Jump to content

Genetik Şifre Nasıl Evrilmiştir?


Recommended Posts

  • İleti 49
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Birden fazla moleküler kökeni olmasına rağmen yaşam dünyada, yalnız bir kerede ortaya çıkmıştır.

Başka bir deyişle, her ne kadar yaşamı başlatan molekül türü birden fazla ise de, onların karşılıklı tepkileşmesi ile ortaya çıkan yaşam, kökeni dört milyar yıl değişmeden günümüze kadar ulaşan, tek bir olgudur. Bir iki istisnası dışında genetik şifre bu süre içinde değişmeden günümüze ulaşabilmiştir.

Canlılık varlığını genetik şifreye borçludur. Çünkü genetik şifre olmadan ne canlılar varlıklarını sürdürebilirler, ne de çoğalarak, yeni kuşaklarda devam edebilirler.

Genetik şifrenin korunması canlılığın devamı için gereklidir.

Dünyada yaşamın nasıl başladığını bilmek ancak genetik şifrenin nasıl ortaya çıktığını bilmekle mümkündür.

Yaşam kimyasal bir olgu olup, canlıların bildiğiniz şekilde ortaya çıkıp devam etmesi ve günümüze kadar ulaşması, ancak doğanın büyük bir kıskançlıkla koruduğu genetik şifre ile mümkündür.

Bu durumda genetik şifrenin nasıl evrildiğini bilmek, yaşamın bütün gizemine ışık tutacağından, son derece önemlidir.

Bu başlık altında, genetik şifrenin evrimi vesilesi ile, dünyada yaşamın nasıl ortaya çıktığını tartışacağız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

moleküler evrim karışıktır. evrimsel olayların her komplike süreçlerini barındırır. bir solucanla %70 civarı ortak olmamız, onunda bizimde eukaryotik hayvan hücrelerinden yapılmış olamamızdır. yani %70 lik bölümü moleküler kısım yapar, geri kalan fark moleküler olmayan dokusal ve organsal, sistemsel düzeydeki farktır. solucandan şube(omurga) sınıf (memeli) takım (primat) ve cins (insansı) olarak bizi ayıran fark %30 luk, ama bizi moleküler ortaklık yaratan kısmı %70 lik kısım.

bu nedenle bir argüman vardır; "ilk canlılığın ortaya çıkması için doğa bir saatin elli beş dakikasını harcamış, geri kalan bölümünde biyolojik formları ve çeşitliliği ortaya çıkarmıştır" şeklinde. doğruluğu bilimsel olarka tartışılır ama argüman güzel bir düşünce ortaya koyuyor. moleküler olay, doku organ ve sistem düzeyindeki farklardan daha önemli ve karmaşıktır.

örneğin bir ilaç üretilirken, bunun etki mekanizmaları tür içinde bile değişiklik göstermekte. bu da yaşamın ortaya çıkışının gerçekten önemli bir sorun olduğunu gösteriyor.

ama bildiğimiz şey, yaşamın dünyada proteinoid ve kendini eşleyen nükleik asitler ile meydana geldiği. muhtemelen bunların organizasyonundan ibaret coaservatlar arasında en kararlı, canlı hücreye en yakın olan trilyonda birlik bölümün kararsız bölümü eleyerek hakim hale gelişi şeklindedir. bu olayda yine sınırsız çeşitlilik arasında trilyonlarca kararsız moleküler kümelerden kararlı tek tük olanların "metabolizma ve kendini kopyalama" sayesinde seçilime uğraması ile açıklanır, bu yüzden laboratuvarda asla taklit edilemez.

santral dogmanın meydana gelişi şöyle açıklanır,

nükleotidler termal yol ve basit iyonlarla katalize olarak ribozyme leri ortaya çıkarır. bu rna türüdür ve herhangi bir katalizör yada enzime gerek duymadan kendini eşleyebilmektedir.

ribozyme'ler aminoasitleri katalizler ve peptit zincirleri ile proteinler meydana gelir.

proteinler ortamdaki iyonlarla etkileşerek enzimlere dönüşürler.

enzimler tek zincirli rna'yı tepkimeye sokarak çift zincirli DNA yı oluştururlar.

sonra protein (enzim), rna ve dna bir araya gelerek genetik şifre denilen central dogma'yı yaratır.

