KafirHoca 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi Khan insan daha güzel bir yöntem seçer intihar etmek için. Ilaç içerek tabi beceremezsin. Ayrıca doktorun bir kere bile major depresyon denemiş. Sen kendi kendine teşhis koymuşsun. Depresyon olanlar genelde kendilerinin major depresyon olduğunu söylerler. Neden acaba? Depresyona hastalık demememin nedenlerinden biri bunun teşhisinin sadece soru sorarak yapılıyor olması. Bir insanın depresyon olması için 15 günden uzun bir süre içinde hiç bir şeyi sevememesi, karamsarlık, boşluk hissi vs. olması gerekiyor. Suicide Ona bakarsan tüm hastalıklar insanın bir bozuluğundan kaynaklanıyor. Depresyona bozukluk dersen zaten hastalık da demiş oluyorsun. İnsan makinedir. Depresyon bazı salgıların işlenmemesi ile ilgili ve bazı fizyolojik farklılıklarla ilgili, biraz felsefi, biraz sosyal bir durum... Ilaclarla geçer. Psikoterapi psikologların para kazanma yöntemi. Insanın kendi kendini kandırmasından ya da kişisel gelişim kitapları okumasından farkı yok. Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi (düzenlendi) insan beyni bilgisayarın mikroişlemcisinden işletim sistemine ordanda uygulama yazılımlarına geçişi gibi bir leveller sistemine sahiptir. akıl en üst leveldir, en düşük level ise nöronlardaki elektrokimyasal akımlar, iyon polarizasyonları, nörotransmiter aktarımları vs.dir. psikozda alt level bozuktur, yani elektrokimyasal olaylarla ilgili bozukluklar vardır bu hasarlar giderilebilse hasta özüne kavuşup belki çok üstün birisi haline gelebilir, nevrozlarda ise bunlar düzgün fakat az olup üst seviye leveller zeka yetersizliği ya da benzeri etmenler nedeniyle duygulanım bozukluklarına sebebiyet verir. yani ilkinde yeterli bir şey var fakat hastalık gelip bozuyor. diğeri doğuştan gelen eksikliklerin yüksek seviyede dış ortamla bir denge kurmasına yetersiz kalıp bunalım denilen nevrotik bozukluklara yol açıyor. ikincisi sağlam, ama yetersiz, kişiliği ya da zekası az. ilki belki çok zeki ve kişilikli ama organik bozukluk nedeniyle bunu yüksek levellara taşıyıp, sergileyemiyor. Depresyonda da seretonin azdır. Psikozu iyi araştırmışsın ama diğer akıl hastalıklarına hiç bakmamışsın. Ayrıca hastalığından dolayı kişiliğinde bir kendini üstün görme seziyorum. Ben bu sahneyi "Akıl Oyunları" adlı filmden hatırlıyorum ama neyse... Demekki bu durum paranoidlere ait bir şeymiş. Tam olarak şizofrenlere değil... Psikozlar genetik olarak gelebilir ama doğuştan itibaren seyretmez bunu da bir ek nokta olarak ekleyeyim. Ekim 2, 2010 tarihinde Khan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Suicide 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi tamam khan tamam, yeterki sen mutlu ol! kabul ediyorum sadece ben değil, hepimiz deliyiz Link to post Sitelerde Paylaş
onikinciboyut 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi insan beyni bilgisayarın mikroişlemcisinden işletim sistemine ordanda uygulama yazılımlarına geçişi gibi bir leveller sistemine sahiptir. akıl en üst leveldir, en düşük level ise nöronlardaki elektrokimyasal akımlar, iyon polarizasyonları, nörotransmiter aktarımları vs.dir. psikozda alt level bozuktur, yani elektrokimyasal olaylarla ilgili bozukluklar vardır bu hasarlar giderilebilse hasta özüne kavuşup belki çok üstün birisi haline gelebilir, nevrozlarda ise bunlar düzgün fakat az olup üst seviye leveller zeka yetersizliği ya da benzeri etmenler