Jump to content

antidepresanlar


Recommended Posts

Nöronların iletişimini etkileyerek psikolojiyi de etkileyen ve bir çok konuda gerçekten tedavi edici olan sedatif ürünler geçmişi geleceği işleyişi ve evrimsel süreci hakkında ne düşünüyorsunuz

İlaçlarla ruhsal durumu etkilemek gayet mümkün. Sonuçta ruhsal durumlar beyindeki nöronların aktivitesiyle vücut buluyorlar. bu ikisini bugün için ne bilim ayırabilmekte ne de din ruh hakkında detaylı bilgi sunmakta. Bilim içinse, henüz beyin hakkında öğreneceği çok şey var.

nevrozlar fiziki hasar olmadan olan psikolojik sorunlarken, psikozlar fiziki hasarı olan sorunlar olarak ayrılıyor.

nevrozlar da fiziki hasarın olmadığını nerden biliyorlar?

bu ilaçlar bilinç bulndırıcı mı yoksa beyinde fazla aktif olan istenmeyen ruhsal durumları tetikleyen merkezleri baskılayıp neşe veren merkezleri daha uyanık tutarak kişinin zayıflamış özgüvenini ortaya çıkararak gerçekten iş yapıyor mu?

konu hakkında ilgisi olan arkadaşların düşüncelerini merak etmekteyim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 100
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

istersen şizofren ol, olmadık şeyler gör veya duy ... ilaç kullanmayacaksın.. öl daha iyi.

piskiyatrik ilaçlar insanı ölmekten beter eder, hiçbirinin fayfası yoktur. ya savaşırsın kazanırsın ya da savaşmazsın ölürsün.. kazanamazsan öleceksin, ilaç kullanmak acınacak insanların işidir.

İnsanları bu tür derin bilgilerinizle aydınlatmazsanız iyi edersiniz.Tabii ki faydaları vardır..

Bilmediğimiz konularda atıp tutmayalım lütfen.Gerçek sananlar çıkabilir..

Doktorların işini zorlaştıranlar ve bir türlü tedavi olamayanlar nedense size benzer hastalar olmaktadırlar..

tarihinde Electra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

ben anti-psikotik kullanmıştım, risperdal diye. emin olun çok şiddetli bir ilaç. doğrudan dopamin ve serotonin antagonisti olup , başta şizofreni olmak üzere bir çok psikozun tedavisinde kullanılıyor. antideprasan bir şey değil, antipsikotikler ve nöroleptikler güçlü ilaçlar.

bir de nevrozun düşüncesi sağlamdır, duygusal olarak bozukluk yaşamaktadır bu hastalar, anksiyete de denir. psikozlarda ise duygular bomba gibi olmakla birlikte düşünce darmadağın haldedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anti depresanlar ilk başta pasif, durgun olan kişiye aktiflik verir. Daha sonraki zamanlarda mutluluk verir. Onun için kendine hakim olamayanlar doktor tavsiyesi olmadan ilaç kullanmasınlar. Çünkü intihara meyillilik varsa önce pasifliği giderdiğinden insanı kendisine hakim olamayacak şekilde intihara sürükleyebilir.

İnsan kendi vücudundaki her olaya hakim değildir. Bazı durumlar ilaçlarla düzeltilmek zorunda olabilir. Bunu bilime inanan herkesin kabul etmesi gerek

Link to post
Sitelerde Paylaş

istersen şizofren ol, olmadık şeyler gör veya duy ... ilaç kullanmayacaksın.. öl daha iyi.

piskiyatrik ilaçlar insanı ölmekten beter eder, hiçbirinin fayfası yoktur. ya savaşırsın kazanırsın ya da savaşmazsın ölürsün.. kazanamazsan öleceksin, ilaç kullanmak acınacak insanların işidir.

acı ilaç tatlı sonuç.

bilimsel çalışmaları ve elde ettiği gerçekleri inkar etmek bu yazdıkların.

hatta elektriksel veya manyetik etkileşimle beynin belli bölümlerine müdahale teknikleri deneniyor.

mesela çoğuna hayatı zehir eden anksiyete de durum şudur: beynin belli bölgesinde aktivite (kanlanma, sinyalizasyon) fazladır.

