Jump to content

İslam'da Canlıların Ruhu-hayaleti Yoktur


Recommended Posts

Beyin hücrelerinin yenilenmediği safsatası, artık hurafeler kütüphanesinde yerini aldı.

Hem beyin kendi kendini yenileyebiliyor (uzun sürse de)

Hem de bazı özel egzersiz ve de besin takviyeleriyle beyin hücrelerinin yenilenebileceği kanıtlandı.

Ne diyeceğimi şaşırdım. Hangi kaynaktan aldınız bunu?

Senin felçlilerde yenilenme dediğin olay beyinde travma sonrası perumna alanının fonksiyonel hale gelmesi veya beynin atıl bekleyen hacminin devreye girmesi ile olur. Örneğin adamın ayağı kopar sinirlerini ters bağlarsınız bir süre sonra beynin switch'leme yapısı ile bunu normal şekilde kullanmasını öğrenir. Beynin tek yenilenmesi gliosis ile olur buda bir çeşit skar dokusudur. Nöronlarda bir yenilenme olmaz hatta doğduktan sonra %90 hücre sayısı sabitlenmiştir ufak tefek değişiklikle şu an sahip olduğumuz nöron sayısı aynıdır. Senin besin takviyeleinin tek faydası sahip olunan kapasitenin daha da azalmasını engellemektir. Egzersiz beyinin fiziksel durumunu değil fonksiyonel dumunu etkiler. Egzersiz veya zihin cimastiği yapar isen beynin kapasiti gelişmez sadece dramatik azalması engelenir. Beynin hücresel organizasyonu kendine çok özeldir ve basit epitel dokusu gibi değildir. Yaşamın ilk zamanları daha fazla olmak ile birlikte sadece aksonal yapılarda ufak düzeltmeler yapılanmalar gerçekleşebilir. Hücresel ilişkiler akson synaps yapıları dokusal olarak değil bizat kendine has bir şekilde düzenlenir. Bu düzenleme kişinin bizzat yaşam tecrübesi ile ilişkilidir. Nöranal hasarda bir hücresel yenilenme olsa bozulan bu devreye has konfoarmasyonu oluşturamaz hatta kendi spontan impulseları ile bu devre sisteminin sinyalini bozmaktan yada epileptik odaklar oluşturmaktan başka amaca hizmet etmez. Yani yeni nöron oluşumu fonksiyonel değildir. Belkide evrim sürecinde bu yüzden G-0 aşamasında yaşamak zorunda bırakılmışlardır.

Beyni korumanı en iyi yolu fazla sigara içmemek veya fazla kuran okumamaktır.

tarihinde synapsis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 202
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Safsata demek. Yukarıda ki ifaden kadar safsata değil. Sizin gibilerden ne din öğrenilir ne bilim.

Hipokampus'taki bazı bölgelerde hücre yenilenmesi bulgulanmıştır. Ancak korteks'te yeni hücreler oluşmamaktadır.Henüz böyle bir bulgu yoktur.

http://www.mcaturk.com/epsikiyatri_haber.php?epid=383

İnsanlara, beyin hücrelerin sürekli yenilenir hatta birkaç yıl sonra yeniden inşa edilmiş olursun gibi safsata ve yanlış bilgiler verme. Yakışık almaz.Ayıptır.

Kendi ideolojilerini bilimle desteklemek isterken yapılan abartıların ise bilimle alakası yoktur.(pseudo-sicence)

Senin gibi mollaları, yobazları eğitmek biraz zor biliyorum. Ama ne kadar hain kalpli bile olsan elinde sonunda gerçekleri kabule yanaşacaksın.

Her hücrenin tamamiyle yenilendiğini öyle veya böyle öğreneceksin molla Dragon.

Yeter ki ağzındaki köpükleri sil ve bilime yönel.

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Ne diyeceğimi şaşırdım. Hangi kaynaktan aldınız bunu?

