Jump to content

Dağdaki çoban ile benim oyum bir mi?


Recommended Posts

demokrasiye degil, halk oylamasına karsı bir onermedir. dogrudur da.

bir doktor ile amele halk oylamasında esit sayılır. gercek asla oyle degildir. hayır doktor ustun filan demiyorum: koyun doktoru amelenin tasıdıgı yukun altına bakalım tasıyabiliyor mu

halbuki halk oylamasında herkez o yuku tasıyabiliyormuscasına, herkes esit kabul edilir

halk secimi sembolik hatta romantik bir anlama sahip olmak dısında hicbir islev gormez -_-

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 105
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

demokrasiye degil, halk oylamasına karsı bir onermedir. dogrudur da.

bir doktor ile amele halk oylamasında esit sayılır. gercek asla oyle degildir. hayır doktor ustun filan demiyorum: koyun doktoru amelenin tasıdıgı yukun altına bakalım tasıyabiliyor mu

halbuki halk oylamasında herkez o yuku tasıyabiliyormuscasına, herkes esit kabul edilir

halk secimi sembolik hatta romantik bir anlama sahip olmak dısında hicbir islev gormez -_-

Neden?

Bu nasıl bir düşünce şeklidir? Doktorla çobanın verdiği oy bir olmazmış... Yapmayın beyler... Böyle bir şeyin gündeme getirilmesi bile saçmadır... Bu zihniyet ortaçağ avrupasında kalmıştır...

Bu Aysun KAYACI aptalına destek veren herkesi çok iyi anlıyorum...

AKP nin başarısını cehalete bağlıyorsunuz... Size göre AKP ye oy verenler insan değil koyun, Dünyadan haberi olmayan cahil cühela takımı... Halbuki CHP ye oy verenler Aydın!, Yetişmiş, Bilinçli insanlar... Konunun özü bu işte...

CHP liler aldıkları ağır mağlubiyeti hazmedememişlerdir ve faturayı dağdaki çobana kesmişlerdir... Evet suçlu bulundu! Dağdaki çoban! Yaşasın adalet!?

Halbuki Aysun KAYACI gibiler kafalarını kumdan çıkarıp sağa sola baksalar, İstanbul, Ankara, Konya, Samsun, Eskişehir, Diyarbakır, Adana, Kayseri, Erzurum, Şanlıurfa, Gaziantep ve adı aklıma gelmeyen bir çok metropolde AKP nin ezici üstünlüğü görecekler... Hatta solun kaleleri olan Antalya ve İzmir'in ve hatta ilçe olarak Cankaya'nın düşmek üzere olduğunu da görecekler...

Yaaa sizin bu aydın kesiminiz nerede ikamet eder? Yerini söyleyinde seçimi sadece orda yapsınlar...

Ne kadar zorunuza gitsede geçek bu! Gerçekle yaşamayı öğreneceksiniz... Ben öğrendim... Belki gelmiş geçmiş en rezil kabine tarafından yönetiliyoruz... Bu durumun sorumlusu kim biliyor musunuz?

1- CHP

2- Ordu

3- Aysun KAYACI (gibiler)

4- Abdurrahman YALINKILIÇ (gibiler)

Tekrar yazıyorum, büyük puntolar ile...

Eğer AKP kapatılırda, BKP açılırsa; İlk genel seçimde min %55 oyla birinci olacaklar... Hatta başında kimin olduğu bile önemli değil... AKP nin devamı olduğu bilinsin yeter...

Aynen bu şekilde devam edin bakalım... Eminim şu anda milli görüşçüler keyiflerinden ne yapacaklarını bilemez haldedirler... AKP nin kapatılması için dua üstüne dua ediyorlardır belkide...

