Jump to content

ALLAH'A İHANET EDEN BİR DİN......


Recommended Posts

Üzerinde düşünerek ve felsefesi yapılarak bir konu hakkında çok şeyler söylenebilir ve derinliklerine inilebilir ama, yalnız bu yöntemle, direkt olarak gözlemlemeden ve üzerinde deneyler yapmadan, o konu hakkında kesin bir sonuca varılamaz. Allah kavramı işte böyle bir konudur. Varlığı hakkında kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Allah’in varlığını kanıtlayabilecek direkt deliller yoktur. Yalnız indirekt gözlemlerden bahsedilebilir. O gözlemlerin de, çoğu kere, birden fazla açıklaması olabilir. Allah kavramı bazı gözlemleri açıklamada yararlıdır. Ama bu yarar bile kendinden menkuldür ve hatalı bir mantık üzerine inşa edilmiştir. Allah kavramındaki hatalı mantığın nedeni başlangıç kavramıdır.

Evrenin nasıl ortaya çıktığını bilmemek Allah kavramının ortaya çıkış nedenidir. İçinde yaşadığımız evrende hiç bir şey yoktan var olmadığı için, bir yaratıcının var olması gerektiği doğru bir çıkarsama olarak kabul edilir. Allah kavramı bizi maddenin başlangıcına götürür. Teistler Big Bang’i Allah’ın evreni başlattığı bir patlama olarak düşünürler. Evrenin böyle bir başlangıcının olması, Allah kavramının dolaylı delillerinden biri olarak kabul edilir. 14 milyar yıl önce, inanılmayacak kadar küçük ve sıcak bir nokta, inanılmayacak kadar büyük bir gürültü ve hızla patlayarak genişlemiş, içinde yaşadığımız evreni oluşturmuştur. Teistler bir yaratıcı olmasaydı, böyle bir başlangıç olmazdı; öyle ise Tanrı vardır derler. Onlara göre en azında bir yaratıcı kavramı olmalıdır. Çünkü her başlangıcın mutlaka bir nedeni ve muhtemelen bir de sonu vardır. Bu kavramları sırasıyla yaratılış ve kıyamet simgeler. Bunlar gözlemlenen gerçekler değildir. Dolaylı çıkarsamalardır. Hiç bir disiplinin tekelinde değillerdir. Hem bilimin, hem de dinlerin domainleri, yani etki alanları içine girerler.

İnsan mantığına göre, her olgunun bir başlangıcı vardır. Her başlangıcın da bir sonu.... Bunlar kaçınılmazdır. Başlangıçsız bir olgu düşünülemez. Bir başlangıcın varlığına, o başlangıç gözlemlenmemiş bile olsa, inanılır. O başlangıç geçmişte, çok önceleri vuku bulmuştur. O başlangıca belki kimse şahit olmamıştır ama, yine de vuku bulmuş olması gerekmektedir. İnsan mantığı başka türlü çalışamaz. İnsan aklı başka türlü düşünemez, işleyemez. Her olgunun bir başlangıcı ve her başlangıcın bir nedeni ve sonu vardır. Bunun bilinen tek bir istisnası bile yoktur.

Bilime göre de evrenin bir başlangıcı vardır ve madde daha önce var olan bir enerjiden ortaya çıkmıştır. Bu yaratılışı, bilinen fizik yasaları ile, bilimsel olarak açıklamak mümkündür. Evren yoktan var olmamıştır. Daha önce mevcut bir enerji türü genişlerken maddeye dönüşmüştür. Her ne kadar dinlerin ve bilimin bu başlangıcı paylaştığı ileri sürülmüşse de, bu yanlış bir değerlendirmedir. Dinler ex nihilo denen, yoktan var oluşu kabul ederler. Bilim ise evrenin daha önce mevcut bir enerjiden kaynak aldığını savunur. Dine göre evreni Tanrı yaratmıştır. Bilime göre ise evrenden fizik yasaları sorumludur. Evrende başlangıcı ve sonu olmayan, yani her zaman her yerde var olan bir güç vardır. Bilime göre bu güç fizik yasalarıdır. Tanrı hakkında bilinen hiç bir şey yoktur ama, bu yasaların doğası çok iyi bilinmektedir. Quantum mekanik ilkelerine göre enerji bu güce uyarak, şekilden şekle girmekte ve muhtemelen sonsuz evrenlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Belki de her biri farklı fizik yasalarına ve niteliklere sahip sonsuz evrenler vardır.

