Jump to content

Örtünmenin Tıbbi Faideleri


Recommended Posts

Profesör'ün söyledikleri doğru. Peygamber gibi adam! Peygamber gibi Arabistanın iklimi üzerine iklim tanımıyor.

Nemsiz, kuru, Arap iklimi için doğru.

Tesettürlü bir grup kadını Amazonlara koyup bir kaç sene sonra toplasak, insan vücudunda üreyen, hatta yenilebilir mantar türleri keşfedebiliriz.

yahu utanmadıktan sonra her şey söylenir .adamın mikisine bile en iyi mik seçecekler utanmasalar. okuyanlar bilir tıbbi

yönden sakal diye bir yazı yazmıştım turan dursunda.ordada aklı evvel bir doktor sakalın faidelerinden dem vururdu. içinde din varsa her şey kutsal ve faidelidir. ayrıca kelime müslümansa ''faideli'' olur. değise faydalı. örneğin abdestli dolaşmak FAİDELİDİR domuz eti faydalı değildir.

böyle tarz yazıları, enver örenin kayınpederi hüseyin hilmi ışık icad etmiştir. arapça kökenli türkçe yazardı bu alim!!!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Buda bişey mi, fetullahçı bir teyzem var, bu tip yalanların en baş kompetanıdır. Bir örnek

Abdestin, orucun, namazın faydalarını hepimiz duymuşuzdur, ama şunu hiç duydunuz mu sorarım.

Müslümanlar ellerini açıp dua ettikten sonya ellerini yüzlerine sürüp amin derler ya, işye eller açık olduğu zaman havada bulunan elektromanyetikler ve iyonlar üstte birikir ve yüze doğru itildiğinde olağan üstü bir masaj etkisine sebep olurmuş

Zaten Nasa satır satır kuran inceleyip araştırmalarını ona göre yönlendiriyormuş

Yaaa

bunun gibi daha neler neler :D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hazırlayanlar: Dr. Meteor.Yük.Müh. Serdar Bahadır

Prof. Dr. M. Zeki Karagülle, İstanbul Üniversitesi. İstanbul Tıp Fakültesi, Tıbbi Ekoloji ve Hidroklimatoloji Anabilim Dalı

Güneşte üretilen ve uzayda her yöne yayılan, çok büyük miktardaki enerjinin bir bölümü , ya doğrudan ya da atmosferde saçılarak yeryüzüne ulaşır. Yeryüzündeki yaşamın ana kaynağı olan güneş enerjisi farklı dalga boylarında olup; kısaca UV (mor ötesi ), görünür ve IR (kızıl ötesi ) ışınlar olarak ayrılabilir. Güneşten gelen enerjinin insanlar üzerine etkileri de bu dalga boylarına göre farklılık gösterir.

Güneş ışınlarının yere ulaşan, ısıtıcı etkiye sahip kısımları ( en fazla IR ve IR’ ye yakın olan görünür ışın kısmında ) çeşitli yüzeyler tarafından soğurulur ya da yansıtılır. Güneşten gelen enerjinin soğurulması sonucunda yüzeyin sıcaklığı yükselir. Isınan ve kendisi de yeni bir ısı kaynağı oluşturan yüzeyler üstündeki havayı ve çevresindeki diğer maddeleri ısıtmaya başlar. Bir siper içinde, gölgede ölçülen ve hava durumu raporlarında verilen hava sıcaklığı 25 -35 º C arasında seyrederken; bulutsuz havada beton bir yüzeyin 1 metre kadar üzerinde, güneşe yönlendirilmiş küresel güneş termometresinin gösterdiği sıcaklıklar, yaklaşık olarak 60-70 º C seviyesindedir. Bu demektir ki, güneş ışınlarına doğrudan maruz kalan insanlar hem güneşin hem de ısınmış beton ve asfalt yüzeylerin ısıtıcı ışınlarına hedef olmaktalar. Beton ve asfalt oranının çok yüksek olduğu kentlerimizde yaşayan insanlar, kırsal alanlarda yaşayanlara göre daha fazla ısı yüküne maruz kalmaktalar. Bunun ana nedeni kentlerimizde gölgelenmiş (doğal veya yapay) alanların az olmasıdır. Özellikle nemli, sıcak ve rüzgarsız hava koşullarında ( bunaltıcı sıcak ), güneşte kalma süresine de bağlı olarak, insanlarda halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, çalışma isteğinin azalması, kaslarda kramplar, bayılma gibi sağlık sorunlarının yanı sıra şiddetli ısı çarpması (heat stroke) sonucunda şuur kaybı, inme ve ölüm olayları da görülebilmektedir. Açık renk, sentetik olmayan bol giysiler ve şapka kullanmak bunların yanı sıra bol sıvı almak sıcak strese (aşırı ısı yüküne) karşı alınabilecek en basit korunma yöntemleridir. Ancak en radikal önlem, güneşin en etkin olduğu özellikle 10.00-16.00 saatleri arasında gölgede kalmak veya güneşte kalınan süreyi kısaltmaktır.

