Jump to content

Türkiye'de İslam Neden Tırmanıyor?


Recommended Posts

  • İleti 90
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bu aşamadan sonra açıkça tepki göstermenin zemini kalmamıştır. Söz gelimi, meydanlarda ateizm propagandası yapılamaz. Türkiye'deki herhangi bir kültür-sanat etkinliğinde bile artık ateist fikirleri gündeme getirmenin olanağı kalmamıştır. Eskiden Aziz Nesin bunu yapabiliyordu. Artık o noktadan da geri bir konuma geldik. Kazanımlar birer birer yitirildi. Solda marksizm dogmasına, orta yolda ise liboşik fikirlere teslim olduk. Tüm bunlar yaşanırken katledilen yürekli aydınlarımızın isimlerinin dahi anılmadığına, ihanete ne kadar meyilli olduğumuza da tanık olduk...

Ateist aydınların büyük bölümü iktidarın borazanlığına soyundu ve ceplerini şişirip keyflerine baktılar. Hala da öyleler. Geri kalan muhalefet ise hayatta yükselme kavgası veren sol eğilimli gençlerden ibaret ki bunların ne kadar kaypak ve dönek olduklarını geçmişten biliyoruz. Ayrıca bunların bir araya gelip ortak irade sergilemesi olanaksızdır. Her kafadan ayrı bir ses çıkar; hepsi de cihan alimidir; her boku bilirler ve en ufak ayrılıkta birbirlerinin kuyusunu kazmaya başlarlar.

Kısacası bu sapıklardan hiçbir bok olmaz.

Yine de hiçbir şey yapılamaz değildir elbette.

Herşeye sıfırdan başlamak gerek. Tıpkı İslamcılar gibi, en alttan başlayarak, hiç yılmadan, geri adım atmadan, yavaş ama sağlam adımlarla, ayaklar yere sıkıca basmak koşuluyla azimle mücadele etmek gerek. Maceraya atılmadan, devrimcilik oynamadan gerçekçi bir zeminde uzun erimli bir yolda sağlam adımlarla.

Bunu uygulayabilecek bir lider çıkacak olsa da namussuzluğun yaşam tarzı haline geldiği bir toplumda arkasından kaç kişi gider?

Deneyip görmek gerek...

Aslında ben meydanlarda açıkça, hatta gizlice ateistlik yapalım demiyorum.

Bu aptallık olur elbette.

Tırmanan İslam'la çeşitli şekillerde mücadele edilebilir.

Anayasamız laik. Laikliği savunarak mücadele edebiliriz.

AKP hükümetinin laikliği var saymayan sayısız illegal aktivitesi var.

Onlara dikkati çekebiliriz.

Üniversitelerimiz, aydınlarımız, yazarlarımız bu konuda ortalığı birbirine katabilirler.

Batı'da benzeri aktiviteler olsa kıyametler kopardı.

Beğenilmeyen her aktiviteyi önlemek için mücadele edilebilir.

Bir aydın bile yeter o mücadeleyi yapmaya ve sesini duyurmaya..

Aziz Nesin tek başına yetmiyor muydu?

Onun gibi olmaya bile gerek yok. Sadece bu hükümetin etkinliklerini yakından izleyen aydın bir vatandaş olmak yeter.

Bu sapıklar birer birer bile Atatürk'ün devrimlerini rafa kaldıracak güce sahip oluyorlar da biz mi olamayacağız?

Ama çıkmıyor öyle bir insan ülkemizde.. Ya da çok ender çıkıyor.

Şu anda onlar susturuluyorlar ama, susturulmadıkları zamanları da gördük.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Gericiler dava adamıdır.Demek ki adamlardaki dava aşkı,Atatürkçülerde yokmuş ki karşı devrime yenik düştü bu ülke,Menderes'ten itibaren.O yüzden durup düşünmekte fayda var,Tayyip bu işi çok iyi yapıyor,hassasiyetleri iyi kullanıyor.

Her ne kadar CHP 'yi desteklemiyor olsam da,daha ayakları yere basan bir üslup edinmeleri gerektiğini düşünüyorum.Laiklik tonlarından kısmen vazgeçmeli.Laiklik konusunda hassasiyeti olan zaten CHP'yi tercih edecektir,oylar bölünmesin diyerek.Dinsiz değiliz,dine saygılıyız,imanlıyız mesajı verilmelidir sürekli.

Bu durumda mümkün olduğunca halkın içinden biri gibi davranmak,tüm kitleleri etki altında bırakmak gerekir.Tıpkı AKP'nin yaptığı gibi.Liberalleri,yoksul kesimi arkasına almayı başardı.CHP de sol kesimi ve yoksulları çekmeye çalışmalıdır.CHP'den AKP'ye dönüyorsa bu insanlar,CHP hatayı kendinde aramalıdır.Atatürk'ün partisiyiz demekle olmuyor artık.Ama neden bahsediyorum,CHP öyle bir burjuva parti oldu ki,halktan kopması son derece normaldir.:)

Önder Sav gibiler,ve onlardan nemalananlar oldukça CHP kan kaybedecek.CHP diyorum çünkü en geniş örgütlenmeyi yapabilecek partidir AKP karşısında.

