Jump to content

ADNAN HOCA DAVASINDA ŞOK


Recommended Posts

amuoyunda ''Adnan Hoca'' olarak tanınan Adnan Oktar'ın da aralarında bulunduğu 18 sanık hakkındaki davanın görüldüğü mahkemenin heyeti, davadan çekilme kararı aldı.

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesindeki duruşmaya, tutuksuz sanıklar Tarkan Yavaş, Halil Hilmi Müftüoğlu, Kartal İş ve Uğur Örmen katıldı. Diğer 14 sanık ise duruşmaya gelmedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Salih Öztürk, sanıklardan Halil Hilmi Müftüoğlu, Adnan Tınarlıoğlu, Korkut Yasa ve Tarkan Yavaş'ın, 3 Nisan 2008'de dava dosyasına dilekçe sunduklarını bildirdi.

Başkan Öztürk, ayrıca sanık avukatlarından Kerim Kalkan'ın, mahkeme heyeti üyeleri hakkında tazminat davaları açılacağına dair bir dilekçe ile bunun eklerini 3 Nisan 2008 tarihinde, müdahil avukatlarının beyanlarına karşı diyeceklerine ilişkin dilekçeyi de bugün dosyaya ibraz ettiğini tutanağa yazdırdı.

Geçen celse sanıkların, mahkeme heyetinin reddine ilişkin taleplerinin mahkemelerince kabul edilmediğini ve bu karar aleyhine herhangi bir itiraz yapılmadığını belirten Başkan Öztürk, dosyanın usulen kendisinin imzasıyla İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesine gönderildiğini kaydetti.

Başkan Öztürk, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesinin de mahkeme heyetinin reddine ilişkin talebi reddettiğini kaydetti.

MAHKEMEDE TARTIŞMA ÇIKTI

Taraf avukatlarına bir diyecekleri olup olmadığını soran başkan Öztürk, avukat Uğur Poyraz'ın oturduğu yerden ''talepleri olacağını'' söylemesi üzerine, Poyraz'ı ayağa kalkması için uyardı.

Bunun üzerine avukat Poyraz, ''Ayağa kalkmıyorum. Hangi yasa maddesine göre ayağa kalkmamı istiyorsunuz. Keyfi uygulama yapıyorsunuz'' diye konuştu.

Başkan Öztürk'ün ''Siz talebinizi söyleyin, bunu da yazacağım tutanağa'' şeklindeki konuşmasına avukat Poyraz, ''Yazın tabii, ama böyle yazacağım diye tehditvari şeyler olmasın'' dedi.

''Siz istediğiniz için değil, kendim ayağa kalkıyorum'' diyerek ayağa kalkan Poyraz'ın beyanları tutanağa geçirilmeye başlandı. Bu sırada avukat Poyraz, ifadelerinin eksik olarak tutanağa geçirildiği gerekçesiyle beyanlarını kendi yazdırmak istedi.

Avukat Poyraz, beyanlarını tutanağa şöyle yazdırdı:

''Ayağa kalkmıyorum, 1136 sayılı Avukatlık Kanununa göre, ayrıca 5237 sayılı CMK'ya göre, duruşma sırasında avukat ve Cumhuriyet Savcısı yalnızca hüküm fıkrası okunurken ve yemin edilirken ayağa kalkmakla mükelleftirler, bunun dışında avukatın ayağa kalkarak konuşması gerektiğine dair ne Anayasa'da, ne yasalarda hiçbir hüküm yoktur. Bu konuda İstanbul Barosu Başkanı Kazım Kolcuoğlu'nun şikayet eden mahkemelere gönderdiği yazılarda bu husus çok açık belirtilmiştir. Ben meslek örgütümün kurallarına bağlı kalmak zorundayım. Meslek örgütümün başkanı olan kişinin kanuna dayalı olarak belirttiği hususların dışına da çıkamam. Bu nedenle bir suç işledik ise hangi kanunun hangi maddesini çiğnediğimin bana şu anda açıklanmasını talep ediyorum, eğer bu açıklama yapılmazsa mahkeme başkanı ve üyeleri yasadan kaynaklanmayan bir hakkı sanık müdafiine karşı uygulamaya kalkmakla yasa dışına çıkmıştır. Açıkça kanunun ilgili hükmü şu anda belirtilmediği takdirde mahkeme başkanı ve üyelerini birlikte ve ayrı ayrı reddediyorum.''

