Jump to content

Evrim Teorisi konusunda surpriz


Recommended Posts

Sosyal evrim sahasında başka türlü davranış yordamı yok. Yaratılış düşünç erkinin çevresinde isen, evrim kuramını hoşgörmeyi bırak, başkalarını da düşünen özgeci/altruizm içeriğine iye olduğun davranışlarını bile kaybedersin.

Müslüman olup evrimi kötülemeyen kişilerde, kurnazlık kıpırtısından başka birşey bulunmuyor.

Bu karikatür hem kötü çizilmiş hem de gerçeği yanlış yansıtıyor. Olaya böylesi yüzeysel ve çocuksu bakarsan dinci doğmatik yerine dinsiz bir doğmatik olacaksın.

Selam,

Edip

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 137
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Anlıyorum bu konudaki huzursuzluğunuzu. Anlıyorum niye hiç incelemeden hemen Yunan hikayeleri deyip ezberlediklerinizi tekrarlamanızı. Farkınız yok dincilerden.

Darwin'in zamanındaki Hristiyanlar tarafından tezini müslümanlardan öğrenmekle suçlaması bile ilginizi çekmeliydi. Bugünkü Sünnilerin ve Şiilerin neden İbni Sina, İbni Rüşd, İbni Haldun, İbni Heysem ve daha nice Kuran izleyicisi bilimadamlarını mürted kabul ettikleri de ilginizi çekmeliydi!

Selam,

Edip

Sevgili Edip,

İnsanlar dogma deyince ilk akıllarına gelen teoloji ve Tanrı inancı ve dinler geliyor. Çünkü bu yine aynı oyunun dayatma unsurları. Başka türlü ekmeklerini piyasaya süremezler çünkü.

Elimde benimde Türkçe güzel bir kaynak var konunla ilgili. Fırsat buldukça bu başlığa yazacağım onları. Lakin makaleni İngilizce bilmeyenler için Türkçeye çevirebilirsen bizde faydalanmış olurum diye düşünüyorum.

Ama ben en çok şunu merak ediyorum ve bu konuda ateist arkadaşlar bize cevap verirse sevinirim.

Direk soruma direk cevap istiyorum, anibal bunun yerine süper zenciyi lütfen getirmesin!!!

Evrim teorisi, bir Tanrıyı nasıl dışlar?

Sorumuz bu.

Çünkü evrime karşı yaratılış yine bize ateistler tarafından dayatılıyor ne yazıkki. Aksi halde müslüman olmamakla, dinden çıkmakla ve deist vs olmakla yine aynı ateistler tarafından itham ediliyoruz.

Kendi dogmalarınıda görmeleri umuduyla diyorum.

Selamlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlıyorum bu konudaki huzursuzluğunuzu. Anlıyorum niye hiç incelemeden hemen Yunan hikayeleri deyip ezberlediklerinizi tekrarlamanızı. Farkınız yok dincilerden.

Darwin'in zamanındaki Hristiyanlar tarafından tezini müslümanlardan öğrenmekle suçlaması bile ilginizi çekmeliydi. Bugünkü Sünnilerin ve Şiilerin neden İbni Sina, İbni Rüşd, İbni Haldun, İbni Heysem ve daha nice Kuran izleyicisi bilimadamlarını mürted kabul ettikleri de ilginizi çekmeliydi!

Selam,

Edip

Senin bilmediğin Darwin'i Darwin yapanın evrimin mekanizmasını anlaması ve aktarmasıdır. Doğal seleksiyon olayını 50 sene boyunca gözlemlemiş; deneyler ve gözlemlerini kendi kitaplarında anlatmıştır. Darwinden önce de canlıların değişime uğradığını söyleyen bilim adamları oldu. LAmark gibi. Ancak onlar bu işin mekanizmasını ortaya koyamıyordu. Gene de akıllarında olanı bir şekilde aktardılar. Lamark zürafaların boylarının uzun dallara erişme isteği ile uzadığını söylemiştir. Düşüncesini bir örnek ile gösterebilmiştir. Ama mekanizma konuusunda da yanılmıştır.

