Jump to content

Recommended Posts

18 saat önce, Hurrican yazdı:


Güzel,,, Düşünerek konuşabildiğine sevindim.
Dikkat et, anlamaya çalış söyleyeceklerimi,, müslümanların çoğu da bu söyleyeceklerimi anlayamıyor.
Yukarıda ne dedik, Allah'ın kudreti, istemesine (irâdesine) tâbi (bağımlı)... Ya'nî istemezse yaratmaz. İstemesi de bağımsız bir isteme değil, İstemesi de âlem hakkındaki ilmine (bilgisine) Tâbi... Ya^nî bilgisine aykırı bir şey istemez. Meselâ Allah (c.c.) Cehennemlikleri cennete, cennetlikleride cehenneme koyabilir mi? Kudreti açısından buna hiçbir engel yoktur, koyar... Ama böyle bir iş yapmaz niye yapmaz? Çünkü istemez. Niye istemez? Çünkü insânların hâlleri ahlâkları fiilleri hakkındaki bilgisi, böyle abes bir iş yapmasını engeller... Allah âlemler hakkındaki bilgisine göre iş yapar.

Peki,, daha bitmedi, şimdi buraya dikkat et,, herşeyin belirleyicisi ve kaynağı Allah'ın ilmi midir? Siz ve sıradan müslümânlar böyle olduğunu düşünür. Ve Allah'ı Kâinâtın dışında bir varlık olarak telâkkî eder. Dışardan emirler buyuran müdâhale eden bir tanrı olduğunu zanneder.

İlim (bilgi), soyut bir mefhûmdur ve hiçbir varlığı yoktur. Bu, Allah'ın ilmi de olsa belirleyiciliği olmaz. Ya'nî, Allah'ın ilmi de başka bir şeye tâbi olmak zorundadır.
İşte bilgi de bilinene tâbidir. (İlim, ma'luma tâbidir). Ortada bilinen bir varlık olmazsa bilgi neyi bilecek. Dolayısıyla aslolan Allah'ın ilmi de değildir. Aslolan Allah'ın bildiği ezelî ve ebedî isimleridir (sıfatlarıdır).

İşte o muhtelif isimlerin açığa çıktığı yer insânlardır. Dolayısıyla Allah (c.c.) senin hâllerine fiillerine niyetlerine bakarak senin hakkında hükümler verir. Sen hür irâdenle nasıl bir tutum takınmayı tercîh etmişsen, senin tercîhlerine göre sana sürekli karşılık verir. Sonuç i'tibâriyle, kendin hakkında belirleyici olan,, kendin üzerinde kendine hükmeden sensin.

Bir kâtil, tutuklanıp, âdil bir hâkimin karşısına çıktığı zaman, hâkimin vereceği karârın hazırlanmış ve bitmiş olduğunu görmelisin. Kâtil, yaptığı kötü fiil ile hâkime aslında emreder. Hâkim, suçlunun cezâsını vermeye mahkûmdur. Görünürde sen onu hâkim zannedersin ama o, âdil karâr vermeye mahkûmdur.

Sonuç i'tibâriyle, başına gelen ve gelecek işlerin kaynağı senden başkası değildir. Allah perdesi altında kendinizi kınıyor, kendinize i'tirâz ediyor hattâ kendinize küfrediyorsunuz farkında değilsiniz.

İnsânın kendi kendine verip alması, özünün âlemde, milyarlarca sene önceki davranış ve tutumlarına kadar dayanır.

 

:D herkesin kendi tanrısını kendinin uydurduğuna güzel bir örnek olmuşsunuz.

 

 

özetle demişsiniz ki:

 

hür irademiz vardır ve hurricanın uydurduğu tanrısı bu iradeyi bilemez, o yüzden sonuçlarını beklemek zorundadır ki ona göre davranabilsin. aciz tanrı +1

 

hurricanın tanrısı, eli mahkum, koyduğu kurallara uymak zorundadır, bu kurallar doğrultusunda hareketleri ve sonuçları sınırlıdır ve bunların dışına çıkabilmekten acizdir. aciz tanrı +2

 

Ya'nî, Allah'ın ilmi de başka bir şeye tâbi olmak zorundadır. demişsiniz. tanrınızı, olmayanı bilemez durumuna getirmişsiniz. bu durumda,  yaratma gücünü de tanrınızın elinden almışsınız. çünkü, tanrınız ortada olmayan bir şeyi bilemiyorsa ve kendinden başka hiçbir şey kendiliğinden varolamıyorsa, bu durumda tanrınız herhangi bir bilgiye sahip değildir. tanrınız herhangi bir bilgiye sahip olmadan, herhangi bir şeyi de yaratabilecek değildir. çünkü ne neyi amaçladığını ne de buna uygun olarak ne yaratacağını bilebilir durumdadır. çünkü kendinden başka bir şey olmadığına göre, yaratabileceği şeylerin bilgisine sahip değildir.

bu durumda, tanrınız bilgi edinebilmek için başka şeylere muhtaçtır. aciz tanrı +3

 

tanrınızı her tanımlayışınız, onu biraz daha küçük düşürüyor :D

 

gerçekten gülünç bir tanrı yaratmışsınız. sizin yarattığınız tanrınızın çelişkilerinden bir başkasını da şöyle vereyim:

 

- tanrınızın bir şeyler istediğini ve istek doğrultusunda yarattığını söylemişsiniz.

- istek, eksik olana duyulan özlemdir.

- yaratım, eksik olanın ortaya çıkartılmasıdır.

- tanrınızın isteyip yaratması, onda eksik olanı tamamlamak üzere eyleme geçmesidir

- tanrınız eksiktir

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 70
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Anlamaya çalış, dikkatli oku...

12 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

hür irademiz vardır ve hurricanın uydurduğu tanrısı bu iradeyi bilemez, o yüzden sonuçlarını beklemek zorundadır ki ona göre davranabilsin. aciz tanrı +1

 

 

31 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

hurricanın tanrısı, eli mahkum, koyduğu kurallara uymak zorundadır, bu kurallar doğrultusunda hareketleri ve sonuçları sınırlıdır ve bunların dışına çıkabilmekten acizdir. aciz tanrı +2

Bir ek açıklama yapayım; İslâm inancınız sıfır düzeyinde olduğu için müslümânlara nisbetle anlama noktasında nisbeten bir avantajınız var. O avantaj, Bilinen yanlış islâmî bilgilerin yeni şeyleri doğru anlamanızda perde olmayışıdır. Çok şey bildiğini zanneden müslümânlara yeni bilgiler öğretmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Bunun sebebi, önceki bildiklerinin perde olmasıdır. Bu durum size nisbeten anlamada avantaj verse de sizlerde de çok evhâm var. zihninizin yönetim odacıklarında şeytânlar cirit atıyor. Nasîb olursa ilerde burayı da açıklarım. Ya'nî her insânın içindeki ülkeden (vücûd memleketi) bahsediyorum.


