Jump to content

VAHİY NEDİR?


Recommended Posts

Bilgi bir uyarıcıya, bir algıya binaen gelmiyorsa bu vahiy olur, Vahy olan bilgi kendini gözlem, deney, mantıksal çıkarımlarla doğrulatmak ister,Sunduğu iddialar/bilgiler gözlemle, deneyle, mantıksal çıkarımlarla delillendirilir,Ölümden sonra dirilişi ölü toprağın yeşermesi ile delillendirir,İlahi tekliği iki efendili bir köle ile tek efendili bir köle ile delillendirir,Tekliğin muazzamlığını ve gücünü bir çatlak olmayan sistem işleyişi ile delillendirir,Dedikodunun kötülüğü ile ölü eti yemenin kötülüğünü mukayese eder,Mala olan tutkunluğun gereksizliğini ve sahip olunanlara karşı olması gereken temkinli yaklaşımı, bahçe sahiplerini ile anlatır vb.

Özetle; vahiy iddialarını Allah emretti, Allah bildirdi, siz de inanmalısınız diyerek delillendirmez, Muhattabın gözlerini gözlemlenebilinir alana, müşahade edilebilir alana çevirir, onlarla mukayese eder, onlardan mantıksal sonuçlar çıkarttırır,Kur'an gözlemle, mantıksal çıkarımla, deneyle elde edilemeyecek bilgiler vermez,Dolayısıyla kur'an'ın bu üslubu kaynağının bir uyarıcıya dayanmadan oluşan bilgi değil, bilakis müşahede alanından elde edilen bilgi olduğunu göstermez mi ?

Vahiy, beyan edenin dilinde dairedeki bütün elemanların dillendirilişidir,

Kalbine vahyettik, ibaresi elçinin bilgisinin kaynağını kendisinin yola çıkış noktasının kendisinin dili ile ifade edişidir,

Sahnede herkes mimikleri ile konuşur ama elçiler dillendirir,

Evladın babasının resmine bakıp, babasının adına konuşması,,,

Vahyin toplanmış , elimizdeki yazılı hali "mushaf".Bir hali ile de Muhammed'in kelimelerle ifade edişi.Bir hali ile de Muhammed'in el-ilah tarafından meseleyi kelimeleştirmesi.evren ve işleyişinin müşahede edilerek kelimeleştirilmesi.Bir diğer ifade ile ayna karşısında konuşması.

Eldeki mushafda yer alan elçilerin konuşmaları, hikayeleri gibi bir hali ile de kendi hikayesidir, Anlatım tekniği açısından ele alındığında 3. şahıslar üzerinden konuşulduğu ayan beyan görülür. Elçiler ortamdan kendilerini çekip kendisi dahil tüm elemanları değerlendirir

Kur'an dediğimiz vahy topluluğu Allah'ın hitabı değil (sessiz iletişim), Kuran denilen vahy topluluğu Allah açısından meselelerin elçinin diliyle kelimeleştirilmesinden gayrı bir şey değil.

Meselenin daha anlaşılır olabilmesi açısından alt çene (elçi) üst çene (Rab) örneğini vermek sanırım yararlı olacaktır.

Rab, sürekli kelam eder ancak kelamının kavle dönüştürülebilmesi için elçiye (alt çene) ihtiyaç vardır.Üst çenenin hareketli bir hitabı yoktur ama sürekli hitap eder ve hitabı ancak alt çenenin dokunuşu ile kelimelere dönüşebilir, Burada gözlemlenen hareketli, fonksiyonel olanın alt çene(elçi)nin olduğudur.

El-ilah,Rab (üst çene) sürekli iyiliği emreder kötülükten sakındırır, adaleti emreder zulmü sevmez Ama adaletin,iyiliğin toplumsal yansımaları hareketlidir, bundan dolayı alt çene sürekli hareket etmelidir,yani bir diğer ifadeyle alt çenede devamlı kelam edenin kelamını anlamlı, anlaşılır, yaşanır, hayata uyarlanabilir kılma adına çalışır.

Muhammed üst çeneye dokunmuş ve toplumu, yaşadığı an’ı için gerekenleri söze dökmüş, el-ilahtan gelenleri kavle dönüştürmüştür.

Şu an belki de içinizden geçiriyorsunuz,soruyorsunuz; "aynısını da yada bir benzerini de biz mi yapmalıyız?"diye. Hayır aynısını yapalım demiyorum yapın da demiyorum istesenizde yapamazsınız ama sanırım en azından kekeleyebilirsiniz :) bir önceki elçinin sözünü tekrar etmek değildir adem/adam olmak, bir dönemin sözünü idrak ederek, hayata dair uygun araçları uygun şart ve zeminde kullanabilmektir adam/adem olabilmek. Adem olabilmekle başlayan hayat (din) salatın ikamesiyle bütünlük arzeder. Bir diğer ifadeyle salatın ikamesi hayatın başlangıcında üflenen ruh ile sarmal bir bağa sahiptir.Ruhu olanın esması hakikattir ruhu olmayanın esması zan dır.

Kur'anın kullandığı üslubu iyi idrak edersek meseleleri günün şartlarına uygun ve mevcut araçlarla daha anlaşılır anlamlı kılabiliriz. Hayat anın yaşandığı ve şahitliğin var olduğu süreçtir. Dolayısıyla güncel araçlar ve algılar vahyin alınışı ve şekillenişinde insana yeni bir pencere açar.

Kuran okurken Allah ile değil Muhammed ile konuşuruz.O bize el-ilah kendi zamanında neler demiş O'nu anlatır,neleri nasılları nedenleriyle gözlemlenen, tefekkür edilen, tezekkür edilen tedebbür edilen bir hayatı bizlere sunar. Asl olan sunulanı taklitçi bir mantıkla almak hıfz etmek değildir asl olan söylenenden dersler çıkararak bugün hayatı yaşanılır kılmak, salatı anlamlı kılabilmektir.

El-ilah'ın dediği ne soyut varlıklar tarafından uyarıcısız, algısız beliren sözlerdir,

Ne de birden bire dilinde bulduğu ve aniden ekranda beliren yazılar gibidir,

Ekranda yazı belirmesi için mutlaka bir elin klavyenin tuşlarına basması gerekmektedir,

İnsanı yasalarla var eden güç, idrakini yasalara bağlayan güç,

Yarattığı varlığın özellikleri ile yarattığı varlığı kavga ettirmez,

Suya her zaman ıslat der,

Güneşe her zaman ısıt,

Dünya batıdan doğuya dönüyorsa, doğudan batıya döndürmeye çalışmaz,

Mimikleri ile gülen sözleri ile ağlamaz,

Mimikleri bilen sözleri de bilir,

Kısaca aktif olan Adem/Adamdır,

Allah allahlığını yapmış ve yapacaktır,

İblis iblisliğini yapmış ve yapacaktır,

Melekler ( işleyiş yasaları) melekliğin yapmış ve yapacaktır,

Adem/Adam konum alması gerekendir,

Okumaları, Okunanları, yerli yerine koyarsa ne ala koymazsa ,

Zira Rabbin yasaları diyor ki,

Biz ancak Rabbin emri ile ineriz. (Ne ekerseniz O'nu biçeriz, sizsiniz bizi şekillendiren.) O unutkan değildir, ( Yaratılış sizi hataya sevk edecek eksiklikler barındırmaz herşey tam ve yerli yerindedir, siz de bu ahenk içerisinde almanız gereken konumu alın.)Herşey O'na aittir,( ne yaparsanız ne olacağımız, ne yaptınızda ne olduğumuz, sebep ve sonuç zinciri hepsi bir kural içerisindedir, bu işleyişten yana şüpheniz varsa bir gün güneşin ters taraftan doğduğuna şahitmisiniz.)

Kur'anda iki farklı kelime tek bir eşittir ile ifade edilemez, ki bu hayat içinde böyledir,

Yasa, işleyenler açısından kendisine dönüktür, konum alanlar(adem/adam) açısından da O'na dönük olmalıdır, bu bağlamda,

Yaratıcı ile beşer arasında ki perde idraki ile müşahade ettikleri arasındaki perde kadardır, kişi perdenin gerisinden edinimi gerçekleştirirse, artık o perde de kalkar, sidertül münteha, tur'u sina olur işte bu "AN" da alt çenenin üst çeneye dokunduğu andır,

Elçiler, toplumlarının oluştura geldiği kutsalları ortadan kaldırmak, toplumsal düzeni ve intizamı ihdas etmek üzere gelmişlerdir. İbrahimin putları kırması ve kırarken de o putların en büyüğüne meseleyi mal etmesi kutsanmış olanın acziyetini ortaya koymak babından ehemmiyetlidir. Benzer şekilde Muhammedin mekkesinde var olan putlar lat , menat, uzzalara verilen değerler vs.