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Olayı bu şekilde bir masal gibi anlatınca inandırıcılığı kalmıyor ve etkili olmuyor.

Tabii kimse de birşey anlamıyor.

Herşeyden önce açıklamalarınızın anlaşılması gerekiyor.

Bu açıklamaları sizin bile anladığınızı sanmıyorum.

Başa dönelim ve olayı açıklamaya çalışalım.

Bir varmış, bir yokmuş...............

Devam edecek........

Link to post
Sitelerde Paylaş

central dogmanın meydana gelişi üzerine yazdığım her basamak trilyonlarca kararsız içinden trilyonda birlik kararlıların doğal seçilimce seçilmesi sonucu ilerleme kaydetmiş ve bir sonraki basamağa geçmiştir.

bahsettiğim DNA daki genlerin çoğunun moleküler olgulara dayandığı ve bu yüzden yaşamın ortaya çıkışında moleküler evrimin, biyolojik evrimden daha öncelikli ve karmaşık yapıya sahip olduğuydu.

örneğin evrim sürecinde bitki ve hayvan alemlerinin ortak atadan soyoluşunu düzenleyen genetik değişiklikler, amfibianları balıklardan ayıran değişikliklerden binlerce kat daha fazla ve etkilidir. çünkü ilkinin moleküler olgusu, diğerinden daha fazla farklılığı barındırır. amfibianda balıkta eukaryot ve hayvandır. ama bitki ve hayvan alemleri eukaryot olmalarına rağmen farklı alemlerdir.

umarım anlaşılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

central dogmanın meydana gelişi üzerine yazdığım her basamak trilyonlarca kararsız içinden trilyonda birlik kararlıların doğal seçilimce seçilmesi sonucu ilerleme kaydetmiş ve bir sonraki basamağa geçmiştir.

bahsettiğim DNA daki genlerin çoğunun moleküler olgulara dayandığı ve bu yüzden yaşamın ortaya çıkışında moleküler evrimin, biyolojik evrimden daha öncelikli ve karmaşık yapıya sahip olduğuydu.

örneğin evrim sürecinde bitki ve hayvan alemlerinin ortak atadan soyoluşunu düzenleyen genetik değişiklikler, amfibianları balıklardan ayıran değişikliklerden binlerce kat daha fazla ve etkilidir. çünkü ilkinin moleküler olgusu, diğerinden daha fazla farklılığı barındırır. amfibianda balıkta eukaryot ve hayvandır. ama bitki ve hayvan alemleri eukaryot olmalarına rağmen farklı alemlerdir.

umarım anlaşılmıştır.

Birşeyler anladık ama, ne anlamamız gerektiğini anlamadık..

Bütün bunların konu ile olan alakasını da anlamadık tabii.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Birşeyler anladık ama, ne anlamamız gerektiğini anlamadık..

Bütün bunların konu ile olan alakasını da anlamadık tabii.

demek istediğim şu ki, biyolojik evrimde sistem organ ve doku düzeyinden moleküler düzeye inildiğinde gitgide nasıl büyük etkiler gözleniyorsa, ilk canlının oluşması için gerekli olan moleküler (genetik) evrimde de bundan kat be kat daha karmaşık bir süreç gereklidir.

şu an için bunun basamaklarını genel ifade ile açıklayabiliriz. ama oluşumu yapay olarak taklit edilemez, nedeni ise bu süreçtede sınırsız çeşitlilik arasından trilyonda birlik kararlı yapıların bilinçsizce seçilmesi ve ardından bir sonraki basamağa geçiştir.

kaç basamağın olduğu ve neler olduğu gösterilebilir, üstte benim yaptığımda buydu zaten.

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Birden fazla moleküler kökeni olmasına rağmen yaşam dünyada, yalnız bir kerede ortaya çıkmıştır.

Başka bir deyişle, her ne kadar yaşamı başlatan molekül türü birden fazla ise de, onların karşılıklı tepkileşmesi ile ortaya çıkan yaşam, kökeni dört milyar yıl değişmeden günümüze kadar ulaşan, tek bir olgudur. Bir iki istisnası dışında genetik şifre bu süre içinde değişmeden günümüze ulaşabilmiştir.

Canlılık varlığını genetik şifreye borçludur. Çünkü genetik şifre olmadan ne canlılar varlıklarını sürdürebilirler, ne de çoğalarak, yeni kuşaklarda devam edebilirler.