CHP ,kurnaz bir yol izlemelidir.Dini konulara eğilmeli,kimi imkanlar sağlamalıdır mesela.Güneydoğu'dan,Doğu'dan çıkmamalıdır CHP.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O diyor ki; eğer Ankara bu körlükte devam ederse bölünme tehlikesi olur.

O kim? dedim. Eliyle göstererek devam etti:

Fatma Yalçınkaya.

Bu defa Fatma Hanıma döndüm:

Böyle mi düşünüyorsunuz?

Bir süre baktı. Başındaki tülbendi düzeltti. Gülümsedi ve sustu... (Bu anı hürriyet.com WEB TVde izleyebilirsiniz.)

Arkadaşı devam etti:

- Evet öyle düşünüyor.

Tekrar Fatmaya sordum:

- Peki Ankaranın körlüğü nedir? İlgisizlik mi?

Gülümseyerek başını salladı ve yine sustu. Gariptir, yine arkadaşı konuştu:

Evet tam da öyle. Kimse gerçeği görmüyor. Bugüne kadar anlamadılar.

Dayanamayıp, Peki neden o konuşmuyor? diye sordum. Çekinerek cevap verdi:

O Türkçeyi az anlar. Kürtçe konuşur.

O dakikadan sonra tercümeyle anlaşabildik.

Fatma kim midir?

Kemal Kılıçdaroğlu ile çıktığım güneydoğu gezisinde karşılaştım. Pırıl pırıl bir sivil cesaret örneği. Terör, aşiret ve erkek cenderesinde bir kadın kahraman.

CHPnin Arıcak İlçe Başkanı!

Ama Arıcak deyince duracaksınız. Çünkü öyle bir ilçe ki; geceleri dağlarında PKK pususu, gündüzleri ovalarında devlet baskısıyla yaşıyor. Terör yüzünden şeytan üçgeni diye bilinen yerin tam ortası. Fatma işte burada CHP İlçe Başkanı.

Sonra peş peşe sordum:

- Nasıl oluyor, erkekler baskı yapmıyor mu? Kocan ne diyor? Ya aşiret?

Ben Türkçe sordum o Kürtçe gülümsedi.

Fatmanın yüreği erkek baskısından da, terörden de, aşiret kararından da büyük. Babasıyla 2 yıldır küs. Bir önceki seçimlerde 1500 oy almış. Şimdi 800e düşmüş.

Neden diye sordum. Çünkü dedi, genel merkez buraya hiç gelmedi. Uğramadı. Yıllardır soran olmadı.

İşte bu cevap, 30 yıldır içinde debelendiğimiz Ne oluyor? sorusunun cevabıdır aslında.

Evet işte budur gerçek. Ve o gerçeğin adı, Arıcaklı Fatmadır.

Aşiret düzenine, PKK terörüne, devlet baskısına Kâfir misin suçlamalarına ve erkek cenderesine karşı direnen Fatma.

Düşünün ki, cumhuriyeti kurduğunu söyleyen bir parti, yıllarca Bingöle uğramamış. Batmanlıyı dinlememiş. Şırnak Meydanını görmemiş. Arıcak neresi bilmiyor. Fatmayı tercüme edememiş.

Bingölden Tunceliye geçerken içimde kıyametler koparan tercüme buydu işte.

Bu yüzden Fatmanın Kürtçe sessizliğini geçip hiçbir alfabeye sığmayacak bir çığlık halinde soruyorum:

- Anladın mı şimdi erkek siyaset?

- Duydun mu Ankara?

- Fark ettin mi naftalin kokulu milli eğitim?

- Anladın mı resmi geçitler ve törenler devleti?

- Anladın mı Üsküdar?

Eğer hâlâ anlamadıysan, bak ben Türkçeyi de tercüme ediyorum senin için.

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/15656076.asp?yazarid=174&gid=61

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu şöyle de ifade edebilirim.

Tek bir İslamcı İslam'ı tırmandırmaya yetiyor da, tek bir aydın veya ateist veya ileri görüşlü bilge bir insan, veya bir devrimci, İslam'la mücadelede neden başarılı olamıyor?

abi nası başarılı olsun bea,oktay sinanoğ lu bile çıkıyo "allah kitap" diyo.vatandaş ne yapsın

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunu şöyle de ifade edebilirim.

Tek bir İslamcı İslam'ı tırmandırmaya yetiyor da, tek bir aydın veya ateist veya ileri görüşlü bilge bir insan, veya bir devrimci, İslam'la mücadelede neden başarılı olamıyor?

Bravo sevgili Hacı, İşte bu çok önemli nokta ve hatta en önemli nokta.

"Bir aydın peşinden üç-beş kişiyi zor sürüklerken, cahil bir dinci peşinden milyonları sürüklüyor".

İşte zurnanın zort dediği yer.

Bunun sebebi şu: Her iş bir yokuştur. Bu bir fizik kanunudur. Hiç bir iş kendiliğinden yürümez. Neden? Çünkü iş, yokuş yukarı çıkmaktır ve enerji harcamadan hiç bir şey yokuş yukarı çıkamaz.

Başka türlü tercüme edersek; "İlerlemek aslında yokuş yukarı ilerlemektir". Enerji gerektirir. Gelişmek de aynı.

