Jump to content

Eğitim Nedir?


Recommended Posts

  • İleti 195
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Hala anlamadığını açıkca görüyoruz da ondan drekinci.

Genetik altyapımız 40,000 yıldır değil, kafadan bri 250 bin yıldır hemen hemen aynı kalmış olmasına karşın geldiğimiz uygarlık seviyesi sürekli ileri gitmesi, bizim hala davranışlar olarak 250 bin yıl önceki insanlar gibi yaşadığımız gerçeğini değiştirmiyor drekinci.

Gerçi bilimsel olarak, 250 bin yıl önce insanların varlığına dair bulgular var, ama kültüre dair pek bir şey yok elde kalan. Fakat, en azından senin söylediğin 40 bin yıl öncesine dair bulgular, o zamanda davranışlarımızın aynı şimdiki gibi olduğuna dair.

Elbette davranışlarımız hiç mi değişmedi? Muhakkak değişti.

Hala eğitim, kapitalizmi bilmiyoruz, komünizmi bilmiyoruz vs. vs. diyorsun. Bak sana açık ve net olarak ifade edeyim:

İnsan davranışları temel, yani üzerinde bina edilen şey olarak iki gruba ayrılır. Birisi refleks davranışlardır. Ani gelişen olaylara karşı ani ortaya konan tepkileri ifade eder. Bu davranışlar hemen hemen tamamen ilkel beyinsel sistemlerin etkisiyle belirlenir. Burada bahsedilen olgu, klasik elin yanınca düşünmeden çekmen gibi basit reflekslerden daha öte bir olgudur.

Uzun vadeli işlevler ise, eğitimle yönlendirilir. Fakat uzun vadeli yolun hedeflerinde ise o refleksler belirleyici olabilir. Bu nedenle uzun vadeli davranışların genetik yapıdan soyutlanması da mümkün değildir.

Ve doğada siyah ila beyaz yoktur. Gradyan denen olgu geçerlidir. Kısaca, her davranış hem eğitim hemde refleks kökenli tepkilerin bir karışımından oluşur.

İşte bu nedenle de, sadece eğitimle davranışları yönlendirebilmen mümkün değildir. Fakat, şu kesindir, eğitimle uzun vadeli çaba gerektiren davranışları çok çok iyi yönlendirebilirsin.

>>> Bunları insan doğasına aykırı bulmak, ütopya olarak nitelemek kendi gelişmemizin önünü tıkamak anlamı taşır.

Ama öyle. Ne yapabiliriz ki, genlerimizi biz tespit etmiyoruz, en azından şimdilik. Zira:

İşte o aldığıyla yetinen, uyuşmuş, yerinde saymayı, durumunuzu korumayı yeterli bulan bir kişilik yapısınında temellerinde, sömüren adamında temellerinde maalesef ki o genetik yapı yatar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BAAL.

Birey toplumun bir ögesidir. Bireyden kopuk, bireyden bağımsız toplum olmaz.

Birey başka, toplum başka birşey değildir.

Dolayısıyla birey ile toplum arasındaki çelişkiden ne anlamak gerek?

Zazonun son iletisinden nasıl birey toplum çelişkileri çıkardın? Toplumdan koparak tüm ihtiyaçlarını kendisi temin edebilen bir birey olsa, böyle bir durum olabilse, zaten sosyal bir düzen kuramayız. Kurmaya gerek kalmaz. Herkes başının çaresine bakar. Sosyalleşmek, sosyal işbölümü, Bilim ve teknolojiyi kullanarak üretim yapmak, yardımlaşmak, dayanışma içinde olmak, bireysel çıkarlara ters değil, tam aksine bireysel kazanımları artıran bir durumdur.

Birey ile toplum arasında uzlaşmaz çelişki aramak, bu çelişkiyi kavgaya dönüştürmeden çözümlemek nasıl olabilir? Toplum her zaman bireyden güçlüdür. Toplum her zaman bireyi hizaya sokar. Bireylerin tek tek çıkarları toplumun çıkarları demektir. O halde öyle uygulamalar bulunmalı ki sonuçtan herkes yararlansın.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili anibal,

Son iletini yeni farkettim. BAAL e hitaben yaztığım iletiden önce senin iletin yoktu. Sonradan mı ilave ettin.

