Jump to content

Emin olamayan allah


Recommended Posts

NECM

1,2.Battığı zaman yıldıza andolsun ki, arkadaşınız (Muhammed haktan) sapmadı ve azmadı.

3.O, nefis arzusu ile konuşmaz.

4.(Size okuduğu) Kur'an ancak kendisine bildirilen bir vahiydir.

5,6,7.(Kur’an’ı) ona, üstün güçlere sahip, muhteşem görünümlü (Cebrail) öğretti. O, en yüksek ufukta bulunuyorken (aslî sûretine girip) doğruldu.

8.Sonra (ona) yaklaştı derken sarkıp daha da yakın oldu.

9.(Peygambere olan mesafesi) iki yay aralığı kadar, yahut daha az oldu.

10.Böylece Allah kuluna vahyedeceğini vahyetti.

Birinci ayetten 10.ayete kadar hangi konuda ne anlatmaya calistigi belli. Burda hala kendisine inanilmasi derdinde. Bunu yaparkende yay diye bir ölcü kullanmis. Belki iki adim ayni sey ama yay ne bilmiyoruz. Apacik kuran iste anlayamayanin bir yerleri baglanmis mühürlenmis olmali. Müslümanlar anliyorlar ama. Neyse bu allahin kararsiz kasimliklarina ne ilk örnek nede son. Buna bir örnekte ben vereyim;

ENFÂL SÛRESİ

...

65. Ey Peygamber! Müminleri savaşa teşvik et. Eğer içinizde sabırlı yirmi kişi bulunursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) yüz kişi bulunursa, inkar edenlerden bin kişiye galip gelirler. Çünkü onlar anlamayan bir kavimdir.

66. Şimdi ise Allah yükünüzü hafifletti ve sizde muhakkak bir zaaf olduğunu bildi. Eğer içinizde sabırlı yüz kişi olursa iki yüz kişiye galip gelirler. Eğer içinizde (sabırlı) bin kişi olursa, Allah’ın izniyle iki bin kişiye galip gelirler. Allah sabredenlerle beraberdir.

Bu ne kararsizlik? Bence burda muhammedin insanlari savasa ikna etme motive etme problemi var. Vee hoooop ne yapiyor ayetleri salliyor..

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 140
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Ne dediginden emin olamayan allahin muglak sözleri ile devam ediyoruz...

Kehf

20 - “Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.”

Bu ayette ise ele gecirilen insanlarin sadece taslarla öldürülme veya kendi dinlerine cevirme seceneginden baska bir secenegin aklina gelmemesi durumu anlasilmaktadir.Tanriya yakisan kesin ve net bir ifade bulamamakta insanlari iki secenekle korkutma yöntemini secmektedir.

"Kendi dinlerine döndürürler" korkutmasi ise komik olarak siritmakta.Aciz caresiz bir halde oldugunu anlamaktayiz. Ayrica diger dinlerin insanlarini da kendinin yarattigini, kitaplarini yolladigini iddia etmiyor mu?

Diger kitapta benim oglum dedigi peygamberinin dinine sahip olan insanlari müslümanlara öldürtmek icin yanip tutusmasina, onlari karalayip hor görmesine ne demeli?

"ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler." cümlesi de muglak ve kendinden ne söylediginden emin olamayan birisinin ifadesidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynen senin dediğin şey anlatılmaya çalışılıyor ziver. Burada surenin bu ayetinin ne anlama geldiğini gösteren önceki ayetler alınmayıp yay tartışılmaya sunulmuş. Tek başına bu bir metin eleştirisi olamaz, mümkün değil. Allah bilmiyor demeye getirilerek gargara yapılıyor. Ama düşüncede sınır yok dimi ziver :) Bak arkadaşa biraz yardımcı olalım ve Allahın daha bilmediği! neler varmış örnek konu verelim kendisine.

