Jump to content

EVET mi HAYIR mı?


Recommended Posts

Eskiden ''hayır'' diyordum, artık ''boykot'' diyorum. Yıldırım Türker'in vurgulamış olduğu üzere, ''Kürtlerin dahil edilmediği bu oyunda ben de yokum''. Önemli olan ulus-devleti daha demokratik bir yapıya doğru açmak için gerekli tazyikin sürekliliğini garanti altına almak adına, halen bu topraklarda varolan yegane esaslı/dişli demokratik tabana sahip hareketin yanında bulunmak. Destek olmaksızın, çoğaltmaya çabalamak olmaz.

Devlet-merkezci siyasetin ''evet''ine de hayır, ''hayır''ına da.

Güzel bir yazıydı o bence de.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 105
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Arkadaşlar konu gittikçe siyasi bir yoğunluk kazanmaya başladı. Konunun özü memlekete şeriat getirmek isteyenlerin 80 yıldır verdiği amansız mücadelenin yanında Atatürkçü ve Laik çevrelerin üzerine düşenleri yapmamasıydı. Şimdi tekkeyi bekleyen çorbayı içer sözünün bir ispatı olarak yarın bu sözlerin ispatını göreceğiz birlikte. Ya konuyu bu merkezde tutalım yada admin kilitlesin konuyu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar konu gittikçe siyasi bir yoğunluk kazanmaya başladı. Konunun özü memlekete şeriat getirmek isteyenlerin 80 yıldır verdiği amansız mücadelenin yanında Atatürkçü ve Laik çevrelerin üzerine düşenleri yapmamasıydı. Şimdi tekkeyi bekleyen çorbayı içer sözünün bir ispatı olarak yarın bu sözlerin ispatını göreceğiz birlikte. Ya konuyu bu merkezde tutalım yada admin kilitlesin konuyu.

Konu zaten siyaset.

Sana bir tavsiyede bulunayım. Türkiyedeki dinciler, solcular, Türkçüler, Kürtçüler, sağcılar, Kemalistler vs. tek amaçları var: kendi zengin sınıfını oluşturmak.

Şeriat vesaire bunlar hepsi hikaye...

tarihinde Spartalı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Arkadaşlar konu gittikçe siyasi bir yoğunluk kazanmaya başladı. Konunun özü memlekete şeriat getirmek isteyenlerin 80 yıldır verdiği amansız mücadelenin yanında Atatürkçü ve Laik çevrelerin üzerine düşenleri yapmamasıydı. Şimdi tekkeyi bekleyen çorbayı içer sözünün bir ispatı olarak yarın bu sözlerin ispatını göreceğiz birlikte. Ya konuyu bu merkezde tutalım yada admin kilitlesin konuyu.

50 yıldır kudurdular ve liboşlar izin verdi buna....kırk kere dedik anlamadın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eskiden ''hayır'' diyordum, artık ''boykot'' diyorum.

Ağam dikkat et. Polis boykotçuları tek tek topluyor :)

Yahu bunların demokrasisini nereSinden tutsan elinde kalıyor. Oy kullanmamak bile suç. Para cezası ile korkutuyorlar. Oy vermeme özgürlüğün bile yok. Onlar istiyor diye ya Evet ya da Hayır demek zorundayız...

tarihinde hallac tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Güzel bir yazıydı o bence de.

Güzel ne demek, süperdi. Ana akım medyada demokratlığına ve sol politik duruşuna kefil olabileceğin ender köşe yazarlarından biridir Yıldırım Türker :)

Ağam dikkat et. Polis boykotçuları tek tek topluyor :)

Yahu buınnların demokrasisini neredinden tutsan elinde kalıyor. Oy kullanmamak bile suç. Para cezası ile korkutuyorlar. Oy vermeme özgürlüğün bile yok. Onlar istiyor diye ya Evet ya da Hayır demek zorundayız...

Ya cezası 22 lira mıymış neymiş, veriim de başımın gözümün sadakası olsun en kötü :)

İşin şakası bir yana, böyle zamanlarda Adorno'yu hatırlıyorum: ''Özgürlüğe dair soru, evet/hayır yanıtlarına indirgenemez'' demiş kendisi. Toprağı bol olsun :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

61 anayasasından 82 anayasasına kadar yüksek yargının 15 üyesinin 5 tanesini hükümet seçiyordu, o zamanlar kimsenin buna itirazı yoktu. anayasa hukukçusu ergun özbudun hoca da diyor, ilkokul seviyesindeki herhangi birisine bu değişikliklerin ne olduğunu ve neden olduğunu kolayca anlatabilirsin. insanların anayasaya değil de akpya karşı olduklarını yürekten söylemeleri lazım. çünkü hükümet atayacağı 2 kişi ile ne yargıyı ele geçirebilir ne de yüce divana çıkmaktan men edilir. adalet bakanının yetkisinin arttırılmadığını, aksine azaltıldığını, cumhurbaşkanın hali hazırdaki yetkilerinin üzerine ekstra yetkilerle donatılmadığı, bir avuç insanın hiçbir şekilde denetlenemediği ve emekli oluncaya kadar da mevkilerinde kaldığı bir yapı değiştiriliyor yerine meslek erbablarının da katılımıyla daha gelişmiş bir sistem öngörülüyor. bu yüzden hsyk karşı gelirken barolar birliği bu değişiklikleri destekliyor.

acı olan, attıkları yalanlara kendilerini çok fena kaptırmış olmaları. bugün bile bir arkadaşım bana türban siyasi simge, onu siyasi olarak takmayan çok nadir insan var diyebiliyor, ya da bütün bunların şeriat getirmek için olabileceğine inanmış durumdalar. böylesine vahim bir tabloya kendini kaptırmış adamlara ne anlatsan da boşa çıkıyor. insanın en kötüsü yalanlara bel bağlamış olanlardır. erbakan "kanlı mı kansız" mı diye soruyordu, onun amacı şeriate yakın bir yönetimken getirebildi mi? cumhuriyetten sonra yapılan ufacık bir eylemde bile şeriat gelecek korkusuyla kesilmedi mi insanların başı bir bir. hala aynı yalanlarla uyutulmaya çalışan gencecik insanlar var ki ne yazık ki çoğu chp li olmayı statü sahibi olarak gören, kendini üstün, aydın tebadan olduğunu düşünen kişiler bunlar. çünkü statükonun adresi olan, yargıyı, askeri her türlü etrafına toplayabilmiş "halkın iradesi"nden üstün bir yapı olarak kabul ediliyor. ve bu yapının çadırdamasından fena halde rahatsızlar. ellerinden alınacak bir statü var çünkü. "asker de onu seviyor" diye aralarında adam seçen, türlü planlar yapan, askerin savcıyı önerdiği, savcının askeri koruduğu bir sistem düşünün. bunun kırıldığı noktada kaybedecekleri şeyler çok büyük olacaktır.

ama türkiye'nin kazanacağı şeyler büyük. yalanlara kendinizi kaptırmayın, geçmişinizi iyi öğrenin ve geleceğe de bakmayı öğrenin. sen uyursan herkes ölür

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nedendir bilmiyorum ancak yeni bir konu acamiyorum. Bu baslik, fikirlerimi paylasmam icin yeteri kadar alakali gorunuyor, o yuzden bu konu hakkindaki goruslerimi bu baslik altinda dile getirmek daha uygun olacaktir. Konuyu acan arkadasa ayrica tesekkurlerimi iletirim.