Şimdi siz geliyorsunuz birkaç İbn ile başlayan isim sayıyorsunuz. Onların tek sözünü ettiği ise tekamül kelimesidir. Ancak akıllarında nasıl bir tekamül vardı, ne gibi örneklerle evrime ışık tuttular anlatamıyorsunuz. Bu İbn hazretlerinin evrime ne gibi örnekler verdiğini burada bizlere aktarabilir misiniz?

Aynı hata İsaac Newton dan önce yerçekiminden bahsedilmesi geyiğinde de mevcut. Newtonu newton yapan ahanda yerçekimi var demesi değildir. Bunu denklemle ifade etmesidir. Yani q= k x m1 x m2 / x2 dir. Hangi İbnin senin böyle bir denklem ortaya koydu.

Bu arada istediğin kadar uğraş din ile evrimi birleştiremezsin. Evrim tanrı eliyle yaratılmayı bir kenara atmış, doğal seleksiyonun tesadüfi olayları ile bir biçim değiştirmeyi kabul etmiştir. Yani senin biçimin tanrı öyle istediği için değil tamamen Dünyaya ait tesadüflerin bir sonucudur. Bir gün uzayda farklı bir medeniyet bulunursa tamamen organ ve yapı özellikleri bizlerden farklı olacaktır. Bu da evrimin tesadüfi olduğunu bir kere daha gösterecektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Charles Darwin,

Ben senin yazılarını özellikle bilim başlığında yazdıklarını severek okuyorum. Lakin burada yazdıkların tamamen senin önkabullerin üzerine kurulu. Şöyle izah etmeye çalışayım.

Neden denklemleyemediler diye sormuşsun. İyi ama bilgi sürekli gelişen bir unsur. 10 yıl önce ile bugün arasında bilgide bu kadar uçurum var iken söylenilen şahısların zamanındaki bilgisi ile ondan sonrakilerin bunu formüle eden açıklamaları arasındaki kıyaslaman tutarlı bir çıkarım değil. Zira öncekilere bilgisiz, sonrakilere bilgili der gibi bir halin var.

Hepimiz çok iyi biliyoruzki herkes kendi çağının algısı ve bilgisi ile bilim üretir. Bunda sanırım hemfikir olmamız gerekiyor.

Su var olduğundan beri insan tarafından bilinen bir gerçek. Ama elementlerin bulunması ile su formülize edilebilmiştir ve bu formul bilinen suyun suluğuna asla zeval getirmemiştir. Su yine aynı sudur yani.

Gelelim evrim ve Tanrı algısına. Tanrı yaratıcıdır. Bir varlık yaratıcı olarak nitelendirildikten sonra onun için yaratmanın şekli sınırlandırılamaz. Bunun içine değişen/gelişen her tür yaratma girecektir ve girmek zorundadır.

Eğer sen kutsal mitlerdeki Adem kıssasını baz alarak bu olaya bakarsan elbet bugünkü evrim algısı ve bilgisi ile Tanrıyı sahanın dışına çıkarmak durumunda kalacaksın.

Benim biyoloji vs bilgim çok az ve sınırlı. Bunu sana o literatürde anlatamam ama basit bir mantıksal argüman ile anlatabilirim.

Biliyoruzki bugün sesten hızlı uçaklarımız var. Örnek olarak bu Tanrı olsun diyelim.

Şimdi uçağın tanımı sesten hızlı oluşundan dolayı bu uçak ses hızının altında gidemez diye dayatabilir miyiz?

Hayır, dayatamayız.

Gücü bellidir uçağın, sesten daha ileri bir hıza ulaşmıştır. Ama istemesi dahilinde ses hızının altında da seyir edebilir.

