Jump to content

NEDEN "HAYIR" ?


Recommended Posts

BIRGÜN/NOYAN ÖZKAN

1. Anayasa değişikliği gerekli mi?

Evet. Elbette, 1961-1971-1982 Anayasalarına hakim olan ''önce devlet, sonra yurttaş'' temel felsefesini tersine çevirecek bir ''sivil anayasa'' gereklidir. Her ne kadar 1982 -12 Eylül-Anayasasında 17 yasa ile yaklaşık Anayasanın üçte biri değişmişse de temel felsefe aynı kalmıştır. Anayasalar, devlet ve yöneticilerin yönetimlerinin adil ve eşit olmasını sağlayan ve olası devlet zorbalıklarına karşı yurttaşları koruyan temel hak ve özgürlükleri metinleridir.

2. Anayasa değişikliğinde takip edilen yol ve yöntemler yeterli mi?

Hayır. Önce 2007 yılında İktidar Partisi AKP tarafından bazı hukukçulara sipariş verilen Anayasa taslağı aniden toplumun gündemine getirilmiş ancak Meclis'ten geçmeyeceği anlaşılınca, ''mini türban değişikliği tasarısına'' dönüşmüş ve Anayasa Mahkemesinden geri dönmüştür. Bu defa yine hiçbir siyasi partiye, sendikalara, baro ve meslek odalarına, üniversitelere ve sivil toplum kurumlarına danışılmadan ''ben yaptım oldu'' zihniyetiyle yaklaşık 30 maddeden oluşan bir paket yurttaşlara dayatılmıştır. Böylece aynen Cumhurbaşkanlığı seçiminde olduğu gibi tartışma ve uzlaşma ortamı sağlanmadan anti-demokratik bir yöntem izlenmiştir.

3. TBMM tarafından kabul edilen ve itiraz üzerine Anayasa Mahkemesi denetiminden de geçen bu paket milli iradenin ve dolayısıyla demokratik sistemin eseri mi?

Hayır. Milli irade, 5 yılda bir sandığa gidip, bir partiyi ve liderini ülkeyi yönetmek için seçmekle ve sonra TBMM'den çıkan her yasaya itaat etmekle oluşmaz. Her şeyden önce, demokratik, adil ve şeffaf bir seçim yapılabilmesi için yüzde 10 oranındaki seçim barajını kaldırmak, seçim propagandası harcamalarını denetim altına almak ve yurttaşları temsil kapasitesi ve dürüstlüğüne sahip olan kişileri milletvekili seçmek gereklidir. Bugün Avrupa ülkelerinde ortalama seçim barajı % 3 olup en yüksek baraj,Putin tarafından demir yumrukla yönetilen Rusya'dadır ( Yüzde 7 ) Ülkemizde seçimlerde veya halkoylamalarında, siyasi partilerin kimden ve hangi kurumdan ne kadar para v.b destek aldığını ve seçimlerde ne kadar para harcadığını tespit eden ve denetleyen bir yasa yoktur. Böylece, parayı veren düdüğü çalmaktadır.

4. Barajın düşürülmesi ve seçim finansmanının denetimi yeterli mi?

Hayır. Siyasi Partiler Kanununda köklü değişiklik yapılmak suretiyle ''liderlik sultası'' ve ''lidere biat'' kaldırılmalıdır. Özellikle 12 Eylül faşist askeri darbesinin bir devamı olan Özal hükümetleri sırasında artık teamül haline gelen ''mülakatla milletvekili seçme ve liderin onayına sunma'', ''bakanlardan önceden istifa dilekçeleri alma'' gibi ilkel yöntemler bu ülkede demokratik hukuk devletinin yerleşmesini önlemektedir. Ayrıca, milletvekili dokunulmazlığı; kürsü dokunulmazlığı dışında kalan suçlar için mutlaka kaldırılmalıdır. Böylece, örneğin, yargı kararlarını yüzlerce kez uygulamayan üst düzey bürokratlar , belediye yönetiminde sahtekarlık yapan belediye başkanları , eroin kaçakçılığı suçu işleyen iş adamları, devlet içinde çete oluşturanlar, ''tam yargılama veya ceza alma aşamasında iken'', milletvekili dokunulmazlık zırhını takamazlar.