eğer bu bölgeyi diğer bölgeleri de harekete geçirerek bastırırsak zamanla o bölgenin etkileri azalıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konuyu biraz sallandırıcak bi açıklama olacak bu yazacaklarım, sallandırmak derken, konu dışı demeye çalıştım, beceremedim sanırım, neyse, ben Multipl Skleroz hastasıyım ve bu hastalığın bir tedavisi yok, sadece koruyucu tedavi uygulanabiliyor, bu da iyileştirmiyor ama hastalığın sebep olduğu zorlu periyotları hafifçe atlatmanı sağlıyor, şimdi ben ben kendime inanıyorum ama hastaymışım meğer, şunu öğrenmek istiyorum; öleyim mi? zaten eninde sonunda öleceğim, ne yapayım?

Ice-T'ye yöneltmiştim bu soruyu ama beni harekete geçiren o ileti silinmiş sanırım, iyi olmuş :)

tarihinde Spud tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Depresyonun nasıl bir hastalık olduğunu bilmeyen işte böyle bol keseden konuşur.

En önemli hastalıklardan biridir.

katılıyorum, benim hastalığımın bana hediyelerinden birisidir aynı zamanda, ailemde de sık görülen bir vakadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Depresyonun nasıl bir hastalık olduğunu bilmeyen işte böyle bol keseden konuşur.

En önemli hastalıklardan biridir.

doktorsunuz ama söylemeden edemeyeceğim. en kuvvetli anksiyete hastalığı, en basit psikozdan bile yüzlerce kat daha önemsizdir. anksiyetede en rezil hastalık obsesif-kompülsif bozukluk, gerisi o.suruktan tayyare, kişi ilaç kullanmadan psikoterapi ilede düzeltilebilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

doktorsunuz ama söylemeden edemeyeceğim. en kuvvetli anksiyete hastalığı, en basit psikozdan bile yüzlerce kat daha önemsizdir. anksiyetede en rezil hastalık obsesif-kompülsif bozukluk, gerisi o.suruktan tayyare, kişi ilaç kullanmadan psikoterapi ilede düzeltilebilir.

alay ettiğiniz hastalıklar çoğuna hayatı zehir ediyor.

psikozun yanında bir şey değil diyebiliriz ama nöbetleri sırasında psikozlu kadar acı çekiyorlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

bu yazı kime

Ice-T'ye...

Suicide....

Depresyon en kötü akıl hastalıklarından biridir.

Anksiyeteler öyle sandığınız gibi basit ve benign hastalıklar değillerdir.

Hastayı perişan eden, yaşamlarını zehir eden anksiyeteler vardır.

Çoğu kere ağır psikozlarda hasta hasta olduğunu bilmez ve hastalığından yakınmaz. Tedavi aramaz.

Anksiyeteler ve depresyonlar öyle değildir. Hastanın yaşamını rezil ederler ve arada bir hasta çareyi ölümde bulur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

doktorsunuz ama söylemeden edemeyeceğim. en kuvvetli anksiyete hastalığı, en basit psikozdan bile yüzlerce kat daha önemsizdir. anksiyetede en rezil hastalık obsesif-kompülsif bozukluk, gerisi o.suruktan tayyare, kişi ilaç kullanmadan psikoterapi ilede düzeltilebilir.

Her tür ruhsal hastalık kendine göre zorlantılıdır ve kişiyi yorar.Dolayısıyla önemlidir önemsizdir gibi bir sıralama yapmak olmaz..Hastalıkları birebir yaşayanlar en kötüsünün kendisininki olduğunu düşünecektir..Bunlar hastanın, hastalığın semptomlarını nasıl yorumladığıyla bağlantılıdır..Bir hastanın belli bir semptom karşısında fazla kaygı duymayacağı gibi aynı semptom karşısında başka bir hastanın kaygı düzeyi aşırı yükselebilir.

P.A.başta olmak üzere, duygulanım bozuklukları da en az O.K. kadar sinir bozucudurlar hasta açısından..

Hele; 'ilaç kullanmadan psikoterapi ile düzeltilebilirler' lafınız çok iddialı olmuş..

Sanki el çabukluğu ve sihirbazlık numarasıyla, şapkadan tavşan çıkarmış gibi bir kaç P.A. ve depresyon hastası tedavi etmiş modundasınız..

tarihinde Electra tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben bir yerde psikilojik-psikiyatrik hastalık yoktur. Gibisinden bir şeyler demiştim. Heralde hacı ona atıf yapmak istiyor.