Tarih tekerrürden ibarettir...

tarihinde AteshBey tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Olay profesör&çoban düzlemine taşındığına göre;Öğrendiklerimizi hep beraber hatırlayalım:

1960 ve 70'lerde bu ülkenin profesörleri, başka bir ülkenin profunun yazdığı kitabı Türkçeye çevirir altına da kendi adını mührünü basardı. 1980'lere gelindiğinde yaptıkları hırsızlık ayan beyan ortaya çıkınca, yeni bir yol denediler.

Önce kitabın ismini sonra da bazı cümlelerinin yüklemini değiştirdiler. Bu da faş olunca, bu defa intihal devri başladı. Batı profunun yazmış olduğu kitaplardan koca alıntılar yapıp altına imzalarını, adlkarını doladılar..

Evet beyler bizim proflar ya da onların şahsında kültürlü sınıf diyelim hepsi hırsız.. Bu adamlara batıda asistanlık bile verilmez.

Hepimiz Üniversite okuduk, kültürlü dediğimiz insanlarla tanıştık ve onların ne kültür fukarası olduğunu gördük...

Bu tartışma anlamsız..

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hepimiz Üniversite okuduk, kültürlü dediğimiz insanlarla tanıştık ve onların ne kültür fukarası olduğunu gördük...

Bu tartışma anlamsız..

Bu konuda katılıyorum,

Türkiye'de gerçek anlamda entellektüel diyebileceğimiz kimse yok,

Varsa bile 3 - 5 tane..

Link to post
Sitelerde Paylaş

TBMM Turk halkini temsil eden 500 vekilin 399 adetinin okuz oldugundan yola cikarak,

Bu kadar vekilin ve egitimsiz okuzlerin TBMM de o kirmizi koltuklarda gerinerek oturmalarina neden olan oylari veren,

cikarci,oyunu bir torba yiyecege satanlardan veyahutta kor cahillerden, seriat yanlilarindan, yobazlardan olustugunu biliyorsak,

boylesi bir durumun dunyadan bir haber Aysun Kayaci kizimizin bile bir sekilde dikkatini cekmis olmasiyla beraber ortami

sallayan bu sozlerini sarfetmesinde pek de haksiz sayilmaz..

Sadece soyleyis tarzi yanlis , bu kadar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
TBMM Turk halkini temsil eden 500 vekilin 399 adetinin okuz oldugundan yola cikarak,

Bu kadar vekilin ve egitimsiz okuzlerin TBMM de o kirmizi koltuklarda gerinerek oturmalarina neden olan oylari veren,

cikarci,oyunu bir torba yiyecege satanlardan veyahutta kor cahillerden, seriat yanlilarindan, yobazlardan olustugunu biliyorsak,

boylesi bir durumun dunyadan bir haber Aysun Kayaci kizimizin bile bir sekilde dikkatini cekmis olmasiyla beraber ortami

sallayan bu sozlerini sarfetmesinde pek de haksiz sayilmaz..

Sadece soyleyis tarzi yanlis , bu kadar...

Hmm evet, süper bir yorumdu...

Sadece CHP ye oy verenler aydın, bilinçli ve egimtimli idi, gerisi zır cahildi...

Aysun KAYACI iyiymiş yaa... Senin gibileride varmış baksana...

Boşuna dememişler, beterin beteri var diye... :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buradaki asıl mesele bu kadını bukadar ciddiye alan insanlar. Şaşırıyorum inanamıyorum nerelere geldik nasıl bir zamandan geçiyoruz. Siyasilerin beceremediği muhalefeti medya yapıyor yada üçbeş kadın geyik yapıyor ve ülke meselesi olabilecek kadar ciddiye alıyoruz.Bu adamların cahil olduğu konusunda hemfikirim ama bu kadar cahil adamlara muhalefet edemeyenlerimiz beni daha çok üzüyor..Ben kendimi sorguluyorum sürekli bizler ne cahil insanlarız. Üstüne alınmak istemeyen arkadaşım varsa alınmasın ama görsün.. Üzücü ve manasız!

tarihinde Barism tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

YÖK Başkanı’nın burcu ne acaba?