Senin felçlilerde yenilenme dediğin olay beyinde travma sonrası perumna alanının fonksiyonel hale gelmesi veya beynin atıl bekleyen hacminin devreye girmesi ile olur. Örneğin adamın ayağı kopar sinirlerini ters bağlarsınız bir süre sonra beynin switch'leme yapısı ile bunu normal şekilde kullanmasını öğrenir. Beynin tek yenilenmesi gliosis ile olur buda bir çeşit skar dokusudur. Nöronlarda bir yenilenme olmaz hatta doğduktan sonra %90 hücre sayısı sabitlenmiştir ufak tefek değişiklikle şu an sahip olduğumuz nöron sayısı aynıdır. Senin besin takviyeleinin tek faydası sahip olunan kapasitenin daha da azalmasını engellemektir. Egzersiz beyinin fiziksel durumunu değil fonksiyonel dumunu etkiler. Egzersiz veya zihin cimastiği yapar isen beynin kapasiti gelişmez sadece dramatik azalması engelenir. Beynin hücresel organizasyonu kendine çok özeldir ve basit epitel dokusu gibi değildir. Yaşamın ilk zamanları daha fazla olmak ile birlikte sadece aksonal yapılarda ufak düzeltmeler yapılanmalar gerçekleşebilir. Hücresel ilişkiler akson synaps yapıları dokusal olarak değil bizat kendine has bir şekilde düzenlenir. Bu düzenleme kişinin bizzat yaşam tecrübesi ile ilişkilidir. Nöranal hasarda bir hücresel yenilenme olsa bozulan bu devreye has konfoarmasyonu oluşturamaz hatta kendi spontan impulseları ile bu devre sisteminin sinyalini bozmaktan yada epileptik odaklar oluşturmaktan başka amaca hizmet etmez. Yani yeni nöron oluşumu fonksiyonel değildir. Belkide evrim sürecinde bu yüzden G-0 aşamasında yaşamak zorunda bırakılmışlardır.

Beyni korumanı en iyi yolu fazla sigara içmemek veya fazla kuran okumamaktır.

Sevgili dostum, deri hücrelerin de sürekli yenileniyor ama yine de elindeki yara izi veya kırışıklık kalabiliyor. Yara izi veya kırışıklık kalsa da yine de o bölgedeki hücreler yeni hücreler.

Oradaki sorun hücrenin yenilenmemesi değil, oradaki sorun "yenilenen hücrenin de yine eski hasar doğrultusunda vücuda gelmesi".

Bir de evrim gibi pagan dini inançlarınızı bilime bulaştırmayın lütfen. Kendi iç dünyanızda kalsın dininiz.Bilimi kirletmeye son verin hurafelerinizle.

Selam ve sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Emre1974tr gene aynı çelişkiler batağında çırpınıyor.

Söylediğine göre, "can", sadece madde ve enerji.

Bir ateist olarak, buna tabii ki onay veriyorum. Madde ve enerjiden başka hiçbir şey yok.

Emre, "can", sadece madde ve enerji der sonra da "vahiy" diye tanrıdan gelen bir şey uydurur.

"vahiy" nedir Emre?

Madde ve enerjiden başka bir şey midir?

Madde ve enerjiye nasıl bir katkısı vardır.

Bebeğin doğumu sırasında madde ve enerji'den başka bir şeye gerek var mı?

.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili dostum, deri hücrelerin de sürekli yenileniyor ama yine de elindeki yara izi veya kırışıklık kalabiliyor. Yara izi veya kırışıklık kalsa da yine de o bölgedeki hücreler yeni hücreler.

Oradaki sorun hücrenin yenilenmemesi değil, oradaki sorun "yenilenen hücrenin de yine eski hasar doğrultusunda vücuda gelmesi".

Bir de evrim gibi pagan dini inançlarınızı bilime bulaştırmayın lütfen. Kendi iç dünyanızda kalsın dininiz.Bilimi kirletmeye son verin hurafelerinizle.

