Jump to content

CHP'de neler oluyor?


Recommended Posts

Sanırım Numan Kurtulmuş gibi, Kılıçdaroğlu ve yandaşları da partiden ayrılıp "Yeni" Cumhuriyet Partisi'ni kuracaklar. Eski kadro da şu anki partide devam edecek. İkiye bölünecekler yani.

Saadet partisinden sonra şimdi de CHP. Bu durum AK Parti açısından çok iyi oldu. Önümüzdeki seçimlerde tek başına iktidar olmaları çok daha kolay olacak gibi görünüyor. Demokrasi ve özgürlükler adına umut verici bir gelişme.

tarihinde ileri demokrat tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

CHP'de neler oluyor

Kazan kaynıyor..

Kılıçdaroğlu'nu referandumda piyon olarak kullanacaklarını sanıyorlardı ama koltuklarından oldular.

Kılıçdaroğlu CHP tabanından da CHP kurmaylarından da daha demokrat ve bu yobaz takımının fersah fersah önünde

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kılıçdaroğlu genelbaşkanlıktan partinin liderliğine geçiyor.Bu şekilde düşünenlere katılıyorum.

CHP ülkemiz için önemli bir partidir.Umarım demokratik ve pozitif muhalefet metodunu benimser ve ülkenin sorunlarına çözüm getirecek projelere imza atar.

Temennim bu yönde.

Onun için bu değişimi olumlu buluyorum.CHP için iyi olacaktır.

Önder Sav ise hırsını bir kenara bırakıp Genel Başkanı'na saygı duymalıdır.

tarihinde Galileo100 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

CHP ne dümen çevirirse çevirsin yüzde 20 leri aşamaz

kılıçdaroğlu aklınca uyanık geçinen sinsinin teki ama çabuk dökülmeye başladı

her gittiği yerde o yöreye göre olmayacak vaadler vererek halkı kandırabileceiğini sanıyordu :)

tokadı yedi

aklınca milleti salak sandı salla oltayı ne takılırsa ayakları bunlar

ve hala milleti salak sanıyor örneğin baş örtüsü konusunda daha önce bu sorunun çözümünü bunlar engellediler sonrada çıktı meydanlarda bu sorunu ancak biz çözeriz dedi :)

gelde gülme bu şovmene

bu adamı gördükçe Cm Uzan ı hatırlarım hep oda bunun gibi bol keseden sallamışdı

Link to post
Sitelerde Paylaş

CHP ne dümen çevirirse çevirsin yüzde 20 leri aşamaz

kılıçdaroğlu aklınca uyanık geçinen sinsinin teki ama çabuk dökülmeye başladı

her gittiği yerde o yöreye göre olmayacak vaadler vererek halkı kandırabileceiğini sanıyordu :)

tokadı yedi

aklınca milleti salak sandı salla oltayı ne takılırsa ayakları bunlar

ve hala milleti salak sanıyor örneğin baş örtüsü konusunda daha önce bu sorunun çözümünü bunlar engellediler sonrada çıktı meydanlarda bu sorunu ancak biz çözeriz dedi :)

gelde gülme bu şovmene

bu adamı gördükçe Cm Uzan ı hatırlarım hep oda bunun gibi bol keseden sallamışdı

CHP, istemedikçe başörtüsü çözülmez.Öncelikle bir partiden bahsediyorken sloganla yazmamalısın.

Kılıçdaroğlu kanımca şu zamana kadar söylemlerinde geri adım atış sebebi tamamen tam liderlik şansının ve imkanının olmayışı idi.Nihayet kendi kadrosunu ve yönetimini kurabildi.Daha halkla içiçe olabilecek ve iletişimi güçlü bir kadro var şimdi.

CHP'nin potansiyel oyu evet %25 civarlarında bir parti için sağlam bir taban.Çözüme dair politikalar projeler CHP'den gelecektir.Kanımca iktidar olmasa bile Doğu Anadolu ve Büyükkentlerde oyları artan bir CHP olacaktır karşımızda.

2009 yerelseçimlerini baz aldığımızda durum o kadar da kötü değil CHP açısından.

tarihinde Galileo100 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

CHP nin ergenekon ile içli-dışlı kanadı, CHP nin bir an önce iktidara gelememesi durumunda paçalarını kurtaramayacaklarını farkettiler.

CHP, Baykal ve ekibi ile ne uzuyor ne de kısalıyor durumdaydı. Bu nedenle, ortaya atılan kasetler, hem Baykal'ın yakın çevresinin hem de CHP içindeki sağa kayma açılımında bulunan ekibin işine geldi. Yakın çevresi başta Önder Sav olmak üzere Baykalı çabucak gözden çıkardılar. Acele ile yeni bir başkan arayışına girdiler, son zamanlarda medyadaki tartışmaları ile puan toplayan Kılıçdaroğlu üzerinde mütebakata varıldı. Kılıçdaroğlu'nun başkalığında CHP ye "yeni" imaj kazardırma gayretine düne kadar kimse itiraz etmiyordu. Ne zaman ki Kılıçdaroğlu Önder Sav ve çevresindekilerini kadro dışı bıraktı. Koltuklarını kaybeden bu kadro bu kez, kendilerine ideolojik bir gerekçe bularak varlıklarını ve birlikteliklerini sürdürmek istediler. Ve ilginçtir. Bu gerekçe 'Atatürk ilkeleri, altı ok ve en başta laiklik konusundaki hassasiyet' oldu. Yenilikçiler ise tersine, 'türban açılımcıları, dine karşı tolerans geliştirerek iktidara geleceklerini hesaplayanlar' oldu.

Veeee bu ayrışmada biz ateistler olarak hangi tarafa yakın durabileceğimizi şaşırdık.

Bir tarafta karaçarşafa rozet takanlar, diğer tarafta geleneksel (altı ok) çizgisine sadık kalmak isteyenler.

Bir başka görüşe göre de; bu ayrışmanın arkasında ABD var, ABD ılımlı islam gömleğini Türkiye'ye daha rahat giydirmesi için, CHP'den laikçiler tasfiye edilmelidir. Gelişmeler bu minval üzre tezgahlanmıştır. Cumhuriyet Başsavcısı da bu yönde Kılıçdaroğlu ekibine yol göstermekte yardımcı olmaktadır.

Her iki taraf da CHP'nin iktidar alternatifi konumuna gelebilmesi için, kendi aralarındaki koltuk kavgalarına son vermeleri, Ülkenin can alıcı, can yakıcı somut sorunlarına çözümler üretici politikalar üretmesi ve bu politikaları halka anlatması, benimsetmesi gerekir. Hem kendi aralarındaki kavgalar, hem de iktidar ile yaptıkları kısır polemilkler (türban, havuz vs) CHP ye puan kaybettirmektedir. Türkiyenin sorunu türban değildir. Havuzlu villa tartışmaları ise evlere şenlik.

Bu kavga gürültü içinde, ABD Türkiye'ye füze kalkanı yerleştirmesini başarabilirse, artık bağımsız dış politikanın ruhuna fatiha okumak durumunda kalacağız. Bu yetmez ABD ile savaşmak durumunda kalacak ülkeler için, vurulması zorunlu ilk hedeflerden biri Türkiye olacaktır.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Herşeyin altında ABD aramak biraz tuhaf.

Ortada bir tüzük var ve Kılıçdaroğlu bunu uyguladı.

Kapitalizmin jandarmalığını gönüllü olarak yürüten, dünyanın her yerinde ulusal çıkarlarının peşinde olan, gerekirse birleşmiş milletlerin kararlarını da dinlemeyerek, her şeye burnunu sokan, her taşın altından çıkan ABD yi dikkate almamak biraz tuhaf.

Bu hay huy da ABD nin Türkiye'ye füze kalkanı yerleştirme taleplerini gerçekleştirecek gibi görünüyor.

Ortada bir değil iki tüzük var. Başkan ve Genel Sekreterin yetkileri açısından birbirine zıt iki tüzük. Her birinin uygulanması ayrı ayrı sonuçlara neden olmaktadır. Genel Başkanın yetkilerini artıran tüzük uygulanarak Önder Sav ve ekibi dışlanmaktadır.

Tüzükler her ne kadar iktidardakilerin değirmenine su taşıyor olsa da, İktidarı değiştirmeye gücü olanlar bu kez aynı silahı muhalefete karşı kullanabilir oluyorlar. Baykal kendi için hazırladığı tüzük Kılıçtaroğluna nasip oldu. Baykal zaten safdışı olmuşken bu kez Önder Sav, ekibi ile safdışı oldu.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

CHP'de neler mi oluyor?

CHP debeleniyor, debeleniyor, debeleniyor...

Ama bir türlü solcu olamıyor, Atatürkçü olamıyor, tam bir laik olamıyor, demokrat olamıyor, bağımsızlıkçı olamıyor, halkçı olamıyor, ABD ve AB ile köprüleri atamıyor, zengin sınıfla arasına belli bir mesafe koyamıyor, sendikalara sirayet edemiyor, gecekondulara gidemiyor, saçı röfleli leydilerin konken partisi olmaktan kurtulamıyor, tarikatlarla ve müteahitlerle arasını açamıyor, kendi içine yuvalanmış 'siyaset esnaflarından' tam olarak kurtulamıyor.

CHP'lilerde de sorun var. Programatik bir net birlik oluşturamıyorlar. Yönlerini net biçimde çizemiyorlar. Hala kendi çizgileriyle ilgisiz vitrin adamlarının peşinde dolaşıyorlar. Hala sermaye medyasında görünebilmek için kendi ideolojilerini inkar etmekteler. Hala ne CHP'yi düzeltebiliyorlar ne de düzelemeyen CHP'den kopabiliyorlar. CHP'lileri taşeron işçilerin direnişinde göremiyoruz, TEKEL direnişinde göremedik, 1 Mayıslar'da yeterli katılımları olmadı. Cumhuriyet mitinglerine gösterilen harkulade ve gerekli ilgiyi emek mücadelelerinde göremiyoruz ne yazıkki.

Hem CHP hem de CHP'liler olarak toparlanmaya, oturup konuşmaya, çizgimizi netleştirmeye ihtiyacımız var. Yoksa bu ülke kaybetmeye devam edecek. Atatürkçü ve sosyal demokrat bir çizgide buluşmak ve bunun gerektirdiği kadrolarla, gerektirdiği mücadele yöntemleriyle işe koyulmak gerekiyor. Eğer CHP kendi gibi olabilseydi, bugün özgürlük ve demokrasi gibi kavramları tarikatlar sömüremezdi.

tarihinde Hypatia tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Kapitalizmin jandarmalığını gönüllü olarak yürüten, dünyanın her yerinde ulusal çıkarlarının peşinde olan, gerekirse birleşmiş milletlerin kararlarını da dinlemeyerek, her şeye burnunu sokan, her taşın altından çıkan ABD yi dikkate almamak biraz tuhaf.

Bu hay huy da ABD nin Türkiye'ye füze kalkanı yerleştirme taleplerini gerçekleştirecek gibi görünüyor.

Ortada bir değil iki tüzük var. Başkan ve Genel Sekreterin yetkileri açısından birbirine zıt iki tüzük. Her birinin uygulanması ayrı ayrı sonuçlara neden olmaktadır. Genel Başkanın yetkilerini artıran tüzük uygulanarak Önder Sav ve ekibi dışlanmaktadır.

Tüzükler her ne kadar iktidardakilerin değirmenine su taşıyor olsa da, İktidarı değiştirmeye gücü olanlar bu kez aynı silahı muhalefete karşı kullanabilir oluyorlar. Baykal kendi için hazırladığı tüzük Kılıçtaroğluna nasip oldu. Baykal zaten safdışı olmuşken bu kez Önder Sav, ekibi ile safdışı oldu.

Sevgiler.

Başlık konusu dışında olacak ama füze kalkanı konusunda görüşümü belirtmek istedim.

Bence Türkiye'de kurulmasına izin verilmeli. Hoş füzeler menzil dolayısıyla bize yapılacak saldırıları kurtarmayabilir ama buna rağmen Türkiye'de kurulmasına izin verilmelidir diye düşünüyorum.

Çünkü biz reddedersek bizden batıdaki bulgaristan, romanya gibi ülkeler üzerine kurulduğunda avrupanın zengin bölgelerini yine şemsiye altına alacaklardır.

Yani onların kaybedeceği birşey olmaz.

Fakat biz kendi ülkemize kurdurmazsak 'taca çıkmış' gibi oyun dışında kalırız. Önemimiz azalır.

bence Türkiye İran'ı kaybetmek pahasına buna izin vermelidir.

bizim çıkarlarımız herşeyin üstünde olmalı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

bizim çıkarlarımız herşeyin üstünde olmalı...