İçinde yaşadığımız evrenin başlangıcı Big Bang değildir. Ondan önce, farklı bile olsa, ilerde Big Bang’e neden olacak olan bir diğer başlangıcın var olması zorunluğu mantıklı bir çıkarsamadır. O başlangıcın da bir başlangıcı ve onun da bir başlangıcı olabilir. Bu durumda başlangıçlar sonsuza kadar gidecektir.

Başlangıç insan aklının ürettiği bir kavramdır. Doğada başlangıç yoktur. Olmamalıdır. Doğada başlangıç değil, süreklilik, değişim ve devinim vardır. Başlangıcı olmayan bir olgunun başlangıç nedeni ve dolayısıyla bir yaratanı da olmamalıdır. Bir şekilde her zaman zaten var olduğu için, o olgunun yoktan var olmasına da gerek yoktur, var olma nedenine de... O olgu sürekli bir devinim içindedir.

Canlı yaratıklar böyle bir devinim sırasında ortaya çıkmışlar ve evrim denen kendi devinimleri sonucu bilince kavuşarak, Allah’ı keşfetmişlerdir. Aslında keşfettikleri belki de, kendilerinin de bir parçası oldukları, başlangıcı ve sonu olmayan, tarif edilemeyecek kadar ekzotik, Allah kavramından çok daha görkemli, sürekli olarak şekilden şekle girebilen, sonsuz bir güçtür. Allah var olsa bile o güçte saklıdır ve evrenin, hatta belki de sonsuz evrenlerin yalnız sahibi değildir. Aynı zamanda kendisidir. Bu o kadar muhteşem bir güçtür ki, O’nun bir iki olağan kutsal kitap ve dinle biz insanları yönetmeye tenezzül edeceğini düşünmek, ona hakaret, hatta ihanet etmektir...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 41
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Top Posters In This Topic

müslüman arkadaşlardan ricam bu başlığa yorum yazmasınlar bu tutum kendi yararlarına olacaktır...

Sürü psikolojisini ne kadar güzel tetikliyorsunuz? Kendi aranızda koklaşarak anlaşmadığınıza göre rahat olun, konuşun, özgür düşünün ve ifade edin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yazı başından sonuna kadar varsayımlar üzerine kurulmuş...Bu kadar bilimsellikten uzak mı olunulur...Canlılar evrim denen devinimle bilinç kazanmışta sonra da Allah'ı keşfetmişler..Ben bunun nesine güveneyim.İnsanlar nasıl bilinç kazanmışlar buda mı evrimdir...Hem insanlar neden bilinç sahibi olduktan sonra bir yaratıcı ihtiyacına gerek duysunlar ki...Hİç bir şekilde ihtiyaçları olmadan yaşabilirler...Demek ki bu insanın fıtratına koyulmuş bir ihtiyaç...

Big bang patlaması ise belki tutarlı gözükebilir ancak genede big bang sonrası bu kainatın düzeni fizik yasaları ile açıklanamaz ki..Evet fizik yasaları vardır bunu biliyoruz ancak o fizik yasalarının oluşu nasıl muazzam bir patlmayla olur ki...Hem bu fizik yasalarının işlemesi için son derece büyük işler gerçekleştirilmeli...Yani düzensizlikten düzene geçmek için bir güç gerekir...

Son olarak ta sana şunu soriyim Allah'ın bugüne kadar gönderdiği ancak bizim bilmediğimiz dinler mi var...Bu dinler hepsi Allah'a ihanet ediyorsa...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Üzerinde düşünerek ve felsefesi yapılarak bir konu hakkında çok şeyler söylenebilir ve derinliklerine inilebilir ama, yalnız bu yöntemle, direkt olarak gözlemlemeden ve üzerinde deneyler yapmadan, o konu hakkında kesin bir sonuca varılamaz. Allah kavramı işte böyle bir konudur. Varlığı hakkında kesin bir sonuca varmak mümkün değildir. Allah’in varlığını kanıtlayabilecek direkt deliller yoktur. Yokluğunu da kanıtlayabilecek direk deliller yoktur....Yalnız indirekt gözlemlerden bahsedilebilir. O gözlemlerin de, çoğu kere, birden fazla açıklaması olabilir. Allah kavramı bazı gözlemleri açıklamada yararlıdır. Ama bu yarar bile kendinden menkuldür ve hatalı bir mantık üzerine inşa edilmiştir. Allah kavramındaki hatalı mantığın nedeni başlangıç kavramıdır.

Evrenin nasıl ortaya çıktığını bilmemek Allah kavramının ortaya çıkış nedenidir. İçinde yaşadığımız evrende hiç bir şey yoktan var olmadığı için, bir yaratıcının var olması gerektiği doğru bir çıkarsama olarak kabul edilir. Allah kavramı bizi maddenin başlangıcına götürür. Teistler Big Bang’i Allah’ın evreni başlattığı bir patlama olarak düşünürler. Evrenin böyle bir başlangıcının olması, Allah kavramının dolaylı delillerinden biri olarak kabul edilir. 14 milyar yıl önce, inanılmayacak kadar küçük ve sıcak bir nokta, inanılmayacak kadar büyük bir gürültü ve hızla patlayarak genişlemiş, içinde yaşadığımız evreni oluşturmuştur. Teistler bir yaratıcı olmasaydı, böyle bir başlangıç olmazdı; öyle ise Tanrı vardır derler. Onlara göre en azında bir yaratıcı kavramı olmalıdır. Çünkü her başlangıcın mutlaka bir nedeni ve muhtemelen bir de sonu vardır. Bu kavramları sırasıyla yaratılış ve kıyamet simgeler. Bunlar gözlemlenen gerçekler değildir. Dolaylı çıkarsamalardır. Hiç bir disiplinin tekelinde değillerdir. Hem bilimin, hem de dinlerin domainleri, yani etki alanları içine girerler.

İnsan mantığına göre, her olgunun bir başlangıcı vardır. Her başlangıcın da bir sonu.... Bunlar kaçınılmazdır. Başlangıçsız bir olgu düşünülemez. Bir başlangıcın varlığına, o başlangıç gözlemlenmemiş bile olsa, inanılır. O başlangıç geçmişte, çok önceleri vuku bulmuştur. O başlangıca belki kimse şahit olmamıştır ama, yine de vuku bulmuş olması gerekmektedir. İnsan mantığı başka türlü çalışamaz. İnsan aklı başka türlü düşünemez, işleyemez. Her olgunun bir başlangıcı ve her başlangıcın bir nedeni ve sonu vardır. Bunun bilinen tek bir istisnası bile yoktur.

Bilime göre de evrenin bir başlangıcı vardır ve madde daha önce var olan bir enerjiden ortaya çıkmıştır. Bizler işte bilimin bile bu tanımlayamadığı enerjiye Tanrı diyor ve bunu akılcı çıkarımlarımızla bulabiliyoruz.... Bu yaratılışı, bilinen fizik yasaları ile, bilimsel olarak açıklamak mümkündür. Evren yoktan var olmamıştır. Daha önce mevcut bir enerji türü genişlerken maddeye dönüşmüştür. Her ne kadar dinlerin ve bilimin bu başlangıcı paylaştığı ileri sürülmüşse de, bu yanlış bir değerlendirmedir. Dinler ex nihilo denen, yoktan var oluşu kabul ederler. Bilim ise evrenin daha önce mevcut bir enerjiden kaynak aldığını savunur. Dine göre evreni Tanrı yaratmıştır. Bilime göre ise evrenden fizik yasaları sorumludur. Evrende başlangıcı ve sonu olmayan, yani her zaman her yerde var olan bir güç vardır. Bilime göre bu güç fizik yasalarıdır. Tanrı hakkında bilinen hiç bir şey yoktur ama, bu yasaların doğası çok iyi bilinmektedir. Quantum mekanik ilkelerine göre enerji bu güce uyarak, şekilden şekle girmekte ve muhtemelen sonsuz evrenlerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Belki de her biri farklı fizik yasalarına ve niteliklere sahip sonsuz evrenler vardır.

Sizin o bütün fizik yasaları dediğiniz şey Tanrının yasalarıdır, bu yüzden de değişmezler... İçinde yaşadığımız evrenin başlangıcı Big Bang değildir. Ondan önce, farklı bile olsa, ilerde Big Bang’e neden olacak olan bir diğer başlangıcın var olması zorunluğu mantıklı bir çıkarsamadır. O başlangıcın da bir başlangıcı ve onun da bir başlangıcı olabilir. Bu durumda başlangıçlar sonsuza kadar gidecektir.

Bu söyleminizi doğru kabul ettiğimiz taktirde her konu hakkında birden fazla fizik yasası olması gerekir ki bu da yoktur... Her evren için kendi doğasında olan fizik yasaları vardır, mesela, dünyada yerçekimi kanunu vardır ve bu değişmezdir, evrenin herhangi bir yerinde de dünya ile aynı özelliklere sahip bir gezegen varsa orada da yerçekimi vardır, böyledir...