Selam ve sevgiler.

Şimdi sen bana deride hasarlı onarım sonucu oluşan skar dokusunu normal doku yapısında mı oluştuğunu söylüyorsun. Orada oluşan fibrosis ile orjinal dokunun aynı olduğunu idda ediyorsun. Dışarıdan bakmakla kanlı canlı pembe gözükebilir ama oranın mikroskobik düzeyde histolojik yapıda incelieyince eski doku değildir. Fonksiyonel olarakta aynı değildir. Tek aynı olan epitelizasyondur oda doğru iyleşme olursa. Ama epitel dokuları labratuvar ortamında da üretiliyor malesef.

Ne demek istediğini ne idda da bulunduğunu anlamadım kusura bakma biraz daha açarsan sevinirim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Synapsis,

bence bu tip insanlara bilimsel bilgi zararlı. Bu kişilere hayali bilgiler vermek gerekiyor. Siz bir biliminsanı olarak evrim diyorsunuz. O cevaben pagan inançlarını bilime soktuğunuzu söylüyor. Yanlış bilgi verip ideolojine destek bulmak için insanları kandırma diyorum. Bilimsel araştırmanın sonuçlarının anlatılğı bir link veriyorum.Cevaben sen yobazsın,mollasın diyor. Daha fazla bilimsel bilgi verirseniz size de aynı tepkiyi vermesi pek muhtemeldir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Emre1974tr gene aynı çelişkiler batağında çırpınıyor.

Söylediğine göre, "can", sadece madde ve enerji.

Bir ateist olarak, buna tabii ki onay veriyorum. Madde ve enerjiden başka hiçbir şey yok.

Emre, "can", sadece madde ve enerji der sonra da "vahiy" diye tanrıdan gelen bir şey uydurur.

"vahiy" nedir Emre?

Madde ve enerjiden başka bir şey midir?

Madde ve enerjiye nasıl bir katkısı vardır.

Bebeğin doğumu sırasında madde ve enerji'den başka bir şeye gerek var mı?

.

emre neden nefse can ve enerjidir demiş anlayamadım..zaten herşey madde ve enerjidir.(gerçi ben herşeyin kuvvet olduğunu düşünüyorum)...nefs insanın kişiliğidir..

vahyde arşdan gelen bilgi yüklü emirlerdir...

bebekteki tüm atomlar ve hücreler bir bilgi dahilinde dizilmişlerdir...

bu bilgiyi bebek ya anne ve babasından alacaktır..eğer bu bilgide bir eksiklik varsa ama allah yinede bir bebek yaratmak istiyorsa bu bilgiyi vahyle ve onu getiren ruh ile arşından gönderip böyle bir yolla da atomlara emir verebilir..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet şeffaf bir beden haliyle Ruh yoktur.Emre'nin bu konudaki hassasiyetinin herzaman arkasındayım..

Yalnız Benim Kuran'dan tanımlarım başkadır.

Nefs:Can/Benlik

Ruh:Beyinle alakalı ,beynin operating sistemine yüklenen LOGİC/MANTIK.Bedene sonradan kazandırılır.Bedenle her zaman bütün değildir olmazda.

Cibril de denebilir.

Vahy:Kelimesi kelimesine bilgi/içgüdüseldir..

Selam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
emre neden nefse can ve enerjidir demiş anlayamadım..zaten herşey madde ve enerjidir.(gerçi ben herşeyin kuvvet olduğunu düşünüyorum)...nefs insanın kişiliğidir..

vahyde arşdan gelen bilgi yüklü emirlerdir...

bebekteki tüm atomlar ve hücreler bir bilgi dahilinde dizilmişlerdir...

bu bilgiyi bebek ya anne ve babasından alacaktır..eğer bu bilgide bir eksiklik varsa ama allah yinede bir bebek yaratmak istiyorsa bu bilgiyi vahyle ve onu getiren ruh ile arşından gönderip böyle bir yolla da atomlara emir verebilir..