Hurrican ın tanrısı değil, Peygamber Efendimiz'in Rabb'i olan Allah (c.c.), Kur'ânda kurallara uyduğunu belirtiyor.
Bir âyet-i kerîmede "Rabbiniz kendi üzerine,  rahmeti yazdı." buyurmuştur. Anlamazsın diye açıklama yapayım. Allah zulum, yapmaz, âdil davranmak zorundadır. Hattâ Rahmet, suçluya âdâletten daha fazla avantaj sağlar, sağlayacaktır. Nasıl sağlayacaktır? Sonuçta herkes mutlu olacaktır Cehennemlikler bile... Yukarıda "Allah, âdil davranmak zorundadır" dedim. Buraya da bir açıklama getirmezsek anlama ihtimâlin yoktur. Allah âdil ve rahmân olmak zorunda olduğunda, kendisine hâriçten cebredecek bir zorlayıcının etkisi altında değildir. Allah'ın tâbi olduğu kurallar, Kendi Zât'ının bir gereğidir. Ya'nî Allahı kendisinden başka bir zorlayan yoktur. Daha derinine gidelim, Allah (c.c.) ilmin kurallarına uymak zorunda dediğimizde bu kurallar ya'nî ilim,, sonradan yaratılan bir mahluk değildir, Allah'ın Zât'ının aynıdır...
Anlattıklarımızla bağıntılı olarak, şu âyet de ilginçtir. "Allah, sırât-ı müstakim (doğru yol) üzredir"
Hurricanın tanrısı değil, senin ve tüm ateistlerin zihin aynasındaki (algısındaki) tanrı, gerçek tanrı ya'nî Allah değildir. Çünkü câhilsiniz. Allah hakkındaki düşünceleriniz varsayımdan ibârettir.

 

Bir saat önce, bir_akil_insan yazdı:

Ya'nî, Allah'ın ilmi de başka bir şeye tâbi olmak zorundadır. demişsiniz. tanrınızı, olmayanı bilemez durumuna getirmişsiniz. bu durumda,  yaratma gücünü de tanrınızın elinden almışsınız. çünkü, tanrınız ortada olmayan bir şeyi bilemiyorsa ve kendinden başka hiçbir şey kendiliğinden varolamıyorsa, bu durumda tanrınız herhangi bir bilgiye sahip değildir. tanrınız herhangi bir bilgiye sahip olmadan, herhangi bir şeyi de yaratabilecek değildir. çünkü ne neyi amaçladığını ne de buna uygun olarak ne yaratacağını bilebilir durumdadır. çünkü kendinden başka bir şey olmadığına göre, yaratabileceği şeylerin bilgisine sahip değildir.

bu durumda, tanrınız bilgi edinebilmek için başka şeylere muhtaçtır. aciz tanrı +3

"Allah'ın ilmi, Allah'ın bildiklerine tâbidir" demenin anlamını yukarıda açıkladım. İlmin belirleyici olmadığını , bilinen nesnenin veyâ bilinen şey'in belirleyici olduğunu umarım anlamışsındır.
Buradaki temel çözüm noktası şudur ki; Allah'ın ilminin Allah'a yakınlığı ne ise Allah'ın bildiği varlıkların da Allah'a yakınlığı aynıdır. Ya'ni varlıklar Allah'a kendilerine dâir bilgi verdiklerinde Allah bu bilgiyi hâriçten almış olmaz. İşin özü şudur ki; Varlık dediğimiz şey, Allah'ın Zât'ının gayrı değildir. Hattâ varlık, Allah'ın ta kendisidir...Ve varlık, Ya'nî mutlak varlık, ya'nî özü i'tibâriyle varlık,, bir mahlûk zâten değildir...

 

Bir saat önce, bir_akil_insan yazdı:

tanrınızı her tanımlayışınız, onu biraz daha küçük düşürüyor :D

 

Anlamadığın için sana öyle geliyor. Anlayamadığın ölçüde hendi küçüklüğünü görüyor ve onaylıyorsun.

 

Bir saat önce, bir_akil_insan yazdı:

tanrınızı her tanımlayışınız, onu biraz daha küçük düşürüyor :D

 

gerçekten gülünç bir tanrı yaratmışsınız. sizin yarattığınız tanrınızın çelişkilerinden bir başkasını da şöyle vereyim:

 

- tanrınızın bir şeyler istediğini ve istek doğrultusunda yarattığını söylemişsiniz.

- istek, eksik olana duyulan özlemdir.

- yaratım, eksik olanın ortaya çıkartılmasıdır.

- tanrınızın isteyip yaratması, onda eksik olanı tamamlamak üzere eyleme geçmesidir

- tanrınız eksiktir


Varlık, Özü i'tibâriyle bir mahlûk değildir demiştim. Çünkü, mutlak varlık bir mahlûk olsa, Allah'ın varlığı yaratmadan önce yok olması gerekirdi. 
Yaratılan varlık, varlığın kendisi değil, mevcûd varlığın, zâten vâr olan varlığın formlarıdır. Atmosferdeki yağmur ve karın, yoktan değil, su buharından meydana gelmesi gibi...
Kâinât, Allah'ın gizli olan, mutlak tek olan varlığının açığa çıkmasından ibârettir. Mutlak yoktan yaratmayla vâr olmak değildir.
Eksiklik ve özlem, güzel bir tesbît, doğruluk payı var.
Hakk Teâlâ, mutlak tekliğinde müstâğrâk iken, dahâ Kâinâtı yaratmamış iken. Hz. Muhammedi'in (s.a.v.) yokluk aynasında Kendi cemâlinin (isimlerinin) yansımasını gördü, ve kendine duyduğu aşk ile bu âlemleri yarattı. Esmâ fiil ve şuûnâtı gizli olmaktan açığa çıksın diye bu âlemleri yarattı.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
2 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

hür irademiz vardır ve hurricanın uydurduğu tanrısı bu iradeyi bilemez, o yüzden sonuçlarını beklemek zorundadır ki ona göre davranabilsin. aciz tanrı +1

 

Evet, nisbeten hür irâdemiz vardır. Allah (c.c.) bizim hem irâdemizi (istek ve niyetlerimizi) hem de uygulamaya geçirdiğimiz fiilleri bilir. Hem de ezelde bilir. Kâinât yaratılmadan önce de bilir. Burayı anlamamışsın, zihninde çok gulyabânî var.... Anlamadığın şey şu; Allah bilmez demedik. İlim ma'luma tâbidir dedik, tabi sen bunu da anlamadın, îzâh edelim: Bir şey bilindiği zamân, öncelik bilginin değildir. öncelik bilinen şeydedir (ma'lum). Bilinen bir şey olmaz ise bilgi olmaz ki. Allah da bir şey biliyorsa, öncelik Allah'ın ilmi (bilgisi) değildir, öncelik Allah'ın bildiği şeydedir. O bilinenler olmaz ise Allah neyi bilecek.... Umarım buraya kadar anlayabilmişsindir. Mes'elenin asıl düğüm noktası Allah'ın ezeldeki ma'lumatıdır (bildikleridir). Burayı sonra açıklarım, âkil kişinin aklı karışmasın...