Kisaca suna deginmek istiyorum; bu referandumdan yuzde 95 ihtimalle "evet" cikacaktir. Bu gayet acik ve net. Bu tezime dayanak noktalari mevcut.

Oncelikle secim hilelerine dair bir iki sey soyleyeyim; daha onceki secim hilelerini hatirlarsak, en son yapilan yerel secimlerde (2009) oy sayimi esnasinda sistemin shut-down edildigini hepimiz biliyoruz. Daha sonra sistem yarim saat kadar sonra acildiginda, goruldu ki, chp oylarinin cogunlukta oldugu sandiklarda durum ya esitlenmis, ya da chp geri dusmustu. Yandas basin bunu iki satir yaziyla gecistirirken, diger holdingci basin ise suya sabuna dokunmadan tarafsiz bir sekilde, hemen hemen hic yorum katmadan olan olayi, "yetkililerin(!)" agzindan haber yapmisti. Yani bir nevi yazici gorevi gormekten baska bir halta yaramamisti. Kisacasi basin bu olaya yeteri kadar deginmedi diyebiliriz. Bunun yani sira, yakilan, coplere atilan, denize dokulen oylari da ayrica belirtmek lazim. Hatta belediye zabitalarinin cuval dolusu oylari sivil plakali araclarla gizlice secim binalarindan kacirirken sucustu yakalandiklarini soylemeye gerek yok... Yani secimde her turlu hokkabazlik, hilebazlik, sahtekarlik olurken, koskoca bir millet uyumustu; uyutulmustu.

2009 yerel secimlerinden onceki 2007 genel secimlerinde de durum cok farkli degildi. Yine coplerden, deniz kenarlarindan oylar cikmisti... O halde akp'nin zaferle(!) ciktigi her secimde, akp lehine buyuk sahtekarliklarin yasandigini soyleyebiliriz. Ustelik bu secimler sadece iktidar odakli secimlerdi; yani anayasa, dolayisi ile de rejim odakli secimler degillerdi. Simdi bugun yapilacak olan referandum, anayasa degisikligini temel alan br secim olacagi icin, rejimi cok yakindan ilgilendiren, cok daha kritik bir secim olacaktir. Cok secenekli oy pusulalari olmayacagi icin de, cok daha kolay ve basit bir sekilde; hic oyle komplike hile yollarina basvurmaya gerek bile kalmadan, cok daha etkin ve daha az farkedilebilir bir sekilde; cok daha buyuk boyutlarda sahtekarliklar olacagini ongormek de sacma olmaz.

Bugun akp, butun devlet kurumlarinin cay ocaklarina kadar kadro yapmistir. Meclisin yuzde 60 kusuru akp'nin elindedir. Yarginin atama ve temyiz organlari (hsyk, yargitay, danistay ve anayasa mahkemesi) haricinde buyuk bolumu akpnin kontrolu altindadir. Butun bakanliklar akp'nindir. Emniyet ve mit tamamen akp'nin kontrolundedir. Yas kararlarina etki edecek kadar, genelkurmay subaylarinin atamalarina etki edebilecek kadar ordu'ya da sahiptir akp; en azindan tsk yonetim kademesinin yuzde 75'lik kismi akp kontrolu altindadir. Belediyelerin cok buyuk bir bolumu akp'nin kontrolu altindadir. Cumhurbaskanligi makami akp'nindir(adeta bir onay makami konumundadir). Turk sanat camiasi denilen yoz toplulugun da en az yarisindan fazlasi akp taraftaridir. Geriye kalan kismi ise ya apolitik yaklasim sergilemeyi tercih etmistir -cunku o koyun beyinleri maalesef bu konularda fikir sahibi olmalarina engel- ya da gundemden bilerek dusurulerek etkisiz eleman kilinmistir. Yani akp bugun, cok ama cok buyuk bir gucu elinde bulundurmaktadir.

Butun bunlarin yanina, tipki 2007 ve 2009 secimlerindeki basin faktorunu de ayrica islemek gerekir. Basin faktorunden kastim sudur: bugun turk basini, 2007 ve 2009 yillarindan kat kat daha fazla baski altindadir. Yani en buyuk basin kuruluslari (sabah, milliyet, hurriyet, vatan, cumhuriyet, radikal vs) genel gorunumleri itibari ile ya tamamen tarafsiz, suya sabuna dokunmadan haber(!) yapmaktadirlar, ya da tamamen ele gecirilmis, yandas medya konumundadirlar. O halde bu derece kritik olan ama bir o kadar da hileye acik olan bu referandumda (cunku sadece iki secenek var: evet ve hayir) olasi hileler asla ama asla gercek bir demokraside islenmesi gerektigi gibi ele alinmayacak, sadece iki satir yaziyla gecilecektir. Iste referandumda hile olasiligini ve hilenin riskini azaltan en buyuk faktor de basin olmus oluyor. Basini sadece gazetelerle sinirlamak mumkun degil tabii. Radyo ve tvlerin cok buyuk bir kismi olasi hileleri ayni gazeteler gibi ele alacaktir (show, kanald, atv, star, ntv, haberturk, skyturk, cnnturk gibi seref yoksunu kanallardan bahsediyorum). O halde toplumun cok cok buyuk bir kesimine kesintisiz olarak ulasabilecek kadar tesekkullu basin-yayin kuruluslarinin cok ama cok buyuk bir bolumu de akp'nin kontrolu altindadir.