nedeniyle duygulanım bozukluklarına sebebiyet verir. yani ilkinde yeterli bir şey var fakat hastalık gelip bozuyor. diğeri doğuştan gelen eksikliklerin yüksek seviyede dış ortamla bir denge kurmasına yetersiz kalıp bunalım denilen nevrotik bozukluklara yol açıyor. ikincisi sağlam, ama yetersiz, kişiliği ya da zekası az. ilki belki çok zeki ve kişilikli ama organik bozukluk nedeniyle bunu yüksek levellara taşıyıp, sergileyemiyor. bu kadar birikimi psikozdan önce mi yaptınız psikozdan sonra mı? günümüzde beyni aşırı zorlayıcı kullanım da bu nevroz ve psikozları tetikliyor olabilir. çünkü hiç bir çağda bu zamanki gibi beynimizi kullanmadık Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi Khan insan daha güzel bir yöntem seçer intihar etmek için. Ilaç içerek tabi beceremezsin. Ayrıca doktorun bir kere bile major depresyon denemiş. Sen kendi kendine teşhis koymuşsun. Depresyon olanlar genelde kendilerinin major depresyon olduğunu söylerler. Neden acaba? O noktayı bilerek yazdım. Neden dersen, doktor nedenleri saymaya başladığında hiç bir şekilde sınıflandırma yapmadı. Sadece depresyon dedi. Ama bir çok psikiyatri sitesine bakarsan, nedenlerin tamamına yakının yaşayanlara bu teşhisin konulduğunu görürsün. Link to post Sitelerde Paylaş
Suicide 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi bu kadar birikimi psikozdan önce mi yaptınız psikozdan sonra mı? günümüzde beyni aşırı zorlayıcı kullanım da bu nevroz ve psikozları tetikliyor olabilir. çünkü hiç bir çağda bu zamanki gibi beynimizi kullanmadık psikozların temeli genetiktir. bazı reseptör proteinleri kodlayan genlerin mutasyona uğramasından meydana gelirler. bu genler ortaya konulmuştur ve her psikoza meyillli kişilerdeki mutant genler açığa çıkarılmıştır. şizofreni üzerine olanları gerekirse buraya asabilirim. nevrozlarda böyle bir şey sözkonusu değil, bu yüzden nevrozun altında organik bir şey aramak hurafe. olayı tamamen duygusal bağlamda ele almak gerekir. Link to post Sitelerde Paylaş
onikinciboyut 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi psikozların temeli genetiktir. bazı reseptör proteinleri kodlayan genlerin mutasyona uğramasından meydana gelirler. bu genler ortaya konulmuştur ve her psikoza meyillli kişilerdeki mutant genler açığa çıkarılmıştır. şizofreni üzerine olanları gerekirse buraya asabilirim. nevrozlarda böyle bir şey sözkonusu değil, bu yüzden nevrozun altında organik bir şey aramak hurafe. olayı tamamen duygusal bağlamda ele almak gerekir. birisi sakatlık birisi sarhoşluk gibi sakat olan hiç fonksiyonel olamıyor sarhoş olan ise yarım yamalak oluyor ve düzelme şansı da yüksek Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi psikozların temeli genetiktir. bazı reseptör proteinleri kodlayan genlerin mutasyona uğramasından meydana gelirler. bu genler ortaya konulmuştur ve her psikoza meyillli kişilerdeki mutant genler açığa çıkarılmıştır. şizofreni üzerine olanları gerekirse buraya asabilirim. nevrozlarda böyle bir şey sözkonusu değil, bu yüzden nevrozun altında organik bir şey aramak hurafe. olayı tamamen duygusal bağlamda ele almak gerekir. Psikozların temeli tamamen genetik değildir. http://en.wikipedia.org/wiki/Psychosis Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi (düzenlendi) tamam khan tamam, yeterki sen mutlu ol! kabul ediyorum sadece ben değil, hepimiz deliyiz Sen de deli değilsin ama tam bir paranoid kişilik bozukluğu olan kişisin. Üst iletilerde milletin kişiliklerine laf atmışsın ama kendi kişiliğin bozuk. Bunun arkasına saklanmak içinse durmadan genetik olarak geldiğini savunuyorsun. Paranoid Kişilik Bozukluğu Ekim 2, 2010 tarihinde Khan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