 

2 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

hurricanın tanrısı, eli mahkum, koyduğu kurallara uymak zorundadır, bu kurallar doğrultusunda hareketleri ve sonuçları sınırlıdır ve bunların dışına çıkabilmekten acizdir. aciz tanrı +2

 

Bir ek açıklama yapayım; İslâm inancınız sıfır düzeyinde olduğu için müslümânlara nisbetle anlama noktasında nisbeten bir avantajınız var. O avantaj, Bilinen yanlış islâmî bilgilerin yeni şeyleri doğru anlamanızda perde olmayışıdır. Çok şey bildiğini zanneden müslümânlara yeni bilgiler öğretmek, deveye hendek atlatmaktan daha zordur. Bunun sebebi, önceki bildiklerinin perde olmasıdır. Bu durum size nisbeten anlamada avantaj verse de sizlerde de çok evhâm var. zihninizin yönetim odacıklarında şeytânlar cirit atıyor. Nasîb olursa ilerde burayı da açıklarım. Ya'nî her insânın içindeki ülkeden (vücûd memleketi) bahsediyorum.


Hurrican ın tanrısı değil, Peygamber Efendimiz'in Rabb'i olan Allah (c.c.), Kur'ânda kurallara uyduğunu belirtiyor.
Bir âyet-i kerîmede "Rabbiniz kendi üzerine,  rahmeti yazdı." buyurmuştur. Anlamazsın diye açıklama yapayım. Allah zulum, yapmaz, âdil davranmak zorundadır. Hattâ Rahmet, suçluya âdâletten daha fazla avantaj sağlar, sağlayacaktır. Nasıl sağlayacaktır? Sonuçta herkes mutlu olacaktır Cehennemlikler bile... Yukarıda "Allah, âdil davranmak zorundadır" dedim. Buraya da bir açıklama getirmezsek anlama ihtimâlin yoktur. Allah âdil ve rahmân olmak zorunda olduğunda, kendisine hâriçten cebredecek bir zorlayıcının etkisi altında değildir. Allah'ın tâbi olduğu kurallar, Kendi Zât'ının bir gereğidir. Ya'nî Allahı kendisinden başka bir zorlayan yoktur. Daha derinine gidelim, Allah (c.c.) ilmin kurallarına uymak zorunda dediğimizde bu kurallar ya'nî ilim,, sonradan yaratılan bir mahluk değildir, Allah'ın Zât'ının aynıdır...
Anlattıklarımızla bağıntılı olarak, şu âyet de ilginçtir. "Allah, sırât-ı müstakim (doğru yol) üzredir"
Hurricanın tanrısı değil, senin ve tüm ateistlerin zihin aynasındaki (algısındaki) tanrı, gerçek tanrı ya'nî Allah değildir. Çünkü câhilsiniz. Allah hakkındaki düşünceleriniz varsayımdan ibârettir.

 

2 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

Ya'nî, Allah'ın ilmi de başka bir şeye tâbi olmak zorundadır. demişsiniz. tanrınızı, olmayanı bilemez durumuna getirmişsiniz. bu durumda,  yaratma gücünü de tanrınızın elinden almışsınız. çünkü, tanrınız ortada olmayan bir şeyi bilemiyorsa ve kendinden başka hiçbir şey kendiliğinden varolamıyorsa, bu durumda tanrınız herhangi bir bilgiye sahip değildir. tanrınız herhangi bir bilgiye sahip olmadan, herhangi bir şeyi de yaratabilecek değildir. çünkü ne neyi amaçladığını ne de buna uygun olarak ne yaratacağını bilebilir durumdadır. çünkü kendinden başka bir şey olmadığına göre, yaratabileceği şeylerin bilgisine sahip değildir.

bu durumda, tanrınız bilgi edinebilmek için başka şeylere muhtaçtır. aciz tanrı +3

 

"Allah'ın ilmi, Allah'ın bildiklerine tâbidir" demenin anlamını yukarıda açıkladım. İlmin belirleyici olmadığını , bilinen nesnenin veyâ bilinen şey'in belirleyici olduğunu umarım anlamışsındır.
Buradaki temel çözüm noktası şudur ki; Allah'ın ilminin Allah'a yakınlığı ne ise Allah'ın bildiği varlıkların da Allah'a yakınlığı aynıdır. Ya'ni varlıklar Allah'a kendilerine dâir bilgi verdiklerinde Allah bu bilgiyi hâriçten almış olmaz. İşin özü şudur ki; Varlık dediğimiz şey, Allah'ın Zât'ının gayrı değildir. Hattâ varlık, Allah'ın ta kendisidir...Ve varlık, Ya'nî mutlak varlık, ya'nî özü i'tibâriyle varlık,, bir mahlûk zâten değildir...

 

2 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

tanrınızı her tanımlayışınız, onu biraz daha küçük düşürüyor :D

 

Anlamadığın için sana öyle geliyor. Anlayamadığın ölçüde hendi küçüklüğünü görüyor ve onaylıyorsun.

 

2 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

tanrınızı her tanımlayışınız, onu biraz daha küçük düşürüyor :D

 

gerçekten gülünç bir tanrı yaratmışsınız. sizin yarattığınız tanrınızın çelişkilerinden bir başkasını da şöyle vereyim:

 

- tanrınızın bir şeyler istediğini ve istek doğrultusunda yarattığını söylemişsiniz.

- istek, eksik olana duyulan özlemdir.

- yaratım, eksik olanın ortaya çıkartılmasıdır.

