Jump to content

BİLİNCİN KÖKENİ NEDİR ?


Recommended Posts

  • İleti 268
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Böyle bir takım convoluted kelime ve cümlelerle aynı sonuca varmak yerine, enerji ve maddenin evrende her türlü etkinlikten sorumlu yegane varlıklar olduklarını kabul etmek yetmez miydi?

Bence yetmez. Cunku kendilik bilinci sadece epistemolojik olarak insanoglunda vardir. Iste bu bilinc ve farkindaslik ta olmadigindan insanoglu maddelestirilmektedir. Cunku kendilik bilinci uclu bir bilinctir. Madde, dusunce ve kavram.

Bu da henuz ve sadece ve de bildirici, belirtici ve belirleyici faktor olarak sadece insanoglunda vardir.

Zaten insanoglu fenomeni bu yeti ve ozelligi ile sadece gozlem vermez, gozlemi alir ve kavrama bilgiye donusturur.

Ileride bunu baska bir canli yapar ya da bir insanoglu ile ortak algisal ve gozlemsel dialog kurma duzeyine gelirse; o zaman insanoglu epistemolojik rakipsizlik ve alternatifsizlikten kurtulur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence yetmez. Cunku kendilik bilinci sadece epistemolojik olarak insanoglunda vardir. Iste bu bilinc ve farkindaslik ta olmadigindan insanoglu maddelestirilmektedir. Cunku kendilik bilinci uclu bir bilinctir. Madde, dusunce ve kavram.

Bu da henuz ve sadece ve de bildirici, belirtici ve belirleyici faktor olarak sadece insanoglunda vardir.

Zaten insanoglu fenomeni bu yeti ve ozelligi ile sadece gozlem vermez, gozlemi alir ve kavrama bilgiye donusturur.

Ileride bunu baska bir canli yapar ya da bir insanoglu ile ortak algisal ve gozlemsel dialog kurma duzeyine gelirse; o zaman insanoglu epistemolojik rakipsizlik ve alternatifsizlikten kurtulur.

Bilinç yalnız insanoğlunda olsaydı haklı olabilirdiniz.

Bilinç ki buna kendilik bilinci de dahildir, çok sayıda hayvanda var. Hatta bazılarında insandaki kadar gelişmiş bir bilinç var. Daha gelişmiş bile olabilir.

İnsana hak ettiğinden fazla değer veriyorsunuz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilinç yalnız insanoğlunda olsaydı haklı olabilirdiniz.

Bilinç ki buna kendilik bilinci de dahildir, çok sayıda hayvanda var. Hatta bazılarında insandaki kadar gelişmiş bir bilinç var. Daha gelişmiş bile olabilir.

İnsana hak ettiğinden fazla değer veriyorsunuz.

Ben yalniz insanoglunda var demiyorum, bizlerin de uyesi oldugu bu turun epistemolojik olarak belirleyici, belirtici ve bildirici tek ve alternatifsiz bir faktor oldugunu soyluyorum.

Zaten son cumlen bir yerde insanogluna kendilik bilinc ve farkindaligini bilincalti olarak onluyor ve dunyada goruyorsun insanoglunun nasil herseyini fenomenal olarak aslinda cikarci, guce tapan teslim alan numenal yetiye teslim ettigini.

Sonucta insanoglunu biyolojik hareketin disinda her turlu hareket ettiren yoneten yonlendiren her turlu bilgisini, inancini ideolojisini ve bilimini ortaya atan ve ustelik yasatan numenal yeti degerleridir. Sorun da bunun noncognitivizmi ve insanoglunun kendini ya maddelestirmesi ya da kullastirmasidir.

Diyelimoyle, yani "insana hak ettiginden fazla deger verme" soz konusu.

Bu kime ve neye gore? insanogluna gore degil mi?

Simdiye kadar insanoglu madde olmaktan ve kul olmaktan cok cekti ve cekiyor.

Sence bu son cumlenin zarari nedir? ve neden?

Cunku aslinda su andaki algi dediginin tam tersidir yani "insanoglunun ustelik kendi eliyle tamamen degersizligi" ve her turlu yine kendi ortaya attigi deger ugruna yasamini harcamasi ya da yasatilmasi.

