerde Paylaş

82 anayasasını solcular boykot etti mi? Etti. Peki boykot oranı neydi, yüzde kaçtı, bilen var mı? Yok denecek kadar azdır bilen herhalde Peki o anayasa yüzde kaç oyla geçti? %92

Bunu herkes hatırlıyordur herhalde. Bu size ne gösteriyor?

Link to post
Sitelerde Paylaş

November sen troll müsün?

Yüzde 80i rüyanda gör. Sonra angelina jolieyi nasıl rüyamda görürüm onu anlat bana.

Peh..

O kadar yazdık, içinden sadece %80'lik örneğe mi takıldın? O da iyiymiş.

Önemli olan başarılı olup olamayacağın değil, doğruyu savunup savunmadığındır.

Ben komünist oyların %1'i bulmasını da rüyamda bile göremiyorum uzun süredir. Ama komünistim.

Siz oportünizme o kadar batmışsınız ki, yapılması gerekeni değil seçenekler arasından en olası olanını destekliyorsunuz.

Oysa tam da bu zihniyet yüzünden bu günlere geldik.

''Daha kötüsüne karşı eldekini koruyalım bari'' diye diye hep daha kötüsü oldu.

Bugün de yine 50 senelik siyasi terane tekrarlanıyor: ''AKP ülkeyi daha da kötü bir noktaya çekecek, öncelikli görev bunu durdurmaktır. Sosyalizm, devrim v.s. deyip de öncelikli görevi ihmal etmek AKP'ye destek çıkmak anlamına gelir.''

İşte düzen kuyrukçuluğunun 50 yıllık klasik teranesi.

Ben bunu yemeye direniyorum, sana afiyet olsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Referandum'u boykot etmek, evet oyu vermekle aynıdır...

Evet demeyi savunanlar da boykot etmenin hayır oyu vermekle aynı olduğunu söylüyor.

Oysa evet evettir, hayır hayırdır, boykot da boykot.

Evet demek, AKP'nin ülkemize reva gördüğü dönüşümü desteklemektir. Cemaatçilik, tarikatçılık, piyasacılıktır.

Hayır demek, AKP karşıtlığını bahane ederek 12 Eylül'ün faşist düzenini korumaya çalışmak, ordu ve bürokrasi güzellemesi yapmaktır.

Boykot ise düzenin iki kanadının da oltasına gelmeyip bağımsız devrimci bir üçüncü seçeneği yaratma mücadelesini sokaklarda verme kararlılığıdır.

Muhafazakarlar ve liberaller ile onların soldaki uzantıları evet diyecek; ulusalcı ve milliyetçi faşistler ile onların soldaki uzantıları da hayır diyecek; devrimciler ise sistem içi evet-hayır tiyatrosunu reddedip sistemi hedef alacak.

Siz hayır deyip 12 Eylül'e ve yıllarca sola yapılan katliamların sanıklarını kayırmakla meşgul faşist yargıya 'ilericilik' atfetmeye devam ediniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

82 anayasasını solcular boykot etti mi? Etti. Peki boykot oranı neydi, yüzde kaçtı, bilen var mı? Yok denecek kadar azdır bilen herhalde Peki o anayasa yüzde kaç oyla geçti? %92

Bunu herkes hatırlıyordur herhalde. Bu size ne gösteriyor?

Dehri, o dönemde 12 Eylül anayasasına hayır oyu verilmesi, Türkiye'nin şimdiye dek gördüğü en demokratik ve solun gelişimine en çok zemin hazırlayan anayasası olan 61 Anayasasının devamını olumlamak anlamına geliyordu. Pek çok devrimci o anayasayı getiren 27 Mayıs'ı bir darbe olarak bile görmez. Dolayısıyla seçime katılıp 12 Eylül'e hayır oyu vererek önceki -nispeten demokratik- anayasanın devamını sağlamaya çalışmaları anlaşılabilir bir tutumdur. Oysa günümüzdeki referandum 12 Eylül ile AKP anayasası arasında geçecek. İkisi de gerici, ikisinin de demokrasiyle ilgisi yok, ikisi de emek düşmanı. Dolayısıyla ikisinin de desteklenmemesi ve halkın bu iki gerici seneğe mahkum edilmesine tavır konması gerekiyor. Bu da boykotu örgütlemekten geçer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet demeyi savunanlar da boykot etmenin hayır oyu vermekle aynı olduğunu söylüyor.

