Jump to content

Ne Güzel Çizgi Filmdi Şirinler.


Recommended Posts

post-8670-092932300 1287076189_thumb.jpg

Şirinler, (İngilizce: The Smurfs, Orijinal: Les Schtroumpfs) Belçikalı (babası İngiliz) çizer Pierre Culliford'un (yaygın olarak bilinen adıyla: "Peyo") oluşturduğu çizgi roman ve animasyon dizinin ortak ismi. 1958'de Pierre Culliford tarafından Çizgi roman olarak ortaya çıktı. 1981'de televizyonda gösterilen Şirinler büyük ilgi gördü. Yıllarca Türkiye'de de yayınlanan ve beğeni ile izlenen çizgi dizi, başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere birçok ülkede, yüksek izlenme oranlarına rağmen gösterimden kaldırılmıştır.

Şirinler'in ingilizce adı olan SMURF kelimesinin "Socialist Men Under Red Flag" (Kızıl Bayrak Altındaki Sosyalist Adamlar)'ın kısaltması olduğu "iddiası" bir şehir efsanesinden ibarettir. Çünkü Şirinler'in yaratıcısı Peyo tarafından Şirinler'e verilen orijinal isim "Les Schtroumpfs" tur.

2008 yılında, Şirinler'in 50. yılı kutlamaları kapsamında Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) hayrına Avrupa'nın birçok ülkesini kapsayan bir açık artırma kampanyası düzenlenmiş ve 124.700 Euro UNICEF'e bağışlanmıştır.

Ana Karakterler:

Şirin Baba: Asıl adı: Schtroumpf. Şirinlerin lideridir. Diğer şirinlerin aksine kırmızı kıyafetleriyle dikkat çeker. Sihir konusunda uzmandır.

Şirine: Şirin Köyü'ndeki ilk kız şirindir. Uzun, dalgalı ve sarı saçlara sahiptir. İlk olarak Gargamel tarafından Şirinleri yok etmek amacıyla ortaya çıktı ancak Şirin Baba onu sihirle değiştirdi.

Gözlüklü Şirin: Şirinler içinde tek gözlüklü olanı. Kitap okur, kitap yazar ayrıca çok gevezedir. Genellikle konuşmasını bitiremeden diğer şirinler tarafından fırlatılıp atılır ve hep kafa üstü düşer.

Usta Şirin: Köyün her konuda uzman dâhi şirini. Yaptığı icatlar sayesinde şirinlerin hayatını kolaylaştırır.

Hayalci Şirin: Her zaman hayalî yerler ve kişiler görür.

Huysuz Şirin: Köydeki en anti-sosyal şirindir. Her şeyden nefret eder.

Aşçı Şirin: Köyün obur aşçısı. Çoğu zaman kendi yemeklerini köydekilere silah olarak verir ya da kendisi yer.

Gargamel: Şirinlerin baş düşmanı ve şirinlerin varlığından haberdar olan tek kişi. Amacı onları yakalayarak altına çevirmek ya da onları satarak para kazanmaktır ve onları yemektir.

Azman: Gargamel'e yardım eden bir kedidir. Asıl ismi Azrail'dir.

Şirinler'in Komünizm Propagandası Yaptığı İddiaları:

* Şirinler'in İngilizce yazılımı Smurf'tur, bu da "Small Men Under Red Flag" yani "Kızıl Bayrak Altında Yaşayan Küçük Adamlar"ın baş harflerinden oluşur.

* Aynı şekilde Smurf; “socialist men under red father” yani "kırmızı baba altındaki sosyalist adamlar diye de bilinir.

* Şirinler’de para olmadan komünal bir yaşam sürülüyor.

* Şirinler köyünde para kullanılmaz, ama herkes kendine gerekli olan şeyleri bedava edinir.

* Tembel Şirin bile hiçbir iş yapmadığı halde bütün şirinlerle aynı standartlarda yaşamaktadır. Bu da tembellik hakkını ifade eder.

