Jump to content

Kainat Ezeli olabilirmi ?


Recommended Posts

Şöyle başlayalım,

Big Bang bilmediğimiz başka bir şeyin devamımıdır ?

hayır bigbang bir şeyin devamı olamaz-

yani bu bir devinim değil belki hiçlikten varolştur.

şunu soylemek istiyorum kainat ezeli değilde ezelidendir .!!

Ezeli başı olmayan anlamında kullandım.

Çunku ezelinin bir başı yokki olçulerimizi o başlangica baglayalım.

ayrıca ezeli sonsuz bir zaman olmaz zira zaman dediğimiz nesne maddeden ayrı olamaz çünkü, olçülen bir nesnedir .yani oda sonradan olmadır.oysa zamansızlık yani başı sonu olmayaşlık ne değişir ne olçülür ne genişler nede yer kaplar. çünkü basittir parçalara ayrılmaz..buna göre sonsuz zaman kavramı yinede başı sonu olmayanın içindedir yani sınırlıdır.o halde sonsuz zaman kavramı başı olmamaktan çıkar ezeli olamaz.

Enerjide böyle olması kaçınılmaz olacaktır-Örneğin enerji birimi mutlak olçülense sınırlar gerektirir. bunlar madde zaman ve enerji bağlarıdır bunları diğerlerinden soyutlmak olçülemez anlamı taşır..yani, varlığının parçalarını ölçebildiğimiz eğer alemdeki madde ve enerji miktarı sabitse hatta olmasa bile yinede ezeli olduğunu göstermez :çünkü başlamayan bir parça bütunün parçaları olamaz yani bütünleşmeşi için kendi gibi diğer sınırlara parçalara muhtaçtır.

Acıkça : fiziki olğular mutlak sınırlarla çevrili olması kaçınılmaz olacaktır.Aksi halde fiziki olçüler veye boyutlardan bahsetmek abesle iştiğaldir- eskiden adına esir şimdi vakum veya dört kuvvet kabul edilen temel kuvvetler , bu isterse beş istersa daha fazla olsada ezeliyetin parçaları olamazlar ezeliyet parçalanamaz

işte burda vakum enerjisinin ezeli olmadığı sabitleşmiş oldu .yani ezeli bir boşlukta başı olmayan negatif pozitif parçacıklar gibi şeyler olmaz .. .zira olçülen yer kaplayan konumu olan her şeyin başlangıcı olması gerekir...maddecilerin başı soğ olsun.

Demek başı olmayan; olçülemez hissedilmez tasavvur edilmez , ne akıl nede fizik yasaları onu içine alamaz .Buda başı sonu olan bütün varliığı yaratan bir kuvvetin başı sonu olmadığını gündüz gibi gösterir.demek oluyor ki kainat ve içindekiler ezeli degilde ezelidendir .

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 66
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Aynı kainat olarak ezeli olamaz.

Çünkü Big Bang denen bir başlangıcı var.

Ama kılıktan kılığa giren ve değişen bir varlık olarak ezelden ebede uzandığını söyleyebiliriz.

Daha önce ne idi bilmiyoruz.

Daha sonra da ne olacağını bilmiyoruz.

İki sonsuz arasındaki bir zaman dilimini biliyoruz.

O da bizim ömrümüzle sınırlı..

Hem bilsek ne olacak!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynı kainat olarak ezeli olamaz... Ama kılıktan kılığa giren ve değişen bir varlık olarak ezelden ebede uzandığını söyleyebiliriz...

Hacinin bu cevabi bence su an icin verilebilecek en iyi cevap. Varligin olmadigi bir zamani bilmedigimizden ve hic bilemeyecegimizden konu hep bir yerde kilitleniyor. Bilinmezcilik bu manada kalici.

Hacinin mavi yaptigim cümlesi söylede denebilirmi?

..Ama sekilden sekile giren, değişen bir varlık parcasi olarak ezelden ebediyete uzandığını söyleyebiliriz...

NOT: Bu konuyu haci sanirim baslik yapmisti. Daha fazla ayrintilar icin o baslik buraya eklenebilir.

SAYGILAR

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynı kainat olarak ezeli olamaz.

Çünkü Big Bang denen bir başlangıcı var.

Ama kılıktan kılığa giren ve değişen bir varlık olarak ezelden ebede uzandığını söyleyebiliriz.

Daha önce ne idi bilmiyoruz.

Daha sonra da ne olacağını bilmiyoruz.