Verilen aranın ardından kararını açıklayan mahkeme heyeti, sanıklardan Adnan Tınarlıoğlu'nun celse arasında verdiği dilekçede yer alan ve avukat Poyraz'ın bu celse yaptığı mahkeme heyetini red taleplerinin davayı uzatmaya yönelik olduğunu belirterek, istemlerin reddine karar verdi.

Davanın bazı sanıkları tarafından dosyaya konulan dilekçelerin içeriklerinde, heyet başkanı ve üye hakimler hakkında iftira ve suçlamalar bulunduğunu anlatan mahkeme heyeti, bu nedenle heyet başkanı Salih Öztürk ile üye hakimler Naşit Gürel ile Nuran Yalınbaş'ın ayrı ayrı davadan çekildiklerini bildirdi.

Dava dosyasının, çekilme gerekçelerini içeren dilekçeler ile üst mahkemeye gönderilmesini hükme bağlayan mahkeme heyeti, avukat Uğur Poyraz hakkında gereğinin takdir ve ifası için duruşma tutanağının bir örneğinin İstanbul Baro Başkanlığına gönderilmesini de kararlaştırdı.

Verilen kararların taraflara anlatıldığı sırada duruşma salonuna gelen bir avukat, İstanbul Barosu tarafından davaya ''gözlemci'' olarak katılması konusunda görevlendirildiğini söyledi. Avukat bu durumun tutanağa geçirilmesini istedi.

Mahkeme Heyeti Başkanı Salih Öztürk, duruşmanın tamamlandığını kaydederek, bu isteği reddetti.

Bu sırada avukat Uğur Poyraz, müdahil avukat Rezzan Aydınoğlu'nun Cumhuriyet Savcısı Orhan Erbay ile konuşmasına tepki gösterdi.

Poyraz ile Aydınoğlu arasında tartışma çıkması üzerine savcı Erbay, ''Merak etmeyin, beni kimse etkileyemez'' diyerek tarafları yatıştırmaya çalıştı.

DAVANIN GEÇMİŞİ

İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, yaptığı yargılama sonucunda 24 Ekim 2005'te Adnan Oktar ile 34 sanık hakkındaki dava dosyasının zaman aşımı dolduğundan düşmesine karar vermişti.

Kararı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesi, 17 Mayıs 2007'de Adnan Oktar ile 17 sanık hakkındaki yerel mahkemenin kararını bozmuştu.

Yüksek mahkeme, bozma kararında, ''bu kişilerin grup olarak bir araya geldiklerini, basın-yayın kuruluşları üzerinde nüfuz elde etme, kendilerine ve başkalarına haksız çıkar sağlama, destekledikleri kişi ve siyasi partilerin seçimlerde oy elde etmesi için zor ve tehdit uygulamak suretiyle yıldırma, korkutma ve sindirme gücü kullanarak suç işlemek amacıyla örgüt kurduğunu'' belirtmişti.

Kararda, sanıkların eylemlerinin, 4422 sayılı Çıkar Amaçlı Suç Örgütleriyle Mücadele Kanununda, ''baskı, cebir ve şiddet kullanarak çıkar amaçlı örgüt kurma ve yönetme'' suçunu düzenleyen 1. maddesi kapsamına girdiğinin sabit olduğuna yer verilmişti.

Yüksek mahkeme, bu suç yönünden aralarında Oktar'ın da bulunduğu 18 sanık hakkında zaman aşımı süresinin dolmadığına işaret etmişti.

Yeniden yapılan yargılamada İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi, özel yetkili ağır ceza mahkemesinin davaya bakmakla görevli olduğuna karar vermişti. Uyuşmazlığın giderilmesi amacıyla dosyanın gönderildiği Yargıtay 5. Ceza Dairesi ise davaya bakmakla İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesinin görevli olduğunu belirterek, dosyayı iade etmişti.