Genetik şifrenin korunması canlılığın devamı için gereklidir.

Dünyada yaşamın nasıl başladığını bilmek ancak genetik şifrenin nasıl ortaya çıktığını bilmekle mümkündür.

Yaşam kimyasal bir olgu olup, canlıların bildiğiniz şekilde ortaya çıkıp devam etmesi ve günümüze kadar ulaşması, ancak doğanın büyük bir kıskançlıkla koruduğu genetik şifre ile mümkündür.

Bu durumda genetik şifrenin nasıl evrildiğini bilmek, yaşamın bütün gizemine ışık tutacağından, son derece önemlidir.

Bu başlık altında, genetik şifrenin evrimi vesilesi ile, dünyada yaşamın nasıl ortaya çıktığını tartışacağız.

yaşamın dünya üzerinde yalnız bir kerede ortaya çıkması nereden çıktı? bunu iddia etmek mümkün değil. Belki farklı yaşam şekilleri var olmuş ancak aralarından biri günümüze kadar gelmiş olabilir. Kaybolan yaşam şekilleri çok erken dönemlerde yok oldularsa kanıt manıt da bırakmamışlardır.

Söylenmesi gereken tüm canlıların aynı temel üzerine kurulu olduğu bariz ortada olduğu ve evrim teorisi ile birlikte kurgulandığında günümüzde var olan tüm canlı türlerinin kökeninin bir canlıya dayandığının mantıksal bir sonuç olduğudur.

Genetik şifrenin evrilmesi ne demek tam olarak. Ortada bir gizemli şifre mi var? Ayrıca evrim zaten genlerin değişimi ile mümkündür. Bildiğiniz evrimden farklı olarak bir de genetik "şifre"nin evriminden bahsetmek aynı şeyi yanlış birşekilde ifade etmek gibi geldi bana...

Link to post
Sitelerde Paylaş

yaşamın dünya üzerinde yalnız bir kerede ortaya çıkması nereden çıktı? bunu iddia etmek mümkün değil. Belki farklı yaşam şekilleri var olmuş ancak aralarından biri günümüze kadar gelmiş olabilir. Kaybolan yaşam şekilleri çok erken dönemlerde yok oldularsa kanıt manıt da bırakmamışlardır.

Söylenmesi gereken tüm canlıların aynı temel üzerine kurulu olduğu bariz ortada olduğu ve evrim teorisi ile birlikte kurgulandığında günümüzde var olan tüm canlı türlerinin kökeninin bir canlıya dayandığının mantıksal bir sonuç olduğudur.

Genetik şifrenin evrilmesi ne demek tam olarak. Ortada bir gizemli şifre mi var? Ayrıca evrim zaten genlerin değişimi ile mümkündür. Bildiğiniz evrimden farklı olarak bir de genetik "şifre"nin evriminden bahsetmek aynı şeyi yanlış birşekilde ifade etmek gibi geldi bana...

Yaşamın dünyada bir kerede ortaya çıktığı iddiasını nasıl mı savunurum?

Kolaylıkla. Hiç zorluk çekmeden.

Mevcut canlılara bakarsın. Hepsi de aynı genetik şifreyi kullanıyorlarsa, hepsinin ortak atası birdir. Aynı kökten gelmektedirler.

Tabii biz yalnız genetik şifre ile de tatmin olmayız.

Amino asitlerin stereoizomerlerine bakarız. Hepsi ışığı sola kırıyor.

Karbonhidratlara bakarız, hepsi ışığı sağa kırıyor.

Dünyada yaşayan bütün canlılar (bir iki ilginç istisnası dışında ki onları da açıklamak mümkün)moleküler düzeyde aynı niteliklere sahipler.

Abiyogenezin en başlarında birden fazla canlı türü ortaya çıkmış olabilir mi? Senin iddian bu. Sana göre olabilir..

Teorik olarak mümkün ama, pratik olarak hiç olası değil. Dünya yaz boz tahtası mı?

Genetik şifre cennetten zembille inmedi.

Dünyadaki moleküllerden evrildi.

Moleküller kimyasal evrime maruz kaldılar..

Proteinler mi ilk, yoksa nükleotidler mi ilk sorununun cevabını arıyoruz.

