Jump to content

ATATÜRK'ÜN DİNİ YÖNÜ


Recommended Posts

Büyük konuşmak istemem, ama ben küfür yemeye de niyetim yok, küfür etmeye de. Şu ana kadar, bir kaç münferit kabul edebileceğim olay dışında da, böyle açık açık küfür de etmedim kimseye. Kimse de bana durduk yere küfür etmedi. Ederse de bu şekilde karşılık vermemeyi düşünüyorum, çünkü benim savunduğum ideolojiye ve taraftarlarına herhangi bir faydası yok.

Atatürk düşmanı olabilirler. Burası, ateistforum. Siyasi bir site değil. Eğer mantıklı bir şeyler söylüyorlarsa, cevap verirsin. Tezlerini çürütürsün. Dediğim gibi eğer saçmalıyorlarsa, tartışacak bilgi-birikimden yoksunlarsa, kaale bile almaya gerek yoktur dersin, geçer gidersin.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 115
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Büyük konuşmak istemem, ama ben küfür yemeye de niyetim yok, küfür etmeye de. Şu ana kadar, bir kaç münferit kabul edebileceğim olay dışında da, böyle açık açık küfür de etmedim kimseye.

Ben adama durduk yerde küfür mü ettim?

Yok.

O bana durduk yerde küfür etti.

Benim de tıpkı senin gibi bu başlıkta ne küfür yemeye niyetim vardı ne de küfür etmeye.

Ama oldu.

Tıpkı senin münferit kabul ettiğin bazı olaylarda atılmayı göze alıp küfrettiğin gibi ...

Onun haricinde ben de burada kimseye küfür etmedim.

Edenlerden de lafımı esirgemedim tabii.

Etmeyeceğim de.

Bu kesin.

Atılırım matılırım umurumda bile değil.

Tıpkı senin münferit kabul ettiğin bazı olaylarda atılmayı göze alıp küfrettiğin gibi ...

--------------------

Bu pisliği aslında sana uzun uzun anlattım.

E, problemin nedir, hala anlamadım ben.

Şimdi ben mi kötü oldum?

Ben mi suçlu?

Eğer öyleyse :

- Du kannst mich gerne am Arsch lecken sehr geehrte Herr Ateist.

Daha ne diyeyim sana.

Kimse de bana durduk yere küfür etmedi.

Doğru; anan seni sadece ‘’münferit günler’’ için doğurmuş!

Ederse de bu şekilde karşılık vermemeyi düşünüyorum, çünkü benim savunduğum ideolojiye ve taraftarlarına herhangi bir faydası yok.

Tamam o zaman şöyle yapalım:

SadeceAteist denen ters ilişki sonucu dünyaya gelmiş mahlukat.....

Bir kemik atayım da...

Sus bari....

Sahurda yaklaşıyor...

İstersen...

Köpek mamasıda alırım sana....

:D :D

Afiyet olsun sana!

Alkolün ve aldığın diğer psikiyatrik ilaçların üstüne iyi gider hani!

Atatürk düşmanı olabilirler. Burası, ateistforum. Siyasi bir site değil.

Peki, Ateistcafe’de ne konuşuluyor sence?

Hacı dedenin şalvarının rengi mi?!

Ya da senin burada konuştukların ne?

Bu zamana kadarki konuştukların?...

Din forumunda pek göremedik seni nedense.

Tek bir yorumuna denk gelmedim şahsen ben.

Sahi yahu, madem burası siyasi bir site değil, sen niçin buradasın?

Eğer mantıklı bir şeyler söylüyorlarsa, cevap verirsin. Tezlerini çürütürsün.

Sen ne yaptın?

Neyi çürüttün?

Kimi ikna ettin?

Hiç...

Laf olsun padişahım.

Biz burada iki saattir bu tip pisliklerin mantalitesini anlatıyoruz.

Bu da bize çürütmekten bahsediyor.

Dediğim gibi eğer saçmalıyorlarsa, tartışacak bilgi-birikimden yoksunlarsa, kaale bile almaya gerek yoktur dersin, geçer gidersin.

Ben böylesi bir mesele meydana geldiğinde nasıl taktik uygulanması gerektiği konusunda senden ders almak zorunda mıyım?

Benim düşüncem de başkadır, Pearlygatese yazdım da zaten.

Saygı duy efendi saygı duy; mecbur muyum senin gibi düşünmeye?

Bizim de bildiğimiz birşey var herhalde.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bahsettiğim olaylarda, eğer yanlış hatırlamıyorsam; Ege tarafından büyük bir küfür yemiştim ama onun gibi kendisine küfür de etmemiştim. Sadece anlık hakaret etmiş olabilirim, sizin gibi "ana, bacı" felan karıştırmadım.

İlk sen mi küfür ettin, o mu küfür etti tartışmasında zaten değilim. Görüldüğü gibi, o etmiş; ama her tartışmada böyle küfürler olacaksa; kim ne kazanacak merak ediyorum. Sen küfür etmesen, o adamın Atatürk karşıtı olduğu anlaşılmayacak mı? Ki zaten kendileri de gizlemiyorlar, söylüyorlar. Ben pek çok yazılanı, eğer ciddi bir nitelik taşımıyorsa zaten ciddiye dahi almıyorum.

Sana küfür eden şahıs da suçludur, sen de karşılık verdiğin için "haklı durumda" bu suçluluğa bir nebze de olsa ortak olmuşsundur. Benim görüşüm bu yönde. İster katılırsın, ister katılmazsın.

Bak sen de üstü kapalı küfür etmiş gibi olmuşsun bana. "Anamın"beni münferit günler için doğurduğunu söylemişsin. Sonra sana yazılan mesajı tersine çevirerek bana iade etmişsin. Hiç ciddiye dahi almıyorum. Alkol ve aldığım hapların bu konuyla ne alakası var anlamış değilim, ama merak etme psikolojik bir tedavi görmüyorum. İlaçları da reçeteyle felan da almıyorum. Bir zamanlar da yanlış hatırlamıyorsam, Astur'a takmıştın buna benzer konularda. Geçelim bunları, önemsemiyorum...

Ateist Cafe'de siyasi konuların konuşulabildiğini biliyorum. Mesele şu, ateist bir forumda kimsenin Mustafa Kemal'i sevmek veya saygı duymak gibi bir zorunluluğu olmamalı. O yüzden, siyasi bir site değil demiştim.

Dediğin gibi din forumuna pek yazmıyorum. Çoğunlukla, okumayı tercih ediyorum. Bu bir kabahat da değil. Forumu devamlı siyasi konularla provake etsem belki olabilirdi.

Ben bu foruma üyeyim. Çünkü, ateistim. Ve ben bu sitenin aydınlanma açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, buradayım. Buradan bir çok şey öğreniyordum ilk geldiğim sıralarda. Hala da öğreniyorum. Ama ne yazık ki, yazılarını sıklıkla okuduğum bir çok insan artık bu sitede küsüp gittiği için yok.

Ben kimseyi de şifre etmek için burada değilim. Ben ciddi tartıştığım başlıklarda, kendi tezlerimi gayet de iyi savunduğumu düşünüyorum. Benim gibi düşünmese de bir çok arkadaşla bu sitede gayet medeni tartışmalar yaptım. Karşımdaki ikna olmamıştır belki ama okuyanlar için etkili olabildiğini düşünüyorum.

Taktik konusunda ise, kimse benden ders almak zorunda değil. Ben bu taktiğin yanlış olduğunu düşünüyorum ve bunu da zaten söyledim. Sen istediğin taktiği güdebilirsin, ama ben yanlış gördüğüm şeye yanlış demeye de devam edeceğim. Bu, sana ve senin fikirlerine bir saygısızlık değildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bahsettiğim olaylarda, eğer yanlış hatırlamıyorsam; Ege tarafından büyük bir küfür yemiştim ama onun gibi kendisine küfür de etmemiştim. Sadece anlık hakaret etmiş olabilirim, sizin gibi "ana, bacı" felan karıştırmadım.