Laikliği, Cemil İpekçi üzerinden tartışıyoruz; şehitleri, Bülent Ersoy üzerinden... Türban işine Osman Yağmurdereli bakıyor... Hrant Dink cinayetini, İsmail Türüt’ün şarkısıyla çözmeye çalışıyoruz. İstihbarat Teşkilatı, mafyayı yakalamak için Tuğba Özay’ın peşinde...

"Barzanici bu" diye, içeri tıka tıka, Nil Demirkazık’ı tıktık. İbrahim Tatlıses az daha mebus oluyordu. Evden atılan ihtiyarların umudu Mahsun Kırmızıgül... Adnan Şenses ülkücü oldu, Erkin Koray MHP’ye küstü, Sinan Çetin AKP’ye verdiği desteği çekmek üzere.

*

Ciddi bir ülkedir burası.

*

Sanırım o yüzden, Genelkurmay Başkanı, "Kandil Dağı’nı Biri Bizi Gözetliyor Evi gibi seyrediyoruz" demişti...

Uydu muydu dese, karışık.

BBG de, herkes anlıyor.

*

PKK’nın Zap kampını ele geçirince, anchorman’in biri, elinde uzaktan kumandayla çıkıp şu anonsu yaparsa, hiç şaşmayın: "Zap’ladık, azzz sonra!"

*

Derbi desen...

1’inci dakika, saygı duruşu.

90’ıncı dakika, çiftetelli!

*

Adnan Menderes’in, Deniz Gezmiş’in nasıl asıldığını Hatırla Sevgili’den öğreniyoruz... Derin devleti, Ergenekon’u, Kurtlar Vadisi’nden... TMSF tarafından bankasına el konulan işadamı, Sevgili Dünürüm’de... Türk-Yunan ilişkilerini de, Yabancı Damat yumuşatmıştı zaten.

*

Özetle...

Recep Erdoğan’dan sıkıldık, Recep İvedik’i başbakan yapalım, tam olsun bari!

Yılmaz Özdil

Link to post
Sitelerde Paylaş

I. Devletin şekli

MADDE 1. – Türkiye Devleti bir Cumhuriyettir.

II. Cumhuriyetin nitelikleri

MADDE 2. – Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, lâik ve sosyal bir hukuk Devletidir.

IV. Değiştirilemeyecek hükümler

MADDE 4. – Anayasanın 1 inci maddesindeki Devletin şeklinin Cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki Cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez.

Anayasimiz gayet acik ve secik belirtmis durumu..

Laiklik tartisilinca , o tartismaya acan partinin kapatilmasi yonunde dava aciliyor..

Sosyal olma durumunu sosyalist-komunistler bir sekilde tartismaya acti zamaninda , 1980'de ezdiler gectiler..

E Kurtler de uniter cumhuriyetten , konfederasyona gecelim dediler.. Durumlari ortada..

Madem samimisiniz demokratik olma halinin bir devlette tezahirlerinden biri de herkesin oyunun esit olmasi durumudur .. Bunu da tartismaya acamazsiniz.. Acana da sempati duyamazsiniz..

Duyacaksaniz hepsine duyun .. Sempati duymaniza gerek yok - empati yapin yeter..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Demokrasilerde Oyların Eşitliği

