ibrahimsaid 0 Oluşturuldu: Ekim 22, 2010 Raporla Share Oluşturuldu: Ekim 22, 2010 (düzenlendi) Bikaç gündür denediğim, fakat işbu yazıdaki kadar berrak bir biçimde beceremediğim sosyalist solun, hem devletlu gelenekle yan yana düşmemek, hem de muhafazakarlığın toplumsal yükselişine karşı bir mücadele örgütlemeyi nasıl başarabileceğine dair sarih bir makale kaleme almış Ahmet Bekmen, paylaşmak istiyorum: *** Türban sorunu” yeniden gündemde. “Türbanın kamusal alana girip giremeyeceği” başlığı altında yapılan tartışmaların en zavallı yönü, herhalde, “kamusal alan” kavramını “devletin resmi alanı” ile eşitleme pejmürdeliği üzerine kurulmuş olmasıdır. Halbuki bireylerin ve toplumsal kesimlerin, toplumun geneli üzerine girdikleri her etkileşim kamusal alanı temsil eder. Ve aslında abartmamak da lazımdır, zira çıkışı itibariyle, bireyler ile siyasetin ilişkisinin kurulmasına dair geliştirilen son derece burjuva liberal bir kavramdır. Bu şekilde ele alındığında –örneğin- İstanbul Üniversitesi’nin “resmi sınırlarından” önce, o sınırların hemen önündeki Beyazıt Meydanı kamusal bir alan hüvviyetini taşır; zira memlekette her derdi olanın çıkmayı düşündüğü alanlardan birisi de bu meydandır ve benim bildiğim kadarı ile bu meydana türban ile girmek konusunda bir tartışma yürümemektedir. Yani türban zaten –gerçek anlamıyla- kamusal alandadır, buradan hiç çıkmamıştır. Bu nedenle öncelikle tartışmanın ismini doğru koymak gerekir. Tartışılan mevzu, üniversiteye dair geliştirilmiş olan resmi kılık kıyafet yönetmeliğinin- türban ile ilgili olarak- işlerliğini yitirip yitirmeyeceğidir. En azından şekil şartı itibariyle tartışılan budur. Şeklin İçeriği Bu nedenle bu şekil şartı çerçevesinde gelişen tartışmaya dair bir iki kelam etmeye çalışalım. Öncellikle belirtmek gerekir ki sorun, sosyalistler tarafından, eğitim alanı ile ilgili bir sorun olarak ele alınmamalıdır. Bu, bizleri, “Eğitim kurumlarında devlet temel olarak nasıl bir insan tipi yetiştirmelidir?” sorusu ile bağlantılandırır ki bu soru iki açıdan sorunludur. İlk olarak solculara devletin insan yetiştirme, biçimlendirme hususunda bir etkileşime girmeleri –sol açısından- pek hayırlı sonuçlar doğurmaz. İkinci olarak da akılda tutulması gerekir ki, türban konusu ile ilgili olarak bahsettiğimiz insanlar, “milli eğitimin” şekillendireceği çocuklar değil, akl-ı baliğ, yetişkin bireylerdir. Solcuların, devletin insan eğitim sistemi üzerinden insan biçimlendirme mekanizmaları ile de, üniversiteye gelmiş insanları çocuk yerine koymasıyla da sorunu vardır. Solcuların, “milli eğitim” ideolojisi ile sorunları olduğu gibi, YÖK’ün en son yayınladığı ve üniversite öğrencilerini “kandırılmaya eğilimli” çocuklar olarak gören güvenli üniversite modeliyle de sorunu vardır. Dolayısıyla esas meselenin, devletin ne türden insanları “makul” gördüğü ile ilgili olduğunu unutmamamız gerekir. Bu konuda devletle bir temas yakalamak bizim açımızdan olumlu bir puan sayılmayacaktır. Siyasal İçerik Fakat meselenin bu şekil şartları dahilinde kalmadığını bilecek kadar da “siyasi” olduğumuz için, tartışmayı daha derin bağlam üzerinden kurmaktan da kaçınmamak gerekir. Türban, siyasi açıdan neyi temsil etmektedir ve anlamı nedir? Bu konuda Türkiye sosyalist solu, halen, tartışmayı açan Kemalistlerden ve “sosyal demokratlardan” kendisini kopartabilmiş ve meseleyi gereğince radikalleştirebilmiş değildir. Kemalist/sosyal demokrat bakış bu konuda son derece ikiyüzlüdür ve basitçe şunu söylemektedir: “Kardeşim, evinizde nasıl giyiniyorsanız giyinin, ama devlet alanına bu kıyafetle giremezsiniz.” Bu, mücadeleyi tamamen devletin karakterini korumaya