İki sonsuz arasındaki bir zaman dilimini biliyoruz.

O da bizim ömrümüzle sınırlı..

Hem bilsek ne olacak!

Tamam işte ezeliden gelip kılıktan kılığa giriyor.

Hem bilsek ne olacak!

Bilen (inanan) kendini sorumlu biliyor..yaşam boyunca neticeleri dört gözle bekleyecek.

Kainatın ezeli olması mümkünmü?

Asla.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ama kılıktan kılığa giren ve değişen bir varlık olarak ezelden ebede uzandığını söyleyebiliriz...

..Ama sekilden sekile giren, değişen bir varlık parcasi olarak ezelden ebediyete uzandığını söyleyebiliriz...

Söyleyebiliriz. Söyleyebiliriz. Zavallılığın son noktası bu olsa gerek.

Hiçbir delil ve kanıtları olmayan zavallılar..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Söyleyebiliriz. Söyleyebiliriz. Zavallılığın son noktası bu olsa gerek.

Hiçbir delil ve kanıtları olmayan zavallılar..

o sadece rochader'i bağlar, bu tarz şeylerden tüm ateistleri sorumlu tutamazsın. ayrıca senin inanışın sanki çok elle tutulur, kanıtlanmış bir şeymiş gibi ahkam kesme karşımızda. evren ezeli değildir, ama yaratılmamıştırda. evren fizik yasaları dahilinde oluşmuştur, tıpkı canlıların evrimleşerek yaratılmaksızın zaman içerisinde oluşması gibi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

o sadece rochader'i bağlar, bu tarz şeylerden tüm ateistleri sorumlu tutamazsın. ayrıca senin inanışın sanki çok elle tutulur, kanıtlanmış bir şeymiş gibi ahkam kesme karşımızda. evren ezeli değildir, ama yaratılmamıştırda. evren fizik yasaları dahilinde oluşmuştur, tıpkı canlıların evrimleşerek yaratılmaksızın zaman içerisinde oluşması gibi.

benim bilimsel anlayışım da bu şekilde.

senden farkım ipin ucunu yaratıcıya bağlamam.

din ve bilim ayrı zeminlerin mevzusudur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

benim bilimsel anlayışım da bu şekilde.

senden farkım ipin ucunu yaratıcıya bağlamam.

din ve bilim ayrı zeminlerin mevzusudur.

bir yaratıcı gerekmiyor, üstelik yaratıcı zeka için sinir sistemi gereklidir? bu yaratıcı nerede ve zekasını oluşturan sinir sistemi nerede? bunların gösterilmesi gerekir. evren basit partiküllerin gitgide kararlı yapılar kazanmaya başlamasıyla ortaya çıkmış bir şey. bu partiküllerin en küçüğü q parçacıkları denilen sicimler, 12 boyutlu uzay içinde bulunuyorlar ve büyük patlama esnasında sadece bunlar için 12 boyut kalmıştır, 4 boyutun dışında kalanlar makroskobik alemde çökmüştür. evren oluştu, büyük patlama var ve gerçek ama bu olaydan yıldız çağına kadar geçen sürede ve gezegenlerde hayatın vuku bulması ile evrimleşmesine değin diğer süreçlerde herhangi bir doğaüstü gücün, yaratıcının ya da zekanın etkisi yoktur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aynı kainat olarak ezeli olamaz.

Çünkü Big Bang denen bir başlangıcı var.

Ama kılıktan kılığa giren ve değişen bir varlık olarak ezelden ebede uzandığını söyleyebiliriz.

Daha önce ne idi bilmiyoruz.

Daha sonra da ne olacağını bilmiyoruz.

İki sonsuz arasındaki bir zaman dilimini biliyoruz.

O da bizim ömrümüzle sınırlı..