Sonuc olarak, boylesi muazzam bir gucu elinde tutan bir iktidar, her ne sekilde olursa olsun, ulkede gerceklesen her turlu organizasyonda soz sahibidir, etki sahibidir... bu acidan bakildiginda evet cikmasi cok cok ama cok buyuk bir olasiliktir. umarim ben yaniliyorumdur, fakat hic bir umudum yok !

Simdi biraz da referandumdan evet cikmasi halindeki potansiyel gelismelere bakalim.

George Washington, amerikali vatandaslar icin ne ifade ediyorsa, Kemal Ataturk de turkler icin onu ifade edecek; cok cok yakinda.

Butun plan ve program bunun uzerine kurulu. Turkiye'yi bolerek, bolgede turkiye ozerk kurdistan'i kurulacak. Bunu gerceklestirebilmek icin uygun iktidar ve muhalefetin yaratilmasi elzem. Ise ilk once iktidarla basladilar. Her 10 yilda bir buyuk degisim yasayan turkiye cumhuriyeti, 2000'li yillara yepyeni bir iktidar ile girmeliydi. Soz konusu degisimlere halktan destek toplamak adina ilk once 28 subat sureci yasatildi. Hemen ardindan tayyip hapse girdi, ekonomik kriz oldu, secim yapildi ve tayyip'in akp'si iktidara adeta kabus gibi coktu.

Ancak sunu belirtmekte fayda var; 28 subat ve ardindan apo'nun yakalanisi, guneydogu'da kurulacak olan ozerk turkiye kurdistani yaratma projesinin alt yapisiydi. 28 subat sureci aslinda kimsenin farkedemedigi bir seyi yapti; "ordu'yu zayiflatti". Bunu atamalardan da gorebiliriz, o donemin cinayetlerinden de. Kurtculere cok planli bir sekilde her seferinde mazlum rolu oynatilarak, istenilen yonde gerceklestirilen -ulke acisindan son derece zararli olan- eylemlerini kamuoyunda "nispeten" daha ilimli tepkiler ile karsilanmasi saglanmis oluyor.

Bu sayede hem toplum tepkisindeki yogunluk tam istenilen seviyeye cekiliyor, hem de surec hizla ilerletilerek (cikartilan yasalarla, secimlerle, ordu atamalariyla ve de ekonomik krizlerle) hedefe adim adim yaklasiliyor. Turkiye'de bir ic savas cikartilmasi olasiligi dusuk gorunuyor belki ama bolunmenin zor yoldan, yani siyaset yolu ile gerceklesmesinin olasiligi cok cok yuksek gorunuyor.

Bunun icin 28 subat ile bir surec baslatildi. Bu surecte ordu'da istenilen atamalar ayarlandi, 28 subat'a cani gonulden destek veren, isiga gelen sazanlar gibi 28 subat organizasyonu'na baliklama dalis yapan bazi komutanlar ayiklanmaya baslandi ve sol orgutlerin yapilari ile oynanarak eski solcular liberal yapilmaya baslandi. Derken bir anda apo teslim edildi. Ote yandan basbakan'in (Ecevit) hastaligi tesadufen (!) ilerledi ve artik konusamaz hale geldi. Erken secim olmasi icin ne gerekilirse yapiliyordu. 2001 krizi ile de cok buyuk bir darbe vuruldu siyasete ve mevcut iktidara. O halde 90'larin sonu gelirken bildigimiz manadaki turkiye cumhuriyeti icin de "sonun" baslangici geliyordu diyebiliriz rahatlikla.

2000'lerle siyasal yapi ve ekonomi daha fazla liberallesmeye basladi. Daha fazla diyorum cunku istenilen duzeyden daha yavas bir liberallesme oluyurdu daha onceden. 1980 oncesi her 10 yilda bir gerceklesen degisimler turkiye'de daha yavas ilerledigi icin(soguk savasin bir sonucuydu bu yavaslik), 50li, 80'li ve 2000li senelerde, liberallesme surecini hizlandirmak adina, bazi siyasi partiler "tek basina" iktidar yapilmistir. Her ne hikmetse, cok partili sisteme gectigimizden itibarenki yakin turk siyaset tarihi incelendiginde tek parti iktidarlari 3 adettir ve bu tek parti iktidarlari da birbirlerinin kopyasi siyasetler izlemektedir. (menderes, ozal, recep)

Yani 3 partinin siyaset cizgisi de ayni; muhafazakar, milliyetci ve ekonomik liberallikten yana. Zaten recep efendi de bunu reddetmiyor, bilakis ovunc kaynagi yapiyor, billboardlarla butun memlekete gururla gosteriyor menderes ile ozalin fotolarini. Hadi cok aptaliz bunu bile goz ardi ediyoruz, peki ama parti logolarindaki sari renklerin, ve partiyi halka sunus sekillerinin benzerligine ne demeli ? Neyse, biz bu tarz iktidarlari, gerici iktidarlar olarak nitelendiriyoruz elbette.

Turkiye'deki nihai siyasal amac yeganedir; en az iki adet eyaletin yer aldigi baskanlik sistemi altinda cift parlamentolu (senatolu) bir meclis. Bunun icin atilacak adimlar bu sekilde hazirlandi yillarca. Akp iktidari doneminde bu hazirliklar hizlandirilarak, somut kazanimlar elde edildi (ab ve abd'nin lehine). Akp gerek hileli yontemlerle, gerekse psikolojik baski, yildirma teknikleriyle halka dayattirilarak, politikalarina karsi tepkisizlik yaratildi. Akp'nin zorla dayatildigi halk, acliktan ve ekonomik bunalimlardan kurtulamiyorken, gecmiste kendini bu halkin adami olarak tanitmis olan bazi insan musveddeleri ise, sistemin usakligini yapiyor (liboslar). Akp'nin cikarmak istedigi bazi yasalari her ne hikmetse bazi medya kuruluslari cok onceden tartisma konusu yapar oldu. Bu medya kuruluslarinin yayinlari incelendiginde, kendi aralarinda sifreli mesajlastiklarindan tutun da (bknz: fehmi koru-ahmet altan diyaloglari), emir vermeye, olay cikarttirmaya, gerginlik yaratmaya, kisacasi pustluk yaratmaya yonelik basliklar atmaya, hemen bir iki hafta veya bir ay icerisindeki olasi yasa tekliflerini olumlama cabalarina girmeye kadar yiginla pisligin icinde olduklarini da goruyoruz.