Oysa evet evettir, hayır hayırdır, boykot da boykot.

Evet demek, AKP'nin ülkemize reva gördüğü dönüşümü desteklemektir. Cemaatçilik, tarikatçılık, piyasacılıktır.

Hayır demek, AKP karşıtlığını bahane ederek 12 Eylül'ün faşist düzenini korumaya çalışmak, ordu ve bürokrasi güzellemesi yapmaktır.

Boykot ise düzenin iki kanadının da oltasına gelmeyip bağımsız devrimci bir üçüncü seçeneği yaratma mücadelesini sokaklarda verme kararlılığıdır.

Muhafazakarlar ve liberaller ile onların soldaki uzantıları evet diyecek; ulusalcı ve milliyetçi faşistler ile onların soldaki uzantıları da hayır diyecek; devrimciler ise sistem içi evet-hayır tiyatrosunu reddedip sistemi hedef alacak.

Siz hayır deyip 12 Eylül'e ve yıllarca sola yapılan katliamların sanıklarını kayırmakla meşgul faşist yargıya 'ilericilik' atfetmeye devam ediniz.

Bu cevap cevaptan bile sayılamayacak denli sıradan, boş ve şablon bir yazı.. Buram buram sivil diktaya evet demenin suçluluğunu taşıyor.

Sizden bir bok olmayacğını öteden beri biliyoruz. Ama bırakın artık bu yamuklukları devrimcilere mal etme yavşaklığını.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eğer sen Akp’nin- bu referandumla- Türkiye’yi sürüklemek istediği karanlık yolun taşlarını döşemeye çalıştığının farkında değilsen

Ülkemizin yolunda hiç karanlık taş yoktu da ilk kez AKP döşüyor değil. Belki farkında değilsin ama o kara taşlar 12 Eylül'den beri döşeniyor ve AKP de 12 Eylül'ün çocuğu. Ve sen, AKP'ninkine hayır demek üzerinden 12 Eylül'e dolaylı da olsa evet diyorsun. Farkında değil misin? Ben ise ikisine birden hayır deyip kendi işimize bakmayı savunuyorum. Boykot budur.

Eğer sen Akp’nin bu referandumla sermaye diktatörlüğünü perçinlemek istediğinin farkında değilsen,

Sermaye diktatörlüğüne mi karşısınız yoksa bunun perçinlenmesine mi? Sanki ikincisi gibi... Önemli olan sadece AKP'ye karşı değil, tüm bir sisteme karşı mücadeledir. Zaten AKP'yi de ancak böyle bir sistem karşıtı mücadele yenebilir. Keşke bunu görebilseniz. Ama siz 12 Eylül'e bile razı hale gelmişsiniz. Çok acıklı...

Eğer sen Akp’nin bu referandumla sistem içerisinde kendisine direnen son güçleri tasviye etmeyi amaçladığının farkında değilsen

Kimmiş o direnen güçler? Ordu ve yargı mı? Hani 12 Eylül'ü yapan, sosyalizme karşı toplumsal dincileşmenin önünü açan, devrimcilere hapislerde bok yediren ordu mu? Hani faili meçhulcülerin, kontracıların, alevi yakan yobazların, eli kanlı faşistlerin az ceza alması için hukukun ırzına geçen yargı mı? Bu pislik odakları birden bire ''laikliğin güvencesi'' olan 'son kalelere' mi dönüşmüş? Benim buna da itirazım var! AKP'ye karşı çıkarken kimlerin temize çekilmeye çalışıldığını görmeyecek kadar saf olmadığımız için boykot diyoruz. Hepsinin canı cehennem dediğimiz için boykot diyoruz. Orducular, milliyetçiler, kontragerilla yargısının taraftarları, militaristler ve bilimum sözde laik sahtekar ise hayır diyor. Zaten benim bu başlığımın adı ''Referandumda tek devrimci tavır: Boykot'' idi. Devrimci olmayanlar, ulusalcı faşistler, kendine güvensizler, ufku sandıkla sınırlı olanlar, işçi sınıfından korkanlar hayır desin. İtirazım yok. Ben devrimcilere seslendim bu başlıkta. 12 Eylül'ü korkakça savunanlara değil.