Prof. Dr. Abidin KUMBASAR

Demokrasi genellikle, "Yönetenlerin, düzenli aralıklarla yapılan özgür seçimler yoluyla, halk kitleleri tarafından belirlendiği siyasal rejim" olarak tanımlanmakta ve seçmenlerin nitelikleri konusunda bir vurgu yapılmamaktadır. Oysa herkesin eşit bir oya sahip olması sonucuna, "Atina Demokrasisi" nden beri geçen, iki bin yılı aşan zaman sürecinde erişilmiştir. Özellikle son iki yüzyılın tarihi, oy eşitliği için verilen savaşların öyküleriyle doludur. Ayrıca, bugün en az sorunla işleyen demokrasilerin tümü, "Aydınlanma" sürecini benimseyerek yaşayan, çoğunluğu bilinçlenmiş toplumlarda uygulanabilmektedir. Bu nedenle demokrasiyi tanımlarken kullanılan halk kitleleri yerine "bilinçli halk kitleleri" vurgusunun yapılması gerekmektedir. "Bilinçlenmiş halk kitleleri" nin önemi, düzenli olarak belirli aralarla yapılan özgür ve açık seçimler kadar, hatta onlardan da fazla değer taşımaktadır. Altmış yılı aşkın süredir özgür olarak nitelenen seçimlerin yapıldığı ülkemizde çağdaş bir demokrasiye kavuşamamamızın nedeni de, halk kitlelerinin, Osmanlı'dan kalma kul ve ümmet niteliğinden kurtulup çağından sorumlu bilinçli bireyler düzeyine erişememiş olmalarıdır.

Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk 'ün "Halkevleri" ve "Köy Enstitüleri" aracılığıyla halk kitlelerini bilinçli yurttaşlar düzeyine eriştirme amacını güttüğü, sevenleri kadar karşıtlarınca da bilinmektedir. Devrim karşıtları, bu nedenle ilk uygulama olarak adı geçen kurumları yozlaştırarak amaçlarından saptırıp etkisiz hale getirmişlerdir.

Son günlerde tartışma konusu edilen oyların eşitliği konusunu bu yönden değerlendirmek gerekir. Tartışmaya neden olan genç kızımız düşüncesini, "Dağdaki çobanla benim oyum neden eşit olsun?" , tümcesi yerine, "Oyunu bilinçsizce, küçük bir çıkar uğruna kullananla, bilinçli bir bireyin oyu neden eşit olsun?" diye ifade etseydi, haksız karşı çıkışlara da neden olmaz, birçok gerçek aydının düşüncesini dile getirerek, "fiyatı olanların onuru olamayacağı" nı da vurgulamış olurdu.

Örneğin, aynı düşünceyi, atom bombasının yaratıcılarından, ünlü bilgin Szillard yıllar önce, "Demokrasilerde bir dâhi ile bir budalanın oy eşitliğini kabul ediyorum, ancak iki budalanın bir dâhiye üstünlüğünü reddediyorum" tümcesiyle dile getirdiğinde karşı çıkan olmamıştı.

Toplumlarda demokrasinin kusursuz uygulanabilmesi için, bilinçli bireyler düzeyine erişmiş halk kitlelerinin varlığından başka, sorunlara sosyo-ekonomik çözümler üretecek siyasal partilerin oluşmasını sağlayacak "Siyasal Partiler" ve "Seçim" yasalarının olması da zorunludur. Bugün ülkemizde uygulanan seçimlerde çoğunluğu bilinçsiz olan kitleler, parti genel başkanlarının dayattığı adayları seçmektedirler. Genel başkanların güdümünde olan adaylarla oluşan siyasal kadrolar da, toplumun gereksinimleri yerine, kendi geleceklerini güven altına almak amacıyla çıkar ilişkileri sarmalından kurtulamamaktadırlar. Ülkemizde olduğu gibi, parti içi tiranlığın egemen olduğu, yasaların buna elverdiği bir toplumda gerçek bir demokrasinin uygulanması beklentisi bir düş olmaktan öte gidemez. Parti genel başkanları anlaşarak anayasaya uygunluğu tartışmalı kararlar alabiliyor, işlerine gelmeyince anayasayı kendi çıkarlarına uyacak şekilde zorlamaya kalkıyorlarsa hangi oyların eşitliğinin, hangi demokrasinin tartışması yapılmaktadır?