Başlangıç insan aklının ürettiği bir kavramdır. Doğada başlangıç yoktur. Olmamalıdır. Doğada başlangıç değil, süreklilik, değişim ve devinim vardır. Başlangıcı olmayan bir olgunun başlangıç nedeni ve dolayısıyla bir yaratanı da olmamalıdır. Bir şekilde her zaman zaten var olduğu için, o olgunun yoktan var olmasına da gerek yoktur, var olma nedenine de... O olgu sürekli bir devinim içindedir. Bu söylediğiniz ilk yaratılıştan sonrası için geçerlidir, aksi olsaydı demin dediğim gibi başka evrenlerde başka fizik yasaları vb, daha çok kaos olurdu yani...

Canlı yaratıklar böyle bir devinim sırasında ortaya çıkmışlar ve evrim denen kendi devinimleri sonucu bilince kavuşarak, Allah’ı keşfetmişlerdir. Aslında keşfettikleri belki de, kendilerinin de bir parçası oldukları, başlangıcı ve sonu olmayan, tarif edilemeyecek kadar ekzotik, Allah kavramından çok daha görkemli, sürekli olarak şekilden şekle girebilen, sonsuz bir güçtür. Allah var olsa bile o güçte saklıdır ve evrenin, hatta belki de sonsuz evrenlerin yalnız sahibi değildir. Aynı zamanda kendisidir. Bu o kadar muhteşem bir güçtür ki, O’nun bir iki olağan kutsal kitap ve dinle biz insanları yönetmeye tenezzül edeceğini düşünmek, ona hakaret, hatta ihanet etmektir...

Böyle değil de onun yasalarına müdahale etmek, onun yasalarını görmezden gelmek, onun yasalarını filancanın yasaları diye belirlemek sanırım Ona yapılmış daha büyük bir ihanettir...

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

"Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi..."(surat-u nisa,140)sadagaALLAH...

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi..."(surat-u nisa,140)sadagaALLAH...

Sevgili firaki:

Kuran düzleminde baktığın zaman senin burada bulunman onlarla oturma gibi algılanabilir değil mi? Ben kendi adıma inandığım herşey üzerinde insani değerleri koruyarak herkesle konuşabilirim ve bu kurana aykırı bir durum değildir, ta ki şahsıma ya da inandığım değerlere hakaret edilirse o zaman yine insani değerlerle uygun cevabı verir ve konuyu kapatırsın, yapılması gereken de budur. Sonuçta hepimiz insansak ki öyleyiz,biriz, aramızda bir fark yoktur. Yeterki ölçüyü bilelim....

Selametle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

sevgili bergüzar hanım:

"başka bir söze geçmedikleri müddetçe"oturmayın diyor hayatınızın hiç bir noktasında bu kişileri muhatap almayın demiyor...

sizin söylediklerinizin aksi birşey söylemedim yani.ölçü derkende müslüman kişi ölçü olarak yalnızca Qur'anı almalıdır...

ve bugün edepsizliği terbiyesizliği,ahlaksızlığı eline almış olan moderatörünüz hacı'nın tutumundan sonra bu foruma uğrayacağımıda

sanmıyorum...

selam hidayete tabii olanların üzerine olsun...

Link to post
Sitelerde Paylaş
sevgili bergüzar hanım:

"başka bir söze geçmedikleri müddetçe"oturmayın diyor hayatınızın hiç bir noktasında bu kişileri muhatap almayın demiyor...

sizin söylediklerinizin aksi birşey söylemedim yani.ölçü derkende müslüman kişi ölçü olarak yalnızca Qur'anı almalıdır...

ve bugün edepsizliği terbiyesizliği,ahlaksızlığı eline almış olan moderatörünüz hacı'nın tutumundan sonra bu foruma uğrayacağımıda

sanmıyorum...

selam hidayete tabii olanların üzerine olsun...

Sevgili firaki:

Aynı şeyleri savunup ta aynı çizgide olmamamız üzücü ama tercih kişinin kendine aittir. Elbette ölçü kuransa, tebyin vazifesini üstlenmiş ve bunu savunan biri olarak, dediğim ölçülerde doğruyu söyler bırakırım. Üstelik buradan gidin tarzı da birşey çıkarmayın bu lafımdan, zira haci benim değil forumun adminidir....Bu forum herkese açık bir forumdur. Kuran düzleminde baktığımızda sizin de bir göreviniz tebyindir, bunu akıldan çıkarmayın lütfen....