5. Anayasa paketinin bir bütün olarak oylamaya sunulması doğru mudur?

Hayır. Kişisel olarak, böylesine dayatmacı ve despotik bir yöntemin karşısında kendimi ''bir çoban tarafından güdülen koyun" yerine konulmuş hissediyorum. Bu duygu, aynen seçim barajında olduğu gibi beni çok rahatsız ediyor ve içimi acıtıyor. Beni ''koyun'' yerine koyan bu anti-demokratik dayatmaya karşı isyan ediyorum. ' Ayıptır, yahu'' diyorum. Çünkü, bu paket içinde ''Evet'' diyeceğim maddeler var...AKP Hükümetinin 2007 ve sonrasında anayasa değişikliği girişiminde rehber olarak sıklıkla başvurduğu Avrupa Konseyi'nin danışma organı olan Venedik Komisyonu ilke ve kararlarını, sıra halkoylamasına geldiğinde adeta yok sayıldığını görüyoruz. Venedik Komisyonu-2006 ve 2010-Referandumlarda İyi Uygulamalar Kılavuzu"na göre; "İçerik Birliği, özgür oy iradesinin daha da önemli bir gerekliliğidir. Seçmenler, aralarında asli bir bağ olmayan farklı sorulara aynı anda oy vermek zorunda bırakılmamalıdır. Seçmenin sorulardan birini desteklerken bir başkasına karşı olabileceği dikkate alınmalıdır. Bir metinde yapılacak değişiklik çok sayıda farklı unsuru kapsıyorsa, halka bir dizi soru sorulmalıdır."

6. Halkoylaması sürecindeki tartışma ortamı yeterli mi?

Hayır.Türkiye'de uzlaşma ve tartışma kültürü zaten yeterli değildir. Geçmişte, 1982-darbesi anayasasına ve devlet başkanına % 92 oranında ''evet'' oyu verildiğini unutmayalım. Maalesef, şu andaki Hükümet baskısı ve hukuksuzluk ortamı 7 Kasım 1982 halkoylaması öncesinde yaşadığımız günlerden çok farklı değildir. AKP Hükümeti ve Başbakan özellikle 2004 yılından bu yana sistemli ve programlı olarak muhalif örgüt ve kişileri sindirmek ve bir ''sivil dikta yönetimi'' oluşturmak amacıyla çok ciddi evrensel ve anayasal hak ihlalleri yapmıştır, ve yapmaya devam etmektedir. Ülkemizde yurttaşların tümü telefon/internet v.d iletişim araçlarının dinlendiği kuşkusu ve inancındadır. George Orwell'in 1949 yılda yazdığı 1984.kitabındaki ''Büyük Birader'' ve "Düşünce Polisi" bugün Türkiye'de yaşama geçmiştir. Üstelik yasal ve yasa dışı dinlemelerin ve ortam görüntülerinin, AKP Hükümetinin politikalarını destekleyen ve muhalifleri karalayan bir strateji ile Hükümet yandaşı medyaya servis yapılması teamül haline gelmiştir. Adeta bir "korku imparatorluğu" yaratılmıştır. Özellikle muhalif gençlerin ve işçilerin Hükümet'e karşı en ufak protestosu bile şiddetle bastırılmaktadır.

7. Hükümetin amacı 12 Eylül Anayasası ve koruduğu ekonomik ve siyasal düzeni değiştirmek midir?

Hayır. AKP Hükümeti, 12 Eylül darbesinin zeminini hazırlayan ve TSK marifetiyle yaptıran tekelci sermaye ve destekçisi ABD'nin yol haritasından sapamaz. 12 Eylül faşist cuntası tarafından ekonomiden sorumlu Başbakan Yardımcısı görevi verilen eski MESS Genel Sekreteri ve MSP İzmir Milletvekili adayı Turgut Özal, 24 Ocak kararlarının mimarıdır. Turgut Özalın,Faşist Cunta'nın siyaset yapmaktan yasakladığı Demirel, Ecevit v.d. politikacıların siyaset yasağının kaldırılması için yapılan halkoylamasında 'çok aktif biçimde ''Hayır'' kampanyası yaptığını unutmayalım. AKP Hükümeti tüm seçim propagandalarında Menderes-Özal-Erdoğan posterleri kullanmakta ve Özal'ı manevi liderleri olarak görmektedirler. Ayrıca, AKP'nin Cumhurbaşkanı Gül tarafından faşist cunta lideri Kenan Evren, Köşk'te özel olarak ağırlanmış ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç'la birlikte açılış törenlerine katılmıştır. AKP Hükümetinin bu konudaki samimiyetsizliği, 2007 yılında halka sunduğu Anayasa değişikliği taslağının, 1982 Anayasasının bile daha gerisine düşecek hükümler içermesidir. 12 Eylül döneminin en zararlı kurumlarından YÖK aynen muhafaza edilmektedir. Hep birlikte marifetlerini izliyoruz...