Hem bilsek ne olacak!

değerli hacı,

bu cümle, bilimsel açıdan hayatımda duyduğum en harika özlü cümlelerden.

mesajlarından tanıdığım kadarıyla süper birikimli tam bir bilim insanısın.

bilimle din iki farklı kanat bence.

ayrı zeminlerin mevzuları.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir yaratıcı gerekmiyor, üstelik yaratıcı zeka için sinir sistemi gereklidir? bu yaratıcı nerede ve zekasını oluşturan sinir sistemi nerede? bunların gösterilmesi gerekir. evren basit partiküllerin gitgide kararlı yapılar kazanmaya başlamasıyla ortaya çıkmış bir şey. bu partiküllerin en küçüğü q parçacıkları denilen sicimler, 12 boyutlu uzay içinde bulunuyorlar ve büyük patlama esnasında sadece bunlar için 12 boyut kalmıştır, 4 boyutun dışında kalanlar makroskobik alemde çökmüştür. evren oluştu, büyük patlama var ve gerçek ama bu olaydan yıldız çağına kadar geçen sürede ve gezegenlerde hayatın vuku bulması ile evrimleşmesine değin diğer süreçlerde herhangi bir doğaüstü gücün, yaratıcının ya da zekanın etkisi yoktur.

evet öyle bir etkinin olduğunu bilim gözlemlemedi.

ama reddedemedi de.

belki de gerçekten kurallar başlangıçta koyuldu. sonra hiç müdahale edilmedi. ama öyle kurallarki sonsuz olasılıklar denizinden istenilenler çıkacaktı.

eğer böyleyse "ol dedi oldu" tabiri ve "dünya hikmet ahiret kudret için" sözleri bu durumu en harika biçimde harmanlamış oluyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

değerli hacı,

bu cümle, bilimsel açıdan hayatımda duyduğum en harika özlü cümlelerden.

mesajlarından tanıdığım kadarıyla süper birikimli tam bir bilim insanısın.

bilimle din iki farklı kanat bence.

ayrı zeminlerin mevzuları.

Hacı abi on numara, beş yıldız bir insandır aslında. Ben iyi niyetli bir insan olduğunu düşünüyorum.

Ama konu din olunca durum değişiyor.

Evangelist argümanlar üretiyor. Ya gizli evangelist, yada evangelizme hizmet ettiğini bilmiyor. İkiside olabilir. ;)

Ama ben kendisini seviyorum. Zaten hacı'nın özellikle bilim başlığındaki yazılarını okuyun, çok keyif alırsınız. Ve özünde insanı insan yapan unsurları da bulursunuz kendisinde. Ateist olması ise beni bağlamıyor, Tanrı ile arasındaki mesele. Ben karışmam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 4 weeks later...

Evrenin bilinçi davrandığını ve evrenimizin bilinçli bir bütünün tümerki olabileceğini düşünüyorum. Evrende her bir kesir, bir bütünün parçası olduğunun farkında. Tümlek(başöğe) evrenin etki koşullarında devinen yaşam etkileşime açıktır. Bu noktada "bilinçsiz(şuursuz) maddelerin amacı olmaz" sözü bir safsatadır. Karadeliklerin içerisine giren maddenin radyasyon'a dönüşmesi de bir çeşit bilinçli etkileşimdir bana göre.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tamam işte ezeliden gelip kılıktan kılığa giriyor.

Hem bilsek ne olacak!

Bilen (inanan) kendini sorumlu biliyor..yaşam boyunca neticeleri dört gözle bekleyecek.

Kainatın ezeli olması mümkünmü?

Asla.

Kainatın ezeli olup olmaması hayatımda bir şeyi değiştirmeyecek ki.. Ezeli değilse Tanrı vardır, ezeli ise Tanrı yoktur gibi bir çıkarımda yapamam.. Zira ikisinin arasında hiç bir fark yok.. 

Link to post
Sitelerde Paylaş
ayrıca ezeli sonsuz bir zaman olmaz

Bu ne kadar anlamlı oldu? Zamanı zamanın içine mi koyuyorsunuz?

Zamanın bir başlangıcı olabilir mi?

Zamanın bir başlangıcı varsa zamandan önce diye bir durum söz konusu olabilir mi?

Zamanın ezeli olması daha mı mümkün?

Zaman bigbang ile mi başlıyor?

Bence evrenin kurallarını anlama konusunda maymunlardan daha ileri değiliz. O yüzden bu konular hakkında hiçkimse ahkam kesmeyerek, bilgisizliğini açık açık dile getirebilir. Ne din bu bilgisizliğimizi giderebilir ne de şu anki fizik. Ancak fiziğin elindeki matematik ya da belki başka kuralları olan farklı bir matematik bir gün anlayamadığımızı denklemlere dökebilir....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Boş bir tartışma.

Kainatın ezeli olması mümkünmü?

Bu gibi bir soruya cevap verebilmek için, önce kainatın ne olduğunu bir ortaya koymuş olmak gerekir. Bunu yapmadan ötesi boş bir tartışma olacaktır.