AA

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu ülkede siyasi suç işlemediğin sürece paran varsa hakimde sensin savcıda tanıdığım birisi cinayet işledi 4 sene yatıp çıkacak nasılmı az önce söyledim benle ilgisi yok yanlış anlamayın sadece tanıyorum şahsı.

Ayrıca terör örgütüne üye olmuş eylem yapmış adamlar milletvekili olarak mecliste(chpli)Cumhurbaşkanı bıdı bıdı sebeplerden makamından indirilmek isteniyor bana göre tuhaflık yok orman kanunlarında herşey mübah.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ben böyle bir şey görmedim. ülkede şu sapığı yargılayacak hakim bile bulunamıyor çünkü kendilerine karşı gelen herkesi tehdit ve şantaj yağmuruna tutuyorlar. bu tarikat cumhuriyet tarihinin gelmiş geçmiş en tehlikeli oluşumudur ancak üzerine gidecek kimse olmadığı gibi, iktidar bu sapıkları bizzat desteklemektedir.

akp buluyorsunuz ya onada bulursunuz!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Baykal sayesinde chpli kürt vekiller seslerini çıkartamıyor.Chp'de 1 varsa akpde 10 var rahat ol sen.

buyur burdan yak.

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan'ın Güneydoğu politikalarını yönlendiren AKP Diyarbakır Milletvekili M. İhsan Arslan'ın, Güneydoğu Anadolu Bölgesi'ni 'Kürdistan' olarak nitelediği ortaya çıktı.

Arslan'ın, 1991 yılında Musa Anter, Ömer Vehbi Hatipoğlu, İsmail Beşikçi, Hüseyin Okçu, Azad Germiyani, Ali Bulaç gibi isimlerle Güneydoğu meselesi ile ilgili sorulara verdiği cevapların toplandığı 'Kürd Soruşturması' isimli kitaptaki görüşlerinin temeli devlet düşmanlığına oturuyor.

Devletin, Güneydoğu politikasının yanlış olduğunu, devletin Kürtler'i ezdiği, baskı yaptığı gibi iddiaları ortaya atan AKP'li milletvekili, doğum yeri olan Batman'ın Sason İlçesi'ni 'Kürdistan' toprağı olarak niteliyor.

PKK'lı teröristlere 'gerilla' diyen Arslan, PKK'nın vahşetlerini ise 'Ulusal Kurtuluş Savaşı' olarak değerlendiriyor. PKK eylemlerini "alkışlanacak bir başkaldırı" olarak niteleyen Arslan, Misaki Milli sınırlarının ise "hiç bir şey ifade etmediğini " söylüyor. Türkiye Cumhuriyeti'nin Kürtleri 70 yıldır ezdiğini savunan AK Partili vekil, Türkiye'nin tamamında "Eyalet Sistemi" uygulanmasını istiyor.

Adam üniter devlet yapısına düşman,meclise girmiş yemin etmiş ve vekil olmuş.

tarihinde Isenbuka tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Burada AKP hükümeti ile alakalı bir durum yok.

Aslında avukat haklı. Aynı hukuk fakültesinden mezun oldukları halde avukat hakimin karşısında ayağa kalmak zorunda kalıyor. Avukatlık mesleğinin hakimlikten aşağı bir meslek olmadığını sergilemek için güzel bir tutum.

Aynı durum savcılar için de geçerlidir. Gelişmiş ülkelerde savcılar ve avukatlar aynı hizada oturur. Ancak ülkemizde savcılar hakimin biraz alt seviyesinde ve avukatın oturduğu seviyenin üstünde oturur.

Avukatların bu mücadeleyi verdiğini biliyorum. Ve avukatlara bu mücadelelerinde haklı olduklarını söylemek istiyorum.

