Jump to content

liberallik nedir?


Recommended Posts

son zamanlarda herkes liberal oldu.peki nedir bu liberallik yenir mi içilir mi.önüne gelen liberal olduğu için merak ediyorum ben de..türbana özgürlük vermeyelim de napalım diyerek çoktan yobaza teslim olanlarla özgürlük tartışması yapılır mı??yapılmaz tabi akıl işi değil ama forumu okuyan henüz beyni yıkanmamış insanlar için tartışılıyor..

aslında yobazlardan çok bu liberal görünümlülerden korkmalıyız.çağdaşlık adı altında getirecekler liboş sömürü sistemini.tam liboş da değil tam yobaz da değil onların sistemi tamamen çıkara dayalı soytarı bir sistem..

şu forumda yazabilmelerini sağlayan insanlar olmasa yazacak bir yer bulacaklardı ama burası kadar popüler olmayacağı kesin..bu liberalll arkadaşlar sanal ortamda bile hayat hakkı tanınmayan forum yöneticilerinin tehdit altında forumu idare ettiğini biliyolar ama yine de türbana özgüğrlükkkkkkkkk istiyorlar

kafa yapısı yobaz olanların özgürlük isteme hakkı bu forumda konuşulanların ulusal kanallarda da konuşulmaya başlaması ile başlayacak

kafası yobaz ekonomisi liberalse o ülke nasıl tam liberal olabilir??

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 205
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Türk liberallerin fikirleri tornadan çıkmış gibi aynıdır.Kilişeleşmiş laflar vardır.Mesela ben arada Ahmet Altan okurum.Ama ne zaman okusam sürekli aynı şeyler,aynı fikirler.Nedir bunlar, kürtlere ana dilde eğitim, cem evleri ibadethane olsun, türbanlılar üniversitelere alınsın.Mesela referandumdan evet çıktıktan sonra bir hafta Türkiye özgürleşiyor dediler.Neredeyse birbirinin kopyası yazılarla.Forumda ki liberallere bakıncada bunu görüyoruz.

tarihinde PearlyGates tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

işin garibi toplum gerçeği deyip duruyorlar ama toplumun gerçeği tam da budur işte.siyasal islam tehlikesi....

refarandumdan sonra liberaller çoğaldı galiba di mi :D

ahmet altanı ise hiç karıştırma bence aam düpedüz sapık :D

herife sapık dedim diye şimdi bağnazz durumuna düşcem bak görürsün

sanırım bu liberal prensiplerin içine hem çocuğun ruh sağlığını bozacak hem nesillerin sağlığını bozacak eylemler de giriyor ^_^

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eee bacım amaç güce tapmaksa gücün yanında olmaksa ne farkeder siyasal islam,siyasal budizm.Güçlü ne diyorsa doğrudur.Bizim hepimiz o kadar zenginiz ki, Avrupa'nın en zengin ülkesiyiz,asgari ücretle çalışan bir işçi açlık sınırının altında değil ya o yüzden tek sorun cem evleri neden ibadethane değil.Şimdi bunlar liboş değil de nedir? :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Eee bacım amaç güce tapmaksa gücün yanında olmaksa ne farkeder siyasal islam,siyasal budizm.Güçlü ne diyorsa doğrudur.Bizim hepimiz o kadar zenginiz ki, Avrupa'nın en zengin ülkesiyiz,asgari ücretle çalışan bir işçi açlık sınırının altında değil ya o yüzden tek sorun cem evleri neden ibadethane değil.Şimdi bunlar liboş değil de nedir? :)

olur mu ekonomik parametre falan filan gösteriyor ki türkiye büyüyorr

borsa çıkıyor ihracat artıyor bilmemne

ama tabi asgari ücretle geçinenlerin yoksulluk açlık sınırında yaşadığı gerçeği yok sayılmazzsa olmaz

iphone'lar çoğaldı ,herkes kullandığına göre bu görgüsüzlüğü değil büyümeyi gösteriyor işte