Güneşten gelen enerjinin içinde UV ışınları % 6.3 gibi küçük bir paya sahip olmasına rağmen, farklı dalga boylarında önemli biyolojik etkileri (anti-bakteriyel etki, D vitamini sentezi, eritem oluşumu ve albümin koagülasyonu vb.) olduğu bilinmektedir. Yeryüzüne ulaşan UV ışınlarının büyük bir kısmını dalga boyu 315-400 nanometre ( 1nm.= 10-9 m. ) olan UVA ışınları oluşturmaktadır. Yerden yüksekliği yaklaşık olarak 15-40 kilometreler arasında yer alan ozon (O3) tabakasının, çeşitli kimyasallar tarafından bozulması sonucunda yeryüzüne zararlı UVB (dalga boyu 280-315 nm ) ışınlarının geldiği öngörülmektedir. UVB’nin büyük bir kısmı ve çok daha tehlikeli olan UVC’nin (dalga boyu < 280 nm.) hemen hemen tamamı üst seviyelerdeki ozon tarafından tutulmaktadır. Ancak yeryüzüne ulaşan bir kısım UVB’nin DNA yapısı üzerinde zararlı etkilerinden dolayı melanom ve diğer tip deri kanserlerindeki artışın sorumlusu olduğu düşünülmektedir. Bunun yanı sıra UVB’nin bazı maddeler, bitkiler ve deniz organizmaları üzerine zararlı etkileri olduğu da bilinmektedir .

Yaz aylarında güneşlenerek bronzlaşmak tenimize hoş bir görünüm sağlayabilir. Ancak, güneşin UV ışınlarına uzun süreli maruz kalmak ağrılı güneş yanıklarına neden olabildiği gibi; deri kanseri, derinin çabuk yaşlanması, katarakta bağlı körlük ve diğer göz sorunları gibi daha önemli sağlık sorunlarına da yol açabilmektedir. Zamanlarının çoğunu güneşte oynayarak geçiren 18 yaş altındaki nesil önemli bir risk grubu oluşturmaktadır. Bu konuda diğer bir risk faktörü de insanların deri tipiyle ilgilidir. Açık ten, göz ve saç rengi olan insanlar koyu ten, göz ve saç rengine sahip olanlara göre daha fazla risk altındadır .

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Dünya Meteoroloji Örgütü (WMO), Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) gibi kuruluşların 1995’de yaptığı toplantıda , insanların UV’nin zararlı etkileri konusunda uyarılması ve eğitilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır. Sonuç olarak , ozon tabakasındaki değişimler ve bulut aktiviteleri izlenerek yere ulaşan UV ışınlarının toplamı UV-indeks değeri ile gösterilerek hava raporlarında halka duyurulması benimsenmiştir. Güneş ışınlarına maruz kalan insanlar için genel olarak UV-indeks 0-2 ile çok düşük, 3-4 ile düşük, 5-6 ile orta, 7-9 ile yüksek ve 10+ ile çok yüksek risk derecelerini göstermektedir.