Doğrudur, belki de EGE senin ters ilişki sonucu dünyaya geldiğini veya ne bileyim mamaya muhtaç bir köpek olduğunu iddia etmemiştir.

Ondandır belki de.

Nasıl küfürleştiniz, ne dediniz bilmiyorum tabii.

Ama bu seni aklamaz.

Muhatabına hakaret ettiğini kabul ediyorsun neticede.

- Efendim EGE çok hakaret etti, ama ben o kadar etmedim ki yani ...

Bu mudur?

Hayır, nefis nefistir, hakaret de hakarettir.

Demek ki nefsine yenilip sen de etmişsin.

O halde keseceksin laga lugayı ve ona buna etik dersi vermeye kalkışmayacaksın.

İlk sen mi küfür ettin, o mu küfür etti tartışmasında zaten değilim. Görüldüğü gibi, o etmiş; ama her tartışmada böyle küfürler olacaksa; kim ne kazanacak merak ediyorum.

SadeceAteist buyurmuş:

- Görüldüğü üzere ilk küfrü o ( mayonez ) etmiş...

Vah vah!

Helal olsun, nasıl da farkına vardın yahu?!

Demek ki arka arkaya yorum yazmasaymışım bunu bile göremeyecekmişsin.

Gereği düşünüldü:

- Ama her tartışmada böyle küfürler olacaksa; kim ne kazanacak merak ediyorum.

İlle de bir kazananı olması mı gerekiyor?

Burası bahis bürosu mu arkadaşım?

Bu bahis bürosuna para mı yatırdın sen?

Yok.

O halde kimin kazanacağını merak etmeyeceksin, hakemlik veya hakimlik yapmaya kalkışmayacaksın, ona buna etik dersi vermeye hele hiç kalkışmayacaksın.

Yaparsan kavganın bir parçası olursun.

Ayılınca bir daha oku, ne demek istediğimi daha iyi anlarsın.

Sen küfür etmesen, o adamın Atatürk karşıtı olduğu anlaşılmayacak mı? Ki zaten kendileri de gizlemiyorlar, söylüyorlar. Ben pek çok yazılanı, eğer ciddi bir nitelik taşımıyorsa zaten ciddiye dahi almıyorum.

Madem ciddiye almıyorsun, e bu başlıkta ne diye yazıyorsun o zaman?

O küfrediyor, ben de hakettiği karşılığı veriyorum.

Bundan sana ne?

Sana küfür eden şahıs da suçludur, sen de karşılık verdiğin için "haklı durumda" bu suçluluğa bir nebze de olsa ortak olmuşsundur. Benim görüşüm bu yönde. İster katılırsın, ister katılmazsın.

Kim sana hakemlik veya hakimlik rolü biçti ki?

Var mı öyle bir rica?

Yok.

Kemal Sunal’ın bir filminde geçiyordu sanırım şu, ‘’her boka maydonoz olma’’ meselesi.

E, ne diye maydonoz oluyorsun ki?

Bak sen de üstü kapalı küfür etmiş gibi olmuşsun bana. "Anamın"beni münferit günler için doğurduğunu söylemişsin.

Beni yanlış anlamışsın.

Bu, biraz aldığın alkoldendir, biraz da nefisten.

( Nefsim nefsim kendi nefsim... Gerçekte senin nefsine tek laf edilmediği halde öyle zannederek nasıl da zıplıyorsun ama. Mayonez pisliği o küfürleri sana etseydi neler derdin Allah bilir. )

Ben orada demek istedim ki ‘’bak görüyon mu, demek ki sen de münferit zamanlarda muhatabına küfür edebiliyormuşsun’’

Kaldı ki ‘’münferit zamanlarda ben de küfrettim’’ ifadesi sana aittir, bana değil.

Evet, demek istediğim buydu sadece.

Bir daha oku lütfen.

Orada senin çelişkine dair bir ironi vardır, doğru.

Ama sana yönelik bir küfür yoktur.

Hem sana neden küfredeyim ki.

Sonra sana yazılan mesajı tersine çevirerek bana iade etmişsin. Hiç ciddiye dahi almıyorum. Alkol ve aldığım hapların bu konuyla ne alakası var anlamış değilim, ama merak etme psikolojik bir tedavi görmüyorum. İlaçları da reçeteyle felan da almıyorum. Bir zamanlar da yanlış hatırlamıyorsam, Astur'a takmıştın buna benzer konularda. Geçelim bunları, önemsemiyorum...

Ne aldığın ilaçların umurumdadır ne de aldığın alkol oranı.

Heleki psikolojik tedavi görüp görmediğin hiç umurumda değil.

Benim için motto söz Hacı’nın sözüdür:

- Kıçınıza isterseniz bomba sokup patlatın, umurumda bile değilsiniz.

Evet, bu söz çok önemlidir.

Aldığın alkol veya diğer geçici bir süre için kullandığın psikiyatrik ilaçlar dahi az geldiyse, uyuşturucuya da başla!

Tıpkı Astur gibi.

İstersen kıçına bomba koy kendini de patlat gitsin kardeş.

Söz veriyorum; umurumda olursan gel yüzüme tükür.

Ama burada ne uyuşturucunun ne de alkolizmin propagandasını yapabilirsiniz.

Hakkınız yok buna.

Bu sorumsuzluğa, bu adice sorumsuzluğa kimsenin hakkı yok.

Kimsenin...

Tamam mı?

Bu sözlerim Astur için de geçerlidir.

Herşeyden önce burası bir psikiyatri kliniği değildir.

-----------------

Kendi psikolojik sorunlarını buraya yansıtan ve bu konuda başlıklar açan da ben değilim ayrıca.

Kimin açtığına dair link vermemi de ister misin?

Ona buna ekran gerisinden psikiyatrik ilaç tavsiye eden de ben değilim tamam mı?

En başta sen ve senin gibi sorumsuzlar yapıyor bunu.

Ayıptır be, günahtır.

Yazıktır buradaki insanlara.

Bu tür başlıklar açarak kendi kendisini deşifre eden de aslında sadece sizlersiniz.

Evet, sadece ve sadece sizler...

O halde laga luganın alemi yok.

Ateist Cafe'de siyasi konuların konuşulabildiğini biliyorum.

Vah vah, demek Ateist Cafe’de siyasi konuların konuşulabildiğini biliyorsun.

Ama az önce de bana haddimi bildirmek için şöyle diyordun:

Burası, ateistforum. Siyasi bir site değil.

Mesele şu, ateist bir forumda kimsenin Mustafa Kemal'i sevmek veya saygı duymak gibi bir zorunluluğu olmamalı. O yüzden, siyasi bir site değil demiştim.

İyi kıvıramıyorsun.

Sana önceki yorumumda da sormuştum aslında, bir daha sorayım:

- Pekala, senin din forumunda kaç tane yorumun var?

- Madem burası siyaset arenası değil, din forumunda bugüne kadar ne yazdın sen?

Ben cevap vereyim mi?

Vereyim:

Hiç.

Evet, hiç.

Dediğin gibi din forumuna pek yazmıyorum.

Helal!

Dedim ya, iyi kıvıramıyorsun.

Ben bu foruma üyeyim. Çünkü, ateistim. Ve ben bu sitenin aydınlanma açısından önemli olduğunu düşünüyorum. Bu yüzden, buradayım. Buradan bir çok şey öğreniyordum ilk geldiğim sıralarda. Hala da öğreniyorum. Ama ne yazık ki, yazılarını sıklıkla okuduğum bir çok insan artık bu sitede küsüp gittiği için yok.