Evet insanlar atalarından öğrene geldikleri değerleri alaşağı etmedikçe bilinçlenmedikçe, akıl melekelerini işler kılmadıkça meseleyi çözümleyemeyecek ve kalbler kas katı kesilecektir. Su sızmaz hale dönüşecektir.

Ruhsuz esma okumaları semadan geri döner. Kitabın kutsanması, elçinin kutsanması meseleyi çözümlemek şöyle dursun uçurumun kenarına sürükler toplumlerı fertleri.

Elçilerin her biri yaşadığı çağ da ve coğrafya da kendilerini dinleyenler bulmuşlardır. Elbette bu dinleyenlerin bir çoğu da meseleyi çözmek amaçlı değil konuyu baltalamak,meseleyi işin içinden çıkılmaz bir hale sokmak için çaba saarfetmişlerdir. Mekkeli müşriklerin ıslık çalarak el çırparak yapa geldikleri protesto buna bir örnektir.

Karanlıklar (kokuşmuşluk, umman, karamsarlık,şirk,pislik) içine gömülmüş toplumlar, ancak elçiler vasıtasıyla kıyama kalkarlar. Elçiler yaşadıkları toplumun bir doktoru, bir sosoyoloğu, bir psikoloğu hatta o toplumun antropoloğudur.Meseleyi yerinde gözlemleyerek kanayan yaraya parmak basmış, ve kurtuluş reçetesini toplumlarına sunmuşlardır. (apaçık belge) İnanmadıkları gibi tartışırlar.Mesele olayı çözmek değil yada üzüm yemek değil bağcıyı dövmektir.

Alıntıdır.

..............

Sevgili arkadaşlar,

Yukarıdaki alıntı uzun demeden lütfen okuyun ve başlıkla ilgili vahiy kavramını enine boyuna konuşalım istiyorum.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 125
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Lâ tuharrik bihî lisâneke li ta’cele bihî.

Diyanet İşleri : (Ey Muhammed!) Onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

Abdulbaki Gölpınarlı : Vahyi, acele edip okumak için dilini oynatıp durma.

Adem Uğur : (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

Ahmed Hulusi : Onu dilinle tekrar etme, Onu acele (muhafaza) için.

Ali Bulaç : Onu (Kur'an'ı, kavrayıp belletmek için) aceleye kapılıp dilini onunla hareket ettirip durma.

Ali Fikri Yavuz : (Ey Rasûlüm, vahy daha tamamlanmadan) ona acele ederek, (kelimeleri kaçırmıyayım diye) dilini onunla depretme;

Bekir Sadak : Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak icin acele edip onunla beraber soyleme, yalniz dinle.

Celal Yıldırım : İnen vahyi acele (belleyip ezber) etmek için dilini kıpırdatma.

Diyanet İşleri (eski) : Cebrail sana Kuran okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme, yalnız dinle.

Diyanet Vakfi : (Resûlüm!) onu (vahyi) çarçabuk almak için dilini kımıldatma.

Edip Yüksel : Onu aceleye getirip dilini oynatma.

İnne aleynâ cem’ahu ve kur’ânehu.

Edip Yüksel : Onu toplamak da okutmak da bize düşer.

Fe izâ kara’nâhu fettebi’kur’ânehu.

Edip Yüksel : Biz onu okuduğumuz zaman, onun okunuşunu izle.

Summe inne aleynâ beyânehu.

Edip Yüksel : Sonra, onu açıklamak da bizim görevimizdir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahy arıya bile gelen sıradan birşeydir, vahy almak öyle böbürlenecek ultra bişey değildir...

Doğa üstü bir durum hiç değildir...

Arı kadar kendinizi biliyorsanız alırsınız vahyinizi...

