Jump to content

Kutsal Kitaplar ve Dinlerin Eleştirisi


Recommended Posts

Bizlere bu başlığı açtıkları ve bu sakin ortamı sağladıkları için admin grubuna çok teşekkür ediyoruz.Yazıyı verıyorum ve sonra Berguzar arkadaşımızın alıntılar yapıp eleştirmesini bekleyeceğim ve beraber konuyu irdeleyeceğiz.Yazıda, dinlerde olması gereken mükemmel tanrı tasvirini ortaya koyuyorum ve kutsal kitapların çelişkilerine değiniyorum...

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Arkadaşlar hepinize merhaba

Öncelikle sitedeki tüm arkadaşlara tesekkur edıyorum, bılım ve akıl ile bana ışık oldular ve uzun senelerdır bulunduğum deist-agnostık yapıma ulaşmamda katkıda bulundular.İnsanlık için önemli olan ayak bağı dinlerden kurtulmaktır, deist yada ateist yada agnostık bunlar arasında pek fark görmuyorum çunku insanlığa zararlı degıller bir dayatmaları yok..

Dinler ve mezhepler birer savaş aracıdır,çunku dil,ırk,sınıf gibi ınsanlar arasında ayrılık ve duşmanlık unsuru yaratır.Haçlı seferlerinden tutun Afganistan,Irak savaşına bir çok savaşa sebeb olmuş insanların beynı yıkanmıştır, din ınsanların bırbırıne hukmetme aracıdır aynı zamanda cahıl toplumu gutmenın en kolay yoludur.Ben sevgiden, pozıtıf enerjıden, barıştan,eşitlıkten,yaratılmış tum canlılara adaletten yanayım bu yuzden dinlere karşıyım, hayatta hiç bir şey görunduğu gıbı değil, sizler atesıtleri yada deıstlerı tukaka görsenızde aslında gercek tukaka olan din tuccarlarıdır.Ayrıca okuduğunuz Kuran gerek kavram yozlaşması gerek arapçanın yapısı gerekse Kuranın 1400 senedir yuzlerce degışık mezhepe ayırabılecek kadar apacık olmaması(ki gercek tebliğ apacıktır) çok yorumludur eninde sonunda bir mealcının Kuranı ve onun göruşlerıdır,(salat mesela kımının mealınde medıtasyon kımnde namaz gercekte ise ıkısıde değildir) her şekılde zaten aracı ve sırk vardır.Bırılerının çizdığı musluman profılınde değil insan olmakta buluşalım diyorum ve konuya giriyorum.

GERÇEK YARATICI

Din tüccarları için, tüm evrenin ve içindekilerin, herşeyin yaratıcısı olan Yaratıcımıza bütün dillerde aynı karşılığı olan YARATICI isimlemesi yetmez, yalın kalır, basit kalır.

İlle kendi ürettikleri dinlerinden özel isimler vermeleri gerekir Yaratıcıya. Ve hatta Yaratıcıya binbir türlü isimler sıralamak için birbirleriyle yarışırlar.

Beyinlerimizde oluşturduğumuz, tahayyül ettiğimizdir önemli olan. Nasıl çağırdığımız ve isimlendirdiğimiz önemli değil gibi gözüksede oldukça önemlidir aslında.

Çünkü o ad altında yanlış tariflere bulaşmış, herkesin ayrı tarif ve özellikler katmasıyla ortalık batıl tanrılardan geçilmiyor.Bunların sonucu ortaya Muhammedin Allahı, Hindunun Brahmanı, Budistin Nirvanası, Yahudinin Elohası, Hristiyanın Jesus'u ve Lord'u gibi iğrençlikler kaçınılmaz oluyor.

Fiziksel olarak tapınılan, adına kurbanlar adanan, adına oruç tutulan, adına kutsal görevler, hac farizaları düzenlenen, insanın nasıl seks yapacağı, ne zaman yıkanacağı, nasıl boşanacağı, nasıl miras taksimi yapacağı, nasıl giyinip kuşanacağını düzenleyen, insana lanet eden, kızan, yarattığına pişman olan, ay halindeki kadından korkan, kullarına kızan, lanet eden, cehenneme atan, meleklerle sohbet eden, zinayı yasaklayan, yeryüzünde insanlara cezalar yağdıran, insana nefesinden üfleyen, yeryüzünü kaç günde yarattığını ve nasıl yarattığını anlatan, insanlara akıldışı mucizeler gösteren ve kimsenin görmediği bilmediği hayal ürünü meleklerle ve aciz, ölümlü peygamberlerle insanlara emirler vaaz eden ilahlardır dinlerin tarif ettikleri. Varlık haline getirilmiş putlardır onlar.

Allah, Tao, Kami, God, Nirvana, Lord, Hari, Brahman, Jumala, YHWH, Xwede, Ahura Mazda, Rab, Waheguru , Deus, Tian, Shiva, Bog, Elohim, Shen, Ekam, Vethan, Supreme God, Mool Mantar, Great Spirit, Aten, Ngai, Cao Dai, Aigonz.

Terkedin din tüccarlarının yarattığı bu ilahlarınızı, tanrılarınızı. Hiçbirisi size huzur getirmez, onlar insanlar arasında ayrımcılık, birbirine düşmanlık, acı, kan, gözyaşı ve kaos'dan başka birşey getirmezler insanlığa, çünkü tamamı Gerçek Yaratıcıyı inkar için vardır, gerçek Yaratıcı inancının üzerini örtmek için vardır.

Yaratıcı inancı insanın beyninde, kalbinde, tahayyülünde olandır. Doğaya, yaratılanlara bakarak onlardan aldığı derslerle kendi içerisinde şekillenen imandır, inançtır.

Kişiler, kurumlar, gruplar, liderler, devletler tarafından şekillendirilip, tarif edilip, düzenlenip sunulamaz.

''Çünkü O hakkında fiziksel olarak yeteri kadar bilgi sahibi olamadığımız, göremediğimiz, ulaşamadığımız, nitelendiremediğimiz, yeteri kadar bilemediğimiz, tarif edip tanımlayamadığımız fakat bu dünyada yaşamamız için bize her türlü ortamı hazır eden, sırlar ve gizemlerin kaynağı, sınırsız ve tarif edilemeyen güç sahibi, öldükten sonra kendisine ve eşsiz düzenine kavuşacağımız mükemmel ve eksiksiz derecede yaratılmış olan insanın ve sorunsuz çalışan, idare edilen evrenin Yaratıcısı, idarecisi, sahibidir.''

ALLAH

İslamın insan özellikleriyle tarif edip şekillendirdiği Allah adındaki batıl tanrısının gerçek Yaratıcıyla hiçbir alakası yoktur. Böyle batıl bir tanrıya inanmak Alemlerin Yaratıcısına küfürdür, Allah adı altında yaratılan ve insan özellikleriyle donatılmış olan bu tanrıya inanmayı terkedin. İnsanın tarif edip şekillendirebileceği bir Yaratıcı olamaz.

Gerçek Yaratıcı; hakkında fiziksel olarak yeteri kadar bilgi sahibi olamadığımız, göremediğimiz, ulaşamadığımız, yeteri kadar bilemediğimiz, tarif edip tanımlayamadığımız fakat bu dünyada yaşamamız için bize her türlü ortamı hazır eden, sırlar ve gizemlerin kaynağı, sınırsız ve tarif edilemeyen güç sahibi, öldükten sonra kendisine ve eşsiz düzenine kavuşacağımız, mükemmel ve eksiksiz derecede yaratılmış insanın ve sorunsuz çalışan, idare edilen evrenin Yaratıcısı, sahibidir.

Akleden insan bu tarifin dışında bir tarif yapabilirmi? Bu küçük tarifin dışında tarif edebilmenin, şekillendirebilmenin, resm edilebilmenin imkanı varmı?

Tarif edilemez, her türlü tarif ve tanımlamalardan münezzehtir dediği halde, Kuran Allah'ı aşağıdaki şekillerde insanlara anlatır, tarif eder, resm eder.

Allah Alemlerin Yaratıcısı olamaz, Allah ancak insan icadı batıl Yahudi dinlerinin batıl bir tanrısıdır.

- İnsana kendi nefesinden/ruhundan üfleyendir 15/29

- Fiziksel olarak eli, avucu olandır, iki elide olandır. 3/73, 5/64, 48/10, 57/29 (Türkçe tercümelerdeki ''elinde olmak''/muktedir olmak deyimiyle karıştırmayın, orjinali fiziks elelden bahsediyor)

- İbrahimi dost edinendir. 4/25

- Kendi yerine yeryüzünde insanı halife atayandır. 2/30, 6/165

- Kullarına işkence yapmaktan zevk alan, cehenneme atmaktan zevk alan, zincirler, prangalar hazırlayan, derileri piştikçe azabı tadsınlar diye derilerini yenileyendir. 4/56, 9/35, 14/49, 19/68, 21/98, 35/36, 44/47-48, 54/48, 72/15, 76/4

- İnsanlara sürekli lanet edendir. Adeta bir lanet makinesidir. 2/88, 2/89, 2/159, 2/161, 3/87, 4/46, 5/13, 7/44, 9/68, 11/18, 11/99, 13/25, 24/23, 28/42, 33/57, 33/64 ......

- İnsanlara azap edendir, ceza verendir, kalplerini ve kulaklarını mühürleyen, hastalıklarını arttıran, ateşe atandır.

2/7, 2/10, 2/59, 2/90, 2/104, 2/114, 2/162, 2/284, 4/56, 13/34, 23/64, 27/5, 33/8, 64/5, 85/10, 89/25, 91/14,

- İnsanlarla sohbet edendir. 2/260,

- 99 isimle bir sürü insan özellikleriyle tarif edilendir.

- İnsanlara yeryüzünde cezalar yağdırandır. Zina 24/2, hırsızlık 5/38, müşriklerin cezalandırılması 9/5,

- Peygamberlere şeytanları musallat edendir. 6/112, 22/52

- İnsanlara şeytanın musallat olmasına müsaade edendir. 58/10

- Sene içerisindeki ay'ları düzenleyendir. 9/36

- Savaşa özendirendir. 8/65

- Yaşlı erkeklere, kısır kadınlara çocuk verme mucizeleri gösterendir. Çocuklara isimlerinide verendir. Zekeriya 19/5-8, İbrahim 11/71-72

- Öğretmen gibidir. Ademe isimleri öğretendir 2/31, rüya yorumlamayı öğretendir 12/21, ilim öğretendir 18/65, zırh yapmayı öğretendir 21/80,

- Öc alıcı, intikam alıcıdır. 3/4, 15/79

- Akıldışı mucizelerden medet bekleyendir. İnsanlara mucizeler dağıtandır, 40/78. Musa, İbrahim, Meryem, Süleyman.

- İnsanlarla karşılıklı sohbet eder. Musa, İbrahim, Nuh, Meryem 2/126, 2/260, 3/36, 3/47, 5/25-26,

- İnsanlara miras taksimi yapandır. 4/176

- İnsanların ibadetine ihtiyacı olandır, övülmeye ve yüceltilmeye ihtiyacı olandır. 74/3,

- Seks yapınca yıkanmayı emredendir, insanoğlunun cünup olmasında korkandır. 5/6 , Cünup olmanın Yaratıcıyla ne alakası olabilir? Yaratıcı niçin kendisine ibadet etmek için cünupluktan temizlenmeyi emrederki?

- Yasalarını bildirmek için her zaman çelişki kaynağı ölümlü insanı kullanır, insana ihtiyaç duyar.

- Ceza vermek için yine insanı kullanır, insana ihtiyaç duyar. Herşeye kudreti olduğu halde ceza verme işini kendisi beceremez.

Yukarıdakilerin tümü : nefesi olmak, üflemek, eli avucu olmak, lanet etmek, azap etmek, işkence etmek, savaşa özendirmek, öğretmek, sohbet etmek, yüceltilmeye ihtiyaç duymak, erkek kadın ayrımı yapmak, insanlar arasında ayrım yapmak, cezalar, hükümler yaratmak gibi bunların tamamı insan özellikleridir. İnsan Yaratıcıyı hiçbir şekilde bu ifadelerle şekillendiremez, düşünemez. Bu ifadeler din tüccarlarının Yaratıcıya rağmen kendi yarattıkları batıl tanrılarının özellikleridir.Bu insani özellikler yüklediğiniz Allah'ınızın Lat, Menat ve Uzza gibi putlardan farkı yoktur. Hristiyanların tanrısı ölümlü İsa'dan farkı yoktur.

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Musluman arkadaşlar

Yaratıcı katında kutsallıklar olmaz, kutsal olan her sey, kıtaplar, din adamları, cemaat liderleri, kutsalllıklar üzerınden numerolojı bunlar gerçek yaratıcıya hakaret olur ve öfkelenen lanet okuyan tebliğ için eliçilere kıtaplara ıhtıyaç duyan ortadoğu dınlerının batıl tanrı tasvırıne uygundur.

Yaratıcı insanlara akılla bilimle kainat kitabıyla ulaşır, 7 milyar insan için adil tebliğ olan budur.İnsanlara fıtratta verilen akıl bilim vicdan mantık bunlar doğruyu bulma gücüdür arap örfü değil.O zaman ki arap dını Sabiilik yahudılık hırıstıyanlık ve putperstlık karışımı pagan bir dindi.Muhammed yeni bir din yada kitap getırmedi,sadece dınlerle savaştı,hiç bir zaman putperstlık bitmedi, Kabeye yani arap baş putu Allata dönup yere kapanmak salat oldu, kavramlar yozlaştırıldı putperest Muhammedın torunlarını öldüren Mekkedeki yahudi otorıte Emeviler Muhammedın sözlerını toplatıp kitap yaptırdı ve putperstlik, din tüccarlığı tekrar meşru oldu.İncil nasıl havarılerrce yazıldıysa,tum kıtaplar uyarıcıların arkasından yazıldı.Öncelikle yaratıcıyı doğru yere koymalı, batıl yahudi tanrısından ayırmalı, yaratıcı kainat kıtabında,yaratılmışlarda, kusursuz evrende açık ve nettır, ya görursun yada suphe duyarsın, 1400 senelik anlaşlılmaz dilde bir kıtap dedı dıye ınanman zaten yuzeysel olur.Ayrıca görmediği için yaratıcıdan şüphe duyan bırı ıyı bır ınsan olsada neden (kutuplarda yasayan bırınıde soğukla korkutursun)çöl ateşine atılıyor? Bu gercek yaratıcı tasvırıne aykırıve adıl değil, anca yahudı tanrısı bunu yapar.Yaratıcının tebliğ için ınsanlara kıtaplara kutsallara ve sızler gıbı sayısalcılara ıhtıyacı yoktur.O akıl bılım vıcdan mantık gıbı 7 mılyar ınsana doğuştan verdığı muhakeme yetenegı ıle ulaşır, insan doğruyu yanlışı ayırır.Ahlakta dınlerden çıkmamıştır,toplumsal düzen ve ilerıye göturen kanunlar ile su an medeniyet ayaktadır şeriat yoktur ve kurallar ıhtıyaca göre değiştırılebılır ama serıat değişmez.Bukagılı halkalı zebanılı cehennem ve meyvalı hurılı cennet sızlerın olsun, bizler yaşayarak görucez, bildiğimiz tek sey yaratıcının adaletı ve bır terazının, hesaplaşmanın bir şekılde olacagıdır..

KURAN

Diğer sözde kutsal kitaplar gibi Kuran'da insan yazmasıdır, çelişki ve tutarsızlıklarla, uydurma mucizelerle ve yalan tarih bilgileriyle doludur.Genelde Yaratıcıdan gönderildiğine inanılan tüm kutsal kitaplar, özelde İslam'ın Kuran'ı Yüce Yaratıcımıza isyan ve küfrün kaynağıdır.Kuran Yahudi din tüccarları tarafından %80 oranında Tevrattan kopye edilerek hazırlanıp insan aklının utanç duyması gereken örneklerlerle dolu hadis yalanlarıyla desteklenerek sultanlar tarafından uygulanmıştır.Kuran Tevrat'ın çeki düzen verilmişidir. Tevrat'ta tamamı yalan ve uydurma olan peygamberlerin atmasyon yaşları, detaylı soyağaçları, hikayelerin ince detayları, detaylı tarih-zaman bilgileri, Yaratıcıyla ve meleklerle alaycı konuşmalar Kuranda yapılmaz, fazla detay verilmeden konular geçiştirilir. Bunun yanında Kuran çok sayfalı kitap imajı vermek için aynı şeyleri tekrarlar durur.Tevrat'a da, Kuran'a da Yaratıcı'nın kitabı diye inanmak Yaratıcıya hakarettir, küfürdür.

Kuran çelişki ve tutarsızlıklarla doludur.Kuran bir taraftan Yaratıcı her türlü benzetmelerden, tanımlamalardan, nitelemelerden uzaktır derken diğer taraftan da Yaratıcıyı defalarca şu kelimelerle tanımlar : lanet edici, azaplandırıcı, ceza veren, intikam alan, insana nefesinden üfleyendir, ateşe atandır, insanı yeryüzüne halife olarak atayandır, rüya öğreten, zırh yapmayı öğreten, ilim öğreten, isimleri öğretendir.Kuran Yaratıcı için bir taraftan bağışlayan, affeden, merhamet eden derken, diğer taraftan cezalandıran, affetmeyecek olan, azap edecek olan der.Aynı kimlik içerisinde bu kadar tezatlık, bu kadar tersine yakıştırmalar ve tanımlamalar sadece insan ürünü kutsal kitap safsatalarının özellikleridir.

2/30

Yaratıcı meleklerle sohbet esnasında yeryüzünde bir halife yaratacağım dediğinde demekki daha insanoğlu yaratılmamıştır. Daha insan ortada yokken, daha insan yaratılmamışken melekler nasıl oluyorda insanın bozguncu olduğunu söyleyebiliyorlar, nereden biliyorlar?

Ayrıca, Yaratıcının halifem dediği insana melekler hangi hakla ve sıfatla bozguncu diyebiliyorlar?

İnsan Yaratıcı tarafından bozguncu olarak yaratılmamıştır, insan iyilik üzere yaratılmıştır. İnsan yeryüzünde bozgunculuğu kendisi yapar ve kendisi bulur.

5/18 , 18/17

Allah dilediğini bağışlar, dilediğine azap verir, dilediğine doğru yolu gösterir, dilediğini saptırır.

Akıllara zarar bir ayet, Yaratıcı nasıl böyle tanımlanabilinir, nasıl Yaratıcıya bu kadar büyük hakaret edilebilinir. Ne olur biraz akledin, ne demek bu laflar.

Ne kadar büyük bir tenakuzdur bu. Eğer Yaratıcı böyle yaparsa insan niçin bu dünyaya geldi, cennet ve cehennem niçin var o zaman. İnsan robot olarak yaratılmadı, insan çalıştırması gereken aklıyla bu dünyada ve ölüm sonrasında azabıda ferahlığıda kendi kendisine verir. Yaratıcı insana bu dünyada ve ölüm sonrasında ceza ve mükafat vermez. Bu kadar yanlış Yaratıcı tanımlamalarıyla beyinleriniz düşünme melekesini kaybetti tabii.

30/20, 55/14

Yaratıcı insana nasıl bir maddeden yaratıldığının bilgisini vermemiştir, bu Yaratıcının sırlarından biridir. Ama Kuran hem ahkam kesmek ister hemde bir yanlışlık yapmamak için herşeyi birbirine karıştırır, kafa karıştırır ve saçmalar. Toprak ve su üretkendir, canlıların çoğu bunlardan yaratılmıştır ve bunu gözardı edemez, bir taraftan da insan meniden çoğalıyor bunuda söylemesi gerekiyor...