8. Anayasa değişikliği paketi ''yargı reformu'' getiriyor mu?

Hayır, tam tersine Hükümet tarafından adalet sistemi ve yüksek mahkemeler denetim altına alınmaktadır. Hükümet , devlet bankası kredileri ile oluşturulan yandaş medyası ve telekulak operasyonları ve anormal vergi denetimleri ile sindirilen iş dünyası , şirketler medyası ve Üniversitelerin yanı sıra adalet sistemini ve yargı organını boyunduruğu altına almak ve siyasallaştırmak amacındadır. Başbakan, yasama ve yürütmenin yanına yargıyı da alıp ülkeyi orkestra şefi gibi tek elden yönetmek amacındadır. Bu anayasa değişikliği paketi hazırlığı sırasında yüksek mahkeme üyelerine yönelik lekeleme ve karalama kampanyası yürütülmüş, yasa dışı elde edilen telefon ve alan dinlemeleri ve görüntüleri yandaş medyaya servis edilmiş ve ne gariptir ki organize bir suç örgütü tarafından yürütülen bu kampanyanın failleri şimdiye kadar meçhul kalmıştır. Özellikle AKP hükümetinin Adalet Bakanları, yüksek yargı organlarına hasmane tutum ve davranışlarda bulunmuş ve anılan lekeleme ve karalama kampanyasına bir kez olsun bile karşı çıkmamışlardır.

9. İyi ama, adalet sistemi ve yargıda acil reform gerekmiyor mu?

Kesinlikle gerekiyor. Yaklaşık 30 yıldır adliye koridorlarının tozunu yutan, İzmir Barosunun başkanlık dahil tüm kademelerinde görev yapan, adalet sisteminde reform için kafa patlatan bir hukukçu sıfatıyla, bu anayasa paketinde öngörülen değişikliklerinin; zaten bağımsızlığını ve tarafsızlığını 1971 ve 1982 yıllarında yitiren ve kör topal çalışan adalet sistemini tamamen batıracağını düşünüyorum. Öncelikle yüzde 1 olan bütçe payının asgari yüzde 3'e artırılması ve Adalet Bakanlığının lojistik destek dışında yargıdan elini çekmesi gereklidir. Hakim ve Savcı sayısı ve adliye yardımcı personel sayısı arttırılmalı, yaklaşık 50 adede ulaşan Hukuk Fakültelerinin öğretim kadroları yetersiz olanları derhal kapatılmalı, adli yardım sistemi ve savunma güçlendirilmelidir. Bugün yurttaşlar, ağır işleyen adalet sisteminden ve tanık olarak gittikleri mahkemelerde azarlanmaktan haklı olarak şikayetçidir. Anayasa paketinde yargının kangrenleşen sorunları hiç ele alınmamıştır.

10. Anayasa paketiyle HSYK ne olacak?

Adalet Bakanı ve müsteşarının HSYK'den çıkarılmadığı veya oy haklarının alınmadığı sürece , hangi hükümet gelirse gelsin, yürütmenin yargıya müdahaleleri ve siyasallaştırma operasyonları devam edecektir. 1971- 12 Mart darbesi ve 1982 -12 Eylül darbesi ile Adalet Bakanlarının yönetimine ve keyfine bırakılan HSYK yapısı 'birkaç makyaj değişikliği'' dışında bu pakette aynen devam etmektedir. Hükümet bu konuda 12 Eylül zihniyetini ve uygulamasını takip etmektedir. İşte bunun içindir ki, Anayasanın 140/6 maddesinde yer alan ''Hâkimler ve savcılar idarî görevleri yönünden Adalet Bakanlığına bağlıdırlar.'' hükmüne hiç dokunulmamıştır. Bu hüküm, Anayasada yer aldığı sürece aklı başında hiçbir hukukçu ve siyaset bilimci, yargı reformundan bahsedemez.