Eğer sen hesaplarını bu süreçten kimin nasıl çıkacağı ve ülkenin 13 Eylül’den itibaren nelere gebe bir ülke haline geleceği üzerine yapamıyorsan

Arkadaşım, Türkiye güllük gülistanlıktı da sanki ilk kez AKP'yle beraber uçuruma yöneldi gibi veya AKP'yi doğuran tarihsel gelişimde 12 Eylül'ün, ordunun, bürokrasinin sözde bağımsız yargısının payı yokmuş gibi davranıyorsan, bunları göremiyorsan, asıl sorunun AKP değil tüm bir sistem olduğunu, bu yüzden sistem karşıtı mücadeleyi AKP karşıtlığı üzerinden sistemin içinde eritmeyi savunan Hayırcı tutumun yanlışlığını göremiyorsan ben sana ne diyebilirim ki?

Evet oyu çıkması halinde Akp’nin bu ülkede ne yaparsa yapsın hiçbir kurumca kapatılamayacağını zira kapatma konusundaki iznin meclis kararına bağlanacağını bilmiyorsan

Gericikle mücadele parti kapatmaktan değil, onun toplumsal desteğini kıracak yapısal dönüşümlerin başlaması için devrimci bir kalkışmayı örgütlemekten geçer. AKP'yi durdurmak sandıkta hayır demekten değil, sandığa sıkıştırılmayı reddedip sokaklara dökülmekten geçer. Bu referandumun en kötü etkisi, halkın iradesini sandıktaki iki mühür arasında yok etmeye kalkması olacak. Boykot, tam da buna karşı çıkmaktır.

Böyle bir zırh giyen Akp gibi bir partinin sosyal devlet,kişi hak ve özgürlükleri ve emekçiler açısından ne denli büyük bir tehdit olduğunu sezinleyemiyorsan

Sosyal devlet, kişi hak ve özgürlükleri, emekçilerin hakları v.s. zaten Atatürk zamanından beri pek eksik. AKP olsa olsa bu eksikliğe tuz biber olur. Ve olacak da, doğru. Ama buna karşı direnmenin yolu, sadece AKP'yi hedef alıp sanki ondan öncekiler çok özgürlükçü, emekten yana ve sosyal devletçiymiş gibi bir yanılsama yaratan 12 Eylülcü faşistleri güzellemekten geçmiyor. Ne 12 Eylül ne AKP! Ne milliyetçilik ne muhafazakarlık! Ne cemaat vesayeti ne de askeri vesayet! İşte meseleye böyle bakanlar boykot edecek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kahrolsun modern revizyonist troçkist kırması menşevik alaşımı yeni oportünist cephe!

Yaşasın lümpen proletarya diktatöryası!

Yaşasın yüzüklerin kardeşliği!

Faşizme karşı bacak omza!

şuradan adam akıllı ne çıkar anca anca işte bö'le boykot çıkar

En karışığından olmuş bu. Safın ne diye sorsalar anlatana kadar karşıki bir öncekini unutur ya. :D

Nerden bulursunuz bunları anlamam.

............

Ben açık açık yazmıştım, tek nedenden ötürü evet oyu vermeyi düşünüyorum diye. Nedenide söyleyim samimi bir şekilde. Biliyorsunuzki şu anki anayasa bireylerin kendilerine ulaşmasını bir alt mahkeme eliyle sağlıyor. Alt mahkeme uygun görürse sizin davanızı anayasa mahkemesine götürüyor. Bildiğim kadarıyla yeni anayasada bunun önü açılıyor. Sırf bu yüzden evet demeyi düşünüyordum. Ama o gün oy kullanamayacağım ne yazıkki. Yeğenimin düğünü var aynı akşam ve ben şehir dışında olacağım.

Gerçi tek nedenden ötürü evet demek içime sinmiyordu, böylesi daha iyi oldu. :)

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemalizm diye bir ideoloji yok!

Solculuk yapılacaksa, "Kemalizm"in içinde eriyebilir!