Mesela bu surenin ilk ayetinin 6 farklı çevirisi:

Ali Bulaç 1- Battığı zaman yıldıza andolsun;

Diyanet Vakfı 1. Battığı zaman yıldıza andolsun ki;

Edip Yüksel 1. Düşerken yıldızlara andolsun.

Elmalılı Hamdi Yazır 1-İnmekte olan necme (yıldıza, Kur'an'ın inen miktarına) yemin ederim ki,

Süleyman Ateş 1. Aşağı kayan yıldıza andolsun ki:

Yaşar Nuri Öztürk 1 Yemin olsun inip çıktığı zaman yıldıza/fışkırıp çıktığı zaman çimene/süzülüp aktığı zaman Ülker Yıldızı'na/aşağı indiği zaman o parçalar halinde ağır ağır gelene,

Gördünmü sevgili ziver, bu Allahın kafası karışık. Yıldızı batırmış, düşürmüş, kaydırmış. Hiç yıldız bunları yapabilir mi? :)

Selam ederim.

Burada en dost doğru tercüme yapan Süleyman Ateş'tir. Çünkü adamlar Kuran'ın her yerinde atmosfere giren küçük asteroit parçalarını Kayan Yıldızlar olarak anlamaktadırlar.

Teşekkürler Süleyman Ateş. :)

Yeni yetmeler Kuran'ın anlamını bile değiştiriyor. Asıl sağlam olanlar yine bilimden falan anlamayan dosdoğru tercüme yapan eski dede tipli adamlar. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada en dost doğru tercüme yapan Süleyman Ateş'tir. Çünkü adamlar Kuran'ın her yerinde atmosfere giren küçük asteroit parçalarını Kayan Yıldızlar olarak anlamaktadırlar.

Teşekkürler Süleyman Ateş. :)

Yeni yetmeler Kuran'ın anlamını bile değiştiriyor. Asıl sağlam olanlar yine bilimden falan anlamayan dosdoğru tercüme yapan eski dede tipli adamlar. :)

Vaaaay inevitablen :) Sendeki gelişim gözardı edilemez. Yakalamışsın yine bir balık. Ama dur ben şimdi bu iddiana karşılık kıvıra... pardon açıklama getireyim :D

Şimdi kuranın indiği zamandaki yaygın inanış yıldızların kaydığı idi. Ama tabi ki allah kayanın göktaşı olduğunu biliyor fakat insanlardan çekindiği ve imanlarının zayıflamasını istemediği için bu inanışı ayetleriyle devam ettirmek zorunda kaldı.

Açıklamam tatmin edici oldu mu ine? :D Bununla idare ediver artık ne yapak.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir dedigi bir dedigini tutmayan emin olamayan allahin ayetlerine devam ediyoruz.

Bakara

106 - Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Bu ayet her seyi bütün ciplakligi ile gözler önüne seren bir ayettir.Inandiklari dinin kitabinda neler oldugundan bir habersiz yasayan müslümanlara söylenebilecek favori ayetlerden birisidir diye düsünüyorum.

Dikkat edilmesi icin "kaldirir veya onu unutturur" kelimelerini büyülttüm. Hic bir güce sahip olamayan allah kararsiz ve ne yapacagini bilmedik bir sekilde atip tutmakta fakat kuranin icinde birbirleri ile celisen ayetlerin ne birisini kaldirabilmis...ne de unutturabilmis.

Kendinden emin olamayan allahin ayetlerine devam edecegiz...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu toparlayalim cünkü bu iletiden sonra "emin olamayan allah'in" bir ayetini daha asacagim ki o ayeti cok önemsiyorum.

Necm 9

"Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu."

Sâffât 147

Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

Araf

4. Nice memleketler var ki biz onları helâk ettik. Azabımız onlara geceleyin yahut gündüz istirahat ederlerken geldi.

Kehf

20 - “Çünkü onlar sizi ele geçirirlerse ya taşlayarak öldürürler, yahut kendi dinlerine döndürürler. O zaman da bir daha asla kurtuluşa eremezsiniz.”

Bakara

106 - Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Bu ayetlerden baska muglak ve oynak ayetler bulunmakta fakat yukarida olanlar ve daha sonra asacagim ayet önemli olanlaridir.

Yaratan bir güc olsa bu hatalara düsmez ve "oynak, muglak" ifadeler kullanmaz...kullanmamalidir.Bu ayetler kuranin insanlar tarafindan islerine geldigi gibi yazilmis oldugunun kanitlarindan bazilaridir.

"OL" demesi ile istedigi her seyin aninda olacagi ifade edilen allah kurani "OL" demesi ile bir anda olduramamis 23 seneden fazla bir zamanini almistir.

Evreni ve bütün canlilari yarattigi iddia edilen allah, ayetler okundugu zaman gücsüz, aglayan, sizlayan, yemin eden, beddua ve intizar eden, bilimin hic bir dalini bilmeyen, erkeklerin cinsellikleri ile ugrasan ve kadin pazarlayan bir görünümdedir.

Kurani cok okuyan ve aklini mantigini calistirabilen herkes allahin olmadigini, uyduruk bir efsane oldugu anlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

cgi;

OL Emrini çok yanlış anlıyorsunuz... Allah'ın iki şekilde yaratması vardır, birisi ibda, diğeri inşaa dır.. Birisi hiçten, yokluktan, Emir, İlim aleminden İrade edip Kudretin vasıtasız olarak tecelli etmesidir.... Diğer ise Kudretin perdeli olarak Hikmetin tecellisi ile sebebler perdesi arkasındaki yaratmadır.. OL Emri sürekli tecelli etmektedir..

Sen öyle şeyler istiyorsun ki; Bunlar hikmete terstir.. Neticede kainatta teceli eden kanunlar var; Allah kendi koyduğu kanunlara muhalefet etmiyor; kim için olursa olsun... Ettiği zaman da aklın bütün ihtiyarını elinden almıyor.. İnkar eden yine çeşitli sebebler ile muhalefet eder..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sorunlu olduğunu düşündüğüğünüz ayetler hakkında fırsat buldukça yazmaya çalışacağım.

Bakara

106 - Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Şimdi bu ayetteki savunmanın sizin dininiz bugün evet dediğine şimdi hayır, hayır dediğinize ise şimdi evet diyor şeklinde gelen itirazlara cevap olarak geldiği anlaşılıyor. Tanrı'nın geçici hükümler koyup sonra da bunları kaldırması Müslüman açısından bir tutarsızlık arzetmiyor. Bu mevcut durumların değişmesi ile yasaların değişmesine benziyor. Ayeti yalın olarak ele aldığımızda kainatı yaratan varlığın çölde bir bedevi ile konuşup, herkesi kendisine inandırmasını istemesini makul gören bir zihin açısından bir sorun yok burada. Şartlar değişiyor, hükümler değişiyor.

Yalnız bu kitap sahiden ilahi bir varlığın sözleri olsaydı o hükmün geçici olduğunu da belirtir, kimsenin kafasının karışmasına ve böyle itirazlar gelmesine müsade etmezdi. Ya da ilk başta şu durumda şimdilik şu olacak, ilerde şu olduğunda ise bu hüküm şununla değişecek deseydi gene bir sorun olmazdı. Kadiri mutlak olmak iddiasından olan bir varlıktan bu beklenirdi.

Peygamberin hayatına dair anlatılanlara ve bu konuya dair sunulan örneklere (içki yasağı gibi) bakınca açıkça peygamberin geçmişte koyduğu bir hükmü, sonrasında bu hükmün işine gelmemesi üzerine o hükmü kaldırıp yerine yenisini koyduğu görülüyor. Aslında ayet, delil olarak sunduğu uygulamalarla da aslında tam örtüşmüyor. Olaya buradan bakınca bu ayetin kılıf uydurma amaçlı olduğu görülüyor ammavelakin o kılıf da tam gelmiyor. İçkiyi alıştıra alıştıra kaldırmak ilahi bir varlığın üzerinde çok eğreti duruyor. Adama yeni bir din kurdurup herkesi ona düşman ediyorsun da sırf İslam'dan soğumasınlar diye içkiyi birden kaldırmayı mı göze alamıyorsun? Tanrı'nın kul gibi iş görmesi onun sıfatlarına yakışmıyor, kitapta konuşanın etrafındaki insanların dağılmasını engellemek için böyle yollara başvurduğu çok sırıtıyor.

Başlığı tümden okuyup diğer ayetlerle de ilgili bir şeyler yazmayı planlıyorum. Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sâffât 147

Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

Ayet mealinin mevcut halinden sanki Allah'ın peygamberini ne kadar insana göndermiş olduğundan emin olmadığı anlaşılıyor. Ama gene de şunlara bir bakın:

İmam İskender Ali Mihr :Ve onu yüz bin veya daha fazla (kişiye), (resûl olarak) gönderdik.

Diyanet İşleri : Biz onu yüz bin, yahut daha fazla insana peygamber olarak gönderdik.

Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onu yüz bin kişiye, yahut daha da artmakta olan bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.

Adem Uğur : Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Ali Bulaç : Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

Ali Fikri Yavuz : Biz onu yüzbine, hatta daha ziyadesine peygamber göndermiştik.

Bekir Sadak : Onu, yuzbin veya daha cok kisiye peygamber olarak gonderdik.

Celal Yıldırım : Ve onu yüzbin veya daha fazla bir topluluğa peygamber olarak gönderdik.

Diyanet İşleri (eski) : Onu, yüzbin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Diyanet Vakfi : Onu, yüz bin veya daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Edip Yüksel : Biz onu yüzbin veya daha çok kişiye gönderdik.

Elmalılı Hamdi Yazır : Ve onu yüz bine Resul gönderdik ve hattâ artıyorlardı

Elmalılı (sadeleştirilmiş) : Ve onu (Yunus'u) yüz bin insana peygamber olarak gönderdik ve hatta artıyorlardı.

Elmalılı (sadeleştirilmiş - 2) : Biz onu (Yunus'u) yüz bin veya daha çok insana peygamber olarak gönderdik.

Fizilal-il Kuran : Ve onu yüz bin insan ya da daha çok kişiye peygamber olarak gönderdik.

Gültekin Onan : Onu yüz bin veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

Hasan Basri Çantay : Onu yüz bine peygamber gönderdik. Hattâ artıyorlardı da.

İbni Kesir : Onu yüz bin veya daha fazlasına elçi gönderdik.

Muhammed Esed : Ve onu (bir kez daha kendi halkına,) yüz bin veya daha fazla (kişi)ye gönderdik.

Ömer Nasuhi Bilmen : (147-148) Ve O'nu yüz bin ve daha artar olana (böyle bir kavme peygamber) gönderdik. Nihâyet imân ettiler, artık onları bir müddete kadar geçindirdik (faidelendirdik).

Şaban Piriş : Sonra da onu yüz bin kişiye veya daha fazlasına göndermiştik.

Suat Yıldırım : Biz onu yüz bin nüfuslu bir şehre göndermiştik, hatta gittikçe nüfusları artıyordu da.

Süleyman Ateş : Ve onu yüz bin insana ya da daha fazla olanlara elçi gönderdik.

Tefhim-ul Kuran : Onu yüz bin olan veya (sayısı) daha da artan (bir topluluk)a (peygamber olarak) gönderdik.

Ümit Şimşek : Ve onu yüz bin, hattâ daha fazla kişiye peygamber gönderdik.

Yaşar Nuri Öztürk : Onu yüz bin kişiye yahut daha fazla olanlara elçi olarak gönderdik.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir dedigi bir dedigini tutmayan emin olamayan allahin ayetlerine devam ediyoruz.

Bakara

106 - Biz herhangi bir âyetin hükmünü yürürlükten kaldırır veya onu unutturur (ya da ertelersek), yerine daha hayırlısını veya mislini getiririz. Allah’ın gücünün her şeye hakkıyla yettiğini bilmez misin?