Lütfen Tanrı algımızı yeniden gözden geçirelim diyorum ben.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili arkadaşım. Bahsedilen kişiler elbette sıradan insanlar değiller. İbn bilmemne ler de kendilerine göre katkı sağlamış olabilirler. Ancak bilimde işler böyle yürümüyor. Birşeyin olduğunu iddia etmek bilim yapmak değildir. Bilim yapabilmeniz için mekanizmasını ortaya koymalı ve bu ortaya koyduğunuz mekanizma ya da kanıt üzerinden diğer insanları ikna etmelisiniz.

Örneğin Hekim Sinan'ın hastalıkların tohumlarla ürediği tezini ele alalım. Bu tohumlara mikrop diyebilir miyiz? Hekim Sinan sadece tohum demiştir. Bu tohumlerı gösteremediği gibi bitki tohumu gibi tohumlardan mı bahsetmiştir bilemiyoruz. Bir şekilde bizler onun sözlerini şimdiki bilgilerimizle bağdaştırıyoruz. Onun zamanında elbette mikroskop yoktu ve mikropları göremezdi. Ancak sezarın hakkını sezara verelim. Tohumlardan bahsetmesi Hekim Sinan'ı mikrobu ilk bulan kişi yapmaz. Kendine ait bir fikri olduğunu gösterir hepsi bu.

Aynı nedenlerle tekamülden bahsetmeleri adı geçen kişileri birer evrimci yapmaz. Bahsettikleri tekamülün bugünkü evrim anlayışı ile aynı olduğunu kim söyleyebilir. Onların kendilerine ait fikirleri vardı desek de, evrimden bahsediyorlar diyemeyiz.

Yaratıcı olayına gelirsek verdiğiniz uçak örneğine benzer bir önrek verelim. Diyelim ki hepimizin gözleri bağlı ve bir şekilde uçtuğumuzu biliyoruz. Siz süpersonik bir uçakta uçtuğunuzu söylüyorsunuz. Bu uçak isterse yavaşlar, isterse hızlanır. Ancak ben elimi cebimden çıkarıp dışarıyı yokluyorum. Üzerinde olduğumuz şeyin bir uçak değil bir balon olduğunu hissediyorum.

Göremediğiniz şeyler hakkında fikir beyan edebilirsiniz. Buna inanç denir. Ben inanmayı değil bilmeyi yeğlerim. Bilemediğim konularda da fikir beyan etmem. Ancak mantığım hiçbir fonksiyonu olmayan bir tanrının var olmasının hiçbir öneminin olmadığını söylüyor. Beynimi zorladığım zaman ise tanrı denilen bir varlığın olmasının mümkün olmadığını anlıyorum. Çünkü eğer evrenler ve kurallar üstü bir tanrıyı kendi ilkel beynim ile algılayabiliyorsam o tanrı yok demektir. Bu sadece benim sanrım demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili arkadaşım. Bahsedilen kişiler elbette sıradan insanlar değiller. İbn bilmemne ler de kendilerine göre katkı sağlamış olabilirler. Ancak bilimde işler böyle yürümüyor. Birşeyin olduğunu iddia etmek bilim yapmak değildir. Bilim yapabilmeniz için mekanizmasını ortaya koymalı ve bu ortaya koyduğunuz mekanizma ya da kanıt üzerinden diğer insanları ikna etmelisiniz.

Örneğin Hekim Sinan'ın hastalıkların tohumlarla ürediği tezini ele alalım. Bu tohumlara mikrop diyebilir miyiz? Hekim Sinan sadece tohum demiştir. Bu tohumlerı gösteremediği gibi bitki tohumu gibi tohumlardan mı bahsetmiştir bilemiyoruz. Bir şekilde bizler onun sözlerini şimdiki bilgilerimizle bağdaştırıyoruz. Onun zamanında elbette mikroskop yoktu ve mikropları göremezdi. Ancak sezarın hakkını sezara verelim. Tohumlardan bahsetmesi Hekim Sinan'ı mikrobu ilk bulan kişi yapmaz. Kendine ait bir fikri olduğunu gösterir hepsi bu.

