Jump to content

Savunmasız bebekler...


Recommended Posts

Demin bir belgesel izliyordum, balinalar fok avlıyordu ancak çoğu zaman yetişkin olanlar yerine savunmasız yavrulara saldırıyorlardı. Biraz belgesel izleyenler bilir, bu durum sadece balinalara özgü değil bütün yırtıcıların ilk tercihi yavrular oluyor. İzlediğim bir başka belgeseldeki bir sahneyi hiç unutmam; henüz doğalı birkaç saniye olmuş bir antilop yavrusu henüz plesantasını bile üzerinden atamamış. Aslan sürüsü annesini kovup yavruyu aralarına almışlardı ve zavallı hayvan şaşkın ve korkmuş ayaklarının dibinde yatıyordu. Birkaç dakika sonra yavruyu paramparça ettiler.

Bu durum evrimin doğal seleksiyon mekanizmasıyla birebir örtüşüyor ancak yaratılış açısından bir yere koyamadım. Sizce müslümanlar, neden Allah sistemi böyle kurdu? İmtihan açısından bu durum ne işimize yarar? Hangi ulvi sebep Dünya'ya yeni gözlerini açmış zavallı canlıların kemiklerinden çatır çatır ayrılmasını meşru kılar?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu konuda söylenecek çok.. Zira bütün ateizmin altında yatan gerçekler bu kısa paragrafta cem edilmiş.. Şimdi onlara girersek uzun çeker..

Fakat bu bahane ile bir kaç hakikata temas edilip kısa bir cevap verilecek..

Evvela Bediüzzaman Hazretleri nin "cerbeze" tanımında şu cümleler ilgi çekicidir:

Hem de büyük işlerde yalnız kusurları gören cerbezelik ile aldanır veya aldatır. Cerbezenin şe'ni, bir seyyieyi sünbüllendirerek hasenata galib etmektir.

Münazarat

Evet cerbeze ile hareket eden o adama benzer ki teneffüs etmek için girdiği dünyalar güzeli bahçede yalnız çürük kokuşmuş meyveler ile meşgul olur midesini bulandırır o koca güzelliği görmez görmek istemez ve o bahçeyi ve de sahibini çirkinlikle itham eder.. Fakat hakikat öyle değildir.. Bir kare yakalayabilmek için günlerce kamp kuran belgesel yapımcıarı buna en güzel örnek...

Zira bebeklerin savunmasızlığı başlığı ile açılmış bu konuda herkez bilir ki korkaklığı ile meşhur bir tavuk bile yavrusunu kurtarmak adına it e kafasını kaptırır dünyaya meydan okur..

Uzatmadan Üstadın bu mesele ile alakalı bahislerinden parçalar aktaralım.. Tafsilat isteyenler Nur lar ile hemhâl olup dünya ve ahiretini nurlandırabilir..

Sırası ile:

Arkadaş! Masum bir insana veya hayvanlara gelen felâketlerde, musibetlerde, beşer fehminin anlayamadığı bazı esbab ve hikmetler vardır. Yalnız meşiet-i İlahiyenin düsturlarını hâvi şeriat-ı fıtriye ahkâmı, aklın vücuduna tâbi değildir ki, aklı olmayan bir şeye tatbik edilmesin. O şeriatın hikmetleri kalb, his, istidada bakar. Bunlardan husule gelen fiillere, o şeriatın hükümleri tatbik ile tecziye edilir.

Meselâ: Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur. Çünki bu musibet, o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.

İhtar: Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır.

Mesnevi-i Nuriye

Meselâ, atmaca kuşu serçelere tasliti, zâhiren rahmete uygun gelmez. Halbuki serçe kuşunun istidadı, o taslit ile inkişaf eder.

Sözler

Hayvanın mazi ve müstakbeli yok. Ne geçmişten elemler ve teessüfler alır ve ne de gelecekten endişeler ve korkular gelir. Lezzetini tam alır. Rahatla yaşar, yatar, Hâlıkına şükreder. Hattâ kesilmek için yatırılan bir hayvan, birşey hissetmez. Yalnız bıçak kestiği vakit hissetmek ister; fakat, o his dahi gider, o elemden de kurtulur.

Hususan mâsum hayvanlar hakkında daha mükemmeldir.