haci 0 Ekim 2, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 2, 2010 gönderildi Psikozların temeli tamamen genetik değildir. http://en.wikipedia.org/wiki/Psychosis Değildir tabii. Bir sürü hastalık, zehirlenmeler, ilaçlar ve diğer nedenler psikoza neden olabilir. Çoğu çevreseldir. Genetik değildir. Link to post Sitelerde Paylaş
ANTİATEİST 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi (düzenlendi) bu ilaçlar bilinç bulndırıcı mı yoksa beyinde fazla aktif olan istenmeyen ruhsal durumları tetikleyen merkezleri baskılayıp neşe veren merkezleri daha uyanık tutarak kişinin zayıflamış özgüvenini ortaya çıkararak gerçekten iş yapıyor mu? Bu tarz ilaçlar beyni uyuşturuyor. Bunu kendi üzerinde deney yaparak görebilirsin. Kesinlikte tercih edilmemeli bu ilaçlar. Benim düşüncem budur. İnsanı ancak kendisi düzeltebilir düşüncesindeyim. Sonradan ilaçlara bagımlı olup bir salya bir sümük yarı baygın durumda sokakta dolaşırken bulursunuz kendinizi. Ekim 3, 2010 tarihinde ANTİATEİST tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi (düzenlendi) Bu tarz ilaçlar beyni uyuşturuyor. Bunu kendi üzerinde deney yaparak görebilirsin. Beyinde uyuşma olmaz. Hissetme duyusu beyinde yoktur. Vücudun belli hücreleri uyuşur. Özellikle deri dokusu. Bir çok kez psikotrop madde kullandım ama beynimde değil, vücudumda uyuşmalar oldu. Kesinlikte tercih edilmemeli bu ilaçlar. Benim düşüncem budur. Bilip-bilmeden konuşmayalım. İnsanlara kötü örnek oluyorsunuz. İnsanı ancak kendisi düzeltebilir düşüncesindeyim. Yine aynı şekilde bilinçsizce yazılmış bir cümle. Kimi hastalıklarda öyle aklınızla aklınızı iyileştiremezsiniz. Çünkü sorun aklınızın olduğu yerde ve fizikseldir. Sonradan ilaçlara bagımlı olup bir salya bir sümük yarı baygın durumda sokakta dolaşırken bulursunuz kendinizi. Eğer ilaçlara Suicide'nin dediği "Plasebo" etkisi ile bağlanmadıysanız, yani psikolojik bağımlılığınız yoksa sorun olmaz. Ben yarıya düşürüp bir kerede bıraktım. Yaklaşık bir ay oldu ve hiç bir istek, ihtiyaç falan duymuyorum. Özellikle söylemek istiyorum. Bilmeyen kişiler yerli-yersiz yorum yazmasın. Zaten aklı bulanık olan hasta insanların akıllarını daha da bulandırıyorlar. Ekim 3, 2010 tarihinde Khan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
IFeelGood 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi Antidepresanların hiçbirisi farmakolojik bağımlılık yapmazlar, uyuşturucu etkileri de yoktur. Psikolojik bağımlılık da yapmazlar. Bazı hastaların ilaçlarına "davranışsal bağımlılık" ile bağlandıkları bilinir ki bu da mezolimbik sistemle ilgilidir. Yani bu tür bağımlılık herhangi bir ağrı kesiciye ya da mide ilacına karşı da geliştirilerbilir, antidepresanların da bu durumda onlardan bir farkı yoktur. Yanlış anlaşılan, bilgisizlikten kaynaklı önemli sorun var. Antidepresanlar vücuttan kolay atılırlar, kanda kalma süreleri kısadır, ilaç birden kesildiğinde de beyindeki kimyasal dengeler aniden değişir ve bu da istenmeyen olumsuz etkileri ortaya çıkarır. Buna da "kesilme tablosu" denir. Antidepresanlar içinde sadece fluoksetin içerenler bu etkiyi yapmaz çünkü bu maddenin vücuttan atılması 8 ya