11. Paket içinde HSYK ile ilgili tuzak maddeler var mı?

Evet. Anayasa paketinde "kurulun yönetimi ve temsili kurul başkanına aittir" yolunda yeni bir hüküm eklenmiştir. Bu ne demek? Yargıçlardan sorumlu olan HSYK'nin yönetimi yargıçların elinde değil, Adalet Bakanı olan kişinin yani Hükümet'in elindedir. .Hangi Adalet Bakanı, partisinin başkanı yani Başbakanın emir ve talimatları dışında görevini yerine getirebilir? Mümkün değildir.Ayrıca Anayasa paketinde, müfettişlerin yargıç ve savcılar hakkında soruşturma yapması Adalet Bakanı'nın oluruna bağlı kılınmıştır. Bakan'ın istemediği yargıç ve savcılar hakkında HSYK soruşturma açamayacaktır.HSYK'ye bağlı bir sekretarya kurulacak. İyi, güzel ama Genel Sekreter, Bakan tarafından atanacaktır.. Böylelikle Adalet Bakanı HSYK'nin tüm işlemlerini denetim altında tutacaktır. Kararnamelerin hazırlanması, toplantı gündeminin saptanması gibi konular geçtiğimiz yıl yaşadığımız kararname skandalında olduğu gibi yine Bakan'ın denetiminde olacaktır.. Pakette, Adalet Bakanlığının sekretaryanın çalışmasını düzenleyecek ayrı bir yasa çıkaracağı öngörülmüştür. Bu yasanın nasıl ve ne amaçla çıkarılacağını takdirinize bırakıyorum. Bunun dışında, Adalet Bakanı'nın HSYK'yi toplantıya çağırma yetkisi sürecektir. Toplantı için üye tam sayısı gerektiğinden, yedeği olmayan müsteşarın toplantıya katılmayarak ya da toplantıdan çıkarak HSYK'yi bloke etme olanağı vardır.

12. HSYK üyeleri ile ilgili değişiklik olumlu mu?

Hayır. HSYK'nin yalnızca yüksek mahkeme yargıçlarından oluşan 7 asil ve 4 yedek üyesinin yerine yirmi iki asıl ve on iki yedek üyeden oluşması öngörülmüştür. Kurulun, dört asıl üyesi, nitelikleri kanunda belirtilen; yükseköğretim kurumlarının hukuk, iktisat ve siyasal bilimler dallarında görev yapan öğretim üyeleri, üst kademe yöneticileri ile avukatlar arasından Cumhurbaşkanınca, üç asıl ve üç yedek üyesi Yargıtay üyeleri arasından Yargıtay Genel Kurulunca, iki asıl ve iki yedek üyesi Danıştay üyeleri arasından Danıştay Genel Kurulunca, bir asıl ve bir yedek üyesi Türkiye Adalet Akademisi Genel Kurulunca kendi üyeleri arasından, yedi asıl ve dört yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş adlî yargı hâkim ve savcıları arasından adlî yargı hâkim ve savcılarınca, üç asıl ve iki yedek üyesi birinci sınıf olup, birinci sınıfa ayrılmayı gerektiren nitelikleri yitirmemiş idarî yargı hâkim ve savcıları arasından idarî yargı hâkim ve savcılarınca, dört yıl için seçilir. Bu durumda Kurul'a hukukçu olmayan ve mesleğin sorunlarını yaşamayan 4 asil üye seçilecek ve ayrıca tamamen Adalet Bakanlığı güdümünde olan Adalet Akademisi tarafından bir asil üye seçilecektir. Birinci sınıf hakimler arasından seçilmesi öngörülen 7 üye olumlu bir yaklaşım olmakla birlikte HSYK^ya siyaset bulaşacaktır.

13. Anayasa Mahkemesi'nde öngörülen değişiklikler olumlu mu?

Hayır. Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşacak. 3 üye TBMM tarafından salt çoğunlukla seçilecek. 14 üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Bunlardan dördü Cumhurbaşkanı'nın takdirine bırakılmış. Cumhurbaşkanı'nın atayacağı 4 üye, YÖK'ün göstereceği adaylar arasından atayacağı 3 üyeyle Meclis'in seçeceği 3 üyenin iktidar partisinin görüşlerini paylaşan üyeler olacağı açık. Çünkü, Meclis salt çoğunlukla seçim yapacaktır. Oysa Avrupa ülkelerinin çoğunda Meclis, üçte iki çoğunlukla ve hukukçular arasından üye seçmektedir. Ayrıca, 12 Eylül mirası YÖK tarafından seçilecek yeni üyeler ile Yüksek Mahkemenin yapısı iyice bozulacaktır. Böylece 17 üyeden en az 10'unun iktidar partisine yakın üyeler olması güvence altına alınmıştır.