Asay-ı Musa

Son olarak ta "yırtıcı hayvanların helal rızıkları" ile alakalı gelecek soruye cevap verip bitirelim.. Arif e işaret yeter

Bir suale verilmiş bir cevap:

cihazatları veren, onun nasıl kullanılacağını da tarif eder. Mesela insanda alet i tenasül, hikmet i ilahi ile verilmiş. Gidip sefahete mi atılsın var diye. Meşru dairede kullanmak için verilmiş.. Fakat hayvanların aklı olmadığı için fıtratındaki cihazatı sui istimal edip kuvvetini bu tarzda kullanıyor. Onun cezasını da, başka hayvan da ona aynı muameleyi yaptığından çekiyor. Mesela kedi, zavallı kuşu avlamak için pusuya yatıyor bazen avlıyor. Bazen de bir köpek gelip cezasını çektiriyor..

Meleklerin insanın yaratılmasındaki hikmeti tam bilmediklerinden Hz. Ademin yaratılışında itiraz tarzında sualleri "yeryüzünde kan dökecek kimseleri mi yaratacaksın, halbuki biz senin zikrini yapıyoruz" diye Allaha sual etmelerinde, insanın kuvalarına had konulmadığı ve hayra ve şerre müstaid tarzında olduğunu bilmelerinden ileri geliyor. Fakat Allah "Ben sizin bilmediğinizi bilirim" diyerek melaikeye, insanın yaratılmasında hikmeti bulunduğunu ihtar ettikten sonra da, malumun talim i esma meselesi ile -Risale i Nurdan İşarat ül İ’cazda tafsilatıyla anlatılıyor- hikmetinin sırrını onlara gösteriyor..

Şimdi gelelim hayvanların fıtratlarındaki cihazatı sui istimal etmesi meselesine.. Bu mesele benim de kafama çok takılıyordu.. “Nasıl oluyor?” diye tam anlamıyordum.. Aslında hayvanların cihazatlarında, o cihazatın hayvanlar tarafından istimalinde, hayvanın yemek iştihası ve karnını doyurmak hissi ile hareket ettiği malum. Fakat ölü hayvanlara kanaat etmeyip sağ hayvanları kendine rızık yapmak neticesi ya başka hayvanlardan da "el ceza ü min cinsil amel" sırrıyla aynı tarzı görmesi ile yahut hırs ile rızıkları peşinde sağ hayvanları öldürmek için avlanmaya çıkmaları ile her vakit kafi rızkı bulamayıp çok zaman aç gezdikleri ancak bazı zaman avlanabildikleri malum. Hatta bazıları şiddet i zaafiyetten zayıf ve cılız kalmaları tilkiler, çakallar vesaire.. cezalarını bu suretle çekmeleri ve masum hayvanların rızık noktasında rahatça beslenmeleri -ceylanlar, tavşanlar vesaire- hatta semiz de olmaları -balıklar, koyunlar gibi- canavar suretindeki hayvanların fıtratlarındaki cihazatı su i istimal etmelerindeki hissi ve nefsi yanlışlarını –yani bir an önce karnını doyurmak çabası- gösteriyor belki dikkatle bakanlara isbat ediyor..

Eğer desen, “bu cihazat niye o zaman?..” Yukarda bahsettiğim gibi o cihazatı başka tarzda da kullanmak mümkün olduğu gibi, -mesela ölü hayvanı parçalamak yahut bulmak için de kullanabilir- Cenab ı Hakkın hikmeti nokta i nazarından bakılsa aynı hikmet olduğu görülür. Yani o cihazatı, nefislerindeki yemek hissi ile sui istimal edeceklerini bilen Allah yine de o cihazatı onlara vermesi ise, aynı insanın şerri de işleyebilmesi fakat hilkatindeki mühim sırra binaen yaratılmasındaki hikmete nazar eder.. Yani canavar hayvanların ihtiras ile rızıkları peşinde cihazatlarını sui istimal edeceğini bilen Allah, onları ADL isminin muktezası olarak müvazene i kainatta birer unsur olarak istimal ediyor. Ehli dünyanın hata olarak “tabiat dengesi” dedikleri şey, aslında Cenabı Hakkın hikmeti ezelisi ile herşeyi müvazenede tutması ve mahlukatı o işlerde istihdam etmesinden ibarettir.. Yani o hayvanların bazısı, bazısına musallat olup kendine rızık yapmasında, Cenab ı Hakkın hikmet i ezelisi ile kainat safahatında müvazeneyi muhafaza etmesi vardır..