Eskiden akıl hastalıklarını psikolojik(ruhsal) ve psikotik (organik) olarak ikiye ayırarak incelerdi. Çok eskiden ama.. En azından 30 yıl önce..

Bunun doğru olmadığı anlaşıldı.

Bütün akıl hastalıkları organiktir.

Beyinde nörotransmiterlerdeki değişiklikler akıl hastalıklarından sorumludur.

Anti depresyon ve anti anksiyete ilaçları beyinde ortaya çıkan bu organik kimyasal bozukluklarda, serotonin, norepinefrin, dopamin, gaba ve diğer hormonlar ve kimyasal mmddeler arasındaki dengeyi sağlamaya çalışır.

Bazı hastalarda bu yöntem çok başarılıdır. Ama hastalıklar hiç bir zaman şifa bulmayabilirler.

Sadece ilaç alındığı süre belirti vermezler.

Depresyonlar ve ansiyetelerin bazıları istisna olarak düşünülebilir. Onlardan bazıları ilaç tedavisinden sonra şifa bulabilir.

Ama çoğu kere, özellikle depresyonlarda, hasta ilacı bütün ömür almak zorundadır.

Ayrıca, tedavisi mümkün olmayan depresyonlar da vardır. Hastalar çok çok hazin bir tablo oluştururlar. Her türlü tedaviye direnirler.. Elektroşok bile onların çoğunu tedavi edemez.

Depresyon en önemli insan hastalıklarından biridir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Depresyonlar da antidepresanlar da çok çeşitlidir ve en önemli şey hastanın depresyonunu doğru teşhis edip uygun tedaviyi sağlamaktır.

Bununla birlikte, uygun antidepresan tedavi almalarına rağmen önemli bir oranda depresyon hastasının tedavisinde hala başarısız olunmaktadır. Majör depresiflerin yaklaşık %30'u antidepresanlara cevap vermemektedir mesela..

Başlıkta pekçok arkadaş antidepresanlardan şikayet etmiş, psikiyartlara kızmış, ilaçların yan etkilerini sıralayarak her iki tarafı da suçlamış.

Antidepresanların hemen hepsinin ağır yan etkileri vardır. Çoğu iştahı artırıp kilo aldırır, kimisi çok ciddi cinsel işlev bozukluklarına neden olur, kimisi anksiyeteye, uyku bozukluklarına (çoğunlukla imsomnia), psikozun alevlenmesine, mide bulantılarına yol açar.

Bunlardan şikayetçi olmak doğaldır, hepsi de katlanması oldukça güç etkilidir ancak kâr zarar hesabı bile yapmaya gerek olmaksızın antidepresanı kullanmak zorunluğu vardır.

Çünkü depresyon birlikte yaşanması çok zor, çok ağır bir hastalıktır ve antidepresanlar doğru kullanıldığında çok önemli yararlar sağlarlar. Fakat aynı anda psikoterapi almak da gereklidir, şarttır.

Depresyon her zaman tek başına ortaya çıkmaz. Bazı psikiyatrik hastalıklar hastalıklar da depresyonla bir arada olabilir, hatta depresyon o hastalığa eşlik ediyordur. Yukarıda arkadaşların da değindiği gibi, anksiyetik hastalıklara eşlik ettiği sıklıkla rastlanan bir durumdur. Bipolar Bozukluklarda, O.K.B.'da ve ayrıca uzun süredir devam eden başka hastalıklara bağlı olarak veya ilaçlara bağlı olarak da depresyon ortaya çıkabilir.

Bütün bu durumlarda hastanın kullanacağı ilaç sayısı yükselecek, yan etkiler çoğu zaman birbirine girecek ve hasta bütün bunlara neden olanın antidepresan olduğunu düşünecek, önce onu suçlayacaktır. Genellikle böyle olmaktadır.

Antidepresanlar tek tür değildir demiştik.

Trisiklik antidepresanlar

Atipik antidepresanlar

Selektif Serotonin Reuptake (geri alım) İnhibitörleri

MAO inhibitörleri.