Yokuşu tırmanırken hedef maximum medeniyete ve gelişmişliğe ulaşmaktır. Çünkü medeniyet yüksektedir. Yokuşun dibinde ise cehalet vardır. Yani cehaletten medeniyete doğru bir tırmanış söz konusudur.

İnsanın yetiştiği ülkeye bağlı olaraktan, her insan bu yokuşun bir yerinden hayata başlangıç yapar. Kimi ülkede kabul edilebilir derecede medeniyete ulaşmak için, insanların önünde 100 metre yokuş, kimi ülkede ise aynı medeniyete ulaşmak için 1000 metre yokuş vardır. Bu fark, çevre tarafından eğitilerek erişkin olarak hayata başlama seviyesi farkıdır.

İslam ülkelerinde, insanlar yokuşun öyle bir yerinde hayata başlangıç yapıyor ki, kabul edilebilir medeniyete ulaşması için öününde çok çok uzun bir mesafe bulunmakta. Bu yol, bu yokuş, bu mesafe, yani bu çetin iş, onun gözünü korkutmaktadır. Çünkü kabul edilebilir derecede medeniyete ulaşması için onun ömrü dahi yetmeyecektir. İşte bu yüzden, ömrü boyunca varamayacağı bir noktayı hedef almaktansa, kolayı seçerek en asgari medeniyeti hedef almaktadır. Çünkü her insan yaşadığı süre içerisinde sonuç görmek ister. Cahil kesimin, Avrupa kültürünü kötülemesi, hatta adeta ona düşman olmasının sebi budur. Kedinin ulaşamayacağı medeniyet ciğerine mundar demesi gibi.

Buraya kadar anlattığımın özeti şu: Medeniyet bir iş ve dolayısıyla yokuş. Ve dolayısıyla İslam ülkelerinde doğan insanların önündeki iş, diğerlerinden çok fazla. Bu insanlar büyük yokuşları, işleri göze alamayacağı için, küçük hedefli olmakta ve bununla avunmaktadırlar.

Fakat bir de daha cahil kesim var. Köylüler ve varoşlar. Onlar yokuşun daha da diplerinde hayata başlamaktadırlar. Çünkü onlarda daha fazla İslam var. Bu kesimi tek bir ömür içinde yokuşun en alt seviyelerinden bile çıkarmak mümkün değildir. Hatta o kadar cahiller için, yokuşa tırmanmaya başlamak bile fazla bir fayda sağlamaz. Pekiyi bu insanlar ne olacak? Yokuşun bir yerinde oturup sabit mi duracak? Hayır. Adamı yokuşun ortasında oturtmazlar. Çünkü gelen geçenin yolunu tıkar. Kimse yolu tıkayamaz. O halde ne olacak?

Her malın bir müşterisi vardır. Böyle malların müşterisi de hacı-hoca takımıdır. Hacı hoca takımı gelir, böylelerine yokuşun aşağısını hedef gösterir ve çağlar öncesine doğru sürükler. (Zaman da yokuş yukarı işler)

Hacı hoca takımı, yokuşun aşağısını hedef gösterirken, yokuşun dibindeki karanlıkları över de över, yokuşun tepesindeki medeniyeti ise döver de döver. Ve bu; o cahilin de işine gelir. Çünkü hedefin biri yokuş aşağı, yani hiç bir çaba ve enerji gerektirmiyor, diğeri ise onun asla göze alamayacağı bir iş yükü.

Neyi seçiyor? Tabi ki hacı-hoca takımı ile birlikte, yokuş aşağı çağlar öncesinin karanlıklarını seçiyor.

Nasıl olsa yokuşun dibini göremeyecek kadar cahil, ve aynı zamanda da tepedeki medeniyeti göremeyecek kadar ona uzak olduğu için, nereye doğru ilerlediği onun için fark etmiyor. Kolayı seçiyor.

İşte "Nasıl oluyor da bir aydın peşinden üç-beş kişiyi zor sürüklerken, cahil bir dinci peşinden milyonları sürüklüyor" sorusunun cevabı budur. Serbest düşüşün keyfi. Cehalete doğru ilerlemenin çaba gerektirmemesi.

Aydın onu yokuşun yukarısından çağırıyor, imam ise kolay yerden; aşağıdan. Hem yakın, hem yokuş aşağı.

Çözüm, onu aşağı çağıran şerefsizi yok etmekte. O şerefsiz onu yokuş aşağı çağırdıkça, o cahil mutlaka ona gidecektir, yokuş yukarı değil.

O şerefsiz o cehalet pastasından nasıl vazgeçer? Vazgeçmez. Ona siyaseti yasaklayacaksın. Ama partiyi kurduktan sonra değil kurmadan önce.

Tarikat kuranı 20 yıl en yakın müridleri ile birlikte içeri tıkacaksın. Din medyası kurdurmayacaksın ve böylece cehaletin ticaretinin önü tamamen kesilmiş olacak.

Yani adam gibi laik devlet kuracaksın.