Ben de ateistim.

O gidenlerin arkasından da hiç mum yakmadım.

Hepsi de çakma ateistti.

Liboş, çakal, entel müsveddesi, sorunlu, alkolik, psikiyatrik tedavi altında olan bir yığın insan müsveddesi idi o küsüp gidenler.

Ben kimseyi de şifre etmek için burada değilim.

Kim seni deşifre etti ki?

Durduk yerde tutup da kendin şöyle bir başlık açmadın mı:

- Efenim ben alkolle birlikte bilmem kaç miligram psikiyatrik yatıştırıcı kullanıyorum. Bu sizce yararlı mı zararlı mı?

Evet evet, böyle bir başlık açıp kendini deşifre ediyorsun, sonra da ‘’ben kimseyi deşifre etmek için burada değilim’’ diyorsun.

Ben de diyorum ki:

- Burası psikiyatri kliniği mi?

Kendi kendini deşifre edenler sizlersiniz yahu.

Sen ve senin gibi hasta tipler bu başlıkları açmasa nereden bilsin insanlar sizi?

Ayıptır be, kim sizi deşifre ediyor?

Otur kendi kendini deşifre et, sonra da sızlan ve suçu başkalarına at.

Yuh!

Burası anaokulu mu kardeşim?

Biz de burada sizleri eğitmekle görevli anaokulu öğretmenleri miyiz?

Ben ciddi tartıştığım başlıklarda, kendi tezlerimi gayet de iyi savunduğumu düşünüyorum. Benim gibi düşünmese de bir çok arkadaşla bu sitede gayet medeni tartışmalar yaptım. Karşımdaki ikna olmamıştır belki ama okuyanlar için etkili olabildiğini düşünüyorum.

Olabilir.

Allah senden razı olsun.

İyi ki varsın!

Taktik konusunda ise, kimse benden ders almak zorunda değil. Ben bu taktiğin yanlış olduğunu düşünüyorum ve bunu da zaten söyledim. Sen istediğin taktiği güdebilirsin, ama ben yanlış gördüğüm şeye yanlış demeye de devam edeceğim. Bu, sana ve senin fikirlerine bir saygısızlık değildir.

Tıpkı senin gibi ben de yanlış gördüğümü söyleme hakkına sahibim.

Bence asıl sen yanlış yoldasın.

Bunu söyleme hakkımı da kimse elimden alamaz.

Ne sen ne de bir başkası.

tarihinde Yakup tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Basligi acan arkadas cuvalla yalanlari ve iftiralari buraya tasimis.

Mustafa Kemal Atatürk'ün el yazilarinin bulundugu kitap acilir...din ve islamiyet hakkinda olan düsünceleri okunur.

Birazini buraya alalim...

Syf. 364 9- Din birliğinin de bir millet teşkilinde müessir olduğunu söyleyenler vardır fakat biz, bizim gözümüz önündeki Türk Milleti tablosunda bunun aksini görmekteyiz.

Türk’ler Arap'ların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arap dinini kabul ettikten sonra, bu din, ne Arapların, ne aynı dinde bulunan Acemlerin ve ne de Mısırlıların vesairenin Türk'lerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir şekilde tesir etmedi.. Bilakis, Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti, milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. Bu pek tabii idi. Çünkü Muhammed'in kurduğu dinin gayesi

Syf. 365 milliyetlerin fevkinde şamil bir Arap milliyeti siyasetine müncer oluyordu. Bu arap fikri ümmet kelimesi ile ifade olundu. Muhammed'in dinini kabul edenler, kendilerini unutmağa hayatlarını Allah kelimesinin her yerde yükseltilmesine hasr etmeğe mecburdular. Bununla beraber, Allah'a kendi lisanında değil Allah'ın Arap kavmine gönderdiği Arapça kitapla ibadet ve münacatta bulunacaktı. Arapça öğrenmedikçe Allah'a ne dediğini bilmeyecekti. Bu vaziyyet karşısında Türk Milleti bir çok asırlar ne yaptığını ne yapacağını bilmeksizin adeta bir kelimesinin

Syf. 366 manasını bilmediği halde Kuran'ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndüler.

Syf. 367 hırkasıdır diye bir palaspareyi hilafet alameti ve imtiyazı olarak altın sandıklara koydular halife oldular. Gah şarka, cenuba, gah garba veya her tarafa saldıra saldıra Türk Milletini Allah için, peygamber için, topraklarını, menfaatlerini benliğini unutturacak, Allah'a mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. Milli duyguyu boğan, fani dünyaya kıymet verdirmeyen, sefaletler, zaruretler, felaketler, his olunmaya başlayınca, asıl hakiki saadetin öldükten sonra ahirette kavuşacağını vaat ve temin eden dini akide

Syf. 368 ve dini his millet uyandığı zaman onun şu acı hakikatı görmesine mani olmadı. Bu feci manzara karşısında kalanlara, kendilerinden evvel ölenlerin ahiretteki saadetlerini düşünerek veya bir an evvel ölüm niyaz ederek ahiret hayatına kavuşmak telkin eden din hissi, dünyanın acısı duyuların tokatıyla, derhal Türk Milleti'nin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti..

Türk vicdani umumisi, derhal yüzlerce asırlık kudret ve küşayişle, büyük heyecanlarla çarpıyordu. Ne oldu..? Türk'ün milli hissi, artık ocağında ateşlenmişti, artık Türk cenneti değil,eski hakiki büyük Türk cedlerinin mukaddes miraslarının

Syf. 369 son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu.İşte dinin, din hissinin Türk milliyetinde bıraktığı hatıra.

Birde kendi agzindan bu konuda ne düsündügünü okuyuculara izlettirerek tartismaya noktayi koyalim.

Mustafa Kemal Atatürk ve din

Link to post
Sitelerde Paylaş

Başlıkta çuvalla yalan ve iftira olduğu bir acı çekiştir. Başlıkta bunların hiçbiri yoktur. Başlık yazısı altında yazının tam kaynağı gösterilmiştir.

Atatürk'ün el yazılarından derlenen hiçbir yazıda Atatürk dinsiz değil, bilakis hurafe dinini yoktan kıran ve yerine özünü getiren bir aklı selimdir.

Atatürk'ün ateist olması Atatürke etki etmezdi, bana da. Ama Atatürk'ün teist olması bazı kesimlerin çok canını yakmaktadır. Buda oldukça ilginçtir.

Kişilerin inancından ziyade yaptıkları ile ilgilensek daha sağlıklı nesillere doğru hedef alırız gibime geliyor.

Bu arada birkaç düşüncemi paylaşmak istiyorum.

Atatürk'ün padişah Vahdettin tarafından halife adına Anadolu'yu örgütleyip vatanı kurtarma konusunda gizli bir görevi olduğu daha yakın zamanlarda konuşulmaya başlandı detaylı olarak.

Osmanlı zamanında halkın konuşma dili yine Türkçe idi lakin Arap alfabesi kullanılıyordu. Bir gecede yapılan harf devrimi ile amiyane tabirle bir milletin hafızasına bir gecede reset atıldı. Zamanın eğitimli bütün yetkin kişileri bir gecede eğitimsiz-yetkisiz pozisyonuna düşürüldüler. Bu bir millet için çok ama çok acıdır.