İki bin yıla yakın bir zaman önce Çiçero , "Devlet" i, "Yasal Toplum" olarak tanımlamıştı. Geçen uzun zaman diliminde bu gerçek daha da önem kazanmış, yasallığın tüm toplumlar için kaçınılmazlığı uluslararası boyutlardaki anlaşmalarda birçok kez vurgulanmıştır. Günümüzde yasaların, güçlü olanların çıkarlarına göre yorumlanarak uygulanması, hem yerel hem de küresel boyutlardaki anarşinin kaynağını oluşturmaktadır. Platon' un, "Yasalar, haksızlık yapıp bedelini ödemeyenler ve haksızlığa uğrayıp çaresiz kalanlar için uygulanmalıdır" özdeyişi, tüm geçmişte olduğu gibi, günümüzde ve gelecekte de toplumsal düzenin korunabilmesinin kaçınılmaz kuralı olarak geçerliliğini koruyacaktır. Yaşadığımız sorunların gerek yerel gerekse küresel boyutta çözümlenebilmesi için, hangi konumda olursa olsun, birey, kurum ve siyasal oluşumların yasallıktan sapmamaları, yasaların yansız uygulanmadığı dürtüsüyle hınç alma duygusu uyandıracak davranışlardan kaçınmaları önkoşuldur. Yasaları yansız olarak uygulaması gerekenler, eğer kendi çıkarları doğrultusunda yorumlar yaparak yansızlıklarını yitirirlerse kendi yasallıkları da geçersiz hale gelir ve toplumsal tepkilerin önü alınamaz. Çağdaş demokrasinin araç değil, amaç olduğuna inanan gerçek yurtseverlerin görevi, yasallıktan uzaklaşanları kışkırtmak değil, yasaların yansız olarak uygulanması için uyarılarda bulunmaktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hemen! Hemen acitasyon, hemen bir kendi istediği gibi algılama, yok çobanı aşalamışlarmış onu küçük görmüşlermiş.

Birşey soracağım bu kız tek başına seçip seçilip monarşimi kurmak istiyor? Yoksa bilerek müşkül bırakılmış oyu satın alınmış insanların yaptıkları seçimlere bakıp mı (AKP) böyle birşey söylüyor? Ülke nereye gidiyor belli değil mi? Zaten onun söylemeye çalştığı apaçıkken. Birilerinin tekerine çomak soktuğu için mi bu kadar taşlanıyor!

Link to post
Sitelerde Paylaş
Teorik olarak demokratik sistemlerin sorunlarından birisidir bu. Aysun Kayacı kimdir, ne yapar bilmiyorum ama şunu anlamalısınız ki, "dağdaki çoban" ifadesi bir simgedir. Demokratik sistemlerde, oy ağırlığının statüye göre dağılımı tartışılmaktadır. Ben de düşünmüşümdür her zaman, bir profesör ile uç bir köydeki sarhoşun oyu neden bir olsun, diye. Demek istediğim o ki, sorunu Türkiye-AKP-Aysun üçgeninden çıkarıp, teorik düzleme oturtarak tartışmak gerek.

Bir çözüme vardıktan sonra da bunu, Türkiye'yi hesaba katarak tartışmaya devam etmek gerek.

Peki teorik olarak tartışalım Rexino. Oy verenleri ikiye bölelim. Bilinçli seçmen ve bilinçsiz seçmen. Eğer bilinçsiz seçmenin oyuyla bir parti iktidara gidiyor ve bilinçlinin canını burnundan getiriyorsa demokrasi tecelli etmiş demektir. Çünkü bilinçli seçmen eğer devlet idaresinde demokratik haklarını kullanmak ve bir özne olmak istiyorsa kendisini sandığa hapsetmemeli, bilinçsiz gördüğü kitlelere bilinç götürebilmelidir. Eğer bir profesör dağdaki çobana bilinç taşımak konusunda üzerine düşenleri yapmamışsa o profesör de cezasını çekebilmeli.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir ülkenin siyasi dinamiklerini,partilerin ekonomi programlarını,piyasanın nasıl işlediğini,partilerin siyasi programınlarını,sağlık politikalarını,ülkeye yaptığı yada yapmayı vaadettiği yatırımları,bunların nasıl gerçekleştirilebileceğini-gerçekleştirilemeyeceğini,partilerin eğitim programlarını,dış ülkelerle ilişkilerin nasıl yürütüleceğini-yürütülmeyeceğini ve bunun gibi bir çok konuda hiç bir bilgisi olmayan bir insanla; bu ve bunun gibi bir çok konuda kapsamlı bilgisi ve yorumlama becerisi olan bir insanın oyunun eşit sayılması adilmidir???