Genetik şife nasıl evrildi?

Konuyu tartışmaya başlayınca daha iyi anlaşılacak.

Aslında bu soruyu sordum ama, kesin cevabının bilinmediğini de biliyorum.

Kimseden doğru cevap beklemiyorum.

Sadece intelligent açıklamalar bekliyorum.

Canlıların aynı temel üzerine kurulduğu bariz olmasa da, bilimsel bir çıkarım elbette.

Bu tartışmakta bir sakınca görmüyorum.

Bi zahmet katılırsanız çok memnun oluruz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hepimizin ortak atası bir olabilir ama bu atadan önce başka ataların evrimleşip yok olmadığı anlamına gelmez.

İlk kendi kendine kopyalanabilen molekül birden fazla çeşitte ortaya çıkmış olabilir ve bunların en iyisi bugünkü ilk ortak atayı oluşturmuş olabilir. Bu evrimle ve ortak ata ile çelişen bir durum değildir. Ataların en iyisi bugünkü canlıların ortak atasıdır. Bunun ilk ve tek ve sadece tek deneme olması akıl dışı olurdu.

En yakın teorem "RNA Dünyası" teoremidir, ilk kopyalanabilen molekül bir RNA molekülüydü . Genetik şifrenin kendisi idi, genetik molekül de kopyalanarak kendine bedenleri oluşturan canlıları yaptı. Yani aslında genetik şifre canlılar için oluşmuş bir molekül değildir. Canlı bedenler ilk kopyalanabilen RNA molekülün bir "yan ürünüdür".

Aslında bahsedildiği gibi denetik şifre tek değildir.

Hücre içindeki DNA, hücre dışına mRNA ile bilgi taşır , tRNA proteinleri dönüştürür, RNA proteinleri oluşturur. Genetik şifre ve kopyalama işlemi aslında birden fazla molekül ve enzim ve katalizörlerin birlikte çalıştığı bir süreçtir. Ve tıpki canlılnın kopyalanması ve çeşitlenmesi gibi karmaşık ve uzun bir evrim sürecinden geçmiş olmalıdır.

Karmaşık bir kimyasal evrim süreci.

Bugün için bu biyokimyasal reaksiyonların çoğunluğunu çözebilmiş olsak da "ilk kopyalayıcılardan" "DNA transkripsiyonuna" giden çook uzun bir evrimsel yol olması gerekir. Onu da tam olarak çözebilmiş değiliz sanırım ... 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hepimizin ortak atası bir olabilir ama bu atadan önce başka ataların evrimleşip yok olmadığı anlamına gelmez.

İlk kendi kendine kopyalanabilen molekül birden fazla çeşitte ortaya çıkmış olabilir ve bunların en iyisi bugünkü ilk ortak atayı oluşturmuş olabilir. Bu evrimle ve ortak ata ile çelişen bir durum değildir. Ataların en iyisi bugünkü canlıların ortak atasıdır. Bunun ilk ve tek ve sadece tek deneme olması akıl dışı olurdu.

En yakın teorem "RNA Dünyası" teoremidir, ilk kopyalanabilen molekül bir RNA molekülüydü . Genetik şifrenin kendisi idi, genetik molekül de kopyalanarak kendine bedenleri oluşturan canlıları yaptı. Yani aslında genetik şifre canlılar için oluşmuş bir molekül değildir. Canlı bedenler ilk kopyalanabilen RNA molekülün bir "yan ürünüdür".

Aslında bahsedildiği gibi denetik şifre tek değildir.

Hücre içindeki DNA, hücre dışına mRNA ile bilgi taşır , tRNA proteinleri dönüştürür, RNA proteinleri oluşturur. Genetik şifre ve kopyalama işlemi aslında birden fazla molekül ve enzim ve katalizörlerin birlikte çalıştığı bir süreçtir. Ve tıpki canlılnın kopyalanması ve çeşitlenmesi gibi karmaşık ve uzun bir evrim sürecinden geçmiş olmalıdır.

Karmaşık bir kimyasal evrim süreci.

Bugün için bu biyokimyasal reaksiyonların çoğunluğunu çözebilmiş olsak da "ilk kopyalayıcılardan" "DNA transkripsiyonuna" giden çook uzun bir evrimsel yol olması gerekir. Onu da tam olarak çözebilmiş değiliz sanırım ... 