Ben şunu söylemek durumunda kaldığım için üzgünüm: Ne yazıkki yazılı Cumhuriyet tarihi olan değil olması arzulanan bir tarih olarak bize sunulmaktadır. Ve ne yazıkki bu tarih arzuya ve şartlara göre bazen sıcak ve bazen soğuk servis edilmiştir. İnkılap tarihi alanının önde gelen otoritelerinden Ord. Prof. Dr. Enver Ziya Karal, 8 Kasım 1974’te TRT televizyonunda yaptığı konuşmada, çalışmalarının duygusal plânda kaldığını, haddizatında 1950’lere kadar Atatürk konusunda objektif olunamadığını itiraf etmiştir.

Daha bunun gibi bir sürü şey sıralanabilir.Bunların elbet artıları ve eksileri vardır. Bunların konuşulması Atatürke Atatürk'lüğünden zerre birşey kaybettirmez. Tarih yaşanmış ve bitmiştir. Atatürk'de aslanlar gibi oradadır, dimdik de ayaktadır. Konumuz Atatürk oluyor her seferinde ve Atatürkü konuşalımmı konuşmayalım mı demekten ana konuya bir türlü gelemiyoruz.

Bakın başka bir başlıkta şu yazıyı asmışım. Okunmasını rica ediyorum.

............

SİYASETİN VE DEVLETİN ‘ATATÜRKÇÜLÜK’TEN LAİKLEŞTİRİLMESİ MECBURİYETİ

Yaklaşık on yıl önce genel olarak İslam dünyasında ve Türkiye’de yerleşik olan Ehl-i Sünnet’in geliştirdiği ‘Allah’ tasavvurunu eleştirmiş (Allahın Ahlakiliği Sorunu: Ehl-i Sünnet’in Allah Tasavvuruna Ahlaki Açıdan Eleştirel Bir Yaklaşım, Ankara 1996) bir teolog olarak Türkiye’de egemen-yerleşik “Atatürk” ve “Atatürkçülük” tasavvurlarını eleştirememek beni hep rahatsız etmiştir. Böyle bir eleştiriye girişememenin temel nedeni tipik akademik korkaklıktan öte, bazı kesimlerin Mustafa Kemal ve ona izafeten üretilen “Kemalizm”i genel olarak dinle, özel olarak da İslam ile “Şeriatçılık” ve “gericilik” kavramları üzerinden kurdukları “ötekilik” ve “karşıtlık ilişkisinde “öteki” alanında (İlahiyat Fakültesinde) akademisyen oluşumdur. Bu milli tabu konusunda her ne söylesen kolayca “gericilik” ve “şeriatçılık” veya “Atatürk karşıtlığı” yaftalarıyla damgalanma ve Atatürk-laiklik düşmanlığı ile suçlanma ihtimali-riski hala yüksektir. Bundan üç-dört yıl önce yayın kurulu üyesi olduğum akademik derginin (İslamiyat) editörü Prof. Dr. M. Said Hatipoğlu hocaya Atatürk’ün ve devrimlerin din ile, İslam ile olan İlişkisini tarihsel belgelere dayanarak bir bütünlük içinde özel bir sayı konusu yapmayı teklif ettiğimde hoca: Türkiye’nin düşünce özgürlüğü kapasitesinin her iki cenah açısından da buna henüz hazır olmadığını söylemişti. Bu yüzden Türk devriminin din “karşıtı” olduğu veya dinin “özü” olduğu söylemleri sloganik olarak hala sürüp gidiyor.

Radikal Gazetesinin 6 Kasım 2005 tarihli ekinde solcu entelektüellerin Atatürk’ü ve Atatürkçülüğü düşüncenin konusunu yapmayı ülkemiz açısından sevindirici bir adımdır. Ahmet insel bu konularda Türkiye’nin iki tehlikeyle karşı karşıya olduğunu söylüyordu: Bir tarafta onun ismi etrafında oluşturulan kişi tapınması (Atatürk fetişizmi). Bağnazlaşan zaman zaman dünyevi birdin görünümü alan bir ululamaya kendini kaptırma veya bu ululuma nedeniyle sessiz kalma, gerçek düşüncesini açıklamama kapanı: ikincisi ise, bu ululamaya karşı duyduğu tepkiyle motive olduğu için tepki duyduğu şeyin esiri olma, bir tür ‘inkârcılık’. Birçok muhafazakâr-dindar çevrede cumhuriyetin kuruluşundan beri Atatürk hakkında “deccal”, “kefere-fecere”, “Selanik dönmesi” vs şeklindeki söylem. Cumhuriyetin kurulmasından beri seksen küsur sene geçmesine rağmen muhafazakâr-dindar kesimler M.Kemal’in İslamiyet hakkında söylediği övücü sözleri kendilerine “kalkan” yapmanın ötesinde onun İslamiyet hakkındaki gerçek pozisyonunu, devrimleri, cumhuriyeti, laikliği ve demokrasiyi entelektüel düşüncenin konusu yapamamışlardır. Fuat Keyman’ın yazısında söylediği gibi M.Kemal “tematik” ve “tarihsel” olarak ele alınamamıştır.. Kurtuluş Savaşı’nın mümtaz önderi ve devrimlerin mimarı olarak onun öyküsünü Osmanlı’nın çöküşü bağlamında milletin yaşadığı ontolojik “güvenlik” kaygısı ve “muasır medeniyet” hedefi ile bu yok oluştan kurtulma çabasını yanlışlarıyla, doğrularıyla yeniden değerlendiremedik. Mustafa Kemal’e ve gerçekleştirdiği devrimlere karşı tapınım ve lanetleme (kahriye okuma) birçok toplumsal kesimde hala sürüyor.

Bu yazıyı kaleme almamın sebebi, somut ve pratik bir öneridir. O da, milli ve tarihi bir değer olarak Atatürk’ün isminin her türlü anayasal ve hukuki metinlerden çıkarılması ve siyasetin ‘Atatürkçülük’ söyleminden laikleştirilmesidir. Nasıl ki laiklikle din, istismar aracı ve iç kavga sebebi olmaktan çıkarılmak amacıyla, siyasetten ayrıştırılarak topluma ve bireye tevdi edilmişse, Mustafa Kemal de milli ve tarihi bir değer olarak istismar edilmekten kurtarmak için topluma ve bireye tevdi edilmelidir. Laiklik, nasıl ki dinin istismar edilmesini önlüyorsa, Mustafa Kemal’in devlet kurumundan (anayasa, hukuk metinleri ve reel siyaset) uzaklaştırılarak topluma ve bireye bırakılması da ‘Atatürkçülük’ üzerinden onun istismar edilmesini önleyecektir. Cumhuriyet tarihi boyunca onun üzerinden ve onun fikirleri olduğu varsayılan üretilmiş katı ve dogmatik bir ideoloji olarak ‘Atatürkçülük’ üzerinden insanların nasıl makam, mevkii, kariyer, güç, iktidar, prestij, para, çıkar elde ettiklerini hepimiz gün gibi görüyoruz ve yaşıyoruz. Bu laikleşme gerçekleşmediği sürece, ne Atatürk istismar edilmekten kurtarılabilir ne de onun yaptıkları ve fikirleri Türk tarihinin, ne bugünün önemli bir parçası ve bir dönüm noktası olarak yerli yerine oturtulabilir. Örneğin bazı asker bürokratların M.Kemal’in “asker”liğinden kalkarak kendilerini onun ehli beyti olarak görüp “Türkiye Silahlı Kuvvetlere tapuludur” yollu kanaatleri (B.Belge, Radikal, 6,11,2005) Türk demokrasisinin gelişmesinin önünde bir engel teşkil etmektedir.