her yıl araba değiştirmek falan ülkenin ekomomisinin büyüdüğünü gösterir

:D :D

hayatlarında sol gazete dergi okumayıp burada halkçı geçinirler

Link to post
Sitelerde Paylaş

18.liberalizm bir özgürlükler sistemidir kurucusu john locke kabul edilir. pozitif özgürlük yerine negatif özgürlüğü kabul eder. bireye bir sey saglanmasi degil, onun dis baskilara, zorlamalara maruz birakilmamasi esastir, yani devlet verici değil korumacı olmalıdır. liberal bir ulkede, yasalar herkese esit tatbik edilir, hic bir bireye veya zumreye yonelik yasa cikarilamaz, gecmise donuk uygulanamaz ve en onemlisi hukumet dahil herkesi baglar. devletin amaci sadece ve sadece bireyin ozgurluklerini fiziksel olarak korumaktir. devlet bireyin özgürlüklerini korumak için pozitif hukuğa başvurur ama bunu ancak birey isterse devreye sokar. liberalizm önemli olan tabii hukuktur yani bireyler kendi işlerini kendi aralarında halletmeleri önemlidir. liberalizmde kendiliginden dogan (spontan) duzen ve piyasa ekonomisi vardır. klasik bir ifadeyle, mulkiyet hakkinin -ki diger bireylere karsi korunan bireysel alanin maddi kismidir, kisiler arasinda serbestce degis tokusu esasina dayanan de facto durumun gunumuzde aldigi bicimdir; liberal ekonomik ogretinin ozunu olusturur.

liberalizm liberal sistemin devamlı kalmasını sağlamak için ilk önce liberal bir anayasa oluşturulur. bu anayasa sadece özgürlüklerle ilgilidir böylece zaman değiştikçe anayasa değiştirmeye gerek kalmaz çünkü bu anayasa da detay yoktur ve sonra bu anayasa kilitlenir. bunu anlamak için amerikanın anayasına bakmak gereklidir son 200 yılda sadece 9 maddesi değişmiştir. solcu bir parti bile başa gelse anayasayı değiştirip bireyin özgürlüklerini kısıtlaması çok zordur.

türkiyede liberal sistemin uygulanması yolsuzlukları büyük oranda çözecektir. devletin küçülmesiyle elinde hiçbir kit kalmayacaktır, bürokrası büyük oranda azalcaktır, böylece yolsuzluk ve rüşvet zorunlu olarak azalacaktır. devlet vergiler artık kitlerin açığını kapamayacak ve daha dengeli biçimde kullanacaktır.özel sektörün önündeki en büyük engel olan devlet küçülünce özel sektör hızlı bir şekilde büyüyecektir. bankalar artık ayakta kalmak için zorunlu olarak avrupa standartlarında bir bankacılık yapacaktır. insanlar artık herşeyi devletten beklemeyi kesecek bu sayede insanlarda yatırımcı ruhu canlanacaktır.

sonuç olarak liberalizm pozitif değil negatif bir sistemdir. birey devleti sürekli olarak kendi özgürlüklerine karşı bir tehdit olarak algılar bu yüzden devletin minimal bir şekilde kalmasını ister ve devleti sürekli denetler.

alıntı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

eheh :))

tam anlamı ile özgürlük diye bağırıyorlar ben de onu diyorum nasıl olacakmış??

Yaw! Dünyanın en rezil sivil yönetimi bile darbeci cuntacı densizlerinin yönetiminden iyi.

tarihinde Leo tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Türk liberallerin fikirleri tornadan çıkmış gibi aynıdır.Kilişeleşmiş laflar vardır.Mesela ben arada Ahmet Altan okurum.Ama ne zaman okusam sürekli aynı şeyler,aynı fikirler.Nedir bunlar, kürtlere ana dilde eğitim, cem evleri ibadethane olsun, türbanlılar üniversitelere alınsın.Mesela referandumdan evet çıktıktan sonra bir hafta Türkiye özgürleşiyor dediler.Neredeyse birbirinin kopyası yazılarla.Forumda ki liberallere bakıncada bunu görüyoruz.