Selametle...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evvettt

Sevgili Hacim,actigin konununda adini cok güzel koymusun.

Hele yazin, bir yerde benim düsüncelerimin netlik kazanmasina benim uzanmak istediyim yerlerin benim yakinima gelmesine neden oldun,daha dogrusu getirdigin icin sana tesekkür ederim.

Bu konuda bu kadar inandirici,bukadar güzel anlatimli bir yazi simdiyekadar hicbir yerde okumadim.

Bence,yazinin en önemli yerini birde ben vermek istiyorum.

Dindar arkadaslara özellikle okumalarini öneriyorum.

Buyrun:

İçinde yaşadığımız evrenin başlangıcı Big Bang değildir.

Ondan önce, farklı bile olsa, ilerde Big Bang’e neden olacak olan bir diğer başlangıcın var olması zorunluğu mantıklı bir çıkarsamadır.

O başlangıcın da bir başlangıcı ve onun da bir başlangıcı olabilir.

Bu durumda başlangıçlar sonsuza kadar gidecektir.

Başlangıç insan aklının ürettiği bir kavramdır.

Doğada başlangıç yoktur.

Olmamalıdır.

Doğada başlangıç değil, süreklilik, değişim ve devinim vardır.

Başlangıcı olmayan bir olgunun başlangıç nedeni ve dolayısıyla bir yaratanı da olmamalıdır.

Bir şekilde her zaman zaten var olduğu için, o olgunun yoktan var olmasına da gerek yoktur, var olma nedenine de... O olgu sürekli bir devinim içindedir.

Canlı yaratıklar böyle bir devinim sırasında ortaya çıkmışlar ve evrim denen kendi devinimleri sonucu bilince kavuşarak, Allah’ı keşfetmişlerdir.

Aslında keşfettikleri belki de, kendilerinin de bir parçası oldukları, başlangıcı ve sonu olmayan, tarif edilemeyecek kadar ekzotik, Allah kavramından çok daha görkemli, sürekli olarak şekilden şekle girebilen, sonsuz bir güçtür.

Allah var olsa bile o güçte saklıdır ve evrenin, hatta belki de sonsuz evrenlerin yalnız sahibi değildir.

Aynı zamanda kendisidir.

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu o kadar muhteşem bir güçtür ki, O’nun bir iki olağan kutsal kitap ve dinle biz insanları yönetmeye tenezzül edeceğini düşünmek, ona hakaret, hatta ihanet etmektir

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hacim yazina ,daha iyi GÖZ cipsine islensin diye, biraz sekil deyistirdim,umarim kizmazsin bana.

Evettt,herkesin bu yaziyi tekrar tekrar okumasini isterim,ama özelliklede dindarlarin bu yaziyi sindirene kadar tekrar tekrar okumalari salik veririm,bu yazi inanclarini zayiflatmayacak,aksine kuvvetlendirecektir.

Zaten teistlerin inandigi sekilde bir Tanrinin olmasi mümkün deyildir.

Eyer YÜCE bir güc varsa ki ben inaniyorum var ,onlarin tanidigi gibi deyil,

BÖYLE var.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Bu o kadar muhteşem bir güçtür ki, O’nun bir iki olağan kutsal kitap ve dinle biz insanları yönetmeye tenezzül edeceğini düşünmek, ona hakaret, hatta ihanet etmektir,OKA.okada benden.

-----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

Hacim,eline saglik tekrar

tolonbeg

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yazı başından sonuna kadar varsayımlar üzerine kurulmuş...Bu kadar bilimsellikten uzak mı olunulur...Canlılar evrim denen devinimle bilinç kazanmışta sonra da Allah'ı keşfetmişler..Ben bunun nesine güveneyim.İnsanlar nasıl bilinç kazanmışlar buda mı evrimdir...Hem insanlar neden bilinç sahibi olduktan sonra bir yaratıcı ihtiyacına gerek duysunlar ki...Hİç bir şekilde ihtiyaçları olmadan yaşabilirler...Demek ki bu insanın fıtratına koyulmuş bir ihtiyaç...