- tanrınızın isteyip yaratması, onda eksik olanı tamamlamak üzere eyleme geçmesidir

- tanrınız eksiktir

 

Varlık, Özü i'tibâriyle bir mahlûk değildir demiştim. Çünkü, mutlak varlık bir mahlûk olsa, Allah'ın varlığı yaratmadan önce yok olması gerekirdi. 
Yaratılan varlık, varlığın kendisi değil, mevcûd varlığın, zâten vâr olan varlığın formlarıdır. Atmosferdeki yağmur ve karın, yoktan değil, su buharından meydana gelmesi gibi...
Kâinât, Allah'ın gizli olan, mutlak tek olan varlığının açığa çıkmasından ibârettir. Mutlak yoktan yaratmayla vâr olmak değildir.
Eksiklik ve özlem, güzel bir tesbît, doğruluk payı var.
Hakk Teâlâ, mutlak tekliğinde müstâğrâk iken, dahâ Kâinâtı yaratmamış iken. Hz. Muhammedi'in (s.a.v.) yokluk aynasında Kendi cemâlinin (isimlerinin) yansımasını gördü, ve kendine duyduğu aşk ile bu âlemleri yarattı. Esmâ fiil ve şuûnâtı gizli olmaktan açığa çıksın diye bu âlemleri yarattı.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Hurrican yazdı:

 

Evet, nisbeten hür irâdemiz vardır. Allah (c.c.) bizim hem irâdemizi (istek ve niyetlerimizi) hem de uygulamaya geçirdiğimiz fiilleri bilir. Hem de ezelde bilir. Kâinât yaratılmadan önce de bilir. Burayı anlamamışsın, zihninde çok gulyabânî var.... Anlamadığın şey şu; Allah bilmez demedik. İlim ma'luma tâbidir dedik, tabi sen bunu da anlamadın, îzâh edelim: Bir şey bilindiği zamân, öncelik bilginin değildir. öncelik bilinen şeydedir (ma'lum). Bilinen bir şey olmaz ise bilgi olmaz ki. Allah da bir şey biliyorsa, öncelik Allah'ın ilmi (bilgisi) değildir, öncelik Allah'ın bildiği şeydedir. O bilinenler olmaz ise Allah neyi bilecek.... Umarım buraya kadar anlayabilmişsindir. Mes'elenin asıl düğüm noktası Allah'ın ezeldeki ma'lumatıdır (bildikleridir). Burayı sonra açıklarım, âkil kişinin aklı karışmasın...

 

 

 

siz gibiler ne yazık ki arapça sözcüklerin anlamlarını derinleştirip içinde kaybolmayı seçiyorsunuz. bizde işe yaramıyor bu tür şeyler.

çabanızı değerli bulmakla birlikte, ne kadar kendinizi kaybettiğinizi göstermek için bir parçayı alıp konuyu sonlandıracağım. Yukarda belirttiğim kısma dikkat edin.

 

o bilinen şeyler, allahtan önce ya da allahtan bağımsız olarak var diyorsunuz. burası bile genel olarak islama terstir. islamın kavramları ile yeni bir din yaratmışsınız. çünkü ezeli ve ebedi olan islamın tanrısıdır, ondan başka her şey, onun ilmi sayesinde gerçekleşir. ya onun ilmi nerden geliyor sorusuna yoğunlaşarak münafık olmuşsunuz, haberiniz yok. islamın masalında mantığa yer yoktur. inanırsınız, sorgulamazsınız. siz sorgulayıp, mantığa aykırı olarak uydurmaya devam etmişsiniz.

 

yukardaki kısım aslında allah/tanrı düşünebilir mi sorusu ile ilgilidir ve felsefi bir zihin alıştırmasıdır.

- tanrı düşünemez, çünkü tanrı olduğu için hiçbir şey onun bilgisi dışında gerçekleşmez, fakat bu durumda düşünebilmek için öncelikle düşünmeyi düşünmesi gerekir ki bu da onu sonsuz bir döngüye sokar. 

- tanrı düşünebilir, ama bunu isteyerek yapmaz, bu durumda tanrı değildir, bizler gibi sürekli olarak düşünce tetikleyen ve kontrol edemediği bir mekanizmaya sahiptir

 

tanrı ve düşünce konusu, her iki durumda da çelişki üreterek tanrı diye bir şeyin olmadığını gösterir.

 

siz ise benzer bir konuya dalıp, pek çok tutarsızlığı gözardı ederek tanrınızı varlamaya çalışıyorsunuz.

 

tanrı bilebilir mi?

- bilebilir, fakat bu durumda ondan bağımsız olarak var olan şeyler söz konusudur. demek ki tanrı aslında ezeli ve ebedi tek şey değildir. demek ki onun da bir yaratıcısı olmalıdır diyerek sonsuz yaratıcının yaratıcısının yaratıcısının... dizisine ulaşırsınız.

- bilemez, çünkü bilgi için bilinecek olana muhtaçtır. demek ki tanrı ya bilgisizdir ya başka bir şeye muhtaçtır. iki durumda da tanrı değildir.

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

siz gibiler ne yazık ki arapça sözcüklerin anlamlarını derinleştirip içinde kaybolmayı seçiyorsunuz. bizde işe yaramıyor bu tür şeyler.

çabanızı değerli bulmakla birlikte, ne kadar kendinizi kaybettiğinizi göstermek için bir parçayı alıp konuyu sonlandıracağım. Yukarda belirttiğim kısma dikkat edin.

 

 

Her ilim dalının bir ıstılâhı vardır (terîmleri vardır). Biz derinleştirme çabası içinde değiliz, doğru anlatabilme derdindeyiz. Mevzû zâten derin, bu konuyu inceleyen tasavvuf ilmi de derin. Anlamaya çalışmalısın ukâlalık yapmamalısın, daha doğrusu anlayamamanı ukâlâlık ile perdelememelisin. Merâk ettim, bakalım nerde kendimi kaybetmişim.

1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

o bilinen şeyler, allahtan önce ya da allahtan bağımsız olarak var diyorsunuz.

 

Allah'tan önce diye bir şey olmaz,, Kâinâtın yaratılmasından önce demen lâzım. Kâinâtın yaratılmasından önce Allah 'ın ilminde de diyebilirsin.

Allah'tan bağımsız varlık olmaz, Allah'tan bağımsız, ezelî ve ebedî olarak hiçbirşey yoktur.
 

1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

burası bile genel olarak islama terstir. islamın kavramları ile yeni bir din yaratmışsınız. çünkü ezeli ve ebedi olan islamın tanrısıdır, ondan başka her şey, onun ilmi sayesinde gerçekleşir.