Atatürk’ün genel hedefinin “muasır medeniyet” olduğu; onun bugünkü karşılıklarının da “altı ok”tan ziyade demokrasi, laiklik, hukuk devleti ve insan hakları olduğunda ittifak ediyorsak, o zaman, bunları tartışalım ve bunları gerçekleştirmeye çalışalım. İçeriği herkese göre değişen ve doldurulan “Atatürkçülüğü” niye tartışıyoruz. Bir din devletindeki “gerçek din” veya bir İslam devletindeki “gerçek İslam” söylemi ne kadar sahte ve totaliter olabiliyor ise, gerçek Atatürkçülük söylemi de aynı oranda sahte ve totaliter olabilir ve olmaktadır. Daha da önemlisi, bu söylem, bir zümrenin iktidar olma, iktidarı koruma, gizleme ve istismar aracı olabilmektedir.

Şekilciliğin Türklerin en önemli karakter özelliği-grup davranışı olduğu olgusu, Atatürk’ün resimlerini devlet dairelerine asma, ismini her şehrin, kasabanın ana bulvarına verme ve meydanları onun büst ve heykelleriyle doldurma olayında bir kere daha (daha doğrusu yüz kere, bin kere…..) ortaya çıkıyor. Bu yapılmasın demiyorum. Totaliter ülkelerdeki gibi yapılmasın diyorum. Avrupa’daki gibi yapılsın. Türk tarihinde heykeli dikilecek bir tane mi kahraman var? Eğer böyle ise hiç konuşmayalım. Bunun bir karşı-devrim korkusuyla Atatürk’ü ve devrimlerini yeni kuşaklara aşılama amacıyla propaganda olarak yapıldığı söylenecekse; küreselleşen dünyada bu propaganda bugün biraz kaba durmaktadır. Daha estetik yollar bulunmalı. Kaldı ki, bugün bir karşı devrim korkusunun yersiz olduğu kanaatindeyim. Bana sorarsanız gerçek Atatürkçülük, “Nutuk”a kutsal kitap muamelesi yaparak onu resmi ideolojinin sembolik kapitali haline getirmek değil; dünya dillerine çevrilecek ve okunacak kalitede kitapların yazılabileceği entelektüel-kültürel bir ortamın oluşmasını hazırlamaktadır. Atatürk, devlet ve siyaset içinde bir istismar ve iktidar aracı olmaktan çıkarılıp milli ve tarihi bir değer olarak (manevi demiyorum, çünkü manevi değerimiz dinimizdir) düşünceye, kültüre, topluma ve vicdana tevdi edildiği zaman gerçek değerini bulur.

Prof.Dr. İlhami Güler

(Direniş Teolojisi-Ankara Okulu Yayınları/2010)

.............

Başlık bağlamında ise şunu ben bergüzar olarak, kendi fikrim olarak çok rahat söyleyebilirim.

Atatürk nihayetinde öyle bir tanımı olmasa bile diktatör idi, evet ben bizzat bunu kabul ediyorum. Ha tabi ne bir Hitler, ne bir Mussolini ile eşleştirilecek türden asla değil.

Zaten yaptığı devrimler ve bu konuda gösterdiği kararlılık ona diktatör dememe neden oluyor ama bu kelimeyi kötü niyetlerden uzak tutarak yazıyorum, belirteyim.

Ve bu yapıda ve bu kadar kararlı bir kişi, üstelik birde ateist idiyse, bunu çok rahat halka söylerdi, hemde hiç çekinmeden ve gocunmadan. Ki zaten bana göre inançsız biri değildi.

Ve esas mesele Atatürk'ün dine bakışı vs değil. Bu forumda bir türlü konuşamadığımız ama en çok konuşmamız gereken konu, yukarıda saygıdeğer hocamın alıntıladığım ve üstüne basa basa vurduğu husustur.

Bunları konuşursak, geleceğimize daha faydalı ışıklar olabiliriz gibime geliyor.

Selam ederim.

tarihinde berguzar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Haklısın, başkasına anlık bir sinirle hakaret etmiş dahi olmam, bu beni aklamaz. Bu konuda kendimi savunacak değilim. Ben de o gün hata etmişim de, burada kimseye etik dersi vermeye niyetim yok. Güzelim başlığın içine ediliyor, ona acıyorum.

Burada hakemlik veya hakimlik yapmaya da kalkmadım. Dediğim gibi, sadece konu farklı bir yere gidiyor, bundan rahatsızım. İnsanların başlıkta birbirlerine durduk yere küfür etmesinden rahatsızım.

Kime ne ilacı tavsiye etmişim? Sadece sordum, cevaplar verildi ve kapandı o başlık. Sadece alkolü öven bir başlık açmıştım, onun kaldırılmasına da karşı çıkmıştım. Alkolün övülmesinin yasaklanmasına da hala karşıyım. Keyfim yerinde olursa, yine aynı şeyleri yaparım.

Siyasi site değil, ateist forum derken ne istediğimi hala anlamamışsın. Sanki ne demek istediğimi benden daha iyi bilir gibi cevap vermişsin. İstediğini düşünmekte serbestsin.

Kimsenin beni de şifre ettiğinden söz etmedim. Hani siz “Atatürk düşmanlarını” de şifre ediyormuşsunuz ya burada. Onu kastettim. Konuyu alıp nereye getirmişsin. Hem sende bir takıntı var, Astur ile de ne zaman konuşmaya başlasan, “uyuşturucu müptelası” olduğunu iddia etmeden duramazdın. Şimdi de “alkole ve haplara” bulaşıyorsun. Boşver, geçelim bunları.

Neyse fazla kişiselleştirmek de istemiyorum. İstediğini düşünmekte serbestsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mustafa Kemal'in el yazılarında, Mustafa Kemal'in müthiş bir din karşıtı olduğunu görüyoruz. Yurttaşlık Bilgileri kitabı, buna en güzel örnektir. Ve bu kitap, sırf Mustafa Kemal tarafından eğitim kitabı olarak okutulmaya başlanmıştır. Eğitimde politik kaygılar güdülmez, yeni neslin nasıl yaratılacağı kaygısı her şeye hakimdir. O yüzden de Mustafa Kemal'in belki de en radikal noktada burada gittiğini görüyoruz.

Dediğim gibi, Mustafa Kemal'in dini öven sözleri, hiç bir şey ifade etmemektedir. Zaten belli bir süreye kadar söylenen veya Halk karşısında söylenen veya tamamen politik strateji açısından söylenen sözler. Anadolu'da daha Kurtuluş Savaşı'ndan itibaren "dinsiz" damgası vurulmuş, İstanbul'un desteği ve pofpoflamasıyla isyanlar çıkartılmış; böyle bir süreci değerlendirmek için bunları göz ardı edemeyiz. Ki size bunun şifresini vereyim, ilk yazıda da söylemiştim, ama galiba dikkate alınmadı.

-------------------------

Efendiler, bu türlü olaylara bundan sonra daha geniş çapta rastlayacağız. Büyük Millet Meclisi'nin toplanmasını ve açılmasını sağlamaya çalıştığımız günlerde, bizi en çok uğraştıran, Düzce, Hendek, Gerede gibi Bolu bölgesindeki yerlerden başlayıp, Nallıhan, Beypazarı üzerlerinden Ankara'ya yaklaşacak kadar genişleyen gericilik ve isyan dalgaları olmuştur.

Ben bir taraftan bu dalgaların durdurulmasına çalışırken, bir taraftan da Ankara'da toplanmakta olan ve genel durumu daha iyice bilmeyen milletvekillerini dehşete düşürecek olaylar karşısında bırakmamak ve böyle durumların ortaya çıkmasıyla Meclis'in toplanamaması gibi uğursuz ihtimalleri önlemek çarelerini, düşünüyordum.