Ekvatora yakın birçok ülkede yıl boyunca UV- indeks 10+ seviyesindedir. Türkiye’nin de içinde bulunduğu kuşakta ise temmuz ayında öğle saatlerinde, bulutsuz bir havada UV-indeks 8-10 değerleri arasındadır. Güncel olan UV-indeks değerlerine ya da bölgesel haritalara meteorolojik bilgi sunan çeşitli İnternet sitelerinden ulaşmak da mümkündür.

Gölgede kalmak ya da öğle saatlerinde güneşte kaldığımız süreyi kısıtlamak, bizi hem ısı çarpmasından hem de UV ışınlarının zararlı etkilerinden koruyabilen en doğal yöntemdir. Aslında, UV ışınları atmosferde kuvvetli bir şekilde saçıldığından, gölgede olan insanların bile tenleri bronzlaşmaktadır. Zorunlu olarak güneşte kalanlar ya da deniz kenarlarında tatilde olanlar için geniş kenarlı beyaz şapkalar, en az SPF-15 (Sun Protection Factor-SPF ) ve daha yüksek koruyucu faktörlü güneş kremleri ile UV ışınlarını geçirmeyen güneş gözlükleri kullanmaları önerilmektedir.

Son olarak denilebilir ki; siz, siz olun en kızgın olduğu öğle saatlerinde güneşe sakın meydan okumayın.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyide Cübbeli senin bu yazdıkların sadece Çöl iklimi için ki dünyada sadece bu iklim hakim değil..  Zira Allah'ınız güneşli memleketler dekiler kapansın da dememiş.. Kuzey ülkelerinde yaşayanlar o dediğin zararlı UV ışınları için her yıl milyarlarca dolar para döküp güneşli yerlere gidiyorlar.. İşi bilimselliğe dökecem diye iyice İslam'ın yani Allahınızın ne kadar cahil olduğunu ortalığa sermişsin.. Zira senin bilimsel diye verdiğin yazıdaki güneş bütün dünyayı Arap çölleri gibi kavurmamaktadır.. İşi yüzdeye vurursan güneşin Arap çöllerinden daha az olduğu iklimde yaşayan insan sayısı çok daha fazladır.. 

Ayrıca Uzak doğulular güneşten korunmak için öcü gibi  giyinmek yerine bir şemsiye ile işi çözmüşlerdir.. 

Sana soru:

Madem güneşten korunmak için örtünüyorlar da iki üç tel saçın güneşe maruz kalmasının zararı nedir?

İsveç, Kanada gibi güneşten mahrum memleketlerde yaşayan bacıların kapanmasının tıbbi faydaları nelerdir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yok Mohammed burada yasayan bacilar olayi cözmusler gunesi gördü mü, "günesi gördüm" diyen soyunuyor, ne Bitlis'te 5 minare varmis, ne Stockholm'de, ne New york'ta akillarina bile gelmiyor, acilmanin tibbini faydalarindan sonuna kadar yararlaniyorlar emin olabilirsin. Tek dertleri musluman ülkelerden gelen öküzlerin kendilerini tren sanmasi,yoksa burada yilda 1 hafta gördügümüz günes bizi bozar diye kendini kimsenin kara carsaflara sokacagi yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyide Cübbeli senin bu yazdıkların sadece Çöl iklimi için ki dünyada sadece bu iklim hakim değil..  

 

Sana soru:

Madem güneşten korunmak için örtünüyorlar da iki üç tel saçın güneşe maruz kalmasının zararı nedir?

İsveç, Kanada gibi güneşten mahrum memleketlerde yaşayan bacıların kapanmasının tıbbi faydaları nelerdir?

Soğuktan korunmak, üşütmemek için. :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

el ve yüzden alınan güneş ışığı vücudun ihtiyacı olan gereksinimler için kâfidir.... Tabi maksat kıç-baş göstermek ve bronzlaşmak değilse....