Fakat is bu kadarla kalsa iyi. Planin cok ufak parcalari bunlar. Bu planda siyasal manada ilk olarak hedef, iki kutuplu bir siyaset oturtmakti. 8 yildir bu sekilde olmasina ragmen, halk yeterince bunun farkina varamamis, hala chp istenen oy seviyesine cekilememisti (chp'ye o kadar darbe vurdular ki, oy orani bir aralar yuzde 20'nin altina inmisti. Yani vur dedik oldurdun hesabi oldu). Bu, yeni siyasal denge icin cok onemli bir husus. Mhp'nin chp'ye eklemlenmeye cabalamasi -daha dogrusu chp cizgisine cekilmeye calisilmasi- kurtculerin tek sol parti olarak lanse edilmesi, diger eski solcularin liberallestirilmesi sayesinde muhafazakar sag'a eklemlendirilmeye calisilmasi da bu dengenin kuralabilmesi icindir. Yeni siyasal dengede 3 buyuk parti ongoruluyor; akp, chp ve kurtculerle birlikte kurulacak olan yeni sol parti (bknz:bdp-yeni sol parti samimiyeti). Boylece turkiye de avrupa siyasal cizgisine cekilmis olacak.

Bu arada cikartilan yasalara mudahale ve itiraz eden, o yasalari -ki cogu bizim bildigimiz manadaki turkiye cumhuriyeti'ni bitirmek ve yerine yenisini kurmak amaciyla meclise sunulmustur- geciktiren anamuhalefet partisinin o donemki baskani deniz baykal komplo ile istifa ettirildi. iktidari sekillendirmeyi basaranlar, baykal'i yolladiktan sonra yerine, ilimli-laik kemal'i getirdiler. Kemal derhal oylari arttirdi cunku cok uzun zamandir medya eliyle (tvlerdeki uzun elestirel(!) programlarla, gazetelerdeki kose yazilariyla) psikolojik olarak halkta ordu ve cumhuriyet karsiti bir propagandayi surdurmekteydiler. Ilimli laik kemal goreve gelirken yaptigi konusmada laiklikten bahsetmemistir bile. Bugun ise, tsk ic tuzugundeki 35. maddey'i degistirmek icin yasa teklifinde bulunmustur kemal kilicdaroglu onderligindeki chp. Cumhuriyetciler (chp-mhp) ve demokratlar (akp-liberal kurtcu partisi) olarak yapilanacak olan turkiye siyaseti cok yakinda yepyeni bir siyasal degisiklikle karsilasip, yepyeni bir ulke olacak.

Nasil birsey mi olacak ? Bol partili ama 3 ya da 2 buyuk partinin yonettigi, eyaletlere yani ozerk bolgelere ayrilmis (almanya, belcika, isvicre, ispanya tarzi ulkelerde oldugu gibi) baskanlik sistemi icerisinde senatolu meclise sahip, "INGILIZ" modeli bir turkiye olacak. boyle bir model yok, kaba etinden uyduruyorsun diyecek arkadaslar icin kotu haberim var; elimde kanitlar var. Hollanda, belcika, ispanya, danimarka, ingiltere, yunanistan, almanya, isvicre, italya ve hatta fransa... Bu ulkelerdeki siyasal ve ekonomik yapilarin birbirlerinden pek de farki yoktur.

Hemen hepsi hem siyasal, hem ekonomik anlamda liberal, asiriya kesinlikle yer vermeyen, "hanedan sulalelerinin" hala var olmasina olanak vermis ve onlari toplum nezdinde saygin bir konuma yerlestirmis, evanjelik bir dine sahip (bazi gunahlarin sisteme gore upgrade edilerek, esneklestirildigi bir din, mesela zina ve alkol serbest) kole toplumlaridir. Iste turkiye'de de aynen bu uygulanacak, hatta uygulama basladi bile (bknz: sumela manastiri ve fener rum patrikhanesine ab tarafindan verilen ekumeniklik). Ama bu ilk etap. Once basklar, sonra katalanlar, daha sonra ira kazanimlari ve kosovalilarla birlikte bolunmenin nasil olacagi konusunda bir fikir sahibiyiz bugun.

Konusu gecmisken belirtmekte fayda var; son gunlerde neo osmanlicilik tavan yapmis vaziyette (avrupa devletlerindeki siyasal yapinin olmazsa olmazi sembolik kralliklara dikkat cekerim).

Hem medyada, hem de internet dunyasinda epeydir tartisiliyor bu vahidettin olayi. Bu sayede osmanli sempatizanligi yaratilmaya calisildigi asikar. Diger taraftan da osmanli'nin kaba etindeki killari agirmis, fransiz tohumu torunlari medyada daha sik yer almaya basladi (bknz: son cenaze torenleri, vs..). Referandumdan evet ciktan sonra meclise gelecek yasa teklifleri arasinda hanedan ailesine geri donus izni de yer alacaktir. Hanedan aileleri avrupa'da hala ayakta. Turkiye'de de hortlatilmaya ugrasiliyor. Bunun sebebi ne olabilir peki ? Soyle biraz saksiyi calistirinca bulabiliriz aslinda. Hanedan aileleri, halka -o gunleri gorememis bir halk da olabilir bu- gecmis imparatorluk ve krallik donemlerini animsatir. zaten dayatilan tarih ogretileriyle beyni yikanmis vaziyette uyutulmus olan avrupa ve turkiye toplumlarinin eski hanedanlik donemleri hakkinda az da olsa bilgiye sahipler. Diger bircok ogreti gibi dayatilagelen tarih ogretilerinden ogrendikleri bu bilgiler sayesinde, hanedanlik denildiginde aklina, degisen ulke sinirlari ve savaslar gelen insanlardan maalesef cok var dunya'da. Bu bir moronluktur tabii o ayri mesele ama dusunuldugunde hakikaten mukemmel ise yarar bir aygit durumunda kullaniliyor bu algi seviyesi.

icinde bu algiya sahip insanlardan bolca bulunduran toplumlar savas kelimesine bakis acilarindan da anlasilabilecegi uzre savasi bir gereklilik olarak gorurler. Savasi bir gereklilik olarak algilayan toplumlarda, bu alginin baska bir mayasi daha bulunur; milliyetcilik. Milliyetcilik, irkciligin bir kademe altidir. Ayni irktan degil ancak bir cok irkin biraraya getirdigi bir ulustan gelen insanlarin, ilkel bir tutuculuk seviyesinde olmasidir milliyetcilik. Sonuc olarak milliyetcilik mayasi ile pekisen bu kraliyet/hanedan ve dolayisi ile de savas algisi, baska bir ek algiyi az da olsa tetikliyor; ""sinir degisiklikleri !""