Oyuzden sence kendilik bilnc ve farkindaliginin insanoglunu bilincalti sartlanmisliktan kurtularak kazanmasinin ne gibi bir "zarari/sorunu v.s." var ve bu kime/neye gore?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değil.. Dünyada var olan çok sayıda canlıya göre..

insana hak ettiğinden daha fazla değer veriyorsunuz.

Iyide mesela sen bir insanoglu turu biri olarak burda baska canlilar adina konusmus olmuyor musun?

Ya da o canlilar insanogluna boyle bir algiyi hangi dialog ile veriyorlar?

O yuzden son cumlende "bunun zarari ne?" temelli bir soruyu aciklarsan, en azindan neden bu cumlede israr ettigini algilamis olurum.

Ayrica ben bir insanoglu olarak kendi turume ve birime degil de; neden baska bir canliya agirlik vereyim? Bu bana bir insanoglu turu biri olarak ne saglayacak, ya da vermem ne kazandiracak/kaybettirecek?

Bu soruyu sence insanoglu disinda olan ve kendilik bilinci tasiyan baska bir canli soruyor mu?

Boyle bir dialoga bagli bilimsel bir algi mi var?

Insanoglu henuz kendilik bilinc ve farkina varamadigindan zaten sadece kendine degil; her turlu canli, doga evren v.s. ye zaten fenomenal cikari icin zarar veriyor.

En azindan kendilik bilinci ile insanoglu bu zarari algilarsa; kendine vermedigi gibi bu zarari baska bir canliya ve dogaya v.s. de vermez. Yasar ve yasatir.

tarihinde evrensel-insan tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 months later...

Freand

Biz bilincin kökeni derken sorunun başlangıcına değiniyor, çok ilkel şekli ile ilgileniyoruz.

Bilinçin atom ve moleküllerin birbirlerini tanımalarından kaynak aldığını kurguluyoruz.

Yani bilincin temel mekanizmasına değiniyoruz.

Senin quote ettiğin makaleler çok sonraki duruma değiniyor.

Ve evet.. çok doğru. Dilin evrimi ile bilinç arasında entrikalı bir ilişki var.

dilin evrimi ve bilinç... ilginçmiş..

Biraz açar mısın haci?

Link to post
Sitelerde Paylaş

dilin evrimi ve bilinç... ilginçmiş..

Biraz açar mısın haci?

Beyin düşünürken bir iç dil kullanır. Ona endofoni denir. İç ses...

Bilinç kendini ve çevreyi, kişinin çevredeki yerini bilmek ve tanımaktır.

Bir dile sahip insanlar için endofoni daha çok insanın bildiği bir dil aracılığı ile yapılır.

Daha doğrusu bilinç kısmen de olsa dili kullanarak kendini manifest eder.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilim forumunu doğaüstü forumuna çevirdiniz. Bilinçli atomlar, bilinçli atom altı parçcaıklar, bilinçli moleküller, bilinçli bakteriler havada uçuyor.

Böyle bir saçmalık yok arkadaşlar, bilincin tanımı belli nereden çıkardınız bunları. Bir de bilimselmiş gibi tartışıyorsunuz, yazıklar olsun!

Bu kelimenin anlamını bilmeyenler için wikipedia'ya bakmak en fazla 15 saniye alacaktır;

"Consciousness is variously defined as subjective experience, awareness, the ability to experience "feeling", wakefulness, the understanding of the concept "self", or the executive control system of the mind.[1] It is an umbrella term that may refer to a variety of mental phenomena."

http://en.wikipedia....i/Consciousness

Sen neden bahsedildiğini anladığına emin misin?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 7 months later...

Sevgili Hacı anladıklarımı kısaca ifade ederken sorularımı da sorucam

böylece yanlış anladıysam eğer onları da düzeltmiş olun lütfen

diyorsunuz ki gökten zembille inmeyeceğine göre bilinç ve akıl nereden geldi ?

evrende veya maddede çok ilkel bir düzeyde bilinç ve akıl olmalıdırki

madde evrimleştikçe bu ilkel bilinç ve akıl da evrimleşerek bildiğimiz bilinç aklı oluşturabilsin

çok çok ilkel anlamda olmak üzere evrendeki veya maddedeki yasalara

maddenin bilinci ve aklı diyebilir miyiz?