Neyse önemli değil.

Bu iletinde görüyorum ki, azar azar iddianı yeniden yönlendiriyorsun. Ve benim söylediklerime yaklaşıyorsun.

Eğitim ile, yaşam standartları ile, davranışlarımız direkt ilişkilidir. Dolayısıyla ne 250 bin sene önceki eğitim seviyemiz ne de yaşam standartlarımız aynı değildi. Bu nedenle davranışlarımız aynı olamaz.

Refleks ve dış ortama göre davranışlarımız kategorizasyonunu zaten ben daha önce Bilinç başlığında yapmıştım. Dış ortama göre davranışlarımız. Bilinçle, eğitimle, aklımızı kullanarak, yaşam standartlarımızı geliştiren ürünler üreterek ve bunları kullanarak davranışlarımızı disipline ederiz. İşte bu disiplindir insanı insan yapan.

İşte o aldığıyla yetinen, uyuşmuş, yerinde saymayı, durumunuzu korumayı yeterli bulan bir kişilik yapısınında temellerinde, sömüren adamında temellerinde maalesef ki o genetik yapı yatar.

Hayır sevgili anibal hayır. Bunlar senin uzun vadeli davranış diye tanımladığın davranışlardır ve eğitimle yönlendirilebileceğini sen de söylüyorsun. Burada havada kalan taraf bu davranışları genetikle ilişkilendirmen. Bu ilişkilendirme gayreti aynı zamanda bu tur olumsuz davranışları olumlamak demektir. Bu tür davranışlarda çaresiz kaldığımızı söylemek demektir. Bu tür tavranışların hep olacağını iddia etmek demektir. İşte benim itirazlarım da tam bu noktada başlıyor. Bunları genetik yapı ile ilişkilendirmek yanlıştır. Genetik yapı sömür, kötülük yap, yalnız kendini düşün vs demiyor. Hatta iyilik yap, dayanışma içinde ol, eşitlik için mücadele et vs de demiyor. insan olma mücadelemiz; aklımızı kullanmak, bedeni yeteneklerimizi kullanmak, doğruları tespit etmek, ihtiyaçlarımızı daha kolay üretebilmek, çelişkilerimizi çözmek, kurallara bağlamak, hak hukuk oluşturmak, kurallar, prensipler, yasalar koymak, bunlara uymak, uymayanları cezalandırmak vs vs vs ile olmaktadır.

Genetik yapıya takılıp kaldınız. Geçiniz, geçiniz.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BAAL.

Birey toplumun bir ögesidir. Bireyden kopuk, bireyden bağımsız toplum olmaz.

Birey başka, toplum başka birşey değildir.

Dolayısıyla birey ile toplum arasındaki çelişkiden ne anlamak gerek?

Zazonun son iletisinden nasıl birey toplum çelişkileri çıkardın? Toplumdan koparak tüm ihtiyaçlarını kendisi temin edebilen bir birey olsa, böyle bir durum olabilse, zaten sosyal bir düzen kuramayız. Kurmaya gerek kalmaz. Herkes başının çaresine bakar. Sosyalleşmek, sosyal işbölümü, Bilim ve teknolojiyi kullanarak üretim yapmak, yardımlaşmak, dayanışma içinde olmak, bireysel çıkarlara ters değil, tam aksine bireysel kazanımları artıran bir durumdur.

Birey ile toplum arasında uzlaşmaz çelişki aramak, bu çelişkiyi kavgaya dönüştürmeden çözümlemek nasıl olabilir? Toplum her zaman bireyden güçlüdür. Toplum her zaman bireyi hizaya sokar. Bireylerin tek tek çıkarları toplumun çıkarları demektir. O halde öyle uygulamalar bulunmalı ki sonuçtan herkes yararlansın.