Ama bir soruda biz soralım madem. Ezelden beri dönen bir tekerlek düşünün. Bu tekerleğin dönüyor olması, dönmenin bir başlangıcı olması gerektiğini mi gösterir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Boş bir tartışma.

Kainatın ezeli olması mümkünmü?

Bu gibi bir soruya cevap verebilmek için, önce kainatın ne olduğunu bir ortaya koymuş olmak gerekir. Bunu yapmadan ötesi boş bir tartışma olacaktır.

Ama bir soruda biz soralım madem. Ezelden beri dönen bir tekerlek düşünün. Bu tekerleğin dönüyor olması, dönmenin bir başlangıcı olması gerektiğini mi gösterir?

bigbang doğruysa kainatın başlangıcı kesin olarak vardır.

bigbange bizi götüren ise, deneylerden elde ettiğimiz ipuçları ve mantık.

bir tekerlek dönüyorsa

ne zamandan beri döndüğünü biliriz.

çünkü tekerleğin tabi olduğu kuvvetler ne zaman başladı ise, max o zamandan beri dönüyor olmalıdır.

eğer tekerleğin malzemesini biliyorsak, max malzemenin başlangıcından beri dönüyor olmalıdır.

eğer dünyada dönen bir tekerlekse, örneğin 4.58 milyar yıldan daha uzun olmamıştır.

az ve yarım bilenleri

hipnoz edici bir soru.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> bigbang doğruysa kainatın başlangıcı kesin olarak vardır.

Bu boş, abes bir laf. Kainatın başlangıcını bir saniye öncesi olarakta söyleyebilirsiniz. Bir saniye önceki kainat başka bir şeydi zira.

Ha, belki daha elle tutulur olarak, big bangtan 10 milyar yıl sonrasıda diyebilirsiniz. Bin yıl sonrası da. Dönüp duran bir tekerlek var, herhangi bir geri turunu, yani bundan 100 tur önceki dönüşünü başlangıç olarak alabilirsiniz. Bu aynen öyle bir şey. Sürekli değişip duran bir kainat var ve siz bunun bir evresine ahada başlangıç diyorsunuz. Bu noktayı istediğiniz herhangi bir yere koyabilirsiniz elbette.

Hipnoz edici bir soru filan değil. En süper teleskopu yapıyoruz ve kainatın dışına bakıyoruz. O da ne bir tekerlek var ve boyuna dönüyor. Bu tekerleğin bir gün, bir ay, bin yıl, 100 trilyon yıl önce yok olması veya dönmüyor olması için bir sebep yok. O halde bu hayali tekerlek ezelden beri dönüyor olacaktır. Çünkü dönmemesi ve yok olması için hiç bir sebep yok.

Herneyse, bu meseleyi basitleştirmek için, soruyu tekrar edelim. Ezeldne beri dönen bir tekerlek için, bunun dönüyor olması, dönüşün başladığı bir zamanın olması gerektiğini mi gösterir? Eğer dönüşün başladığı bir zaman varsa, tekerlek ezelden beri dönmüyor demektir ki, tanımına ters. O halde, eğer tekerlek ezeldne beri dönüyorsa, demekki onun dönüyor olması, hareket etmesi, dönüşünün başlangıcı olduğunu gösterebilir mi?

Soruyu somutlaştıralım. Bir küre yüzeyi düşünün. İki küre içiçe geçmiş olsun. Aralarında bir boşluk. Bu kürenin bir noktasında big bang gerçekleşsin. Genişleme ile birlikte, kainat kürenin iç yüzeyinde yayılacak, yayılacak, ama sonrada tekrar birleşmeye başlayacaktır. Diğer noktada birleşecektir gene. Ama enerjisi hala orada olduğu için bir sarkaç gibi o noktadan tekrar yayılmaya başlayacak ve gene bir big bangla tekrar genişleyecektir.

Şimdi bir düşünün. Eğer atıyorum 15 boyutlu uzayda, bu gibi yerleşmiş bir küre içinde ise kainat ve ezelden beri bu şekilde açılıp kapanıp duruyorsa, o zaman nasıl olurda big bang hikayenin başlangıcı olur, daha öncesi yokluk olabilir?

Bu spekülasyon bir izahat değil. Ama "amanda big bang kainatın başlangıcıdır, ondan öncesi yokluktur" lafının osuruktan teyyare olduğunu göstermeye yeter.