yönelten, mantığı buradan kuran bir anlayıştır. Halbuki biz sosyalistler için mesele devletin karakterini sağlama almak değil, toplumsal muhafazakârlaşmanın önüne geçebilmektir. Bu nedenle Kemalist/sosyal demokrat tavrın tam tersini savunmak ve üniversiteye girmiş olan türbanı değil; evde, mahallede, sokakta varolan türbanı sorun etmek, siyaseti burdan kurmak, sosyalistler için esas mesele olmalıdır. Zira toplumsal muhafazakârlaşma ile yüzleşmeyi es geçen Kemalis/sosyal demokrat tavrın resmi karakterli mücadelesinin karşısında, toplumsal bir mücadelenin kanalları bu minval üzerinden açılabilecektir. Burada savunulan elbette, sokakta ve mahallelerde örtünen kadınları bulup, başlarını açmaya zorlamak gibi saçma sapan bir yöntem değildir. Ne de örgütlü dinsizlik propagandasının yapılması tavsiye edilmektedir. Zira buradaki sorun öncelikle “ne yapılması” ile değil, “kimin yapması” ile ilgilidir. Mesele bir toplumsal mücadele perspektifinden ortaya konduğunda, ilk olarak açığa çıkacak husus o mücadelenin toplumsal özneleri olacaktır. Ve türban ile ilgili tartışmaların odağındaki özne de kadınlardır. Türban, kadınların erkek egemen dünyada daha genel anlamdaki “kapatılmalarının”, yani tahakküm altına alınmalarının özgün bir sembolüdür. “Kapatılmanın” dinsel bir sembol üzerinden gerçekleştirilmesi, onun esas niteliğini, yani erkek egemen karakterini gizleyecek şekilde ön plana çıkarılmamalıdır. Bu anlamda evlerine kapatılan kadınların evlerinde kalmasını savunmak bir toplumsal mücadele açısından ne kadar saçmaysa, türbana kapatılmış bir kadının toplumsal hayattan dışlanmasına cevaz vermek de o kadar saçmadır. Türban sorununa nereden baktığınıza, onu nereden sorunsallaştırdığınıza bağlı olarak, bu konuda savunacağımız siyaset de şekil kazanacaktır. Önümüzde iki şık vardır. Meseleyi ya “emperyalizmin uşağı cemaatlerin gizli gündemlerinin bir parçası” olarak okuyacağız ve konuyla ilgili olarak bu cenahlara karşı girişeceğimiz siyasi bir mücadele çerçevesinde tavır alacağız. Ya da türbanı, “kadını esaret altına alan erkek egemenliğin mütemmim cüzü” olarak göreceğiz ve karşı mücadeleyi bir toplumsal özgürleşme mücadelesi üzerinden örülmesini savunacağız. Bu yazıdaki iddia, türban ile ilgili mücadelenin, sosyalist sol açısından ancak ve ancak kadın özgürleşme hareketinin bir bileşeni olduğu zaman anlam kazanacağıdır. Zira sosyalistler, ezilen toplumsal sınıf ve grupların özgürleşmesi için gerçekleştirilen mücadeleleri merkeze koyarlar. Kadın özgürleşme hareketinin kendi strateji ve taktikleri üzerinden ortaya koyacağı bir toplumsal mücadele hattı, sosyalist sol açısından konuyu olması gereken hatta oturtacak ve böylelikle hem toplumsal muhafazakârlaşma karşısında hem de Nûh-u nebiden kalmış Kemalist/sosyal demokrat saflaştırma siyasetleri karşısında bağımsız bir siyasi hat savunulmuş olacaktır. Tartışmayı üniversite özeline kitlemek, sosyalist sol açısından, meselenin esasının üstünü örtmek konusunda Kemalistlerin/sosyal demokratların sergiledikleri ikiyüzlülüğe ortak olmak anlamına gelecektir. Bağımsız bir siyasal hattın ilk koşulu, meseleyi kendi dünya algımız üzerinden tarif edecek soruları gündeme taşımaktır. Hegemonyanın anlamı da, kendi dünya algımız üzerinden ortaya atacağımız soruları, başkalarına sordurtmayı becerebilmektir. Sosyalist sol, konu ile ilgili mevcut sorunsallaştırma biçim ve içeriğinden kopamadığı müddetçe, Kemalist/sosyal demokrat hattın ortaya attığı sorularla cebelleşmenin ötesine geçemeyecek ve toplumsal muhafazakârlaşmanın belirli bir veçhesi ile ilgili olarak bağımsız ve radikal bir siyasi hattı hayata geçirmekten aciz kalmış