Sevgiler.

Bende sizin gibi düşünüyorum ama ,bizim bu düşüncemiz mevcut tabloya uymuyor.

6 milyar dünyalı içinde yüzde kaçı hepimizin kaderinin birbirine, uzun zincirlemeler dolayısıyla bağlı olduğunu farkında?

Toplumun çıkarına olanın ,zaten bireyinde çıkarı olduğunun farkında olmayanlar insanları ne yapacağız..eğitimle kaç kişisine ulaşıp, kendi çıkarını değilde ,toplumun çıkarını önde düşünmesi gerektiğine ikna edeceğiz.

6 milyar dünyalının 500 milyonu bizim gibi düşünüp toplum için doğru olanı tercih etse ne değişir. Diğer kesim yüzünden çabamız boşa gidecek mağdur olacağız ve mecbur hepimiz bir takım bireysel çıkarlarımızı toplumun çıkarının önüne alacağız.

Her ulaştığımız insanı bile ikna edemeyebilirz.

Bizim için doğru olan bu düşünce, başkası için doğumundan ölümüne kadar yanlış kalmaya devam edecek. Ne yaparsak yapalım onu ikna edemeyeceğiz.Böyle insanlarda olacaktır...

Onlar bir fırsatını bulduklarında çabalarımzı kendi lehlerine suistimal edecektir.

Ama ne demişler '' Kabe'ye varamasamda ,yolunda ölürüm''...

Eğitmeye çalışmaktan başka çaremiz yok.Çünkü ne kadar eğitebilirsek o kadar faydalı sonuçlar alınır. Ona bir itirazım yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Hayır sevgili anibal hayır. Bunlar senin uzun vadeli davranış diye tanımladığın davranışlardır ve eğitimle yönlendirilebileceğini sen de söylüyorsun.

Hala anlatamadığımızı görüyoruz drekinci.

İnsana eğitim verirsin. Bu eğitim ancak uzun vadeli davranışları belirleyici olur fakat sadece yol gösterir.

Kısaca, genetik yapı senin nereye gitmek istediğine karar verir. Nasıl gideceğini ise eğitiminle belirlersin. Örnek şöyle daha kolay anlaşılabilir. Şu adamı öldürmek kararı genetik tabanından çıkar. Eğitim bunu değiştiremez. Ama onu kurşunla kalbinden vurarak öldüreceğini eğitiminle biliyor olursun. Bunun zor olduğunu, adama bilmem ne içirsen daha kolay olacağınıda eğitiminle bilirsin.

Eğitim sana yolları gösterir. Hangisine gideceğine dair tercihi genetik altyapın sağlar. Bu noktada, genetik altyapının elindeki yolların sayısı, eğitimle doğru orantılıdır. Eğitimsiz biri, kendine küfredeni dövmekten başka bir yol bilmiyor olabilir. Sen ona eğitimle sakin olmayı öğretemezsin ama sakin olup konuşmayı bir yol olarak öğretebilirsin. Kişi küfredeni döver mi, sakin mi kalır, bu onun genetik yapısına bağlı olur. Fakat, eğer sen adama küfredeni dövmekten başka bir yol öğretmemişsen, tek çıkarı hır çıkarmak olur.

İşte eğitim bunu getirir. Eğer insanlara kendini aldatan karısını öldürmeyi tek yol olarak öğretirsen, aldatılanların %90'ı katil olacaktır. Ama başka yolların varlığını öğretirsen, bu %20'ye düşüverir mesela. Burada eğitimi "Amanda karınız sizi aldatırsa öldürmeyin" diye yapamazsın fakat, asıl hususta burada.

Ama o %20'ye ne öğretirsen öğret, kendini aldatan karısını öldürecektir. O işte senin uç dediğin şeylerdir.

Ha, en başından beride diyoruz. Eğitim tamam. Ama genetik altyapıyı atlayarak eğitim ile insanlara hiç bir şey veremezsin. Sen ise hala ve boyuna eğitim ile genetik altyapıyı ayırmaya çalışıyorsun. Bu ikisini ayıramazsın. Sadece eğitimle davranışları düzenleyemezsin. Eğitimle ancak uzun vadeli davranışları düzenlemen mümkündür. Refleks pozisyonuna giren pek çok davranışı ki, günlük hayatın %90'ına filan tekabül eder, eğitimle zaten hiç değiştiremezsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili BAAL insan sosyal varlıktır. Sosyal bir hayvandır. İlkel dönemlerinden beri sosyaldır. Sosyalleşmeden ayakta duramayacağını, yaşamını sürdüremeyeceğini bilir. Bu nedenle sosyalleşmek özel bir eğitimin konusu olmayabilir. Sosyalleşmiş insanlar, sosyalleşmeyi reddedenlere, amanda gelin sosyalleşelim diye dayatmaz. Aile hayatı, iş hayatı, çevresinin genişliği, toplum içinde doğup büyümesi, onu istese de toplum dışına taşıyamaz. Belli bir süre çalışır, güçlü bir ekonomiye kavuşur veya mirasa konar. Tüm ihtiyaçlarını bu ekonomik güç ile gidermek isterse, kimseye muhtaç olmayacak durumda olabilirse ancak o zaman toplumdann bağımsız bir yaşam sürdürebilir. Hatta böyle olsa bile sürdüremez. Çünkü temin ettiği ihtiyaç maddelerini toplum üretmektedir. Sonuç itibariyle birey toplumu dışlayamaz. Ama toplum bireyi tecrit ederek dışlayabilir. Kendi çıkarını emek sarfetmeden, toplumun veya başka insanların zararına gütmeye kalkarsa (örneğin; hırsızlık yaparsa) toplum onu cezalandırır. Bir süre toplumdan tecrit eder. Hapseder. Ve bu hapislik sosyal bir insana sosyalliğin de denli önemli olduğunu gösterir. Toplumdan tecrit edilmenin ne büyük bir ceza olduğunu duyumsar.

Hatta kapitalist toplum içinde (sömürülüyor olsa bile) ürettiği mal ve hizmeti yalnız kendi tüketimi için üretmediğinin farkındadır. Başkalarının yani toplumun yararına üretimde bulunuyordur. Herkes böyle olunca birey de başkalarının ürettikleri ile kendi ihtiyaçlarını karşılıyor olur.

Özetle; toplumun çıkarlarının sonuçta kendi çıkarları ile örtüştüğünü göstermek için özel bir eğitime gerek kalmaz. Ancak kapitalist toplumun sömürü mekanizması bazı insanların emek sarfetmeden büyük kazançlarına vesile oluyor ise, bu kez çalışanlar kendi emeklerine yabancılaşır ve ben çalışıp üretiyorum birileri sahip çıkıyor diye üretim faaliyetinden kaçınır. Üretim için moral ve motivasyonu azalır. isteksiz gönülsüz çalışabilir.

Sevgili anibal

Bana göre hala yanlışında israr ediyorsun.

Verdiğin örnekler evlere şenlik. Tümü ile yanlış örnekler.

Şu adamı öldürmek kararı genetik tabanından çıkar.

Yok böyle bir şey. Tamamiyle kendi uydurduğun bir örnek. Ne ispat edebilirsin ne de deney haline getirebilirsin.

Bir adamı durup dururken niçin öldürme kararı alasın. Onu öldürmeyi düşündüren bir suçu, kabahati, uygunsuz davranışı vardır. Onun bu davranışı onu cezalandırmayı düşündürür. Ya kendisi kendi kafasına göre bir ceza kesmek ister veya toplumun uygun gördüğü cezaya razı olur. Toplumun ceza uygulamalarına havale eder. Tüm bunları genetik ile ilişkilendirme hatanı israrla sürdürüyorsun.

Genetik alt yapı sana akıl ve bilinç vermiş. Sen de bu akıl ve bilinci kullanarak, toplumun sana öğrettiği değer yargıları ile beraber, çoktan seçmeli en uygun davranışı kendin belirlemektesin.

Dolayısıyla her zaman her durumda aynı kararı vermeyebilirsin. Aniden hiddetlenir kendine göre en ağır cezayı vermek istersin ama karşındakinin durumu seni caydırabilir. Adam senden güçlüdür. Hem fizik olarak hem de sosyal ilişkiler olarak. O zaman toplumun cezalandırma sistemine havale ederek kendin cezalandırmaktan kaçınırsın.

Özetle, aklımız, bilincimiz bizi çeşitli olaylar karşısında çeşitli tepki vermeye yöneltir. Genetik altyapı beynimizin kendisidir ama, beynimizin çalışması aldığı veriler ve eğitim programları ile oluşturulur.

Benzer altyapıya farklı veriler ve farklı programlar yüklenirse, bunlar farklı davranışlara yol açar.

Yapmak istediğimiz de budur. İnsana yakışır davranışlara yönelik eğitim programları vasıtasıyla, insana yakışır davranışlar elde etmektir.

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Bir adamı durup dururken niçin öldürme kararı alasın. Onu öldürmeyi düşündüren bir suçu, kabahati, uygunsuz davranışı vardır.

Sence cinayetleri işleyenler, hep bir suç işlediği, bir kabahati olduğu için mi birisini öldürüyor? Güldürme drekinci.

Dünyadan haberin yok drekinci. Hepsi bu.

>>> Sen de bu akıl ve bilinci kullanarak, toplumun sana öğrettiği değer yargıları ile beraber, çoktan seçmeli en uygun davranışı kendin belirlemektesin.

Belirlemezsin drekinci. Genetik altyapın buna müsaade etmez. Bak biri kendini atmış mecidiyeköyde damdan aşağı, sence bu akılla düşünerek vs.verilmiş bir karar mı?

Sence, alkol birisi neden sarhoş olur drekinci? Peki alkol ne yaparda sarhoşluğa yol açıp kişinin iradesini kötüleştirir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

1-Sence cinayetleri işleyenler, hep bir suç işlediği, bir kabahati olduğu için mi birisini öldürüyor? Güldürme drekinci.

Dünyadan haberin yok drekinci. Hepsi bu.

2-Belirlemezsin drekinci. Genetik altyapın buna müsaade etmez. Bak biri kendini atmış mecidiyeköyde damdan aşağı, sence bu akılla düşünerek vs.verilmiş bir karar mı?

3-Sence, alkol birisi neden sarhoş olur drekinci? Peki alkol ne yaparda sarhoşluğa yol açıp kişinin iradesini kötüleştirir?

Sen gülmeye devam et.

Durup dururken adam öldürenler, ancak paranoya ve şizofrenilerde görülür ki bunların bile kendilerine göre bir nedeni vardır.

Senin izahın ne? Genleri mi dürtüyor? Nasıl dürtüyor? İnsanın neresini dürtüyor? Güldürme adamı.

2- Evet kendini damdan aşağı atan da kararını aklı ile vermiştir. Neresi ile verecekti. Başka karar organı mı var. Kıçı ile veya geni ile mi vermiş?

3-Alkolün insan üzerinde ektileri insanın kişiliği ve eğitimi ile farklılıklar gösterir. Bazı insanları çok makul, neşeli ve sosyal yapar. İradeyi de sıfırlamaz.

Konuyu genlere ve genlerin yol açtığı vücut kimyasına getirmek istiyorsun ama nafile. Haklılığını gösterebilmek için verdiğin örnekler seni daha da zor durumda bırakmaktadır. Bir yanlış bin yanlışı, bir yalan bin yalanı doğurur.

Gel bu taşı eteğinden dök.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mesela işlenmiş bir suça tanıklık konusunda ,her kişi emniyete yardımcı olmayabiliyor. mahkemde tanıklık yapmayı göze almayabiliyor.