14. Geçici 15.maddenin kaldırılması olumlu mu?

Evet, ama yukarıda belirttiğim olumsuz süreç ve öngörülen tuzak maddelerle bırakınız hukuk devletini, kanun devletinden bile söz edilemez. Ayrıca, 12 Eylül faşist cuntası üyeleri ve emir komuta zinciri içinde insanlık suçları işleyenlerin yargılanmasında zaman aşımı söz konusu olamaz. Hatta ,ilerici ve demokrat bir yorumla, Geçici 15.maddenin kaldırılmasına gerek olmaksızın taraf olduğumuz İşkenceyi Önleme hakkındaki Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi mevzuatına dayanarak Cumhuriyet Savcıları tarafından bu süreç her an başlatılabilir.

15. Anayasanın 125.maddesinde ne yapılmak isteniyor?

Anayasa değişikliğine ilişkin düzenlemede , Anayasa'nın 125. maddesine, yargı yetkisinin idari eylem ve işlemlerin hukuka uygunluğunun denetimi ile sınırlı olduğu vurgulanarak, "Bu yetki hiçbir surette yerindelik denetimi şeklinde kullanılamaz" cümlesi ekleniyor. İdari Yargılama Usulü Yasasında zaten mevcut olan bu hüküm neden Anayasa paketine girdi? Çünkü, AKP Hükümeti, idarenin yargısal denetimini sağlayan Danıştay'dan ve özellikle ''çevre ve kent koruma'' ve ''özelleştirme'' ile ilgili davalarda verilen kararlardan çok rahatsız. Hatta Başbakan Erdoğan; 'Türkiye'de yasama da yürütme de yargı tarafından kuşatılmıştır'' '' ciğerlerimize kadar kan kusturuyorlar kan, '' bunun altından bu belediye kalkar mı, kapıya kilidi vurur ondan sonra da gelsin Danıştay burayı işletsin, yürütsün' gibi saldırgan söylemlerle bu değişikliğin ipucunu vermiştir. Çünkü Danıştay, anayasal ''kamu yararı ilkesini'' dayanak yapmak suretiyle yasanın tutucu kalıbını aşan kararlar vermektedir. Hükümet, Danıştay'a karşı olan alerjisi nedeniyle ve iş dünyasına şirin gözükmek için bu tuzak maddeyi halk oylamasına sunmuştur.

Sonuç olarak

Hükümete destek için evet oyu kullanmayı düşünen veya "evet ama yetmez" diyen veya "sandığı boykot etmeyi düşünen" herkesin oyuna ve düşüncesine saygı duyarım. İçlerinde sevdiğim, saydığım dostlarım var.Ben, arz ettiğim olay ve nedenlerle, ve özellikle "yaşadığımız örtülü faşizme dur demek" için sandığa gitmeyi ve "hayır" oyu kullanmayı düşünüyorum.

tarihinde kenzo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sonuç olarak

Hükümete destek için evet oyu kullanmayı düşünen veya "evet ama yetmez" diyen veya "sandığı boykot etmeyi düşünen" herkesin oyuna ve düşüncesine saygı duyarım. İçlerinde sevdiğim, saydığım dostlarım var.Ben, arz ettiğim olay ve nedenlerle, ve özellikle "yaşadığımız örtülü faşizme dur demek" için sandığa gitmeyi ve "hayır" oyu kullanmayı düşünüyorum.

Boykot etmek "evet" demekle eş değer. Madem beğenmiyorsunuz, neden açıkça "hayır" demiyorsunuz.. Hayır demek eski anayasayı daha çok beğeniyorum, onu sizin anayasanıza tercih ediyorum demek değil. Boykotçular bu tavırlarıyla tarafsız olduklarını sanıyorlar.

Şu gelinen noktada, artık büsbütün ülke cemaatlerin eline geçmişken pasif olmak hatadır. Boykot şu durumda pasif bir eylemdir, anlamsızdır. Zaten matah olmayan yargıyı büsbütün ideolojileri için kullanılır hale getirecek, ele geçirecek ve ılımlı İslam denen faşizmle geleceğimizi karartacaklar.

