Jump to content

BİLİNCİN KÖKENİ NEDİR ?


Recommended Posts

  • İleti 268
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Peki "genel olarak" nasıl düşünüyoruz? Yani özelleşmiş bir devre olmalı... Sanırım. Bir bilgisayar gibi mi yoksa bir okyanus gibi mi çalışıyor beynimiz? Nöronları gelişigüzel bir araya getirirsek sonuç bu olmaz değil mi? Bu devre nasıl bu kadar özelleşiyor? Eğer bilgisayar gibiyse tek bir değişim bile çok büyük sonuçlara yol açmalı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki "genel olarak" nasıl düşünüyoruz? Yani özelleşmiş bir devre olmalı... Sanırım. Bir bilgisayar gibi mi yoksa bir okyanus gibi mi çalışıyor beynimiz? Nöronları gelişigüzel bir araya getirirsek sonuç bu olmaz değil mi? Bu devre nasıl bu kadar özelleşiyor? Eğer bilgisayar gibiyse tek bir değişim bile çok büyük sonuçlara yol açmalı...

İyi bilinmeyen bir konu..

Hayvanlar da düşünüyor.. Bunu unutmayalım.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İyi bilinmeyen bir konu..

Hayvanlar da düşünüyor.. Bunu unutmayalım.

Peki hızlı reflekslerin düşünme haline gelmesi mi uzun süreli düşünmeyi ortaya koyuyor.

Yani düşünme evrimi basit refleks ya da tercihlerle başlamış olabilir mi?

Kaç ya da savaştan sonra buralara gelmiş olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Aslında bize ve bizim zaman algımıza göre çok hızlı düşünüyormuşuz, çok büyük bir başarı gerçekleştiriyormuşuz gibi geliyor.

Ancak gerçekte öyle değil.

Işıkla kıyaslarsak bizim bir saniye dediğimiz algımızda ışık öyle bir mesafe katediyor ki bu mesafeye şu ana kadar yaşamış ölmüş tüm insanları sığdırabiliriz.

Bizim düşünmek veya işlem yapmak dediğimiz şeyde ise, bilinçli olarak çoğu zaman hep tek sonuca ulaşıyoruz saniyeler harcayarak.

Yani bizler oldukça yavaşız.

Gerçekleşen şey bizim zaman algımıza göre hızlı gibi görünse de

Işık hızıyla kıyaslarsak aslında bir ağacın çiçek açma süresi olan 1-2 aylık bir süreye denk geliyor.

Işığı referans alırsak bizim düşüncelerimizin ve ürettiklerimizin hızı ışığın bir saniyesine karşılık 1-2 aylık bir yavaşlık oluyor.

Bu hiç de verimli bir hız değil.

Şuraya bakar mısınız ben bu mesajı 60 saniyede yazdım ve bu 60 saniyede ışık güneş sistemini yarıladı bile sayılır.

Ama benim ürettiğim şey ise basit bir sonuç.

tarihinde Sarı Kırmızı tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Peki hızlı reflekslerin düşünme haline gelmesi mi uzun süreli düşünmeyi ortaya koyuyor.

Yani düşünme evrimi basit refleks ya da tercihlerle başlamış olabilir mi?

Kaç ya da savaştan sonra buralara gelmiş olabilir mi?

Refleksler canlının varlığını sürdürmesi için gerekli kısa devreler şeklinde tasarımlanmış otomatik hareketler.

Sıcağa dokununca elini çekmek gibi.

Düşünmede bütün beyin korteksi devreye giriyor. Düşüncenin şekline gore bazı yerler diğerlerinden daha etkin oluyor.

Düşünmenin evriminin reflekslerle ilgili olduğunu sanmıyorum. Ama hiç kuşkusuz hayvana bazı avantajlar sağlıyor.

Yalnız insanlar düşünmüyor ve planlamıyor. Çok sayıda hayvan türü düşünüyor, plan ve strateji uyguluyor. Hareketlerini, eylemlerini senkronize edebiliyor.

Yani düşüncenin ortaya çıkmasının da evrimsel bir avantajı var. Düşünen hayvanlar genlerini yeni nesillere daha kolay geçiriyorlar.

Düşünmek muhtemelen beynin tümü ile ilgili bir epifenomen. Bir bardak su ile bir okyanus arasındaki farklar ne ise, bir ahtapotla bir insan arasındaki farklar da o. Nöronlar arasındaki sayı farkı çok önemli. Ahtapotlar düşünmüyorlar diyemeyiz. Bazı davranışları düşünebildiklerini, hatta plan yapıp uyguladıklarını bile düşündürüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Benim merak ettiğim bir diğer konu şu bilinçten kasıt kendini tanımamı(farketmemi) yaptığının farkında olma kendinin farkında olabilme mi?

Eğer böyle ise diğer insansı maymunlardada var bu kendini tanıma özelliği sadece beyinleri bizim gibi gelişmediği için böyle bir farklılık söz konusu.