 

Ezelî ve ebedî olan Allah'tır elbette.
Allah (c.c.)Kâinâtı yaratmadan önce,, ki Kâinâttan öncesi aslında olmaz, şöyle diyelim; zamânın olmadığı mutlak varlık mertebesinde,, her şeyi olmadan önce biliyordu. Buna Allah'ın ezelî bilgisi diyoruz. İşte, ezelde bilinen lerin ya'nî Allah'ın ezelde bidiklerinin aslı, kendi isimlerini bilmesidir. Allah'ın sayısız ismi vardır, bu isimlerin "ilmî sûretlerine" topluca "a'yân-ı sâbite" denir.  Bu sâbit ve ezelî sûretler, Allah'ın kendi ezelî, mutlak ve değişmeyen isimlerinin kendi bilgisindeki sûretleridir.

Bu isimlerin bizimle ne ilgisi olabilir diye soracak olursan, Kâinattaki her bir varlık, özelde her bir insân, Allah'ın  muhtelif bir isminin mazharıdır, aynasıdır, açığa çıkarıcısıdır, kuludur. Ya'nî Allah'ın ezeldeki isimleri bizim ile açığa çıkar.
 

1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

yukardaki kısım aslında allah/tanrı düşünebilir mi sorusu ile ilgilidir ve felsefi bir zihin alıştırmasıdır.

 

Allah (c.c.), Mutlak tekliği, zamândan münezzeh mutlak Zât'ı i'tibârından "DÜŞÜNMEZ" Ve lâkin, Kullarına çok yakın olduğu için, isimlerinin hükümleri îcâbı olarak "DÜŞÜNÜR". Ya'ni, kullarının düşünmesi, O'ndan bağımsız gerçekleşmez.

 

1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

tanrı bilebilir mi?

 

Tanrılar az bilir, Allah ise her şeyi bilir. Allah'ın her şeyi bilmesi, kendisini bilmesidir.

 

1 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

- bilebilir, fakat bu durumda ondan bağımsız olarak var olan şeyler söz konusudur. demek ki tanrı aslında ezeli ve ebedi tek şey değildir. demek ki onun da bir yaratıcısı olmalıdır diyerek sonsuz yaratıcının yaratıcısının yaratıcısının... dizisine ulaşırsınız.

- bilemez, çünkü bilgi için bilinecek olana muhtaçtır. demek ki tanrı ya bilgisizdir ya başka bir şeye muhtaçtır. iki durumda da tanrı değildir.

 

Allah'ın bilgisi, mutlak mertebede kendi isimlerinin bilgisidir. Mukayyed mertebedede Kâinâtın bilgisidir ki kendisini yine kendisi bilmiş olmaktadır. O'ndan bağımsız olarak kendi kendine kâim de hiç bir varlık yoktur.
Evet, avam mü'minler gibi, Allah'ı Kâinâttan ayrı tasavvur eder isen mes'eleyi hiçbir zamân anlayamazsın.

Bak, sana bir sırr daha vereyim, Senin bilgin de senden ayrı değildir. Gördüklerin işittiklerin tadtıkların, yorumlarında senden ayrı değildir.
Ya'nî siz ateistlerin sorunu, tanrı değildir, sizsiniz. Kendi yamukluğunuzdur, kendi yetersizliğinizdir.
 

tarihinde Hurrican tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
2 dakika önce, Hurrican yazdı:

Allah'tan önce diye bir şey olmaz,, Kâinâtın yaratılmasından önce demen lâzım. Kâinâtın yaratılmasından önce Allah 'ın ilminde de diyebilirsin.

Allah'tan bağımsız varlık olmaz, Allah'tan bağımsız, ezelî ve ebedî olarak hiçbirşey yoktur.
 

 

Ezelî ve ebedî olan Allah'tır elbette.
Allah (c.c.)Kâinâtı yaratmadan önce,, ki Kâinâttan öncesi aslında olmaz, şöyle diyelim; zamânın olmadığı mutlak varlık mertebesinde,, her şeyi olmadan önce biliyordu. Buna Allah'ın ezelî bilgisi diyoruz. İşte, ezelde bilinen lerin ya'nî Allah'ın ezelde bidiklerinin aslı, kendi isimlerini bilmesidir. Allah'ın sayısız ismi vardır, bu isimlerin "ilmî sûretlerine" topluca "a'yân-ı sâbite" denir.  Bu sâbit ve ezelî sûretler, Allah'ın kendi ezelî, mutlak ve değişmeyen isimlerinin kendi bilgisindeki sûretleridir.

Bu isimlerin bizimle ne ilgisi olabilir diye soracak olursan, Kâinattaki her bir varlık, özelde her bir insân, Allah'ın  muhtelif bir isminin mazharıdır, aynasıdır, açığa çıkarıcısıdır, kuludur. Ya'nî Allah'ın ezeldeki isimleri bizim ile açığa çıkar.
 

 

Allah (c.c.), Mutlak tekliği, zamândan münezzeh mutlak Zât'ı i'tibârından "DÜŞÜNMEZ" Ve lâkin, Kullarına çok yakın olduğu için, isimlerinin hükümleri îcâbı olarak "DÜŞÜNÜR". Ya'ni, kullarının düşünmesi, O'ndan bağımsız gerçekleşmez.

 

 

Tanrılar az bilir, Allah ise her şeyi bilir. Allah'ın her şeyi bilmesi, kendisini bilmesidir.

 

 

Allah'ın bilgisi, mutlak mertebede kendi isimlerinin bilgisidir. Mukayyed mertebedede Kâinâtın bilgisidir ki kendisini yine kendisini bilmiş olmaktadır. O'ndan bağımsız olarak kendi kendine kâim hiç bir varlık yoktur.
Evet, avam mü'minler gibi, Allah'ı Kâinâttan ayrı tasavvur eder isen mes'eleyi hiçbir zamân anlayamazsın.

Bak, sana bir sırr daha vereyim, Senin bilgin de senden ayrı değildir. Gördüklerin işittiklerin tadtıkların, yorumlarında senden ayrı değildir.
Ya'nî siz ateistlerin sorunu, tanrı değildir, sizsiniz. Kendi yamukluğunuzdur, kendi yetersizliğinizdir.
 

 

:D yine bir sürü kendini kendi ile açıklayan kavrama boğulmuşsunuz. çelişkiler diz boyu, fakat süslü laflar öyle tatlı ki, içlerinde kaybolmaktan geri kalamıyorsunuz. 

 

Allah'tan önce diye bir şey olmaz,, Kâinâtın yaratılmasından önce demen lâzım. Kâinâtın yaratılmasından önce Allah 'ın ilminde de diyebilirsin.