Bu ayet her seyi bütün ciplakligi ile gözler önüne seren bir ayettir.Inandiklari dinin kitabinda neler oldugundan bir habersiz yasayan müslümanlara söylenebilecek favori ayetlerden birisidir diye düsünüyorum.

Dikkat edilmesi icin "kaldirir veya onu unutturur" kelimelerini büyülttüm. Hic bir güce sahip olamayan allah kararsiz ve ne yapacagini bilmedik bir sekilde atip tutmakta fakat kuranin icinde birbirleri ile celisen ayetlerin ne birisini kaldirabilmis...ne de unutturabilmis.

Kendinden emin olamayan allahin ayetlerine devam edecegiz...

Diğer ayetlere gelen itirazlarınıza baktım da 'veya' bağlacı ile ilgili ciddi bir yanlış anlamanız var.

''kaldırır veya onu unutturur''

Burada ikisinden birini yaparım (ama hangisini yapacağımı ben de şu an kestiremiyorum) anlamı değil ben bazen hükümleri kaldırırım, bazen de o hükümleri özellikle unutturum anlamı var. Burada peygamberin yan çizdiği, böyle bir tavrın ilahi bir varlığa yakışmayacağı vs. söylenebilir. Ayet bu yönden yerden yere vurulabilir. Ama ayette bir muğlaklık ya da belirsizlik yok.

Sizin ''veya, yahut, ya da'' bağlaçlarının kullanımı ile ilgili ciddi bir sorununuz var muhtemelen.

Selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

kaldırır veya onu unutturur

Ayetin devamında da bu var.

hayırlısını veya mislini getiririz

Mesela burada da aynı şey var.

Ortada tek bir ayetin hükmü yok ki Allah bunu ya unutturacak ya da kaldıracak, ikisinden birini seçmek zorunda, dolayısı ile ikisini de zikrettiği için burada bir muğlaklık söz konusu olsun. Allah, bazı ayetlerin hükümlerini kaldırmış, bazı ayetlerinkini de unutturmuş. Sonra gene bu ayetlerin bir kısmının yerine daha hayırlısını bazısının yerine de mislini getirmiş.

Her hangi bir muğlaklık yok yani özetlen.

Selamlar

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ortada tek bir ayetin hükmü yok ki Allah bunu ya unutturacak ya da kaldıracak, ikisinden birini seçmek zorunda, dolayısı ile ikisini de zikrettiği için burada bir muğlaklık söz konusu olsun. Allah, bazı ayetlerin hükümlerini kaldırmış, bazı ayetlerinkini de unutturmuş. Sonra gene bu ayetlerin bir kısmının yerine daha hayırlısını bazısının yerine de mislini getirmiş.

Her hangi bir muğlaklık yok yani özetlen.

Peki kaldirip unutturabildigi ayet var mi?

Yok!

Evreni yaratan güc oldugunu iddia eden bir tanrinin sözlerini tartistigimizi unutmayalim.Herkes bu baglamda hata yapmaktadir.Sizde ayni hataya düsmüsünüz.Eger äyetler bir tanrinin sözleri olmus idiler...

...bir tane celiski olmaz ve insanlar bunlari tartisamazlardi.

Akli basinda ilim irfan sahibi bir insan yazsa bu kitaptan 1000 kez daha üstününü yazar.Hatta yazilmistir.

Necm 9

"Araları iki yay aralığı kadar veya daha da yakın oldu."

Uzunluk ölcüsü birimlerini bilmeyen tanrimi olur? Hem "yay araligi kadar" hem de "veya daha da yakin oldu" gibi masallarda kullanilan muglak ifadeyi konusan tanri olmaz.

Sen kalk koskoca evreni yarat ayetlerinde masal anlatir gibi kici basi oynak ifadeler kullan.Yukarida bir araya topladigim ayetleri bu bakis acisi ile yeteri kadar actigimi düsünmekteyim.Dolayisi ile ayni seyleri yazmak istemiyorum.

Okuyanlarin "tanri" ve "insan" ayirimini yaparak ayetler hakkinda olan elestirilerini yapmalarini öneririm.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nahl

77 - Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

Uzunluk ölcüsü birimlerinden haberi olmayan allahin zaman ölcüsü birimlerinden de henüz haberi olmadigini bu ayette kullandigi "bir göz kırpması veya daha az bir zamandan" ifadesinden anlamaktayiz.

Insanlari korkutup inandirabilmek icin allahin güclü kudretli oldugunu vurgulamak gerekiyordu.Kuran sureleri ve ayetlerini düzenleyenler "Kiyame(t)" suresinde neler yazdigini unutmuslar ve "Nahl" suresinin icine bu muglak ayeti koymakta sakinca görmemisler diye düsünüyorum.

KIYÂME

6. “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.

7,8,9,10. Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

Simdi iki ayri surede ki ayetlerde kiyamet hakkinda belirtilen zamanlari birbirleri ile karsilastiriyoruz...

Hic birisinde kesin bir zaman birimi belirtilmemis ve muglak ifadeler kullanilmistir fakat burada iki muglak ifadeninde birbirleri ile celistiklerini görüyoruz.

Gözler kamasip ayin karanliga gömülüp, günes ve ayin bir araya gelebilmesi icin, kesin belli olmayan fakat uzun bir zaman diliminden bahsedilirken Nahl 77. ayette "bir göz kırpması veya daha az bir zamandan" ifadesi kullanilmistir.Burada cok kisa bir zaman dilimi anlatilmaya calisilmistir.

Kiyamet hakkinda farkli surelerde farkli ayetlerde zaman belirtirken, farkli muglak ifadeleri kullanan allahin "gece, gündüz, gün, göz kirpmasi" disinda baska zaman birimlerinden haberi olmadigini anlamaktayiz.

"Her şeyi hakkıyla bilen" allah, bunları kesin olarak bilmediği için mi bu sözcükleri kullanmış?

"allah'ın verdiği" aklı, bu konuları düşünmek için kullanmayı düşündünüz mü hiç?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Nahl

77 - Göklerin ve yerin gaybını bilmek Allah'a aittir. Kıyametin kopuşu yalnız bir göz kırpması veya daha az bir zamandan başkası değildir. Şüphesiz Allah her şeye kadirdir.

Uzunluk ölcüsü birimlerinden haberi olmayan allahin zaman ölcüsü birimlerinden de henüz haberi olmadigini bu ayette kullandigi "bir göz kırpması veya daha az bir zamandan" ifadesinden anlamaktayiz.

Insanlari korkutup inandirabilmek icin allahin güclü kudretli oldugunu vurgulamak gerekiyordu.Kuran sureleri ve ayetlerini düzenleyenler "Kiyame(t)" suresinde neler yazdigini unutmuslar ve "Nahl" suresinin icine bu muglak ayeti koymakta sakinca görmemisler diye düsünüyorum.

KIYÂME

6. “O kıyamet günü ne zaman?” diye sorar.

7,8,9,10. Gözler kamaştığı, ay karanlığa gömüldüğü, güneş ve ay bir araya getirildiği zaman, o gün insan “kaçış nereye?” diyecektir.

Simdi iki ayri surede ki ayetlerde kiyamet hakkinda belirtilen zamanlari birbirleri ile karsilastiriyoruz...

Hic birisinde kesin bir zaman birimi belirtilmemis ve muglak ifadeler kullanilmistir fakat burada iki muglak ifadeninde birbirleri ile celistiklerini görüyoruz.

Gözler kamasip ayin karanliga gömülüp, günes ve ayin bir araya gelebilmesi icin, kesin belli olmayan fakat uzun bir zaman diliminden bahsedilirken Nahl 77. ayette "bir göz kırpması veya daha az bir zamandan" ifadesi kullanilmistir.Burada cok kisa bir zaman dilimi anlatilmaya calisilmistir.