Sevgili arkadaşım bence burada kavram kargaşası yaşıyoruz gibime geliyor.

Şöyleki: Siz diyorsunuzki onların öngörüleri sadece onların düşüncesi demeliyiz.

Peki biz sınırlı ömrümüzle bugüne kadar bize ulaşan bilgi ile bunları söylüyoruz. Ya 500 yıl sonra bu dediklerimiz daha farklı bir boyuta ulaşmış ve ele alınmış olursa ne dememiz gerekiyor. O zaman bunlarda Darwin'in düşünceleri desek yanlışlık mı yapmış oluruz. Yani tıpkı senin dediğin şey üzerinden gidiyorum. Kaldıki biz 100 yıl sonra bile yeryüzünde var olamayacağız.

İbni bilmemneler yada hekim Sinan Darwinden çok önceki dönemin insanlarıdır. Yani onlara kendi düşüncesi deyip Darwine kendi bilmesi ve tanıtlaması deme arasında ben bir fark göremiyorum açıkcası.

Aslında bunların nasıl tanımlandıkları da benim açımdan zerre önem teşkil etmiyor. Benim ilgi alanıma bilginin insan kullanımına nasıl servis edildiği, ben bir tek bununla ilgileniyorum.

Biliyoruzki evrim bize Tanrı'yı dışlayarak sunuluyorsa ki sunuluyor, yani bir önkabulün yerine başka bir önkabul şeklinde sunuluyorsa ben burada art niyet arıyorum. Benim bu işteki en büyük kaygım işte bu.

Aynı nedenlerle tekamülden bahsetmeleri adı geçen kişileri birer evrimci yapmaz. Bahsettikleri tekamülün bugünkü evrim anlayışı ile aynı olduğunu kim söyleyebilir. Onların kendilerine ait fikirleri vardı desek de, evrimden bahsediyorlar diyemeyiz.

Yaratıcı olayına gelirsek verdiğiniz uçak örneğine benzer bir önrek verelim. Diyelim ki hepimizin gözleri bağlı ve bir şekilde uçtuğumuzu biliyoruz. Siz süpersonik bir uçakta uçtuğunuzu söylüyorsunuz. Bu uçak isterse yavaşlar, isterse hızlanır. Ancak ben elimi cebimden çıkarıp dışarıyı yokluyorum. Üzerinde olduğumuz şeyin bir uçak değil bir balon olduğunu hissediyorum.

Göremediğiniz şeyler hakkında fikir beyan edebilirsiniz. Buna inanç denir. Ben inanmayı değil bilmeyi yeğlerim. Bilemediğim konularda da fikir beyan etmem. Ancak mantığım hiçbir fonksiyonu olmayan bir tanrının var olmasının hiçbir öneminin olmadığını söylüyor. Beynimi zorladığım zaman ise tanrı denilen bir varlığın olmasının mümkün olmadığını anlıyorum. Çünkü eğer evrenler ve kurallar üstü bir tanrıyı kendi ilkel beynim ile algılayabiliyorsam o tanrı yok demektir. Bu sadece benim sanrım demektir.

Tamam işte bilmeyi güzel tariflemişsin. Burada ben süpersonik bir uçakta uçuyoruz diyorum, sen ise hayır balon ile uçuyoruz diyorsun. Burada bir sıkıntı yok. Balon ile uçtuğumuz bilgisi benim kabulümden daha gerçekçi ise elbet ben balonu kabul edeceğim.

Lakin esas nokta şurası.

Bu evrim konusunda bize denilen şu:

Hayır biz uçmuyoruz!!!

İyide uçtuğumuzu bile bile bunu söylemek doğru bir bakış mı? Ben bunu anlatmaya çalışıyorum.