ŞİRİN BABA

* Şirin Baba, Karl Marx’a benziyor ve kızıl şapka giyiyor.

* Herkes kendi işini yapıyor ve çok mutlu.

* Şirinler köyünde bir tek bile ibadethane bulunmaz… Ne kilise, ne havra, ne de cami..

* Şirin çileği tarlaları sadece bir şirine ait değildir, bütün şirinler bu tarlada hak sahibidir.

GARGAMEL VE KEDİSİ

* Gargamel, kapitalizmin simgesi olan altın ve para düşkünüdür ve Şirinler’i sürekli yemek ister. Bu isteği de misyonerliği ifade eder.

* Gargamel'in kedisi ise ABD'nin peşinden ayrılmayan küçük ülkeleri sembolize eder.. Türkçe çevirisinde Azman adındaki bu kedinin asıl orijinalindeki adı 'Azrail'dir.

ŞİRİNE

Şirinler'in her birinin temsil ettiği çok farklı unsurlar vardır. Örneğin; Şirine feminizmi, Süslü eşcinselliği, Güçlü Şirin maço erkeği temsil eder.

Şirinler çizgi filminin yaratıcısı Peyo, gerçek bir komünistti… Şirinleri ortaya çıkardığı zaman iki kutuplu bir dünya vardı. Bir tarafta ABD diğer tarafta SSCB. Peyo, bir çizgi film yapmak, bu çizgi filmle bir mesaj vermek ve emperyalist Amerika’ya karşı bu yolla propaganda yapmak istedi. Fakat bunlar sadece iddialardır, kanıtlanamamışlardır.

----------------------------------------

Kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eirinler

Link to post
Sitelerde Paylaş

1981 yılında 8 yaşındaydım, koca kız olana kadar da Şirinler'i izledim. Hiç kaçırmadım.

Sonra büyüdüm, kendi çocuğum oldu, onu da Şirinler'le büyüttüm. CD'lerini filan bulup aldım, televizyonda rast geldiğinde oturup yine onunla izledim. Bir de Heidi.. Bu ikisi olağanüstü..

Komünizm Şirinler'deki gibi bir şeyse, ütopya. Bana kalırsa zaten ütopya, insana aykırı bir sistem ama, şu filmdki haliyle insana huzur veriyor gerçekten.

Sevgi, barış, egolarla kolaylıkla başedilen bir dünya, doğallık, iyilik; ve kötüye karşı işbirliği.

Çocuklar için inanılmaz yararlı, güzel bir çizgi film. Gerçekten huzur veriyor. Sıcacık...

Teknolojik şiddetle baş döndüren çizgi filmlerin yanında nefes oluyor, insana doğayı; insanın doğayla, kendisiyle ve diğer insanlarla ilişkilerini hatırlatıyor, çocuklara da öğretiyor.

Satsuma54 detaylıca bahsetmiş zaten, bir daha tek tek anlatmaya lüzum yok.

*Başlık yazınızdaki minik harf hatası düzeltildi Sevgili Satsuma54.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalist dünyada komünizm öyle kötü tanıtılmış ki, neredeyse insanların genetiğine işlemiş.

Kötü bir şey olmadığını anladıkları zaman da; ütopya, masal, insana göre değil, uygulaması imkansız, gibi yaklaşımlarla insanları böyle bir dünya için çalışmaktan, mücadele etmekten, benimsemekten uzaklaştırmaya çalışıyorlar.

Komünist bir dünya kurmak mümkündür. İnsan aklı, üretim ve paylaşım yeteneği bunu başarabilecek düzeydedir.

Gargamel ve azrailden oluşmuş bir dünya mümkün değil. Ama, Gargamelsiz ve azrailsiz bir dünya mümkün.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilenler bilir: Gökçeada'nın batı kıyısında Şirinköy adında bir iskan köyü var. Ada'nın Rum nüfusunu dengelemek için Isparta, Erzurum, Burdur'dan köylüler getirip yerleştirilmiş.