Yazı başından sonuna kadar varsayımlar üzerine kurulmuş---Bide dini inançla kıyasla.(Ama dürüst ol)

Bu kadar bilimsellikten uzak mı olunulur...Canlılar evrim denen devinimle bilinç kazanmışta sonra da Allah'ı keşfetmişler.. ----Kurandan bilimsel bir tane cümle göster. Analaşılan sen ''bilimsel'' nedir bilmiyosun.Bilimsel böyle biey işte.''dünya balığın üstünde durur'' demek ve buna inanmayanları bulduğun yerde öldürmek değildir ''bilimsel''

Ben bunun nesine güveneyim.---İslamın nesine güveniyosun?

Ben söyleyim nesine güvendiğini: kesin konuşmasına ve her şeye saçmada olsa bir cevap vermesine güveniyorsun.Tüm sürü güvendiği için güveniyorsun.Başka çaren olmadığı için güvenüyorsun.Bilinmezler seni korkuttuğu için güveniyorsun.

Hem insanlar neden bilinç sahibi olduktan sonra bir yaratıcı ihtiyacına gerek duysunlar ki...Hİç bir şekilde ihtiyaçları olmadan yaşabilirler..---Akkıllarına takılan çeşitli sorular ihitiyaç duymanın ilk adımları.Sonrasında sürü içindeki bir kaç akıllının bunları kullanmak için akkıllarındaki bu soruları cevaplaması ve üzerini korkularla sıvamsı sonucu tanrısız yaşayamaz olmuşlar.Temel neden bilinmezler yani.

Demek ki bu insanın fıtratına koyulmuş bir ihtiyaç...--Fıtrat düye bişey yok.Bu sadece zayıflık ve cahilliğin sakat doğmuş çocuğu.

Link to post
Sitelerde Paylaş
"Allah size Kitab (Kur'an)da: "Allah'ın âyetlerinin inkâr edildiğini ve onlarla alay edildiğini işittiğiniz zaman, başka bir söze geçmedikleri müddetçe, o kâfirlerle oturmayın. Aksi halde siz de onlar gibi olursunuz" diye hüküm indirdi..."(surat-u nisa,140)sadagaALLAH...

Aman ha bizim gibi olmayın. Bizim gibi olmaktan korkunuz nedir?

Cahillik rahatlıktır.Cahil insan tasasız insandır.Siz cahilliğinizi kaybetmekten korkuyorsunuz bence.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Öncelikle ENERJİ denilen olgu bir terimdir; mahiyeti, Netilik ve Niceliği bilinmeyen bir terim.. Belkide gerçekte mevcudiyeti olmıyan bir terim...

ENERJİ Nedir.. ? Losttaki KARA DUMAN mıdır..? Sıcakmı, soğukmu; Rengi, kokusu v.s. varmdır..? Direk olarak Maddenin bir özelliğimi, Maddeden bağımsız birşey mi..? Enerji Yerçekimi Kanunu gibi maddenin tabi olmak zorunda olduğu bir kanunmudur, yoksa kendi zatında ayrı bir mevcutmudur..?

Enerji kendi zatında ayrı bir mevcut ise; Hangişekle bürüneceğini nerden bilmektedir yada bunu öngören nedir..?

Düşünce, Akıl, Duygular Enejimidir.. Enerjiden bağımsız farklı olgularmıdır..

Enerji kendi zatında mevcut ise; neden madde vasıtası ile tezahür etmek zorundadır..? Neden değişime uğramak zorundadır...?

Demekki enerjinin de tabi olmak zorunda olduğu kanunlar vardır..?

Akıl, His, Duygu v.s. ise Enerjiden tamamen bağımsız farklı formlardır..! Enerjinin farklı formatları değil, enerjiden farklı formlardır...

Eğer iddia edildiği gibi Yaratıcı fikrini AKIL Üretti ise; Ateisler Akılsız mı oluyorlar..?

Link to post
Sitelerde Paylaş
müslüman arkadaşlardan ricam bu başlığa yorum yazmasınlar bu tutum kendi yararlarına olacaktır...

eğer din sandığınız şeye inanmanın sizin faydanıza olduğunum düşünüyorsanız,bence tarayıcınızın ayarlarını açın ve bu forumun adresini engellenen siteler listesine falan ekleyin. :blink:

Link to post
Sitelerde Paylaş
Hiçbişey kalıcı değildir.Değişir-akar.

Yaratıcı fikrini ''ilkel akıl'' üretmişti. Değişen ve gelişen akıl reddedior.

Aklınızı bu yönde geliştirmek yerine; Ölümü öldürsenize... Olayı kökten halletmiş olursunuz....

Ve dediğim gibi Akıl gelişmez.....!

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...