:)

Al vahiylerini ver vahiylerimi ... :p

Link to post
Sitelerde Paylaş

berguzar: Kur'an dediğimiz vahy topluluğu Allah'ın hitabı değil (sessiz iletişim), Kuran denilen vahy topluluğu Allah açısından meselelerin elçinin diliyle kelimeleştirilmesinden gayrı bir şey değil.

De ki: “Rabbim ancak, açık ve gizli çirkin işleri, günahı, haksız saldırıyı, hakkında hiçbir delil indirmediği herhangi bir şeyi Allah’a ortak koşmanızı ve Allah’a karşı bilmediğiniz şeyleri söylemenizi haram kılmıştır.”

Link to post
Sitelerde Paylaş

bilgi kendini gözlem, deney, mantıksal çıkarımlarla doğrulatmak ister,Sunduğu iddialar/bilgiler gözlemle, deneyle, mantıksal çıkarımlarla delillendirilir,

Kuranda geçmişe dair bilgilerden bahsedilir, tarih deneysel olanaklar sunan bir bilim dalı değildir. Söz gelimi kavimlerin helakını, nuhun gemisini, hangi bilgi, gözlem ve matıksal çıkarımla delillendirebilirim ki?

Muhammede oku dendi, o zamana kadar okuması yazması olmayan muhammed, bir anda ilahi emrin verdiği güçle, okumaya başladı. Meryem, ilişkiye girmeden hamile kaldı. Bunlar hayatta pek gözlemleme olanağı bulunur şeyler olmasa gerek.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Vahiy = Ekşi Ateist Tercümesi

  • bazı insanların hapşırırken çıkardığı ve benim duyduğumda çok güldüğüm bir sestir.
  • Vahiy! Vahiy! diye peşpeşe iki sefer hapşırılar genelde.
  • Sümüksüz hapşırıktır.

Bundan başka bir şey çağrıştırmıyor bana!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aha Bergüzar'ı gördüm sanki :lol: Canım ablam , nartanem , nurtanem , birtanem

Yazı hoş ama zorlama olmuş. Okurken bayağı daldım ve ayetlere , peygambere büyük anlamlar yüklenmiş olduğunu gördüm . Bunun için hayatı okumak gerekiyor sanırım. Melek bile simgelenmiş walla :) Oyyyyy oyyyyyyy . Ne yazam ki ben . Derdimi kimlere anlatam .

O zaman şöyle yapsak . Hayatı okuyan ve doğasına göre hareket eden her insan müslümandır ? Hee ? Ne dersin canım ?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Garip,her şeye kadir olan,ol deyince olan Musa'ya o kadar mucize veriyor ama kekemeliğini düzeltmiyor onun yerine Harun'u yanına veriyor dedikleri anlaşılsın diye,Muhammed'in de kalbine(beynine demiyeyim çünkü o tarihlerde beyin ne işe yarar pek bilinmiyor)bu ayet nasıl okunur,nasıl tekrar edilir diye yerleştirmiyor okunurken Cebrail'i dinlemesi ve akılda tutması isteniyor ve kimse de bu nasıl iştir demiyor... bak sen şu işe...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Garip,her şeye kadir olan,ol deyince olan Musa'ya o kadar mucize veriyor ama kekemeliğini düzeltmiyor onun yerine Harun'u yanına veriyor dedikleri anlaşılsın diye,Muhammed'in de kalbine(beynine demiyeyim çünkü o tarihlerde beyin ne işe yarar pek bilinmiyor)bu ayet nasıl okunur,nasıl tekrar edilir diye yerleştirmiyor okunurken Cebrail'i dinlemesi ve akılda tutması isteniyor ve kimse de bu nasıl iştir demiyor... bak sen şu işe...

Kül kedisini okuyan çocuklar da balkabağı gerçekten at arabası oluyor sanar....

Ama yazar aslında farklı bir tema işlemiştir... Bunu da anca büyükler anlar...

Musanın ne mucizesi varmış Allah aşkına, sünnilerin yorumuna siz de kapıldınız ya hiç bişe diyemiyorum...

Hadi cahil cühela müslimler balkabağı araba olur sandı da siz nasıl olur da inanırsınız yazarın bunu anlattığına???

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kül kedisini okuyan çocuklar da balkabağı gerçekten at arabası oluyor sanar....

Ama yazar aslında farklı bir tema işlemiştir... Bunu da anca büyükler anlar...