İnsanlar artık basit bir ağrı kesici alır gibi eczanelerden antidepresan almakta ve her şeyi unutacağını, kendisini hemen iyi hissedeceğini ve çabucak iyileşeceğini sanmaktadır. Oysa antidepresanlar en az 3 haftadan sonra etkilerini göstermeye başlarlar.

Antidepresanlar uyuşturucu değildirler, bir iki istisna ilaç dışında bağımlılık yapmazlar ancak bir anda mucizeler de yaratmazlar.

Mutlaka dotorunuz yazmalıdır. Size kısa bir muayene sonucu antidepresan yazıp eve yollayan doktorun verdiği ilacı da kullanmayınız. Koyduğu teşhisi ve verdiği ilaçları alıp bir devlet hastanesine gidiniz ve konsültasyon isteyiniz.

Ne yazık ki ülkemizde böyle bir sorun vardır ve hastalar yıllar boyu ilgisiz ilaçları kullanmakta, hiçbir ilerleme kaydememektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

konuyu biraz sallandırıcak bi açıklama olacak bu yazacaklarım, sallandırmak derken, konu dışı demeye çalıştım, beceremedim sanırım, neyse, ben Multipl Skleroz hastasıyım ve bu hastalığın bir tedavisi yok, sadece koruyucu tedavi uygulanabiliyor, bu da iyileştirmiyor ama hastalığın sebep olduğu zorlu periyotları hafifçe atlatmanı sağlıyor, şimdi ben ben kendime inanıyorum ama hastaymışım meğer, şunu öğrenmek istiyorum; öleyim mi? zaten eninde sonunda öleceğim, ne yapayım?

Ice-T'ye yöneltmiştim bu soruyu ama beni harekete geçiren o ileti silinmiş sanırım, iyi olmuş :)

http://www.dailymotion.com/video/xemw8w_no-1-canymyz-cehenneme-ateistforum

Link to post
Sitelerde Paylaş

Her tür ruhsal hastalık kendine göre zorlantılıdır ve kişiyi yorar.Dolayısıyla önemlidir önemsizdir gibi bir sıralama yapmak olmaz..Hastalıkları birebir yaşayanlar en kötüsünün kendisininki olduğunu düşünecektir..Bunlar hastanın, hastalığın semptomlarını nasıl yorumladığıyla bağlantılıdır..Bir hastanın belli bir semptom karşısında fazla kaygı duymayacağı gibi aynı semptom karşısında başka bir hastanın kaygı düzeyi aşırı yükselebilir.

P.A.başta olmak üzere, duygulanım bozuklukları da en az O.K. kadar sinir bozucudurlar hasta açısından..

Hele; 'ilaç kullanmadan psikoterapi ile düzeltilebilirler' lafınız çok iddialı olmuş..

Sanki el çabukluğu ve sihirbazlık numarasıyla, şapkadan tavşan çıkarmış gibi bir kaç P.A. ve depresyon hastası tedavi etmiş modundasınız..

ben bir şeyi tedavi etme çabasına girmem, doktorluk bana göre en dandik mesleklerden birisidir. olsa olsa bu işe bilimsel açıdan göz atarım, hepsi o kadar. tıpkı diğer bilimsel konulara nasıl yaklaşıyorsak.

gelelim konuya. sen psikozlu bir durum geçirmeksizin nasıl olupya bunun üzerine ahkam kesersin. psikozda zaman-mekan-kişi ve olaylar iç içe giriyor ya da tamamen dağılıyor. etrafta neler olup bittiğini kestiremiyorsunuz, hayaller halusinasyonlar, olmayan ses ve görüntüler algılıyorsunuz. sürekli kafanızın içinde bir ses size doğru ya da yanlış üzerine yönlendirmelerde bulunuyor, bütün hayatınızın felç olmasına neden oluyor. paranoid psikoz geçirmiş birisiyim ben, şizofren değildim ama paranoid psikoz teşhisim var. yani hayal görmemekle birlikte aşırı derecede haksızlığa uğrama ve adaletsizlik fikri sürekli kafamı kemirip duruyordu. ne kadar yarım yamalak bu durumun bilincinde olsamda alevlenme dönemlerinde halende kısmi olarak bu varlığını sürdürüyor.

sen tutup böyle bir hastalıkla depresyon gibi o.uruktan tayyare duygusal bir bozukluğu bir mi tutuyorsun, elbetteki psikopterapi yeter.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...