 

fakat aynı allah, bilmek için bilinene ihtiyaç duyuyor, çünkü demişsiniz ki: 

 

Allah da bir şey biliyorsa, öncelik Allah'ın ilmi (bilgisi) değildir, öncelik Allah'ın bildiği şeydedir. O bilinenler olmaz ise Allah neyi bilecek

 

ben size, bu masallara inanmanız için daha kolay bir yol göstereyim:

- allah vardır

- allahın varlığı bir sürü çelişkiye yol açar

- bunca çelişki ile varolabilecek tek şey allahtır

- demek ki allah vardır

 

bakın ne kadar da anlaşılır bir dil ile tanrı inancınızı kolayca 10a katlayabilirsiniz bu tür bir mantıkla. 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kalın puntoyla yazdığın alıntıyı belki dört kere açıkladım, Arkadaş kalın kafalımısın? bizi niye lüzumsuz yoruyorsun? Anlamıyorsan çekil git.
 

42 dakika önce, bir_akil_insan yazdı:

Allah da bir şey biliyorsa, öncelik Allah'ın ilmi (bilgisi) değildir, öncelik Allah'ın bildiği şeydedir. O bilinenler olmaz ise Allah neyi bilecek

 

Diyoruz ki; Öncelik varlığa âiddir. İlim Soyut bir mefhûmdur (varlık olmadan bir anlamı yoktur. Meselâ Evrendeki kanunlar dediğiniz matematik fizik kuralları, varlıklar arasındaki nisbetlerden ibârettir.).
Aslolan varlıktır. (Varlık diyince hemen maddî varlığı anlamamak lâzım. Maddî varlık, hayâlî varlıktır.)
Allah, varlığın ta kendisidir dedik ya anlıyor musun? Allah varlığın kendisi olunca, Ondan hâriçte ne hayâlî ne hakikî ne de ilmî bir varlık olmaz. Böyle olunca, varlıkta kendisinden başkası yoktur. Allah, ilmini ma'lumdan alsa bile ma'lum (bilinen varlık) da kendisi olduğu için alan da veren de kendi kendisidir. Şimdi anladın mı?

Daha da anlamıyorsan bizi uğraştırma.
Âkilmiş...

 

tarihinde Hurrican tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
On 18.02.2018 at 00:36, Hurrican yazdı:

Peygamberlerin mu'cizeleri, Evliyanın kerâmetleri haktır (gerçektir). Ben yüzlerce kerâmet gördüm.

Alakasız gibi görünecek ama dünya üzerindeki putlara tapan, vahşi yaşayan ilkel orman kabilelerinde de bunlara benzer garip olaylar var, diğer dinlerde ve uzak doğu inançlarında da var olduğu söylenir, tarih boyunca dinli, dinsiz her toplumda görüldüğü anlatılır bunların; nedir sence bunun sırrı kardaş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
13 dakika önce, ALIENRIPLEY yazdı:

Alakasız gibi görünecek ama dünya üzerindeki putlara tapan, vahşi yaşayan ilkel orman kabilelerinde de bunlara benzer garip olaylar var, diğer dinlerde ve uzak doğu inançlarında da var olduğu söylenir, tarih boyunca dinli, dinsiz her toplumda görüldüğü anlatılır bunların; nedir sence bunun sırrı kardaş?

 

Mü'minlerde gözüken hârikulâde işler kerâmettir. Peygamberlerdekine mu'cîze denir.
mü'min olmayanlarda gözüken olağanüstü hallere istidrâc denir. Meselâ; adam budisttir, yemez içmez, rûhû kuvvet bulur, olağanüstü hâllere ulaşabilir. Ama çok sınırlıdır. bir kıymeti de yoktur. Üst düzey kerâmet ve mu'cîzeler, İslâm yolunda Allah'ın izniyle gerçekleşir. Ölüleri diriltmek gibi...10 milyar ışık yılı uzaklıktaki gezegenlere gitmek gibi... Kendi içimizdeki ülkeye seyâhat yapmak gibi... Ya da Aynı dünyâda kılık (beden) değiştirerek tayyi mekân yapmak gibi...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bir saat önce, Hurrican yazdı:

Mü'minlerde gözüken hârikulâde işler kerâmettir. Peygamberlerdekine mu'cîze denir.

... diyerek devam etmişsin ki zaten az çok biliyorum bu durumları, İslamiyet ve ehli sünnet açısından bu böyle olabilir ama bu bakışın dışındaki dünyada yüzlerce yaşam ve inanç biçimi içinde incelendiğinde çok kısıtlı ve evrensel olmayan bir bakış açısı olarak görüyorum bunu, yani sence tüm her şeyi bir araya getirdiğimizde Müslüman toplumlarda Allah'ın imanını kabul ettikleri hariç ortalama insanların % neredeyse 80-90'ı boş insanlar mı? hiç bir değerleri yok mu bu alemde?, hepsi otomatik cehenneme gitmiyor mu bu durumda... Ne dersin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
14 dakika önce, ALIENRIPLEY yazdı:

... diyerek devam etmişsin ki zaten az çok biliyorum bu durumları, İslamiyet ve ehli sünnet açısından bu böyle olabilir ama bu bakışın dışındaki dünyada yüzlerce yaşam ve inanç biçimi içinde incelendiğinde çok kısıtlı ve evrensel olmayan bir bakış açısı olarak görüyorum bunu, yani sence tüm her şeyi bir araya getirdiğimizde Müslüman toplumlarda Allah'ın imanını kabul ettikleri hariç ortalama insanların % neredeyse 80-90'ı boş insanlar mı? hiç bir değerleri yok mu bu alemde?, hepsi otomatik cehenneme gitmiyor mu bu durumda... Ne dersin?

Boş insânlar değil, Rahmete tâbi olmayan insânlardır. Rahmete uymayan insânların cehennemlik olması doğaldır. Fakat Bu Dünyâda mü'min gözüken kâfirler, kâfir gözüken mü'minler vardır. Kimin ne olduğu şeklen bilinemez.  Ayrıca, fetret devrinde dîn nedir bilmeyen insânların durumlarında da bir boşluk yoktur. İnsânlar arasındaki ilişkiler ahlâki tutumlar ve vicdânın varlığı,, Dînin her yerde olduuğunu bize gösterir. Allah böylece herkesin hesâbını tutar. Allah bilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, Hurrican yazdı:

 Allah bilir.

 

Bütün bu saçmaladığın zırvalara kanıt olarak göstere göstere avuç içindeki taşların renk değiştirmesini mi gösteriyorsun! :D

 

Taşlar renk değiştirdi ha! :lol: Çok süpermiş!