Big bang işin başıdır diyenlerin, big bangı oluşturan madde + enerjinin nerdne geldiğini göstermesi zorunludur. Zira bu ikisi yok iken var olamaz, var ikende yok olamıyorlar. O halde, big bang - 1 zamanında da yok olmuş olamazlar, zira, yok olsalardı, big bang olamazdı.

Big bang - 1 zamanında madde ve enerjinin bugün bildiğimiz halde olmaması, onların yok olduğunu da göstermez. Sadece farklı bir halde olduğunu gösterir. Kapalı bir odada yere dökülen suyun buharlaşması ve yerin kuruması, suyun yok olması mı demektir? Kışın camda oluşan su, suyun yoktan var olması mı demektir? Maddenin bir halden diğerine geçmesi, değişimin ancak bir parçası olabilir, başlangıcı değil.

Neyse, biz tekerleğimize bir cevap bulalım. Ezelden beri dönen bir tekerleğin, dönüyor olması onun bir zamanlar duruyor olduğunu nasıl olurda gösterebilir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bunlar mantıklı çıkarımlar sevgili Anibal. Kimse itiraz edemez.

Evet biz rastgele bir başlangıcı seçiyoruz. Ona başlangıç diyoruz.

Ve dediğin gibi dönen bir tekerlek var. Sonsuzdan beri sönüyor. Ve o sonsuza kadar dönmeye devam edecek.

Yani o hem ezeli, hem de ebedi......

Bu yaklaşım bizi sonsuzluk kavramına götürüyor....

SONSUZLUK

DEVİRLİ EVRENLER

Neyi belirtek için kullanılırsa kullanılsın “sonsuzluk”, idraki olanaksız bir kavramdır. Çoğu kere zaman için kullanılır. Madde ve mesafe için de kullanılabilir. Bu yazımda ben sonsuzluk terimini başka ve şimdiye kadar hiç tartışma konusu yapılmamış bir kavramla ilgili nitelikleri belirtmek için kullanmak istiyorum. Ancak daha önce zaman, madde, mesafe ve başlangıç ile ilgili kavramlar üzerinde durmamız gerekiyor.

Daha çok zaman için kullanılmasına rağmen “sonsuzluk ve zaman”, birbirleri ile çelişkili kavramlardır. Zaman sonsuzluğun bir tür tahdit edilmesi, sınırlandırılması, demektir. Çoğu kere zaman, hem bir başlangıca gereksinim gösterir, hem de bir sona... Zamanın sonsuz olması zamanla değil, zamansızlıkla bağdaşır. Sonsuz zaman oksimoron bir terimdir. Yani zıt anlamlı kelimelerden oluşmuş bir kelime salatasıdır. Biz insanlar sonsuzluğu daha çok zaman olarak tahayyül ederiz ama, zaman sonsuz olamaz. Çünkü sonsuzluk belli sınırlar içinde var olamaz. Sonsuzluğu zamanla tanımlamak mümükün değildir. Sonsuzluğu tanımlamak için başka bir kavrama gereksinim vardır. Başka bir deyişle, sonsuz zaman demekle, hiçbirşey demiş olmuyoruz.

Bu kavram madde olabilir mi? Madde miktarla ölçülür. Miktar da sayı ile ifade edilir. Sayı ile belirtilen miktar sonsuz olabilir mi? “Sonsuz miktar”, “sonsuz sayı” gibi terimlerin anlamı var mıdır? Zamanda olduğu gibi, miktar ve sayı da, sonsuza limit koyan ve onu sınırlayan değerlerdir. Dolayısıyla onlar da aslında oksimoron terimlerdir. Sayı kavramı sonsuzlukla bağdaşmaz. Madde sonsuz olamaz. Sonsuzluğu sayı ile ifade etmek mümkün değildir.

Aynı durum mesafe, yani uzaklık için de söz konusudur. Uzaklık sonsuz olamaz. Uzaklık temel olarak iki obje arasındaki mesafedir. Hem sayı olarak ifade edilebilir, hem de aradan geçen zaman olarak. Aslında zaman, madde ve mesafe sayı ile ifade edilen ve sonsuzluğu kısıtlayan kavramlardır. Sonsuzluğu kısıtlayan ve sayı ile belirtebilen hiç bir kavram sonsuzlukla bağdaşmaz.