ve en temelde bulunan ilke olarak, madeenerjinin yok olmaması ve varlığını devam ettirmesi de

ilkel bir akıl olarak kabul edilebilir mi?

son soru ise; bu mantıkla gidildiğinde algıları nereye koyacağız

çünkü algı tamamen beynin yaratımıdır, öyle değil mi?

bu durumda en ilkel düzeyde algı nedir?

tarihinde osho tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Hacı anladıklarımı kısaca ifade ederken sorularımı da sorucam

böylece yanlış anladıysam eğer onları da düzeltmiş olun lütfen

diyorsunuz ki gökten zembille inmeyeceğine göre bilinç ve akıl nereden geldi ?

evrende veya maddede çok ilkel bir düzeyde bilinç ve akıl olmalıdırki

madde evrimleştikçe bu ilkel bilinç ve akıl da evrimleşerek bildiğimiz bilinç aklı oluşturabilsin

çok çok ilkel anlamda olmak üzere evrendeki veya maddedeki yasalara

maddenin bilinci ve aklı diyebilir miyiz?

ve en temelde bulunan ilke olarak, madeenerjinin yok olmaması ve varlığını devam ettirmesi de

ilkel bir akıl olarak kabul edilebilir mi?

son soru ise; bu mantıkla gidildiğinde algıları nereye koyacağız

çünkü algı tamamen beynin yaratımıdır, öyle değil mi?

bu durumda en ilkel düzeyde algı nedir?

İlkel düzeyde bir tanıma olayı var. Hidrojen oksijeni tanıyor örneğin ve onunla birleşiyor.

Bu bilinç değil elbette ama canlılarda atom düzeyinde gerçekleşen, bilincin ortaya çıkmasından sorumlu bir mekanizma.

Evrende canlı cansız her varlık atomlardan oluşuyor. Evrende madde ve enerji dışında hiçbir şey yok.

Bu durumda bilincin madde ve enerjinin ürünü olarak ortaya çıkmaktan başka çaresi yok. Bu bilimsel bir gerçek. Bunu kimse reddedemez.

Maddenin ve enerjinin davranışları için onları bilinci diyebiliriz elbette. Demek zorundayız da. Başka ne diyeceğiz?

Bilincin en ilkel düzeyde manifestasyonunu simgeliyor onların davranışı.

Madde ve enerjinin korunumu yasasının madde ve enerjinin ilkel düzeyde olan davranışlarına katılımının ne anlama geldiğini bilmiyorum. Madde ve enerjinin korunumu yasası onların devamlılığı ve dönüşümleri ile ilgili olarak düşünülebilir. Buna akıl diyebilir miyiz? Emin değilim.

Bu bağlamda algıları nasıl değerlendirebiliriz?

Çoğu kere algılar nesneldirler. Kişiye aitdirler. Yani her insan, hatta belki de her hayvan ve canlı, aynı dürtüleri aynı şekilde algılamaz.

Bunun nedeni de algı olgusunun son derece karmaşık olmasıdır. Çok sayıda uyarı, çeşitli şekillerde bir araya geldiği için, sonuç her insanda farklıdır.

Algıları nasıl değerlendirebiliriz.

Algılar beynin kendisine ulaşan sinyalleri yorumlamasından başka birşey değildir. Algılar öznel değildirler. Nesneldirler.

Ve beyne ulaşan sinyallerden ortaya çıkarlar. Yani bütün algılar bir epifenomendirler.

Yani algıların kendilerini oluşturan spesifik mekanizmalar yoktur. Onlar çevresel uyarıların beyinde yorumu sırasında kendiliklerinden ortaya çıkarlar.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 2 weeks later...

İlkel düzeyde bir tanıma olayı var. Hidrojen oksijeni tanıyor örneğin ve onunla birleşiyor.

Bu bilinç değil elbette ama canlılarda atom düzeyinde gerçekleşen, bilincin ortaya çıkmasından sorumlu bir mekanizma.

Evrende canlı cansız her varlık atomlardan oluşuyor. Evrende madde ve enerji dışında hiçbir şey yok.

Bu durumda bilincin madde ve enerjinin ürünü olarak ortaya çıkmaktan başka çaresi yok. Bu bilimsel bir gerçek. Bunu kimse reddedemez.