İşte bununla gafil insanların gafleti kalınlaşır hatta "vahşi tabiat" diye güya bazı hakikatleri belgesel vesaire tarzında gözler önüne sererler. Ehli iman ise, iman nuruyla hadiselerin zahire bakan vechine değil, belki hikmeti ilahiye bakan hakiki güzel yüzüne nazar ederler, imanlarını kuvvetlendiriler..

tarihinde 'Oflaz' tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet, Cenâb-ı Hak, nasıl ki deniz yüzünü temizlemek

ve her günde milyarlarla vefiyat bulunan hayvânât-ı bahriye cenazelerini toplamak

ve deniz yüzünü cenazelerle âlûde, müstekreh manzaradan kurtarmak için,

sıhhiye memurları nev’inden gayet muntazam âkilüllâhm bir kısım hayvânâtı halk etmiş.

Eğer o bahriye sıhhiye memurları gayet muntazam vazifelerini îfâ etmeseydiler,

deniz yüzü âyine gibi parlamayacaktı. Belki hazîn ve elîm bir bulanıklık gösterecekti.

Hem her günde milyarlarla yabanî hayvanlar

ve kuşların cenazelerini toplamakla rû-yi zemini o taaffünattan temizlemek

ve zîhayatları o elîm, hazîn manzaralardan kurtarmak için,

nezafet ve sıhhiye memurları hükmünde olan kartallar misilli,

kerâmetkârâne, gizli ve uzak,

beş altı saat mesafeden bir sevk-i Rabbânî ile

o cenazenin yerini hisseden,

giden ve kaldıran âkilüllâhm kuşları ve vahşî hayvanları halk etmiş.

Eğer bu berriye sıhhiyeleri gayet mükemmel, intizamperver ve vazifedar olmasa idiler, zemin yüzü ağlanacak bir şekil alacaktı.

Evet, âkilüllâhm hayvanların helâl rızıkları, vefat etmiş hayvanların etleridir.

Hayatta olan hayvanların etleri onlara haramdır. Eğer yeseler, cezâ görürler.

1حَتّٰى يَقْتَصُّ الْجَمَّاۤءُ مِنَ الْقَرْنَاۤءِ (ev kemâ kàl). Yani, “Boynuzsuz olan hayvanın kısâsı kıyâmette boynuzludan alınır”

diye ifade-i hadîsiye gösteriyor ki:

Gerçi cesetleri fenâ bulur;

fakat ervahları bâkî kalan hayvânât mâbeyninde dahi,

onlara münâsip bir tarzda, dâr-ı bekàda mücâzat ve mükâfatları vardır.

Ona binâen, canavarlara sağ hayvanların etleri haramdır, denilebilir.

Hem küçücük hayvanların cenazelerini

ve nimetin küçücük parçalarını

ve tanelerini toplamak vazifesiyle karıncaları nezâfet memurları olarak,

hem nimet-i İlâhiyenin küçücük parçalarını teleften ve çiğnemekten

ve hakàretten ve abesiyetten sıyânet etmekle

ve küçücük hayvânâtın cenazelerini toplamakla,

sıhhiye memurları gibi tavzif olunmuşlar.

Lemalar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Getirdiğin yazının yüzde 90 ı anlaşılmıyor, hangi dilde yazılmış bilmiyorum. Ama şu kısmı gerçekten dehşet verici;

Meselâ: Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur. Çünki bu musibet, o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.

İhtar: Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır.

Mesnevi-i Nuriye

Kaplan gibi hayvanların rızıkları ölü hayvanlarmış ohaaaaaaa!!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bende sadece 'ohaaa' kelimeni alıp ta senin halkın da fikir beyan etmeye kalkarsam aynı çirkinlikte bir profil çıkar ortaya.. Her ne ise muhatabım sen değildin zati.. Anlamak isteyen anlar...

Yahu arkadaşım sen, adı üstünde "avcı" bir hayvanın leş yemesi gerektiğine inanan birisin! Neymiş kaplanı avcı vurur cezasını alırmış, buna ne denir ki? Gerçeklikten tamamen kopmuşsun sen, "bizi leylekler getirdi" diyen çocuktan farkın yok. Sana cevap verilmez he deyip geçilir.

tarihinde Roketatar tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

''Korunmasız bebek'' ne demek?

Pardon bütün bebekler korunmasızdır.

Ancak Kapitalizm afeti'nde düzenli aile olmadığı için bebek bekleyen de çıkmaz.

Aile düzensizliğine bile aile korunmacılığı adı verilmiş.

Bu ad biç bir şey ifade etmez.

Belki kendine göre bir ad seçmişsindir. Pratik teoriyi doğruladı bile.