olacaktır. *** http://www.sdyeniyol.org/index.php/siyasal-guendem/372-tuerbani-nasil-tartimali-ahmet-bekmen?sms_ss=facebook&at_xt=4cc1b7ec3eb68f89,0 EDİT: Buna makale demesem mi acaba? Ekim 22, 2010 tarihinde ibrahimsaid tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Türbanın üniversitelerde yasak olmasını savunuyorum. Dileyen biri varsa, hodri meydanda tartışabiliriz. Ayrıca ekleme yapmak istiyorum. Bu tartışmalara yeterince girdik, dileyen baş örtüsü hakkımız adlı başlığa göz atabilir. Yani artık sıktı. Ekim 22, 2010 tarihinde karapapak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Uyecik 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Türbanı dışarıda yasaklamıyorsanız, üniversitelerde de yasaklamayın. Dışarıda da türban yasak olsun madem öyleyse. Çünkü toplumsal hayatta var olan bir şey, eninde sonunda devlete de sıçrar. Ya hep ya hiç Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Dışarıda da türban yasak olsun madem öyleyse. Çünkü toplumsal hayatta var olan bir şey, eninde sonunda devlete de sıçrar. Ya hep ya hiç Ya hep ya hiç, bu mantaliteyle bir şey tartışılmaz. Bana kalsa kimse türban takmasın. Üniversitelerde ve bütün kamu kurumlarında yasak olmasıda benim açımdan yeterli. Neyse beni burada polemiğe çekmeyin, konu dağılıp duruyor. Dileyen varsa gelsin hodri meydana. Link to post Sitelerde Paylaş
BOSS 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Üniversitelerde Türban yerine eğitim sistemini tartışsınlar o geri zekalı Türban yanlıları. Koca Üniversitelerden 4 yıllık mezun olan bir öğrenci, hiç bir bok bilmeden öğrenmeden mezun oluyor ve iş hayatına atıldığında köylü çobandan farksız. Eğitim sistemini adam gibi bir düzeye getirin, gençlere doğru dürüst bilgiler aktarın, herşey kendiliğinden çözülür. Ekim 22, 2010 tarihinde BOSS tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Üniversitelerde Türban yerine eğitim sistemini tartışsınlar o geri zekalı Türban yanlıları. Çok haklısın. Ama susmuyorlar bir türlü. Her başlığın gelip içine ediyorlar. Bir zamanlar yöke bağırıp çağırırlardı. Şimdi dillerine bile almıyorlar. Bu ne iki yüzlülüktür anlayamadım. Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Sen de araya girip insanları provoke etme be! Zerre kadar bilgi birikimin yok, çıkıp insanları oraya buraya davet ediyorsun. Ne karaktersiz bir adamsın sen yahu! İnsanların duvarlarına 'güler yüzlü' yorumlar atıp, buradan küfrediyorsun. Tartışma bitmiş, hala huzursuzluk çıkarmaya uğraşıyorsun. SadeceAteist gibi Atatürkçülerle, Astur gibi liberallerle dolu olsa keşke şu forum. Bu sana son mesajım, şu forumda yarattığın kakafonin bir parçası olmayı reddediyorum artık. O başlık kilitlendiği için sana buradan cevap veriyorum. Amma duygusal adammışsın ya, iki güleryüz gösterdik diye, tartışmalarda da hoşgörülü davranma zorunluluğumuz neye dayanıyor? Normal sohbet başka, tartışma başka, zoruna mı gitti? Biraz profesyonel ruha sahip ol. Bu kadar duygusal olup provakasyona gelme sende. Adam gibi hiç bir şey koyamayıp ortaya, sonrada beni suçlamanda ayrıca komik kaçmış. Liberal solcu musun sen? İşine geldiğinde liberal gelmediğinde solcu ayakların var. Komedisin. Benim ne bildiğime sen karar veremezsin ama irade konusunda ki zırvalarından sonra hoş görüyorum. Edit; Ayrıca birilerinin sana bilgi yarışmasında olmadığını söylemesi gerekiyor. Kim 500 milyar istere falan git istersen. Burada fazla para kazanamazsın . Ekim 22, 2010 tarihinde karapapak tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