Şimdi kısaca “başlangıç” kavramına değinmek istiyorum. Bu terim zaman ve madde ile sıkı bir ilişki içindedir. Her başlangıcın bir sonu olduğu gibi, bir nedeni de vardır. Bu neden bir olgunun başlamasından sorumludur. Durgun bir havuza atılan bir taş, havuzda dalgaların oluşmasına neden olacaktır. Taş, dalgaların oluşum nedenidir. Taşın düştüğü an, dalgaların başladığı anı simgeler. Bir süre sonra dalgalar durulur. Taşın neden olduğu dalgalar bir süre var olduktan sonra tükenmişlerdir. Her başlangıcın bir nedeni ve bir sonu vardır. Bu durumda diyebiliriz ki, başlangıç da sonsuzlukla bağdaşmayan bir kavramdır.

İnsan aklı her olguda bir başlangıç arar. Başlangıçsız bir olgu düşünülemez. Bir başlangıcın varlığına, o başlangıç gözlemlenmemiş bile olsa, inanılır. İnsan mantığı, başlangıcını gözlemlemediği her olgunun geçmişte, çok önceleri vuku bulmuş bir başlangıcı olduğunu kabul eder. Bu insanın elinde olmayan bir durumdur. İnsan mantığı başka türlü çalışamaz. İnsan aklı başka türlü düşünemez. Her olgunun bir başlangıcı ve her başlangıcın bir sonu ve nedeni vardır

Öyle ise, evrenin de bir başlangıcı olmalıdır. Ya da bir başlangıçla karşılaşılırsa, hiç şaşırılmamalıdır. Nitekim, Hubble’ın evrenin genişlemekte olduğu buluşu, bilim adamlarını evrenin başlangıcını düşünmeye zorlamıştır. Evrendeki galaksiler birbirlerinden hızla uzaklaştıklarına göre, bir süre önce bir arada olmuş olmaları gerekmektedir. O halde, bir süre önce bu birliktelik bozulmuş ve madde etrafa ani bir patlama ile yayılmıştır. Bu patlama, içinde yaşadığımız evreni oluşturmuştur.

Buna Big Bang, büyük patlama diyoruz. Big Bang bir başlangıçtır... Evreni başlatmıştır. Nedeni ise hala bilinmemektedir. Bu nedeni açıklamak için, Tanrı kuramı ileri sürülmüştür. Daha sonra kuantum fiziği ortaya çıkmış ve kendiliğinden var olma (yoktan var olma) kuramını geliştirmiştir. Kuantum fiziği, evrenin başlangıcını Big Bang’le açıklamaya çalışan ilginç bir fizik dalıdır. Yani kuantum fiziğine göre bile, bir başlangıç mevcuttur.

Evrenin bir başlangıcı var mıdır? İçinde yaşadığımız evrenin, elbette bir başlangıcı vardır. Bir enerji patlamış, genişlemiş, maddeye dönüşmüş ve evren oluşmuştur. O halde evrenin bir başlangıcı olmalıdır. Başlangıcı olan her olgunun bir de nedeni olmalıdır demiştik. Öyle ise, evrenin başlangıcının da, henüz doğasını bilmediğimiz bir nedeni olmalıdır. Bu mantık bizi, evren öncesi bir zaman ve mekana gitmeye zorlamaktadır. Evreni başlatan nedenin gizemi orada saklı olmalıdır. Her başlangıçta bir neden ve son arayan insan mantığı, bu kadarla yetinmemektedir. Belki de evreni başlatan neden, kendinden önce gelen bir başka başlangıcın sonucudur. O başlangıç da bir diğerinin..... Başlangıç sonsuza kadar gidemez ama, başlangıçlar gidebilir. Her son yeni bir başlangıç nedeni olabilir. Her başlangıç yeni bir sonla sonlanacaktır. Birbiri ardından gelen her başlangıç ve sonlar için, artık bir nedene gereksinim kalmayacaktır. Öyle ise içinde yaşadığımız evrenin oluşması için, bir nedene gereksinim yoktur.

Kendinden önceki bir başlangıç sona ererken bizim evreni yaratmıştır. Kendi sonu da bir sonraki başlangıç için bir neden oluşturacaktır. Her sonun nedeni başlangıç, her başlangıcın nedeni ise sondur. Ayrı bir neden kavramına gereksinim yoktur. Her evrenin belli bir başlangıcı olması ve belli bir zaman dilimi içinde var olması zorunluğu, kendinden sonra gelecek evrenlerin nedenidir. Yani neden, başlama sürecinin yapısına katılmıştır. Onun bir parçasıdır. Bir evrenin belli bir süre için var olup, tükenmesi, bir sonraki evrenin varlık nedenidir.