 

Peki taşlar hoplayıp zıplayıp zikir filan da çekmedi mi? Sadece bukalemun gibi renk değiştirip öylece lök gibi durdu mu? :0_80cbc_37a71a73_L:

 

Ne çekiyorsun peki? LSD? Mariuhana? Esrar? Eroin? Kokain?

Link to post
Sitelerde Paylaş
8 saat önce, Hurrican yazdı:

Kalın puntoyla yazdığın alıntıyı belki dört kere açıkladım, Arkadaş kalın kafalımısın? bizi niye lüzumsuz yoruyorsun? Anlamıyorsan çekil git.
 

Diyoruz ki; Öncelik varlığa âiddir. İlim Soyut bir mefhûmdur (varlık olmadan bir anlamı yoktur. Meselâ Evrendeki kanunlar dediğiniz matematik fizik kuralları, varlıklar arasındaki nisbetlerden ibârettir.).
Aslolan varlıktır. (Varlık diyince hemen maddî varlığı anlamamak lâzım. Maddî varlık, hayâlî varlıktır.)
Allah, varlığın ta kendisidir dedik ya anlıyor musun? Allah varlığın kendisi olunca, Ondan hâriçte ne hayâlî ne hakikî ne de ilmî bir varlık olmaz. Böyle olunca, varlıkta kendisinden başkası yoktur. Allah, ilmini ma'lumdan alsa bile ma'lum (bilinen varlık) da kendisi olduğu için alan da veren de kendi kendisidir. Şimdi anladın mı?

Daha da anlamıyorsan bizi uğraştırma.
Âkilmiş...

 

 

:D

 

Biraz daha kolaylaştırayım sizin için:

- bizler için bilgi, evreni anlamak yolunda topladığımız veridir

- bizler evrene sonradan geldik

 

şimdi, uydurduğunuz tanrınızın bilgisinin, kendi varlığından kaynaklandığını söylüyorsunuz. yani tanrınızı öyle yaratmışsınız ki, varlığı, farkındalığından önce ortaya çıkmış. buna örnek olarak da bizim evrensel gerçekliğimizden söz ediyorsunuz. bizim evrensel gerçekliğimizin nedeni, uzay-zaman içinde bulunmamızdır. yani her şey arasında öncelik, sonralık, eşzamanlılık ve mekan ilişkileri bulunur.  yani biz evrenin sınırlamalarına tabiyiz.

 

oysa ki tanrınızı bunlardan ayrı tutarken, şimdi işinize gelince ya işte önce varlığı ve bu varlıktan kaynaklanan bilgisi bulunuyor diyorsunuz.

 

bu da demektir ki, tanrınız önce ortaya çıkmış, sonra da kendinden haberdar olmuş, bilince kavuşmuş, farkındalığa sahip olmuş.

 

bu durumda, sizin tanrınız da gayet aşamalardan geçmiş görünüyor. bu durumda, tanrınızın aslında tanrı olmadığı zamanlar da varmış demektir.

 

bu durumda, tanrınızı hangi tanrı yaratmış ve ona önce varlık sonra ilim vermiş olabilir? :D

 

başından beri tüyolar veriyorum ama farkında değilsiniz. islamın zırvalarını beğenmeyip, kendinizce boşluk gördüğünüz her yere açıklamalar döşemeye çalışıyorsunuz. fakat bu açıklamalar hep daha fazla çelişkiye yol açıyor. müslümanlar sizden bir adım öndeler. allah bilir der, geçerler. benim ilmim yetmez der, geçerler. siz de deneyin.kafanız rahat olur.

 

 

 

 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Mucizeler insan maneviyatı  yani benliklerinde oluşur.Misaller:Tavşandan dahi korkan muharebede tir tir titreyen bir askerin birden silahını kapıp en önde aslan kesilmesi! Cambazın ip üstünde yürümesi,Yaşamdan bütün umutları gerçekten kesilen bir insanın yaşamı bir anda tekrar sevip mücadele azmi ile dolması,Öğretmenin alın bu çocuğunuzu okuldan zira zeka seviyesi çok düşük dediği çocuktan Edison çıkması!...v.s Benliklerde oluşan mucizelerdir.Yoksa maddi hayatta Tabiat kuralları yani Fen kanunları geçerlidir.Bunun aksi olamaz.Kaldıki benlikte oluşan  bu mucizeler dahi Beyinde oluşan kimyasal reaksiyonlara bağlıdır.

tarihinde Antonius tarafından düzenlendi
eksiklik var
Link to post
Sitelerde Paylaş
5 saat önce, Antonius yazdı:

Mucizeler insan maneviyatı  yani benliklerinde oluşur.Misaller:Tavşandan dahi korkan muharebede tir tir titreyen bir askerin birden silahını kapıp en önde aslan kesilmesi! Cambazın ip üstünde yürümesi,Yaşamdan bütün umutları gerçekten kesilen bir insanın yaşamı bir anda tekrar sevip mücadele azmi ile dolması,Öğretmenin alın bu çocuğunuzu okuldan zira zeka seviyesi çok düşük dediği çocuktan Edison çıkması!...v.s Benliklerde oluşan mucizelerdir.Yoksa maddi hayatta Tabiat kuralları yani Fen kanunları geçerlidir.Bunun aksi olamaz.Kaldıki benlikte oluşan  bu mucizeler dahi Beyinde oluşan kimyasal reaksiyonlara bağlıdır.

 

Hz. Îsâ, ölüleri diriltmiştir. Bunu da insânlar görmüş, birbirlerine tevâtüren aktarmışlardır. İstanbul'un Fethi gibi inkârı mümkün olmayan, gerçekleşmiş hâdiseleri inkâr etmekte bir mantık yoktur, mantıksızlık vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
6 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

şimdi, uydurduğunuz tanrınızın bilgisinin, kendi varlığından kaynaklandığını söylüyorsunuz. yani tanrınızı öyle yaratmışsınız ki, varlığı, farkındalığından önce ortaya çıkmış

 

Allah'ın varlığı, farkındalığından veyâ ilminden zamân açısından daha öncedir DEMİYORUZ. Kâinât yaratılmadan önceki Mutlak varlık mertebesinde, ya'nî mutlak teklik mertebesinde veyâ sırf Zât mertebesinde,, öncelik sonralık yoktur. Bu yüzden Evliyâullah, Allah'ın ilmi Zât'ının ayn'ıdır, Allah'ın varlığı Zât'ının aynıdır veyâ Allah'ın ilmi varlığının ayn'ıdır ifâdelerini kullanırlar. İlmin ma'luma tâbi olmasındaki öncelik ve sonralık ilişkisi, Kâinât yaratıldıktan sonra ortaya çıkar.