Bilimsel bakış elbet nesnel çıkarımlara ve deliller ve ispatlara dayanır.

Ben sana Tanrı bizi evrimle yarattı deyince senin kabulün dışında bir şey daha var, oda inanç.

Sende hayır evrimle oluştuk ama Tanrı yok demende, senin kabulünü başka bir inanç temeli üzerinden bana anlatmaktan öte birşey değil.

Lütfen. :)

Çünkü şunu çok iyi biliyoruzki Tanrı için var diyende, yok diyende onun nesne cinsinden kanıtlanamayacağını çok ama çok iyi biliyor.

Bu yüzden nesne cinsinden kanıtı olmayacak birşeye kanıtı yok ve ben bilmeye önem veririm demek boş geliyor bana. Üzgünüm ama böyle.

Bende bilmeye en az sen kadar önem veriyorum, buna adın kadar emin olabilirsin.

Ama bu bildiklerim için bunun bir yapanı var ve olmalı diye düşünüyor ve bu fikre İNANIYORUM.

tarihinde BERGÜZAR06 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim bir de anlamadığım nokta şu:

Konu biyoloji, kesin ifadeler kullananlar dinler

Konu fizik, kesin ifadeler kullananlar dinler.

Konu genetik, kesin ifadeler kullananlar dinler

Yahu bu adamların yer altında veya gökyüzünde gizli laboratuvarları, araştırma kuruluşları, deney ortamları falan mı var? :)

Nereden geliyor bu kesinlik?

Ayrıca şu da var. Bilimsel hiçbir kuruluş ya da akademik kurum, bırakın akıllı tasarımı dinlerin ileri sürdüğü en temel iddiaları bile mesnetsiz kabul ederken bu adamlar bu güçleri nerden alıyor?

Utanmaz insanlar topluluğu.

- Bilmediğiniz bir konuda "ustasız iğne olmaz" mantığıyla nasıl ahkam kesilir? felsefesi bu. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim teorisi ve evrim olgusu mantıksal olarak tanrıyı dışlamaz (tanrı kavramının mantıksal açıdan başka sorunları vardır) olsa olsa dinlerin insanları kutsayan ve karikatürize olan yaratılış öykülerini dışlayabilir. Charles Darwin'in büyüklüğü canlılar dünyasındaki değişimi farketmiş olması değildir bu değişimin yanlışlanabilir olan temel ilke ve kavramlarını doğru olarak ortaya koymasıdır. Keza ondan önce ve onunla çağdaş olarak değişimin mekanizmasına dair başka açıklamalarda yapılmış fakat onların doğru olmadığı anlaşılmıştır. Charles Darwin, evrim teorisini müslümanlar çaldı demek en hafif tabiri ile arsızlıktır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Anlıyorum bu konudaki huzursuzluğunuzu. Anlıyorum niye hiç incelemeden hemen Yunan hikayeleri deyip ezberlediklerinizi tekrarlamanızı. Farkınız yok dincilerden.

Darwin'in zamanındaki Hristiyanlar tarafından tezini müslümanlardan öğrenmekle suçlaması bile ilginizi çekmeliydi. Bugünkü Sünnilerin ve Şiilerin neden İbni Sina, İbni Rüşd, İbni Haldun, İbni Heysem ve daha nice Kuran izleyicisi bilimadamlarını mürted kabul ettikleri de ilginizi çekmeliydi!