Yani bu tarz bunyelerde (global olarak oturtulmak istenen kole toplum yapisindan bahsediyorum) kraliyet veya hanedan algisi mutlaka yesertilmelidir ki, gelecekteki buyuk degisimlere, simdiden bilincaltlarina yerlesmis olan ogretiler sayesinde adapte olabilsinler. O halde kraliyet/hanedan algisi, savaslari ve sinir degisimlerini insan bilincinde normal bir davranis olarak etiketlemeye yariyor diyebiliriz. iste bu yuzden ingiliz tipi kole toplumuna gecis yapmak uzereyiz.

Tekrar ic siyasal yapiya dair fikirlerimize donecek olur isek, ozerk turkiye kurdistani'nin, bu anayasa degisiklik paketinin gecmesi halinde, en gec 2 yil icerisinde (bugun eylul 2010) kurulmasi garantidir. Bu referandum ile zeka seviyesi, hedef siyasal ve ekonomik sistemin oturmasi icin uygulanan detayli projelerle istenilen seviyeye cekilmis/sekillendirilmis olan halkin, yarisindan fazlasinin aklinda 12 eylul dusmanligi ile gittigi sandikta evet diyecegi hemen hemen kesindir. Evet oylarinin daha cok cikmasi icin beraberlik durumuna yakin oranlar soz konusu olmasi bile yeterlidir. Gereken mudahaleler(!) bir sekilde yapilacaktir zaten.

Pakette hsyk ve anayasa mahkemesi'nin yapilari hakkinda cok buyuk degisiklikler ongoruluyor. Sonuclari itibari ile de hayati onem teskil eden degisiklikler bunlar. Bu degisiklik paketi referandumdan gecerse, gerekli yapi degisikliklerine kavusacak olan anayasa mahkemesi ve hsyk, artik birer; onay makami haline gelmis olacaklar. Daha sonra turkiye cumhuriyeti siyasal yapisinda buyuk degisiklikler yapilabilir elbette. Sonucta hukuksal hicbir itiraz olamayacak. Bunun icin de dayatilmis hukuk'a siginiyorlar. Ne turkler ne de baska bir millet, boyle rezil bir hukuk anlayisi ile, boyle rezil bir demokrasi anlayisi ile, boyle rezil bir ekonomik sistem ile yasamayi haketmiyor..!!!

Gerekli yasalar gectikten sonra ise eyalet yasasi yururluge girecek ve ilk ozerklik talebi de kurtlerden gelecektir. ic islerinde bagimsiz, dis islerinde turkiye'ye tabi olan, ankaranin dogusundan, dogu karadeniz sinirina kadar olan bolgede bir kurdistan ozerk yonetimi kurulacaktir (referandumlari daha cok gorucez). Sonra devlet eliyle, diger eyaletler de olusturulacaktir. Bu eyaletler sisteme entegre edildikten sonra (yaklasik 10 yili bulur, yani 2020'leri goruruz) belki devlet sinirlari degisebilir (bolgedeki mevcut gerginlikleri ve olasi savas durumlarini goz ardi ediyorum burda). Referandum yolu ile ozerk turkiye kurdistan'i tek basina bagimsizlik isteyebilir. Bu gerceklesirse kuzey irak kurt bolgesi'ne katilmak isteyebilirler.

Butun bunlari bir sonuca baglamak gerekirse, sonucu buyuk ihtimalle evet olacak olan referandumlardan daha cok gorecegiz. Baskanlik sistemi, ozerklik talepleri, belediye yasalari gibi konular icin akp halka basvuracaktir(!). Bunlar komplo teorileri degil, planlanan gelecegin ta kendisidir.

HaberTurk adli medya kurulusundan konuya dair bir bukle:

http://www.haberturk.com/gundem/haber/550677-baskanlik-sistemi-mi-geliyor

Herkese selamlar, saygilar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yeni reform paketinin ülkeye hayırlı olmasını diliyorum.Halkı hor görüp küçümseyenlerin ve bu sebeple iktidar olma imkanları bulunmayanların medet bekledikleri kurumların ideolojik kararlarının önüne geçecek güzel bir demokrasimiz olması dileğiyle.

Link to post
Sitelerde Paylaş

buyrun, yukarida kendimce yaptigim analizin realitesine dair baska bir kanit; dakika bir gol bir:

http://www.milliyet.com.tr/diyarbakir-bdp-binasina-pkk-flamalari-asildi-5-bin-kisi-kutlama-yapti/referandum/sondakika/13.09.2010/1288222/default.htm

sasirmamak gerek aslinda. zira bdp uzerine dusen gorevi yaparak boykot karari ile akp'ye omuz vermistir. bugune kadar cumhuriyet ve rejim karsitligi yapan bir teror orgutunun militanlarini taban olarak kabul eden bdp, tabanindaki akp karsitligini da gorerek olasi hayir oylarinin onunu kesmek icin en garanti yolu secmis ve referandumu boykot etme karari vermistir....