Saygılar, sevgiler.

tarihinde Notamatik tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

dini durdurmanın yolu insanlara dinden çıktıklarında oluşacak boşluklarını dolduracak bir şey bulmaktan geçer. din bu yüzden hiç yok olmuyor. din ile açıktan mücadele ise din düşmanları için en tehlikeli olanıdır, din ile şiddetli mücadele edenlerin varlığı dine inananları inandıkları şeyin gerçek olduğuna daha fazla ikna eder. hem psikolojik olarak böyle bir algı oluşur hem de kutsal kitaplarda belirtilen şeyler doğrulanmış olur din düşmanlığı eliyle..

bir ülkeye dini getirmek istiyorsanız o ülkenin yönetiminde din düşmanlarını desteklemelisiniz. ülkeye dinsizliği hakim kılmak isterseniz başa referansı din olanları getirmelisiniz. referansı din olanlar iktidara geldiklerinde ister istemez din köklerinden kopacak ve sulandırılacaktır. şu anda olduğu gibi.

dini veya bir ideolojiyi yok etmenin, etkisizleştirmenin iki you vardır. birincisi despotluktur, despotik yöntemler her zaman ters teper. ikinci yol dine yakın ama dinden olmayan değer yargılarının dinsel hayata sokuşturulmasıdır. bugün yapılan budur.

siz AKP islamı getirecek diye korkuyorsunuz ama herşey tam tersine tıkır tıkır işlemektedir. zenginliğin arttığı yerde din barınamaz, gücünü sönümleme yaparak kaybeder. fertilite oranları zenginleşen bölgelerde azalıyor, yani üreme isteksizliğinden müslümanlar istisna değil. zenginleşme sürecinde maddi bir çok istek tatmin edilmeye çalışılır, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde bu süre 20 yıldır. 20 yıl sonra piyasa doygunluğa ulaşınca maddi tatminsizlik dini tamamen unutturacaktır.

servet kazanma amacıyla 1,5 milyara yakın tüketime aç müslüman pazarları faiz sarmalına sokmak adına yapılan bu operasyon vatansız sermaye tarafından CIA ve Mossad eliyle 1975'te "Türkiye'de destabilizasyon programı" adıyla başlatılmış, herşeyi düzlüğe çıkaracak yegane olgu olan darbe için zemin hazırlanmıştır, 80 sonrası programın adı ise Türkiye'de depolitizasyon"du. bu programların gerçekliğini resmi tarihi okuyarak bile gözlemlemek mümkün. 80 sonrası herkes depolitize olmuştur.

CIA komiseri Paul Henze "müslümanları faiz ve krediyle tanıştırmanın vakti geldi" demiştir 80 darbesi sonrası. zaten darbenin amacı dikensiz (sağcı-solcu olmayan) bir gül bahçesi yapmaktı. dikensiz gül bahçesinde ideoloji tamamen yok edildi, sağcı veya solcu davanın yerini şeylerin değerini sadece para ile ölçen paragöz tipler, mafya, IMKB ve piyasa tanrısı almıştır.

bu adam Türkiye'ye "sizin sanayi ülkesi olmanıza gerek yok, finans ve tüketim merkezi olmanız size parlak gelecek vaad edecek" demiş, merhum Özal da bunu tıkır tıkır uygulamıştır. bu projenin son safhası son zamanlarda adını duyamadığınız BOP'tur. BOP bittiği için adını duyamıyorsunuz. BOP tarih oldu.

çünkü BOP vatansız sermayenin projesiydi, ABD ve Rusya için BOP büyük tehlikeydi ve savuşturuldu. dünya BOP'un tamamen zıddı muted multipolar bir dünyaya doğru son sürat gidiyor. egemen güçlerin olduğu, küreselleşmenin olmadığı bir dünya.

tabi böyle bir dünyada dini sulandırmak zorlaşır. din yine tabana egemen olur. o yüzden amaçları içinde doktriner olarak dini soft power kullanarak yok etmek olan BOP siz din düşmanları için gerekli ve desteklenmesi gereken bir projeydi. antenleri başka yere doğrulttuğunuzdan BOP'u din dostu ama kendinize düşman gibi gördünüz.

asıl düşman muted multipolar dünyada sizi bekliyor. bu dünyada din ortaçağda nasıl zemin bulduysa yine zemin bulacaktır. fakat siyasi konjonktür bölgesel kontrol denen şeyi gerektirmediği için İslam dünyasına batı tarafından yok edici şiddette bir saldırı düzenlenebilir. islam dünyasının kontrol edilmesi BOP'a uygundu. multipolar dünyada islam ya yok edilecek ya da kolu bacağı kesilerek onunla birlikte yaşanacak.

şimdilik olanlar bu.

tarihinde GDP tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateist aydınların büyük bölümü iktidarın borazanlığına soyundu ve ceplerini şişirip keyflerine baktılar.

Her yönüyle bir kenara yaslanmış ve ancak o şekilde ayakta kalabilen adama birey değil, kütük denir. Kütükler hiç bir yerden destek almadan ayakta kalamazlar, en ufak bir rüzgarda dahi yıkılıp giderler.

İşte dinin vazifesi budur. Bireyler yerine, kütükler yetiştirmek.