Her canlıyı su'dan yarattık der. 21/30, 24/45, İnsan'ı balçıktan/topraktan yarattık der. 15/26, 15/28, Hemde meniden yarattık der. 53/45-46, 56/58-59,

Kuran bir türlü karar veremez insanın neden yaratıldığına 18/37, 22/5, 35/11, 40/67

2/190 da Sizinle savaşanlarla Allah yolunda savaşın, aşırı gitmeyin; doğrusu Allah aşırı gidenleri sevmez diyen Kuran hemen devamında 2/191 de onları yakaladığınız yerde öldürün der. Hemen devamı 2/192 bağışlayıcıdır, merhamet edendir der, yine devamında 2/193 de din Allahın oluncaya kadar çarpışın der. Aklı olan bu 4 ayeti ard arda okuduğunda ne düşünebilir?

Biraz düşün yahu, Yaratıcı böyle bir yanlışlık yaparmı? Yaratıcının güneş gibi, ay gibi, hava, yıldızlar, bulutlar gibi ayetleri dururken böyle akıllara zarar ayetler vaaz edermi?

8/65' de Yaratıcının insanları savaşa özendirmesi için Peygamberine talimat verdiği bir din nasıl olurda barıştan, kardeşlikten, evrensellikten bahsedebilir. Ne olursa olsun Yaratıcı savaşı emretmez, ancak batıl bir ilah savaşı emreder. Yaratıcı yeryüzünü barış ve güzellik üzerine yarattı, iyi düşün, ince düşün, insanın kendi kendine yaptıklarının dışında Yaratıcının tertemiz tabiatında barış hakim, savaş değil. Ne olur biraz aklet, Yaratıcı böyle bir din vaaz etmez, bu dinler Yahudinin yarattığı küfür dinleridir.

Kuran alay edercesine Allahın yeryüzünü nasıl yarattığı, kaç günde yarattığını karşılıklı sohbetle aktarır. Dağlarla ve göklerle sohbet ettirir.Bunların hiçbirisinin bilimsel değerleri yoktur. Kafadan atma, yalan bilgilerdir. Günlerde de hesap hataları vardır.Kimi yerde Kuran'da Yaratıcı 7 ayrı ayette gökleri ve yeri 6 günde yarattığını söyler. Ama bir başka yerde tek tek hesap yapıldığında bu rakkam 8'e çıkar.

7/54, 10/3, 11/7, 25/59, 32/4, 50/38, 57/4

Kuran Yaratıcıya hakaret ve küfürlerle doludur.

Kuran en az 50 ayette Allahın lanetinden, lanet ediciliğinden bahseder.

Yaratıcı ne olursa olsun insanlara lanet etmez. Yaratıcı yaratıklarına lanet etmez. Yaratıcı lanet edici değildir. Lanet sıfatı ve lanetlemek Yaratıcıdan değildir, kötü insanların karakterleridir. Lanet eden ancak batıl ilah Allahtır.2/88, 2/89, 2/159, 2/161, 3/87, 4/46, 5/13, 7/44 gibi...Bu ayetler Yaratıcıya küfürdür.

Kuran defalarca Yaratıcı için azap edendir, azap verendir, ceza verendir der. Yaratıcı kimseye azap etmez, kimsenin kalplerini ve kulaklarını mühürlemez, kimsenin hastalıklarını arttırmaz, kimseyi ateşe atmaz. İnsanlar akıldışı ve sapkınlıklar örneği dinlere inanmakla kendi kendilerine azap ederler. İnsan hem bu dünyada hemde ölüm sonrası dünyada kendi yaptıklarıyla kendi kendisine azap eder.

2/7, 2/10, 2/59, 2/90, 2/104, 2/114, 2/162, 2/284, 4/56, 13/34, 23/64, 27/5, 33/8, 64/5, 85/10, 89/25, 91/14,

31/19 ''Seslerin en çirkini eşeklerin sesidir.''

Ne olur biraz düşün Yaratıcı kendi yarattığıyla ilgili böyle bir cümle sarfedermi? Neye göre eşşek sesi en çirkindir? Yüzyıllardır kandırılıyorsun, uyutuluyorsun, ne olur uyan ey müslüman.

2/260 Allahın İbrahimle sohbeti : - Göster bana ölüleri nasıl diriltiyorsun? - Yoksa inanmıyormusun? - Kuşlardan dört tane al her dağın üstüne birer tane koy.

Ne olur aklınızı başınıza devşirin. Güneşin sahibi, gecenin-gündüzün, yıldırımların, şimşeklerin sahibi Yaratıcımız İbrahimle sohbet etmez. Büyük küfür içerisindesiniz ne olur vazgeçin.

39/67 Gökler avucunun/sağ elinin içindedir. Kuran'ın Allahının sağ eli/avucu vardır. Düşünün biraz, utanın biraz bu tabirleri kullanmaktan. Ancak batı ilahlar insan gibi uzuvlara sahiptir.

Allahın eli - 3/73, 5/64, 48/10, 57/29

Kuran'da 4 ayrı yerde fiziksel olarak Allahın eli geçer. Tefsircilerde bunun fiziksel el manasında olmadığını anlatmak için kendilerini yırtarlar. Be hey gafiller

düşünmezmisiniz eğer bu ayetler Yaratıcının gerçek ayetleri olsaydı Yaratıcı böyle bir yanlışlık yaparmıydı? Hiç kimse şüphe duymazdi ve tefsir etme

ihtiyacı olmazdı.... Tıpkı güneş, ay, bulutlar, toprak, denizler, su, oksijen vb. binlerce ayetlerinde olduğu gibi.

4/125 Allah İbrahimi arkadaş/dost edindi.

İnsan da Yaratıcının bitki ve hayvanlar gibi yarattıklarından birisidir. Verilen en büyük nimet olan aklını kullanarak yaşaması için bu dünyaya getirildi. Yaratıcı nezdinde tüm insanlar eşittir. Yaratıcı birilerini seçipte onlarla arkadaşlık veya dostluk yapmaz. Yaratıcı insan değil. Dost edinmek, arkadaş edinmek insan özellikleridir, Yaratıcı insana benzemez. Bunları ancak batıl Allah yapabilir.

80/17 Kahrolsun/canı çıksın/yazıklar olsun insana, ne kadar da nankördür.

Bunlar insanın Yaratıcısı tarafından söylenebilirmi? Yaratıcı yarattığı insan için bu kadar kötü sözler söylemez.

Bunlar Yaratıcıya iftiradır, Yaratıcıya küfürdür. Yaratıcı özenerek yarattığı insan için ne olursa olsun bu lafları etmez.

İnsan Yaratıcıya nankörlük edemez, böyle birşey yapamaz, mümkün değildir. İnsan sadece kendisine, diğer insanlara, kendi yarattıklarına ve kendi sahip olduklarına

nankörlük edebilir. İnsan güneşe, aya, havaya, suya, bulutlara, denizlere, rüzğara nankörlük edemez.

5/60 Böylelerini maymun, domuz ve putperest haline sokarsa...

Ne olursunuz biraz akledin ve utanın...Bu laflar Yaratıcıya küfürdür. Yaratıcı kimseye lanet etmez, azap vermez ve bunun için kimseyi maymun, domuz ve putperest yapmaz. Yaratıcının tüm yarattıklarının bir hikmeti vardır, domuz ve maymunda yaratıcının nadide varlıklarındandır. Yaratıcı böyle bir cümle kullanmaz. Bu telaffuzu ancak batıl tanrı olan Allah yapabilir.

2/251 İnsanlar birbirlerini Yaratıcının izniyle bozguna uğratmazlar. Yaratıcı insanları birbirleriyle savaştırmaz. Savaşı, insanların bir kısmını bir kısmıyla savmayı Yaratıcı yaratmadı, savaşı, kargaşayı ve kaos'u insan kendisi yarattı. Bunlara inanmak Alemlerin Yaratıcısına hakarettir, küfürdür. İnsanları birbirleriyle savaştırmaktan ancak ve ancak din tüccarlarının icat ettiği batıl tanrılar zevk alır.

15/29 Çamurdan insan yaratıp içine öz ruhumdan üfleyeceğim demek Yaratıcıya insan benzetmesi yapmaktır. Yaratıcı her türlü benzetmeden, insanın her türlü yardımından, kötülüğünden münezzehtir.

33/36-37 Yaratıcıya küfür sözleri.

Güneşin, ay'ın, bulutların, havanın, fırtınaların sahibini ne hale getirdiniz ne olur biraz akledin Ey insanlar. Yaratıcımız enim konum peygambere evlatlığının karısıyla ilgili evlendirme düzenlemeleri yapıyor. Yahu ne olursunuz böyle küfür dolu bir kitaba nasıl inanırsınız, yahu böyle şeyler insanların kendi aralarında yapıp hallettikleri meselelerdir, bunları bir Yaratıcı insanlara vaaz edermi?

Yaratıcı kullarına işkence yapmaktan zevk alan, cehenneme atmaktan zevk alan, zincirler, prangalar hazırlayan, derileri piştikçe azabı tadsınlar diye derileri yenileyen birisi olarak tasvir edilir.

4/56, 9/35, 14/49, 19/68, 21/98, 35/36, 44/47-48, 54/48, 72/15, 76/4

Ne olur yalvarıyorum biraz akledin. Bu ayetlere inanmak, bu ayetleri okumak, bu ayetlerle iman etmek Alemlerin Yaratıcısına küfürdür. Aklınızı başınıza devşirin.

Muhammed bu ayetleri reddetmek, bu ayetlere karşı çıkmak için ortaya çıktı, bu ayetleri insanlara anlatmak için değil. Ama insanlık yüzyıllardır çok büyük yalana maruz kalarak tam tersine inanmak zorunda bırakıldı.

Herşeye gücü yeten, herşeye muktedir olan, sonsuz güç ve azamet sahibi Allah ne hikmetse;

- bir hırsıza cezasını kendisi veremez ve ellerini kesmesi için insanı vekil kılar, 5/38

- zina edenlere hadleri uygulamayı kendisi beceremeyip bu yetkisini insana verir, 24/2

- müşrikleri öldürme işini kendisi beceremez, bu işle insanı görevlendirir, 9/5

Yaratıcı kendisine inanmayana, Yaratıcı Muhammede inanmayana, Yaratıcı İslama inanmayana ceza vermeyecektir. Yaratıcının direkt olarak cezasına maruz kalacak olanlar : Yaratıcı adına kanunlar yaratıp insanları sömürenler, Yaratıcı adına cezalar üretenler, Yaratıcı adına cezaları insanlara uygulayanlar, Yaratıcı adına insanları katledip öldürenlerdir, çoook ama çook yazık onlara ki yine kendi yarattıkları cehennemlerinden hiç çıkamayacaklar.

58/3-4

""Kadınlardan zıhâr ile ayrılmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karılarıyla temas etmeden önce bir köleyi hürriyete kavuşturmaları gerekir. Size öğütlenen budur. Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır.

(Buna imkân) bulamayan kimse, hanımıyla temas etmeden önce ardarda iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen, altmış fakiri doyurur. Bu (hafifletme), Allah'a ve Resûlüne inanmanızdan dolayıdır. Bunlar Allah'ın hükümleridir. Kafirler için acı bir azap vardır.""

Ne olursunuz birazcık düşünün yahu... Nedir bu olanlar, nedir bu kadar hakaret ve zulüm. Bir erkeğin karısını annesine benzetmesiyle kadının ona haram olması. Sonra bu haram olma işinin tekrar düzeltilmesi için yapılması gerekenlere bir bakın ve hele hele bunları Yaratıcının vaaz ettiğini bir düşünün... Ne olursunuz aklınızımı kaybettiniz, insaf yahu... O fırtınaların sahibinin, o yıldırımların sahibinin yaptığınız bu hakaretler karşılığında sizi topyekün helak etmediğine biraz şükredip aklınızı başınıza devşirin ne olursunuz...

Kuran 6/112

Bu ayet Yaratıcıya ve onun sistemine küfürdür.

Yaratıcı insanlara ve peygamberlere musallat etmek için cinler ve şeytanlar yaratmamıştır, yaratmaz. Böyle birşey Yaratıcının düzenine terstir. Şeytanı Yaratıcı yarattı demek ve buna inanmak Yaratıcıya küfürdür.

Ey akıl sahibi insan biraz düşün ne demektir bu cümle. '' Rabbin dileseydi bunu yapamazlardı''. Demekki Rabbin diliyorda yapıyorlar.

Kuran'da Yaratıcıya sık sık atfedilen bu tür cümlelerle bambaşka bir Yaratıcı imajı yaratılıp işin içinden çıkılamaz hale getiriliyor, bu içinden çıkılamazlar çoğaldıkçada düşünmek rafa kaldırılıyor, madem herşey Allahın takdirinde, madem şeytan Yaratıcının izniyle dünyanın sonuna kadar insanları kandırmakla görevli gibi yanlış beyin yıkamalarla insanlar miskinlik ve küfrün içerisinde yüzüyor.

9/36 Sene içerisindeki ayların sayılarının Allaha göresimi olur be hey cahiller. Günlerin sayısı, haftaların sayısı, ayların sayısı bunların hepsi insanın ihtiyaç duydukça kendisinin bulup takvim haline getirdiği zaman belirleme araçlarıdır. Yaratıcı bana göre ayların sayısı 12 dir diye bir şey söylermi, böyle bir cümle kurarmı? Ne olur bırakın artık böyle Yaratıcı imajlarını, Yaratıcı insan değildir, Yaratıcı arkadaşınız değildir, Yaratıcı dostunuz değildir.

Yaratıcı bir bilinmeyendir, yaratılanlardan akledilerek ulaşılıp kavranmaya çalışılandır. Ölüm sonrası tanıyacağımız ve sistemine kavuşacağımız sonsuzluklar, bilinmezlikler ve sırların sahibidir.

Bu sapık dinler, Peygamberlerle konuşan Allah, insanlara mucizeler dağıtan Allah, meleklerle sohbet eden Allah, insanın günlük hayatını düzenleyen Allah, insandan tapınma bekliyen Allah imajlarıyla beyinlerimizi allak bullak ettiler.

8/65 Ey Peygamber, insanları savaşa özendir.

Ne olursunuz yalvarıyorum, biraz aklınızı çalıştırın. Bu dünyayı ve insanları iyilik üzere yaratmış olan Yaratıcımız nasıl olurda Peygambere böyle bir laf söyler, nasıl olurda Yaratıcımız peygamberi ve insanları savaşa teşvik eder, özendirmesini emreder?

İnsanların tümü Yaratıcıdan değilmi? Yaratıcı nasıl olurda bir kısım insanlara diğer bir kısmını öldürmelerini, onlarla savaşmalarını isteyebilir. Kafalarınızı pisliğin içerisinden çıkarın artık ne olursunuz.

2/31 Ve Ademe bütün isimleri öğretti, 2/239 Bilmediğiniz herşeyi öğreten Allah, 5/4 Allahın size öğrettiği üzere, 12/21 rüyaları nasıl yorumlayacağını öğrettik,

18/65 ilim öğrettiğimiz kullarımız, 21/80 ona zırh yapmayı öğrettik, 55/1 Kuran'ı öğretti, 55/4 Konuşmayı öğretti.

Yaratıcı kitapların anlattığı gibi bir öğretmen değildir. Öğretmek insani bir sıfattır, Yaratıcı öğretmez. İnsana eşyaların isimlerini, bilmediği şeyleri, rüya yorumlamayı, ayların sayılarını, seks yapmayı, nasıl evleneceğini, boşanacağını, zırh yapmayı, miras taksimini, konuşmayı ve bunun gibi binlerce kutsal kitap safsatalarını öğretmez. Herşeyin doğada örnekleri var, insan bunları ihtiyaç duydukça aklını çalıştırarak bulmuştur. İnsan bunun için yaratılmıştır, yoksa herşeyi Yaratıcı öğretmiş olsaydı insana akıl vermesinin bir manası olmazdı.

Ateşi, suyu, toprağı Yaratıcı yaratmıştır fakat insan onları bulup kullanmayı keşfetmiştir.

Kuran bugün modern bilimin ispatladığı bazı konularda da yanlış bilgi vermekle Yaratıcıyı küçük düşürür.Yaratıcının yarattıklarıyla ilgili yeterli bilgisi olmadığı imajını verir.

- 86/7 meni insanın bel ve kaburgaları arasından çıkmaz. Testislerde, prostat bezleri, meni kesesinde oluşur ve bunlar vücudun arkasında değil, önündedir.

- 18/86 insan güneşin battığı yere ulaşamaz, güneşin battığı yer yoktur. Yaratıcı böyle yanlış bir cümle kullanmaz.

33/72 Yaratıcı kendi yarattığı en güzel varlıklardan biri olan insan için böyle laflar etmez. Yaratıcımız, insandan çok zalim ve cahil diye bahsetmez. İnsan Yaratıcının yarattığı ve akılla donattığı en güzel varlıklardan birisidir.

Elbette Yaratıcının kendisine dahi bir sürü böyle ipe sapa gelmez benzetmeler yapan Kuran'ın ve onun batıl ilahının insan için bu tür benzetmeleri yapması çok normaldir.

16/71 Bu ayet Yaratıcıya küfürdür. Yaratıcı rızık dağıtımında kimilerini kimilerine üstün tutmaz, adaletsizlik, eşitsizlik yapmaz.

Yaratıcı rızıkları yeryüzüne bedava, karşılıksız ve eşit olarak dağıtmıştır. Eşitsizlik, kavga, kıskançlık, çekememezlik, paylaşamama sonucu insanlar rızıkları, toprakları birbirlerine üstünlük aracı yaptılar. Yaratıcı kimseyi zengin ve fakir yapmaz, insanlar kendileri zengin ve fakir olurlar.

3/4 Yaratıcı intikam alıcı, öç alıcı değildir. Yaratıcıyla ilgili böyle bir cümleyi okuyup hemde bununla ona ibadet etmek ne demektir biraz düşün ne olur. Çıkar artık kafanı pisliğin içerisinden. İntikamla hırsıyla dolu olup, öç almak için yanıp tutuşan ancak ve ancak batıl ilah olan Allah'tır.

9/32 - 61/8

İnsan Yaratıcının nurunu söndüremez, Yaratıcının hiçbirşeyine zarar veremez. Yaratıcı bu dünyadaki nurunu, insanın yaşam yeri olan dünyayı tam ve eksiksiz yaratarak tamamlamıştır. Ölüm sonrası nurunu da ölünce göreceğiz.

Yaratıcının nurundan kasıt İslam'ı yeryüzünde hakim kılmaksa, buna inanmak küfürdür. İslam, Kuran ve Hz. Muhammed hiçbir zaman tüm insanlara hitap edebilecek, tüm halkları kaplayacak, evrensel olabilecek özelliklerde değillerdir. Akledin biraz, Yaratıcıyı bunlarla küçültmeyiniz.

17/17 Nuh'tan sonrada nice kuşakları/toplulukları helak ettik.

Yaratıcımız bu dünyada insanları günahlarından ötürü helak etmez, lanet etmez, onlara azap vermez. Bu ayet yalandır. Bunu söyleyip buna inanmak Yaratıcıya küfürdür.

Eğer Yaratıcımız bu uydurma dinlerin sürekli tekrarladığı gibi bu dünyada insanlığa karşı lanetçi, helak edici, azap verici olsaydı acaba günümüzde tufandan ve azaptan şimdiye kadar insan neslinin ortadan kalkması gerekmezmiydi, insan nesli azalmıyor aksine çoğalıyor hemde dinlere inanmayanlar gün geçtikçe artarak.

5/38 Erkek hırsızın ve kadın hırsızın ellerini, yaptıklarına karşılık kesin. Bu Allahın öngördüğü caydırma yöntemidir? Allah güçlüdür, Bilgedir.

Ne olursunuz boğazınıza kadar küfrün içerisindesiniz, akledin ve kurtulun artık. Dünyada yapılan bir hırsızlık için Yaratıcı ceza verirmi hiç? Üstelik güçlü ve bilgedir Allah diyorsun, bilge olan Yaratıcı hırsızın elinin kesilmesinimi emreder, güçlü olan Allah kendisi böyle bir cezayı vermeye muktedir değilde çişini bile tutamayan aciz insandanmı yardım isteyerek ceza verir.