Liberallik tam anlamıyla yavşaklıktır. Liboş adı verilen Türkiyeli liberallerde ise yavşaklık pik yapar. Bunları kim mamalar, kim beslerse onun borusunu öttürürler. Diğer değişle erk'e tapan bir avuç insan güruhudur (curuf -kömür artığı-, ya da kanalizasyon akıntısı diyebilirsiniz). Hiç bir ilkeleri yoktur. İktidarı arkalarına alarak iktidar karşıtlarına sövmek, bu kesime fikir faşizmi uygulamak en önemli yöntemleridir. Bu yavşak güruh işte bu nedenle Menteres, Özal, Mesut Yılmaz, Tansu çiller döneminde de onların iktidarlarına yalamalık yapmıştır. Paraya taparlar, bu nedenle hepsi köşeyi dönmüştür. Kısaca söylemek gerekirse Liberallik, ahlaksız, mide bulandıran, kişiliksiz, ilkesiz insanların yalamalık yaparak kısa yoldan köşe dönme amacıyla oluşturdukları bir pislik yumağıdır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

liberalizmin ne olduğuyla alakalı düşüncelerim;

ansiklopedik bilgilerden öte uygulamada liberalizm zannedildiği gibi stabil bir özgürlük ve ekonomik düzen sağlamıyor. bireyin haklarından yola çıkıp ekonominin temellerine kadar inen bu akım nihai aşamada bir devlet karşıtı ortam yaratmıştır. küreselleşme devletler dahil olmak üzere tüm güç odaklarını tesirsiz hale getirme çabasıdır. bu finansal aktörlerce belirli oranda kotarılmıştır. buraya daha sonra döneceğiz.

forumda liberallere olan bu nefretin kökeninde (yine kendi iddiaları olan) liberallerin mecvut iktidarın gerçek emelini göremeyişleri ve bu yüzden iktidara şuursuzca destek vermeleri, etrafa pembe gözlüklerle bakmayı tercih etmeleri yatıyor.

muhafazakârlıkla liberalizm temel olarak çelişik olduğundan yanyana duramaz. özelde İslam olmak üzere genel olarak dinler, yazılı kuralları esas alındığında tam bir liberalizm karşıtıdırlar. liberalizmde her türden fikre, zikre, inanca teoride sınırsız saygı ve tahammül vardır, aşağılama ve horlama uygulamada ülkeye göre değişir. oysa dinlerde bazı esaslar vardır ki kesin surette liberalizmin sınırlarını deler, onunla çatışır.

çok fazla dile getirilmese de liberalizmin en belirgin özelliği savunucularındaki psikolojik rahatlıktır. liberalizmi savunanlar her açıdan diğerlerinden üstündürler, çünkü ortamlarda savunmaları gereken şeyler çok fazla temel gerektirmez. özetle "bireysel özgürlük, insan hakları ve hukuk" gibi sihirli ve mukni sözcükleri fısıldayarak her münazaradan üstün çıkabilirler. bu kavramların ikna edemeyeceği kimseler çok azdır kitlesel bazda ise neredeyse yoktur çünkü doğrudan kişi nefsine hitap eder. bu sebeple çok fazla şey bilmeden de bir manken, bir çoban liberalizmi ateşli savunabilir. liberalizmin bu kendine güven üslubu her türden liberalizme sirayet etmiştir ve rakip görüşleri alt etmede çok maharetlidir.

ekonomik liberalizm de öteki liberalizmler gibi görünürde üstün olsa da o çok özel şartlarda var olabilen bir rejimdir.