Çıkarlarımızın nerede yattığını görebilmek önemlidir.

Çıkarlarımız kendi gücümüz ve kendi olanaklarımıza dayanırsa doğru ve kalıcı olur.

Memleketin satışa çıkarılması da sonuçta satanlara çıkar sağlar. Satanlar kendi çıkarlarını memleket çıkarlarıymış gibi gösterebilirler.

Eskiden sosyalist bloğa karşı bir kapitalist blok vardı. O zaman ülkemizin kapitalistleri ülkemizi bu bloğa sokma gayreti anlamlı sayılabilirdi. Ancak bugün dünya kapitalizme teslim. Buna rağmen füze savaşları, bu savaşlara karşı füze kalkanları vs oluşturulmaya devam ediyor ise, demek ki mesele başka. Kapitalist ülkeler de geçmişte olduğu gibi kamplaşıp savaşabilecekler. İşte asıl tehlike burada yatmaktadır.

En doğru dış politika, Yurtta Barış, Cihanda Barış politikasıdır.

Başka ülkelerin füze kalkan mekanizmaları ile ülkemizin çıkarlarını bağdaştırmak doğru değildir. ABD ye bağımlı bir ülkeyiz zaten. Ancak kendi çıkarlarımız için ilerde yollarımız ayrılmaya başlarsa, bağımsız bir dış politika uygulamak mümkün olmaz. Başka ülkelerin Üs'leri, Tesisleri, füze kalkanları topraklarımıza yerleştirildikçe, topraklarımızın çıkarlarını koruyamayız.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Çıkarlarımızın nerede yattığını görebilmek önemlidir.

Çıkarlarımız kendi gücümüz ve kendi olanaklarımıza dayanırsa doğru ve kalıcı olur.

Memleketin satışa çıkarılması da sonuçta satanlara çıkar sağlar. Satanlar kendi çıkarlarını memleket çıkarlarıymış gibi gösterebilirler.

Eskiden sosyalist bloğa karşı bir kapitalist blok vardı. O zaman ülkemizin kapitalistleri ülkemizi bu bloğa sokma gayreti anlamlı sayılabilirdi. Ancak bugün dünya kapitalizme teslim. Buna rağmen füze savaşları, bu savaşlara karşı füze kalkanları vs oluşturulmaya devam ediyor ise, demek ki mesele başka. Kapitalist ülkeler de geçmişte olduğu gibi kamplaşıp savaşabilecekler. İşte asıl tehlike burada yatmaktadır.

En doğru dış politika, Yurtta Barış, Cihanda Barış politikasıdır.

Başka ülkelerin füze kalkan mekanizmaları ile ülkemizin çıkarlarını bağdaştırmak doğru değildir. ABD ye bağımlı bir ülkeyiz zaten. Ancak kendi çıkarlarımız için ilerde yollarımız ayrılmaya başlarsa, bağımsız bir dış politika uygulamak mümkün olmaz. Başka ülkelerin Üs'leri, Tesisleri, füze kalkanları topraklarımıza yerleştirildikçe, topraklarımızın çıkarlarını koruyamayız.

Sevgiler.

Hahahahaha Lenin'de bolşevik devrimini atatürk'ün bu sözünden hareketle yaptı değil mi? :lol: ne barış, devrimi silahlı ayaklanma ile yapıp, ardından gelen 1918 iç savaşında kurşuna dizdirmedikleri adam kalmadı bolşeviklerin. ülke kızıl devrimin pençesinde kana bulandı ve başarıyı böyle elde etti.

Bir daha da çıkıp sol üzerine ahkam kesme emi derkinci :lol:

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önder Sav kanadını devlet eliyle tasfiye edip Süheyl Batumun önünü açmak ileride Kılıçdaroğlu'na pahalıya malolacak.Daha düne kadar Demokrat Parti başkanlığı için düşünülen Süheyl Batum'un Chp'de hangi makama kadar yükseltilebiebileceğini-yükseltilebileceğini- merak ediyorum...

Devletin,rejimin,statükocuların partisine derinlerin müdahalelerini,ayarlarını muhtemelen seçimlere kadar izleyeceğiz.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...