Onun dışında, "Kemalizm" karşıtlığı yaparak, şu ortamda hayali bile söz konusu olmayan, sadece PKK'nın işine yarayan, orada zemin bulan "Marxist" düşünce , bu ülkenin kaderine nasıl etkide bulunabilir?

Marx dediğimiz adam bir filozof, onun fikirlerinin sadece bir etnik köken savunuculuğu gibi, o etniğin özgürlüğünün bir aracı fikri olarak bu hareketin, sürekli Kürt kökenli olması, muhteşem bir iticilik sağlıyor ve kötü koku yayıyor.

Marx'ın adı çıktı bölücüye. Marx'ın adını anan Devrimci ya da Komünist, komünist olan ayrılıkçı, PKK'lı olarak biliniyor.

Bu sadece bizim ülkede böyle. Öğğğğ...

Halbuki, Marx başka bir şey: Yaşam standartları olarak Eşitçe yaşabilmenin bir fikri. Herkesin barış içinde yaşamasının bir fikri idi! Ama bizim ülkenin elinde bu bile dinamit gibi patladı.

Solculuk, Sağcılık, şimdi de Liberalizm bu ülkenin elinde hep Dinamit gibi patlıyor.

Ülke hep birbirine düşman kamplara ayrılıyor, kimse kendi fikrinden ödün vermiyor.

Referandumda boykot.

Sinek vızltısı gibi bir şey.

AKP'nin anayasası geçtikten sonra sen boykot etsen ne olur etmesen ne olur!

Yine ülkenin kaderine nefesi bile değmeyen, ülkenin siyasetine teğet geçen bir garip romantizm ve bunun sonucu bir garip boykot!

tarihinde inevitablen tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kemalizm diye bir ideoloji yok!

Solculuk yapılacaksa, "Kemalizm"in içinde eriyebilir!

Onun dışında, "Kemalizm" karşıtlığı yaparak,..

Referandumda boykot.

Sinek vızltısı gibi bir şey.

AKP'nin anayasası geçtikten sonra sen boykot etsen ne olur etmesen ne olur!

Yine ülkenin kaderine nefesi bile değmeyen, ülkenin siyasetine teğet geçen bir garip romantizm ve bunun sonucu bir garip boykot!

Solculuk niye kemalizmin içinde erisin? Kemalizm evrensel bir şey değil , eriyecekse Kemalizm eriyecek aşınacak. Kaldı ki, ben bir vatandaş olarak niye siz kemalistlerin istediği gibi "hayır" oyu atayım. Otoriter modernleşme hamlesi iyi sonuç vermedi, seksen senede geldiğimiz yer ortada. Ayrıca köylülüğü zamanında tasfiye etmeyerek, bugünkü AKP'yi başımıza bela eden de Kemalistler. Solun bu ülkede bir şansı olacaksa, bu kemalizme yanaşmakla değil, ondan uzaklaşmakla olacak.

tarihinde Uyecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Solculuk niye kemalizmin içinde erisin? Kemalizm evrensel bir şey değil , eriyecekse Kemalizm eriyecek aşınacak. Kaldı ki, ben bir vatandaş olarak niye siz kemalistlerin istediği gibi "hayır" oyu atayım. Otoriter modernleşme hamlesi iyi sonuç vermedi, seksen senede geldiğimiz yer ortada. Ayrıca köylülüğü zamanında tasfiye etmeyerek, bugünkü AKP'yi başımıza bela eden de Kemalistler. Solun bu ülkede bir şansı olacaksa, bu kemalizme yanaşmakla değil, ondan uzaklaşmakla olacak.

Peki,

Solculuğun bu ülkeye tek getirisi 80 darbesi olmuştur.

"Kemalizm" (diye bir ideoloji yoktur-Devletin kuruluş temellerinin bir tarifidir) düşmanlığı ile Başka bir getirisi olacak gibi de görünmüyor. İngilterede bile 10 yıl başa geldiler, ama Türkiye'de halkın oylarında varlık bile gösteremiyorlar.

Hiç bir ülkede solculuk kendi tarihini, kendi devletini yıkmak demek değildir. (Kemalizmi hedef almak)

Sıra sende...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki,

Solculuğun bu ülkeye tek getirisi 80 darbesi olmuştur.