da 9 haftayı bulur. Onun dışındaki tüm antidepresanlar dozu azaltılarak, en fazla iki hafta içinde bırakılır. Artık iyice biliniyor ki, majör depresif hastaların büyük bir çoğunluğu -ikinci, hele de üçüncü epizoddan sonra-, ömür boyu antidepresanlarla yaşamak zorunda. Kimi zaman majör depresyonun birinci epizodunda da aynı şey geçerlidir. Hastanın depresyonu (ilk epizod) çok şiddetliyse, intihar eğilimi ve/veya girişimi varsa, aile öyküsüne bakıldığında psikiyatrik morbitide bulunuyorsa, bu hastaların ilacı kesmelerine izin verilmez. Bunu şeker hastalığı gibi düşünebilirsiniz ki zaten bu tür hastalara "mental diabetics" denir. Şeker hastalarında nasıl ensülini kesilmiyorsa, bu hastalarda da antidepresan tedavisi kesilmez. En iyi hitimalle ki her zaman değil, idame tedavisi uygulanır. Daha önceki iletimde de sözettiğim gibi ilacın dozu çok önemldir ve tabii idame tedavinin de. Depresyon hiç de hafife alınmayacak, çok zorlu bir hastalıktır. WHO bu hastalığı en önemli sağlık sorunları sıralamasında üçüncü sıradan ikinci sıraya aldı, görünene bakılırsa da birinci sıraya geçecek. Antidepresanların yan etkileri çok sevimsiz.. Hastaların büyük bir çoğunluğu kilo alıyor. Özellikle erkeklerde cinsel işlev bozukluğuna neden oluyor. Seksüel performansı düşürüyor, cinsel isteksizlik oluşuyor, orgazmı güçleştiriyor. Bunun yanında ağızda kuruluk, nefes darlığı ve anksiyete de görülebiliyor. Bütün bunlar ilaçların neden olduğu yan etkiler. Hastaya anlatıldığında, hasta bunlara hazırlıklı olduğunda hemen hiç sorun yaşanmıyor ve tedavi tamamlanıp da ilaçlar bırakıldığında normale dönüyor. Ömür boyu antidepresanlarla yaşamak zorunluğu olan hastalar için de bu yan etkileri minimize edici başka yöntemler uygulanmaya çalışılıyor. Hatsanın ve hasta yakınlarının eğitilmesiyle (psikoedükasyon) birlikte, ilacı bırakma oranı oldukça düşmüştür. Deneyimlerinizi ve düşüncelerinizi elbette paylaşın ama yarım bilgiyle insanları yanlış yönlendirmeyin arkadaşlar. Akıl hastalıkları düşünüldüğünden çok daha zorludur ve depresyon da hafife alınacak, kendi kendine geçmesi mümkün olmayan çok ciddi, çok ağır bir hastlıktır. Tüm dünyadaki intihar vakalarının büyük bölümü, tek başına depresif hastalardan oluşur. Siz reaktif depresyonla diğer hepsini hepsini bir tutuyor, ilaç kullanmaksızın, sadece psikoterapi ile hallolabileceğini söylüyorsunuz. Bu çok tehlikeli ve yanlış bir bilgi. Link to post Sitelerde Paylaş
ANTİATEİST 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi Beyinde uyuşma oluyor derken nasıl anlıyor bu arkadaş acaba. Beyindeki uyuşma ile eldeki uyuşmayı bir görüyorsan hiç konuşma. Şöyle anlatayım. Sen antidepresan kullan 1 ay boyunca. Sonra git cinsel ilişkiye girmeye çalış. Bak bakalım beynin ne zaman etkiye tepki gösterecek ? Ayrıca "benim düşüncem" ifadesini ekledim cümlemin sonuna. Anlaşılan göremedin. Yada bardağın boş kısmını gören tipik depresyon vakası var sende Link to post Sitelerde Paylaş
ANTİATEİST 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi IFeelGood, Bagımlılık derken, sigara bagımlılıgı yada uyuşturucu bagımlılıgı tarzında birşeyden bahsetmiyorum. Kişi bir zaman sonra ilaç kullanamadan toplum içine çıkamaz oluyor. Zira ilaç kullanmadıgı zaman korku oluşuyor ve bu tedirginliğe yol açıyor şahısta. Özellikle sosyal fobi vakalarında durum böyle. Şahıs ilacını almadığı zaman toplumda tedirginlik yaşıyor. Ona ilaç niyetine şeker versen bile ilaç aldım düşüncesiyle rahat tedirginliği geçer. Link to post Sitelerde Paylaş