Suç bir bireyi hedef alsa bile , aslında tüm topluma karşı işlenmiş olduğu halde ,kimi zaman başımız belaya girer korkusuyla susuyoruz.

Neden ?

Çünkü birey olarak suç ve suçluyla mucadele etmeye başladığımızda toplumun bizi suçluyla başbaşa bırakma ihtimali var.

Toplum her zaman bireye sahip çıkıp arka vermiyor. Bazende terkedip ortada bırakıyor.

Toplum o kadarda kutsal birşey değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Toplum her zaman bireye sahip çıkıp arka vermiyor. Bazende terkedip ortada bırakıyor.

Toplum o kadarda kutsal birşey değil.

Evet toplumun genel olarak değerlendirilmesini yapmak istersek; mevcut kural, tüzük, yasa, ahlak, doğruluk, dürüstlük vs gibi insani değerlerin ne oranda geçerli olduğu ve uygulandığına bakmak gerek. Çok vahşi, eğitimsiz, yağmacı, hırsız, kavgacı vs toplumlar da mevcuttur.

Ancak her durumda toplumsal güç, bireylerin tek tek gücünden üstündür ve bireyleri şekillendirir.

Bireyleri şekillendirirken hayvan eğitir gibi kaba kuvvet, baskı ve şiddet uygulayabildiği gibi, onların bireysel çıkarları üzerinden, onların istek ve rızaları doğrultusunda da eğitilebilir. Birinci eğitim sınıflı toplumlada, köleci toplumlarda alt sınıftakilerin üst sınıftakilere zoraki hizmet etmesi amacında olduğu için zora başvurulur. İkinci eğitim şekli ise eğitilenlerin bireysel çıkarlarına yönelik olduğu için, giderek hakim ve geçerli olmaktadır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyu genlere ve genlerin yol açtığı vücut kimyasına getirmek istiyorsun ama nafile.

Sevgili drekinci;

Beyin nörokimyan ne ise siz de o sunuz. Beyin nörokimyasından bağımsız bir "ben" yok, bir drekinci yok.

Yoksa siz beyinden bağımsız ruh ya da hayalet olduğunuzu mu düşünüyorsunuz?

Beyin nörokimyanızı da doğuştan genler ve ona uyumlu olarak sonradan edinilen kazanımlar belirler.Siz bu doğuştan getirdiğiniz biyolojik varlığınızla sonradan kazndıklarınızın tam kesiştiği şeysiniz. Ve patron siz değil bu kesişen fenomenlerdir.

Kişi bu beyin donanımının robotudur sizde bir robotsunuz, beyin konektomununuz size paylaşımcı bir toplum kurmanızı emrediyor bunu size yıllarca dayattı. Bunun savaşımını verdirdi. Biliyorum çok yordu sizi ama ne yaparsınız ki eliniz mahkum çünkü özgür değilsiniz, mahkumda değilsiniz sadece askersiniz emirlere göre hareket eden.

Ne varki kendinizi özgür sanma yanılsaması içindesiniz. Bazı horozlar, kendileri öttüğü için güneş doğuyor sanarmış halbuki güneş doğduğu için onlar ötüyor. Yaşam ve düşünce/ideoloji biçiminizi kendi keyfinize göre seçtiğinizi sanıyor ve bu sebeple niye herkes benim seçtiğim yolu seçmiyor bana destek olmuyor diye düş kırıklığı yaşayorsunuz. Neden?? Çünkü herkesi kendiniz gibi zannediyorsunuz, empati duygunuz sizi yanıltıyor. Kendinizi başkasının yerine koyuyorsunuz ama başkasının duygu ve düşüncelerini yok ederek kendinizi koyuyorsunuz böylece başkası sizin özdeşiniz olmuş oluyor sıkıntı oradan kaynaklanıyor.