Tamam işte, ben de çok farklı birşey söylemedim.

Bu can-yaşam enerjisi, bedenimizle bütünleşince kişiliğimiz-nefsimiz ortaya çıkıyor.

Yani nefs enerjidir, ama her kişide vücuda getirdiği tablo farklıdır.

Kendi başına düşünemez nefs.

Bedenle bütünleştiğinde, vücudumuzdaki diğer unsurlarla kucaklaşınca o bireye ait kişilik ortaya çıkar.

Ruh ise vahiydir ve de onu ileten melektir ayetlerde.

Selam ve sevgiler.

tarihinde Emre1974tr tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Degerli arkadaslar,

Kuran'a gore Insan'in bedenden bagimsiz anlamda olumsuz bir parcasi, RUH'u yoktur.

Burada Emre 1974 TR haklidir.

Bilmeyenler olabilir ama bu konu uzun yillar once cok yogun ve derinlemesine baska forumlarda tartisildi,Emre de bu tartismalarin icinde vardi,dolayisi ile konuyu cok iyi biliyor.RUH fikri Islam'a baska inanislardan veya dinlerden ozellikle Hristiyanliktan bulasmis veya bulastirilmistir.

Kuran da RUH ile ilgili ayetlerde cok cok uzun tartisildi.

Emre beyin hucrelerinin yenilendigi /yenilenebilecegi konusunda da haklidir,eskiden olen beyin hucrelerinin yerine yenisi gelmedigi savlanirdi (su kadar alkol bu kadar hucreyi oldurur vs),sonraki arastirmalar beyin hucrelerinin bir bolumu olurken bir bolumunun de yenilendigini gosterdi,tabii bu gercegi alakasiz yerlere cekmek de dogru degil.

Bu iki konuda hakli olmasi,diger tum konularda hakli oldugu manasina gelmez,bir cok konuda abuk subuk gorusleri vardir,kendisi alay konusu 19 culugu ile de meshurdur.

Benim burada uyguladigim objektif yaklasim bir anlamda ornek olmali,dogru fikirlere salt karsi kamptan geliyor diye karsi cikmak bilimsel bir tarz degildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Degerli arkadaslar,

Kuran'a gore Insan'in bedenden bagimsiz anlamda olumsuz bir parcasi, RUH'u yoktur.

Burada Emre 1974 TR haklidir.

Bilmeyenler olabilir ama bu konu uzun yillar once cok yogun ve derinlemesine baska forumlarda tartisildi,Emre de bu tartismalarin icinde vardi,dolayisi ile konuyu cok iyi biliyor.RUH fikri Islam'a baska inanislardan veya dinlerden ozellikle Hristiyanliktan bulasmis veya bulastirilmistir.

Kuran da RUH ile ilgili ayetlerde cok cok uzun tartisildi.

Emre beyin hucrelerinin yenilendigi /yenilenebilecegi konusunda da haklidir,eskiden olen beyin hucrelerinin yerine yenisi gelmedigi savlanirdi (su kadar alkol bu kadar hucreyi oldurur vs),sonraki arastirmalar beyin hucrelerinin bir bolumu olurken bir bolumunun de yenilendigini gosterdi,tabii bu gercegi alakasiz yerlere cekmek de dogru degil.

Bu iki konuda hakli olmasi,diger tum konularda hakli oldugu manasina gelmez,bir cok konuda abuk subuk gorusleri vardir,kendisi alay konusu 19 culugu ile de meshurdur.

Benim burada uyguladigim objektif yaklasim bir anlamda ornek olmali,dogru fikirlere salt karsi kamptan geliyor diye karsi cikmak bilimsel bir tarz degildir.