İnsan, yaşantısında ihtiyaç duydukça her türlü kanun ve düzenlemelerini verilen akılla kendisi bulur ve uygular, Yaratıcı insana aklı bunu için vermiştir. Yaratıcı müdahele edecek olsaydı insana akıl vermezdi.

24/35

Allah bu şekilde tarif edilip, benzetilemez. Işıkla, nurla veya kandille benzetme yapılamaz. Yaratıcı her türlü tarif ve benzetmeden münezzehtir.

4/176

Kuran'daki miras taksimi Yaratıcıya küfürdür, Yaratıcıyı adaletsizlikle itham etmektir. Yaratıcı huzurunda tüm yaratılanlar eşittir. Kurandaki miras taksimi din tüccarlarının taksimidir.Biraz düşün ey insanoğlu. Erkek ve kız çocuğunu doğururken, büyütürken, giydirirken, gezdirirken, oynarken ayrım yapmazsında niçin miras taksiminde yaparsın. Biraz düşün ne olursun Yaratıcımız kadınlarla ilgili böyle adaletsiz bir emir verebilirmi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kuran akıldışı, uydurma mucize masallarıyla doludur:

İbrahimi ateşin yakmaması :29/24, Ateşin ne olduğunu, nasıl meydana geldiğini, nasıl yaktığını, faydalarını ve zararlarını düşün lütfen. Hepsi görüp bildiğin şeyler. Ateş yakar, ancak etkisiz hale getirirsen yakamaz. Nasıl olurda hiçbir zaman olmamış bir hikayeye ateşin İbrahimi yakmadığına inanırsın.

Musanın sihirbazlara cevabı :Kuran 7/117 ve 20/69 'da Musa'nın karşısındaki sihirbazlara bastonuyla yaptığı nedir? Sihirbazların sihirlerini yutan bir baston!? Sihirbazların oyununa Musa'da bastonu marifetiyle yine sihirle karşılık verdiği halde ayetin devamında sihir yapanlar lanetlenir. Aklını kullanamayanlar bunu Allahın mucizesi diye görürler.Böyle bir hikayeyi Yaratıcımız Muhammede niye anlatırki? Yaratıcımızın böyle çelişkili ve akılsız bir örnek verdiğine nasıl inanabilirsin? Ne olur biraz düşün ve sorgula?

Kızıl deniz'in yarılması :Denizler Tsunami tarzı yer hareketleriyle bile yarılamazken, denizlerin yarıldığını kimse görmemişken, işitmemişken, ne olur aklını biraz işlet, bu kadar akıl dolu mucizeler içerisinde Yaratıcımız niçin Musa'nın bastonunuyla denizin yarılması gibi hiç gerçekleşmemiş bir akılsız mucizeye ihtiyaç duysun? Aç gözünü, insan olmanın hakkını ver ve böyle uydurmalara inanarak sahip olduğun en önemli nimetine, yani aklına yazık etme.

Eyüb'ün suyu 38/42, Eyüb'e ayağını yere vur içilecek ve yıkanacak suyun hazırdır.

Dünyada hiç kimse ayağını yere vurarak yerden su çıkaramaz. Ne Eyüp, ne İsa, Ne Muhammed, nede sen.... Onu çıkaran Yaratıcıdır ve çıkarmak için insanın ayağına ihtiyaç duymaz.

Meryemin büyütülmesi 3/37 Allah Meryemi bitki gibi büyüten, ona yiyecekler gönderendir.

Biraz aklınızı çalıştırın ne olursunuz. Bir Yaratıcıki dünyada bir canlıyı bitki gibi büyütüp ona yiyecekler gönderiyor. Ne olursunuz delirmeyin, böylesi ancak insanlarla oynayan batıl bir tanrıdır.

Kuran aynı hikayeleri, aynı cümleleri ayrı ayrı yerlerde sürekli tekrar eder

Sanki bir defa anlaşılamıyormuş gibi Kuran'da birçok cümle değişik yerlerde birçok defa tekrarlanır.Bu tekrarları saymazsanız 500-600 sayfalık Kuran 50 sayfa tutmaz.

Lut'un kavminin homoseksüel ilişkisi 5 ayrı yerde anlatılır.

7/80, 26/165, 27/54-55, 29/28

Musa'nın sihirbazlara kendi sihirbazlığını göstermesi 5 ayrı yerde anlatılır.

7/115, 10/80, 20/66, 26/43, 27/10-12,

Firavun'un ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim lafını 3 ayrı yerde tekrarlar.

7/124, 20/71, 26/49

Musa'nın asasıyla denizi yarıp Firavun askerlerinin boğulması 7 ayrı yerde anlatılır.

2/50, 7/136-139, 10/90, 20/77-78, 26/63-66, 44/24, 51/40,

Bir defada anlaşılamıyorda sanki Yaratıcı papağan gibi aynı cümleyi ''Namaz kıl, zekat verin'' 26 ayrı yerde tekrarlarmı?. Ne olur şaşırmayın, Yaratıcı böyle kitap göndermez, uyanın biraz.

2/43, 2/83, 2/110, 2/177, 2/277, 4/77, 4/162, 5/12, 5/55, 9/5, 9/11, 9/18, 9/71, 19/31, 19/55, 21/73, 22/41, 22/78, 24/37, 24/56, 27/2, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5

Nuh'un halkının uyarılması ve tufana maruz kalışları 9 ayrı yerde anlatılır.

7/64, 10/73, 23/28, 25/37, 26/105-119, 29/14-15, 37/75-82, 51/46, 54/11-13,

8 ayrı yerde işitir ve görür 4/58, 4/134, 17/1, 20/46, 22/61, 22/75, 40/20, 58/1,

21 ay rı yerde papağan gibi işitir ve bilir der.

2/137, 2/181, 2/224, 2/227, 4/148, 5/76, 6/115, 7/200, 8/17, 8/42, 8/61, 9/98, 9/103, 10/65, 12/34, 24/21, 24/60, 26/220, 29/5, 29/60, 49/1,

Yaratıcı bilinmeyen ve tanımlanamayandır, bu dünya için sır olandır. Yaratıcının işitmesi, görmesi ve bilmesi diye birşey yoktur. Bunları bir varlık özellikleridir.

Bunları bu kadar çok tekrar eden batıl tanrılar ve dinleri Gerçek Yaratıcıyı basit tanrılar vasfında milletin beynine yerleştirmek için özel olarak yaparlar.

23 ayrı yerde savaşmak, cihad tavsiye edilir.

2/190, 2/193, 2/216, 2/244, 4/71, 4/74, 4/76, 4/84, 8/39, 8/60, 8/65, 9/14, 9/24, 9/29, 9/36, 9/38, 9/41, 9/73, 9/111, 9/123, 25/52, 57/10, 61/4, 66/9,

4 ayrı yerde bulduğunuzda, gördüğünüzde öldürün der.

2/191, 4/89, 4/91, 9/5, 33/61

''Allah hesabı görmede, ceza vermede çabuktur'' lafını 9 ayrı yerde tekrarlar.

2/202, 3/19, 3/199, 5/4, 7/167, 13/41, 14/51, 24/39, 40/17,

Yerleri ve gökleri 6 günde yaratıldığını 7 ayrı yerde tekrarlar.

7/54, 10/3, 11/7, 25/59, 32/4, 50/38, 57/4

'Göklerde ve yerde olanlar onundur' cümlesini 31 ayrı yerde tekrarlar.

2/116, 2/255, 2/284, 3/29, 3/83, 3/109, 3/129, 4/126, 4/131, 4/170, 4/171, 5/97, 6/12, 10/66, 10/68, 14/2, 16/52, 20/60, 21/19, 22/64, 24/64, 29/52, 30/26, 30/27,

31/26, 34/1, 42/4, 45/37, 48/7, 49/16, 53/31,

Kuran'ı Arapça olarak indirdiğini 10 ayrı yerde tekrarlar.

12/2, 13/37, 20/113, 26/195, 26/198, 39/28, 41/3, 42/7, 43/3, 46/12

Şeytan, şeytan, şeytan......Kuranın tamamı neredeyse şeytanın üzerine kuruludur.

O yücedir, şanı yücedir, büyüktür. 21 ayrı yerde.

2/255, 6/100, 7/190, 9/40, 10/18, 16/1-3, 17/1, 22/62, 23/92-116, 27/63, 28/68, 30/40, 31/30, 34/23, 40/64, 42/4-51, 43/85, 55/78, 67/1

Allah güçlüdür, üstündür, hakimdir, merhametlidir. 44 ayrı yerde

2/209-220-228-240, 3/4-6-18-62, 4/56-165, 8/10-49, 9/40-71, 11/66, 14/47, 22/40-74, 26/9-104-122-140-159-175-191, 27/78, 29/26-42, 30/5-27, 31/9-27, 32/6, 35/28, 38/66,

44/42, 45/37, 57/1-25, 58/21, 59/1-24, 61/1, 62/3, 64/18, 67/2

Tam 89 ayrı yerde ''Allah bağışlayandır'' der.

2/173-182-192-199-218-225-226-235, 3/31-89-129-155, 4/23-25-42-96-99-100-106-110-129-152, 5/3-34-39-74-98-101, 6/54-145-165, 7/153-167, 8/69-70, 9/5-27-91-99-102, 10/107, 11/41, 12/53-92-98, 16/18-110-115-119, 17/44, 22/60, 24/5-22-62, 25/6-70, 27/11, 28/16, 33/5-24-50-59-73, 35/28-30-34-41, 38/66, 39/5-53, 40/3, 42/5-23, 46/8, 48/14, 49/5-14, 57/28, 58/2-12, 60/7-12, 64/14-17, 66/1, 67/2, 71/10, 73/20, 85/14,

Kuran'da Allah'ın sürekli büyüklük ve yüceliğini tekrarlaması da Tevrattan kopyedir. Tevrat'ın batıl tanrısı sürekli olarak RAB benim, ilahınız benim diye tekrarlar. Böyle

zoraki ululanma, yüceltme ve tapınmayı ancak batıl tanrılar arzular ve tekrarlar. Halbuki insan Alemlerin Yaratıcısının yaratması gereği ona tam olarak teslimdir, insan

Yaratıcıya karşı en küçük bir isyanda bulunamaz. İnsanoğlu her zaman din tüccarlarının yarattığı batıl tanrıları reddetmiştir, onlara küfür etmiştir, onları inkar etmiştir,onların emirlerini dinlememiştir.

Kuran'da birçok yerde bir konu anlatılırken hiç alakasız bir konuya atlar, okuyana anlama kolaylığı vermez. Mahsustan kafa karıştırmak ve anlaşılmaması için böyle düzenlenmiştir.

Bu kadar gelişigüzel tekrarların yapıldığı ve bu kadar cümlelerin gelişigüzel kesilip alakasız cümlelerin başladığı bir kitapta istediğin gibi matematiksel mucize yaratabilirsin.

Tüm evren Yaratıcının doğal, eksiksiz ve insanın müdahele imkanı bulunamayan mucizeleriyle doluyken Yaratıcımız insan icadı olan matematikle mucize göstermez, ne olur biraz kafayı çalıştırın ve çıkarın kafanızı pisliğin içerisinden artık.

Bu kadar tekrarın yapıldığı bir kitapta istediğiniz gibi sayısal kodlama yapabilmeniz mümkündür.

Kuran yalan tarih bilgileri ve hayal ürünü uydurma hikayelerle doludur.

Davut ve Süleyman başarılı birer Yahudi Krallarıdırlar. Ne Tevratta nede İncilde peygamber oldukları zikredilmez. Yahudi bu krallarıyla gurur duyar. Tarih bağıra bağıra Davut ve Süleyman'ın Yahudi Kralları olduklarını söyler. Ama aklı kapalı müslümanlar onlara Yaratıcının Peygamberleri diye iman ederler. Be hey beyinsiz, biraz düşün bir kraldan nasıl Peygamber olabilir? Bir kral nasıl adaletli olabilir? Bir kral kendi adaletsizliğini bırakıpta nasıl Yaratıcının adaletini tercih edebilir?

Peygamberlikler, imparatorluklar gibi babadan oğula geçmez, kardeşlerle beraber yürütülmez, babadan oğula geçen peygamberlik hikayelerinin tamamı Yahudinin uydurmalarıdır. İbrahim-Yakup-İshak-İsmail, Musa-Harun,

Nuh ve Nuh tufanı, Sümer ve Akad yazıtlarındaki bölgesel sel hikayesinden kopye edilip sanki tüm dünyayı kaplayan bir tufanmış gibi uydurulmuş bir Yahudi masalıdır.

27/16. Kuşların dilinden anlama ilmi gibi hiç gerçekleşmemiş ve akıl dışı, aptalca bir masala Yaratıcının ihtiyacı yoktur. Düşün biraz niçin Yaratıcı böyle bir özelliği Süleyman'a versin ve bunu Kuran'da müslümanlara anlatma ihtiyacı hissetsin. Diğerleri gibi bu hikayede Yahudi yalanlarından biridir. Ama müslüman aklına başvurmaz ve sadece ''vardır bir hikmeti'' deyip geçiştirerek düşünmeyi rafa kaldırır.

29/28

Lut kavminden çok önce, insanın, evrenin yaradılışından bu yana homoseksüellik, lezbiyenlik ve diğer cinsel tercihlerin tümü mevcuttu. Bunlar sadece insanda değil hayvanlar ve bitkilerin tümünde mevcuttur. Bunlar Yaratıcının çok doğal olan çeşitliliğinin ürünleridir. Bunlara lanet etmek hemde Yaratıcı adına lanet etmek Yaratıcıya küfürdür.

Bu tür cinsel tercihler Yaratıcı adına lanetlenip yasak edilmesi Yahudinin icadıdır. Eski medeniyetlerde zaman zaman gerek zina gerekse homoseksüellik yasaklanmışsa da Yaratıcı adına değil insanların/idarecilerin kendi kararlarıyla yasaklanmıştır, Yaratıcıdan bir vaaz geldi diye değil. Yaratıcı peygamberler ve kitaplar vasıtasıyla bize seks dersleri vermez, Yaratıcı tüm misallerini aklı olanlar için tabiatla, hayvanlarla açıklamıştır.

Mağara ehli, İsmailin kurban edilişi, Yunus'un balığın karnında yaşaması, Yusuf hikayesi, Adem-Havva'nın cennetten atılması, Meryemin ilişkisiz hamile kalması,

Güneş'in, göklerin, havanın, oksijenin, tüm evrenin sahibi ve idarecisi bu kadar ucuz hikayelerle misaller vermez. Yaratıcının yeryüzündeki gerçek misallerini göremeyen, kafaları pislikten çıkaramayan insanlar ancak böyle ucuz masalların Yaratıcıdan olduğuna inanırlar.

Adem ile Havva hikayesi, insanın çamurdan yaratılması, kadının erkeğin kaburgasından yaratılması ve tüm yukarıdaki hikayeler tamamen Yahudi uydurmasıdır.

İnsan'ın neden, nasıl ve ne zaman yaratıldığının bilgisi önceden insanoğluna verilmemiştir. Bu bilgi Yaratıcının sırları arasındadır.

Ey müslümanlar biraz düşünün, biraz akledin ne olur....Bir peygamber köle sahibi olabilirmi, peygamberlerin hanımlarının köleleri olabilirmi, peygamberin evinde bir köle yakışırmı? Ne olursunuz bunların hepsi uydurma, hepsi din tüccarlarının yalanlarıdır. Tamamı yanlışlıklarla dolu böyle bir kitaba Allahın kitabı diye inanılırmı!!!! Ne olur gözünü aç, aklını çalıştır, sen kendin Yaratıcının kitabının içerisindesin zaten.

Kuran 4/34

Kadın ve Erkek Yaratıcı huzurunda eşittir. Yaratıcımız bu dünyada kendi adına kadını cezalandırma ve dövme hakkını erkeğe vermez. Kadının erkeğe itaat etmesi diye birşey yoktur, yaratıcı kadının erkeğe itaat etmesini emretmez.Yaratıcının böyle sözler söylediğine inanmak O'na küfürdür, hakarettir. Ne olursun aklını işlet.

Bir kalemde faizi yasak eden Kuran, zinayı cezalandıran Kuran, hırsızın elini kestiren Kuran, içkiyi yasaklayan Kuran

Maalesef bir kalemde köleliği, cariyeliği yasakladım, sildim diyemez.

Ve Peygambere, müminlere cariye düzenlemeleri yapar. Şu cümleyi bir insan aklı alabilirmi? ''Allahın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri'' Ne olursunuz insanlar çok büyük yanlışın içerisindesiniz. Alemlerin Yaratıcısı bir peygambere cariye adı altında bir kadını ganimet olarak vermez, ne olursunuz akledin.

Böyle birşeyi ancak ve ancak batıl tanrılar yapar, batıl ilah Allah yapar.

23/5-6, 33/50, 33/52, 70/29-30

Yaratıcımız bitki, hayvan ve insanlarda erkek ve dişi ayrımı yapmaz, adaletsizlik yapmaz. Erkek ve kadın Yaratıcımız huzurunda eşittir.

Ama dinlerin hepsinde kadın ikinci sınıftır, Kuran Allah adına kadına aşağıdaki hakaretleri yapar.

- Mirasta kadın erkeğin yarısını alır. 4/11

- Kadın erkeğin kaburgasından yaratılmıştır.

- Sadece erkeğin boşanmasından bahsedip kadının erkeği boşaması gibi bir haktan bahsetmez. 5/5

- Şahitlikte bir erkek şahite karşılık iki kadın şahit istenerek mirasdaki gibi kadına hakaret edilir. 2/282

- Erkeğin hoşuna gittiğinde 4 kadına kadar evlenme müsaadesi verilirken kadına böyle bir haktan bahsedilmez.

- Erkeğe kitap verilen kadınlarla evlenme hakkını verirken kadına kitap verilmiş erkeklerle evlenmelerinden bahsetmez.

- Kadınlar tarlalarınızdır istediğiniz gibi girin.2/223 , elinin altındakiler müstesna 33/52, kendisini peygambere hibe eden 33/50,

Bugün kadınlar için en cahil bir insanlar bile bu tabirleri kullanmazken Allah nasıl böyle bir tabirler kullanabilir.

Ve tefsircilerde bu tabirleri yumuşatmak için, masum anlam yüklemek için kendilerini parçalarlar, ahkam keserler.

13/1

Eğer Kuran gerçekte Yaratıcının kitabı olsaydı yeryüzünde hiçbir insanın ona inanmama lüksü olamazdı.

Kuran 5/38

Allah bu dünyada insanın nasıl yaşaması gerektiği konusunda kural ve yasalar vaaz etmez. İnsan kendi yasa ve kurallarını ihtiyacı oldukça kendisi bulur, geliştirir ve uygular. İnsan'a akıl bunun için verilmiştir.

Allah tüm örneklerini akıl sahiplerinin anlayabileceği netlikte yarattıklarından verir. Allahın adını kullanarak Allah adına insanlara bu cezaları verenlerin hepsi ölüm sonrası bunların hesabını O'na vereceklerdir. Onlar acınacak haldedirler ama dinlerin büyüsü onları sarmıştır, düşünemezler.

13/25, 2/27, 4/155, 9/7

İnsan Yaratıcıya söz veremez, Yaratıcıyla sözleşme yapamaz, sözleşmeden, sözünden dönme lüksü olamaz.

2/229 ve 230 Ne olursunuz beyniniz alabiliyormu bu ayeti Yaratıcı nasıl vaaz eder.

'Bir erkek karısını iki defa boşadığında erkeğin boşadığı karısını tekrar alabilmesi için kadının bir başkasıyla evlenmesi gerekiyor.'