Musanın ne mucizesi varmış Allah aşkına, sünnilerin yorumuna siz de kapıldınız ya hiç bişe diyemiyorum...

Hadi cahil cühela müslimler balkabağı araba olur sandı da siz nasıl olur da inanırsınız yazarın bunu anlattığına???

Bakara 60

Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, "Asanı kayaya vur" demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. "Allah’ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın" demiştik.

Yunus/75

Sonra bunların ardından Firavun ile ileri gelenlerine de Mûsâ ve Hârûn’u mucizelerimizle gönderdik. Ama büyüklük tasladılar ve suçlu bir toplum oldular.

Araf/106-120

106. Firavun, "Eğer açık bir delil getirdiysen haydi göster onu bakalım, şayet doğru söyleyenlerden isen" dedi.

107. Bunun üzerine Mûsâ asasını yere attı. Bir de ne görsünler, apaçık bir ejderha.

108. Elini (koynundan) çıkardı. Bir de ne görsünler o, bakanlar için, bembeyaz olmuş.15

109. Firavun’un kavminden ileri gelenler dediler ki: "Şüphesiz bu adam usta bir sihirbazdır."

110. "Sizi yerinizden çıkarmak istiyor." Firavun ileri gelenlere, "Öyle ise siz ne düşünüyorsunuz?" dedi.16

111. Onlar şöyle dediler: "Mûsâ’yı ve kardeşini (bir süre) beklet (haklarında bir işlem yapma) ve şehirlere toplayıcılar yolla."

112. "Bütün usta sihirbazları (toplayıp) sana getirsinler."

113. Sihirbazlar Firavun’a geldiler. "Galip gelenler biz olursak mutlaka bize bir mükafat vardır, değil mi?" dediler.

114. Firavun, "Evet. Üstelik siz (ücretle de kalmayacaksınız) mutlaka benim en yakınlarımdan olacaksınız" dedi.

115. (Sihirbazlar), "Ey Mûsâ!" Ya önce sen at, ya da önce atanlar biz olalım" dediler.

116. (Mûsâ), "Siz atın" dedi. Bunun üzerine onlar (ellerindekini) atınca insanların gözlerini büyülediler ve onlara korku saldılar. Büyük bir sihir yaptılar.

117. Biz de Mûsâ’ya, "Elindeki değneğini at" diye vahyettik. Bir de ne görsünler o, onların uydurduklarını yakalayıp yutuyor.

118. Böylece hak yerini buldu ve onların yapmış oldukları şeylerin hepsi boşa çıktı.

119. Artık orada yenilmişler ve küçük düşmüşlerdi.

120. Sihirbazlar ise secdeye kapandılar.

Bakara/50

Hani, sizin için denizi yarmış, sizi kurtarmış, gözlerinizin önünde Firavun ailesini suda boğmuştuk.

-------------------

Alıntı ve altındaki ayetlerden sonra koca bir ÇÜÜÜŞŞŞŞŞŞŞŞ demek oldukça yerinde bana göre :)

Demek ki neymiş, afrodit alenen kuran ayetini inkar ettiğinden müslüman olmuyormuş..Gerçek müslümanlar sünnilermiş..

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Alıntı ve altındaki ayetlerden sonra koca bir ÇÜÜÜŞŞŞŞŞŞŞŞ demek oldukça yerinde bana göre :)

demek ki neymiş, afrodit alenen kuran ayetini inkar ettiğinden müslüman olmuyormuş..

Bak tatlım, müzikle açalım başlığında astığın mükemmel harika dörtdörtlük vazgeçilmez armin van bureen parçaları nedeniyle benden acayip torpillisin artık ;)

O nedenle seninle didişmeyeceğim :)

Ama özetle şunu diyeyim, cümleten iyi masallar :)

Karınca ile Ağustos Böceğini de tavsiye ederim...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak tatlım, müzikle açalım başlığında astığın mükemmel harika dörtdörtlük vazgeçilmez armin van bureen parçaları nedeniyle benden acayip torpillisin artık ;)

O nedenle seninle didişmeyeceğim :)

Ama özetle şunu diyeyim, cümleten iyi masallar :)

Karınca ile Ağustos Böceğini de tavsiye ederim...

:) ben bunlara inanmıyorumki, müslümansan senin inanman gerekiyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...