ibrahimsaid 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Adam buraya taşımış ya, tamam kapat evladım konuyu, beni yanıtlamak durumunda değilsin. Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Adam buraya taşımış ya, tamam kapat evladım konuyu, beni yanıtlamak durumunda değilsin. Basitleşme. Senin evladın olacağıma boynuma değirmen taşını bağlayıp, karşıyaka iskelesinden atarım kendimi. Entellektüel geçinen bir babam olmasındansa, piç olmayı bile yeğlerim. Ayrıca senin çocuk sahibi olabileceğini pek sanmıyorum. Senin demenle çalışmıyor parmaklarım, kendine gel, seni gerizekalı, ister cevap yazarım, ister destan düzerim. Kim olduğunu sanıyorsun sen? Link to post Sitelerde Paylaş
ibrahimsaid 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Dünkü hakaretlerinden sonra 'evladım' mı ağır geldi? Ayrıca senin çocuk sahibi olabileceğini pek sanmıyorum. Evet çocuk sahibi olamam, iktidarsızım, biliyor muydun? Bence tahkir etmek, dalga geçmek, beni yok saymak için süper bir sebebin var artık. Muhatap alma beni de uzamasın şu mevzu. Ergenliğin 'psikopatolojisi'nden bahsettirme şu başlıkta bana. Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Evet çocuk sahibi olamam, iktidarsızım, biliyor muydun? Bence tahkir etmek, dalga geçmek, beni yok saymak için süper bir sebebin var artık. Muhatap alma beni de uzamasın şu mevzu. Ergenliğin 'psikopatolojisi'nden bahsettirme şu başlıkta bana. Uzasın uzasın. Yeni eğlenmeye başladım, nereye gidiyorsun? Ergenliğin psikopatolojisinden çakıyormuşsun gibi, birde bahsetmekle tehdit ediyorsun. Seni muhattap almıyorum zaten, kimsin ki sen? Düşüncelerini muhattap alıyorum onlarda senin sapkın kişiliğini tamamlıyorlarsa ben ne yapabilirim? Link to post Sitelerde Paylaş
ibrahimsaid 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Yazar Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Türbanı dışarıda yasaklamıyorsanız, üniversitelerde de yasaklamayın. Yasaklamak konusunda katılıyorum, ama mücadele etmek gerektiğini de düşünüyorum. Yazıda bunu anlatmaya çalışmış Bekmen zaten Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Bu kadar feodal bağlarla bağlı bir ülkede, herkes birbirinden baskı görürken. Özellikle çocuklar 18 yaşını bile geçtikten sonra aile baskısından kurtulamamışken. Sen ne bireysel özgürlüğünden bahsediyorsun ey liberal? Şu soruya cevap verecek bir babayiğit liberal yok mu? Türban yanlıları nerdesiniz? Link to post Sitelerde Paylaş
Karagümrüklüü 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Üniversitelerde Türban yerine eğitim sistemini tartışsınlar o geri zekalı Türban yanlıları. Şu mantaliteye bak. Peki söyle bakalım. İleri zekalı ! türban karşıtları, ne tartışıyor.? Ekim 22, 2010 tarihinde Bilgi tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Nemo 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Türban, türbanı takanlarla tartışılmalı. Erkeklerin işi değil bu. Ayrıca türban türban diye alışkanlık yaparsa yarın öbür gün don, sütyen de tartışmaya başlarsınız istem dışı olarak. Kadın kıyafetidir. Kültürel bir öğredir. Tayland civarında bir yerde de boyunlarını demir halka taka taka uzatan kadınlar var. Bunla ilgili bir şey yapılamaz. Kötü bir şey, ilkel bir şey, gerici bir şey, ama maalesef kendini çıplak veya kirli, eksik, ucuz, aşağılanmış hissediyor kadınlar. Hatta zorla açtırısanız intihar edebilecek tipler var. Durduk yere bir bez parçası için bu kadar işkence yapılmaz adama. Zaten 30-40 yıllık bir süresi kaldı türbanın (yavaş yavaş yokoluyor) Az sabredin ve uygulamaya veya neyi temsil ettiğine dikkat etmemeye çalışıp içindekilerin ezilmiş, bastırılmış kadınlar olduğunu hatırlayıp saygı duymaya çalışın. 18 yaş üzerindeki bireylerin tercihleri serbest bırakılmalı. 