Selam,

Edip

evet, işte tam da o bahsettiğiniz islam felsefecileri olan İbni Sina, Rüşd, Haldun, Heysem gibi kişiler Yunan'dan arap dünyasına taşınan bilgileri öğrendiler. savundukları evrim görüşü de anaksimandros ve aristoteles gibi düşünürlerin fikirlerinden ibaret. ama hiç birisi bilimsel olarak evrimi açıklamadılar. hep felsefe ile sınırlı kaldı. bu bağlamda doğal seçilimden ilk bahseden kişi de darwin'den başkası değildir.

tarihinde Suicide tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim teorisi ve evrim olgusu mantıksal olarak tanrıyı dışlamaz (tanrı kavramının mantıksal açıdan başka sorunları vardır) olsa olsa dinlerin insanları kutsayan ve karikatürize olan yaratılış öykülerini dışlayabilir. Charles Darwin'in büyüklüğü canlılar dünyasındaki değişimi farketmiş olması değildir bu değişimin yanlışlanabilir olan temel ilke ve kavramlarını doğru olarak ortaya koymasıdır. Keza ondan önce ve onunla çağdaş olarak değişimin mekanizmasına dair başka açıklamalarda yapılmış fakat onların doğru olmadığı anlaşılmıştır. Charles Darwin, evrim teorisini müslümanlar çaldı demek en hafif tabiri ile arsızlıktır.

Şu andaki gelişmiş ve evrimleşmiş tanrı kavramına bakıp evrim bunu dışlamaz demek ne derece doğrudur?

Böyle bir kavram yoktu insanlığın hiçbir evresinde. Tanrı ya da yaratıcı kavramını başlatan senaryolar bellidir. Bunların ilk halleri bellidir. Modern insanın bu ilkel düşünceleri alıp düşünce dünyasının uzak sınırlarına taşıması bu kavramın kaynağını değiştirmez. Siz deist de olsanız, uzay tanrısına da inansanız bu inancınızın kaynağı o ilkel yapıdır. Ve o ilkel yapıyı Evrim teorisi darmadağın etmektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı, mantıken mümkün olan her biçimde evreni ve canlıları yaratmış olabilir ki. İlla ki dinlerin geleneksel yaratılış hikayelerine göre değerlendiremeyiz tanrıyı. Evrim teorisine uygun bir "yaratılış" senaryosu mantıksal açıdan yanlışlanamaz. Tanrı inancının kökeni, gelişimi ile tanrı'nın kendisi farklı tartısma konularıdır.

tarihinde Dehri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Mr Edip gidin bunu Harun Yahya'ya anlatın.. 

Ayrıca o dönemin Müslüman denen bilim insanlarının ne derecede Müslüman olduğu tartışılır, zira çoğu antik Yunan eserlerinden yola çıkmıştır.. Kuran denen Arab'ın seks kitabından değil.. 

Evrim materyalistlerin anladığı manada yoktur.

müzik,güzellik,estetik kavramları evrimler açıklanamaz.

birşeyler mırıldanırlar ama açıklanamaz.

ali imran 54:

Onlar tuzak kurdular. Allah da tuzak kurdu. Allah, tuzak kuranların en hayırlısıdır.

HAYR UL MAAKİRİİN : tuzak kuranların en hayırlısı (kafirlerin,münafıkların tuzaklarını başlarına çeviren)

bu esmanın tecellilerinden biridir. kademe kademe yaratılmış görüntüsü.

ve

fussilet 11:

Sonra duman hâlinde bulunan göğe yöneldi; ona ve yeryüzüne, “İsteyerek veya istemeyerek gelin” dedi. İkisi de, “İsteyerek geldik” dediler.

biz düzenini formüle edemediğimiz sistemlere kaotik sistem deriz.

Allah'a göre ise kaos yoktur. Kaotik sistemlerin sonucunu da baştan bilir.

başlangıç koşullarına hassas bağlılıkdan dolayı başlangıç koşullarına hakim olmadığımızdan

dönüşüm ve hareket kanunlarını bilsek de

sonucu bilmediğimizden bize kaotik gelen sistemler

bu hakimiyete sahip yaratıcı için sorun değildir.

Evrim Allah'ı inkar etmek isteyenlerin düştüğü bir tuzaktır. Sazan gibi atlayıp üzerine masallar yazarlar.