Yaratıcı böyle birşeyi nasıl bize gerekli kılar, niçin gerekli kılar. Boşadım, bir daha geri aldım, boşadım bir daha geri aldım, boşanma ve geri gelmede karşılıklı rıza esastır

diyebilmek varken, veya 2 defa boşadığında artık alamazsın, bu boyacı küpü değil dese bir nebze anlaşılabilinir. 3. defasında başkasıyla evlenme şartı olmasının esbabı

mucibesi nedir? Yaratıcı niçin iki insanın karşılıklı rızayla bir araya gelmesine bir sınır koysun, ve üstelik bu sınırda bir başka erkekle evlenme şartı koysun.

Aklını çalıştırmana gerek yokmu....nasılsa kolayı var değilmi........' Vardır bir hikmeti ' de geçsin......

20/43-48 Ne olursunuz bu ayeti biraz aklınızı işleterek okuyunuz.

Yaratıcı Musa ve kardeşiyle konuşuyor. Yahu hiç beyniniz almıyormu? Böyle bir Yaratıcı olurmu, insanla konuşan, bu kadar amiyane tabirlerle bir sohbet olabilirmi?

O firavun artık iyice azdı.....Korkmayın ben arkanızdayım, sizinleyim, gidin ona bunları bunları söyleyin....Bu nedir biraz düşünün.... Bu nasıl bir ilahtırki kendisi beceremiyorda ölümlü insanlardan yardım istiyor ve onları gökten beri yönetiyor. Sanki Yaratıcı Musanın babası, atası da almış karşısına ve güzel güzel öğüt veriyor. Farkında değilmisiniz böyle bir Yaratıcı olurmu. İşte Muhammed bu ilahlara karşı çıktı, İşte Muhammed bu ilahları terk etmenizi söyledi. Biraz aklınızı çalıştırın.

33/50-51-52

Ne olur müslümanlar biraz akledin, biraz düşünün. Nasıl mümkündür ki. Yaratıcı enim konum Muhammedin kimlerle evleneceğini, evlenme taksimatını, ona evlenme konusunda ne kolaylıklar sağladığını anlatıyor. Bir kadının kendisini Peygambere hibe etmesi ne demektir yahu.Allah cariyeleri ganimet olarak Muhammede sunuyor, ne olur biraz düşünün, yok öyle demek istemiyor aslında böyle söylüyor diye kendinizi kandırmaya çalışmayın, böyle şeylere inanmakla Yaratıcıyı küçültüyorsunuz ve küfür içinde yüzüyorsunuz.

Namaz: Kuran en temel ibadet olarak emrettiği tapınma eylemi olan Namaz'ın nasıl kılınacağını, vakitlerini yeterince açıklamaz, müphem bırakır.Müslümanlar deli saçması, akıllara zarar, insanlığın yüz karası Yahudi uydurması hadislerle ve din tüccarlarının marifetleriyle bunu telafi ettiklerini zannederler. Dünyanın heryerinde müslümanlar ayrı ayrı şekillerde namaz kılarlar.Sözde, uydurma bir hikayeyle, Muhammedin göklerde Allahla pazarlığı sonucu 50 rekattan 5 rekata indirilmiş bir tapınma aracıdır. Böyle bir hikayeye, böyle bir pazarlığa inanmak Alemlerin Yaratıcısına küfürdür.

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

KÖLELİK

Ne olur biraz aklet en insan....

Yaratıcı huzurunda köle ve köle olmayan diye bir ayrım olabilirmi? Kölelik Yaratıcıdan değildir, kölelik insanın birbirine zulmüdür. Köleliği Yaratıcımız icat etmedi, kölelik

birbirine tahammülü olmayan, kendisini diğerlerinden üstün gören bir takım kötü insanların icat ettiği bir uygulamadır. Kölelik adaletsizliktir, kölelik insana zulümdür,

kölelik insanlık dışı bir olgudur. Peki nasıl olurda Yüce Yaratıcımız kutsal kitaplarda insanlara ve peygamberlere kölelik düzenlemeleri öğütler, Yaratıcımız nasıl insanlar

arasında böyle bir adaletsizlik yapar ve bunlar için düzenlemeler vaaz eder. Ne olursunuz biraz düşünün, bunlara inanmak Yaratıcıya küfür etmektir.

Domuz eti yemeği, kan içmeyi, zinayı, hırsızlığı bir kalemde yasaklayan ve cezalandıran kutsal kitaplar niçin köleliği bir kalemde yasaklayamaz, ve bırakın yasaklamayı

üstelik köleler için düzenlemeler yapar. Bugün bir çok aklı kapalı dindar insanda aklı yatmayınca önceden kölelik sosyal bir olguymuş diye kıvırmaya başlar.

Kitaplarda kölelik düzenlemelerini yapan evrenin gerçek Yaratıcısı değildir. Kölelik düzenlemelerini ancak Alohim, Yahova ve Allah adındaki batıl tanrılar yapar.

Tevrattaki insanlık adına utanç duyulacak kölelik düzenlemeleri, Yasa 15/12-18

Kurandaki kölelik düzenlemeleri :

Müslümanlar doğru dürüst okumadıkları kutsal kitapları Kuran'ın köleliği yasakladığını söylerler. Kimse Kuran'ı ana dilinde okunmasını istemez çünkü millete yutturulan yalanlar ortaya çıkacaktır. Ayrıca savaş esirleriyle köleliği kasıtlı olarak birbirlerine karıştırırlar.

Kuranda esir, savaş esiri ile ilgili ayetler:

2/85, 8/67, 8/70-71, 33/26, 47/4, 76/8,

Köle, elinin altındakilerle ilgili ayetler:

2/177, 2/178, 2/221, 4/92, 9/60, 12/30, 16/75, 24/32©, 24/33, 24/58©, 26/22, 30/28(ea), 58/3, 58/4, 90/13,

Cariye, elinin altındakilerle ilgili ayetler:

2/221, 4/24, 4/25(ea), 23/6(ea), 24/31(ea), 24/32(ea), 24/33, 33/50(ea), 33/52(ea), 33/55, 70/30(ea)

Yukarıdaki ayetleri inceleyen bir çocuk bile bu ayetlerden cariye, köle ve savaş esiri arasındaki farkları anlar. Ama ahkamcılar, ukalalar, tefsirciler köle'yi savaş esiri gibi göstermeye çalışırlar. Köle ile esir arasındaki ayrımı Allah senin kadar beceremiyorda, bu ayrımı Kuran'da yapamıyorda sanamı ihtiyaç duyuyor be hey gafil.

Köle yoksa niçin kölelik düzenlemeleri yapıyor? Niçin kölelik kaldırılmıştır, yasaklanmıştır diyemiyor. Tevratta bulunan köle düzenlemelerini kaldırıyorum diyemiyorda niçin devam ettiriyor?

2/221 deki ayette ''inanan bir köle'', bu cümleyi aklınız alabiliyormu?

4/92, 5/89 deki ayetlerde Köle bir ödeme, bir diyet aracıdır.

24/33 ''Kölelerinizden bedel ödemek isteyen lursa kabul edin''

Batıl tanrılar ve batıl dinler ; ''Bir insan diğer bir insanı köle edinemez, kölelik diye birşey yoktur, olamaz'' diyemez. Elinizdeki köleleri hemen bedelsiz salıverin, özgürlüğüne kavuşturun, diyemez.

Bir kalemde faizi yasak eden Kuran, zinayı cezalandıran Kuran, hırsızın elini kestiren Kuran, içkiyi yasaklayan Kuran,

Maalesef bir kalemde köleliği, cariyeliği yasakladım, sildim diyemez.

Ve Peygambere, müminlere cariye düzenlemeleri yapar. Şu cümleyi bir insan aklı alabilirmi? ''Allahın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri'' Ne olursunuz insanlar çok büyük yanlışın içerisindesiniz. Alemlerin Yaratıcısı bir peygambere cariye adı altında bir kadını ganimet olarak vermez, ne olursunuz akledin.

Böyle birşeyi ancak ve ancak batıl tanrılar yapar, batıl ilah Allah yapar.

23/5-6, 33/50, 33/52, 70/29-30

ALLAH LAFZI VE İSİMLER

Müslümanların %99'u Allah lafzının İslam'a, Kuran'a, Muhammed'e has olduğunu zanneder. Allah lafzının ilk Kuran'da zikredildiğini zanneder.

Allah lafzı İslamla, Kuranla, Muhammedle başlamadı. Allah lafzı, Allah diye isimlendirilen tanrı İslamdan önce mevcuttu.

Muhammedin müslüman olmayan dedesi oğluna Abdullah ismini veriyor. Muhammed'in müslüman olmayan babasının ismi Abdullah.

Abdullah'ın manası = Allahın Kulu.

Oğluna bu ismi verecek kadar Allah diye bir tanrıya inanan Abdulmuttalip acaba hangi dine mensuptu? Cahiliyye devrinde Allah diye bilinen tanrıya kimler inanıyordu?

Muhammed'in dedesi ve babası Hristiyanmıydı, Yahudimiydi, Paganmıydı, putlaramı tapıyorlardı?

Muhammed amcası Ebu Talib'i müslüman yapamamıştı? Zaten Allah diye bir tanrıya inanan amcasını tekrar hangi Allah'a inanmaya çağırıyordu acaba?

Hristiyanların Allah diye hitap ettikleri bir tanrısı yok. Yahudilerin -Eloah- isimli tanrıları var.

Putperestlerin Hubal and Al-Lat, Al-Uzzah isimli putları var. Ve bu üçünün üzerindeki ana tanrının adı Al-ilah'tır. Kureyşin, Cahiliyyenin inandığı tanrının ismi Al-ilah.

Abdulmuttalib oğlu Abdullah'a bu Allahın ismini veriyor. Peki o zaman Muhammed amcasını ve insanları hangi Allah'a çağırıyordu?

Ne olursunuz ey insanlar biraz düşünün... boğazınıza kadar batık vaziyettesiniz. Yahudi, batıl putu Al-ilah'ı makyajlayarak çöl bedevisine Yaratıcı diye yutturmuş, insanlarda yüzyıllardır evrenlerin Yaratıcısına Allah diye inanıyorlar.

Evrenin Yaratıcısına tüm lisanlarda aynı karşılığı olan Yaratıcı lafzının dışında özel isim verilemez.

Bu küfür dinleri batıl ilahlarına tek isim vermekle de yetinmezler. Bilhassa batıl ilahlarına onarca, yüzlerce yüceliği, büyüklüğü, kudretliliği çağıştıran isimler vererek Gerçek Yaratıcı'yı gizlemeye, örtmeye çalışırlar. Akıllarını işletemeyenlerde bu oyunu göremezler.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Allah

http://en.wikipedia.org/wiki/Allah

http://en.wikipedia...._concept_of_God

http://en.wikipedia.org/wiki/Alaha

http://en.wikipedia.org/wiki/Ilah

http://en.wikipedia.org/wiki/Allat

AL-ILAH

Allah Yahudinin aşağıdakilerin karışımı bir batıl tanrı olarak çöl bedevisi için düzenlediğidir.

a- Al-lat, Al-manat ve Al-uzza diye bilinen yardımcı tanrıların ana tanrısı Al-ilah. Yani ilahların ilahı.

Bu ilahlar Mekke ve Medinede ticaretin, put merkezi Kabe'nin ve dinin sahibi Yahudinin batıl ilahlarının isimleridir, sanıldığı gibi Pagan cahiliyenin ilahları değildir.

O zaman o bölgedeki baskın din Yahudilik ve Hristiyanlıktı.

b- Aramaic/Syriac dilindeki Alaha.

c- İbranicedeki Eloah.

Yahudilikte/İbranicede - El - ilah demektir. tır. Ve ilahların isimleri -El- ile başlar.

El `Elyon ("Most High God"),

El Shaddai ("God Almighty"),

El `Olam ("Everlasting God"),

El Hai ("Living God"),

El Ro'i ("God of Seeing"),

El Elohe Israel ("God, the God of Israel"),

El Gibbor ("God of Strength").

http://en.wikipedia.org/wiki/Eloah#El

İslamdaki Allah isimleride aynı şekilde Yahudiden kopyedir.

Arapçadaki -Al- eki ingilizcedeki -the- eki gibidir. Özellik, teklik belirtir. The Sun, The Moon, The God gibi

Allahın 99 ismi -Al- gibi belirteç ekleriyle başladığı halde Allah lafzındaki Al-lah olması gerekirken -Al- ekini ayırmazlar. Çünkü o zaman iş tamamen, ayan beyan İbranice'den kopye olduğu, Yahudinin batıl tanrısı olduğu ayyuka çıkacaktı.

Al-Khaliq (The Creator)

Al-Jabbar (The Powerful, The Irresistible)

Al-Bari' (The Rightfull)

Al-Musawwir (The Fashioner of Forms)

Al-Ghaffar (The Ever Forgiving)

Al-Qahhar (The All Compelling Subduer)

Al-Wahhab (The Bestower)

Ar-Razzaq (The Ever Providing)

http://en.wikipedia....wiki/99_Names_o ... e_Qur%27an

MÜSLÜMAN İSİMLERİ !!!!

Bugün yabancı birisi müslüman olduğunda, İslama girdiğinde ilk iş olarak hemen isim değişikliği yapılır, kendisine müslüman ismi verilir.

Muhammed, Ebubekir, Ömer, Abdullah, Talip, Osman, Ali, Hatice, Emine, Hamza, Selman, Halid, Eyyüb, Yusuf, Davut, Süleyman, İshak, bu isimlerin tamamı islam öncesi cahiliyye devri, puta tapan bedevilerin ve yahudilerin isimleri değilmidir?

Bu isimler nasıl İslami oldu, nasıl müslüman ismi oldu? Müslümanlar islami isim diye çoluk çocuğuna gururla bu isimleri seçiyor.

Muhammed islamdan sonrada isimleri değiştirmeyip aynı isimlerde devam ettiği halde müftüler, imamlar niçin yabancıların isimlerini değiştirip sözde İslami isim veriyorlar.

http://www.muslim-names.co.uk/

NİÇİN YAHUDİ DİNLERİ - İBRAHİMİ DİNLER?

Yahudiden önce bugünkü haliyle insana diğer yaratılanlar üzerinde egemenlik hakkı veren, insanı yeryüzünde Yaratıcının temsilcisi yapan, insana yeryüzünde Yaratıcı adına hükmetme, ceza verme hakkı veren, insanları Yaratıcı adına kutsal savaşlar adı altında savaştıran dinler yoktu. Din diye insanlara sunulan kurallar paketi yoktu. Sadece doğa, tabiat ve yaratılanlardaki ihtişamı idrak yoluyla, akletme yoluyla Yaratıcıyı bulma çabaları, Yaratıcıya teşekkür etme çabaları vardı. Dünyaya karanlık, Antik İsrail ve Yahudi krallıklarının kurulmasıyla çöktü, uygarlık çok uzun süren karanlık yüzyıllara Yahudinin uydurma dinleriyle sahip oldu.

İnsanlık ayıbı dinler, savaş, kan, kaos ve gözyaşından başka birşey getirmedi insanlığa ve bu savaşların tamamı Yahudilik dinleri tarafından gerçekleştirildi. Yahudilik dinlerinin dışındaki uygarlıklarda insanlar, inananlar Yaratıcı adına birbirlerini öldürmediler. Yaratıcı adına insanların birbirlerini kafir diye suçlayıp öldürmeleri Yahudi ile başlamıştır. Binbir türlü insani tasfirlerle Yaratıcı inancını ayaklar altına almak Yahudiyle başlamıştır. Doğa inanışlarında bilinemeyen, tarif edilemeyen, benzetilemeyen özellikleriyle her zaman Yaratıcı inancı, Yahudi dinlerinin batıl tanrılarıyla alaya alınan, dalga geçilen, yeteneksizlik ve güçsüzlükle suçlanan olmuştur.Bugün takdire şayan bir küfür inadıyla, Gerçek Yaratıcıya isyan kaynağıdinleriyle dünya dinlerinin %90 yahudinin elindedir.

Yahudi dinlerinin çıkış yeri, merkezi, Yahudinin hiçbir zaman etkinliğini kaybetmediği, esaret altındayken bile sanki egemenmiş gibi cirit attığı Ortadoğu hiçbir zaman iflah olmadı. Babilden sonra Ortadoğuya bir çivi çakılabilmişmi, Yahudinin yerleşmesiyle, kaos ve fitne kaynağı dinlerini başlatmasıyla Ortadoğu tam 2700 senedir kan ağlıyor. Ortadoğuda insanların tarih diye uygarlık diye görüp hayranlık duyabilecekleri yine Antik Mısır, Hitit, Babil uygarlıklarından kalma eserlerdir. Ortadoğuda Yahudi dinleri tarafından becerilmiş hayranlık duyacağınız kaç tane insan yapısı şaheser bulabilirmisiniz, küfür kaynağı tapınaklardan başka, kutsallık atfedilmiş dağlardan ve türbelerden başka.

Sadece Yahudi dinleri Yaratıcıyı kendi tekellerine alır, Yaratıcıyı sadece kendi tarif edip şekillendirdikleri gibi kabul ederler, ve en önemlisi, bununla da kalmayıp insanların tümünün kendi tarif ettikleri Yaratıcıyı kabul etmelerini isterler, kabul etmeyenlerinde öldürülmelerinin caiz olacağına inanırlar veya en azından kendileri gibi inanmayanların tazminat (fidye) ödemeleri gerektiğine inanırlar. Sadece Yahudi dinleri insana Yaratıcı adına hükmetme, cezalandırma hakkı verir.

''İbrahimi dinler'' deyimi bir kamuflajdır. Hepsi Yahudi dinleridir. Yahudilik, Hristiyanlık, İslam, Bahailik

KAOS

Bazı aklı evveller, düşünemeyenler, akıllarını çalıştıramayanlar hemen kaos senaryolarına başlayacaklar.

''Nasıl olur, eğer Tanrının buyrukları olmazsa, eğer dinler olmazsa yeryüzünde kaos hakim olur'' diye çığlıklar atacaklar.Tam tersi, tamamen yanlış bir düşünce. Ne olur biraz aklınızı çalıştırın, ince düşünün.

Yeryüzünün, dünyanın sahibi insanmıdır, güneşi insan mı idare ediyor, hava, su, toprak, denizler, bulutları insanmı yarattı ve insan tarafındanmı yönetiliyor bunlar?İnsansız yeryüzünde barış ve özgürlük hakimdir. Barış ve huzur dolu tabiatta savaş, kan dökmek ve katliamlar insanın yarattığı dinler vasıtasıyla gerçekleştirilmiştir, dünyada kaos Gerçek Yaratıcıyla hiçbir alakası olmayan, insanın yarattığı dinler vasıtasıyla hakim olmuştur. Bugün yeryüzünde kaos, kargaşa ve savaşların %95' i din ve milliyetçilik odaklıdır. Bu iki mikrobu da insanlığa hediye eden Yahudidir.

Peki nedir bu uyduruk dinlerin sözde Tanrılardan olan buyrukları :

Sünnet ol, domuz yeme, namaz kıl, kiliseye, camiye git, kafirleri öldür, içki içme, müslüman olursan kurtulursun, hristiyan olursan cennet senin, yahudi olursan cehennem sana haram, hacca git, şeytana inan, oruç tut, kurban kes, akıldışı mucizelere inan, uyduruk cennet, cehennem ve melek hikayelerine iman et, zina edeni taşla, hırsızlık yapanın elini kes....

Bunlarmıdır bizi kaos ortamından kurtarıp barış ortamında yaşatan?

İnsanlar bunlara inandığı içinmi bugün yeryüzünde barış içerisinde yaşıyoruz.

Yoksa aklını çalıştıran uygar insanın bulup uyguladığı medeni kanun ve yasalarla mı sulh içerisinde yaşıyoruz.

Yok hayır bunlar değil, kitaplarda yazan ve peygamberlere söylenilen birbirinizi öldürmeyin, savaşmayın, iyilik üzere olun, birbirinizle yardımlaşın, komşularınıza iyi davranın diye vaaz edilenler mi diyeceksiniz yoksa...