Maddenin ve enerjinin davranışları için onları bilinci diyebiliriz elbette. Demek zorundayız da. Başka ne diyeceğiz?

Bilincin en ilkel düzeyde manifestasyonunu simgeliyor onların davranışı.

Madde ve enerjinin korunumu yasasının madde ve enerjinin ilkel düzeyde olan davranışlarına katılımının ne anlama geldiğini bilmiyorum. Madde ve enerjinin korunumu yasası onların devamlılığı ve dönüşümleri ile ilgili olarak düşünülebilir. Buna akıl diyebilir miyiz? Emin değilim.

Bu bağlamda algıları nasıl değerlendirebiliriz?

Çoğu kere algılar nesneldirler. Kişiye aitdirler. Yani her insan, hatta belki de her hayvan ve canlı, aynı dürtüleri aynı şekilde algılamaz.

Bunun nedeni de algı olgusunun son derece karmaşık olmasıdır. Çok sayıda uyarı, çeşitli şekillerde bir araya geldiği için, sonuç her insanda farklıdır.

Algıları nasıl değerlendirebiliriz.

Algılar beynin kendisine ulaşan sinyalleri yorumlamasından başka birşey değildir. Algılar öznel değildirler. Nesneldirler.

Ve beyne ulaşan sinyallerden ortaya çıkarlar. Yani bütün algılar bir epifenomendirler.

Yani algıların kendilerini oluşturan spesifik mekanizmalar yoktur. Onlar çevresel uyarıların beyinde yorumu sırasında kendiliklerinden ortaya çıkarlar.

Maddenin ve enerjinin davranışları için onları bilinci diyebiliriz elbette.

Bu durumda korunun yasaları da zaten davranışlar kapsamında kalıyor;

yani aklı ayrı tutmasak da olur diye düşünüyorum,

yaşamı da en ilkel düzeyde enerji olarak kabul ettiğimizde

en yüksek anlamıyla yaşam ve bilinç,

var olan enerji ve davranışlarının türevleri olarak ortaya çıkmış denilebilir.

Ben yine algı konusuna gelmek istiyorum. Benlik algısı da dahil bütün algılar epifenomendir; tamam.

Daha da ileri giderek benliğin bir illüzyon, bir yanılsama olduğnunu kavrayabiliyorum.

Çünkü nasılki hareket durumundaki bir araçtan dışarıya baktığımda

dışarının hareket durumunda olduğu yanılsamasını anlayabiliyorsam,

beyindeki algı sisteminin bütün beyin sistemini algılamasının ayrı

bir benlik yanılsaması yaratmasını da öyle anlayabiliyorum.

Ama algılar için aynı şeyi söyleyemiyorum;

yani algıları bir yanılsama olarak göremiyorum;

ses, renk, koku, tat vb nasıl bir yanılsama olabilir?

Evet epifenomendirler ama sanki beynin yarattığı farklı bir şeymiş gibi duruyorlar

yani pek öyle yanılsama gibi durmuyorlar?

Acaba diyorumki beyin hücrelerindeki elektrokimyasal akımdan başka

bunlara (yani algılara) işaret eden başka fiziksel bir olgu veya bir enerji türü olabilir mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

hacı okadar uzun yazmışsınki bunu okuyamam şimdi..ama az çok fikrim var neyle ilgili olduğunun saat 01:00 ve ben saat 05:10 da kalkıcam.pc kapatmıştım yatağıma yatmıştım tekrardan kalkıp açtım çünkü bu konu yatağımda uykuya dalmama mani oldu ve bu başlıka atında benim merak ettğim şeyleri sormamın tamda yeri olduğu fikri kafamda ampul gibi yandı .konuya katkısı olurmu bilmiyorum..:) kendi çapıma göre izah etmeye çalışıcam.insanda zihnin kendinin farkında olması durumu hakkında Türkçe sağlam bir kaynak varmıdır yani zeki olmak ile ilgili.insanın kendinin daha fazla farkında olması ile ilgili..bilmiyorum anlatabildimmi.daha fazla ne istediğini bilmekle ilgili, karar vermekle ilgili ,yada daha fazla aklından geçenlerin farkında olmakla ilgili.duygularının farkında olmakla ilgili.umarım anlatabildim ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hidrojen neden oksijenle tepkime veriyor?