18 yaş altındakilerin veya devlet sistemine hizmet edenlerin söz hakları yoktur. Bu yüzden türban bir üniversite öğrencisinin özgürlük mücadelesi olur ama lise ve altındakilerin olamaz (lise ve altı okullarda bir veliler savaşı döner, çocuklar hacivat ve karagöz kuklaları gibi çubukların ucundaki kuklalardır). Devletten maaaş alanlar, 18 yaş altında zorunlu eğitim alanlar takamaz. Üniversite öğrencisi takar (18'i geçmişse). Eğer türban bir dernek veya grubun resmi simgesi ise, üniversitelerde Atatürkçü Düşünce Derneklerinden, Öğrenci Derneklerine, Aktivite gruplarına kadar herşeyin yasaklanması lazım. Bu da saçmalık olur. Bunu manipüle edenler, baskı, ötekileştirme aracı olarak kullananlar olsa da (türbanı yani) bu bir haktır. Kötüye kullanılacağından emin de olsanız bu Sezar'ın hakkı Sezar'a verilir. Ekim 22, 2010 tarihinde Nemo tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
PearlyGates 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Şu soruya cevap verecek bir babayiğit liberal yok mu? Türban yanlıları nerdesiniz? Cevap veremezler.Çünkü kendileri de biliyorlar ki, türbandan kurtulmak için bu yasağı bahane eden ve üniversitede gerçekten özgür olan kadınların sayısı bir hayli fazla.Şimdi sen bir taraf için "özgürlük" diye savaşırken diğer tarafta mağdur olanlar için kim savaşacak? Link to post Sitelerde Paylaş
hallac 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Şöyle bir bakış açısı da var.. Beni başörtülü bir hekime emanet edinizSIRRI SÜREYYA ÖNDER Burada zurnanın tam da detone olduğu yer giyinmek ya da soyunmak değil 'ZOR' olgusudur.? http://www.radikal.com.tr/Default.aspx?aType=RadikalYazar&ArticleID=1024877&Date=22.10.2010&CategoryID=97 Link to post Sitelerde Paylaş
Crafterman 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi (düzenlendi) Bu kadar feodal bağlarla bağlı bir ülkede, herkes birbirinden baskı görürken. Özellikle çocuklar 18 yaşını bile geçtikten sonra aile baskısından kurtulamamışken. Sen ne bireysel özgürlüğünden bahsediyorsun ey liberal? Üniversiteyi bahane ederekten baskıyla başına sardığı bez parçasını çıkaracak olan kişiler de artık yine baskı ile kapalı kalıp başlarını açamayacaklar. Al sana özgürlük... Ekim 22, 2010 tarihinde Crafterman tarafından düzenlendi Link to post Sitelerde Paylaş
Arthur S. 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Türban, türbanı takanlarla tartışılmalı. Erkeklerin işi değil bu. Siz bayansınız ve türbanlısınız sanırım. Bu kadar beylik bir laf ettikten sonra, ancak bayan ve türbanlı olmanız lazım ki, altta ki görüşleri belirtmeniz açısından çelişki içerisinde olmayabilesiniz. Her neyse önemli değil. 18 yaş üzerindeki bireylerin tercihleri serbest bırakılmalı. Bence bütün bireylerin tercihleri serbest bırakılmalı. Reşit değil diye çocukları baskı altında tutmanın kutsanacak bir tarafı yok. Ama gelin görün ki, bu 18 yaşını geçmişlerin reşitliği ve kendi kararlarını bağımsız verebilirmişliği, liberal bir hayalden öte, gerçekle bağlantısı bulunmayan bir şey. Üniversite öğrencisi takar (18'i geçmişse). Üniversite öğrencisi takar ama üniversite dışında. Link to post Sitelerde Paylaş
Uyecik 0 Ekim 22, 2010 gönderildi Raporla Share Ekim 22, 2010 gönderildi Yasaklamak konusunda katılıyorum, ama mücadele etmek gerektiğini de düşünüyorum. Yazıda bunu anlatmaya çalışmış Bekmen zaten Gücün varsa yasaklarsın. Yasaklarsın dinin toplumsal kökenlerini kazıyıncaya kadar da yasak kalır. Sonra serbest bırakırsın öyle kültürel bir hoşluğa dönüşür. İkisini de yapamıyorsun, bari yasaklayıp ortamı germe kendi toplumsal tabanını zayıflatma. Yazı gayet yerinde. Link to post Sitelerde Paylaş
Recommended Posts