Soruyu yanıtlayacağınıza, siz de Bilimselmaymun kardeşimiz gibi, bin dereden su getirip soruyu saptırıyorsunuz.

Şu olur bu olmaz,halamın testisleri olursa amcam olur gibisine yorumlara ne gerek var.

Bu meret büyük bir olasılıkla bir kerede ortaya çıktı işte. İki kerede ortaya çıkması bir kerede ortaya çıkmasıdan çok daha az olası.

Şifre önümüzde duruyor.

Cevaplamamak için kendinize mazeret bulmaya çaılşacağınıza, soruyu doğru kabul edip yanıtlayın önce..

Diğer olasılıkları sonra tartışırız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem genetik şifrenin birden fazla kere keşfedilebileceği kurgulanıyor, önce ona hitabedelim.

Evet. Teorik olarak herşey mümkün ama elde tek bir delil bile yok.

Bugün dünyada yaşayan milyonlarca canlı aynı genetik şifreyi kullanıyor.

Demek ki bu genetik şifre ne zaman ortaya çıktı ise, aynen devam ediyor.

Çünkü ikinci bir şifre olsaydı, en azından bazı canlıların o şifreyi kullanmaları gerekirdi.

Bu genetik şifreden önce başka bir genetik şifre var olabilir miydi?

Yeni şifre eskinin yerini aldı ise, böyle bir olasılık bir spekülasyondan ibarettir diyebiliriz.

Hiç de olası değil. Çünkü bu genetik şifre büyük bir olasılıkla ilk canlı hücrede ortaya çıkmıştır.

O çoğalıp evrimleşerek diğer canlıları oluştururken olduğu gibi korunmuştur.

Bu durumda ayrıca Ockham's razor devreye giriyor.

Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem

Antiteler gereğinden fazla çoğaltılmamalıdırlar.

Umarım bu açıklama şimdilik yeter. Başka açıklamaları da var ama onları da sonra tartışırız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Madem genetik şifrenin birden fazla kere keşfedilebileceği kurgulanıyor, önce ona hitabedelim.

Evet. Teorik olarak herşey mümkün ama elde tek bir delil bile yok.

Bugün dünyada yaşayan milyonlarca canlı aynı genetik şifreyi kullanıyor.

Demek ki bu genetik şifre ne zaman ortaya çıktı ise, aynen devam ediyor.

Çünkü ikinci bir şifre olsaydı, en azından bazı canlıların o şifreyi kullanmaları gerekirdi.

Bu genetik şifreden önce başka bir genetik şifre var olabilir miydi?

Yeni şifre eskinin yerini aldı ise, böyle bir olasılık bir spekülasyondan ibarettir diyebiliriz.

Hiç de olası değil. Çünkü bu genetik şifre büyük bir olasılıkla ilk canlı hücrede ortaya çıkmıştır.

O çoğalıp evrimleşerek diğer canlıları oluştururken olduğu gibi korunmuştur.

Bu durumda ayrıca Ockham's razor devreye giriyor.

Entia non sunt multiplicanda praeter necessitatem

Antiteler gereğinden fazla çoğaltılmamalıdırlar.

Umarım bu açıklama şimdilik yeter. Başka açıklamaları da var ama onları da sonra tartışırız.

Elde somut herhangi bir kanıt olmadığına göre bu açıklamaya itiraz etmekte mümkün değil .

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elde somut herhangi bir kanıt olmadığına göre bu açıklamaya itiraz etmekte mümkün değil .

Elde somut kanıtlar var.

Onların yorumu sorunlu ama.

İtiraz edecek çok yönü var. Çünkü teorik alternatifleri çok..

Ama yalnız tek bir genetik şifre var.

Neden?

Ve nasıl evrildi?

Genetik şifre mi önce geldi, canlılık mı?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elde somut kanıtlar var.

Onların yorumu sorunlu ama.

İtiraz edecek çok yönü var. Çünkü teorik alternatifleri çok..

Ama yalnız tek bir genetik şifre var.

Neden?

Ve nasıl evrildi?

Genetik şifre mi önce geldi, canlılık mı?

Mesela nasıl somut kanıtlar var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

ilk kendini kopyalayabilen molekülün RNA olduğu üzerinde anlaşma var ise.

RNA nın bu kopyalama işlemini nasıl başardığına bakmak gerekecek.