Link to post
Sitelerde Paylaş

"İhtar: Kaplan gibi hayvanların helâl rızıkları, ölü hayvanlardır. Sağ hayvanları öldürüp rızık yapmak, şeriat-ı fıtriyece haramdır."

Şu açıdan bakınca belki mantıklı olabilir. Hayvanların etleri insanlara rızık olarak verilmiştir. Bu yüzden bunları ilk yani taze bir şekilde yeme hakkı insanlarındır. İkinci hak sahipleri ise hayvanlardır. Onlar da insanların onlara vermesiyle yada buldukları leşlerle bu rızıklardan yararlanırlar. Böyle olmaz da yırtıcı hayvanlar leş yemeyip sağ hayvanları öldürüp yerlerse hem leşlerin etleri israf olacak hem de insanların rızıklarından çalınmış olacaktır. Hayvanlar leş yiyebilir ama insanlar yiyemezler. Bu şekilde olursa denge sağlanmış olur. :)

Fakgat ve lakin birşeyleri hayvanlara haram kılmak da ne ola ki? Onlar da mı sınava tabi tutuluyor? Onların mı da iradeleri var? Onların da mı cennete, cehenneme gidecekleri var? Sağ hayvanları öldürüp günah işleyenleri olur da zikir çekip sevaba girenleri olma mı? İşte cennetlik heyvonlar;

http://video.google.com/videoplay?docid=4771408714109892512#

http://www.dailymotion.com/video/x99jzi_allah-diyen-boga_shortfilms

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Canlıların birbirinin yavrusunu parçalayarak türünü sürdürmesi, fıtrat fikrinin insan tarafından idealleştirilmiş bir zırva olduğuna bir kanıt daha olduğu için "üstad" gibi deliler rahatsız olup konu hakkında atıp tutmuş ve ahkâm kesmişler ve kendilerini rezil etmişlerdir. Nurcuların konuya cevaben burada cehalet şovu yapmalarının sebebi de budur.

Sebepleri doğayı olduğu gibi kabullenememeleri. Tanrılarının böyle bir doğa yaratsa bile yarattığı şeyi yaratma şekli yüzünden cezalandıracağı gibi kendiyle çelişen bir düşünce şekli.

Oysa ki doğa onlara her geçen gün gözardı etmeleri gereken yeni yaşamkalım şekilleri sunuyor. Hani şu evrenin tanrısının yaratıp zorlayıp sonra da cezalandırmaya karar verdiği.

Tarantula_hawk.JPG

Tarantulalar çok uzun süre yiyeceksiz yaşayabilir.

"Tarantula arısı" denen mahlukat yumurtlama vakti geldiğinde eğer bulursa bir tarantulayı zehiriyle felç eder ve yuvasına götürür ve karnına yumurtlar.

Yumurtalar bir süre sonra larva haline gelip canlı tarantulayı kemirerek öldürür ve daha sonra yeni tarantula arılarına dönüşür.

Şimdi üreme şekli böyle olan bir arıyı yaratılışı yüzünden evrenin yaratıcısı cezalandıracakmış.

Pekiyi, evreni yaratma şekli yüzünden evrenin tanrısını kim cezalandıracak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Siz nur dini inanırları peygamberiniz olan saidi aklamak için gerekirse allah ile gerekirse de muhammed ile çatışmaktan çekinmiyorsunuz,ayrı ve değişik bir türsünüz.Bir ara da forumda saidin neden evlenmediği ve hayatının hiçbir döneminde değil evlenmek adının bir kadınla anılmadığını sorduğumuzda illegal denen çocuk, çünkü o konuda hadis var “ Ahir zamanda en hayırlınız eşi ve çocuğu olmayandır “ şeklinde bir açıklama yapmış ve ortalığı acaip derecede kokutmuştu.Kendisine peki Kuran zinayı ve eşcinselliği yasaklıyor,bu hayırlı kullar ne halt edecek, acaba muhammed kurana aykırı bir söz mü etmiş dediğimizde dut yemiş bülbül gibi susmuş konu başlığına olan ilgi azalana kadar da bir açıklama yapamamıştı.Çocuğun beyni o derece yıkanmış ve gerçeklerden o denli uzaklaştırılmış ki ettiği lafın nereye gideceğini bile hesaplayamaz olmuş.Said aklansın da kuran hükümleri ne olursa olsun…Mantık bu

Şimdi saidin paçavralarını okursanız bunların birçok yerinde hayvanların aklı fikri olmadığını söylediğini görürsünüz.Peki aklı fikri olmayan bir canlı yaptığı seçimden dolayı neden cezalandırılır bunu sormak lazım.Vahşi hayvanların helal rızıkları leş ise neden avlanma güdüsüyle doğarlar,akılları fikirleri yoksa bu güdüyü kullandıkları için neden cezalandırılırlar bu konuda bunların söyleyeceği hiçbir halt yoktur.Anca gider gelir leş gibi copy paste yaparlar..