Bilimsel yönleri gerçek olsa da bilimi yaratan ve hizmetimize sunan Allah'dır.

Allah'ı inkar için kullanılamaz.

Allah'ın esmalarının yansımalarını görürüz.

Hikmet,tuzak,imtihan perdesi.

ve tek tip genetik bilgi paketi olması Allah'ın birlik isminin yansımasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tanrı, mantıken mümkün olan her biçimde evreni ve canlıları yaratmış olabilir ki. İlla ki dinlerin geleneksel yaratılış hikayelerine göre değerlendiremeyiz tanrıyı. Evrim teorisine uygun bir "yaratılış" senaryosu mantıksal açıdan yanlışlanamaz. Tanrı inancının kökeni, gelişimi ile tanrı'nın kendisi farklı tartısma konularıdır.

Bu da ilginç bir şey. :)

Nerden ve nasıl çıktığını boşver, önemli olan mantıklı gelmesi demek çok ilginç.

Bu kavram hikayelerle ortaya çıktı.

Ve şu anda bu kavramın kendini gösterdiği tüm hikayeler bilimsel olarak yanlışlandı.

Tutup da bu hikayelere alternatifler ve yeni bilim kurgusal varyasyonlar ekleyenlerle uğraşılmaz sonsuza kadar.

Kısacası "Tanrı kavramının belirdiği anda dayanak olarak kullanılan tüm gerekçe ve kanıtlar Evrim tarafından yokedilmiştir" Bu 2x2=4'tür.

Sizin kafanız çalışıyor ve düşünce üretiyor diye bu alternatifleri çeşitlendirip durmanız hiçbir şeyi açıklamaz.

tarihinde ateist.bakis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben zaten hikayelere alternatifler ve yeni bilim kurgusal varyasyonlar ekleyenlerle uğraşılsın dursun demiyorum bana görede tanrı kavramı açıklayıcılığı olmayan bir kavramdır . İster tanrı de ister doğaüstü bir yaratıcı güç de ne dersen de böyle bir varlık kendi içinde tutarlı biçimde tanımlanabilir ise mantıksal olarak yadsınamaz. Gereksizdir diyebilirsin orası ayrı. Tanrı kavramı önceden farklı tanımlanmış olabilir. Tanrı tanımı, zaman içinde değişmiş olabilir ve bir çok tanrı tanımı kendi içindeki tutarsızlıklar yüzünden mantıksal olarak tamamen yadsınabilir. Olay tanrı kavramının tutarlı bir tanımında bitiyor. Kaldı ki tutarlı bir tanrı tanımının yapılabilmesi halinde bile bu tanrı'nın varlıgını ispatlamaz sadece varolmasını mümkün kılar. Evrene dair, yaşama dair kendi içinde tutarlı kalmak kaydıyla sonsuz doğaüstü alternatif üretebilirim, bunlardan herhangi birisinin bir ötekine üstünlüğü yoktur.

tarihinde Dehri tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben zaten hikayelere alternatifler ve yeni bilim kurgusal varyasyonlar ekleyenlerle uğraşılsın dursun demiyorum bana görede tanrı kavramı açıklayıcılığı olmayan bir kavramdır . İster tanrı de ister doğaüstü bir yaratıcı güç de ne dersen de böyle bir varlık kendi içinde tutarlı biçimde tanımlanabilir ise mantıksal olarak yadsınamaz. Gereksizdir diyebilirsin orası ayrı. Tanrı kavramı önceden farklı tanımlanmış olabilir. Tanrı tanımı, zaman içinde değişmiş olabilir ve bir çok tanrı tanımı kendi içindeki tutarsızlıklar yüzünden mantıksal olarak tamamen yadsınabilir. Olay tanrı kavramının tutarlı bir tanımında bitiyor. Kaldı ki tutarlı bir tanrı tanımının yapılabilmesi halinde bile bu tanrı'nın varlıgını ispatlamaz sadece varolmasını mümkün kılar. Evrene dair, yaşama dair kendi içinde tutarlı kalmak kaydıyla sonsuz doğaüstü alternatif üretebilirim, bunlardan herhangi birisinin bir ötekine üstünlüğü yoktur.