Bunun için Meclis'in açılmasında acele ediyordum. Nihayet, gelebilmiş olan milletvekilleriyle yetinerek, Meclis'in, Nisanın 23'üncü Cuma günü açılmasına karar verdik. Bu karar üzerine, 21 Nisan 1920 tarihinde bütün memlekete yaptığım tebligat metnini, o günün duygu ve düşüncelerine ne kadar uymak zorunda kalındığını gösteren bir belge olmak bakımından aynen bilgilerinize sunmayı yerinde buluyorum.

Telgraf: çok ivedi

Ankara'ya acele yazı Ankara, 21.4.1920

gönderilmesi

Kolordulara (14'üncü Kolordu Komutan Vekilliğine), 61'inci Tümen Komutanlığına,

Refet Beyefendiye, Bütün Valiliklere, Bağımsız Sancaklara, Müdafaa-i

Hukuk Merkez Hey'etlerine, Belediye Başkanlıklarına

1 — Tanrının lûtfuyla Nisanın 23'üncü Cuma günü, cuma namazından sonra, Ankara'da Büyük Millet Meclisi açılacaktır.

2 — Vatanın istiklâli, yüce Hilâfet ve Saltanat makamının kurtarılması gibi en önemli ve hayati görevleri yapacak olan Büyük Millet Meclisi'nin açılış gününü cumaya rastlatmakla, o günün kutsallığından yararlanılacak ve bütün sayın milletvekilleriyle Hacı Bayram Velî Câmi-i Şerifinde cuma namazı kılınarak Kur'an'ın ve namazın nurlarından da feyz alınacaktır. Namazdan sonra, Sakal-ı Şerif (118) ve Sancâk-ı Şerif (119) alınarak Meclisin toplanacağı yere gidilecektir.

Meclise girmeden önce bir dua okunarak kurbanlar kesilecektir. Bu merasimde Câmi-i Şeriften başlayarak Meclis binasına kadar Kolordu Komutanlığı'nca askerî birliklerle özel tören düzeni alınacaktır.

3 — Açılış gününün kutsallığını belirtmek için bu günden başlayarak vilâyet merkezinde, Vali Beyefendi Hazretlerinin düzenleyeceği şekilde, hatim indirilmeye ve Buhari-i Şerif (120) okunmaya başlanacak ve Hatm-i Şerifin son kısımları uğur getirsin diye cuma günü namazdan sonra Meclis'in toplanacağı yerin önünde tamamlanacaktır.

4 — Kutsal ve yaralı vatanımızın her köşesinde bu günden itibaren aynı şekilde Hatm-i Şerifler indirilmesine ve Buhari-i Şerif okunmasına başlanarak, cuma günü ezandan önce minarelerde salâ verilecek, hutbe okunurken, Halifemiz,

Padişahımız Efendimiz Hazretleri'nin mübarek adları anılırken, Padişah Efendimiz'in yüce varlıklarının, şanlı ülkesinin ve bütün tebaasının bir an önce kurtulmaları ve saadete kavuşmaları için ayrıca dua okunacak ve cuma namazının kılınmasından sonra da hatim tamamlanarak yüce Hilâfet ve Saltanat makamı ile bütün vatan topraklarının kurtuluşu için girişilen Millî

Mücadele'nin önemini ve kutsallığını, milletin her bir ferdinin, kendi vekillerinden meydana gelmiş olan bu Büyük Millet

Meclisi'nin vereceği vatani görevleri yapmaya mecbur olduğunu anlatan vaazlar verilecektir. Daha sonra, Halife ve

Padişah'ımızın, din ve devletimizin, vatan ve milletimizin kurtuluşu, selâmeti ve istiklâli için dua edilecektir. Bu dinî ve vatanî merasim yapıldıktan ve camilerden çıkıldıktan sonra, Osmanlı vilâyetlerinin her tarafında, hükûmet konağına gelinerek

Meclis'in açılmasından dolayı resmî tebrikler yapılacaktır. Her tarafta cuma namazından önce uygun şekilde Mevlid-i Şerif okunacaktır.

5 — Bu tebliğin hemen yayınlanarak her tarafa ulaştırılabilmesi için her vasıtaya başvurulacak, sür'atle en ücra köylere, en küçük askerî birliklere, memleketin bütün teşkilât ve kuruluşlarına ulaştırılması sağlanacaktır. Ayrıca, büyük levhalar halinde her tarafa asılacak ve mümkün olan yerlerde bastırılıp çoğaltılarak parasız dağıtılacaktır.

6 — Yüce Tanrı'dan tam bir başarıya ulaştırması niyaz olunur.

Hey'et-i Temsiliye adına

Mustafa Kemal

---------------------------

Nutuk'ta bile buna mecbur olunduğundan dolayı, böyle davrandığını bildirmek gereği hissetmiş. Hala neyi ispatlamaya kalkıyoruz ki?

Bergüzar abla, Mustafa Kemal'in demokrat olmadığı konusunda seninle hem fikir olabilirim; ama "neden demokrat" olmadığı konusundaki fikirlerimiz tamamen farklıdır. O yüzden, sanki o dönem şartlarında istediği her şeyi yapabilecek bir güce sahip olduğunu varsayarak, bunları konuşmak anlamsız. Çünkü, gerçekten sanıldığı gibi bir gücü yoktu. Karşısında, her zaman eşrafı, tutucu çoğunluğu buldu. Ama buna rağmen, dini adım adım ortadan kaldırmak için, müthiş işler yaptı diyebiliriz.

Dahası, bunu gerçekleştirirken; ilk hedef olarak da haliyle İslamiyet seçilmişti. Tarih kitapları bu açıdan iyi de kullanılmıştı. Mustafa Kemal'in bizzat kontrolünden geçen kitaplar ki, aslında o dönem Mustafa Kemal'in tarih konusundaki arayışlarının iki sebebini söyleyebiliriz. Birincisi, "milli bir tarih yazmak", diğeri de yanlış inanılan şeylerin önüne geçmektir. O yüzden, Tarih Kitabı'nın giriş sayfasında, materyalizm savunulur:

"Doğa, hem evrenin yasalarının sahibidir, hem de aynı yasalara bağlıdır. Doğada hiçbir şey yok olmaz ve hiçbir şey yoktan var olmaz. Doğanın üstünde ve dışındaki bütün kavramlar, insan beyni tarafından uydurulmuştur."

Mustafa Kemal ateist midir, bilemem; ama bir teist olmadığı çok net görülmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Atatürk'ün el yazılarından derlenen hiçbir yazıda Atatürk dinsiz değil, bilakis hurafe dinini yoktan kıran ve yerine özünü getiren bir aklı selimdir.

Hadi ordan!

Isiniz gücünüz ona buna camur atip karalayarak baska amaclar pesinde kosmak!

Baska konu ve basliklarda bu iyice belli olmakta ama bu amaca Mustafa Kemal bulastirilarak kullanilmaya baslanildimi, iste orda duracaksin!

Anladin mi?

Okuduklarini anlamayip, bir yazdigi bir yazdigini tutmadan, ona buna yaglanmaya calisarak bir seyler pesinde kosulmasi beni ilgilendirmiyor.

Utanilmasa Mustafa Kemal müslümandi diye yazilacak!

Kendi el yazilari ile bu konuda neler düsündügünü asiyoruz hala kivirip kivirip yalan yanlis pislikleri dayatmaya kalkiyor!

Videoda ne konusuyor, onu da mi izlemiyorsun meczup!

Bu konu seni cok asar.

Yol yakinken birak, vaz gec bu sevdadan.

Karsinda libos ateistmi var saniyorsun sen he?

Ulan sizin o liboslarinizin düsüncelerinin hepsini bir cuvala doldururum sallar sallar foseptik cukuruna yollarim.

Layik olduklari tek yer orasidir.

Baska bir yer kabul etmez onlari.