Beyindeki sinir hücrelerinin evrimi konusu ise insanlarda yavaş gerçekleşmiş.Diğer insansı maymunlarda ise daha yavaş gerçekleşmiş.

Ben internette okuduklarımı aktarıyorum.

Kaynak:http://haber.sol.org.tr/bilim-teknoloji/beyin-gelisiminde-yavaslama-insani-sempanzeden-ayirdediyor-haberi-51255

tarihinde DevilDriver tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç bilmekten geliyor ve bu bilgi çeşitli düzeylerde olabilir.

Çevrenin farkında olmak bir bilinç türüdür ve bu bilinç, tek hücreli canlılar dahil, bütün canlılarda vardır.

Farkında olduğunun farkında olmak da bir bilinç türüdür. Bu bilinç türüne sahip canlı sayısı çok azdır.

İnsan bir hayvan türüdür.

İnsanlarda bilinç gökten zembille inmemiştir.

İnsanlarda bilinç diğer hayvanlardan evrilmiştir. Yani bizde bilinç olarak ne varsa, atalarımızda da onlar vardır. Az veya çok.. Bizde daha gelişmiş olabilir.

Bilinci çok abartıyor ve yalnız insanlara özgü bir nitelik sanıyoruz.

Oysa bilinç evrende bile vardır.

Evrende olmasaydı, canlılarda da olmazdı.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ha şunu bileydin. Yoktan bir şey var olmayacağına göre. Evrende zaten bir bilinç var olmak zorunda...

Asıl sen öğren. Sana öğretiyoruz evrende ne olup bittiğini...

Anladığını sanmıyorum ama. Burası sana gore bir yer değil. Sana çok fazla..

Bir hayvan türü olduğunu da kabul ediyorsan öğrenmişsin demektir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ha şunu bileydin. Yoktan bir şey var olmayacağına göre. Evrende zaten bir bilinç var olmak zorunda...

Onun bahsettiğinin senin algıladığın gibi bir bilinç olduğunu sanmıyorum.

Sen onun bahsettiğinden dört dörtlük muhakeme yapan, farkındalığın farkındalığına sahip, plan yapan, düşünen bir şey anlıyorsun.

Onun bahsettiği temel varlık özellikleri.

Var olmak ile birlikte gelen özelliklere bilinç diyor sanırım.

Yani öyle dinlerdeki gibi düşünen, ne haber kanka? diyen bir bilinçten bahsetmiyor :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrende bilinç var elbette. Evrenin bilinci canlılardır.

İnsan denen hayvanda o bilinç en üst düzeydedir.

Canlı cansız her varlık madde ve enerjiden ibaret olduğuna gore, bilinç evrenin bir özelliğidir.

Ama Sarı Kırmızı'nın belirttiği gibi o senin ihsas ettiğin türden bir bilinç değildir.

Evrenin bilinci yaratıcı değildir. Madde ve enerjiden yaratılmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrende bilinç var elbette. Evrenin bilinci canlılardır.

İnsan denen hayvanda o bilinç en üst düzeydedir.

Canlı cansız her varlık madde ve enerjiden ibaret olduğuna gore, bilinç evrenin bir özelliğidir.

Ama Sarı Kırmızı'nın belirttiği gibi o senin ihsas ettiğin türden bir bilinç değildir.

Evrenin bilinci yaratıcı değildir. Madde ve enerjiden yaratılmıştır.

Benim kastettiğim de bu. Bilebildiğimiz kadar bu bilinç şu an en üst nokta da insanda ve ne hoş ki, kendi kendini tanıyor....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yaratıcılığı keşfeden de bu bilinç. Bu bilince sahip olunmasaydı, rastlantısal bir evren olurdu...

Evren hala rastlantısal. Siz burasını anlamıyorsunuz.

Evrende herşey rastlantısal. Bilinç de rastlantısal.

Evrenin gerçek doğasını öğrenmek istiyorsanız, yaratıcı saçmalığından kurtulmalısınız.

Ama sizing yalın gerçeklerle yüz yüze gelmeye cesaretiniz ve aklınız yok.

Biz size eğitemiyoruz diye kızıyordum kendimize. Ama şu bir gerçek ki sorun sizde. Öğrenemiyorsunuz. Kapasiteniz çok sınırlı.

Yaratıcı kavramı bütün aklınızı işgal ediyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç madde ve enerjinin davranış şekillerinden biri olarak tesadüfen ortaya çıkmıştır.

Burada önemli olan ortaya çıkmış olmasıdır.

Bilinci bir yaratan yoktur. Kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Evrende kendiliğinden ortaya çıkan sayısız systemler vardır.

Canlılık ve onlarla birlikte ortaya çıkan bilinç de bu sistemlerden biridir.

Evrende bilinç bir dış kuvvet tarafından madde ve enerjiye empoze edilmemiştir.