Kuran'da Ruh'un olup olmaması konusunda hiç bir itirazım yok. Hatta umurumda bile değil diyebilirim. Yukarıda ki yazışmaları sırası ile takip ederseniz benim ve synapsis nickli biliminsanının itirazı beyin konusunda verilen yanlış bilgilerdi. Ben okuduğum ve takip ettiğim tüm bilimsel yayınlarda verdiği bilginin doğruluğu konusunda bir bilgiye rastlamadım. Ve hatta kendisine yapılan araştırmaların sonuçları ile iligili-ki bunlar tam tersi yönde bilgi vermektedir- internette bulunan bir makaleyi verdim. Benim itirazımın devamında konuya bir biliminsanı girerek o da itirazını dile getirdi. Yukarıda çok net açıklamaları bulunuyor.

Pseudoscience denilen metodu sadece Emre arkadaşımız kullanmıyor. Bunu Harun Yahya'da kullanıyor,bir başkası da. Bu bilim değil,sahte bilimdir. Ve bizim itirazımız bu yöndedir. Hangi kampta olduğu beni zerre kadar alakadar etmez. Ancak bilimi çarpıtarak kendi ideolojilerine destek bulmaya çalışan insanların karşısında olmak bir erdemdir. İnsanlara bilimsel olmayan bilgi sunanların karşısında ateistlerin olması da tesadüf değildir.

Tekrar edecek olursak kendi kitaplarında yazanları bilime uydurma çabalarını anlayış ile karşılıyorum ancak bunu bilimi çarpıtmadan yaptıkları sürece bu anlayışım olumlu yönde olur.Aksi taktirde hangi görüş olursa olsun itirazı hakeder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dragonemc2,

Burada Islam da RUH vardir sanisi ile,bu fikri savunmaya calisan arkadaslar da bu uyari dan nasiplenmelidir,yani bir anlamda Din'leri konusunda kendilerini aydinlatma gorevi de bize dusmektedir.Burada bu uyariyi yapmamdaki amac,beyhude tartismalari onlemektir.

Beyin hucreleri bir yandan olurken,bir yandan da yenileri gelir,zaten olen hucrelerin yerine yenisi gelmese bu cok acik belli olurdu,deride boyle oldugu biliniyordu ama beyin de bilinmiyordu,son yillarda kesin olarak ortaya kondu,benim aciklamam budur,buradan baska yerlere varmaya calismak ta dogru degildir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dragonemc2,

synapsis'in yazisini irdeleyelim.

Senin felçlilerde yenilenme dediğin olay beyinde travma sonrası perumna alanının fonksiyonel hale gelmesi veya beynin atıl bekleyen hacminin devreye girmesi ile olur

Perumna alani nedir????

beynin atila bekleyip devreye giren hacmi nedir???

Örneğin adamın ayağı kopar sinirlerini ters bağlarsınız bir süre sonra beynin switch'leme yapısı ile bunu normal şekilde kullanmasını öğrenir
.

Sinirleri ters baglamak da ne demek????Switcleme yapisi ne demek???

Bunlarin aciklamasi varsa duymak isterim.

Sonra da gerek kalirsa yazinin gerisine bakariz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Pseudoscience denilen metodu sadece Emre arkadaşımız kullanmıyor. Bunu Harun Yahya'da kullanıyor,bir başkası da. Bu bilim değil,sahte bilimdir. Ve bizim itirazımız bu yöndedir. Hangi kampta olduğu beni zerre kadar alakadar etmez. Ancak bilimi çarpıtarak kendi ideolojilerine destek bulmaya çalışan insanların karşısında olmak bir erdemdir. İnsanlara bilimsel olmayan bilgi sunanların karşısında ateistlerin olması da tesadüf değildir.

Sevgili Dragon,

Evet bilim hiçbir ideolojinin etkisi altında kalmadan yoluna devam etmeli ve tarafsız şekilde sonuçları sunmalıdır.Yalnız sırf teist olduğu için bir insanın yaptığı açıklama böyle önyargıyla sonuçlandırılamaz.