 

6 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

yani biz evrenin sınırlamalarına tabiyiz.

 

Evet, bizler, bize cehennemi hak ettirecek nisbeten özgür bir irâdeye sâhip olduğumuz gibi , Allah'ın varlığında ve varlığının ayn'ı olan kurallarının sınırlaması içine boyunduruk altında yaşıyoruz. Buna da kader deniyor işte... Hepimiz kaderin mahkûmuyuz ve hepimiz O'nun kuluyuz.

 

6 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

oysa ki tanrınızı bunlardan ayrı tutarken, şimdi işinize gelince ya işte önce varlığı ve bu varlıktan kaynaklanan bilgisi bulunuyor diyorsunuz.

 

Kâinât yok iken sırf Hakk vâr iken, öncelik sonralık yok dedik. Çünkü mutlak teklikte öncelik sonralık olmaz. Fakat bu durum, Varlığın sıfatların bir temeli olduğunu, sıfatların soyut mefhumlar olduğunu, aslolanın varlık olduğu gerçeğini değiştirmez.

 

6 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

bu da demektir ki, tanrınız önce ortaya çıkmış, sonra da kendinden haberdar olmuş, bilince kavuşmuş, farkındalığa sahip olmuş.

 

Kâinâtların yaratılmasından önce (Burada anlaşılsın diye mecbûren önce diyoruz, Kâinâttan önce si olmaz çünkü zamân da bir mahlûktur, madde, mesâfe ve hareketin olmadığı bir yerde zamân olmaz, öncelik sonralık olmaz.) Veyâ, mutlak varlıktan başka, Mutlak tek olan Zât'tan başka hiçbirşey yok iken Allah'ın sayısız sıfâtları, ilmin de dâhil olduğu sayısız sıfatları, mutlak tekliğinde müstağrak ve müstehlektir.

 

Biz, Allah'ın mutlak teklik mertebesindeki Zât'ının durumunu idrâk edemeyiz, Hatt'a bu mertebede Allah isminden de bahsedilemez. Çünkü ilâhlık hülümrânlık gibi vasıflar, Hakk'ın mutlak tekliğinde müstağrâktır. Bu mertebede sırf Zât vardır. Ve biz kullar, Hakk'ın Zât'ını ve mâhiyetini anlayamayız.

 

6 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

bu durumda, sizin tanrınız da gayet aşamalardan geçmiş görünüyor. bu durumda, tanrınızın aslında tanrı olmadığı zamanlar da varmış demektir.

 


Hakk Teâlânın mutlak varlık ve ehâdiyet mertebesi,
Vahdet ve Ulûhiyyet mertebesi veyâ hakikat-i muhammediye mertebesi
Vâhîdiyyet veyâ hakikat-i insâniye mertebesi
Ervâh mertebesi,
Misâl-i mutlak veyâ melekût mertebesi,
Ve Âlem-i şehâdet mertebesi veyâ Kâinât.
İşte bu bütün varlık mertebeleri Hakk'a âiddir. Bu mertebelerden ilk üçü mutlak ve yaratılmamış ve zamândan münezzeh mertebelerdir. Son üçü ise mahlûk mertebelerdir zamânla mukayyeddir. İlk üç mertebeye göre Hakk teâlâ için aşama ve zamân yoktur. Son üç mertebesinde ise İsimleri ve fiilleri ile açığa çıkması için aşama ve zamânla mukayyeddir diyebiliriz. Çünkü Allah (c.c.) kullarına çok yakındır.

 

 

7 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

bu durumda, tanrınızı hangi tanrı yaratmış ve ona önce varlık sonra ilim vermiş olabilir? :D


Yaratma, Hayâlî varlık için mevzû bahistir. Mutlak varlık yaratılmaz. Hakk Teâlâ mutlak varlığın kendisidir.

 

 

7 saat önce, bir_akil_insan yazdı:

başından beri tüyolar veriyorum ama farkında değilsiniz. islamın zırvalarını beğenmeyip, kendinizce boşluk gördüğünüz her yere açıklamalar döşemeye çalışıyorsunuz. fakat bu açıklamalar hep daha fazla çelişkiye yol açıyor. müslümanlar sizden bir adım öndeler. allah bilir der, geçerler. benim ilmim yetmez der, geçerler. siz de deneyin.kafanız rahat olur.

 


Allah'a dâir bilgileri anlayabilecek düzeyde olmadığın için, Kendini nasıl mutlu hissediyorsan o yolda git, serbestsin.  

Link to post
Sitelerde Paylaş
1 saat önce, Hurrican yazdı:

 

Hz. Îsâ, ölüleri diriltmiştir. Bunu da insânlar görmüş, birbirlerine tevâtüren aktarmışlardır. İstanbul'un Fethi gibi inkârı mümkün olmayan, gerçekleşmiş hâdiseleri inkâr etmekte bir mantık yoktur, mantıksızlık vardır.

Hurrican Derviş avatarı koymuşsun ama dini bilgilerde tasarruf yapamıyor onları varyemezler gibi saklıyorsun.İsa yaşamamıştır.İsa yaşam aşkıdır.Ve İnsan beynindeki yaşama küsmüş olan yani mecazen ölü olan duyguları diriltir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
3 dakika önce, Hurrican yazdı:

 İlmin ma'luma tâbi olmasındaki öncelik ve sonralık ilişkisi, Kâinât yaratıldıktan sonra ortaya çıkar.

 

:D yahu hala ilim malum gibi sözcükler ile gizlemeye çalışıyorsunuz. yukardaki tutarsızlığı göremiyor musunuz? bir örnek daha vereyim

 

21 dakika önce, Hurrican yazdı:

Kâinât yok iken sırf Hakk vâr iken, öncelik sonralık yok dedik.

 

kainat yokken, yani kainat var edilmeden önce, öncelik sonralık yok :D

 

inandığınız şeyleri hakk gakkk silindirullah gii sözcükler ile perdeler altına gizliyorsunuz. fakat gerçekte ipe sapa gelmez şeyler söylüyorsunuz.

 

öncelik sonralığın olduğu zamandan önce, öncelik sonralık yoktu...

 

hayal dünyasını, fiziksel gerçekliğin içine yedirmeye çalışınca böyle saçmalıklar çıkması normaldir.

 

yazınızın geri kalanı da yine bir sürü kavram karmaşası ile gizlenmeye çalışılmış saçmalıklar içeriyor.

 

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...