Özgürlük kavramının önceden tanımı kısıtlı ve yanlış yapılmış olabilir - kabul.

Cinsler arası eşitlik kavramının önceden tanımı kısıtlı ve yanlış yapılmış olabilir - kabul.

Doğal kaynakların kullanılması kavramının önceden tanımı kısıtlı ve yanlış yapılmış olabilir - kabul.

Devlet kavramının önceden tanımı kısıtlı ve yanlış yapılmış olabilir - kabul.

Ama

Peri diye bir varlığın kısıtlı veya yanlış tanımlamayla uydurulması diye bir şey olmaz. :)

O zaman Alladdin'in lambasından çıkan cin'in de tanımlaması kısıtlı ve yanlış yapılmıştır.

Şimdi hologram teknolojisi (veya daha da ileri gidip interaktif-etkileşimli hologram teknolojisi) tasarlanınca tarihe bakıp da Alladdin'in sihirli lambasındaki cin yanlış tanımlanmış gelin bunu yeniden tanımlayalım denmez :) öyle şey olur mu?

Ben bunu anlatmaya çalışıyorum.

Tanrı düşüncesinin eksik üretilmesi dahi bunun bir uydurma olduğunu kantılar.

Çünkü aynı eksiklik gözlemlerde ve algılarda yoktur. Yağmurun yağacağını anlamak, kışın geleceğini anlamak, nerden ne cins avın veya balığın avlanabileceğini bilmek gibi bir sürü etkileşime dayalı ortaya çıkan sonuçlar halen daha geçerlidir. Dolayısıyla yanlış veya eksik, kısıtlı tanımlama söz konusu değil bir masal durumu söz konusudur.

O zaman bu masalı anlatırken acele etmeyeceklerdi. Bekleyeceklerdi günümüze kadar, bir çok matrixli, bilimkurgulu, paralel evrenli alternatifle bu düşünceyi ortaya çıkaracaklardı. Ama tutup da bir şeyi "buralar yoktu, bir tanrı vardı, o buraları yaptı, sonra bizi yaptı vs" diye birşeyler söylediğiniz anda bu dizilişi bozan ilk kanıt tüm kavramı yok eder.

Kavramın öncesinde böyle bir algı veya düşüncenin olmadığı da bilindiğine göre, o zaman bu iddia tamamen çürür.

Bir sahip, bir üstün güç, üstün akıl, yaratıcı vb tüm türevler asılsızdır.

Bu doğrusal giden bir süreçtir. Bunu tutup döngüsel hale getirip de tekrar tekrar aynı şeyleri temcit pilavı gibi ortaya atmak o iddiaya her seferinde yeni bir şans vermek demektir. Bu da kendini tatmin etme ızdırabının başka bir halidir.

Tanrı kavramına şimdi fizik bilimi de darbeler indiriyor. Ne yani oyun hamuru gibi ona göre mi şekillendirecek kendini? :)

(sizi tenzih ederek sizin nezdinizde genele diyorum) Ben böyle inatçı bir düşünce daha görmedim. Herhalde var olma isteğiyle orantılı bir inatçılık olsa gerek bu.

tarihinde ateist.bakis tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Ve ek olarak, pozitif ateizm sadece dinlerin uyduruk tanrılarına söker. Pekala teorik olarak bizden gelişkin bir çocuğun oyun bahçesinde olabiliriz.

İyi de arkadaşım bu mesajı senin kulağına fısıldayanlar dinlerdir. Deizm'i ve diğer yek pare, çok pare tanrılı düşüncelerin tamamının hammaddesini sunan dinlerdir.

Sizler tanrıyı evrimleştiren teistlersiniz :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...