Millet aylarca eşinden ,dostundan uzak kalarak Allahın dağında ,savanında,ormanında sabahlar ve bu hayvanların doğal hayattaki durumlarını,davranış profillerini inceler ama bizim vahşi hayvanların normalde leş yemesi gerektiğine inanmamız gerekir.Neden said ağa oturduğu yerden böyle buyurmuş diye..Gidin araştırın bakalım ağanız ömr-ü hayatında kaç tane aslan kaplan görmüş,bu hayvanları kaç saat gözlemlemiş,bu yargıya nasıl varmış ???

Size acımıyorum da sizin yetiştireceğiniz çoluk çocuğa acıyorum; -Baba sinek beni rahatsız ediyor öldüreyim mi ? – Sen o sineği öldürürsen kafanın kırılması müstehak olur,öldürme konsun ağzına burnuna ….Bu mudur budur …..

“Bir çocuk, eline aldığı bir kuş veya bir sineği öldürse, şeriat-ı fıtriyenin ahkâmından olan hiss-i şefkate muhalefet etmiş olur. İşte bu muhalefetten dolayı, düşüp başı kırılırsa müstehak olur. Çünki bu musibet, o muhalefete cezadır. Veya dişi bir kaplan, öz evlâdlarına olan şiddet-i şefkat ve himayeyi nazara almayarak, zavallı ceylanın yavrucuğunu parçalayarak yavrularına rızık yapar. Sonra bir avcı tarafından öldürülür. İşte hiss-i şefkat ve himayeye muhalefet ettiğinden, ceylana yaptığı aynı musibete maruz kalır.”

Sırf şu paragraf bile aklı,mantığı olan biri açısından kimin arkasından gittiğini farkedebilmek için yeterlidir ama sizler yani “ şeyhin önünde, gassalın önündeki ölü gibi olmak zorunda olan mürşidler “ bunu bile fark edemeyecek derecede aşağı ve acınacak haldesiniz...

Merak ediyorum,bu zırvalıklara önce Kuran diyen ,İslam akıl dinidir diyen diğer müslümanlar müdahale edecek mi etmeyecek mi ? Bekleyelim görelim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evvela Bediüzzaman Hazretleri nin "cerbeze" tanımında şu cümleler ilgi çekicidir:

Geri zekali, deli olan birisi fokun veya balinanin ne oldugunu bilir mi?

Bu canlilarin varliklarindan haberi olmayan, yalanlarla sisirilmis deli bir Ingiliz usagini fazla gözünüzde büyütmeyin.

Penguenlerin önce yavrularini suya atarak tehlike olup olmadiklarini anlamalari konusunda ne demis?

Deli, penguen ismini duysa kesin yeni bir peygamber ismi oldugunu sanirdi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tekrar okudum da.. Dikkatli okuyanların cevaplarını alacağı bir yazı hazırlamışım aferim bana.. Kelime kelime analiz edilmesi gereken bir yazı.. Gerisi hikaye.. Irva zırva cerbeze.. Tv çocuğu olmak zor...

Ben de tekrar okudum , copy paste dışında yaptığın hiçbir şey göremedim.Gidip şeyhinin zırvalarını kopyalayıp gelmişsin,bir de utanmadan yazı hazırlamışım diye tribe girmişsin..Git bir IQ testi yaptır istersen ??? Bence zekan en fazla kral tv de vj'lik yapabilecek kapasite çıkar o da çıkarsa tabi..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben de tekrar okudum , copy paste dışında yaptığın hiçbir şey göremedim.Gidip şeyhinin zırvalarını kopyalayıp gelmişsin,bir de utanmadan yazı hazırlamışım diye tribe girmişsin..Git bir IQ testi yaptır istersen ??? Bence zekan en fazla kral tv de vj'lik yapabilecek kapasite çıkar o da çıkarsa tabi..

Halife Harun Reşidin çok sevdiği bir gül var imiş.Bahçıvana o güle çok iyi bakmasını söylermiş.Bahçıvanda üzerine titrermiş.

Bir sabah bir bakmışki bir bülbül gülün yapraklarını gagasıyla bozmuş yırtmış atmış.Eyvah çekerek sultanın huzurna koşmuş

Demişki : Sultanım çok sevdiğiniz gülü bir bülbül parçaladı

Sultan istifini bozmadan namazını bitirdikten sonra : Yaptığı bülbülün yanına kar kalmaz

Bir sabah çoban yıne koşarak sultana gelmiş

Demişki : Sultanım bülbülü bir yılan doladı yuttu

Sultan : Yılanın yaptıgı yanına kalmaz

Bi süre sonra çoban elinde yılanla koşa gelmiş.yılanı elindeki bahçe aracıyla öldürmüş imiş.

Demişki:Sultanım yılanı yakaladım

Sultan: Senın yaptıgında yanına kalmaz

deyince ..........

Devamını merak ettiğiniz bir gün anlatırız

Selamlarla

tarihinde Melikul_Deyyan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu nurcu arkadaşlara sormak isterim. tavuğu, keçiyi, danayı kesip yediğimiz için; ceylanı, geyiği, kekliği vurup yediğimiz için; balığı denizden tutup yediğimiz için bizler de mi cezalandırılacağız?

Allahın izin verdiklerinin dışındakileri vurursanız tabiki cezasını alacaksınız.

Kanuni Sultan Süleyman, Seyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen caiz olup olmadığını sordu.

Beyit şöyle:

"Dirahta ger ziyan etse karınca

Günah var mıdır anı kırınca?"

(Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?)

Şairliği de bulunun Ebüssuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap verdi:

"Yarın Hakkın divanına varınca,

Süleyman'dan hakkın alır karınca..."

Selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Allahın izin verdiklerinin dışındakileri vurursanız tabiki cezasını alacaksınız.

Kanuni Sultan Süleyman, Seyhülislam Ebüssuud Efendi'den, manzum bir beyitle, Topkapı Sarayının bahçesindeki meyve ağaçlarına zarar veren karıncaların yok edilmesinin dinen caiz olup olmadığını sordu.

Beyit şöyle:

"Dirahta ger ziyan etse karınca

Günah var mıdır anı kırınca?"

(Eğer karınca ağaca zarar verir, onu kurutursa onu yok etmenin bir günahı var mıdır?)

Şairliği de bulunun Ebüssuud Efendi, manzum soruya manzum bir cevap verdi:

"Yarın Hakkın divanına varınca,

Süleyman'dan hakkın alır karınca..."

Selamlar

Karınca süleymandan alır hakkını ama süleymanın ağacına zarar veren karıncadanda süleyman alır, ağaçta karıncadan alır, ağaç ne yiyor toprak diyelim toprakta ağaçtan alır topraktan kim alır toprak ne yer, insan hayvan vs vs şimdi tüm bunların sebebi nedir? Yani yaşamak için başka bir canlıyı öldürmen gerek gibi bir kuralı koyan bir allahtan hakkını kim alacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Karınca süleymandan alır hakkını ama süleymanın ağacına zarar veren karıncadanda süleyman alır, ağaçta karıncadan alır, ağaç ne yiyor toprak diyelim toprakta ağaçtan alır topraktan kim alır toprak ne yer, insan hayvan vs vs şimdi tüm bunların sebebi nedir? Yani yaşamak için başka bir canlıyı öldürmen gerek gibi bir kuralı koyan bir allahtan hakkını kim alacak?

Begenmiyorsanız et ve süt ürünleri yemeyiniz sevgili kardeşim.Örneğin bir maymun olarakta yaratılabilirdiniz.Burda tartışacağınıza böyle medenice muz topluyor aslandan kaplandan kaçıyor olurdunuz.Burda hem yiyip ondan sonra masuk tavuk masum inek edebiyatı yapmayınız

Ha illa robin hoodluk yapacağım derseniz alınız bir tüfek afrikaya gidiniz koruyunuz koruyabildiğinizi.

Ama illa bişiden korunmak istiyorsanızda vakit geçmeden azrailden korunmaya bakınız deriz.

Zaten yaratılmakla can göz duyu duygu nimetleriyle fazlasıyla bu dunyada hakkınız verilmiş.İşlediklerinize görede öbür dünyada hakkınız zerre şaşmadan verilecektir.Dert etmeyiniz bu kadar..

Selamlarla

tarihinde Melikul_Deyyan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...