Gelin bir deney yapalım...Madem her şey sizin özgür iradenizin elinde öyle ise bir günlüğüne de olsa vazgeçin sosyalizm/komünizm den özgürleşin "bana ne yahu" diyin bakalım diyebilecek misiniz, görelim bakalım beyin nörokimyanızdan bağımsızlığınızı. Beyin nörokimyanıza karşı gelebilecek misiniz? Beyin nörokimyanıza rest çekip tutunduğunuz sabitlendiğiniz ideolojinizi terk edip robotluktan istifa edebilecek misiniz? Bu dediklerimi yapamıyorsanız sizin nereniz özgür söyler misiniz? Demek ki yapabilecekleriniz var yapamayacaklarınız var bunların

hudutlarını belirlemek sizin özgür iradenizde değil.

Özgür irade bilincine varılmış zorunluluktur o kadar...

Bence böyle...

Sevgiler...

tarihinde zazo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili zazo

Beynin yapılanması tıpkı bir bilgisayarın altyapısı gibidir. Hangi programı yüklerseniz o programa göre çıktı alırsınız. Piyasada pek çok program var. Kimisi ilkel, kimisi gelişkin. Tabi ilkel program yüklü olanlar daha nelere kadir olabileceklerinin farkında bile olmayabilir. Kendilerine yüklenmiş basit proğramlar uyarınca kendilerini bir robot zannedebilirler. Ancak daha gelişkin proğramlar ile donatılmış bilgisayarlar. Hem kendi kişiliklerinin, hem de kendi dışındakilerin farkında olabilirler. Kendi kişiliklerinin, kendi yeteneklerinin farkında olmak üst düzey bir program ile mümkündür. Kendi yeteneklerinin farkında olmak. Aynı zamanda özgürlüklerinin sınırlarının farkında olmak demektir. Mevcut kollarımız ile uçamayacağımızın, mevcut ayaklarımız ile saatte 100 kilometre hıza ulaşamayacağımızın, Ellerimizle her şeyi tutamayacağımızın bilincine varmaktır.

Zaten sana sormak gerek özgürlükten ne anlıyorsun? Özgürlük her aklımıza eseni yapabilmek demek midir?

Özgürlük zorunlulukların bilincine varmaktır.

Senin anlayışın da böyle.

Özgür irade bilincine varılmış zorunluluktur

Böyle olunca, insanlar veya canlılar zorunluluklar çerçevesinde davranmak durumunda kalınca robot mu olur?

Diyelim ki insan bilinci düzeyinde bir bilgisayarız. Bir robotuz. Eee bunun kötülük neresinde. İsmimizi robot koyunca matah bir saptama mı yaptığınızı zannediyorsunuz? Bütün bedensel kısıtlarımızı, bütün özgürlük zorunluluklarını aklımızı, ellerimizi kullanarak aşabiliyoruz. Dolayısıyla bedensel kısıtlarımızı aşmak, üstesinden gelmek, aynı zamanda genlerimizin dayattıklarının da üstesinden gelmek demek değil midir?

Beynimizin bir altyapısı var. Bilgimiz, bilincimiz, problem çözme yeteneklerimiz, beyin demek değildir.

Elbette, beynimiz olmadan, bilinç ve düşünce olmaz, Elbette beynimiz çalışmadan yaşamda kalamayız. Akıl, bilinç, düşünce üretmek beynimizin fonksiyonudur. Ama bu fonksiyon beyin demek değildir. Akıl, bilinç, düşünce üretmeyi beyne indirgerseniz yanılırsınız. Son iletinde yanıldığın gibi.

Yapmak istediğin deney sonuçları hiç de beklediğin sonuçları vermez. İnsanlar sürekli görüş ve düşüncelerini değiştirebilirler. Yanlış bildiklerini terkeder, yerine doğrularını koyabilirler. Hem kendi kendilerine, hem de sosyal çevre marifetiyle eğitilirler. Böyle olunca, apaçık görülür ki. Düşünceler beyin kimyasına bağlı değildir. Beyin kimyasına bağlı olsa o zaman senin beklentin gerçekleşir. Dindar biri hep dindar, komünist biri hep komünist, bencil biri hep bencil, paylaşımcı biri hep paylaşımcı olur. Halbuki insanlar sürekli değişmektedirler. Düşüncelerini yenileyebilmektedirler.