simdi de, patronunun emirlerini yerine getiren her kole gibi hakli olarak karsiligini beklemektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Rekreativo arkadaşımın yazısını baştan sona okudum.Makale olarak başarılı buldum. Önce şunu söyleyeyim, bu makaleyi Osman Sınav a mutlaka göter. Kesin kurtlar vadisi dizisine senarist olarak teklif alırsın :) Milyonlarca insan kurtlar vadisinden öğreniyor siyaseti. Keşke zekamızı daha basit salt gerçekler için kullanabilseydik. Kendimi bildim bileli ülkedeki tüm olumsuzlukların kaynağı dış güçler, gizli planlar ve onlarla iş birliği yapan içerdeki işbirlikçiler olarak görülür. Maçlardaki hezimetin sebebi hakemler olduğu gibi, siyasi alandaki başarısızlıkların sebebide bizim dışımızdaki güçlerdir her zaman. Kendimizde hiç bir zaman suç yoktur. Birileri seneryoyu yazmış bizimde onu oynamaktan başka çaremiz yok gibi konuşup dururuz. Oysaki öz eleştiri yapmayı hiç akıl edemedik. Şu an referandum yorumlarını dinliyorum televizyondan. İnanılmaz bir komik yorumlar yapılıyor. İnsanlar kandırılmış. Yok akp nin daha çok afişi varmış.. Daha neler neler. Durum gayet basit. Batı anlayışına dayalı Atatürkün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikeri ülkedeki bazı çevreler tarafından başından beri kabul edilmedi ve bu nitelikleri değiştirmek için 80 yıldır bir mücadele yürütüldü. Bir tarafta bu prensiplerle mücade edenler, diğer tarafta bu prensipleri koruduğunu söyleyenler vardı. Ortada ise ne olup bittiğini algılayamayan yorgun şaşkın ve cahil bırakılmış halk. Atatürk, toplumun demokratik yollarla yeni devletin prensiplerine uyum sağlamasının hemen mümkün olmayacağını bildiğinden kaçınılmaz olarak jakoben bir anlayışla sistemi korumaya almış diğer yandan da savaştan çıkmış ülkedeki onca imkansızlıklara rağmen halkı eğitecek, demokrasiyi ve laik düzeni benimsetecek önlemleri ivedilikle almıştır. Halkın gerekli demokratik olgunluğa ulaşıp ulaşmadığını test etmek için çoklu parti düzenine de geçmiş ama henüz istenilen gelişmenin sağlanamadığını görünce tek partili döneme geçmiştir. Ancak reformları tüm hızıyla uygulamaya koymuş ama Malesef erken ölümü ile ondan bu misyonu teslim alanlar Atatürkün ulaşmak istediği ülke rejimini anlıyamış, jakoben anlayışın ebediyen sürdürülebilir bir yöntem olduğu yanılgısına düşmüş, halkı sürekli hor görmüş ve Atatürkçü olduğun savunan belli çevrelere devletin hassas organlarını teslim ederek oligarşik bir garip rejimi oluşturmuşlardır. Gücünü halktan almayan bir anlayışla bugünlere gelenler şimdi o halkla hesaplaşmaktadır. Vesayet altında kolaycı bir politika yapan çevreler sürekli tekmelettikleri rakipleri, öldürmeyen darbeler güçlendirir prensibinin sonucu olarak güçlenmiş bir şekilde, karşılarında dururken, vesayetini aldıkları güçlere mazlum mazlum bakıp yardım beklemliş ortada güç müç kalmadığını görünce çaresizlikle paniğe kapılmıştir. En başta yapması gereken şeyi şimdi idrak etmişler ve gücü asıl halktan almaları gerektiğini anlamışlardır. Ama artık iş çooook zor.

tarihinde gercekgercektir tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Rekreativo arkadaşımın yazısını baştan sona okudum.Makale olarak başarılı buldum. Önce şunu söyleyeyim, bu makaleyi Osman Sınav a mutlaka göter. Kesin kurtlar vadisi dizisine senarist olarak teklif alırsın :) Milyonlarca insan kurtlar vadisinden öğreniyor siyaseti. Keşke zekamızı daha basit salt gerçekler için kullanabilseydik. Kendimi bildim bileli ülkedeki tüm olumsuzlukların kaynağı dış güçler, gizli planlar ve onlarla iş birliği yapan içerdeki işbirlikçiler olarak görülür. Maçlardaki hezimetin sebebi hakemler olduğu gibi, siyasi alandaki başarısızlıkların sebebide bizim dışımızdaki güçlerdir her zaman. Kendimizde hiç bir zaman suç yoktur. Birileri seneryoyu yazmış bizimde onu oynamaktan başka çaremiz yok gibi konuşup dururuz. Oysaki öz eleştiri yapmayı hiç akıl edemedik. Şu an referandum yorumlarını dinliyorum televizyondan. İnanılmaz bir komik yorumlar yapılıyor. İnsanlar kandırılmış. Yok akp nin daha çok afişi varmış.. Daha neler neler. Durum gayet basit. Batı anlayışına dayalı Atatürkün kurduğu Türkiye Cumhuriyetinin temel nitelikeri ülkedeki bazı çevreler tarafından başından beri kabul edilmedi ve bu nitelikleri değiştirmek için 80 yıldır bir mücadele yürütüldü. Bir tarafta bu prensiplerle mücade edenler, diğer tarafta bu prensipleri koruduğunu söyleyenler vardı. Ortada ise ne olup bittiğini algılayamayan yorgun şaşkın ve cahil bırakılmış halk. Atatürk, toplumun demokratik yollarla yeni devletin prensiplerine uyum sağlamasının hemen mümkün olmayacağını bildiğinden kaçınılmaz olarak jakoben bir anlayışla sistemi korumaya almış diğer yandan da savaştan çıkmış ülkedeki onca imkansızlıklara rağmen halkı eğitecek, demokrasiyi ve laik düzeni benimsetecek önlemleri ivedilikle almıştır. Halkın gerekli demokratik olgunluğa ulaşıp ulaşmadığını test etmek için çoklu parti düzenine de geçmiş ama henüz istenilen gelişmenin sağlanamadığını görünce tek partili döneme geçmiştir. Ancak reformları tüm hızıyla uygulamaya koymuş ama Malesef erken ölümü ile ondan bu misyonu teslim alanlar Atatürkün ulaşmak istediği ülke rejimini anlıyamış, jakoben anlayışın ebediyen sürdürülebilir bir yöntem olduğu yanılgısına düşmüş, halkı sürekli hor görmüş ve Atatürkçü olduğun savunan belli çevrelere devletin hassas organlarını teslim ederek oligarşik bir garip rejimi oluşturmuşlardır. Gücünü halktan almayan bir anlayışla bugünlere gelenler şimdi o halkla hesaplaşmaktadır. Vesayet altında kolaycı bir politika yapan çevreler sürekli tekmelettikleri rakipleri, öldürmeyen darbeler güçlendirir prensibinin sonucu olarak güçlenmiş bir şekilde, karşılarında dururken, vesayetini aldıkları güçlere mazlum mazlum bakıp yardım beklemliş ortada güç müç kalmadığını görünce çaresizlikle paniğe kapılmıştir. En başta yapması gereken şeyi şimdi idrak etmişler ve gücü asıl halktan almaları gerektiğini anlamışlardır. Ama artık iş çooook zor.