Kütük yetiştireceksin ki; yıkılmaktan korkarak her yönüyle toplumun bir kenarına yaslanmak zorunda kalacak. Kütük olacak ki, hayatın gerçekleri hakkında kafa yoramayıp, güya gerçek diye dine yaslanacak, yaşam tarzı bakımından, gelenek ve göreneklere yaslanacak. Başkaları ne yapıyorsa, o da ancak aynısını yaparak hayatta tutunabilecek. Yani kafa yormadan, ezbere hayat. Ezberletilmiş hayat. Oh ne rahat! Kıçını bir tarafa, omuzunu öbür tarafa yasla, ayakta kal. Sıfıra yakın çaba ile.

Koskoca, kelli felli, toplumda belirli bir yeri olan, adama benzer adama bakıyorsun, o bile gerçekte koskoca bir kütük. O bile modern ve akıllı gibi gözükse de, ezbere hayatın kolaylığından faydalanmak için, gelenekçi, görenekçi ve hatta dinden uzak dahi olsa; dinci.

Her şeyi dedesinden öğrenecek, dedesi nasıl budalaca yaşadıysa, o da aynı yaşamı tekrarlayacak.

Topluma yaslanacak ki; fakir olursa zekattan, memur olursa rüşvetten, tüccar olursa yalakalıktan faydalanacak. Buralara yaslanacak. Siyasetçi olursa, devlet babaya yaslanacak.

Bireyin, her konuda kendi kafasını yorarak bulduğu doğru yolu ve ilkeleri vardır. Dolayısıyla topluma yaslanmaya ihtiyacı yoktur. O artık kendi kendine yetebilen bir birey olmuştur. Kütük yetiştirme sisteminde ise, kütüğün birini ittiğin zaman diğerini de itmiş olursun, çünkü birbirlerine yaslanmışlardır. Çektiğin zaman da öyle. Kütüğü nereye çekersen diğer kütükler de ona yaslandığı için aynı yere çekilmiş olur. Bu neye yarar? Kolay yönetim. Birkaç ele başı kütüğü kandırdın mı, gerisi peşinden gelir, sana da fazla zahmet çıkmamış olur.

Kütük dincinin sermayesidir. Yani pastasıdır. Ateizm ise insanlara kütük olmayı önermediği için pastası da yoktur. Pastası olmayınca ise, bazı kurnaz ateistler veya dinin ne kadar büyük bir zehir olduğunu bilmeyen vurdumduymaz, gamsız ateistler, kendi pastaları olmadığı için, hacı-hoca takımının pastalarına gözlerini dikmektedirler. İşte bazı şerefsiz ateistlerin imam takımını desteklemesinin sebbei budur. Kendi kütüğü olmadığı için, başkasının kütüğüne gözünü dikmek.

Saygılar, sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Iste böyleee,

Türkiyede islämIn tIrmanma nedeni,karsI tarafIn halka,

AyI

Hayvan

Kokar

Kirli

Cahal

Pis

Yobaz

Sopayi hakkeden

Yolunacah GAZ

Beceriksiz

Bilgisiz

El uzatIlmaya degmez

Yol

Okul

Hastana

Postana gerekmez bunlara

Bol karakollar

Eli eyi sopa tutan müdür

HakmI

Hukukmu

HalkIn ne ehtiyacI olar bunlara

Karakollara hahlI girer ama bir ton sopa yer , hahsIz cIhardIlar.

Eeeeeeeee,sen bu insanlara TEPEDEN baharsan onlara sevgiyle el uzatmazsan.AcIsInIda cekersin böyle.

Halk denize düsen YILANA sarIldIgI gibi mahsatlI el uzatanlara mecbur görüyor kendini el vermeye.

Halk

CAY

SEKER

Bulamazkan halktan gayrIlari

Seker

Cayla nanik yapiyorlardI halka.

Ben komsumuzun ayva agaclarInIn kabuklarInI soyup eve getIrIp onu kaynatIyorduk,

SEKER yerinede cekirdeksiz üzüm kullanIyorduk.

Gaz yoktu,Alaaddinin lambasi gibi bir lamba yapilmis,icine fitil koyup zeytin yagi yakiyorduk.

Birbirimizi zor görüyor,evdeki esyalar istten simsiyah oluyordu.

Diyeceksinizki yokluk vardIIIIIIIIIIII.

Evet,yokluk vadI ama neden yalniz halka bu yokluk?

En kücük nahIya müdüründen karakol bascavuslarIndan TUTUNDA TAAAAAAAAAA ireisi cunhurlar her fIrsatta milletin gözünün icine bakabaka SiSELER devriliyordu.

Toplantilarda,birlikteliklerde fIrsat kacIrIlmIyor ickili ziyefetler düzenliyorlardI.

Bir olayI anlatayIm:Komsu köye nahIya müdürü gelir adamI muhtar misafir eder,gündüzün ictiklerinden ayrI gecede müdürün odasIna 5 sise sarap konur.SabahInan müdür erken galhIp atlar atina gider.Bekci muhtar müdürü ugurladihdan sonra muhtar bekciye derki,odaya gir,bos siseleri at,odayi düzelt.

Muhtarda tarlasina gider.

Iceri giren bekci bir baharkI icki siseleri dolu,hayret der, bu adamdan geriye icki kalmazdi ama nasIl olduda icmedi.Ama tepsideki mezelerin cogunu yemis.