Sen de bu minval üzre düşüncelerini yenileyebilirsen ne ala. Yenileyemezsen, kendini beyninin kimyasına esir olmuş bir robot olarak değerlendirebilirsin.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Durup dururken adam öldürenler, ancak paranoya ve şizofrenilerde görülür ki bunların bile kendilerine göre bir nedeni vardır.

Senin izahın ne? Genleri mi dürtüyor? Nasıl dürtüyor? İnsanın neresini dürtüyor? Güldürme adamı.

Drekinci, dünyadan bihabersin. Aç biraz gazete oku bari. Sence trafikte yol verme yüzünden birbirini öldürenler paranoyak mı, şizofren mi?

Meşhur bir cinayet vardı, oğlan kızı kesmiş, testereyle doğramış, çöpe atmış filan. Sence bu oğlan paranoyak mı, şizofren mi?

İnsanın fizyolojisi bilmediğin için, insanı tanımıyorsun. Bu nedenle insanı "amanda eğitimle eğitir istediğim kalıba sokarım" gibi aptalca, evet aptalca bir ütopyayla yaşıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Drekinci, dünyadan bihabersin. Aç biraz gazete oku bari. Sence trafikte yol verme yüzünden birbirini öldürenler paranoyak mı, şizofren mi?

Meşhur bir cinayet vardı, oğlan kızı kesmiş, testereyle doğramış, çöpe atmış filan. Sence bu oğlan paranoyak mı, şizofren mi?

İnsanın fizyolojisi bilmediğin için, insanı tanımıyorsun. Bu nedenle insanı "amanda eğitimle eğitir istediğim kalıba sokarım" gibi aptalca, evet aptalca bir ütopyayla yaşıyorsun.

Birinci örneğinde trafikte yol verme yüzünden adam öldürmeden bahsediyorsun. Sebep belli. Ayrıca trafikte yol verme yüzünden kaç kişi adam öldürüyor. Bir iki kişinin hastalıklı davranışından nasıl bir sonuç üretmeye çalışıyorsun? Bu adam öldürme işini insanın fizyolojisine dayandırma gayretin doğru mu? Fizyolojiden kastın nedir? İnsan fizyolojisini ben bilmeyeceğim de sen mi bileceksin? Tıbbın ikinci sınıfında fizyoloji dersi öğrendik. Öğrendiğimiz fizyoloji konularında ne trafikte yol vermediği için adam öldürmeye, ne de kızı testere ile kıtır kıtır kesip çöpe atmaya neden olan bir mekanizma yoktu. Hangi fizyoloji konusu bu gibi davranışlara neden oluyormuş?

Lobroso diye bir italyan krimatolog vardı, geçen sene ölmüş. insanları (senin gibi) genetik yapısı üzerinden suçlu ve suçsuz kategorilerine ayırma gayreti içinde çalışmış durmuş ve ne bulduğuna ilişkin bir iki örnek.

Dolandırıcılık suçu işleyen insanların genellikle kısa boylu ve şişman olduklarını eğer bu tipe uygun değilse dolandırıcıların bir çoğunun gözlerini kırpmak gibi çeşitli tiklere sahip olduğu sonucuna varmıştır.

kaynak; http://tr.wikipedia....Cesare_Lombroso

Umarım kısa böylu ve şişman değilsindir. Hele bir iki tikin de varsa gözüme görünme :D:D

Bir de bu yazıyı oku, beraber yorumlayalım.

http://www.birgun.net/writer_index.php?category_code=1187090298&news_code=1276769748&year=2010&month=06&day=17

Hala, suçlulardan, kişilik bozukluklarından, hastalardan vs medet umduğunu göremiyor musun?

Seni normal insanlara ve normal insanların eğitimini konusuna getiremeyecek miyiz?

Sevgiler.

tarihinde drekinci tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 months later...
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...