Ne olur aklınız işletin. Yaratıcı savaşmayın, birbirinizi öldürmeyin, komşunuza iyi davranın, birbirinizle yardımlaşın, adaletli olun diye buyrukları liste halinde Adem'e, Nuh'a, İbrahim'e, Musa'ya, İsa'ya ve Muhammed'e verdiğinimi zannediyorsunuz, ne olur eğer böyle düşünüyorsanız küfür içerisindesiniz.

Nasılki alfabeyi, yazı yazmayı, madenleri işlemeyi, inşaat yapmayı, tekerleği, parayı, ekip-biçmeyi, üretim yapmayı insanlara Yaratıcı öğretmediyse, insanlar bunları gereksinim duydukça icat edip kullanmaya başladılarsa..... Aynı şekilde sosyal, medeni, kişisel, toplumsal kurallar ve yasalar çıkarıp uygulamayıda insan kendisi gereksinim duydukça icat edip uyguladı. Sümer, Babil, Asur da tüm bu kamu davranışlarını düzenleyen yasalar mevcuttu. Yahudi bu yasaları Yaratıcıdan diye değiştirerek insanlara din olarak yutturmuştur. İnsan sulh içerisinde yaşamasını aklını çalıştırarak bulmak zorundadır, Yaratıcı bunu vaaz etmez. İnsan komşusuna iyi davranması gerektiğini aklını çalıştırarak bulmak zorundadır, insan fakirlere yardım edilmesi gerektiğini akıl yoluyla bulmak zorundadır. Bunları Yaratıcı sözde peygamberlere liste halinde, karşılıklı görüşme durumunda veya sohbet halinde aktarmaz, dikte ettirmez, çünkü bunları insana dikte ettirmesi insana verdiği akıl ve özgür iradeye terstir, Yaratıcının insanı yaratma düzenine terstir.

Ne olur aklınız başınıza devşirin. %90 'ı savaşmak, öldürmek, cezalandırmak, lanet etmek üzerine kurulu kutsal kitapların mı barış ve huzur getirdiğini iddia edeceksiniz.

23 ayrı yerde savaşmayı, cihad etmeyi tavsiye eden Kuran mı, yoksa tamamı taşlamak, öldürmek, cezalandırmak ve savaş emirleriyle dolu Tevratmı dır barış ve huzurun kaynağı?

Yaratıcı birbirinizle savaşmayın, kavga ve kargaşa çıkartmayın, barış içerisinde iyi insanlar olarak ve birbirinizin haklarına riayet ederek yaşayın diye peygambere söylemez, kitaplarla bildirmez.

Sen verilen akılla yaratılanlara bakacaksın. İbret almak, ders almak için senin örneklerin yaratılanlar, evren, güneş, hava, bitkiler, hayvanlar... Bak bakalım bitkiler nasıl yaşıyorlar, kavga, savaş varmı? Kıskançlık varmı? Birbirlerine zulm ediyorlarmı? Birbirlerini kandırıyorlarmı?

Hayvanlar açlıklarını gidermeleri için avlanma ihtiyacı dışında birbirlerini katlediyorlarmı? Savaşıyorlarmı?

Unutma Yaratıcı insan'a misallerini, ayetlerini ölümlü peygamberlere ve değiştirilme imkanı olan kitaplara ihtiyaç duyarak açıklamaz. Yaratıcı insan'a misallerini, ayetlerini insanın ulaşıp değiştirme imkanının olmadığı tabiatla, doğayla, yarattıklarıyla, gerçek ayetleriyle verir.

Peki ne olur biraz aklını çalıştırarak düşün, hangisi Yaratıcının stiline uygundur?

a- Ölümlü insanın aracı kılındığı ve insanların yazıp üzerinde değiştirme imkanlarının olduğu sözde kitaplar mı?

b- İnsanın müdahele imkanı olmayan Yaratıcının tüm evrende yarattıklarıyla verdikleri misaller mi?

Güneş, hava, su, toprak, bitkiler ve hayvanlar gibi...

Bir an insanın olmadığı sadece bitki ve hayvanların olduğu bir yeryüzü düşünün. Bitkiler ve hayvanlar dünyasını düşünün. Hakim olan ne, barışmı, savaşm?.Kesinlikle kavga yok, kaos yok, uyum ve barış var. Yani insan olmadığında barış hakim yeryüzünde.

Yaratıcıya isyanın kaynağı dinler, dinlerin öğretileri olan milliyetçilik ve kutsal savaşların olduğu yerde kaos, kargaşa ve fitne eksik olmaz.

Fakat gerçek Yaratıcı bilincine sahip, doğadan ve yaratılanlardan yeryüzündeki barışı, uyumu, renkliliği, işbirliğini, yardımlaşmayı görebilen insanlar topluluğundan, akıllarını çalıştırabilen, barışsever, adaleti gözeten, yaşadığı dünya ve insanlık için faydalı işler yapan, yaratılışının, bu dünyaya gelişinin hakkını veren insanlar topluluğunda her zaman barış hakim olacaktır.

İnanın bunlar hayal değil, dünyada iyi ve güzel insanlar çoğunlukta, kötüler değil. Kötüler köşe başlarını tutmuşlar o kadar. İyi insanların göstereceği küçük bir çaba herşeyi bir anda ters düz edip herkesin, çoğunluğun bekleyip, arzu ettiği barış ve kardeşliği yeryüzüne geri getirecektir.

MELEKLER, ŞEYTANLAR

Melekler ve şeytanlar diye varlıklar varsa ve insanı bunlar yönetiyorsa insan niçin yaratıldı o zaman.

Bu varlıklar varsa niçin insana gözükmüyorlar. Yaratıcının tüm mucizeleri, tüm ayetleri, tüm yarattıkları ortada hergün görüp bildiğimiz, şahit olduğumuz, faydalandığımız ve onlarsız yapamadığımız güneş, ay, yağmur, denizler, hava, nefes, kan ve binlercesi değilmidir.

Yaratıcı insana göstermediği, insana bilgisini vermediği hiçbirşeyden insanı sorumlu tutmaz. Şeytan ve melek tasvirlerinin tamamı din tüccarları tarafından Gerçek Yaratıcı inancını örtmeye çalışmak, insanın Gerçek Yaratıcı yerine abuk sabuk şeyleri düşünmesini sağlamak için yaratılmıştır.

Kuran'ın şeytanıda ayrı bir alemdir. Şeytan isyan eden bir melekti, tek bir melekti. Allahtan insanları ayartmak için kıyamet gününe kadar izin istemişti, Allahta müsaade etmişti.!! Kuran birçok yerde şeytan'ı tekil olarak, bir tane olarak söyler, ki öylede olması lazım zaten.... Ama zaman zaman Kuran şaşırır ve şeytanlar der? Acaba, şeytan nasıl çoğalmıştır? Erkek ve dişisi olup çoğalabiliyorlarmı?

Ayrıca bu şeytanların bina ustası, dalgıç olanları ve başka maharetleri olanlarından bahseder. 38/37!! Bu meslekler insanların meslekleridir?!!

Melekten olanın dışında birde insandan olan şeytan var demekki ?! Bu insan şeytanları da zaten tüm peygamberlerede musallat edilirmiş!

İnsanların günahlarından ötürü şeytana benzeyenlerinden bahsetmiyoruz, Kuranın Allahının şeytan diye yarattığı bir varlığının özellikleridir bunlar.

Ey insanlar ne olursunuz biraz akledin.....

17/64 Bir Yaratıcı insanlara musallat olması için şeytana böyle bir tavsiyede bulunurmu? Bunları yapması için böyle bir varlık yaratıpta insanların üzerine salarmı?

Yeryüzüne baksana biraz, Yaratıcının yarattıklarında insana zulüm varmı, insana musallat edilmiş birşey mevcutmu?

Yahudi dinleri hayal ürünü olan şeytan diye böyle bir varlığı Gerçek Yaratıcıya küfür için uydurmuştur.

Melek veya ruh suretinde, ateşten veya yılandan yaratılma bir şeytan yoktur. Yaratıcı şeytan vasıtasıyla insanlara lanet etmez ve ceza vermez, ve şeytan diye bir şeyi insanlara musallat etmez. Şeytan diye bir varlığın ateşten yaratılması hikayeside yine batıl inanışların, su, toprak, ateş, hava dörtlemesinden uydurulan yalanlardır.

Yaratıcıya isyan eden, onun sözünü dinlemeyen, iyilik üzere yarattığı dünyada insanları sürekli kandırmaya çalışan bir mahlukun varlığına inanmak ve üstüne üstlük insanlara musallat edilmiş böyle bir mahluku Yaratıcının yarattığına inanmak Yaratıcıya küfür etmektir, Yaratıcıya ne yaptığını bilmeyen bir bunak ithamı yapmaktır.

Ne olur biraz düşünün.

Dinler, şeytanı Yaratıcı tarafından insanlara musallat edilmiş, Yaratıcıya isyan etmiş, Yaratıcının iyilik üzere yarattığı bu dünyayı ve insanları kandırmakla görevlendirilmiş bir varlık olarak Yaratıcıya küfür edercesine beyinlere kazırlar. İnsan kendi içindeki kötü nefsini unutur, sadece dışarıdaki fiziksel kötülükleri görür ve onlarla kendisini kandırır.

Şeytan adı altında insanlara yutturulan şey'in gerçeği : İçinizdeki kötü nefsiniz, benliğiniz, yüksek egonuz'dur.

Aşağıdakiler kendi sağlığın ve sosyal durumunla alakalıdır. Senin düşünerek yapıp yapmamakta serbest olduğun eylemlerdir. Yaratıcıyla alakalı, Yaratıcının vaaz ettiği şeyler değildir.

İnsanın bu dünyadaki günlük yaşamında hiçbir şeye Yaratıcı müdahele etmez. İyi ve kötüye insanlar/hükümetler verilen akılla kanunlar çıkararak karar verip uygularlar.

- Alkol kullanmak, uyuşturucu kullanmak.

- Evlenmek ve boşanmak,

- Her türlü yiyecek ve içecekler,

- Her türlü kişisel sosyal davranışlar,

- İntihar etmek. Allah bunu yasaklamaz, senin keyfine kalmış birşey. Düşünmen gereken nokta; acaba buradaki yaşamı layıkıyla tamamlayıp, ötesini hak ettinmi?

Aşağıdakiler karşılıklı rıza ile serbesttir. Akıldan yoksun olanlar, iradeleri henüz oluşmamış olanlar, çocuklar ve gençler hariç, onlarda akıl kemale ermemiştir çünkü.

Bunlarla ilgilide Yaratıcı insanlara herhangi bir sınırlama getirmez. İnsan, aklıyla kendisi hesap edip kendi kanunlarıyla halledecektir.

- Her türlü seks. Erkek erkekle, erkek kadınla, kadın kadınla, insan hayvanla gibi.

(Nuh'un kavminin homoseksüelliğinden ötürü Yaratıcı tarafından cezalandırıldığı tamamen Yahudi dinlerinin uydurmasıdır. Yaratıcı insana bu dünyada yaptıklarından

ötürü ceza vermez, Yaratıcı insana lanet etmez.)

- Sigara içmek (Sigara dumanı etrafınızdaki insanların sağlıklarını olumsuz etkilemektedir, kul hakkı üstlenmemek için içmeden önce onay alınmalıdır.)

- Kumar oynamak,

- Şans oyunları oynamak,

Link to post
Sitelerde Paylaş

EVLİLİK, SEKS, ZİNA

Yaratıcı erkeğe kaç defa evleneceğini, kaç kadın alacağını vaaz etmez. Kuran 4/3, bu ayet Yaratıcıyı adaletsizlikle itham etmektir, küfürdür. Yaratıcı adaletsiz değildir ve adaletsizlik yapmaz. Bu ayet, erkek egemenliğindeki Yahudi dinlerinin kadına yaptığı zulumdür, adaletsizliktir. Batıl tanrı olan Allah'ın adaletsizliğidir.Tek eşlilik, çok eşlilik, aynı cinslerle evlilik gibi uygulamalar kültürler, hükümetler, idari ve sosyal uygulamalara göre değişir. İnsanın bu ilişkilerinin, evlenmesinin, boşanmasının, kiminle ve nasıl seks yapacağının, seks yasaklarının Yaratıcıyla ne alakası vardır, biraz aklını çalıştır.

Kadınla erkeğin esas olarak bir araya gelmesi, birleşmesi çocuk sahibi olmak için değildir. Cinsel ihtiyaçlarını gidermek içindir. Çiftlerin evlilik hayatı çocuk yapmakla geçmez, seks yapmakla geçer, %1 ve %99 gibi bir oranla hemde.

Yaratıcı nezdinde insanların evlenmesi diye bir gereklilik ve mecburiyet yoktur.

Tüm ikili ilişkilerde olduğu gibi insanlar seks ihtiyaçları içinde birbirlerinin karşılıklı rızasını almak kaydıyla her türlü ilişkide serbesttirler, özgürdürler.

Evlenmekle seks yapmak birbirine karıştırılıyor. İnsan aile oluşturmak ve çocuk yetiştirmek için evlenir.

İslamda da erkeğe 4 kadınla evlenme hakkı çocuk sahibi olmak için değil cinsel ihtiyacını tatmin için verilmiştir. O zaman erkeğe cinsel ihtiyacını tatmin imkanı verilirken niçin kadına böyle bir haktan bahsedilmez? Yaratıcının yeryüzündeki örneklerinde yani hayvan ve bitkilerde bu konuda sonsuz özgürlük tanımıştır. Böyle adaletsiz kadın ve erkek ilişkileri, seksüel ilişkiler, cinsel tercihlerin yasaklanması gibi uygulamalar iktidarsız ve kadın düşmanı 5 tane Yahudi din tüccarının uydurmasıdır.

Evli olan veya olmayan, karşı cins veya aynı cinsten insanların birbirleriyle beraberliği, birbirleriyle cinsel ilişkilerinin Yaratıcıyla ne alakası vardır, seksüel ilişkinin Yaratıcı huzurunda olanı mı olur be hey gafil.

İçerisinde zorlama, şiddet, kandırma içermeyen, karşılıklı rızayla yapılmış her türlü ilişki serbesttir. Sınırlamalar ve serbestlikler sosyal yapı, kanunlar, kültürlere göre değişiklikler gösterir o kadar.

İslam dininde evliliğin amacı nedir? Nesep'i/soy'u korumakmıdır? Cinsel arzuyu zaptı rapta mı almaktır? Nedir?

Peki o zaman cariye ve kölelerle evlilik olmaksızın cinsel ilişki niye serbesttir, onları evli olmaksızın cinsel ihtiyaçlar için kullanmak nedir?

Bunlardan olacak çocuklar ne oluyor?

Zina : Aralarında evlilik bağı olmayan kişiler arasındaki cinsel ilişkinin adıdır. Tarihte zinayla ilgili kısıtlama ve serbestlikler sosyal ve kültürel yapıya göre değişiklikler gösterir, bunu düzenleyen insandır.

Evli olmayan insanlar birbirleriyle karşılıklı rızayı gözeterek yapacakları her türlü ilişkide özgürdürler, serbesttirler. Evli olanlar evlilik akdiyle birbirlerine söz verirler, bu sözlerini tutmayıp birbirlerini kandırdıklarında birbirlerinin kul hakkını, yani negatif hakkını üzerine alır o kadar. İnsanın seksüel açıdan birbirini kandırmasının Yaratıcıyla ne alakası vardır. Güneşin, yıldırımların, zamanın, yağmurlar, yıldızların sahibi insanın nasıl, kiminle seks yapacağı konusunda bir kural vaaz etmez, yasaklar göndermez. Tüm örneklerini doğadan verir.

http://tr.wikipedia.org/wiki/Zina http://en.wikipedia....wiki/Fornicator http://tr.wikipedia.org/wiki/Evlilik http://en.wikipedia.org/wiki/Marriage

SEKS VE CİNSEL TERCİHLER

Bu sapık dinler, bedensel ve ruhsal hastalıklara töleranslıdırlar, doğuştan fiziksel ve ruhsal rahatsızlıkları Yaratıcıdan kabul ederler, fakat ne hikmetse cinsel rahatsızlıkları, yaradılıştan gelen cinsel eğilimleri Yaratıcıdan kabul etmeyip, Yaratıcının çeşitliliği olarak göremeyip, şeytan işi olarak görürler.

Yaratıcı kutsal kitaplarla ve sözde peygamberler aracılığıyla insana nasıl ve kiminle seks yapacağını vaaz etmez. Düşün biraz ahmak olma, sana akıl verilmiş. Yaratıcı insana herşeyi yine doğadan misallerle anlatıyor. Hayvanlar bitkiler nasıl seks yapıyor, düşün, incele ve araştır. Sağlık açısından, genetik açıdan mahsurları varmı, tarihsel sonuçları nelerdir? Buralardan bakıp inceleyeceğine seks manyağı, seksüel kompleks sahibi 5 tane Yahudi hahamının seksle ilgili korkularının ürünü seks sınırlamalarının nasıl Yaratıcıdan olduğunu düşünebilirsin?Yaratıcı insanlara ne yapacaklarını sözde kitaplar, peygamberler, melekler aracılığıyla bu kadar basitçe bildirmez. Yaratıcının tüm misalleri doğada, yarattığı evrendedir.

İnsana sadece akledip onları bulması kalıyor.Kadın, seks ve cinsellik sömürüsü Yahudi dinlerinin yalan, yanlış ve kompleksli öğretileriyle beyinlerimize kötü imaj olarak kazınmıştır, cinsel sapıklıklar bunların ürünüdür.Yürümek doğal bir harekettir ve insan yürüme eylemi için ayaklarını kullanır, koklamak doğal bir harekettir ve insan bunun için burnunu kullanır, acıkmak doğal bir istektir ve insan karnını doyurmak için ağzını kullanır. Tüm doğal olan eylemler gibi cinsel dürtülerde doğal istektir, insan bu istek için cinsel organlarını kullanır. Yaratıcı diğer organlarımızı kullanmada bize kurallar aktarmadığı gibi seks eylemi ve cinsel tercihler içinde kurallar aktarmamıştır.

Homoseksüellik, biseksüellik, lezbiyenlik, hermoaftdite gibi değişik cinsel eğilimler insanın sonradan sahip olduğu eğilimler değildir, yaradılışla gelen eğilimlerdir, Yaratıcının çeşitliliklerindendir. Dünyanın yaradılışından bu yana sadece insanlarda değil hayvan ve bitkilerin tamamında tüm bu cinsel eğilimler mevcuttur ve Yahudi dinlerine kadar bu tercihlerini kullanmak gayet doğaldı. Bu tür cinsel çeşitlilikleri lanetlenmiş, günah ve şeytan işi, bulaşıcı hastalık nedeni ve manyakların işi gibi asılsız söylentiler tamamen Yahudi dinlerinin uydurmasıdır, hiçbir bilimsel dayanağı yoktur. Böyle uydurma yasakların Yaratıcıyla alakası yoktur. İnsanoğlu herşeyde olduğu gibi bu konularda da bilimsel araştırmalarla kendisine fayda ve yararını hesap edip düzenlemesini, yasaklamasını kendisi yapar.

Memesini, kıçını, başını gösterenden, homoseksüelden, lezbiyenden şimdiye kadar kime ve neye zarar gelmiştir acaba, kaç tane adam öldürmüşler, kaç insan katletmişler? Ama dinler ve din adına kendilerine öldürme yetkisi vermiş katillerin ömürleri tavuk boğazlar gibi insan boğazlamakla, masum insanları katletmekle, bombalamak, yerle bir etmekle, kan dökmekle geçiyor. Aklınızı işletin, aklınızla insansınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

ERKEĞİN KÖLESİ HALİNE GETİRİLEN KADIN

Yaratıcımız bitki, hayvan ve insanlarda erkek ve dişi ayrımı yapmaz, adaletsizlik yapmaz. Erkek ve kadın Yaratıcımız huzurunda eşittir.