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

bir celse boyunca havanda su dövmüşler. yapılan birçok hareket yasalarda olduğu için değil teamüller gereği yahut alışkanlıklar gereği yapılıyor. Avukatın hakime birşey söylerken ayağa kalkmasını söyleyeyen bir yasa yok zaten ama bırakın hakimi karşı tarafın avukatına birşey söylerken de ayağa kalkarsın ya da sanığa, tanığa birşey sorarken de ayağa kalkarsın. yani tutupda bende hakimle aynı okulu bitirdim neden ayağa kalkıyorum gibi bir tutum çocukca geliyor bana. olayın özü karşındaki hakim, savcı, avukat, tanık, sanık kim olursa duruşma ortamıdna birşey söylerken ayağa kalkıp söylersin, böylece konuşanın kim olduğunu herkes görür. zaten çoğu zaman celseler çok kısa sürdüğü için avukatlar hiç oturmaz celse bitene kadar ayakta dururlar :) ha bir de ülkede makama saygı gibi bir durum vardır. mahkemede söylediklerin bizzat hakimin şahsına değil misal yukardaki örneği ele alırsak İstanbul 2.Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı'na hitaben söylenir, hakim sadece o makamı bir dönem temsil eden kişidir.

bunları tasvip etmiyorum ama durum bu. olması gerekn sanık da dahil herkese karşı saygılı olunması ve buna hakimlerin ve savcılarında riayet etmesi. hakimler dönem dönem duruşma salonu benim hakimiyet alanım diye düşünüp özellikle sanıklara karşı ve sonrasında tanıklar ve nihayet avukatlara karşı saygısızca davranabiliyorlar. Bunlar artık yasaların düzenleyeceği alanlar değil hakim olsun savcı olsun avukat olsun insanların ahlaki değerleri ile ilgili olduğu için bu insanların kendi içinde çözmesi gereken ahlaki bir durum. insana saygısı olmayanların bolca bulunduğu bir duruşma salonunda yukardakine benzer atışmalar ve laf kalabalığı çokca görülür ve yargılamanın akıbeti belirsizlerşir, artık işin içine kişisel husumetlerde girmiştir. avukat hakim geriliminden en çok zararı sanıklar görüyor ama bu kimsenin umrunda değil. benim davama bakan avukat duruşma boyunca kendi mesleki mücadelesi için hakimle kavga edecek ve koca bir celse bu tartışmalarla sonuçlanacak ve ben ne olduğunu anlamadan gersin geri cezaevi aracına bindirilip cezaevine gidecem, olmaz öyle şey. avukat hakimle aynı statüde olduğunu göstermek uğruna kendi müvekkiline ve müvekkilinin haklarına saygısızlık edemez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Konuyla ilgili değil ama değinmeden edemedim.

Ayrıca terör örgütüne üye olmuş eylem yapmış adamlar milletvekili olarak mecliste(chpli)

PKK'lı Feyman: Anti-Kürtlük temelinde geliştirilen politikalar var. Kürt karşıtlığı temelinde uygulanan şiddet dozajına karşı bir tepki ve bir karşılık verme eylemidir (Anafartalar bombalaması). Bu nedenle bu eylemin temel sorumlusu; bu milliyetçiliği, bu şovenizmi geliştiren başta Baykal olmak üzere siyasi partilerdir, Genelkurmay'dır.

PKK'lı Yaşar Kaya: Eger dengeki min. hebe eze bidim AKP (meali "oyum AKP'ye" oluyormuş).

PKK'lı Cemil Bayık: Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt'ın
Başbakan Tayyip Erdoğan'ı
siyasetin dışına çıkarmak ve Irak Bölgesel Kürt Yönetimi'ni istikrarsızlaştırmak için tehlikeli bir oyun oynadığını" iddia etti. (19/6/2007, Milliyet)

PKK'lı Murat Kapkarayılan: Sayın Başbakan bölgeye geldi ve tekrar umut verici açıklamalar yaptı. Bu anlamda Türkiyelilik kimliği çerçevesinde çözüm ve tartışma durumunu yeniden gündeme getiren bir söylem kullandı. 10 Aralık 2005 Özgür Gündem

Sayın Apo: Başbakan'ın açıklamalarını olumlu buluyorum. Başbakan'ın kullandığı kavramları daha önce ben kullanmıştım, bu kavramlar bana aittir. 30 Aralık 2005 tarihinde avukatları ile görüşmesinden

Teröristler CHP'yi milliyetçi olmakla suçluyor, Tayyip'i nimet sayıyor, öpüp başlarına koyuyor. Ve Tayyipçi biri de kalkıp CHP'de terörist milletvekilleri var deyince ne oluyor, komik oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...