Jump to content

BİLİNCİN KÖKENİ NEDİR ?


Recommended Posts

Gözlem olmadığını ve bu nedenle bilimin yaratıcıyla veya benzeri dedikodularla uğraşmasının saçma ve olanaksız olduğunu biliyorum.

Fakat bir gözlem veya benzeri bir şey elde edilemeyeceği ne malum?

Bazı ateistlerin 'tanrı yok' yerine 'tanrı olmamalı' düşüncesi yanlış.Bu düşünce yapısı yaratıcıyla ilgili bir delil bulsa bile umursamadan çöpe atar.

Bilim için Tanrı ne vardır,ne yoktur ne de olmamalıdır. Kim ne düşünürse düşünsün, bilimi ilgilendirmez.

Bilim delilleri bir araya getirerek sonuca varır. Tanrının varlığı konusunda en ufak bir delil yoktur.

Tanrıyı bilinmeyenlerde aramak eski ve yanlış bir gelenektir.

Bilim bilinmeyenlerde, onların nedenlerini açıklayan deliller dışında hiçbir şey aramaz. Bilinmeyenler için bilinmiyor der geçer.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 268
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Evren hala rastlantısal. Siz burasını anlamıyorsunuz.

Evrende herşey rastlantısal. Bilinç de rastlantısal.

Evrenin gerçek doğasını öğrenmek istiyorsanız, yaratıcı saçmalığından kurtulmalısınız.

Ama sizing yalın gerçeklerle yüz yüze gelmeye cesaretiniz ve aklınız yok.

Biz size eğitemiyoruz diye kızıyordum kendimize. Ama şu bir gerçek ki sorun sizde. Öğrenemiyorsunuz. Kapasiteniz çok sınırlı.

Yaratıcı kavramı bütün aklınızı işgal ediyor.

Ben ve benim gibi düşünenlerde Zeus ya da Ra gibi evrenden çok ayrı bir tanrının varlığını savunmuyor zaten. Senin kastettiğin şeyin anlıyoruz ama kabul etmiyoruz. Sana mantıklı gelebiliyor. Zira en basit şey herşeyi rastlantı ile açıklamak. Biz evrende vesende var olan bu bilincin evvelden beri olduğuna inananıyoruz. Gelişti ve bilinen en üstün olarak insanda gösterdi kendini. Sende bende, çiçekte böcekte, hatta senin bilinçsiz gördüğün atoma da dahi var bu idrak. Zira maddeyi meydana getiren atom, hiç şaşmadan madde oluyor. Evrende ve kendinde gördüğün nizam hiç bozulmuyor. Sen bu düzeni düzensizliğe bağlıyorsun. Bende bu düzensizlikten düzen var eden bir idrakı işaret ediyorum...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ben ve benim gibi düşünenlerde Zeus ya da Ra gibi evrenden çok ayrı bir tanrının varlığını savunmuyor zaten. Senin kastettiğin şeyin anlıyoruz ama kabul etmiyoruz. Sana mantıklı gelebiliyor. Zira en basit şey herşeyi rastlantı ile açıklamak. Biz evrende vesende var olan bu bilincin evvelden beri olduğuna inananıyoruz. Gelişti ve bilinen en üstün olarak insanda gösterdi kendini. Sende bende, çiçekte böcekte, hatta senin bilinçsiz gördüğün atoma da dahi var bu idrak. Zira maddeyi meydana getiren atom, hiç şaşmadan madde oluyor. Evrende ve kendinde gördüğün nizam hiç bozulmuyor. Sen bu düzeni düzensizliğe bağlıyorsun. Bende bu düzensizlikten düzen var eden bir idrakı işaret ediyorum...

Sizin ne düşündüğünüz ve neye inandığınız bilimi zerre kadar ilgilendirmiyor.

Bilimsel değilsiniz.. Bilime karşı fantezi üretiyorsunuz. Bizi ve bilimi ilgilendiren tarafınız budur. Sizi reddediyor bilim. Biz de reddediyoruz haliyle.. Şimdiye kadar bu inancınızla yararlı birşey üretemediniz. Bir yaratıcının varlığı ile yokluğu arasında, yaratıcının varlığı lehine bir artı yok. Bu başlığı başından itibaren okursanız, biz atomlarda da bir tür bilincin olduğundan bahsediyoruz. Atomlar birbirlerini tanımasalar ve bir araya gelemeselerdi, canlılar ortaya çıkamazdı. Ama bu süreci bir yaratıcıya bağlamak onu anlamamak anlamına geleceği için, insanlığa bir yararı olmayacaktır.

Tesadüfleri anlayamayan bu evrendeki gizemi hiç anlayamaz. Bir yaratıcıya inanmak ve herşeyi onunla açıklamak, sizi cahil kalmaya mahkum edecektir.

Bu evrenin en muhteşem tarafı onun bir yaratıcıya bağlı olmadan, kendiliğinden ortaya çıkmasıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bir işin içine idrak girdimi, içerisinde yaratıcı vardır. Bilimselliğe gelince, nedense en yüksek İntihar vakaları ve depresyona çabuk giren tipler, İnançsız insanlar arasından çıkıyor. Bu konuda Durheim'in İntiharlar hakkındaki kitabına ve araştırmasına bakabilirsin. İnanç insanı ayakta tutan nedendir. İnanmadığın bir meselede istediğin kadar çalış, işin rastlantıya kalmıştır. Pozitivist bilim anlayışı her nedense nicel bilgiyi önde tutar, istatistiksel bilgi ister. Bu şekilde inançlardan uzak durur. Nitel araştırmalarda olay ve olguların içerisinde öznel bakış ve empati olmalıdır. Neden ve sonuca bağlıdır ama nedeni rastlantıya bağlamak sadece kolaycılıktır. Bu idrak evrende var olmasaydı, sende ortaya çıkmazdı...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Dışarıdan baktığımızda tesadüf olarak görünen şeylerin aslında kasıtlı yapılmadığı ne malum?

Bilim forumunda bilimsel olmaya mecbursunuz.

Tesadüflerin kasıtlı olabileceğine inanan, cinlere ve şeytana da inanır ki buradaki tartışmalara katılamaz.

İstediğiniz herşeye inanmakta serbestsiniz.

Ama bilim forumunda kabul edilir bir ileti yazmanın ayrıcalığından yararlanamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci,

Şu an okuduğum kitapta kuantum ile bilinci bağdaştırıyor. NH2 ve kapılardan bahsediyor. Ayrıca her nöronun bir nevi karar mekanizması olduğunu, zihnin belli bir yeri olmadığını ve nöronların birbirini "gözlemesi" ile oluştuğunu söylüyor. Bunu biraz daha açık izah etmen mümkün mü?

Link to post
Sitelerde Paylaş

haci,

Şu an okuduğum kitapta kuantum ile bilinci bağdaştırıyor. NH2 ve kapılardan bahsediyor. Ayrıca her nöronun bir nevi karar mekanizması olduğunu, zihnin belli bir yeri olmadığını ve nöronların birbirini "gözlemesi" ile oluştuğunu söylüyor. Bunu biraz daha açık izah etmen mümkün mü?

Bu soruyu bu iddiayı yapan kaynağa sormalısın. Zihinden kasıt bellek ise, bir yeri olmdığı doğru değil.

Kuantum biyoloji henüz emekleme döneminde. Bu konuda yapılan spekülasyonların doğru olarak kabul etmek yanlış olur.

Önüne gelen aklına geleni söylüyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...