Neden belli karakteristik özelliklere sahip bir molekül oluyorlar?

İleride bu özellikleri değişecek mi,geçmişte farklı mıydı,bu atomlar evriliyorlar mı?

Biraz araştırın. Hidrojen neden oksijenle birleşip su oluşturuyor? Bu bir sır değil. Bir mucize ise hiç değil.

Suyun davranışları da bir mucize değil. Gayet mantıklı.

Bunlar bilgidir. Bu bilgiyi edinememek cehalettir. Ahmaklıktır. Geriliktir.

Dana altında buzağı aramayın. Çalışın, öğrenin...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Maddenin ve enerjinin davranışları için onları bilinci diyebiliriz elbette.

Bu durumda korunun yasaları da zaten davranışlar kapsamında kalıyor;

yani aklı ayrı tutmasak da olur diye düşünüyorum,

yaşamı da en ilkel düzeyde enerji olarak kabul ettiğimizde

en yüksek anlamıyla yaşam ve bilinç,

var olan enerji ve davranışlarının türevleri olarak ortaya çıkmış denilebilir.

Ben yine algı konusuna gelmek istiyorum. Benlik algısı da dahil bütün algılar epifenomendir; tamam.

Daha da ileri giderek benliğin bir illüzyon, bir yanılsama olduğnunu kavrayabiliyorum.

Çünkü nasılki hareket durumundaki bir araçtan dışarıya baktığımda

dışarının hareket durumunda olduğu yanılsamasını anlayabiliyorsam,

beyindeki algı sisteminin bütün beyin sistemini algılamasının ayrı

bir benlik yanılsaması yaratmasını da öyle anlayabiliyorum.

Ama algılar için aynı şeyi söyleyemiyorum;

yani algıları bir yanılsama olarak göremiyorum;

ses, renk, koku, tat vb nasıl bir yanılsama olabilir?

Evet epifenomendirler ama sanki beynin yarattığı farklı bir şeymiş gibi duruyorlar

yani pek öyle yanılsama gibi durmuyorlar?

Acaba diyorumki beyin hücrelerindeki elektrokimyasal akımdan başka

bunlara (yani algılara) işaret eden başka fiziksel bir olgu veya bir enerji türü olabilir mi?

Algılar insanları çok yanıltabilir.

Bazı psikolojik hastalıkların seyri sırasında (örneğin şizofrenide) hastalar olmayan olayları görürler, kulaklarında sesler işitirler, kokular algılarlar. Vücutlarında böceklerin dolaştığını hissederler. Bütün duyguları hastalıktan etkilenir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Biraz araştırın. Hidrojen neden oksijenle birleşip su oluşturuyor? Bu bir sır değil. Bir mucize ise hiç değil.

Suyun davranışları da bir mucize değil. Gayet mantıklı.

Bunlar bilgidir. Bu bilgiyi edinememek cehalettir. Ahmaklıktır. Geriliktir.

Dana altında buzağı aramayın. Çalışın, öğrenin...

Sana bu bilgiyi sormamıştım ki.Nedenlerine dair akıl yürütecektik sadece.İleride bu atomların bu özellikleri değişebilir mi mesela?

Bigbang olayından belli süre sonra ilk oluştukları anda mı belirlendi atomların karakteristik özellikleri?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sana bu bilgiyi sormamıştım ki.Nedenlerine dair akıl yürütecektik sadece.İleride bu atomların bu özellikleri değişebilir mi mesela?

Bigbang olayından belli süre sonra ilk oluştukları anda mı belirlendi atomların karakteristik özellikleri?

Bu başlık altında tartışılacak bir konu değil bu isteğin. Uygun bir başlık açarsan tartışırız.

Bu arada tekrarlamakta yarar var.

Bilincin kökeninin madde ve enerjiden başka birşey olma lüksü yok.

Çünkü evrende başka birşey yok.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bilincin kökenine değinirken sudan örnek vermiştik. Kısa bir hatırlatma yapalım.

Tek bir su molekülü imgeleyelim. H2O. Tek başına ortaya çıkamaması yanı sıra, hiçbir davranış özelliği de yoktur bu molekülün. Birkaç milyon su molekülü bir araya gelince bir damla oluşturur. Su moleküllerinin davranışı birden değişir. Yüzey gerilimine sahip olur ve tek bir su molekülünden çok daha farklı bir dizi davranışlar sergilemeye başlar. Herşeyeden önce tek başina ne sıvı, ne gaz, ne de katı olan tek su molekülü bu şekilde çoğalınca birden ortama bağlı olarak çesitli nitelikler kazanır. Katılaşir, sıvılaşir, buharlaşir.