Veriler sunulur ve bu verilere itirazlar yapılır..

Beyin hücreleri kendilerini yeniler mi?

Evet diyorsanız;

Yeniliyorsa yenileyemedikleri kısımları var mı?

Evet diyorsanız bu kısımlar hangisidir beyinin işlevindeki rolü nedir?

Lütfen link vermek yerine ilgili yazının ilgili bölümünü buraya asarsanız daha anlaşılır olacaktır.

Ben Emre'nin bazı fikirlerine katılmayabilirim ama Harun Yahya ve tayfası gibi bilimsel konularda iki yüzlü biri de asla değildir forumlardan tanıdığım kadarıyla..Konuyu kişiselleştirmeden yukardaki basit sorularla gitmeli.

Selam..

Link to post
Sitelerde Paylaş

http://www.biltek.tubitak.gov.tr/gelisim/p....htm#uykusuzluk

bu adresde yer alan bir yazida uykusuzlugun yeni beyin hucreleri olusumunu engelledigi hususnda bir calisma var.

ayrica stresin de negatif etkisi var.

Arkadaslar,

burada cok fazla detaya girmek dogru degil cunku akademik anlatimlar,konunun uzmanlarinin isi,

muhim olan sudur,

Eskiden insanin dogustan sahip oldugu beyin hucrelerinin oldukce yerine yenisi gelmemek sureti ile giderek azaldigi sanilirdi ki ben cocukken dahi bu iddiaya sasirirdim,cunku uzun yasayanlarin hali daha harap olmaliydi ama gercek hic te oyle degildi,cok ileri yaslarda cok fazla beyin fonksiyonlarina sahip insanlar vardir.

Bir bardak alkol'un bilmem kac bin hucre oldurdugunu yazar dururlardi.

Sonraki arastirmalar ise Insan'in beyin hucrelerinin de yenilendigini,olenlerin yerine (yuz de yuz olmasa da)yeni hucrelerin olustugunu gosterdi.

Hal boyle iken,nasil baska yaralarimizin iyilesmesi icin,iyi beslenme,uykusuz kalmama,stressiz olmak vs vs onemli ise,bu dogaldir ki beyin hucreleri icin de bu boyledir.

Eskiden bir baska uyduruk hikaye de beynin 10 da 2 sini kullandigimiz vs idi ki o nun da dogru olmadigi gosterildi.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Herakles,

seni mi kıracağım :) Aşağıda bahsi geçen bilimsel araştırmanın sonuçlarının anlatıldığı yazıdan bir alıntı yapıyorum. Ancak yazının tümünün verdiğim linkten okunmasını özellikle tavsiye ederim. Emre arkadaşımızı ben diğer teistler(Harun Yahya vb.) ile aynı sınıfa koymak istemiyorum ancak davranışlarından sezinlediğim bu yönde ilerlerlediği. Sadece konuyu tekrar araştırmasını istedim. Araştırmak yerine söylemediğini bırakmamış. Herneyse yazıdan alıntı;

http://www.mcaturk.com/epsikiyatri_haber.php?epid=383

Bu organların ve dokuların yaşlarını teker teker inceleyen Frisen, nihai amacının beyin hücrelerinin ne sıklıkla yenilendiğini ortaya çıkartmak olduğunu belirtiyor: "Ben bir nöroloğum. Kuşkusuz vücut hücrelerimizin ne sıklıkta yenilendiğini merak ediyorum. Yavaş yavaş da olsa bu hedefe doğru ilerliyoruz. Ancak benim tutkum beynin çeşitli alanlarını inceleyerek tüm yaşantımız boyunca beynin yeni hücreler üretip üretmediğimizi keşfetmek." Hayvan deneylerinden elde edilen standart görüşe göre beyin bir kez oluştuğu zaman iki bölgenin dışında yeni nöronlar oluşmaz. Bu iki bölge hipokampus ve ventriküllerin (karıncık) çevresidir.