Madde ve enerjinin davranışlarının bir manifestasyonu olarak kendiliğinden ortaya çıkmıştır.

Burada sorun yapılan gözlemleri bir yaratıcı ile açıklamak değildir.

Sorun tesadüflerle bilincin ve canlıların nasıl ortaya çıktığını açıklamaktır. Bilim bunu başarmıştır.

Bu forumda bu konuyu derinlemesine inceledik.

Entropiden, maksimum entropi üretiminden, kendiliğinden örgütlenmeden ve otokatokinetik olmaktan uzun uzun bahsettik.

Bilinç bu örgütlenmelerin ilginç bir manifestasyonundan başka birşey değildir.

Bu bilinç evreni yaratmamıştır.

Evren bu bilinci yaratmıştır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci'yi anlamak için peşinen 'yaratıcı yoktur' dememiz mi lazım?Bu da bir çeşit ön kabul olmaz mı?

Neden olanları inceleyip 'Bu sistemde veya sistemin dışında bir yaratıcı var olabilir mi?' diye soramıyoruz?

Oluşmak kelimesiyle karşı karşıya olduğumuz kesin olduğu için.

Yaratmak diye planlı ve niyetli bir yapı yok.

Rastlantısal oluşumlar var.

İki kere iki evrenin her yerinde dört eder.

2, x, 2, diye üç tane ögeyi alıp evrenin orasına burasına taşıyıp başka sonuçlar beklemeye benziyor senin yaptığın.

O yüzden sana yanına aldığın bu üç ögenin 4 edeceğini söyleyenlere "ön kabullüsünüz" diyorsun.

Sence hata kimde?

Bilincin bir çember ise, birikimin merkezi burada.

Bu birikim sürecinde bir yaratıcı olmadı:

Ama sen yine de birikimin çapı büyüdükçe belki rastlarız diyorsun.

Rastlayamayız.

Seninki ön kabul, bir şartlanmışlık.

Burada olup bitenlerde, oluşumlarda maddenin en küçük yapı taşı kadar bile bir boşluk yok tanrıyı sığdırabileceğimiz.

Herşey açıklanmış zaten.

Bir yer var bu tanrının saklandığı.

O da senin modifiye edilmiş, ayarları bozulmuş bilincin (üzgünüm böyle dediğim için ama durum bu)

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci'yi anlamak için peşinen 'yaratıcı yoktur' dememiz mi lazım?Bu da bir çeşit ön kabul olmaz mı?

Neden olanları inceleyip 'Bu sistemde veya sistemin dışında bir yaratıcı var olabilir mi?' diye soramıyoruz?

Bilimde önyargı önkabul var mı?

Var elbette.

Bilimin işi gücü yoktu da bir yaratıcı ile uğraşacak?

Cadılarla da uğraşması gerekir o zaman. Siz cadıları ciddiye alıyor musunuz?

Yaratıcının olup olmadığını araştırmak bilimin ilgi alanı değildir.

Bir yaratıcının varlığını ihsas eden en ufak bir gözlem bile yoktur.

Bilim her dedikodu ile uğraşmaz.

Bilim yaratıcı yoktur demiyor zaten. Bir yaratıcıya gereksinim yoktur diyor.

Bu bir yaratıcı yoktur demekten çok daha kuvvetli bir ifade.

Yaratıcıya atfedilen bütün özellikleri madde ve enerjinin davranış biçimleri ile açıklamak mümkün.

Bu durumda yaratıcıya ne gerek var?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilimde önyargı önkabul var mı?

Var elbette.

Bilimin işi gücü yoktu da bir yaratıcı ile uğraşacak?

Cadılarla da uğraşması gerekir o zaman. Siz cadıları ciddiye alıyor musunuz?

Yaratıcının olup olmadığını araştırmak bilimin ilgi alanı değildir.

Bir yaratıcının varlığını ihsas eden en ufak bir gözlem bile yoktur.

Bilim her dedikodu ile uğraşmaz.

Bilim yaratıcı yoktur demiyor zaten. Bir yaratıcıya gereksinim yoktur diyor.

Bu bir yaratıcı yoktur demekten çok daha kuvvetli bir ifade.

Yaratıcıya atfedilen bütün özellikleri madde ve enerjinin davranış biçimleri ile açıklamak mümkün.

Bu durumda yaratıcıya ne gerek var?

Gözlem olmadığını ve bu nedenle bilimin yaratıcıyla veya benzeri dedikodularla uğraşmasının saçma ve olanaksız olduğunu biliyorum.

Fakat bir gözlem veya benzeri bir şey elde edilemeyeceği ne malum?

Bazı ateistlerin 'tanrı yok' yerine 'tanrı olmamalı' düşüncesi yanlış.Bu düşünce yapısı yaratıcıyla ilgili bir delil bulsa bile umursamadan çöpe atar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...