Bir bardak su alalım. Bardak içindeki davranışları, damla olarak davranışlarından çok farklı olacaktır. Kenarlarda damlaların yüzey gerilim özelliklerini gösterirken, diğer yerlerde daha serbest bir davranışlar sergileyecektir. Akacaktır. Bardak ters çevrilirse yere dökülecektir ama yine bardağın içinde bir miktar su kalacaktır. Bu haliyle su damla gibi davranma niteliğinden fazla birşeyler kaybetmemiştir. Ona ek olarak bazı yeni davranış biçimleri kazanmıştır.

Arka bahçenizde bir havuz düşünün. Bardaktan daha büyük bir su birikintisi düşünün yani. İçine girebilirsiniz. Üzerinizde suyun basıncını hissedersiniz. havuzun duvarlarına basınç uygulayan bu su içinde yüzerken dalgalar oluşturursunuz. Dalgalar kenarlara vurur. Bu su buharlaşir. Arada bir kaybolan suyun yerine yenisini koymanız gerekir.

Daha geniş bir su birikintisi, bir göl, imgeleyelim. Bu gölde suyun davranışları havuzdakinden daha farklı olacaktır. Gölün üzerinde bulunduğu topografiye göre suyun akıntılar ve girdaplar şeklinde bazı hareketleri olacaktır. Büyüklüğüne göre göl çevreyi etkileyecektir. Büyükse yörenin iklimini bile değiştirebilecektir. İçinde hayvanlar ve bitkiler yaşayacaktır. Kendine göre bir eko sistemine sahip olacaktır.

Denizlerde göllerdeki bu durum abartılarak devam edecektir. Dalgalar daha yüksek olacak, çevrede iklim bu geniş su birikintisinden çok daha fazla etkilenecek ve çevrenin eko sistemi de daha zengin bir görünüş arzedecektir. Göllerin yanı sıra bu keresinde daha büyük dalgaların dövdüğü sahil önem kazanacak ve orada yaşayan bazı canlılar sahilin alacağı şekilden ve sahilin doğasından sorumlu olacaklardır.

Okyanuslardaki durum denizlerdeki durumun abartılmış şeklidir. Ayrıca kasırgalar ve tayfunlar şeklinde fırtınalar ortaya çikacak, okyanuslar yalnız sahilin ve komşu kara parçalarının değil, bütün dünyanın iklimini etkileyeceklerdir.

Aynı durum beynin işlevselliğinden sorumlu nöronlar için de geçerlidir.

Birkaç nörondan oluşan bir beyine sahip hayvanların biz insanlara göre basit ve ilkel olan yaşamları onların içinde bulundukları eko sisteminde varlıklarını sürdürmeleri için yeterlidir.

Su moleküllerinde olduğu gibi, nöron sayısı arttıkça hayvanın davranış repertuvarı zenginleşecektir.

İnsanın düşünebilen en akıllı beyne sahip bir hayvan olduğunu sanıyoruz. Her ne kadar ispermeçet balinalarının insanlardan daha akıllı olduğunu telkin eden gözlemler varsa da, insanı en akıllı hayvan türü kabul etmenin bir sakıncası yok.

İnsan beyni bir iki istisnası ile, diğer hayvanların beyninden çok daha büyük.

Çok daha fazla nöron içeriyor. Dolayısıyla insan beyni çok daha karmaşık davranışlar sergileyebiliyor ve çevreden gelen uyarıları daha sofistike bir şekilde algılayıp, değerlendirebiliyor.

Doğada hemen her niteliğin nedeni niceliktir. Bir araya gelen akılsız ve aptal atomlar ve moleküller sonunda insan beyni denen bir doğa harikasının ortaya çıkmasına neden oluyor.

Nöronlar beyinde çeşitli çekirdekler şeklinde organize olmuşlardır. Onlar arasında nöral devreler vardır. İnsan beyni üstün zekasını bu devrelere ve nöronların sayısına borçludur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...