Aklım hiç almıyor..

Bu hükumet bu anayasa taslağını açıkça ölüm-kalım savaşına çevirmiş, herhangi bir seçimden çok daha fazla önemsemiş, deli gibi kabul ettirmek için uğraşırken, nasıl samimi olduklarına inanılır.. Bu nasıl bir özgürlük ve demokrasi aşkıdır böyle? Bu adamlar ülkenin köküne kibrit suyu ekmiş, satıp savmadık tek bir şey bırakmamış, yoksulluğun ve işsizliğin tavan yapmaına neden olmuş ve resmen talan ederken, nasıl iyi niyetle özgürlük için çalıştıkları düşünülebilir?

Bu referandumun tarihi bile öyle zekice kurgulanmış ki..

12 Eylül'den muzdarip aydını, solcuyu ve gerçek liberali bel altı çalışarak fethetmeye çalışmak, kendi gerici amaçları için de Mustafa Kemal'le ve onun ordusuyla hesaplaşmak, karşı devrimini başarıya ulaştırdığının imza günü olarak tarihe geçmek için seçilmiş bir tarih.

Ülkenin aydını, sanatçısı, bir kısım bilimcisi ve hatta ateisti bile akıl tutulması yaşıyor, empozelere karşı aklını korumaktan aciz, dinciyi destekliyor..

Her şey bu kadar ortadayken bu dincilerin, gericilerin, insanlık düşmanı hırsızların dümen suyunda ilerliyor hepsi. İnanmak çok güç..

"Ama iyi şeyler de var" demek, Kur'an denen kitapta iyi ve sevimli ayet aramak ve "ama bakın, var" demekle aynı. Hepiniz aklınızı yitirmişsiniz..

Ben de Kenzo gibi oy vereceğim.

Bu anayasaya "HAYIR!"

Link to post
Sitelerde Paylaş

Osmanlı'da, zehirlenecek adama zehiri bala sarıp topak yaparak yuttururlarmış.

AKP'nin şu 'süper' Anayasa değişikliği de bunun gibi bir şey: İki madde (Anayasa Mahkemesi ve HSYK) zehir, geriye kalanlar bal.. Yutabilirseniz yutun bakalım.

Gelelim aydınlara:

1) Liberal 'aydınları' geçelim. Onlar, günümüz Türkiye'sinin ruhunu Şeytana satan Faust'ları. Şeriatçı ve bölücülerle kolkola, Atatürk Cumhuriyeti'nin köküne darbe üstüne darbe indirmekle meşguller. 'Evet'çi grubun olmazsa olmazları..

2) Dürüst aydınların durumuysa yürekler acısı: Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuru hakkı verileceği veya vergi borcu olan işadamının yurt dışına çıkmasının engellenemeyeceğinden tutun da, 12 Eylül darbecilerine yargı yolunun açılacağı ya da kadınlara pozitif ayrımcılık yapılacağı gibi maddelerin öksesine çok tutulan var aralarında. 'Allah kolaylık versin' diyelim. Nereye gideceğini bilmiyorsan, bütün yollar seni oraya götürür.

tarihinde Satsuma54 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

...AKP'nin şu 'süper' Anayasa değişikliği de bunun gibi bir şey: İki madde (Anayasa Mahkemesi ve HSYK) zehir, geriye kalanlar bal.. Yutabilirseniz yutun bakalım.

ek olarak;

Mumura grev hakki vermeyen "uzlastirma Kurulu Karari Kesindir" gibi bir ibaresi olan anayasa teklif maddesinin neresi demokrasi? Kimlerden nasil olusacak bu kurul? Grev hakkinin neden lafi bile gecmiyor?

Sendika isteyecek hükümet vermeyecek sonra uzlastirma kurumu bu yeter diyecek is bitti. Haydeeee bu daha cok bunalim yaratacak. Burda uzlastirma kurulunun kararida begenilmezse ne olacak?