Ama dinlerin hepsinde kadın ikinci sınıftır, Kuran Allah adına kadına aşağıdaki hakaretleri yapar. Tevrattaki hakaretleride gelin siz tahayyül edin.

- Mirasta kadın erkeğin yarısını alır. 4/11

- Kadın erkeğin kaburgasından yaratılmıştır.

- Erkeğe kadını yataktan çıkarma, kovma, yatağı ayırma ve dövme hakkı verir 4/34

- Sadece erkeğin boşanmasından bahsedip kadının erkeği boşaması gibi bir haktan bahsetmez. 5/5

- Şahitlikte bir erkek şahite karşılık iki kadın şahit istenerek mirasdaki gibi kadına hakaret edilir. 2/282

- Erkeğin hoşuna gittiğinde 4 kadına kadar evlenme müsaadesi verilirken kadına böyle bir haktan bahsedilmez. 4/3

Yaratıcı erkeğe kaç defa evleneceğini, kaç kadın alacağını vaaz etmez. Bu ayet Yaratıcıyı adaletsizlikle itham etmektir, küfürdür. Yaratıcı adaletsiz değildir ve

adaletsizlik yapmaz. Bu ayet, erkek egemenliğindeki Yahudi dinlerinin kadına yaptığı zulumdür, adaletsizliktir. Batıl tanrı olan Allah'ın adaletsizliğidir.

- Erkeğe kitap verilen kadınlarla evlenme hakkını verirken kadına kitap verilmiş erkeklerle evlenmelerinden bahsetmez.

- Kadınlar tarlalarınızdır istediğiniz gibi girin.2/223 , elinin altındakiler müstesna 33/52, kendisini peygambere hibe eden 33/50,

Bugün kadınlar için en cahil bir insanlar bile bu tabirleri kullanmazken Allah nasıl böyle tabirler kullanabilir.

Ve tefsircilerde bu tabirleri yumuşatmak için, masum anlam yüklemek için kendilerini parçalarlar, ahkam keserler.

4/176 Mirasta erkeğe kadının iki katı pay verilir.

Kesinlikle Yaratıcıdan olmayan böyle adaletsiz bir paylaştırma ancak ve ancak din tüccarlarının batıl dinlerinin ve batıl tanrılarının adaletsiz taksimatıdır.

Aklını çalıştıran zavallı müslüman düşünür. Erkek çocuk ve kız çocuğunu doğururken ayırmaz, yedirirken ayırmaz, giydirirken ayırmaz, oynarken ayırmaz, evlendirirken ayırmaz da niçin miras taksimi yaparken ayırsın. Buna bir türlü aklı ermez. Ve her zaman olduğu gibi vardır bir hikmeti diyerek aklı yatmadığı halde yapar bu adaletsiz taksimatı. Veya bugün birçoğunun bir çok Kuran hükümlerini es geçtiği gibi bu ayeti görmemezlikten gelir ve aklının erdiği adaletli taksimatı yapar.

Evet bu taksimat eğer gerçek Yaratıcıdan olsaydı insanın buna uymama lüksü olamazdı ve insan bunu yapardı. Yaratıcı kendi gerçek ayetlerini insanın tasarrufuna bırakmaz. Tıpkı doğmak ve ölmek gibi. Bunlar Yaratıcının gerçek ayetleridir ve insan bunları yapıp yapmama tasarrufuna sahip değildir. Solumak Yaratıcının gerçek ayetidir ve insanlar soluk almamak lüksüne sahip değildir. Yağmur Yaratıcının gerçek ayetidir ve insan Yağmuru reddetme lüksüne sahip değildir. Güneş Yaratıcının ayetidir, insanın güneşi istememe ve reddetme lüksü yoktur.

Fetvacılar, din tüccarları, şeriatçiler, tefsirciler ve ahkamcılarda bunlarla ilgili her kafadan bir sesle kimisi ey millet bu ayete uymamakla günah içerisindesiniz der, kimiside bu taksimata uyulamamasıyla ilgili bir sürü ahkam, yalan ve kıvırmalarla kendisini ve milleti kandırır.

Örtünmek :

İnsan dünyaya giysisiz gelip giysisiz gidiyor. Yaratıcı huzurunda insan yaratıldığı şekliyledir yani giysisizdir, çıplaktır. Aslında çıplak değildir, deri insanın giysisidir. Tüm hayvan ve bitkilerde olduğu gibi insanıda kendi orjinal giysisi olan deri ile kaplayıp yaratmıştır Yaratıcımız.Üzerimize giyindiğimiz giysiler iklim, kültür, gelenekle alakalı olarak insanların sonradan kendilerinin bulup icat ettikleri malzemelerdir. Yaratıcı hiçbir zaman insana, kadına nasıl kapanacağını, nasıl giyineceğini vaaz etmemiştir ve etmez. Nasıl istersen öyle giyin, ister çıplak dolaş ister gözlerin dahil heryerini kapat ama bunu yaparken Yaratıcıyı karıştırma, onun adına kapanamazsın, böyle birşey yoktur, böyle söylemek Yaratıcıya küfürdür.

İnsanlık tarihinde insanın giyeceklerden faydalanmasında Yaratıcı adına, dinsel mecburiyet olarak, din adı altında kadına başörtüsünü, erkeğe dinsel kıyafetlerle ilgili yasakları üreten ve uygulayan Yahudidir.

Çarşaf da sarayda her türlü fantazisini gideren sultanların, tebasının erkeklerinden kadın güzelliğini kıskanmasının bir ürünüdür.

19CULUK??

Kuran'ın matematiksel mucizesi, 19 safsatası Tevrattan kopyadır. Tevratta aynı sistem üzerine düzenlenmiştir. Bu kadar tekrarın yapıldığı, bu kadar konuların ayrı ayrı yerlerde kelime değişiklikleriyle işlendiği, bu kadar bir konunun kesilip başka bir alakasız konuya atlandığı, bir düzen ve intizamın olmadığı bir kitapta istediğin gibi sayısal kodlama oyunları yapman mümkündür.

Kuran aynı hikayeleri, aynı cümleleri ayrı ayrı yerlerde sürekli tekrar eder.

Sanki bir defa anlaşılamıyormuş gibi Kuran'da birçok cümle değişik yerlerde birçok defa tekrarlanır.

Bu tekrarları saymazsanız 500-600 sayfalık Kuran 50 sayfa tutmaz.

Lut'un kavminin homoseksüel ilişkisi 5 ayrı yerde anlatılır.

7/80, 26/165, 27/54-55, 29/28

Musa'nın sihirbazlara kendi sihirbazlığını göstermesi 5 ayrı yerde anlatılır.

7/115, 10/80, 20/66, 26/43, 27/10-12,

Firavun'un ellerinizi ayaklarınızı çaprazlama keseceğim lafını 3 ayrı yerde tekrarlar.

7/124, 20/71, 26/49

Musa'nın asasıyla denizi yarıp Firavun askerlerinin boğulması 7 ayrı yerde anlatılır.

2/50, 7/136-139, 10/90, 20/77-78, 26/63-66, 44/24, 51/40,

Bir defada anlaşılamıyorda sanki Yaratıcı papağan gibi aynı cümleyi ''Namaz kıl, zekat verin'' 26 ayrı yerde tekrarlarmı?. Ne olur şaşırmayın, Yaratıcı böyle kitap göndermez, uyanın biraz.

2/43, 2/83, 2/110, 2/177, 2/277, 4/77, 4/162, 5/12, 5/55, 9/5, 9/11, 9/18, 9/71, 19/31, 19/55, 21/73, 22/41, 22/78, 24/37, 24/56, 27/2, 31/4, 33/33, 58/13, 73/20, 98/5

Nuh'un halkının uyarılması ve tufana maruz kalışları 9 ayrı yerde anlatılır.

7/64, 10/73, 23/28, 25/37, 26/105-119, 29/14-15, 37/75-82, 51/46, 54/11-13,

8 ayrı yerde işitir ve görür 4/58, 4/134, 17/1, 20/46, 22/61, 22/75, 40/20, 58/1,

21 ay rı yerde papağan gibi işitir ve bilir der.

2/137, 2/181, 2/224, 2/227, 4/148, 5/76, 6/115, 7/200, 8/17, 8/42, 8/61, 9/98, 9/103, 10/65, 12/34, 24/21, 24/60, 26/220, 29/5, 29/60, 49/1,

Yaratıcı bilinmeyen ve tanımlanamayandır, bu dünya için sır olandır. Yaratıcının işitmesi, görmesi ve bilmesi diye birşey yoktur. Bunları bir varlık özellikleridir.

Bunları bu kadar çok tekrar eden batıl tanrılar ve dinleri Gerçek Yaratıcıyı basit tanrılar vasfında milletin beynine yerleştirmek için özel olarak yaparlar.

23 ayrı yerde savaşmak, cihad tavsiye edilir.

2/190, 2/193, 2/216, 2/244, 4/71, 4/74, 4/76, 4/84, 8/39, 8/60, 8/65, 9/14, 9/24, 9/29, 9/36, 9/38, 9/41, 9/73, 9/111, 9/123, 25/52, 57/10, 61/4, 66/9,

4 ayrı yerde bulduğunuzda, gördüğünüzde öldürün der.

2/191, 4/89, 4/91, 9/5, 33/61

''Allah hesabı görmede, ceza vermede çabuktur'' lafını 9 ayrı yerde tekrarlar.

2/202, 3/19, 3/199, 5/4, 7/167, 13/41, 14/51, 24/39, 40/17,

Yerleri ve gökleri 6 günde yaratıldığını 7 ayrı yerde tekrarlar.

7/54, 10/3, 11/7, 25/59, 32/4, 50/38, 57/4

'Göklerde ve yerde olanlar onundur' cümlesini 31 ayrı yerde tekrarlar.

2/116, 2/255, 2/284, 3/29, 3/83, 3/109, 3/129, 4/126, 4/131, 4/170, 4/171, 5/97, 6/12, 10/66, 10/68, 14/2, 16/52, 20/60, 21/19, 22/64, 24/64, 29/52, 30/26, 30/27,

31/26, 34/1, 42/4, 45/37, 48/7, 49/16, 53/31,

Kuran'ı Arapça olarak indirdiğini 10 ayrı yerde tekrarlar.

12/2, 13/37, 20/113, 26/195, 26/198, 39/28, 41/3, 42/7, 43/3, 46/12

Şeytan, şeytan, şeytan......Kuranın tamamı neredeyse şeytanın üzerine kuruludur.

O yücedir, şanı yücedir, büyüktür. 21 ayrı yerde.

2/255, 6/100, 7/190, 9/40, 10/18, 16/1-3, 17/1, 22/62, 23/92-116, 27/63, 28/68, 30/40, 31/30, 34/23, 40/64, 42/4-51, 43/85, 55/78, 67/1

Allah güçlüdür, üstündür, hakimdir, merhametlidir. 44 ayrı yerde

2/209-220-228-240, 3/4-6-18-62, 4/56-165, 8/10-49, 9/40-71, 11/66, 14/47, 22/40-74, 26/9-104-122-140-159-175-191, 27/78, 29/26-42, 30/5-27, 31/9-27, 32/6, 35/28, 38/66,

44/42, 45/37, 57/1-25, 58/21, 59/1-24, 61/1, 62/3, 64/18, 67/2

Tam 89 ayrı yerde ''Allah bağışlayandır'' der.

2/173-182-192-199-218-225-226-235, 3/31-89-129-155, 4/23-25-42-96-99-100-106-110-129-152, 5/3-34-39-74-98-101, 6/54-145-165, 7/153-167, 8/69-70, 9/5-27-91-99-102, 10/107, 11/41, 12/53-92-98, 16/18-110-115-119, 17/44, 22/60, 24/5-22-62, 25/6-70, 27/11, 28/16, 33/5-24-50-59-73, 35/28-30-34-41, 38/66, 39/5-53, 40/3, 42/5-23, 46/8, 48/14, 49/5-14, 57/28, 58/2-12, 60/7-12, 64/14-17, 66/1, 67/2, 71/10, 73/20, 85/14,

Kuran'da Allah'ın sürekli büyüklük ve yüceliğini tekrarlaması da Tevrattan kopyedir. Tevrat'ın batıl tanrısı sürekli olarak RAB benim, ilahınız benim diye tekrarlar. Böyle

zoraki ululanma, yüceltme ve tapınmayı ancak batıl tanrılar arzular ve tekrarlar. Halbuki insan Alemlerin Yaratıcısının yaratması gereği ona tam olarak teslimdir, insan

Yaratıcıya karşı en küçük bir isyanda bulunamaz. İnsanoğlu her zaman din tüccarlarının yarattığı batıl tanrıları reddetmiştir, onlara küfür etmiştir, onları inkar etmiştir,

onların emirlerini dinlememiştir.

Kuran'da birçok yerde bir konu anlatılırken hiç alakasız bir konuya atlar, okuyana anlama kolaylığı vermez. Mahsustan kafa karıştırmak ve anlaşılmaması için böyle düzenlenmiştir.

Bu kadar gelişigüzel tekrarların yapıldığı ve bu kadar cümlelerin gelişigüzel kesilip alakasız cümlelerin başladığı bir kitapta istediğin gibi matematiksel mucize yaratabilirsin.

Tüm evren Yaratıcının doğal, eksiksiz ve insanın müdahele imkanı bulunamayan mucizeleriyle doluyken Yaratıcımız insan icadı olan matematikle mucize göstermez, ne olur biraz kafayı çalıştırın

EVRENSELLİK

Ey insanoğlu ne olur biraz düşün, gel biraz akl et.

Gel Yaratıcının Gerçek ayetlerini bir düşün. Gerçek ayetlerinin evrenselliğini bir düşün.

Ve beynine kazınan din tüccarlarının icadı dinler ve kitaplarının sözde ayetleriyle bir karşılaştır.

Şu GÜNEŞ'i bir düşün.

Hakkında hala çok az şey biliyorsun.

Nasıl yaratıldı, ne zaman yaratıldı, büyüklüğü nedir, ana maddesi nedir, niçin yaratıldı bilmiyorsun.

Sadece hazır olarak buldun, senin rahatın için saat gibi sektirmeden işliyor.

Sana karşılıksız, bedava olarak sunulmuş kullanıyorsun.

Kabul edip etmeme hakkına sahip değilsin.

Müdahele etme hakkına sahip değilsin.

Ulaşıp değiştirme ve iptal etme hakkına sahip değilsin.

Beğenmeme hakkına sahip değilsin.

İtiraz etme hakkına sahip değilsin.

Onun ışınlarına ve enerjisine ihtiyacın var, onsuz yapamazsın, yaşayamazsın.

Gel şu soluduğun HAVA'yı düşün.

Hakkında hala çok az bilgin var.

Nasıl, ne zaman yaratıldı, nasıl bir maddeden müteşekkil birşey bilmiyorsun.

Onu da hazır buldun, senin rahatın için hiç aksatmadan soluyorsun, herhangi bir bedel, ücret ödemiyorsun.

Ben bu havayı beğenmiyoum, solumak istemiyorum deme hakkın yok, böyle bir lüksün yok.

Ona müdahele etme hakkın yok, böyle birşey sana mümkün kılınmamış.

Ona ulaşmak, onu değiştirmek, iptal etmek veya düzeltmek hakkına ve becerisine sahip değilsin.

Ona ihtiyacın var, onsuz yapamazsın, onsuz yaşayamazsın.

Gel şu yaşam sıvın olan bedeninde dolaşan KAN'ı düşün.

Hakkında çok az bilgin var, nasıl ve neden yaratıldı, nasıl bir işlevle bedenini canlı tutuyor bilmiyorsun.

Sadece bedeninde hazır olarak buldun ve eksiksiz, senin müdaheleni gerektirmeden kusursuz dolaşıyor, sana hayat veriyor.

Ben bunun rengini beğenmiyorum, kokusu hoşuma gitmedi istemiyorum deme hakkına sahip değilsin.

Onu değiştirip, müdahele etme, yeniden organize etme hakkına sahip değilsin.

Ona ihtiyacın var, onsuz yapamazsın, onsuz yaşayamazsın.

Yaratıcının ayetleri bunlardır, bunlar gibi binlercesidir ey insan, yağmurdur, bulutlardır, fırtınalardır, ay'dır, bitkilerdir, hayvanlardır, saymakla bitiremezsin.

Yaşayan bir canlı, insan bunlardan bir tanesine dahi itiraz etme, değiştirme, alay etme, beğenmeme hakkına sahipmidir?

Bunlardan daha evrensel ne olabilir ey insanoğlu biraz düşün.

Haydi düşün ve söyle bakalım.

Yaratıcının yukarıdaki binlerce gerçek ayetleri, gerçek mucizelerini İslam'la, Tevrat'la, İsa'yla, İbrahim'le, Kuran'la karşılaştır, Buda, Konfiçyüs, Zerdüşt'le karşılaştır bakalım.

Mümkünmüdür acaba? Ne olur biraz akıl et, çalıştır o sana verilen en büyük nimeti. Çıkar o güzel nimeti pisliğin içerisinden.

İnsan'a güneş'i, hava'yı, bulutları, yağmur'u veren Yaratıcı, insan'a bu kadar değer verip onu bu kadar nimetlerin içerisinde tutan Yaratıcımız nasıl olurda insan'a lanet eder, nasıl olurda insana zulm eder, nasıl olurda insana adaletsizlik eder.

Yaratıcının güneşi, havası, suyu, yağmuru insanlar arasında ayrım yapmazken, hepsine eşit davranırken nasıl mümkündür ki Yaratıcı Hristiyanlık diye bir din vaaz etsin ve insanları İsa'ya ve Tevrat'a inanmaya davet etsin. Nasıl mümkündür ki İslam diye bir din vaaz etsin ve insanları Muhammed'e ve Kuran'a inanmaya davet etsin.

Yaratıcının bu kadar mükemmel mucizeleri dururken Yaratıcımız nasıl olurda bir insandan dinini yayması için medet bekler, yardım bekler?

Nasıl olurda Yaratıcımız insanların müdahele edeceği, değiştirebileceği, üzerinde oynayabileceği kitapları kendisine mesaj kaynağı olarak seçebilir?

Tüm insanlar Yaratıcının yarattıklarında/Gerçek ayetlerinde hem fikirdirler ve herşeyi herkes aynı şekilde algılıyor. Sen suyu nasıl biliyorsan, Avustralyadaki insanda aynısını biliyor. Sen güneş hakkında ne biliyorsan Kanadadaki insanda aynısını biliyor. Sen toprağı ne kadar biliyorsan bir Çinli'de aynısını biliyor. Sen vücudunda dolaşan yaşam kaynağın kan hakkında ne biliyorsan Afrikadaki insanda aynısını biliyor. Ve işin enteresan tarafı bunları anlamak için herhangi bir lisan/dil bilmene ihtiyaç yok.

Bundan daha mükemmel bir evrensellik olabilirmi? Evrenselliği başka nerede arıyorsun?

Ne olursun biraz düşün, bu din tüccarlarının icadı batıl dinlerle boğazına kadar pisliğin içerisindesin, ama çıkmak senin elinde haydi kurtar kendini oradan.

Link to post
Sitelerde Paylaş

OLMASI GEREKEN MEKEMMEL TANRI TASVİRİ ile elçilik makamı ustune eleştiriye devam edıyorum:

PEYGAMBERLİK

Yaratıcı'dan mesajlar alıp insanlara taşıyan Peygamberler/Mesajcılar diye bir makam ve kişiler yoktur.

Bilinenin aksine, Yaratıcı'nın huzurunda insanların yaşamlarını düzenlemek için kurallar dikte edip bunları din adı altında insanlara aktaran Peygamberlik diye bir makam veya görev yoktur, asla olmamıştır. Yaratıcıyla konuşmuş, görmüş, onun katına ulaşmış, onun sevgisine mazhar olmuş yüce, seçkin kişiler diye birşey yoktur.