O köyün yakınlarındaki Sağlık Bakanlığının yaz kampında kaldık birkaç dönem. Son kaldığımızda Ankara'dan bir aile gelmişti. İki küçük kızlarıyla yanımdan geçerken selam verdiler, biraz sohbet ettik. Bir ara kızlara, gelirken Şirinköy'ü görüp görmediklerini sorduğumda çok şaşırdılar ve "Şirinler o köyde mi yaşıyorlar amca?" diye sordular. Çok gülmüştük.

Link to post
Sitelerde Paylaş

şirinlere hastaydım çocukken,bazen nestlelerden çıkartmaları da çıkardı biriktiriyordum..büyüdüm hala bazen çizgifilm izlemeyi seviyorum.bizim ülkemizin de isteyene her türlü hak verildiğinde şirinler köyü gibi olacağına inanmayı isterdim ama gerçekçi olmak gerek

tarihinde queenofhearts tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 1 year later...

Az önce TNT'nin sabah kuşağında Şirinler'in yeniden yayınlanmaya başladığını görünce, eski bir dostu yıllar sonra görmüş gibi oldum. Gözlerim yaşardı.

Gargamel'in (yani kötünün) gene aynı hileleri, aynı oyunları ve aynı tuzakları ama sonunda kazanan hep Şirinler (yani iyiler) oluyor.

Yaşasın Şirinler!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Az önce TNT'nin sabah kuşağında Şirinler'in yeniden yayınlanmaya başladığını görünce, eski bir dostu yıllar sonra görmüş gibi oldum. Gözlerim yaşardı.

Gargamel'in (yani kötünün) gene aynı hileleri, aynı oyunları ve aynı tuzakları ama sonunda kazanan hep Şirinler (yani iyiler) oluyor.

Yaşasın Şirinler!

ama gerçek dünyaya baktığımızda şirinlerin durumu malesef pekde iyi değil..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şirinler idealine geçmek için insanları biraz eğitmek gerekiyor. O yüzden Lenin mevzuyu iki safhaya bölmüştü:

1) İnsanları devlet terörü ve zorbalığı ile komünal kooperasyona zorlayacaz, ve onları zorbalık metoduyla terbiye edip iradelerini kıracaz. (Sosyalist safha)

2) Belli bir zaman sonra insanlar komünal kooperasyon halinde yaşamak için iyice terbiye edilmiş olacak, ve devlet zorlaması olmadan otomatik olarak Şirinler gibi yaşamaya başlıyacak. O zaman devlet buharlaşacak. (Komunist safha)

Fakat şunu da eklemişti: "Bu ikinci safha hiç gelmeyebilir yanlız, söylemiş olayım". Yani demek istiyor ki devlet zorbalığı ilelebet sürebilir. Ama tabi bu o zavallı insanların kapitalizm tarafından sömürülmesinden daha iyidir.

Bazı anarşist-komunistler (Marxismin anarşist yorumlarında ya da Kropotkin, Bakunin gibi düşünürlerde) ise daha romantik olarak birinci safha olmadan Şirinler safhasına insanları önce zorbalıkla terbiye edip iradelerini kırmadan direkt olarak mucizevi bir şekilde geçilebileceğine inanırlar.

tarihinde entelesan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ludwig,

İki maddede felaket bir önyargı belirtmişsin. Komünizme karşı çıkacaksan çık ama önce tam olarak öğren. Leninizme ilişkin tanımın baştan sona saçmalık. Özgürlükçü sosyalizm hakkında da hiçbir şey bilmediğin anlaşılıyor.