Ben izinde oyumu HAYIR olarak verdim bile. Bence son bes gün cok sey degisecek.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence bu anayasanın "evet" yada "hayır" diye referanduma çıkarılmasıda bir hatadır.Toplumun referandum içeriğini bildiğine inanmıyorum.Olayın anayasa değişikliğinden ziyade parti seçimine dönüştürülmesi bilinçli yapılan bir oyundur.Din toplumu oluşumuzun bir hatasını daha çekiyoruz.akp hükümetinin dinle özdeşleştirilmesi,yani;akp varsa ülkede din var akp yok ise din elden gidiyor olayına dönüştürülmesi halkta panik yaratmaktadır.akp nin oyunlarına toplum olarak düşüyoruz.Aynı oyunlar din kisvesi altında daha önceleride yapılmıştır.Bilinçli ve araştırmacı vatandaşları azınlıkta gördüğüm için referandum sonuçlarında da, ne yazık ki "evet" çıkacaktır.Çıkışı olmayan çukurlara itiliyoruz.Bu noktada her vatandaşı sağduyuya çağırıyorum......Saygılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet Rochader. Grev hakkı kesin olarak insanların elinden alınıyor.

Demokrasiymiş..

Gitsin cahil cühelayı kandırsınlar. Bu forumda koca koca okumuş insanlar bile gelip bu anayasayı savunuyor, bir de pişkin pişkin "siz neyine karşı çıkıyorsunuz, hadi anlatın" diye soruyorlar.

Hangi birini anlatacaksın.. Niyeti, amacı belli. Sen ne dersen de sırf AKP olduğu için "Hayır" diyorsun gibi bir saplantıları var.

Kaldı ki sırf AKP olduğu için gözü kapalı "Hayır" demekte de bir tuhaflık yok. Fethullan Gülen "Ne yapın edin, bu anayasayı geçirin" dediyse, vardır bunda bir hikmet demeleri lazım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben izinde oyumu HAYIR olarak verdim bile. Bence son bes gün cok sey degisecek.

Türkiye'de olan tanidiklarimla olan telefon konusmalarinda cok adrese, orda yasamiyan insanlarin adina oy pusulalari gönderilmis.

Insanlarin bunu itiraz edebilecekleri bir kurum yok ve kimse dikkate almiyormus. Üstelik bir önceki secimde bu sanal kisilikler oylarini kullanmislar.

Dogru olduguna dair benim kanitim yok. Bu konuda olan duyumlarimi aktariyorum.

Diger bir konu ise elektronik sistem ile yapilacak oy verilmesi ve sayimlarinda istenilen her cesit hileler yapilabilir. Bundan dolayi Avrupa ülkelerinin bazilarinda elektronik oy verilmesi ve sayimi sistemlerinden vazgecilmistir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu başka bir başlıkta da yazmıştım yine yazmak istiyorum.

Cemaatlerde demokrasi olmaz,biat kültürü vardır,en baştaki adam ne derse o olur,itiraz olmaz,kesindir. Cemaat kültüründen gelip ona bu kadar bağlı adamların demokrat olabileceğine gerçekten inanıyormusunuz? Onların getireceği şey demokrasi olabilir mi sizce,insaf!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'de olan tanidiklarimla olan telefon konusmalarinda cok adrese, orda yasamiyan insanlarin adina oy pusulalari gönderilmis.

...

Ben oyumu Antalyada havaalaninda kullandim. Oyumu kullanabilmem icin pasaport sartti. Pasaportun yaninda Nüfus cüzdani TC. Kimlik. NO su olmasi sartti. Oy kullanmadan sonra pasaporta "Oy Kullandi" damgasida vuruldu. Ve benim kullandigim oy mühründe "Tercih" yaziliydi. Burda dikkat edilmesi gereken "Evet" yazan mühürlerdir. "Hayir" diyecek olanlar özellikler "Tercih" yazani sorsunlar.

Elbette bazi yaniltmalar denenecek. Sandik basindaki kisiler isterlerse bu mümkün degil. Ama isterlerse..

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu paketteki pek çok maddeye evet demek gerekir. Ama araya sıkıştırılmış iki-üç maddedir önemli olar. CHP bu maddeleri çıkarın referanduma bile gerek kalmaz evet deriz. Dedi. Ama iktidarın asıl amacı işte bu iki-üç madde idi. Ve kabul etmedi. Zaten bu iki-üç maddenin dışındaki maddelerin anayasaya konulmasına bile gerek yok. Bunlar mevcut yasaların içinde var.

Demek ki asıl mesele bu iki-üç maddede. Bu maddeler ise, demokrasinin kuvvetler ayrılığı ilkesine ters maddeler. İktidar istiyor ki, madem halk çoğunluğu bende o zaman dediğim dedik çaldığım düdük olsun. Herkes bana tabi olmak zorunda olsun.