Tabi bundan önce RNA yı oluşturan yapıtaşlarına, Bu yapıtaşlarının nasıl bir araya geldiklerine, bunların nasıl sarmal oluşturduklarına ve bu sarmalın nasıl birken iki olduğu kimyasal olaylara bakmak gerekir.

RNA nın kimyasal açılımı, A,G,S,T yapıtaşları ortamda nasıl oluşuyor?

Bunlar oluştuktan sonra beraberce tek bir RNA molekülünü nasıl oluşturuyorlar ve bu molekül nasıl kendini kopyalıyor?

Bütün bu kimyasal tepkimeleri tek tek ele alıp incelemek gerekir.

RNA molekülünün bir tek defada ordaya çıkmasının önemi yok. Bu molekül çoğalabilmesi için, içinde bulunduğu ortamda bir çok yapıtaşlarının bulunması da gerekli. Yani, adenin, guanin, sitosin, timin ve urasil in oluştuğu kimyasal olayları da göz önüne almak gerekir. Bunlardan en azından ilk dört yapıtaşı önceden oluşmuş olması gerekir. vs vs.

Bu kimyasal olayları takip ettikce, en önemli unsunlardan biri, bağ oluşturan elementlerin bulunması olduğunu görürüz. Karbonun, oksijenin, hidrojenin, kükürtün, demirin, vs bağlarının olması kimyasal tepkimelere neden olmakta ve bu tepkimeler, olası tüm ihtimalleri deneyerek ortamda pek çok bileşik madde oluşmasını sağlamaktadır. İşte bu birleşik maddeler içinde de RNA nın terkibindeki AGST ler de var. Bunlar oluşunca gerisi çorap söküğü gibi gelir. Bir kez RNA oluşarak bundan ikinci bir kopyalama işlemi başarıldıktan sonra artık canlılığın temeli atılmıştır. Bu temel üzerine 4 milyar yılda, yüksek yapılı canlılara kadar süren canlı evrimi serüveni ortaya çıkmış olur.

Zaman, nasıl ki taşta, toprakta, elementlerde, birikir iz bırakıyor ise canlı serüveninde de bu izler süre gelmektedir. 4 milyar önceki kimyasal reaksiyonlar şu anda da devam etmektedir. Ve bu 4 milyar yılda ortaya çıkmış, iz bırakmış oluşumlar şu anda da yan yana durmaktadır. Tek hücreli canlılardan, çok hücreli ve yüksek yapılı canlılara kadar pek çok örnek yanyanadır.

Yeryüzünde hiçbir canlının bulunmadığı dönemlere geri dönüş mümkün değil ama o dönemlerde canlılık ve temel taşları nasıl ortaya çıktı ise şimdi de bu ortaya çıkış süregelmektedir. Ancak ortamda o kadar fazla canlı molekülleri oluşmuş durumdadır ki. Bunlar içinde hangisinin sıfırdan başladığını bulmak mümkün değildir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ilk kendini kopyalayabilen molekülün RNA olduğu üzerinde anlaşma var ise.

RNA nın bu kopyalama işlemini nasıl başardığına bakmak gerekecek.

sanırım üstte yazdıklarım iyi okunmamış, ribozyme rnalarıdır ve üretilmiştir. kendi reaksiyonunu kendisi katalizler bu rna türü, herhangi bir protein yapılı enzime gerek duymadan, etraftaki nükleotidleri kullanarak kopyasını üretir;

http://en.wikipedia.org/wiki/Ribozyme

bazı rna türleri hem bilgi işleri hem de hemde katalizör işi yapabiliyor. ribozyme, "ribonükleic acid enzym"in kısaltılmışıdır. üstelik rna'nın kendisini kopyalaması yetmez. etraftaki aminoasitleri katalizleyerek peptit zincirlerini ve proteinleri oluşturması gerekir. ilkel dünyada muhtemelen böyle oldu. bu proteinler sonra iyonlarla birleşerek enzimlere dönüştü. enzimlerde ortamdaki rna'lar ile birlikte DNA yı sentezledi. daha sonra, nükleik asitler, enzim ve proteinler bir araya gelerek coaservatı meydana getirdi. coaservatta genetik şifrenin gitgide karakterize olmasıyla ilk canlı hücreler evrimleşti.

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...