Sosyalizmin ütopik olan hiçbir tarafı yoktur. Ne sanıyorsunuz? Bir parmak şıklatmasıyla bambaşka bir dünyayı kuracağımızı mı? Devrim, egemenlerin politik aygıtının(devletin) ortadan kaldırılışını, yani bir engelin aşılmasını anlatır yalnızca. Sosyalizmi kurmak ise uzun bir tarihsel geçiş dönemini kapsar. Bu dönemde(ki buna Marks ''proleterya diktatörlüğü'' diyordu) devlet, bürokrasi v.s. yer almaz. Emekçilerin kamulaştırma girişimleri, devlet iktidarına karşı kendi yerinden yönetim ve özyönetim pratiklerinin gelişimi, kendi hayatlarının günden güne hakimi olmaları söz konusudur. Bu bir gelişimdir. Zamanla olur. Bunun olabilmesi için herkesin akıl küpü ya da ayaklı kütüphane olması da gerekmez. Demokrasi kültürünün kök salması, insanların hayatlarını geri istemesi, özgürlüğü ortak bir arzu haline getirip politikleştirmek yeterlidir. Sosyalizme bir kerede varılmaz. Bu, uzun bir yürüyüştür. Fakat bu yürüyüşte her yeni gün, bir öncekinden daha güzel, daha özgür, daha eşit, daha adil, daha demokratik olacaktır.

Sosyalizmin temeli son derece açıktır; üretim araçlarında toplumsal mülkiyet ve yönetim-denetim aygıtının ''aşağıdakilere'' indirilip eritilmesi. Kısacası komünal iradenin günden güne gelişimi. Bu iradeyi geliştirmek devrimci mücadeledir, belli bir gelişkinlikten sonra(ikili iktidar durumu yarattıktan sonra) burjuva devleti yıkarak komünal iradeyi tek hakim güç durumuna getirmek devrimdir, sonrasında komünal iradeyi daha da geliştirmek ve yaymak proleterya diktatörlüğüdür, bunun da iyice yerleşiklik kazanmasından sonra ise sosyalizm söz konusudur. Sonra da komünizm. Yani sandığın gibi ''bazı marksistlerin ve anarşistlerin'' bir kerede komünizme ulaşmak gibi bir düşüncesi yok.

Lenin'in yaşanmışlığında ise komünal iradenin yerine çeşitli bahanelerle parti iradesi kondu ve bürokratik yozlaşmanın önü açıldı. Sonunun çözülüş olduğunu gördük. Bu, sosyalizm değildir. Proleterya diktası da değildi. Parti diktasıydı.

tarihinde Jolly Joker tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ha, bu arada Şirinler çizgi filmini hiç sevmezdim. İzlerken de ideolojik bir kökeni olabileceği hiç aklıma gelmemişti. Çocuktum gerçi ama ben Peter Pan'ı tercih ediyordum. Hala onu tercih ederim. ''Neverland''da yaşayan, hayal ettikleri herşeyi sofrada gören, neşeli, uçabilen ve büyümeyen çocuklar. Cennet yerine Neverland'e gitmeyi isterdim. Ama ''varolmayan ülke''nin adı bile çok net. Bu isteğin hayali aşıp imana dönüşmesini ne de güzel engelliyor. :)

tarihinde Jolly Joker tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Devrimden sonra değil bugünden insanlar hayatlarının denetimini isteyecekler. Bugünden yönetim sürecinde daha çok söz hakkı, daha yüksek ücret ve daha çok boş vakit isteyecekler. Bu durum yönetim asygıtının tümüyle onlara ''inmesi'' ve mülkiyetin tümüyle onların olmasına dek sürecektir. Komünal irade bugünden yayıldıkça burjuva devletin temeli kayacaktır zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Komünist'likte kim çalışacak ki?

Açıkcası bana verseler yiyeceğimi içeceğimi yan gelir yatarım :D

Çalışmadan nasıl yaşıyacağız?

Bazı Avrupa ülkelerinde de işsizlere ücret veriliyor. İşsizlik sigortası denen birşey de var. Peki tüm toplum bunu tercih edip çalışmayı bırakıyor mu? Elbette hayır. Bunun gibi düşün...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...