Bundan seneler once, o zamanki ismi dtp olan partinin ozerklik talepleri oldugunu/olacagini, tum amaclarinin devletle gerginlik yaratarak belirli bir ayristirma politikasini izlemek oldugunu; bunlarin belcika, danimarka gibi ab ve bizatihi abd tarafindan desteklendigini soyledigimizde de bazi kardeslerimiz; "yaa bikmadiniz mi su dis mihraklar yalanindan, birakin kurtler de haklarini savunsunlar, ne geliyorsa basimiza sizin bu abuk korkularinizdan geliyor zaten" demislerdi. onlar da aynen simdi gercekgercektir nickli kullanicinin onerdigi gibi bu senaryolari(!) gidip senaristlere okutmamiz falan gerektiginden bahsediyorlardi. bugun goruyoruz ki, leyla zana'dan itibaren artarak dillendirilen ozerklik talepleri, artik gormezden gelinemeyecek bir sentetik gerceklige kavusmustur.

ote yandan yukarida yazdiklarimin hepsini okudugunu iddia eden ve yazdiklarimi "senaryo" olarak niteleyen gercekgercektir nickli kullanici, zannedersem ekledigim linkleri tiklamayi unutmus. kendisine tekrar mesajlara geri donup, ilk mesajin altinda yer alan haberturk linkine bir tiklamasini oneriyorum. gerci ona da gerek yok, azicik internette takilsa, buna benzer yiginla basbakan aciklamalarini bulacak ama dedigim gibi, osman sinav hayrani olunca herkesi de kendisi gibi siyaseti polatlardan ogreniyor falan saniyor herhalde. bir de cumle sonuna smiley ekledin mi, artik politikaci oldun demektir.

tekrar soyluyorum, basbakanin referandumdan hemen sonra, canli yayinda okyanus otesine tesekkur mesajlari gonderdigi ortadayken, yine referandumdan hemen sonra "yargi direnci artik kirilmistir" diyen bakan aciklamalari oylece dururken; yine basbakan tarafindan "yeni anayasal degisiklik paketleri uzerinde calismalara derhal basliyoruz.. burhan beeeey, calismalara hemen baslayalim" tarzinda canli yayin aciklamalari gozumuzun tam onunde cereyan ederken; diyarbakirda "evet" cikan bir referandumun sonucunda, referandumu boykot edenelerin bayram havasi estirip, bdp binalarina pkk bayraklari asilirken; yine ayni bayram havasinin estigi diyarbakir'da bdp ikinci baskani "apo ve pkk muhataptir ! ozerklik taleplerimiz karsiligini bulmali" aciklamalari yapiyorken; yine bizzat basbakan tarafindan "cift senatolu federal meclis yapisi" , "baskanlik sistemi" gibi rejimi kokunden sarsacak iki adet konuda gorus beyan edilip, "bu konular hakkinda secime kadar calismalarimiz baslayacaktir" tarzinda aciklamalar yapilirken; can dundar'in programinda "cift partili sisteme mi gidiyoruz" tartismalari yapilmaya baslanmisken ve bunun icin gayet guzel bir zemin var iken (bknz: kemalin yalanciktan muhalefetiyle tencere kapak olan akp iktidari);

biri kalkip da butun bu olanlara "senaryo bunlar abi yeaaaa... sen git bunlari osman sinava gonder, kurtlar vadisinden mi ogreniyonuz olum bunlari" gibi ortala"mal" bir gorus beyan ederse, o kisi en iyi ihtimalle 1979'un iranli dingil tudehcileriyle ayni patates sepetinin uyesi demektir... bosuna dememis topragina kurban oldugumun Ugur Mumcu'su; bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmayin diye...

saygilarimla;

tarihinde recreativo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıklarını senaryo olarak düşünsem de baştan sonra okuduğum için en azından saygı duyman gerekir. Öngörülerine katılmadığım için görüşlerimi ortala *mal* gibi saygısız bir tabir ile nitelemen hoş olmamış. Ayrıca makalende verdiğin linkleri de tıkladığı bilmeni isterim. Referandumun ardından RTE nin okyanus ötesine teşekkür etmesine niye vurgu yaptığını anlıyamadım. Okyanus ötesinde kim teşekkür ettiğini zaten hepimiz biliyoruz. Bu gizli bir durum değil artık. RTE ve tayfasının artık takiye yapmasını gerektiren bir durum kalmadığını anlamış olman gerekir. Ben senin yazını baştan sona okudum ama anlaşılan sen benimkini okumamışsın. Şu an iktidarda olanlar anti laiklerdir. Artık korkacak bir durumları kalmadığı için, tüm organlarıyla devlet kontrollerinde olduğu için korkacak bir sebep kalmamıştır onlar için. Milliyetci değil ümmetci olduklarından ülkenin parçalanması onlar için birinci derecede bir sorun değildir. Zihinlerinde eninde sonunda bütün dünya müslüman olacağı için onlar için sınırların bir anlamı yoktur. Ama asıl vahim olanı bu zihniyeti tabanlarına empoze etmekte başarılı olmaktadırlar.

Asıl sorun, islamcı olmayan çevrelerin bugüne gelininceye kadar üstüne düşeni yapmamış olması ve halen suçu kendilerinde görmeyip tüm olanları dış güçlerin Türkiye üzerindeki operasyonları olarak görmeleridir.

Osman Sınavı da küşümsememek lazım. Susurluk olayından sonra toplumdaki devlet-çete ilişkisine gösterilen nagatif tepkiyi kurtlar vadisi filmiyle pozitife çevirmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazdıklarını senaryo olarak düşünsem de baştan sonra okuduğum için en azından saygı duyman gerekir. Öngörülerine katılmadığım için görüşlerimi ortala *mal* gibi saygısız bir tabir ile nitelemen hoş olmamış. Ayrıca makalende verdiğin linkleri de tıkladığı bilmeni isterim. Referandumun ardından RTE nin okyanus ötesine teşekkür etmesine niye vurgu yaptığını anlıyamadım. Okyanus ötesinde kim teşekkür ettiğini zaten hepimiz biliyoruz. Bu gizli bir durum değil artık. RTE ve tayfasının artık takiye yapmasını gerektiren bir durum kalmadığını anlamış olman gerekir. Ben senin yazını baştan sona okudum ama anlaşılan sen benimkini okumamışsın. Şu an iktidarda olanlar anti laiklerdir. Artık korkacak bir durumları kalmadığı için, tüm organlarıyla devlet kontrollerinde olduğu için korkacak bir sebep kalmamıştır onlar için. Milliyetci değil ümmetci olduklarından ülkenin parçalanması onlar için birinci derecede bir sorun değildir. Zihinlerinde eninde sonunda bütün dünya müslüman olacağı için onlar için sınırların bir anlamı yoktur. Ama asıl vahim olanı bu zihniyeti tabanlarına empoze etmekte başarılı olmaktadırlar.

Asıl sorun, islamcı olmayan çevrelerin bugüne gelininceye kadar üstüne düşeni yapmamış olması ve halen suçu kendilerinde görmeyip tüm olanları dış güçlerin Türkiye üzerindeki operasyonları olarak görmeleridir.