Kaç defa kundaktaki bebe gibi sarmalanıp dışarı çıktın sadeceta? Bir kadın kendini Temmuz sıcağında, İstanbulun neminde pardesü içinde nasıl hisseder nereden biliyorsun sadeceta? Aralık ayında da vücut güneşten vitaminini sadece el ve yüz açıkta olduğunda alabiliyor mu sadeceta? Alabiliyorsa neden Istanbul Büyüksehir Belediyesi Kadin ve Aile Sagligi merkezlerine başvuran her iki sıkmabaştan birinde kemik erimesine rastlanıyor sadeceta?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben el ve yüz de kapalı zannediyordum, farz olmasa da sünnet diye biliyordum ...

O zaman vucüdun ihtiyacı olan gereksinim nereden girecek tam olarak?

Yani garip bir tanrı bu, kıçı yapan o, başı yapan o, bronzlaşmaya neden olan pigmenti yapan da o, sonradan da yasaklayan adam da o

Link to post
Sitelerde Paylaş

el ve yüzden alınan güneş ışığı vücudun ihtiyacı olan gereksinimler için kâfidir.... Tabi maksat kıç-baş göstermek ve bronzlaşmak değilse....

Ne diyorsun lan sen gerizekalı öküz. Başı açık diye kıçı başı açıkmı oluyor.

Dünyadaki bütün kapalıların anasını bacısını ... ozaman bizde böyle tepki verelim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

el ve yüzden alınan güneş ışığı vücudun ihtiyacı olan gereksinimler için kâfidir.... Tabi maksat kıç-baş göstermek ve bronzlaşmak değilse....

Asıl sorunu görmezden gelmektesin.. Arap çölleri dışında güneş görmeyen memleketler var. Oralardaki kadınlar neden kapansın?

Ayrıca aynı Allah erkekleri neden kapatmıyor? Madem kapanmanın tıbbi yararları var neden Allah erkeğin bu yararlardan faydalanmasını istememiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş

bir hadiste şöyle derdi , kaynağını hatırlamıyorum ..

Türbanı sıcak havalarda da takan ve artık takat getiremeyenlere cevap dinimizden ;

Unutmayın ki cehennem daha sıcak !

Hadi müjdelenin o halde diyorum bende.. allah komutanmış gibi konuşuyor ve de karşısındakiler askerleriymiş resmen , karşısındaki can değil sanki .

Link to post
Sitelerde Paylaş

türbanı inancı gereği takan bayan usanmaz bundan hiç bi zaman! onurlanır .

erkekler niye kapanmıyormuş yav sizde giyinmiyormusunuz* sizede tesettür var,güneş ışığı d vitamini evet eşarp ve kıyafet giyiyoruz çelikten zırh değil!

prof. biraz abartmış kötü etkisi yoktur zararsızdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ne diyorsun lan sen gerizekalı öküz. Başı açık diye kıçı başı açıkmı oluyor.

Dünyadaki bütün kapalıların anasını bacısını ... ozaman bizde böyle tepki verelim.

Değmez , hiddetlenme böylelerine yoldaş :)

Anlayışlı olmak lazım bu yolda tırmanırken doruğa doğru...

Link to post
Sitelerde Paylaş

türbanı inancı gereği takan bayan usanmaz bundan hiç bi zaman! onurlanır .

erkekler niye kapanmıyormuş yav sizde giyinmiyormusunuz* sizede tesettür var,güneş ışığı d vitamini evet eşarp ve kıyafet giyiyoruz çelikten zırh değil!

prof. biraz abartmış kötü etkisi yoktur zararsızdır.

Ee kadınlar neden erkekler gibi giyinmiyor o zaman?

Allah neden kadınlar gibi  güneşten korunmak için erkeklere saçlarını kapatmayı emretmemiş?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 years later...

Kafanız çok dağınık hiçbir şey düşünemiyorsanız beyninizin sağ ve sol lopları ittirmeden çalışmıyorsa kare ebatlarında tampon bir örtüyü başınıza koyup hafifçe sıktırarak ortalığı toplayabilir enfes bir dengeye sahip olabilir ardından bombardımana geçebilirsiniz.

Her durumdan mucize ve şifa bulan forum üyelerimiz için züper bir bilgilendirme :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...