örneğin dünyada açlıktan kırılan bir ülkenin liberalizmle yönetilmesi düşünülemez. (adı: Liberya olan ülke incelenebilir)

zenginlikle liberalizm kucak kucağadır, hangisi hangisinin nedenidir dendiğinde buna verilecek sağlam cevap bulunamaz. meselâ finans kapital ülkeleri olan İngiltere ve Fransa'nın zenginliğinin sebebi liberalizmdir dendiğinde coğrafi keşiflerdeki yağmacılıklarını ve buradan kazandıkları tarihsel misyonlarını insan hakları, evrensel hukuk ve özgürlüklerin bir yerine koyamazsınız. bu ülkeler dışa karşı yağmacı, içe karşı halkının refahını artırıcı politikalar üretmişlerdir.

liberal ekonomilerin korumacı ekonomilere göre bazı avantajları olduğu inkâr edilemez. enerji girişi sorunu olmayan bir pazarı kendi haline bıraktığınızda pazar kendiliğinden büyümeye ve gelişmeye başlar. olağandışı koşullar olmadığı sürece piyasadaki fiyatları kontrol edecek mekanizma pazarın kendisidir. korumacılık ve tepeden belirleyici sistemler liberal piyasa ile baş edemez.

liberalizmin sosyal ayağı ekonomik ayağıyla ikiz kardeş gibidir. liberal bir toplumda ideal olarak herkes mutludur, rahattır, özgürdür, kimse kimsenin hakkına tecavüz etmez, çünkü insanların arasında bir bağ vardır ve bu bağ ortadan kalkmadıkça sistem güzel işler. bu bağ paranın getirdiği refahtır.

refah ortadan kalkarsa liberalizmin de her türlüsü ortadan kalkar. o anda ne özgürlük, ne insan hakları ne de hukuk kalır. Liberya ve Sudan'da ne oluyorsa İngiltere ve Fransa'da da o olur.

özetleyecek olursak liberalizm refah toplumlarında uygulanabilen, fakir (powerdown) toplumlarda olması imkansız bir rejmdir. liberalizm görünürde win-win gibi takdim edilse de gerçek tam tersidir. aslında o bir zero sum game'dir yani birileri kazanırken diğerleri kaybeder. o yüzden liberal dünyanın bir kısmı doymuş, bir kısmı gelişmekte bir kısmı da aç piyasadan oluşur. doymuşlar daima kazanır, gelişmekte olanlar doymaya devam eder, aç olan diğerlerinin servetleri ötekilere akar.

liberalizm ideal (olanların en iyisi) bir düzen midir? eğer dünyanın bir kısmı aç ve düşük enerji seviyesinde kalacaksa ideal düzendir, çünkü liberalizm paylaşmayı değil ekonomik büyümeyi temel alır. servet doğası gereği tepede durur ve tabana tam yayılamaz.. servet heterojen yayılır ve tepede toplanır. liberalizm ve neo-liberalizm aşağıdaki gibi bir servet piramididir..

69619066.jpg

50627013.jpg

herkesin kazanabileceği sistem yoktur, ya herkes serveti homojen olarak bölüşecek ya da servet öbekleşecektir. liberalizm servetin öbekleşmesine neden olur, neo-liberalizm ise servetin tepede birikmesine neden olur. görüleceği üzere herkesin kazanabildiği win win durumu yoktur, servet transferi sıfır toplamlı bir oyundur..

neo-liberalizmin ana hedefiyse sermayenin küresel bazda serbest akışıdır. bu sayede paraya hükmeden finansal aktörler nüfusu hızla artan aç pazarları serbest piyasa ekonomisine geçirip kredilendirir ve onların tasarrufları ile kendilerini beslerler.

fakat liberalizm bu haliyle devam edemez, edemeyecek de. çünkü finansal sistem dünyadaki belli başlı güç odakları tarafından mecburen çökertildi, balon üreten finansal sistem yerini boring banking'e bırakacak.

olması gereken finansçılığın reel ekonomileri taşımasıdır, bugün dünyada olan tam tersidir, reel ekonomiler finansı sırtlarında taşımakta ve bu da büyük çöküşe sebep olmaktadır. son finans krizinden sonra ekonomik liberalizm çöküşe geçmiştir, defaatle yazdığımız üzere dünyanın heryerinde faşizm gelecek, avrupayı yakından izleyin, Fransa'da çingenelere, İngiltere'de göçmen şutlama yasalarına bakın. Almanya'da Türklerin başına geleceklerden sonra artık bu işin şakasının olmadığı anlaşılacak..