Halbuki, insan hakları ve evrensel hukuk ilkeleri hiçbir zaman çoğunluğa tabi olmayacak kadar objektif ve bilimseldir. Aksi duruma Çoğunluk Diktatöryası denir.

Bunların dışında; Dinci bir iktidar olduğu apaçık olan bir iktidardan demokrasi beklemek abes olur. Bunlar demokrasiyi amaçlarına ulaşmak için bir araç olarak kullanmaktadırlar. Sırf dinci bir iktidar öneriyor olduğu için tamamen demokratik olsa bile hayır demek gerekir.

Bir başka taraf da, bu referandum mevcut iktidara halk tarafından güvenoyu vermek anlamına gelecektir. Mevcut dinci iktidar, eğer evet oyu çıkarsa bunu önümüzdeki genel seçimlerde muhalefeti kıstırmak için kullanacaktır. Veee eğer önümüzdeki genel seçimlerde de büyük bir çoğunlukla iktidara gelir ise, artık takiye yapmasına gerek kalmadan gerçek yüzünü ortaya koyacaktır.

AKP dışındaki bütün siyasi akımlar, mühalefetin tümü bu referandumda hayır oyu kullanmak zorundadır. Başka türlü, bu iktidar dizginlenemez bir sürece girecektir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

13. Anayasa Mahkemesi'nde öngörülen değişiklikler olumlu mu?

Hayır. Anayasa Mahkemesi 17 üyeden oluşacak. 3 üye TBMM tarafından salt çoğunlukla seçilecek. 14 üye Cumhurbaşkanı tarafından atanacak. Bunlardan dördü Cumhurbaşkanı'nın takdirine bırakılmış. Cumhurbaşkanı'nın atayacağı 4 üye, YÖK'ün göstereceği adaylar arasından atayacağı 3 üyeyle Meclis'in seçeceği 3 üyenin iktidar partisinin görüşlerini paylaşan üyeler olacağı açık. Çünkü, Meclis salt çoğunlukla seçim yapacaktır. Oysa Avrupa ülkelerinin çoğunda Meclis, üçte iki çoğunlukla ve hukukçular arasından üye seçmektedir. Ayrıca, 12 Eylül mirası YÖK tarafından seçilecek yeni üyeler ile Yüksek Mahkemenin yapısı iyice bozulacaktır. Böylece 17 üyeden en az 10'unun iktidar partisine yakın üyeler olması güvence altına alınmıştır.

bunu yazanın mantığına ş.çayım.

TBMM, 2 üyeyi Sayıştay Genel Kurulunun gösterdiği adaylar arasından, 1 üyeyi Baro başkanlarının avukatlar arasında göstereceği adaylar arasından gizli oylamayla seçecek. aslı böyleyken kurnazlık yapıp sadece meclis sececek kısmı yazılmış.şimdi asıl metne bakıp söyler misin lütfen TBMM nasıl kendi adamını yerleştirmiş olacak ?

Cumhurbaşkanı 3 üyeyi Yargıtay, 2 üyeyi Danıştay, 1 ü yeyi Askeri Yüksek İdare Mahkemesince gösterilecek 3'er aday içinden, 3 üyeyi ise YÖK'ün kendi üyesi olmayan Yüksek Öğretim Kurumları öğretim üyeleri arasından göstereceği 3'er aday içinden seçecek. Cumhurbaşkanı 7 üyeyi ise direkt olarak atayacak. Cumhurbaşkanı, 5 üyeyi üst kademe yöneticileri, serbest avukatlar veya Anayasa Mahkemesi raportörleri arasından, 2 üyeyi ise yüksek öğrenim görmüş, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları arasından seçecek. Anayasa Mahkemesi 3 daireden oluşacak...vs

maddeyi çarpıtarak ne yapmaya çalışıyorsunuz. bu nasıl bir seviyesizliktir. yani mahkemenin karakteri adayları belirleyenlerce değil onları atayanlarca belirleniyor öyle mi? bu ne saçmalıktır. nasıl bir mantıktır?

böyle çarpıtma kurnazlıklarıyla küçük ve sığ aklınızca neyi hedeflemeye çalışıyorsunuz

ayrıca cumhurbaşkanını niye hükümetten sayıyorsun. cumhurbaşkanını artık meclis çoğunluğu filan seçmeyecek bundan da mı haberin yok?

tarihinde keyy tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...