Osman Sınavı da küşümsememek lazım. Susurluk olayından sonra toplumdaki devlet-çete ilişkisine gösterilen nagatif tepkiyi kurtlar vadisi filmiyle pozitife çevirmiştir.

saka falan mi yapiliyor yoksa averaj islamo-fasist agizlari mi yapiliyor anlamadim. neye saygi duyacagim yahu ? daha okudugunu anlamadan, sorgulamadan recepvari bir sekilde bodoslama senaryo yaftasini yapistir, sonra da utanmadan saygi falan bekle; e bu da iyiymis. suan iktidar olan anti laiklermis. ilginc dogrusu. ne zaman laik bir parti tek basina iktidar oldu da "suanda anti-laikler iktidar" gibilerinden kamyoncu yorumu yapiliyor anlamadim simdi. baskalarinin zihinlerinde ne var, ne yok gayet iyi biliniyor masallah ama o zihniyetleri analiz etmeye gelince kamyoncu yazilari yaziliyor.

hala dis mihrak olayinin arkasina siginip nurcu agizlarda "abi bu laikciler hic sucu kendilerinde aramiyor, hep dis mihraklarda ariyorlar, halktan uzaklar, o yuzden kaybediyorlar" gibi farazi yazilamalar yapiliyor; saskinlik icerisindeyim. demek akli peynir ekmekle yemek bu kadar kolaymis. hayir, pennsylvania turkiye'nin bir sehri/vilayeti midir ? referandumda 5 yerde birden gruplar halinde oy kullanan polisleri kicimizdan mi uyduruyoruz ? bu polisler bu emirleri pennsylvania'dan almiyorlar mi ? mahkemelerce varligi tespit edilen yasadisi dinlemelerin turk emniyeti'nin sahip oldugu teknoloji ile gerceklesemeyecegi eskisehir emniyet muduru tarafindan aciklanmadi mi ? kozmik aramalar denilen kepazelikler amerika birlesik devletlerinden gelen "isimsiz, imzasiz" bir ihbar mektubuyla baslatilmadi mi ? 80 darbesinden sonra amerikan konsoloslugundan amerikan disislerine kriptolu mesajla; "our boys did it" denmedi mi ? bu ulkedeki sozumona milliyetciler 6. filo ziyaretinden 1-2 gun once karakoy kerhanelerinin duvarlarini boyamadilar mi ?? 6. filoya saldiran solculara demir sopalarla girisenler kimlerdi ? 6-7 eylul olaylarinda yuzlerce gayri muslimin malina canina, irzina tecavuz edeneler, senin simdi karsi gibi gorundugun ama argumanlarini kullanmaktan da geri durmadigin recep efendinin ornek aldigi "adnan menderes"in urunu degil miydi ?? yine senin recep efendinin ornek aldigi turgut ozal, amerika tarafindan yazilmis olan 24 ocak kararlarini buyuk bir hevesle uygulamadi mi ? ayni turgut amerika'da egitim gorup, amerika tarafindan darbe oncesinde defalarca toplantiya cagirilmadi mi ? senin bugunku recep efendin tam 37 ayri mekanda, 37 farkli sekilde "biz buyuk ortadogu projesinin es baskanlarindan biriyiz" demedi mi ???? o buyuk ortadogu projesi, 2004 oncesinde amerikan think-tank kuruluslarinin konferans salonlarinda haritlarla barkovizyonda gosterilmedi mi ?? o haritalarda "free-kurdistan" denilen bolge nereye dusmektedir ?? danimarka, almanya, belcika gibi ulkeler yillarca pkk'yi beslemedi mi ? acik toplum vakfi, acik radyo gibi kuruluslari tsk mi finanse ediyor ?

gel cok istiyorsan doguya uzanalim; bugun ermenistan'in anayasasinda ermenistanin sinirlari tanimlanirken agri ermenistan ili olarak gecmiyor mu ? bekaa vadisi turkiye cumhuriyeti sinirlari icerisinde midir ? bugun suriye'de devlet dairelerindeki haritalarda hatay suriye sinirlari icerisinde gosterilmiyor mu ? asala orgutu stk falan miydi ? yine asala elemanlarinin avrupadaki en saglam ve guvenli safe houselari selanik ve atina'da degil miydi ? iran 79 devriminden sonra butun 80'ler boyunca, ozellikle dogu illerinde dincileri orgutlemedi mi ? dis mihrak dis mihrak, al sana dis mihrak...

bak butun bunlarin cevabi belli ama senin gibiler sadece karnindan konustugu icin, bu tarz reddedilemez gercekleri; "senaryo, yalan, halktan kopukluk, laikci-ulusalci zirvalari" gibi huseyin gulerce agizlariyla komikce reddetmeye calisirken, aslinda mizragi cuvala sigdirmaya calistiklarinin farkinda bile olmazlar. aslinda benim, tarihi abdurrahman dilipak, kadir misiroglu, murat bardakci gibi apartma, yalan yanlis bilgilerle(!) dolu pacavra kitaplardan, dini feto'dan, beduizzaman'dan, nurcu hocalardan; milliyetciligi de kenan evren'den ogrenmis mide bulandirici guruhla zerre isim olmaz ama bir istisna yapalim dedik. yoksa "inan ki sana degil kastim, cahille muhabbeti kestim"

saygilarimla;

tarihinde recreativo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bu ülke atatürk öldüğünden bu yana atatürkçü falan değil..bu ülkeyi elli yıldır chp de yönetmedi.sağ duyulu halkımız sayesinde daha da geriye gidiyoruz.ateisti böyle olanın yobazından ne beklersin..

hala bana chp bu hale getirdi diyor yahu..bu ülkede 50 yıldır chp diktatörlüğü mü yaşandı manyak mısınız siz :))

bütün tarikatların yolunu açanlar sağ sömürgen liboşik partilerdi.....

............

benist nikli zeki arkadaş bir yüzyıldır şerefsizlik yapanlar kimler merak ettim??

aydınlatır mısını bizi??

adnan menderesi kim astırdı demokrat parti üyeleri mi?

paraların üzerine kendi resmini basıtan şahıs kimdi?

kim atatürkçülüğü içi boşaltılmış bir ideoloji haline getirdi?

hangi parti devlet kasasından partisine para nakletti de zengin zümre yarattı?

kim halktan koptu?

oy kullanmaktan aciz basiretsiz bir genel başkana sahip beceriksizlerle dolu bir partiyi savunmak anca bir papağanın işi olabilir.bu adamlar 50 sene önce de aynıydı şimdi de aynılar.

tarihinde RedBaron tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...