Zaten o pisliklerin yüzünden sen ve senin gibilerin kiclari havalanmaya basladi, balon gibi sistiler.

Ama az kaldi...

Yakinda o balonlarin hepsi tek tek patlayacaklar.

Patlarken dilerim hepsi foseptik cukurlarinin olduklari yere denk gelirler...

Ortaligi kokutmazlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

« ... Bizim dinimiz hiçbir vakit kadınların erkeklerden geri kalmasını talep etmemiştir. Allah’ın emrettiği şey, Müslüman erkeğin ve Müslüman kadının beraber olarak bilim ve bilgi kazanmasıdır… »

31. 01. 1923, İzmir’de Halk ile Konuşma.

« … Bizim dinimiz en makul ve tabiî bir dindir. Ve ancak bundan dolayıdır ki son din olmuştur. Bir dinin tabiî olabilmesi için akla, fenne, ilme ve mantığa uyması lazımdır. Bizim dinimiz bunlara tamamen uygundur. »

31. 1. 1923 İzmir’de Halk ile Konuşama.

« … İnsanlara feyz ruhu vermiş olan dinimiz son dindir. Eksiksiz dindir. Çünkü dinimiz akla mantığa, hakikate tamamen uyuyor ve uygun düşüyor.… »

07. 02. 1923, Balıkesir’de Halka Konuşma.

« Bizim dinimiz, milletimize değersiz, miskin ve aşağı olmayı tavsiye etmez. Aksine Allah da Peygamber de insanların ve milletlerin değer ve şerefini korumalarını emrediyor. »

5. Şubat 1923 Akhisar’da Konuşma.

« Türk milleti daha dindar olmalıdır, yani bütün sadeliği ile dindar olmalıdır demek istiyorum. Dinime, bizzat hakikate nasıl inanıyorsam, bunada öyle inanıyorum… »

29. 10. 1923, Fransız Muhabiri Maurice Pernot’ya Demeç.

« Dini fikir ve inançlara hürmetkâr olmak, öteden beri tabiî ve genel bir anlayıştır. Bunun aksini düşünmek için sebep yoktur. »

11. 12. 1924, Times Muhabirine Cevap.

« Din bir vicdan meselesidir. Herkes vicdanının emrine uymakta serbesttir. Biz dine saygı gösteririz. Düşünüşe ve düşünceye muhalif değiliz. Biz sadece din işlerini, millet ve devlet işleriyle karıştırmamaya çalışıyor, kaste ve fiile dayanan bağnaz hareketlerden sakınıyoruz. »

(1925)

« … Bence, dinsizim diyen mutlaka dindardır. İnsanın dinsiz olmasının imkânı yoktur… »

Dinsiz kimse olmaz. Bu genelleme içinde şu din veya bu din demek değildir. Tabiatıyla biz, içine girdiğimiz dinin en çok isabetli ve çok olgun olduğunu biliyoruz ve imanımız da vardır… »

02. 02. 1923, İzmir, Türkiye’nin Geleceği Üzerine Konuşma

« … Allah, Hazreti Âdem Aleyhisselâm'dan itibaren bilinen ve bilinmeyen sayılamayacak kadar çok nebiler, peygamberler ve resuller göndermiştir. Fakat Peygamberimiz vasıtasıyla en son dini ve medeni hakikatleri verdikten sonra artık insanlıkla aracı kullanarak temasta bulunmağa lüzum görmemiştir… »

01.11.1922, TBMM.

« … Peygamberimiz efendimiz hazretleri, cenabı hak tarafından insanlara dini hakikatleri tebliğe memur ve resul olmuştur… »

07.02.1923, Balıkesir’de Halka Konuşma.

« O, Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonuca kadar o, ölümsüzdür. »

(1926)

tarihinde sonimparator tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hadi ordan!

Isiniz gücünüz ona buna camur atip karalayarak baska amaclar pesinde kosmak!

Baska konu ve basliklarda bu iyice belli olmakta ama bu amaca Mustafa Kemal bulastirilarak kullanilmaya baslanildimi, iste orda duracaksin!

Anladin mi?

Okuduklarini anlamayip, bir yazdigi bir yazdigini tutmadan, ona buna yaglanmaya calisarak bir seyler pesinde kosulmasi beni ilgilendirmiyor.

Utanilmasa Mustafa Kemal müslümandi diye yazilacak!

Kendi el yazilari ile bu konuda neler düsündügünü asiyoruz hala kivirip kivirip yalan yanlis pislikleri dayatmaya kalkiyor!

Videoda ne konusuyor, onu da mi izlemiyorsun meczup!

Bu konu seni cok asar.

Yol yakinken birak, vaz gec bu sevdadan.

Karsinda libos ateistmi var saniyorsun sen he?

Ulan sizin o liboslarinizin düsüncelerinin hepsini bir cuvala doldururum sallar sallar foseptik cukuruna yollarim.

Layik olduklari tek yer orasidir.

Baska bir yer kabul etmez onlari.

Zaten o pisliklerin yüzünden sen ve senin gibilerin kiclari havalanmaya basladi, balon gibi sistiler.

Ama az kaldi...

Yakinda o balonlarin hepsi tek tek patlayacaklar.

Patlarken dilerim hepsi foseptik cukurlarinin olduklari yere denk gelirler...

Ortaligi kokutmazlar.

http://www.guzinabla.com.tr/guzin/site/index.htm

http://www.anlatderdini.com/

http://isases-bdn.blogspot.com/

http://bs-ba.facebook.com/group.php?gid=56623637838

Link to post
Sitelerde Paylaş

O zamanda halka ve basina yapilan konusmalar da ne demesi gerekiyordu?

Türkiye televizyonlarinda alcak libos ateistlerde ayni kampanyayi sürdürmekteler.

Kendi el yazilarini ne yapacaksiniz?

Bu düzgün bir sekilde tartisilir ve nedenleri irdelenir.

Fakat Atatürk müslümandi demek, ona camur atmak, onu karalayarak insanlari yanlis bilgilendirmektir.

Insanlar ve askerleri ile neden o sekilde konustugu tartisilacaksa bir sorun yok.

Fakat cikipta Atatürk müslümandi diye yirtinarak kokmus iddilari buraya asmayin.

Bu konuda olan el yazilarinin orjinalini asmaya gerek dahi yok.

Medeni bilgiler adi altinda islam hakkinda olan görüsleri kendi el yazisi ile durmakta.

Acin okuyun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

berguzar her gecen gün daha cok rezil ve rüsva olmaktasin.

Bir insanin ancak bu kadar beyni sulanmis, utanmaz ve yüzsüz olabilir.

Son astigin ileti tereciye tere satma girisimidir.

Bu baslik altinda cigi Mustafa Kemal'den baska bir konu ile ilgilenmemekte.

Onu bile görüp anlamayacak kadar beyin asinmis, havlu atmis.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Berguzar, hadi anladik sen ve ekibin bu vahset dini Islami evire cevire, kelime oyunlari yaparak akliniz sira bir yerlere yani insanliga cok faydasi dokunmus bir dinmis gibi gostermeye calisiyorsunuz. Iyide , ortada deliller var iken Ataturku namazi niyazi yerinde bir musluman gibi gostermeye nasil cesaret ediyorsunuz? Bu cesareti gosterene cahil cesareti denir. Lutfen, Ataturkun Islam dini hakkindaki goruslerini 1931-1949 arasi liselerde okutulan kitabi oku bari. Bak sana bir kisim sunuyorum ve bundan sonra boyle abuk sabuk seyler yazma.