Kiyamet hakkinda farkli surelerde farkli ayetlerde zaman belirtirken, farkli muglak ifadeleri kullanan allahin "gece, gündüz, gün, göz kirpmasi" disinda baska zaman birimlerinden haberi olmadigini anlamaktayiz.

"Her şeyi hakkıyla bilen" allah, bunları kesin olarak bilmediği için mi bu sözcükleri kullanmış?

"allah'ın verdiği" aklı, bu konuları düşünmek için kullanmayı düşündünüz mü hiç?

Birinde kıyametin kopacağı zamanı bildirir tarzda bir söylem var.

Diğerinde ise kıyametin kopuş anını temsilleyen bir ifade.

Hani, çelişki nerede?

İki farklı eylem var ortada.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaman ve uzunluk ölcüsü birimlerinden dahi haberi olmayan, bedevinin uydurdugu göya yaratan allahin acizligi bilgisizligi ve cahilligi bu baslikta olan ayetler ile bir kez daha gözler önüne serilmektedir.

Görünmeyen bilinmeyen ve durmadan fütursuzca atip tutarak sallayip sacmalayan allaha inananlarin biraz olsun akillarini ve mantiklarini calistirarark ufuklarini acmalarini öneririm.

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Zaman ve uzunluk ölcüsü birimlerinden dahi haberi olmayan, bedevinin uydurdugu göya yaratan allahin acizligi bilgisizligi ve cahilligi bu baslikta olan ayetler ile bir kez daha gözler önüne serilmektedir.

Görünmeyen bilinmeyen ve durmadan fütursuzca atip tutarak sallayip sacmalayan allaha inananlarin biraz olsun akillarini ve mantiklarini calistirarark ufuklarini acmalarini öneririm.

Selamlar.

Arkadaşım bence sen yanlış değerlendiriyorsun. Hele konuda uzunluk ölçüsüne hiç ihtiyaç yok. İkiside zamanla ilgili ayetlerdir. Lakin çelişkide yoktur ayetlerde.

Çünkü.

1- Önce kıyametin ne zaman kopacağı sorusuna cevap aranır ve geleceğin bilgisi insana verilmez.

2- Kıyamet kopma anı süre olarak sorulur, cevap bu soruya göre verilmiştir.

Ama burada şu soruyu sorarak çelişki arayabilirdin.

Diyebilirdin ki, hem gaybı madem Allah biliyor, o zaman Muhammed neden kıyamet kopmuşda ordaymış gibi kıyametin bir anlık bir zaman diliminde oluşacağını söylüyor. Bak bu soru bu ayetlerde en mantıklı soru olurdu.

Ama bu sorununda cevabı var. Hep dediğim gibi kurana bütüncül bakamazsak tamamına ve mesajına vakıf olamayız.

İnsana sınav için dünyada bir mühlet verilmiştir. Ama kıyamet anı, yani son an, herşeyin bilgisinin insana açık edileceği anın uzun olmaması gerekir. Çünkü herşey ayan beyan ortaya çıkınca, inananlar ve inanmayanlar birbirinden nasıl ayırt edilecek? Gerçi bu Tanrı için güç değil ama bizim eylemlerimiz yine bizimle ve Tanrıyla ilişkili. Hepsi bütüncül yani. İman için düzen böyle kurulmuştur ve her tür fizik yasaya, doğadaki oluşuma, insanın fıtratına vs en uygun olanı budur.

Tanrı görünse idi imandan bahsedemezdik. Bu yüzden bu kıyametin oluş süresinin bu açıklaması kuranda bu şekildedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrı görünse idi imandan bahsedemezdik. Bu yüzden bu kıyametin oluş süresinin bu açıklaması kuranda bu şekildedir.

iman ne diye kıstas o zaman? neden bu kadar saplantı düzeyinde üzerinde duruluyor. neymiş, allah şeytanla iddiaya girmiş, şimdi onun sonucunu bekliyorlarmış. sen git bu masalları çocuklara anlat, foruma yazma.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...