Alemlerin Yaratıcısının böyle bir makam veya sisteme ihtiyacı yoktur. Güneşin doğmasında, gece-gündüzün oluşmasında, havanın oluşumunda, bulutların hareketinde, yağmurların yağmasında, yani yaratılan hiçbirşeyde insana ihtiyaç duymayan Yaratıcımız eğer gerçekte bir din vaaz etseydi bunun içinde insana ihtiyaç duymazdı. Tüm bunları yaratırken ve idare ederken insana ihtiyaç duymayan Yaratıcımız niçin din diye birşey için ölümlü ve aciz insana ihtiyaç duysun?

Güneşi, ayı, havayı, gökleri, toprağı, okyanusları, mükemmel bir şekilde işleyen tüm evreni yaratan eşsiz güç sahibi Yüce Yaratıcımız insanlara mesajlarını aktarmak için kendi yarattığı, aciz ve ölümlü bir insanı aracı etmez, onlarla konuşmaz, melekler vasıtasıyla mesajlar iletmez, böyle basit şeylere ihtiyacı yoktur.

Yaratıcı tüm mesajlarını akleden ve düşünebilen insanın anlayacağı evrensellikte, çok açık ve net bir şekilde doğal olan herşeyle, evrende kendi yarattıklarıyla iletmiştir, insan icadı kitaplar ve peygamberlik makamlarıyla değil.

İlk insandan günümüze kadar yaşayan medeniyetlere ait bir sürü ispatlanmış arkeolojik bilgiler insanlığın elinde olduğu halde sözde Peygamberlerle ilgili hiçbir gerçek bilgi yoktur ve hepsi uydurmadır. Tek beslendikleri kaynak gerçek olmayan mucizeler, yalanlar ve söylentilerdir.

Yaratıcının Peygamberleri olduğuna inanmak, peygamberleri vasıtasıyla insanlara dinler gönderdiğine inanmak ahmaklıktır. Yaratıcı akıl verdiği insanoğlu için tüm örneklerini evrende doğal olarak yarattıklarıyla vermiştir. İnsanoğlu bu yaratılanlardan mesajlar alarak kendisini geliştirir ve aklıyla kendi yaşantısında ihtiyaç duydukça gerekli düzenlemeleri kendisi yapar.

Sadece, korkunç derecedeki yanlışlığın farkına varan ve kendisini sorumlu hissederek din tüccarlarını, insanları Yaratıcı adına sömüren ve savaştıran zalimleri, imparatorları uyaran UYARICILAR ve dinleyenler için güzel öğütler veren ÖĞÜTÇÜLER vardır.

Uyarıcı&Öğütçü :

a. İnsanlara Yaratıcı adına hükmeden, batıl dinlerinde ileriye giden yöneticileri ve din tüccarlarını uyaran,

b. Yaratıcı adına insanlara hükmeden, savaş ve ölüm aracı olan yalancı dinleri reddeden,

c. Kandırılmış insanlara yanlışlıklarını düzeltmeleri için öğüt veren

kalbi sevgi ve kardeşlikle dolu, barış sever ve sadece Yaratıcıya odaklanmış bir sorumlu insan.

O Yaratıcı tarafından fiziksel olarak seçilmiş birisi değildir.

O yaratıcı gerçeğini sürekli düşünüp kafa yorduğu için, din yalanının farkına vardığı için, kargaşa ve savaşlarla insanlığa zulm edip kaosa sürükleyen din tüccarlarına, liderlere karşı çıkma sorumluluğu duyduğu için, bütün bunlara üzüldüğü ve düzelmesine dua ettiği için, güzel bir karaktere sahip olduğu için bu görevi hak eden sade bir insandır.

O dürüst, güvenilir, akıllı, insanları ve tüm yaratılmışları seven, ikili ilişkilerinde adaletli davranan, para ve ünvanla işi olmayan, açık fikirli, beyninde ve kalbindeki ilhamın farkına varan, hesap gününden korkan, hassas, iyilik, kardeşlik ve barış dolu bir insandır. İsa gibi, Muhammed, Konfüçyüs, Socrates gibi......

İsa'da Muhammed'de aşağıdaki normal özelliklerde birer uyarıcıydılar, yeni din getiren peygamberler değildiler.

1. Senin benim gibi normal insandılar, yediler, içtiler, yaşadılar ve öldüler. Bir daha dünyaya geri dönmeyecekler.

2. Yaratıcı tarafından kendilerine verilmiş hiçbir ekstra kutsallıkları yoktu.

3. Konuşmaları, tavırları ve öğütleri asla saldırı, öldürme, yalan, savaş, kaos, provokasyon, düşmanlık içermedi. Gerçek Yaratıcı inancına ve kardeşliğe çağırdılar.

4. Gelecekle ilgili konuşmadılar, Yaratıcının sırlarıyla ilgili insanlara yalan bilgiler vermediler.

5. Yaratıcıdan insanlara hükmedici kurallar ve kanunlar adı altında dinler getirmediler.

6. İnsanları kendilerini takip etmeye davet etmediler, Yaratıcı adına insanlara buyruklar vermediler.

Sadece zalimler için uyarıcı olduklarını ve dinleyenler içinde öğütçü olduklarını söylediler.

7. Tüm insanları sevdiler, insanlar/milletler arasında ayrım yapmadılar.

8. Sihir, büyü, mucizeler, cinler, şeytan ve melekler hakkında laf etmediler, bunları reddettiler, böyle şeylerle işleri yoktu.

9. Liderlik, komutanlık, yöneticilik......asla böyle şeylere talip olmadılar.

10. Yaratıcıyla konuşmadılar. Yaratıcı kendi yarattığı ölümlü ve aciz insanla fiziksel veya ruhsal yolla konuşmaz.

11. Sözde kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi meşhur kimseler değillerdi, bazıları öldükten sonra din tüccarlarının icat ettikleri sahte dinlerine malzeme yapılarak

meşhur edildiler.

12. İnsanları yeni veya halihazırdaki dinlere davet etmediler, aksine batıl dinlerini terk etmelerini ögütlediler.

Dikkat: Daha öncesinde olduğu gibi çok yakında yalancı ve sahtekar insanlar, Mesih soytarıları ortaya çıkacaktır. Kriter olarak yukarıdakileri gözönüne alın ve onlara prim vermeyin.

İnsanoğlu yaradılışından bu yana Yaratıcıyı bulmaya ve O'na ulaşmaya çalışmaktadır.

Yaratıcı kendisini bulma eyleminde insanları kısıtlamaz, insanlar Yaratıcıyı bulma O'na ulaşma çabalarında, tahayyüllerinde özgürdürler.

Ama Yahudi dinlerinin Yaratıcıyı istismar ederek, sanki Yaratıcı kendisi beceremiyormuş gibi Yaratıcı adına insana hükmetme ve ceza verme hakkını vererek değil.

İsa'da, Muhammed'de kavimlerindeki Yahudi din tüccarlarına, din bezirganlarına aşağıdaki uyarıları yaptılar :

- Bu sapık kurallar ve vaazlar ancak ve ancak batıl tanrılardandır, Alemlerin Yaratıcısının vaazları olamaz.

- Sahip olduğunuz geçici güce güvenerek insanlara zulmetmeyin. Sizde ölümlü ve aciz kullarsınız. Kaçamayacağınız hesap gününü düşünün.

- İnsanları baskı altında tutmak, kanlı savaşlarınıza malzeme yapmak için Yaratıcının adını kullanmayın.

- İnsanlara Yaratıcı adına saldırmayın, savaşmayın, insanları köle yapmayın.

- İnsanları Yaratıcı adına kendi yarattığınız, uydurduğunuz dinlerle sömürmeyin.

- Yaratıcının adını kullanarak yaptığınız herşeyde ona hesap vereceksiniz, ne olur bunu çok iyi düşünün.

İnsanlara da aşağıdaki güzel tavsiyelerde bulundular :

- Beyninizi/aklınızı çalıştırın, düşünün, aklınızı tembelleştirmeyin, başkalarına kiraya vermeyin.

- Akıl Yaratıcıya ulaşmada ve onu bilmeye çalışmada size verilmiş olan en büyük nimettir.

- Akılla insansın, akıl olmadığında yaratılmış diğer canlılardan farksızsın.

- Doğada, evrende verilen nimetleri/örnekleri düşünerek farkına varın ve onlara şükredin, nankörlük etmeyin.

- Yaratıcı ve din adına sizi yönetmeye kalkanları dinlemeyin, onlara prim vermeyin.

- Fiziksel tapınmalar ibadet değildir, sadece batıl dinlerin alışkanlıklarıdır.

- Sık sık kendini dinle. İyi insan olmaya çabala.

- Ölüm sonrası yaşamda sana faydası dokunacak yaşadığın dünya ve insanlık için faydalı ve yararlı işler yap.

- Bu dünya ölüm sonrası gerçek yaşama hazırlandığımız sınırlı, kısa bir imtahan yeridir.

- Bu dünyaya insan olarak gelmenin hakkını ver, yaşamayı sev, positif ol.

- Kimseye rızası olmaksızın zorla birşey yapma, haberi olmaksızın kandırarak birşey yapma, kul hakkı üstlenme,

- İnsanlığın selameti için kavga etmeksizin barış içerisinde yaşa.

- Ölüm sonrası imtahan gününü hatırla ve oraya kul hakkıyla gitme.

Ne İsa nede Muhammed din tüccarlarının yazdıkları sözde kutsal kitaplarda anlatıldığı gibi aşağıdakiler hakkında insanlara kesinlikle birşeyler söylemediler :

Onlar,

- Fiziksel olarak Yaratıcıyı tarif etmediler.

- Melekler hakkında konuşmadılar. Meleklere inanmak ve onları Yaratıcının yardımcıları gibi görmek ahmaklıktır.

- Cennet ve cehennem tasvirleri yapmadılar. Sadece öldükten sonra bu dünyada yaptıklarımızın iyi ve kötü karşılığını alacağımızı söylediler.

- Dünya, evren, canlı ve cansız varlıkların yaratılışı, oluşumu hakkında, Yaratıcının kendisinde gizli olan sırları hakkında konuşmadılar.

- Kıyamet gününü ve şeklini tarif etmediler, böyle birşeyin olup olmayacağını söylemediler.

- Fiziksel şeytan tasviri yapmadılar. Şeytan diye ayrıca yaratılmış birşeyden bahsetmediler. Şeytanı Yaratıcının yarattığına inanmak akılsızlıktır.

- Dünya ne zaman ve nasıl yaratıldı, neden yaratıldı, kaç günde yaratıldı, önce hangisi gök'mü yer'mi gibi hiçbir bilgi vermediler, veremezler.

- Erkek nasıl yaratıldı, çamurdan yaratıldı, kadın erkeğin kaburgasından yaratıldı ve Adem-Havva tasvirleri uydurmadır. Bu konularda hiç konuşmadılar, bunları reddttiler.

Yukarıdakiler Yaratıcının sırlarıdır, bunlarla ilgili insanoğluna ve uyarıcılara hiçbir bilgi verilmemiştir. Bunlar Yahudi din tüccarlarının uydurmalarıdır.

Ey İnsanoğlu ne olur biraz aklını çalıştır. Nasıl mümkündür ki aynı Yaratıcı değişik değişik peygamberlerle, değişik kitaplarla, değişik yasaklamalarla bir sürü dinler vaaz edebilir, bunlar nasıl evrensel olabilir. Yaratıcının vaaz ettiği kitap ve ayetleri sadece çalışan bir beyinle anlayabileceğin gözünün önündeki doğadan, evrenden ve yaşadığın dünyadan verilmiş örneklerdir. Güneş, ay, hava, toprak, su, gökyüzü, okyanuslar, bitkiler, hayvanlar alemi gibi.... lütfen düşün bunlardan daha evrensel ne olabilir?

Her mesajcı her kavmin keyfine ve düzenine göre, her birini ayrı ayrı memnun edecek dinler, değişik değişik kural ve düzenler getirmezler.

İsa'da Muhammed'de din tüccarlarının yarattıkları dinleri vaaz etmediler, aksine dinlere karşı çıktılar. İsa'dan ve Muhammed'ten sonrada Yaratıcı Gerçeğinin farkına varan ve insanları sahte dinlere ve ilahlarına karşı uyaran uyarıcılar ortaya çıktılar fakat hepsi deli muamalesi görüp toplumdan dışlandılar, tecrit edildiler, kafir muamelesi gördüler.

*********

Yahudiden önceki inanışlarda Peygamber diye bir kavram yoktu. Yaratıcının insanlara emirler yağdırmak üzere gökyüzünden beri özel olarak seçtiği bu ölümlü insanlar Yahudi dinlerinin hayal ürünleridir. Bunlar bazen tamamen uydurulmuş hayal kahramanlarıdır, bazende tarihte Sümer, Babil ve Yunan yazıtlarından çalınıp, değiştirilip, süslenip peygamber olarak insanlara yutturulmuş destanlardan kopye edilmiş masal kahramanlarıdır.

Yahudi bunların hepsini çok iyi bilir. Bu masal kahramanlarını Peygamber olarak görmez, bunlar Tevrat Figürleridir, Tevrat Kahramanlarıdır. Yahudinin peygamberlerinin tamamı kendi içinden yani Yahudilerdendir. Ama Yahudi tüm bu masal kahramanlarını ve kendi krallarını Çöl Bedevisine peygamber diye belletmiştir, ve yüzyıllardır aklını çalıştıramayan zavallı insanları bu masal kahramanlarına, bu krallara iman ettirmiştir.

Sümer, Babil, Asur, Yunan uygarlıklarındaki figürleride dinsel kavramalarla süsleyerek peygamber yapar. Gılgamış'ın Utnapistim'ini Nuh diye sunar, Gılgamış'ı İbrahim olarak süsler, Hammurabi'yi Musa olarak dizayn eder. Bu kişiler Tevrat ve Kuran'da, Yahudi ve Müslüman din tüccarlarının romanlarında tanrılarla konuşan, tanrıların özel yetenekler verdiği, meleklerle sohbet eden, göklerde dolaşan, ilahi sırlarla donatılmış, yerlerin ve göklerin sırlarına sahip olan peygamberler veya seçilmiş krallar haline getirilirler.

DAVUT ÖNCESİ:

Yahudinin sözde Antik İsrail Devletini kurup Yahudilik dinini yarattığı M.Ö 700-800 yıllarından, yani Davut ve Süleyman'dan öncekiler :

Adem - Havva İnsanın yaradılış bilgisi, ilk insanla ilgili hiçbir bilgi önceden insanoğluna verilmemiştir. Hiçbir peygambere, hiçbir ölümlüye yaradılış bilgisi verilmemiştir. Adem-Havva hikayesi Yahudinin eski mit'lerden (efsane) çalıp uyarladığı yalanlar manzumesidir. Tüm uygarlıklarda buna benzer hikayeler mevcuttur, hepsi birbirinin aynıdır.

İlk insan hikayeleri http://en.wikipedia....st_man_or_woman

Yahudinin Adem-Havva hikayesinin çalındığı Sümer efsaneleri http://en.wikipedia....wiki/Adam_and_E ... onnections

Yahudilik dinlerinin komik ilk insan hikayesi, yani Adem-Havva hikayesi içlerinde en berbatıdır fakat Yahudi imrenilecek bir organizasyonla bütün dünyaya bu hikayeyi yutturmuştur.

Yaratıcıyı düşünmekte belirsizlik, hiçlik, tarifsizlik, bilinmezlik hakim olması gerekirken tam tersine Yaratıcı adeta bir varlık gibi resmedilir, insanlarla konuşur, melekleri, peygamberleri, şeytanları vardır, cennet ve cehennemi vardır. Dünyanın biraz daha mükemmeli bir ahiret hayatının sahibidir. Hiçbir gizemi ve sırrı yoktur. Zaten bilinendir. Öldükten sonra ceza veya mükafat verecek bir güçlü varlıktır.

İşte böyle batıl ilahların konu edildiği dinlerin uydurmasıdır ilk insan yani Adem-Havva hikayesi. Hesaplamaya kalktığınızda ancak M.Ö 4000'lerde bilemedin 6000 lerde başlamıştır ilk insanın serüveni, yani günümüzden 6000 -8000 sene önce. Halbuki bugün bilim ispatlamıştırki en az 35.000 sene öncesine dayanır ilk insanın serüveni.

İdris = HermesYahudi, Sümer/Antik Mısır zamanında yaşamış, Yaratıcı Gerçeğinin farkında bir bilge insanı yani Hermes'i süsleyip, püsleyip, Allahla buluşturup, göklere çıkarıp müslüman'a Peygamber yapmıştır.

Kuran'da İdris, 19/56, 21/85 deki ayetlerde ve ayrıca iki uydurma hadisde detay verilmeden bahsedilir. Onun dışındaki İslam tarihçilerinin elindeki bilgilerin tamamı yine uydurma Tevrat, Yahudi esaslı tarih bilgiler ve kendi tahayyülleriyle yazdıkları romanlarda peygamberleştirilir, ululaştırılır,

İşte din bu......Her bir kelimesiyle ahmaklık ve küfür kokan, din tüccarı, ahkamcı ukalaların İdris tarifleri.... Biraz akledin ne olursunuz.

Nuh = Utnapishtim, ZiusudraNuh; Sümer kaynaklarında Ziusudra, Babil kaynaklarında Utnapishtim, Yunan kaynaklarında Deucalion diye anlatılan bir destan kahramanıdır. Mezopotamyadaki bölgesel bir sel olayında gemi inşa ederek insanları kurtardığına inanılan bir masal kahramanıdır Ziusudra. Yahudi bu masal kahramanını insanların 2. atası yapmış, Kuran'da Yahudiyi takip etmiş ve yüzyıllardır insanlar Peygamber diye bir masal kahramanına inanırlar.

Kutsal kitapların hiçbirinin asılları olmadığı gibi, tarihsel, arkeolojik ispatlarada sahip değillerdir. Halbuki Sümer kaynaklarında Gılgamış Destanının bulunduğu tabletler arkeolojik ispat özelliğindedir ve bu masallar orada mevcuttur.

İbrahimden Yahudi Kralı Davut'a kadar Tevrat ve Kuran'da bahsedilen figürlerin tamamı Yahudi uydurmasıdır. Tamamı hayaldir, yalandır. Böyle kimseler yeryüzüne gelmemişlerdir. Yahudinin kendi yazdığı Tevrat ve Kuran dışında bunlarla ilgili en ufak bir bilgi bulamazsınız. Bunlardan çok önce yaşamış uygarlıklarla ilgili her türlü arkeolojik, bilimsel bilgi ve ispatlar mevcutken Yahudi dinleriyle ilgili hiçbir ispat, kanıt bulamazsınız, çünkü hepsi hayaldir. Hepsi hayal kahramanı İbrahim ve Musanın çocukları, torunları ve kuzenleridir.

Hud, Nuhun oğlu Shem'in büyükbüyük torunudur. Salih, Nuh'un oğlu Shem'in torunu Arpachshad'ın oğludur. Lut İbrahimin yeğenidir. İsmail İbrahimin oğludur.

İshak İbrahimin oğludur. Yakup İshak'ın oğlu İbrahimin torunudur. Yusuf Yakubun oğludur.

Yüzyıllardır böyle babadan oğula gelmiş bir hanedanlık nasıl olurda sadece Tevratta ve Kuranda yazar. Bunlardan çok daha önce yaşayan Sümerler, Babillerle ilgili tonlarca arkeolojik bilgi mevcutken niçin bu hanedanlıklarla, bu kişilerle ilgili en ufak arkeolojik kanıt yoktur? Cevap çok basit çünkü tamamı hayaldir, Yahudi uydurmasıdır.

Tevrata göre hemen hemen hepsi Mısırda dolaşıp cirit atan bu atmasyon peygamberlerin, hemde babadan oğula devam eden meşhur ve kutsal soylarıyla ilgili Hitit, Mısır ve Babil kaynaklarında en ufak bir bilgiye rastlayamazsınız. Çünkü tamamı hayaldir, yalandır.