Frisen önce yeni yöntemini görsel korteksten alınan hücrelere uyguladı. Burada, beklenildiği üzere hücreler insan ile aynı yaştaydı. Ancak hareketlerin eşgüdümünden sorumlu beyincik bölgesindeki hücreler ortalama olarak kişinin yaşından 2.9 yıl daha gençti. Bu da bölgenin bebeklik döneminde geliştiği fikri ile uyum sağlıyordu.

"Korteksin geri kalanının da haritasını çıkarttık. Şimdi sıra hipokampusa geldi" diye konuşan Frisen, "Şu ana kadar kortekste yeni hücrelerin oluştuğu doğrultusunda bulgulara rastlamadık. Yani bu hücreler bizlerle aynı yaşta. Ancak hipokampusta bazı bölgeler çok ilginç. Burada yeni sinir hücresi oluşumu varmış gibi duruyor" diyor.

tarihinde dragonemc2 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Seza,

beyin hücrelerimizin sayısı o kadar fazla ki ölse bile 75 yaşına kadar ortalama olarak %10'u kaybederiz. Aşağıda bu konuda genel bilimsel bilgiler bulunmaktadır. Bu muazzam organımız bizim herşeyimiz :) ...

http://www.sagliksayfam.com/genel/beyin-hu...-oluyor-mu.html

İnsanoğlu ana rahmine düşünce, embriyon halinde iken, hücreleri bölünerek çoğalmaya baslar. İleride vücudun hangi parçasının bir hücresi olacaklarını bilirler. Yani bir kısmı kas hücresi olarak gelişirken bir diğeri göz, sinir, vb. hücresi olmak üzere çoğalır.

Sinir sistemimizdeki nöron hücreleri ise anne karnında oluşumlarının son safhasına ulaşırlar, tüm yaşam boyunca ulaşabilecekleri en çok sayı olan bu miktarda da kalırlar. Beynimizin milyarlarca hücresinin bu safhada oluşabilmesi için dakikada 2,5 milyon nöron meydana gelir.

Beyin hücreleri oluştuktan sonra ölünceye kadar sayı olarak artmazlar. Aslında vücudumuzda sonradan çoğalmayan başka hücreler de vardır. Ama boyut olarak büyüyebilirler. Eğer vücudu geliştirmek için halter çalışılırsa, kaslar büyür ama bu yeni kas hücrelerinin oluşması demek değildir. Mevcut hücrelerin boyutları büyümüştür. Çalışma bırakıldığında bu kaslar tekrar pörsüyebilirler.

Bir insan doğduğunda beyni 350 gram ağırlığındadır. Bir yaşında 1000 grama, gelişme tamamlanınca da nihai ağırlığına ulaşır. Beyin hücreleri daha anne karnında iken son şekillerini aldıklarına göre bu artış miktarı nereden geliyor diye sorulabilir. Burada da kas örneğinde olduğu gibi hücrelerin çoğalması değil büyümeleri söz konusudur.

20 yaşına gelince beyin hücrelerinde eksilme başlar. Her gün yaklaşık 50 bin tanesi ölür. Bu sayı 60 yaşlarında günde 100 bin hücreyi bulur. 75 yaşına geldiğimizde tüm nöronların yüzde 10'unu kaybetmiş oluruz. Tabii bu doğduğumuz ana oranla zekamızın yüzde 10 azaldığı anlamına gelmez. İnsan hayatında iyi beslenme, tecrübe ve öğrenme gibi faktörler geriye kalan nöronların kapasitelerinin daha da gelişmelerini sağlarlar. Yani beyin ne kadar çok kullanılırsa o kadar iyi durumda olur.