Khan 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi (düzenlendi) Beyinde uyuşma oluyor derken nasıl anlıyor bu arkadaş acaba. Beyindeki uyuşma ile eldeki uyuşmayı bir görüyorsan hiç konuşma. Buyur açıkla bakalım bu uyuşmayı... Şöyle anlatayım. Sen antidepresan kullan 1 ay boyunca. Sonra git cinsel ilişkiye girmeye çalış. Bak bakalım beynin ne zaman etkiye tepki gösterecek ? Bir ay içinde maddeye alışmış oluyorsun. Cinsel bozukluklar biraz düzeliyor. Hatta artı yanı, eğer erken boşalma problemin varsa bunu gideriyor. Zararına olacak cinsel sorun ilacı kullanmaya başladıktan ilk üç haftaya kadar sürüyor. Ayrıca "benim düşüncem" ifadesini ekledim cümlemin sonuna. Anlaşılan göremedin. Yada bardağın boş kısmını gören tipik depresyon vakası var sende Daha önce hiç majör depresyon geçirip; tedavi gördün mü? Eğer böyle bir şey olmadıysa, sen de tıbbi psikotroplara bilmediği halde kötü gözle bakan vakalardansın. Ekim 3, 2010 tarihinde Khan tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ANTİATEİST 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi Bir ay içinde maddeye alışmış oluyorsun. Cinsel bozukluklar biraz düzeliyor. Hatta artı yanı, eğer erken boşalma problemin varsa bunu gideriyor. Zararına olacak cinsel sorun ilacı kullanmaya başladıktan ilk üç haftaya kadar sürüyor. Öyle yazmışsin ki sanki antidepresanlar cinsel bozukluklar için veriliyor. Sende farkındasın geç boşalmaya sebep olduğunu. Ne erken ne geç. İkiside problem. Antidepresanda bu probleme yol açıyor. Ama bilmiyorum, belki yeni çıkan ilaçlar bunu yapmazdır. Ben 4-5 yıl önce piyasada bulunan ilaçlar üzerinden konuşuyorum. Şimdi teknoloji ve tıp gelişti. Artık insan vücudunda fotograf çeken küçük haplar bile var. Bu yüzden farklı tipte antidepresan ilaçlar piyasaya çıktıysa bilemem orasını. Link to post Sitelerde Paylaş
onikinciboyut 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi ssri tip ilaçları vermeden önce neden serotonin testi yapmıyorlar? serotonin dopamin gibi nöro ileticilerin testi çok mu zor yada belli bölgelerde farklı mı oluyorlar? ölçülüyorda yorum kriterleri mi geliştirilemiyor hastayı dinleyip ilaç verip deneme yanılma sürecine bırakmak ne kadar doğru Link to post Sitelerde Paylaş
Ice-T 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi Antidepresanlar mal yapar insanı, ben hiç tavsiye etmiyorum... benden size ilaç gidin geneleve terapistinizi seçin devamlı gidin patlatın haftada 1 kere bakın bakalım depresyondan eser kalmışmı... pehhh.. karamsarlıgın altında korku yatar sevgisizlik nefret, iyimserliğin altında ise cesaret, sevgi yatar.. acımadan gidin vurun genelevde ne stres kalır ne korku... %100 kurtulursunuz.. antidepresan içip mallaşmış insanlar giderse bi halt yapamaz kendini rezil eder ne orgazm olur adam gibi nede boşalır adam gibi, salak gibi bakınır.. antidepresanmış pehhh.. Ice-T yaz google'a bak bakalım Ice-T nin yanındaki karısı neymiş.. var mı bak birde karamsarlıktan eser adamda .. Link to post Sitelerde Paylaş
Ice-T 0 Ekim 3, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 3, 2010 gönderildi ayrıca yazdıklarımı bizzat kendim yapıp ve %100 olumlu etki görmüştüm. antidepresanlar bence çabuk sinirlenen etrafı yakıp yıkan insanlar için sakinleştirmek amacıyla verilmeli sadece. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts