Jump to content

Yükselen İslam Teknolojileri


Recommended Posts

1- Reverse Back / Teleportation with Bismillah - Bismillah ile Gerisin Geri getirme / Işınlama

Saliha bir kadının, münafık ve cahil bir kocası vardı. Bu kadın " Bismillahirrahmanirrahim " diye besmele çekmeden, hiçbir işine başlamazdı. Kocası,onun bu haline kızar, kadıncağıza yapmadığı eziyeti bırakmazdı. O saliha kadın ise, kocasının eza ve cefalarına sabreder ve onun doğru yola gelmesi için Allah'a dua ederdi.

Birgün,kadının kocası iyice öfkelenmişti..Karısına yapacağı eziyet ve kötülük için bir bahane arıyor ve kendi kendine :

" Şuna bir oyun çevireyimde görsün ; bakalım onu rezil olmaktan kim kurtaracak ? " diye söylenip duruyordu. Başkalarına açıkça söyleyemediği inkarcılığı,artık bütün çirkinliğiyle,içinde dolup taşmıştı.

Hanımını çağırdı,ona bir kese altın vererek :

- Bunu iyi sakla !!! diye tenbih etti. Kadında kocasının emri üzerine hemen gitti,besmeleyi çekerek keseyi iyice sakladı. Bu arada kocasıda onu gizlice takip ediyordu. Sonra karısının haberi olmadan keseyi, karısının sakladığı yerden aldı. İçindeki altınları boşaltarak, keseyi derin bir kuyuya attı. Aradan çok geçmeden karısını çağırdı ve :

- Sana verdiğim bir kese altını hemen getir. dedi.

Kadın koştu ; keseyi sakladığı yere,

" Bismillahirrahmanirrahim " diyerek elini uzattı.

Tam o anda, Allahu Tealanın emriyle, kese kadının sakladığı yerde içindeki altınlarla beraber aynen duruyordu. Islanan keseden suları damlıyordu. Kadın kesenin neden ıslak olduğunu anlayamadı ve keseyi kocasına getirdi. Adam içi altınla dolu keseyi görünce çok şaşırdı ve karısının söylediklerinin ne kadar doğru olduğunu anladı.

Sonra karısına ;

- Sana çok zulmettim,çok canını yaktım,beni affet. diye yalvarmaya başladı. Allah'a tevbe ve istiğfar etti. İbadetlerine bağlı bir insan oldu. O günden sonra dua ve yakarışlarında hep şöyle derdi ;

- Ya Rabbi ! Bana dünyam ve ahiretim için hayırlı, Saliha bir kadını eş olarak verdiğin için,sana hakkıyle şükretmekten acizdim,beni affet Alah'ım...

O saliha kadın ise ;

- Ya Rabbi ! Sana şükürler olsun ki,duamı kabul edip kocamı salihlerden eyledin,diye dua ediyordu.

2- Speaking Bucket - Konuşan Kova (Canlı/Cansız Materyal Konuşturma ve Bilinçlendirme Teknolojisi)

Bir zamanlar efendisinin evine her gün nehirden su taşıyan bir köle vardı. Köle boynunda taşıdığı bir sopanın iki ucuna birer kova asar, bu kovaları nehirden aldığı su ile doldurur ve eve getirirdi.

Ancak kovalardan birisi birkaç yerinden delinmiş eski bir kovaydı. Dolayısıyla, nehirde ağzına kadar doldurulan suyun ancak yarısını tutabilirdi eve kadar. Diğeri ise yep yeni ve sağlam bir kovaydı. Suyu hiç sızdırmadan taşırdı. Tam iki yıl bu böylece devam etti. Sucu köle nehirde iki tam kova dolduruyor, efendisinin evine geldiğinde ise geriye sadece bir buçuk kova su kalıyordu.

Deliksiz kova bu başarısıyla gurur duyuyor ve ?Ben işimi tam görüyorum? diyerek böbürleniyordu. Zavallı delik kova kusurundan dolayı utanıyor ve kendisinden beklenenin sadece yarısını yapabildiği için hep üzülüyordu. İki yıl boyunca deliğinden su sızdırmayı içine sindiremediği için, bir gün dile gelip nehir kenarında sucuya şöyle dedi:

-Ey sucu insan! Kendimden utanıyorum ve senden özür dilemek istiyorum.

-Niye ki? diye sordu sucu.

-Neden utanıyorsun?

-İki yıl boyunca, yan tarafımdaki çatlaklar yüzünden sular akıp gitti ve yükümün sadece yarısını efendinin evine götürebildim. Benim kusurum nedeniyle sen de gayretlerinin karşılığını tam alamıyorsun.

Sucu eski delik kovaya acıdı ve şefkatli bir sesle şöyle dedi:

-Efendinin evine dönerken, yol kenarındaki çiçeklere bir dikkat et istersen.

Gerçekten de, tepeye çıkarken, delik kova yol kenarındaki enfes yaban çiçeklerini gördü ve bu onu birazcık neşelendirdi. Ama yolun sonunda yine kederlendi, çünkü yükünün yarısını yine çatlaklardan akıtmıştı. Bu başarısızlığından ötürü sucudan yine özür diledi. Sucu kovaya şöyle dedi:

-Yolun sadece senin tarafında çiçekler açtığını, diğer tarafında hiç çiçek olmadığını farketmedin mi? Bu neden böyle biliyor musun? Ben senin delik olduğunu baştan beri biliyordum ve bundan faydalanmak istedim. Senin tarafındaki yol kenarına çiçek tohumları ektim. Ve her gün dereden dönerken onları sen suladın. İki yıl boyunca bu güzel çiçeklerle efendimin masasını süsleyebildiysem, bu senin sayende oldu. Senin sayende, efendimin odası böylesine güzelleşti.

Görüldüğü üzere hep hidayet, hep hidayet!

Bazen insan bu kadar hidayet fazla diye düşünmüyor değil!

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman otomobil de icat edilmişti bir ara.

Arabayı çalıştırınca bismillah çekiyormuş, kaza anında şehadet getiriyormuş, abdestsiz binince alarmı ötüyormuş, kadın erkek yan yana oturunca kapı kilitleri kapanmıyormuş, yolda açık saçık bir kadın görüldüğünde destur çekiyormuş araba falan.

(Ben uydurdum, gerçek sanılmasın)

:D

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman otomobil de icat edilmişti bir ara.

Arabayı çalıştırınca bismillah çekiyormuş, kaza anında şehadet getiriyormuş, abdestsiz binince alarmı ötüyormuş, kadın erkek yan yana oturunca kapı kilitleri kapanmıyormuş, yolda açık saçık bir kadın görüldüğünde destur çekiyormuş araba falan.

(Ben uydurdum, gerçek sanılmasın)

:D

Güzel tasarım :)

Hatta kadın şoför kullanıyorsa polis arabası sireni ve dönen ışık gibi bir şey koyulur arabaya ve "Namahrem" "Namahrem" diye gider gideceği yere :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

besmeleyle başlanmayan işin sonu güdük olur...

yani iş çok iyi sonuç vermez...

şimdi bu ne demek...

besmele de büyüsel bir güç mü var...

besmele çekince bir takım gizil güçler şeyler işe karışıp ol işin düzgün olması için faaliyetmi yapıyorlar...

dini bir üfürükçü efsuncu gözüyle anlarsak böyle şeyler çıkarımlayabiliriz...

halbusem olay nedir...

besmele nedir...

rahman ve rahim allah adıyla demek...

yani...

esirgeyici ve bağışlayıcı allah adı ile bu işe başlıyorum...

allah adına demek doğruluk iyilik adalet adına demek...

yani bu işi ancak doğru bir amaçla yapacağım...

yaparkende merhametli şefkatli dikkatli erdemli olacağım...

besmele çeken bunu demiş oluyor...

eğer böyle de yaparsa yaptığı iş başarılı olur...

iyi amaçla bir işe başlamak ve o işi yaparken gereken dikkati özveriyi sevgiyi ve ilgiyi göstermek o işin sonunu başarılı kılar...

yok böyle olmazda...

kötü amaçla başlamak yani allah adına yapmamak...

ve o işi yaparken şefkatsiz dikkatsiz merhametsiz sevgisiz davranmak o işin sonunu güdük yapar verimsiz olur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam ile mistizmin iç içe geçmişliğinin birer kanıtıdır bu öyküler. "Bir şeyi çirkin görürsünüz, belki o hayırdır" mistizmi islamda çok yaygındır. Şöyle birşey yazayım takvim yaprağından;

Muhammet, hicretin altıncı yılında (Zilkade 6 / Mart 628), 1500 kadar ashabıyla medine'den sırf umre için(!) yola çıktı. Muhammet ulayu(ve)1500 kişilik ashab, Zülhuleyfe'de ihrama girip 70 kadar kurbanlık develere nişan vurdular. Zülhuleyfe'den Hudeybiye'ye geldiler. İşte burada Kureyşliler ile bir musalaha akdolundu (Sulh/Barış antlaşması yapıldı) ki buna, Hudeybiye Musalahası denir. Bu yapılan barış antlaşması (musalaha)'nın koşulları, görünüşte müslümanlar için ağır ise de gerçekte, fütuhata sebep olacaktı ileride. Yani mekke'nin fethine. Hudeybiye Antlaşmasının ardından 1500 kişilik ashabın Medineye dönüşlerinde Fatih süresi indi.

Ağır yükümlülük gibi görünen Hudeybiye Antlaşması sayesinde islam, bütün arap yarımadasına yayıldı. Çünkü barış süresince 1500 ashab, islamın propagandası sayesinde sayılarını 8,500 kişi daha artırdılar. Misyonerlik açısından Hudeybiye Antlaşması bir fırsat oldu. Hudeybiye Antlaşmasının yalnızca 2 yıl sonrasında (11 Ocak 630) Muhammet, Mekke'nin Fethine 10,000 ashab ile gitti. 8,500 kişilik artış, Hudeybiye Antlaşması süresince islam misyonerliğinin bir başarı ürünü oldu. Bu örnekle, başlangıçta çirkin gibi görünen olaylara sabredilmesinin gerektiği savlanır. Oysa arkasında, Muhammet ulayu yoldaşlarının kurnaz stratejileri vardır.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 5 years later...

İran ve Türkiye bir araya gelip her iki ülkeninde ihtiyaç duyduğu sivil ve askeri uçak yapamıyorlar. Ama dünyada böyle kolektif işbirliği yapan büyük firmalar varken, birbirine sınır 2 ülke beceripte 1 uçak üretim şirketi kuramıyorlar. Kenan evren diyesi gibi, "dinimiz bir, sınırımız bir ve aynı allaha inanıyoruz" ama sonuç alamıyoruz!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...