Beynin oksijen tüketimi sabittir. Beyinde oksijenle birlikte sadece glikoz kullanılır ve bunların beyinde yedeği yoktur. Bu demektir ki, sinir hücrelerinin yaşaması her an için kan dolaşımının getireceği miktara bağlıdır. Oksijensizliğin ve kanda glikoz azalmasının yol açtığı kötü ve onarılmaz sonuçlar hatta beynin bazı bölümlerinin ölmesi bununla açıklanabilir. Beyindeki bu kan akımı vücudun diğer kısımlarına oranla bağımsızdır. Kalpten çıkan kanın yaklaşık beşte biri buraya gider.

Vücut ağırlığımızın yalnızca yüzde 2'sini oluşturan beynimiz, toplam enerji üretimimizin yüzde 20'sini tüketir. Bu enerjiyi kanın taşıdığı oksijen ve glikozdan alır. Kanımızdaki glikoz (kan şekeri) seviyesi düşerse önce acıkır ve huzursuz oluruz. Seviye daha da alçalırsa beyin faaliyetini azaltır, biz de yarı baygın hale geliriz. Oksijen daha da hayati bir önem taşır. Oksijensiz kalan beyin hücreleri en fazla 5 dakika içinde ölürler. Beynin bir bölümünde kan dolaşımı duracak olursa, o bölgede hayatiyet sona erer.

Spor yaparken kalp daha hızlı çalışır, daha fazla kan pompalar. Bu durumda beyne daha çok kan gitmesi, dolayısıyla beynin daha iyi çalışması gerekmez mi? Hayır. Beyne giden kan miktarı hep aynıdır. Ortalama bir kalp dakikada yaklaşık 5 litre kanı vücudun her tarafına pompalar. Bunun 750 mililitresi beyne giderken 600 mililitresi de bacakların diz altındaki kısımlarına gider. Spor yaparken kalbin pompaladığı miktar 17 litreye kadar çıkar. Bunun 14.000 mililitresi bacaklara giderken beyne giden miktar yine aynı, yani 750 mililitredir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

dragonemc2,

simdi tavriniz dogru degil neden,birincisi internette gordugunuz her bilgiyi dogru mu varsayarsiniz???

saglik sayfam nedir???getirdiginiz yazi kimindir, tarihi nedir?

bu kaynaklari bilimsel saymamizi gerektiren bir sebeb var mi????

diger yazi new scientist ten alinma bir calisma icermekte (orada yenilenmez demiyor).

ikincisi siz eger google dan "beyin hucrelerinin yenilenmesi" seklinde taratti iseniz yuzlerce sizin fikrinizin zittinda yazi ve makale var,siz neden sadece kendi fikrinize uyanlari alip buraya link veriyorsunuz,yani bu bizim Edip in 19 mantik kurali ni tarttigimizda vardigimiz sifir sonuc gibi degil ki.

Diyelim her iki gorusle ilgili yazilar var,neden kendi gorusunuzde olanlari dogru kabul ediyorsunuz,kistasiniz nedir??

mesela karsi gorusten bir ornek

Uluslararası Estetik Plastik Cerrahi Derneği Başkanı Profesör Doktor Güler Gürsu diyor ki

http://www.milliyet.com.tr/2000/06/05/yazar/asena.html

Bugüne kadar bize öğretilen şuydu: Bütün hücreler ölüyor ve pek çok hücreyi vücut yeniliyor beyin hariç. Karaciğer, böbrek, cilt kendini yeniler, beyin yenilemez. Yapılan son çalışmalar gösteriyor ki hayır bu doğru değil, nöronlar da kendilerini yeniliyor. Ama onların kendilerini yenilemeleri için belirli şeylere ihtiyaçları var, bunlardan bir tanesi de uyku,

simdi ben de bunun gibi binlercesine link versem nereye varacagiz.

oncelikli olaraka objektif olmayi becerebilmeliyiz,onyargilarimiza gore olgulari subjektif algilamamizin bize faydasi degil zarari olur.

pekala astigin yazilari okudun mu simdi ona bakalim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...