Aynı şekilde benimde oyumunda bir çok insana göre daha alt seviyede olmasını kabullenebilirim.Çünkü benim uzmanlık alanım,işim,mesleğim bu konulara derinlemesine zaman ayırabilmemi engelliyor.Her partinin politikasını bilmiyorum;ekonominin nasıl yürüdüğü hakkında geniş bilgim yok.Seçim sandığına gittiğimde bir çok partiyi haklı ya da haksız yere eliyorum;bir tanesinide bilgi okyanusunun içindeki bir damla bilgimle haklı görüp 1 oyla ödüllendiriyorum.Bir nevi ZAR atıyorum.

Eğer ülke hakkında hiç bir bilgisi olmayan insanlara eşit oy hakkı verirseniz, seçimler kitle iletişim araçları ve diğer güçler tarafından yönlendirilen bir düello alanına dönüşür.Bir nevi halka zar attırılır.

Ben ülkemin bilgisiz insanlar tarafından rüzgardaki bir yaprak tanesi gibi oradan oraya savrulmasına göz yummak istemiyorum.

Seçme-seçilme ihtisas konusu olmalı.Herkeseşit oy kullanamamalı.Bu konuda yetiştirilmiş,uzman olmuş,tahsil yapmış insanlar sırf bu konu üzerinde yoğunlaşmalı.Ülkenin geleceğiyle ilgili kararlar bu bilgili,uzman insanlar tarafından yapılmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Aysun kayacı'nın açıklamalarına katılmamak mümkün değil. Kızı yerden yere vurdular ve ağlattılar ama ben ona katılıyorum. Dağdaki çoban ile benim oyum bir olmamalı ya da OLMALI!. Ama nasıl olmalı?

Aysun Kayacı ya da benim gibi düşünen binlerce insan var Türkiye'de. Ama bu düşüncenin var olmasında çobanın bir günahı yok. Günah onu eğitimsiz bırakanların. Çoban burada aşağılanan kimse değil; çobanları aşağıda bırakanlar aşağılanması gerekenlerdir.

Ya da biz çobanız toplum da bizim sürümüz diyenlerdir bence aşağılanması gerekenler. Ama bu millet elbet bir gün uyanacaktır. Geç olsa da uyanacaktır. Uyandığı zaman da o dağdaki çoban eline kalem yerine kaval tutuşturanlardan hesabını soracaktır.

ewt Aysun kayacı çok doğru bir laf etmiş. Dağdaki çobanın 1 oyu tabiki Aysun kayacı'nın 10 oyuna eşit olmalı.

Link to post
Sitelerde Paylaş
ewt Aysun kayacı çok doğru bir laf etmiş. Dağdaki çobanın 1 oyu tabiki Aysun kayacı'nın 10 oyuna eşit olmalı.

dağdaki çoban dediği ülkedeki cahil ve fakirlik içinde bırakılmış kitlelerdir. aysun kayacı gibi bir manken bile bu şerefsizliği görebildi ve gelecek tepkilere rağmen dile getirme cesaretini gösterdi. ama sizin beyinleriniz fanatiklik yapmaktan söylenen sözü değerlendiremiyor.

bu ülkede insanlar özellikle fakirliğe ve cahilliğe itiliyor. neden? fakir ve cahil insanları, sadakaya muhtaç insanları yönetmek ve onlar üzerinden istediğin gibi prim yapmak çok kolaydır.

bu iktidarın yaptığı budur. amaç o fakir insanları iş güç sahibi yapmak olsaydı, dağıtılan milyonlarca dolar yardım parasını nohut ve kömür almaya değil, fabrika ve iş yeri kurmaya harcanırdı..ama amaç o fakirleri iş güç sahibi yapmak değil, direk sadaka muhtaç bırakmak.

yazık sizin gibilere..