Bu durum bizi doğrudan doğruya süreklilik ve devinim kavramlarına götürmektedir. Bu kavramlara göre, tek bir başlangıç yoktur ve asla var olmamıştır. Yalnız, birbirlerini izleyen ve her biri bir sonla sona erecek ama, bir diğeri ile devam edecek olan, sonsuz başlangıçlar vardır. Bu başlangıçların, bizim bildiğimiz başlangıçlardan farkı, ilkinin olmamasıdır. Çünkü sonsuzluğun bir başlangıcı olamaz. Bu başlangıçların ne ilki vardır.. Ne de sonuncusu olacaktır. Ne şekilde başladığını bilmediğimiz bir olgunun sonunun ürünü olan içinde yaşadığımız evren, nasıl olacağını bilemeyeceğimiz bir sonla, kendinden sonra gelecek olan varlığın başlangıcına neden olarak, yok olacaktır. Varlığın sonsuzluğu ancak süreklilik ve devinimle başarılır. Bu bağlamda süreklilik, zamanla ilgili değildir. Başlangıçların birbirlerini izlediğini belirtir. Dolayısıyla sonsuzluk kavramı ile bağdaşır. Enerji ve maddenin bir şekilden digerine geçişini simgeleyen devinim de, sonsuzlukla bağdaşır. Madde ve enerji miktarı sınırlı da olsa, devinim sonsuzdur. Çünkü devinimlerin ne bir başlangıcı vardır, ne de bir sonu. Her başlangıcın sonu, başı gibi, başka bir devinimdir. Devinimler süreklidir ve sonsuzdur. Zaman ve madde ancak başlangıçlar arasında mevcuttur. Her başlangıçta farklı bir zaman ve madde olacağı ve ilk başlangıç olmayacağı için, zaman ve maddenin sürekliliğinden bahsedilemez. Başlangıçlar sonsuz olduğundan, zamanın değil ama, zamanların da sonsuz olduğu ileri sürülebilir. Madde miktar olarak sonsuz olamaz belki ama, maddenin devinimi sonsuz olabilir.

1900’lü yılların başlarına kadar evrenin statik bir yapısı olduğuna inanılıyordu. O zamanın görüşüne göre, Eser denen bir madde ile dolu olan evren, olduğu yerde duruyordu.. 1929 yılında Hubble evrenin genişlediğini buldu. Einstein 1915 yılında genel görecilik kuramını yayınladığı zaman, bu kuram uzayın genişlemesi gerektiğine işaret etmesine rağmen, formülüne uzay sabitlik katsayısını eklemiş ve sonra bunu yaşamının en büyük hatası olarak kabul etmişti. Hubble’ın gözlemlerinden sonra evrenin genişlediği kesinlik kazandı. Bu genişleme bir devinim işareti olabilirdi. Belki de evren sürekli bir devinim içinde idi. Küçük bir nokta patlamıştı. Bu süreç sırasında enerji maddeye dönüşmüş ve madde genişlemişti. Evren hala hızla genişlemesine devam etmektedir. 15 milyar yıl kadar önce vuku bulduğuna inanılan bu inanılmaz olgunun içinde yaşadığımız evreni başlattığı kesindir. Öyleyse bu evren statik değildir. Dinamik olup, sürekli bir devinim içindedir. Her anı farklıdır.

Bu evrenin bir başlangıcı vardır. Bu evrende madde vardır, zaman vardır, mesafe vardır. Başlangıcı, maddesi, zamanı ve mesafesi olan bir evrenin sonsuz olduğundan bahsedilemez. İçinde yaşadığımız evren sonsuz değildir. Ancak sonunun nasıl geleceği bilinmemektedir. Bir tür son ilerde vuku bulacaktır.

O son, sonsuz başlangıç ve sonların sürekli öğelerinden biridir.

O son bizim evrenin sonudur ama, nihai son değildir..

Sonsuzluğun hüküm sürdügü bir ortamda nihai son olamaz.

Sonsuz geçmişten, sonsuz geleceğe birbirlerini izleyen sonsuz sonlar olabilir...

Evrende gerçek sonsuzluk, sonsuz başlangıçlar ve sonsuz sonlara hükmeder.......

O sonsuz başlangıçların başlangıcı, sonsuz sonların sonudur....

O devinimdir.....

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...