ekonomik liberalizmin çöküşe geçmesinin sebebi enerji kısıtlılığıdır, enerji olmadan büyüme olmaz, büyüme olmadan krediler geri ödenemez, kredilerin ödenemediği dünyada küresel finans kapital YAŞAYAMAZ:. bugün olan budur ama müthiş bir algı yönetimi ile insanlar uyutulmakta, yaklaşan felaket örtbas edilmektedir. 3-4 yıl sonra enerjinin serbest (liberal) piyasada satışı yasaklandığında alarm zilleri, peşinden de savaş davulları çalmaya başlayacaktır.

daha önce de söylediğimiz gibi ekonomik liberalizm tamamen çöktüğünde liberalizmin sosyal ve hukuksal yönü de çöker. refahın bir arada tuttuğu toplumlar hızla faşizme doğru sürüklenecek, liberalizm çimentosu çatlakları onarmamış sadece sıvamıştır, yani liberalizm insanlar arasındaki ayrışmaları yaldızlı harçla kapamış, böylece uyutmayı başarmıştır.

Türkiye'de ve dünyada olacak olan budur, herşey sırasıyla olacak, liberalizm ekonomik koldan çökmüştür (2008-09), sırada sosyal ve hukuksal çöküşü başlayacaktır. o zaman liberalizm yeni bol ve ucuz enerji kaynağı bulunana kadar tarih sahnesinden çekilecektir. bu da aşağı yukarı 2050-60'a kadar korumacı (liberal olmayan) ekonomi modeliyle haşır neşir olacaksınız demek oluyor..

tabi o yıllarda dünya başına gelenlerden sonra tekrardan liberalizm gibi müsrif bir ekonomik modelin alternatifini zorunlu olarak bulacaktır..

ve artık o saatten liberalizmi kimse ağzına almayacak

tarihinde GDP tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Batının hala teknolojik üstünlüğü azalarakta olsa dünyanın diğer kesimlerine göre devam ediyor. Bundan dolayı küresel ekonomiyi azalarakta olsa destekleyeceklerdir. (İngiltere bu durumda akıllı bir politika izliyor.. Tıp alanındaki çalışmalarla ilgili haberlerde genelde ingilterenin adını duyuyorum . Tıp alanındaki yenilikler ve bilgiler ucuz işgücüne sahip yeni ekonomilerin eline hızlı geçmediği için pahalı üretselerde rakipsiz oldukları için ingilizler burdan iyi ekmek yiyorlar sanırım.)

Reel ekonomide avrupaya büyük rakipler çıkmasından dolayı ve ekonomik olarakta avrupa bundan zarar görmesinden dolayı faşist düşünceler ve fikirler güçlenecek ama batılı morukların elinde geçmişte biriktirdikleri sermayeler var. İşgüçleri azalmış morukların en önemli ekmek kapısı geçmişte biriktirdikleri sermayeler. Bu sermayelerle dünya pazarında para kazanıyorlar Bu durum faşist düşüncelere fren koyar. Ben kapalı bir ekonomi olayım ama dünyanın diğer kesimleri açık olsun çelişik bir durumdur.

Bu iki zıt durumu birleştirip yeni bir düşünce ve anlayış belki üretilebilir. Tahminim bunuda Almanlar yapar. Güçlü bir felsefe, sosyoloji kültürleri var.

Bence Amerikanın Irak savaşının nedeni petrolün güçlenecek Arap tekelinin ve gücünün eline geçmemesi idi. O yüzden arap milliyetcisi ve arapları birleştirmeye çalışan Saddam devrildi.

Bir soru sormak istiyorum: Yakın gelecekte mevcut enerji dünyaya yetmeyecek mi? Bunu neye dayanarak söylüyorsun.