Link to post
Sitelerde Paylaş
bu ülkede insanlar özellikle fakirliğe ve cahilliğe itiliyor. neden? fakir ve cahil insanları, sadakaya muhtaç insanları yönetmek ve onlar üzerinden istediğin gibi prim yapmak çok kolaydır.

bu iktidarın yaptığı budur.

Daha önceki iktidarlar ne yapıyordu.. fakirlik cahillik AKP iktidarının eseri midir yoksa öncesinden gelen bir sorun mu...

saygılarımla

Link to post
Sitelerde Paylaş
Daha önceki iktidarlar ne yapıyordu.. fakirlik cahillik AKP iktidarının eseri midir yoksa öncesinden gelen bir sorun mu...

saygılarımla

daha önceki iktidarlar mükkemmeldi demedim. ancak şuanki ikdirarın zihniyetini biliyorum. arada bariz şekilde fark var. daha önceki iktidarlar yapılan çocuk başına devletin parasını dağıttılar mı? devletin parası ile nohut kömür dağıtıp oy topladılar mı? daha önceki iktidarlar ülkeyi dolandırdılar, ama halkı fakirleştirmek ve sadakaya muhtaç bırakmak için özel çaba harcamadılar. hangi başbakan şimdiye kadar bol bol çocuk doğrun diye demeç verdi?

bütün bu yapılanların arkasında bambaşka bir amaç var.. bu ülkeyi bölmek. diğer iktidarlar ülkeyi kötü yönetselerde bu ülkeyi bölmek için özel çaba harcamadılar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Rexino,

Sen kimsin? Seni dağdaki çobandan üstün yapan nedir? Albert Einstein olsan ne yazar? Nesini tartışacaksın bu konunun? Dağdaki çoban evrimi bilmez, sokratesi tanımaz, agnostik, ateist kelimelerini duymamıştır bile, ama senin hayatında bilmediğin belkide hiç öğrenemeyeceğin şeyleri bilir...

Profesör ile sarhoş, hemde köydeki sarhoş, sanki profesörler sarhoş olmuyormuş gibi...

Madem profesörle, dağdaki çobanın oyun eşit olmamalıdır sana göre, o halde @Real'e de bir cevap bari..

Profesörle çobanı aynı suçları işledikleri takdirde nasıl cezalandıracağız?

Çoban şu itirazı yaparsa ne diyeğiz;

"Madem profesörün oyun benimkinde 5 kat değerli o zaman ben profesörün işlediği suç karşısında aldığı cezanın beşte birini almalıyım, zira o profesör!, Aydın!, yetişmiş, bilinçli!, neyin ne olduğunu bilen biri, ben ise dağdaki cahil cühela bir çobanım, iyi ile kötüyü ayırt edebilecek kadar bilgili zeki ve ahlaklı değilim.."

Buyur bu çobana cevap ver şimdi...

Selam AteshBey,

Sinirlenmişsin. :-) Ama Straw Man mantık hatasına düşüyorsun, yani beni dilegetirmediğim şeyler üzerinden eleştiriyorsun, yan konulara kayıp ana konuya saldırır gibi gözüküyorsun. Halbuki, ben sadece demokrasinin bir sorunundan, demokratik paradoksların sadece birisinden bahsetmiştim. Çözüm önerisi dilegetirmemiştim. Şunun oyu şu kadar, bunun oyu bu kadar, dememiştim. Yargı, sosyal hizmetler ve oy eşitliği arasındaki ilişkiler üzerine fikir söylememiştim. Söylediğim zaman eleştirirsiniz.

TheCrow,

Yazını yanıtlayacağım.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...