Bekci alir sisenin birini diker kafasina,yahu der bu ickiler SiDiK kokuyor,yohsa bu dürzü cöplüge gidip cisini yapmayipda icip siseleremi isedi.

Siseyi tekrer koklarki sise les gibi sidik kokmaktadir.

Ickili ziyefetlerde hep ilk baslangicinda Atatürkün serefine deye kalkardi GADAHLAR.

Bu durum Coban Sülünün son IKTIDARINDAN bir öncesine kadar devem ettiydi.

Hanki hökümet zamaninda bilemeyeceyim.

AzarbaycanIn ilk dövlet baskani Aliyev Türkiyeye konuk olur.Ufak bir kokteyl hazIrlanIr.Ickiler kadahlara konur,bakarki kimse bardahlari kaldirmiyor,masadan kaptigi gibi kadahI Atatürkün serefine deyerek kadahI havaya galdIrIr.AdamIn eli havada kalIr,cünkü kimse bardagi havaya kaldirmaz dogru agizlarIna götürürler.

Zavalli Aliyevi biz artih Atatürkün serefine deye gedehleri galdIrmeyöz deye uyarmadihlarindan Aliyev coh bozulduydu.

CHP zamaninda harmanda ekinini ciharanlar mahsulünü alip eve gelemezdi.Mahsül TEC adI verilen yIgIn yapIlIrdI,vergi memuru gelir,örnegin bugayin 25 tenekeyse devlet 3 tenekesini aldihtan sonra sen mahsülünü eve götürebilirdin.AksI halde memur gelene kadar bugdayInI harmanda tutmah zorundaydInIz.

BunlarI bu millet yasadIgI icin.CHP Allah olsa tek basIna hatta cift basInada zor yönetime gelebilir.

MhP yide 229 millet vekili cikaracah sekilde bu partiyi destekledi bu millet,bunlar serttirler,birseyler yaparlar deye.Ama göndülerki Rahsan hanIm HÖD deyinde bunlar süd tökmüs kedi oluyor,enfilasyon %225 lere fIrladi.Ülke nerdeyse ucurumdan asagI düsecekti.

Ülke yoklar ülkesi olunca bu millet bunlarIn 3 ünüde CÖP sepetine atti.

Simdi millet bence gecmisi yasadIgIndan o durumu birdaha yasamak istemiyor.Emme siyasi yönden bügün gecmisten cok daha kötüdür.

Ünlü Ahmat KabaklI hoca Tercumandaki kösesinde söyle yazmisti.

DEVLET YASAMINDA BAZI SEYLERiN DEGERi PARAYLA ÖLCÜLEMEZ.

Bugün bunu yasIyoruz.

Ama halkImIz bunun farkInda degildir.

Tolonbeg

tarihinde tolonbey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Eeeeeeeee,sen bu insanlara TEPEDEN baharsan onlara sevgiyle el uzatmazsan.AcIsInIda cekersin böyle.

Halk denize düsen YILANA sarIldIgI gibi mahsatlI el uzatanlara mecbur görüyor kendini el vermeye.

Tolonbey, bu insanların tepeden bakılmayla bir problemleri yok. Aksine, tepelerinde sert bir otorite görmeye bayılan asker bir toplumuz. Dinciler de hacı hoca otoriteler yaratıp onların önünde eğilmiyor mu? Böyle aşağıdan bakmaya alışık insanların, devlete aşağıdan bakmaktan rahatsız olduklarını düşünmek doğru değil.

Türkiye'de ulus devlet ve ulus kültürü yok ediliyor. Onun için yerini İslam sosuyla dolduruyorlar. İslam da ilkel olmasına karşın, insanları militarize etmek için çok uygun bir sistem. Bu halk da seviyor militarize olmayı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye bir yanda dinle alakası olmayan genç nesili barındırıyor, diğer yanda beyni cemaatle yıkanmış nesli. Medya da bir bakıyorsun dini öcü gibi gösteriyor bir bakıyorsun dini propaganda yapıyor, onlar da bir ilginç. Türkiye karışık bir yer.

İslamdaki yükselişten kasıt eğer İslamcı kesimin siyasette, medyada çok anılır olması ise bence bunun sorumluları dışarıdaki güçler. Ee tabi sadece bu değil ülke içindeki toplumsal yapı da etkili. Mesela eğitimsizlik, cahillik daha fazla dindarlaşmayı getiriyor. İnsanın dinine ne derece bağlı olması onu ilgilendirir tabi ki ancak bu dinsel üstünlük diğer şeylerin üstüne çıkmaya başladıkça ve çoğunluk olmaya başladıkça sıkıntı yaratıyor toplumda.

Televizyonu açıyorsun Cübbeli Ahmet, radyoyu açıyorsun ilahiler çalıyor, gazeteyi açsan "orama su kaçsa orucum bozulur mu?" gibi şeyler.

Şunları sormak lazım :

* Neden insanlar Türkçe Kuran okuyup sorularına cevap aramaz, hocaların ağzına bakar ?

* Neden dini kimse sorgulamaz ?

* Neden insanlar başkalarının ibadetine, imanına karışır, mahalle baskısı kavramı neden var ?