Not: Düşünceni temellendirerek çok güzel bir yazı yazmışsın..

tarihinde Allianoi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Liberallik hakkında yapılan anlatım ve izahların hiç biri Türkiyeli liberalleri (ki biz onlara liboş diyoruz) anlatmamaktadır. Kullanılan bunca kelime, bunca cümle bizimkiler için sadece boş laf ve israftır. Bunlar hakkında gerçek bir laf, bunları anlatan bir söz söylenecekse, o laf da benim yukarıda sarf ettiğim "yavşak" kelimesidir.

Bu yavşaklar ağababalarına taparlar. Aslen bunların taptıkları "para" olsa da, paranın geldiği yer yağlama yaptıkları ağababaları olduğundan, öncelikle mevcut ağababalarına taparlar. Bunları besleyen ağababalarının ağzına bakıp, daha o söylemeden onun diyeceklerini söylemek, gecikirlerse en hasından yıkama-yağlama yapmak, babalarının söylediklerini ballandırmak asli görevlerindendir. İktidarın önünü açmak için her türlü istihbarat bunlara pas edilir, bunlar da istihbaratları iktidarın önünü açmak için kullanırlar. Hiç biri iktidara, orada oturan güce karşı güce baş kaldırmak, onun hatalarını söylemek, yanlışlarını göstermek, doğrulardan bahsetmek, kim olursa olsun tepedeki gücü eleştirmek gibi insana has erdemli davranış sergilemezler. Bunlar aynen fino köpeği gibi durmaksızın sahiplerine kuyruk sallar, önüne atacağı iki kemik parçası gelene kadar her türlü yakalığı yaparak beklerler. İktidara çeşit çeşit maskaralık yapıp yağdanlık rollerinin gereğini yaparlarken, iktidar muhaliflerine ise her türlü sövgü, her türlü rezillik ve türlü şerefsizliği sergileyerek kuduz it gibi saldırlar...

Bu ciğeri ve kendileri beş para etmez güruh memlekette dikkate alınacak sayıda olmasalar da, iktidarlar bu ayak takımı güruhu emellerine erişmek amacıyla baş köşede beslemektedirler. Televizyonlar, radyolar, gazeteler ve bilumum yayın organları bunların kaşarlanmışları ve kaşarlanmışları yeterli miktarda olmadığından bıyığı terlememiş, kıçı boklu ve çişli genç liboş yavşaklarla doldurulmuştur.

Bu dönem malesef bu kudurmuş itlerle, bu şekilde gidecektir. Bu dönemden sonra bu aşşağılık güruhtan elbette hesap sorulacaktır...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fransada çingenelerin sürülmesi örneğine dayanarak GDP analizinde diyor ki, bunlar batının faşizme kayacak oluşunun işaretleridir.

İyide Sarkozy eğer gelecek seçimleri kazanırsa, o zaman bu görüş desteklenmiş olur.

Sarkozy'nin gelecek seçimleri kazanma ihtimali ise her geçen gün azalıyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Fransada çingenelerin sürülmesi örneğine dayanarak GDP analizinde diyor ki, bunlar batının faşizme kayacak oluşunun işaretleridir.

İyide Sarkozy eğer gelecek seçimleri kazanırsa, o zaman bu görüş desteklenmiş olur.

Sarkozy'nin gelecek seçimleri kazanma ihtimali ise her geçen gün azalıyor.

Avrupa'nın bir bölgesinde yaşanan münferit bir olaydan aşırı genel sonuçlar çıkarmış.

Fransa'da bu yaşandıktan sonra Avrupa'dan çok sert tepkiler aldılar, Nazi Almanyası'ndan beri böyle şeyler yaşanmıyor falan dendi, Avrupa'nın faşizme kaydığı falan yok yani, duyarlılık yerinde.

Aşırı sağ parti İsveç'te son seçimde meclise girdi, diğer partiler anlaşıp bu partinin hükümete girmesine engel oldular. Bu "esnaf ırkçılığı" denilen göçmen karşıtı hareketler her ekonomik krizden sonra biraz güçlenir, ama Avrupa'da sağduyunun sesi bu uç akımları bastıracak derece gür.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...