SAYGILAR

“Türkler Arapların dinini kabul etmeden evvel de büyük bir millet idi. Arapların dinini kabul ettikten sonra bu din Arapların (..) Türklerle birleşip bir millet teşkil etmelerine hiçbir tesir etmedi. Bilakis Türk milletinin milli rabıtalarını gevşetti; milli hislerini, milli heyecanını uyuşturdu. (..)

“Türk milleti birçok asırlar, (..) bir kelimesinin manasını bilmediği halde Kur’an’ı ezberlemekten beyni sulanmış hafızlara döndü. (..)

“Türk milletini Allah için, Peygamber için topraklarını, menfaatlerini, benliğini unutturacak, Allah’la mütevekkil kılacak derin bir gaflet ve yorgunluk beşiğinde uyuttular. (..)

“… din hissi, dünyanın acısı duyulan tokadıyla derhal Türk milletinin vicdanındaki çadırını yıktı, davetlileri, Türk düşmanları olan Arap çöllerine gitti. (..) Artık Türk, cenneti değil, (..) son Türk ellerinin müdafaa ve muhafazasını düşünüyordu. İşte dinin, din hissinin Türk milletinde bıraktığı hatıra…”

Link to post
Sitelerde Paylaş

.....

---------------------------

Nutuk'ta bile buna mecbur olunduğundan dolayı, böyle davrandığını bildirmek gereği hissetmiş. Hala neyi ispatlamaya kalkıyoruz ki?

Bergüzar abla, Mustafa Kemal'in demokrat olmadığı konusunda seninle hem fikir olabilirim; ama "neden demokrat" olmadığı konusundaki fikirlerimiz tamamen farklıdır. O yüzden, sanki o dönem şartlarında istediği her şeyi yapabilecek bir güce sahip olduğunu varsayarak, bunları konuşmak anlamsız. Çünkü, gerçekten sanıldığı gibi bir gücü yoktu. Karşısında, her zaman eşrafı, tutucu çoğunluğu buldu. Ama buna rağmen, dini adım adım ortadan kaldırmak için, müthiş işler yaptı diyebiliriz.

Dahası, bunu gerçekleştirirken; ilk hedef olarak da haliyle İslamiyet seçilmişti. Tarih kitapları bu açıdan iyi de kullanılmıştı. Mustafa Kemal'in bizzat kontrolünden geçen kitaplar ki, aslında o dönem Mustafa Kemal'in tarih konusundaki arayışlarının iki sebebini söyleyebiliriz. Birincisi, "milli bir tarih yazmak", diğeri de yanlış inanılan şeylerin önüne geçmektir. O yüzden, Tarih Kitabı'nın giriş sayfasında, materyalizm savunulur:

"Doğa, hem evrenin yasalarının sahibidir, hem de aynı yasalara bağlıdır. Doğada hiçbir şey yok olmaz ve hiçbir şey yoktan var olmaz. Doğanın üstünde ve dışındaki bütün kavramlar, insan beyni tarafından uydurulmuştur."

Mustafa Kemal ateist midir, bilemem; ama bir teist olmadığı çok net görülmektedir.

Canım Kardeşim,

Beni bir nebze olsun anlamış olmana sevindim. Lakin ben ısrarla hep şunu savundum.

Bu milletin kimliği Türk, dini İslam. Gerçi islamın tanımını hep yaparım, dürüst ve erdemli olup ölçülü ve dengeli yaşayan herkes iyidir. Neyse bunu geçelim.

Atatürk bu milletin milli önderidir ama bu milletin birde manevi değerleri vardır. Ve Cumhuriyet sonrası ve özellikle bence Atatürkten sonrası yapılan en yobazca davranış milletin manevi değerlerinin de Atatürke şırınga edilmeye çalışılmasıdır. Ben işin bu kısmındayım.

Din bir yol/yöntem/ilke demektir. Kimi İsanın yolundan gidiyorum der, kimi Musanın, kimi Muhammedin. Kimide doğayı takip ediyorum der. Kimi içimin sesine kulak veriyorum der. Kimi bence bir Tanrı yok ama insan şöyle olmalı der kendine yine bir din/yol bulur. İnsanların kendilerini nasıl etiketlediklerine değil, insanların ne yaptıklarıyla ilgilenilmeli diye düşünüyorum.

Bak yine Atatürk'ün bir sözü:

Biliriz ki, Allah dünya üzerinde yarattığı bu kadar nimetleri, bu kadar güzellikleri insanlar istifade etsin, varlık içinde yaşasınlar diye yaratmıştır. Ve âzami derecede faydalanabilmek için de, bugün kâinattan esirgediği zekâyı, aklı insanlara vermiştir.

17. 02. 1923, İzmir İktisat Kongresini Açış Söylevi.

Atatürkün ne olduğu beni ilgilendirmiyor, ben onun ne yaptığıyla ve onun yaptıklarının bugün bize yansıması ile ilgileniyorum.

Hindistanda insanlar inek yolun ortasına yatınca kalksın diye bekliyorlar diye gülüyoruz, haha puta tapıcılar diye birde dalga geçiyoruz.

E biz ne yapıyoruz. Biri etten put, biri taştan put. Ne fark var.

Şimdi söyle bana Atatürk'e kim yazık ediyor?

Buradaki ateistlerin sürekli Atatürk'ü tek başlarına sahiplenmelerine karşın din ile ilgili o günün şartlarında elzem olduğunu sende söylüyorsun bu kadar sözü varken ve eylemi. Kalkıp bir müslüman o zaman bu adam iki yüzlüymüş, nesine saygı duyayım. Hitler bile bundan daha onurluymuş derse ne yapacaksın? Ben mi sahip çıkacağım o zaman tek başıma Atatürk'e. Dine meyili varmış diye.

Atatürk bizim, hepimizin. Zaten onun ölümünden sonra çeke çeke elimizde az bir değeri kaldı, onuda yitiriyoruz hala akıllanmıyoruz.

Atı alan Üsküdar'ı değil Miami'yi geçmişken hemde.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben burada bir tek bergüzar olarak bulunuyorum. Bir tayfam yoktur. Bu yaftalamalarınızı kendinize saklayın.

Başlığı yine kişiselleştirdin, burayıda berbat ettin diyenleri bu başlıkta ve kişisel sataşmalarda görememek ayrıca çok üzücü benim açımdan tabi.

....

Kutsalyaratık,

Ben Atatürkün neye taptığıyla ilgilenmiyorum.

Bak orada çok ciddi bir şey yazdım.

Bir gecede bir milletin hafızasına reset atıldı, bu çok ama çok acı birşeydir dedim.

Ben Atatürk'ün ne yaptığıyla ve bugüne onların uzanımıyla ilgileniyorum.

Fark edersen sevinirim.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben burada bir tek bergüzar olarak bulunuyorum. Bir tayfam yoktur. Bu yaftalamalarınızı kendinize saklayın.

Başlığı yine kişiselleştirdin, burayıda berbat ettin diyenleri bu başlıkta ve kişisel sataşmalarda görememek ayrıca çok üzücü benim açımdan tabi.

....

Kutsalyaratık,

Ben Atatürkün neye taptığıyla ilgilenmiyorum.

Bak orada çok ciddi bir şey yazdım.

Bir gecede bir milletin hafızasına reset atıldı, bu çok ama çok acı birşeydir dedim.

Ben Atatürk'ün ne yaptığıyla ve bugüne onların uzanımıyla ilgileniyorum.

Fark edersen sevinirim.

Selam ederim.

O zaman sende baslik actiginda ismini iyi koy, baslik altindaki anlatimlarina dikkat et. Bak baslik nasil atmissin----> ATATÜRK'ÜN DİNİ YÖNÜ VE DİN EĞİTİMİNE BAKIŞI

Bir gecede reset atildiysa bunun din ile alakasi ne?

Ne deyyoooooon ?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...