* Neden insanlar dürüstlüğüyle, çalışkanlığıyla övülmez de oruç tutmamasıyla, namaz kılmamasıyla, içki içmesiyle kötülenir ?

Bunların cevapları da bence cehalet ve yoksulluk. Bu sorunu çözersek toplumdaki din sorunu da yavaş yavaş çözülür gibime geliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel ifade etmişsin sevgili Notamatik.

Çok güzel hem de.

Biz hemen her zaman sorunlarımızı çözerken işin kolayına kaçarız.

Köşeyi en kısas zamanda kendimiz için dönmek isteriz.

Zora gelemeyiz.

İslam'ı bir dinden çok, bizi aydınlığa çıkaracak değerli bir araç olarak görürüz.

Hazır önümüzde, elimizin altında duran bir alettir İslam.

Bütün yapılacak onun ilkelerini, ritüellerini, emirlerini yerine getirmektir.

Gerisi kendiliğinden gelecektir.

Bin yıldır bunu yaparız. Bin yıldır aydınlınlanmayı İslam'a ve Kur'an'a dönmek olarak algılarız.

Bin yıldır yerimizde saymamızın nedeni budur.

Neden yokuşa vuralım ki kendimizi..

Yokuş aşağı gitmek varken, yokuşu tırmanmanın ne anlamı olabilir. Biz aptal mıyız...

Güvendiğimiz İslam bizi her zaman yarı yolda bırakmıştır.

Bu keresinde de aynı hatayı tekrarlıyor, ipleri İslam'a terkediyoruz.

İslam'ın bizi en kolay yoldan ileri bir uygarlığa götüreceğine o kadar çok inanıyoruz ki, İslam'ın bizi götürdüğü yöne bakmayı düşünmüyoruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'de değil de nerede tırmanması bekleniyor? Antarktika'da falan mı? Konuyu açan kişi yaşadığı yerin adının Türkiye olması dışında yaşadığı ülke hakkında bilgisi var mı? Yoksa var da bu gerçeği kabullenemiyor mu? İslam bu topraklarda yüzyıllardır zirvedeydi ama kalleşçe indirildi. Ve 90 yıldır da bu kalleşliğin intikamı alınmaya çalışılıyor. Şu anki tırmanış bir hiçtir. Asıl tırmanış müslümanım diyen geçinen cahil müslümanların gerçek militan müslümanlarca bilinçlendirilmesiyle başlayacaktır. Siz Yüce Kozmoz'a dua edin de bu cahilleri uyandırmasınlar. Yoksa işiniz çok zor. Bu yüzden Sabetaylar haydin iş başına, haydin Ramazan proğramlarına, haydin teravihlere, atın bakayım o kadehleri ellerinizden referanduma kadar günah, yoksa yüce halk referandumda fena çarpar. :) Aynı şekilde kemalizmin ırkçı kolu olan, kafatasçı türkizm yobazı mhp, siz de haydin sahte kardeşlik mitinglerine, haydin doldurun mitingleri, türkle kürdün 1000 yıllık sahte kardeşliğini pompalamaya devam edin. Türk-Kürt bin yıldır kardeş, bu topraklar için hep beraber savaşıp, kanlarımızı döktük, teee çanakkale'lerde omuz omuza çarpıştık amma ülkenin adını da (Osmanlı iken üstelik) geldik TÜRKiye koyduk. Bağırmayın anladık; Osmanlı'dan sonra Türkiye demek Ben Türk ırkçısıyım arkadaş, tanımam laz, çerkez, Kürt falan demektir. Vatan benim anamdır, ben anamın öz evladı öteki üveydir, pijdir, okul çocuğudur demektir. Ama iş evin yönetimine geçmeye (seçimlere) gelince de öbür kardeş aslandır, kaplandır, ben kimimkine en pijin önde gideniyim diyerek evin yönetimine, başa geçmeye çalışmak küçük bir çocuğun eline şeker verip anasını bellemeye çalışmaya benzer :)

Bu ülkede tırmanışlar devam edecektir, etmelidir. Ta ki halk hakları ile buluştuğu zamana kadar, Türkiye eşitçe bölünüp herkese eşitçe dağıtıldığı zamana kadar, Fil dişi kulelerinde oturan efendiler yerin dibine gömülene kadar. Tüm ülkeyi babalarının malı belleyen demokrasi düşmanı, kemalizm cihadcısı tc askeri tasfiye edilene, kemalizm şeriatı yıkılana dek Kürt, Türk, Müslüman her türlü tırmanışa devam!