Tarih akmaya devam ediyor. Yarının ne getireceğini bilemeyiz. Benim kanaatimce önümüzdeki dönemlerde daha fazla ekonomi konuşacağız, siyasi özgürlüklerin peşinde daha fazla koşacağız, dolayısıyla solculuğun oynayacağı rol olacaktır. Öte yandan Batı Avrupa tarihinde de solculuğu bastırmak için devletler acımasız önlemler almışlardır: 1789 devriminin ardından gelen 1815 Viyana Kongresi, 1830 devrimlerinin yenilmesi, 1848 Devrimleri, Paris Komünün yenilmesi, Almanya'da Spartakist hareketlerin bastırılması, İspanya iç savaşı vs vs. Bu yol dikenli bir yol, ama sonuçta oradaki sol hareketler Batı Avrupa demokrasilerinin kurumsallaşmasında, liberal vatandaşlık haklarının içlerinin doldurulmasında çok önemli roller oynamışlardır.

"Kemalizm" (diye bir ideoloji yoktur-Devletin kuruluş temellerinin bir tarifidir) düşmanlığı ile Başka bir getirisi olacak gibi de görünmüyor. İngilterede bile 10 yıl başa geldiler, ama Türkiye'de halkın oylarında varlık bile gösteremiyorlar.

Kemalizm bir ideoloji olamayacak kadar sığ. Öte yandan okuduğum kadarıyla siyasi literatürde otoriter modernleşme hareketleri arasında sayılır: Vatandaşlık haklarının kısılı olduğu, sosyal mobilitenin devletçe kontrol edildiği ve sosyal değişimin devletin takdirinde olduğu devlet doktrini. Türkiye'nin açmazı da bu: Devlet sınırlandırılmayı kabul etmiyor, gerekçeleri de irtica, bölücülük ve geçmişte de komünizm idi.

Hiç bir ülkede solculuk kendi tarihini, kendi devletini yıkmak demek değildir. (Kemalizmi hedef almak)

Şu an kendi devletini, tarihini yıkan solcular değil, İslamcılar ve küreselleşme. :) Kavruk, fukara bir ülkenin sürekli ele geçirilme paranoyasıyla boşa harcanmış yıllar, kemalizmin bize yaşattığı buydu. .. Neyse ki bundan çıkıyoruz. Bu çıkış "kendi devletine düşmanlık" olarak yorumlanmamalı.

tarihinde Uyecik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

November,

o kadar yazmışsında yüzde 80 örneğine takılmışım neden biliyormusun. boş yazıyorsunda ondan. trolsun trol.

hemide komünist görünümlü troll.. anayasa anca kendine sorulunca aklına gelen, fikir beyan etme şansı buldu diye ortalığa boykot diye atlayan, senin gibi eve kapanık 2 kitapla ezberlenmiş ideal 10502 kavramın arkasında siyaset yaparak doğruculuk oynayacağını sanan meczupların devrimciliği bugün mü aklına geldide devrimcinin tavırlarını belirtme merakına düştünüz.

Baştan beri 12 eylül anayasasına karşıydınız da ne oldu ulan? 30 senedir ne yaptınız kitap okumak dışında? devrimci tavrınızı belirlemekle mi uğraşıyordunuz. Hödükk. Ama iş fanteziye gelince boykot yüzde 80 olursa şöyle olurmuş, böyle olurmuş. Sokağa çık ulan biraz yık bir şeyleri. Bağr çağır. bu millet bağırandan korkar dinler. recep tayyip isimli trolden bir şey öğrenemedinmi daha.

düzen kuyrukçuluğu yapmayan yeni anayasa hedefli bir örgütlenme 60 günde oluşacak ve boykot ile anlam bulacaksa bir dahaki seçimlere çok daha uzun bir süre var, çalışında kurtarın milleti gerzek. Sosyalfobik tipinle evde oturarak başımıza doğrucu kesilmişsin. hayır çıkarsa üzüntüdnen yerlere yatıp kendini döveceksin. hayır çıkarsa 12 eylül yasası bir daha değişemeyecek hee.. rüyalarım kaçıyorr..aman allaaamm..

Allaaan trolu.. tepkisiz devrimciliği ilke edinmiş, laçka, liboş görünümlü, komünist a.k.plisi

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...