tarihinde like@turkey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Türkiye'de değil de nerede tırmanması bekleniyor? Antarktika'da falan mı? Konuyu açan kişi yaşadığı yerin adının Türkiye olması dışında yaşadığı ülke hakkında bilgisi var mı? Yoksa var da bu gerçeği kabullenemiyor mu? İslam bu topraklarda yüzyıllardır zirvedeydi ama kalleşçe indirildi. Ve 90 yıldır da bu kalleşliğin intikamı alınmaya çalışılıyor. Şu anki tırmanış bir hiçtir. Asıl tırmanış müslümanım diyen geçinen cahil müslümanların gerçek militan müslümanlarca bilinçlendirilmesiyle başlayacaktır. Siz Yüce Kozmoz'a dua edin de bu cahilleri uyandırmasınlar. Yoksa işiniz çok zor. Bu yüzden Sabetaylar haydin iş başına, haydin Ramazan proğramlarına, haydin teravihlere, atın bakayım o kadehleri ellerinizden referanduma kadar günah, yoksa yüce halk referandumda fena çarpar. :) Aynı şekilde kemalizmin ırkçı kolu olan, kafatasçı türkizm yobazı mhp, siz de haydin sahte kardeşlik mitinglerine, haydin doldurun mitingleri, türkle kürdün 1000 yıllık sahte kardeşliğini pompalamaya devam edin. Türk-Kürt bin yıldır kardeş, bu topraklar için hep beraber savaşıp, kanlarımızı döktük, teee çanakkale'lerde omuz omuza çarpıştık amma ülkenin adını da (Osmanlı iken üstelik) geldik TÜRKiye koyduk. Bağırmayın anladık; Osmanlı'dan sonra Türkiye demek Ben Türk ırkçısıyım arkadaş, tanımam laz, çerkez, Kürt falan demektir. Vatan benim anamdır, ben anamın öz evladı öteki üveydir, pijdir, okul çocuğudur demektir. Ama iş evin yönetimine geçmeye (seçimlere) gelince de öbür kardeş aslandır, kaplandır, ben kimimkine en pijin önde gideniyim diyerek evin yönetimine, başa geçmeye çalışmak küçük bir çocuğun eline şeker verip anasını bellemeye çalışmaya benzer :)

Bu ülkede tırmanışlar devam edecektir, etmelidir. Ta ki halk hakları ile buluştuğu zamana kadar, Türkiye eşitçe bölünüp herkese eşitçe dağıtıldığı zamana kadar, Fil dişi kulelerinde oturan efendiler yerin dibine gömülene kadar. Tüm ülkeyi babalarının malı belleyen demokrasi düşmanı, kemalizm cihadcısı tc askeri tasfiye edilene, kemalizm şeriatı yıkılana dek Kürt, Türk, Müslüman her türlü tırmanışa devam!

Türkiye'de militan dediğin türden müslümanların ortanı %5'i geçmez. onlara yakın çizgideki kişiler saysan SP+AKP tabanı en fazla %10'dur. yani sandığın gibi fanatik müslüman yok bu ülkede, azınlıktalar. nüfusun büyük çoğunluğunu mahallesindeki birahaneye ses çıkarmayan (hatta giden ve içen) ama yakınındaki domuz çiftliğini duyunca çılgına dönen, çocuğunu sünnet ettiren, namaz kılmayan, orucu yüksek oranda tutan, çoğunlukla türbansız, camilere gitmeyen insanlar oluşturuyor.

Rafah Partisi hizmet ederek %20'lere anca çıkabilmişti. AKP hizmet ederek ve diğer faktörlerle (piyasada mal üreten-satan çevreleri de etkileyerek) RP ile yakalanan rakamı ikiye katladı. AKP'ye oy veren insanlara bakıp Türkiye'de ne çok müslüman var demek çapsızlıktır.

sonuç ne mi? sen hayal aleminde yaşamaktasın. bu ülkede el kesme, full namaz, faizsiz ticaret, yalan, dalavere, kaçakçılık, din sömürüsü hiç bir zaman bitmeyecek.

ha, önümüzdeki konjonktürü söyleyeyim; fanatik müslümanları yaşatmayacaklar haberin olsun. Mehdi gelse yine kurtaramaz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

düzenleme yetkim kalmamış ekleme yapıyorum..

Türk-Kürt bin yıldır kardeş, bu topraklar için hep beraber savaşıp, kanlarımızı döktük, teee çanakkale'lerde omuz omuza çarpıştık amma ülkenin adını da (Osmanlı iken üstelik) geldik TÜRKiye koyduk. Bağırmayın anladık; Osmanlı'dan sonra Türkiye demek Ben Türk ırkçısıyım arkadaş, tanımam laz, çerkez, Kürt falan demektir.

Çanakkale'de kürtlerin ne işi varmış? kim inandırıyor size böyle şeyleri. ülkenin adı üç taneydi, resmi adı Devlet-i Aliyyeyi Osmaniyye ve Türkiye. özellikle son 250 yılda yabancılarla yapılan anlaşmalarda Türkiye adı tercih edilmiş gavurlarca. sen istediğin kadar türklüğünü inkâr et, gavurun gözünde bir türksün.

istediğin kadar sıyrılmaya çalış bu etiketten, türklükten kurtulamazsın. bak Darwin bile sana türk demiş, var bir bildiği. "şu Osmanlılar" dememiş, "şu barbar/içi boş Türkler" demiş.

ezan bile ilk defa Osmanlı'da Türkçe okunmuştur.

Fransa ve İngiltere'nin yönetimine özenen Türkiye neden isminde Türk geçiyor diye faşist olsun? bütün ülkeler faşist o zaman.

sen kendini proteksiyonizme, korumacı devletçiliğe ve yeni milliyetçilik akımlarına hazırla, bu kafayla yaşaman imkânsız. zira senin yaşam koşullarına uygun bir din devleti veya liberal devlet olmayacak dünyada..

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...