İbrahim Yahudinin Gılgamış'ı süsleyip, tanrılarla konuşturup peygamberleştirdiği bir hayal, bir masal kahramanıdır. İbrahim Yahudilik dinlerinin dışındaki hiçbir kaynakta, kendi yazdıkları Tevrat ve Kuran'ın dışındaki hiçbir kaynakta yer almaz.

http://en.wikipedia.org/wiki/Abraham

Musa'da İbrahim gibi Yahudinin uydurduğu Hammurabi'den makyajlanıp ve peygamberleştirilmiş bir hayal kahramanıdır. Tevrat ve Kuran'ın dışında hiçbir yerde adı geçmez.

http://en.wikipedia.org/wiki/Moses

http://en.wikipedia.org/wiki/Hammurabi

http://tr.wikipedia.org/wiki/Hammurabi

Bu her iki masal kahramanının Yahudilerle ve Yahudilikle hiçbir alakası yoktur. Tarih hırsızı Yahudilerin Yahudiliği Davut ve Süleymanla başlamıştır. Kurnaz Yahudi, soyunun ne kadar büyük ve eski bir geçmişe sahip olduğu imajını vermek için atarda atar, nasılsa arkeolojik ve bilimsel bir kanıt yoktur, bunların yerine kendi uydurma, atmasyon kitabını Tevrat'ı referans olarak kabul ettirmiştir bütün dünyaya.

DAVUT SONRASI

Yahudilik dininin kurucuları büyücülüğün üstadları İsrail Kralları Baba oğul Davud ve Süleyman sonrasında sıralanan sözde peygamberlerin tamamı Yahudidir.

Davud (Yahudi Kralı) http://en.wikipedia.org/wiki/David http://tr.wikipedia.org/wiki/Davud

Süleyman (Yahudi Kralı) http://en.wikipedia.org/wiki/Solomon http://tr.wikipedia....i/S%C3%BCleyman http://en.wikipedia....view_of_Solomon

İlyas (Yahudi Peygamberi) http://en.wikipedia.org/wiki/Ilyas http://en.wikipedia.org/wiki/Elijah

Elyesa (Yahudi Peygamberi) http://en.wikipedia.org/wiki/Al-Yasa http://en.wikipedia.org/wiki/Elisha

Yunus (Yahudi Peygamberi) http://en.wikipedia....c_view_of_Jonah http://en.wikipedia.org/wiki/Jonah

Zekeriya (Yahudi Hahamı) http://en.wikipedia....ew_of_Zechariah http://en.wikipedia....ah_%28priest%29

Yahya (Yahudi Hahamı) http://en.wikipedia....wiki/Islamic_vi ... he_Baptist http://en.wikipedia....ohn_the_Baptist http://tr.wikipedia....%28Peygamber%29

Yahya İsa'yı karşılayıp onun zeminini hazırlamak için Bizans din konseyi tarafından uydurulmuş hayali bir peygamberdir.

Yahudi 2700 sene önce yaşadıklarını söylediği Kralları Davut ve Süleymanla ilgili, Antik İsrail ve Yahudi Krallıklarıyla ilgili ortada en ufak arkeolojik ispat bulunamazken tamamı hayal ürünü 4000 senelik Tevratı insanlığa tarihi bir referans olarak göstermeye çalışır. Yüzyıllardır hiçbir arkeolojik ispatı mümkün olamayan, tamamı yalan tarih masallarıyla aldatılan insanlık sözde Yaratıcı kelamı diye yutturulan kutsal kitaplara ve hayal kahramanlarına peygamber diye iman etti.

Davud gerçekmi yoksa masalmı? İsrail dışişleri bakanlığının sitesindeki bir yazı.

http://www.mfa.gov.i...A/MFAArchive/20 ... %20Reality

http://www.bbc.co.uk/dna/h2g2/A9914268

Süleymandan 300 sene önce yaşayan Firavunların, Mısır, Babil Krallarının tonlarca arkeolojik ispatları bulunabilirken, İsrailli arkeologlar adeta kendilerini parçalarcasına senelerdir çalıştıkları halde sözde koca koca imparatorlukların, sarayların niçin en ufak bir duvar parçası dahi bulunamaz, niçin bu meşhur savaşçılara ait en ufak bir çakı dahi bulamazlar? Cevap çok basit.... Çünlü bu peygamberler, bu hanedanlıklar ve Yaratıcı adına ilahlık tasladıkları tamamen uydurmadır.Ey 700 karılı hayal kahramanı koca Süleyman !!!..... http://www.sidneywoolf.com/

Hep hayaliyle yanıp tutuşulmuş ama hiçbir zaman inşaa edilememiş, Süleyman Tapınağı ..... http://en.wikipedia....wiki/Temple_in_ ... l_evidence

Yunanın/Zeus tapınağı olurda Süleymanın tapınağı nasıl olmaz! Ama Yunanınki ortada, ne hikmetse Süleymanınki kayıp.

Bugün Yahudinin Süleyman tapınağı diye el, yüz sürüp hac eylemini gerçekleştirdiği duvar Osmanlının Kanunisi tarafından yapılmıştır.

İsa (Yahudi isyancısı/uyarıcı)

Kavminde, Yaratıcının adını kullanarak kendi icatları olan dinlerle insanları sömüren din tüccarlarını uyaran, insanlara da bu batıl Yahudilik dinini ve kitabını terk edip Gerçek Yaratıcıya inanmalarını söyleyen bir Yahudi isyancısıydı, uyarıcısıydı, barışsever bir güzel insandı. Hiçbir zaman yeni bir din vaaz etmedi, hiçbir zaman kendisini peygamber ilan etmedi, hiçbir zaman Yaratıcıyla görüşmedi, mucizeler göstermedi. Gerçek Yaratıcı inancının farkına varmanın sorumluluğuyla din tüccarlarına uyarısını yaptı o kadar.Yahudi hahambaşılığı tarafından Yahudilik dinini ve ilahlarını inkar eden bir din düşmanı olarak oda İsa gibi buyuk olasılıkla öldürüldü.

İdam edildikten çok sonra Bizans'ın din konsülleri tarafından Yahudilik ve Pagan karışımı yarı ilah yarı peygamber haline getirilmiştir.

http://en.wikipedia.org/wiki/Jesus http://en.wikipedia....c_view_of_Jesus http://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0sa

Muhammed (Yahudi isyancısı/uyarıcı)

Kavminde, Yaratıcının adını kullanarak kendi icatları olan dinlerle insanları sömüren din tüccarlarını uyaran, insanlara da bu batıl Yahudi dinlerini ve kitaplarını terk edip Gerçek Yaratıcıya inanmalarını söyleyen bir Yahudi isyancısıydı, uyarıcısıydı, barışsever bir güzel insandı. Hayatında hiç savaş yapmadı, komutanlık, liderlik yapmadı, insan öldürmedi.Hiçbir zaman İslam diye yeni bir din vaaz etmedi, hiçbir zaman kendisini peygamber ilan etmedi, hiçbir zaman Yaratıcıyla görüşmedi, mucizeler göstermedi. Gerçek Yaratıcı inancının farkına varmanın sorumluluğuyla din tüccarlarına uyarısını yaptı o kadar.

Muhammed, buyuk olasılıkla Yahudilik dinini ve ilahlarını inkar eden bir din düşmanı olarak aynı İSA gibi öldürüldü.Yahudinin Bizansı topraklarından çıkarmak için organize ettiği çöl bedevilerine din diye yutturduğu İslam'a Emeviler tarafından Peygamber yapılmıştır. Muhammedin, çöl bedevisi cahil ve katil 4 halifeyle uzaktan yakından hiç bir ilişkisi yoktur.

Ne İsa nede Muhammed'le ilgili en ufak bir arkeolojik bilgi bulunamaz. Çünkü her ikiside hiçbir alakaları olmadığı halde kendilerine mal edilmiş bu dinlerden çok çok önce öldürülmüştür. Bırakın mezarlarının bulunmasını cesetleri dahi o zaman ortadan kaldırılmıştır. Eğer onlar anlatıldığı gibi Peygamber olsalardı, eğer onlar lider, komutan olsalardı, eğer onların takipçileri, havarileri olsaydı birer nadide çiçek gibi ta bu zamana kadar bir sürü eşyaları ve mezarları korunmazmıydı. Ve yine onlar Gerçek Yaratıcının özel kulları olsalardı, Yaratıcı onlara daha özel davranmazmıydı.

Hinduzim de peygamberlik makamı diye bir makam yoktur.

Sihizm Hinduism ve İslam'ın karışımı olan önce politik hareket olarak ortaya çıkıp sonra bir din haline dönüştürülmüştür. Sihizm'in peygamberleri de Yahudilik dinlerinden kopyedir.

Taoism, Budizm, Konfüçyüçülük, Mazdaizm'in peygamber haline getirdikleri kimseler tamamen Yahudiden kopye edilmiştir. Bir kısmı yine hiç yaşamamış tamamen hayali kimselerdir, bir kısmı da insanlara aklını kullanmayı tavsiye eden, din tüccarlarının oyunlarına gelmemelerini tavsiye eden bilge insanlardı o kadar. Zerdüşt, Sidartha, Konfiçyus, Lao Tzu gibi.

Yahudi dinlerinin beyinlerimize kazıdığı tamamı yalan olan Peygamber diye sunduklarına iman etmek, bu peygamberleri Yaratıcının elçisi gibi görmek, Yahudinin din oyununun farkına varamayan cahillerin işidir.

En insanlar, bu dünya, yeryüzü ve tüm nimetler, Yahudilik dinlerinin sahte tanrılarının yarattığı bir dünya değildir, bu dünya onlara tahsis edilmiş bir dünya değildir. . O bu dünyayı din üzere yaratmamıştır, Yaratıcı adına insanlara hükmeden ve Yaratıcı adına insanlara emirler yağdıran, kurallar vaaz eden dinler batıldır ve tamamı küfürdür. Bu dinler İsa'nın ve Muhammed'in karşı çıktığı atalar dinleridir, onların devamı batıl dinlerdir. Size savaş, kan, gözyaşı ve kaostan başka birşey vermediler, vermeyecekler, ne olur akledin biraz.

Mukemmel Yaratıcı herşeyi kendisi yapmaya ve becermeye muktedirdir, kendi yarattığı ve acizliklerle donattığı insana ihtiyaç duymaz, melek, şeytan, peygamber gibi varlıklara hiçbir şart ve şekilde ihtiyaç duymaz, Tıpkı güneşi doğurup batırırken, geceyi-gündüzü oluştururken, yağmurları yağdırırken, rüzgarı estirirken, toprağa can verirken, insanı yaratırken, evrenleri, yeryüzünü halkederken ihtiyaç duymadığı gibi....

Link to post
Sitelerde Paylaş

İSLAMIN PAGAN YAPISI, KURBAN TAŞI KABENİN ARAP BAŞ PUTU ALLAT OLMASI VE DOĞURGANLIK SİMGESİ HACER TAŞI

Hacer-ül Esvet taşının neyi temsil ettiğine gelelim. Eliade, göktaşlarını Ula Ana sembolleri olarak sınıflandırıp hacerül esvet taşını Anadolu'da (sonradan Friglerde) görülen Kibele ile birlikte ele alır. Kibele de hacerül esved gibi gökten gelmiştir.

Kibele'nin Ula Ana sembolü olması çok açıktır. Frih yazıtlarında Matta, Mother biçiminde de geçer ve heykelleri ile, tapımı sırasında tapınmaya gelenlerin bereket ve doğurganlık alabilmek için Kibeleye ve yanındaki aslanların üreme organlarına el sürmeleri şeklindeki ritüeller ile açıkça bir Ulu Ana'dır Kibele.

Kabe'nin kelime anlamı küb'dür.. 1621 yılında büyük bir depremde Makamı İbrahim ile Kabe'nin 3 tarafı tamamen yıkılmıştır. 1629 yılında 4.Murad tarafından yeniden yaptırılmıştır.. Kabe'ye cahiliye döneminde hediye getirmek ve adak sunmak geleneği vardı. Bu eski gelenek, İslam dininin ortaya çıkışından sonra da korundu ve uygulanmıştır.. Kabe'ye sunulan hediyeler, adaklar sonucu büyük bir servet birikmeğe başlayınca, Ömer oraya konan altın ve gümüşleri kaldırmak istemiş, ancak Ali'nin direnişi karşısında bu isteğinden vaz geçmiştir.Kutsal yerlerin ziyaret edilebilmesi için senenin 4 ayı savaşın haram olduğu aylar ilan edilmişti.. Bu haram aylarda insanlar kutsal bildikleri yerleri ziyaret ederler ve panayırlarda rahatça alışveriş yaparlardı..

El-Lât

Vikipedi, özgür ansiklopedi

(Lat sayfasından yönlendirildi)

Git ve: kullan, ara

El-lat yani Lat, İslam öncesi Arabistan'daki bereket tanrıçası. İslam öncesi dönemde Mekke'nin üç baş tanrıçasındandır. Bu üç tanrıça Mekke'lilerin inancına göre Tanrı'nın kızlarıydı. Petra'lı Nabatlılar tarafından da tapınılan Lat, Nabatlılarca Yunan Athena ve Roma'lı Minerva ile denk tutulmuştur.

"Lat" adlı tanrının adının artikel/harf-i tarif ile yazılışı "Al-Lat" sözcüğünün yazılışında sonundaki t ت harfinin Sami dilleri'ndeki h ه harfine dönüşen t ة harfi olarak yazılışı sanılmasıdır. Buna göre "Al-Lat" ile "Al-Lah" sözcüğü ayni sözcük olur. Öte yandan gene bu; h ه harfine dönüşen bu t ت harfi, Sami dilleri'nde "dişilik eki"dir.Al-lah ise, Ay Tanrısı Sin'in Arap versiyonudur.Al-lah kelimesi, eril bir kelimedir.. Bu kelimenn dişili AL-LAT dır..Eski Arap mitolojisine göre, Ay Tanrısı olan Allah, Güneş Tanrıçası ile evlenir ve çocukları olur..Bunların da adları, Menat ve Uzza dır..Lat, Menat, Uzza; hepinizin bildiği gibi Necm suresinde adları geçen Arap putlarıdır..(Necm de yıldız demektir)

Arkeolojik araştırmalara göre, Kabe, Ay Tanrısı olan Allah'a tapınmak için yapılmıştır.Lat (Kabe) güneş tanrısıdır ve ay tanrısı Allah ile evlenir.Lat putu güneş için yapılmış bir bereket tarıçasıdır,El Lat Allahın dişili olarak doğurganlığı vardır ve üreme organı Hacerul Esved bu doğurganlığı simgeler.

Eski Sümerler, Ay Tanrısı Sin'e taparlardı..

Daha ziyade Akdeniz topluluklarının tamamına yakını gök cisimlerine taparlardı...

Haftanın belli günleri , o gök cismine taparlardı..

Monday: (Pazartesi) Ay günü..

Saturday: (Cumartesi)Saturn'e tapılan gün...

Sunday: (pazar) Güneş'e tapılan gün..

Sabiiler olsun, Sümerler olsun, astronomi konusunda çok araştırma yapmışlardı..Yılın 365 gün 6 saat olduğunu çok iyi biliyorlardı..Bu sayede yılın hangi günleri oruç tutmaları gerektiğine karar veriyorlardı.Sinai Çölü'nün adı da , Ay Tanrısı Sin'den kalan tek bariz kanıttır..Sinai; Sin'in Yurdu anlamına gelir..Kökeni Sümercedir...

Hişam bin el-Kalbi tarafından yazılmış Putlar Kitabı`na (Kitab el-Esnam) göre, İslam öncesi dönemde Araplar onun Kabe'de yaşadığına inanırlardı.

Eğer Mekke'ye bir gün yolunuz düşerse bu "siyah küpün" odak noktasının güneydoğuda yer alan ve kış güneşinin doğduğu yere bakan Siyah Taş olduğunu göreceksiniz. Bu ayar tesadüfi değildir. Putperestlerin tanrısı Allat bir bereket tanrısıydı ve genelde bereket / verimlilik tanrıları Güneş'le simgelenirdi. Bu örnekte kış güneşinin doğduğu nokta Güneş'in yeniden doğuşunu simgeler.

Daha yakından bakarsanız, siyah taşı çevreleyen alanın açılmış bir vulva ve bu taşın da vulvadan çıkan taç takmış bir bebek başı şeklinde olduğunu göreceksiniz.

Bu yeni doğan bebeğin başına biraz daha yaklaşın, bunu öpen insanlar göreceksiniz. Neden diye soracak olursanız başı öptüğünüzde günahlarınızdan arınıp YENİDEN DOĞMUŞ gibi olacağınızı söyleyecektir. Biraz daha etrafta dolaşın ve insanların bu küpü 7 kere tavaf ettiğini göreceksiniz. Bunların hiçbiri KURAN'da yoktur ve hepsi putperest Arap geleneklerinin kalıntılarıdır.

Kuran’dan Peygamberin içinde yaşadığı kişilerin Allat, Aluzza ve Manat isimli putlara taptığını biliyoruz (53:19-20) ve bu arkeolojik kanıtlardan da doğrulanabilir. Kuran’da putperestliğin tamamen ortadan kalktığını izlenimini kazanamıyoruz ve Arap krallığı altında putperestliğin yaygınlaştığı İslamî olmayan bazı bağımsız kaynaklardan görebiliyoruz.

Şimdi Mekke’de neler olduğuna bir bakalım. Mekke’de insanlar kisve denilen bir örtüye bürünmüş bir küpü 7 kere tavaf ederler. Bu taşın odak noktası da Hacıların “siyah taş” dediği taştır. Bu taş, küpün güneydoğu ucundadır ve kış güneşinin doğduğu yere bakar. Peygamberin bulunduğu kavmin putu olan Allat bir verimlilik tanrıçasıydı ve bu, Nabata kazılarıyla desteklenmektedir. Verimlilik tanrıları genellikle Güneş ile sembolize edilirdi. Bu durumda da, kış güneşinin doğduğu nokta Güneş’in “yeniden doğuşunu” simgeler. Siyah taş da açılmış bir vulva şeklindedir ve buradan sanki taç takmış bir bebek başı çıkmaktadır. İnsanlar bu yeni doğan tanrının başını öperler. Başı öpmek af dilemek için yapılan eski bir Arap geleneğidir. Yedi kere bir küpü tavaf etmek de eski Arap geleneklerindendir. Kuran öncesi dönemden kalma bir yazıt Kış gündönümünde yapılan Nabati putları Allat ve Zuşera’nın doğum festivallerini anlatır. Yedi sayısı beş kutsal gezegen ve Güneş ve Ay’ın sayılarının toplamı olduğundan Araplar arasında kutsallığı vardı. Bu yazıtta Subu doğum kutlamaları, yeni doğan bebeği taşıyarak evin etrafında yedi kere turlamak ile sonlanıyordu.

Bir de arasında koşulan iki tepe vardır. Bunun da yeni doğan bebek için su aramanın sembolize edilişi olduğu söylenir. Yukarıdaki tüm gözlemlere tarafsız bakan biri verimlilik tanrıçasının doğumuyla ilgili bağlantıları farkedecektir. Bu pagan ritüelleri ve sembolleri yeni popüler olmuş dine yamanmıştı.

Verimlilik tanrıçası olarak Allat, Yunan tanrıçası ile bezerlikler gösterir. Bunun yanı sıra Romaılı Venüs, Sami tanrıçası Estarte, Mezopotamyalı İştar ve İskandinav mitolojilerindeki Frigga hep birbirlerine benzerler. Bu tür verimlilik tanrıçalara değişik adlar altında tarih boyunca tapılmıştır. Garip olan Mekke’deki siyah taş gibi taşların bunlarla ilişkilendirilmeleridir. Örneğin alttaki Kıbrıs’ta Paphos yakınlarında Afrodit tapınağında bulunan bir put.

Afrodit’in siyah taşı

Yunan mitolojisine göre Afrodit’in güzelliği siyah bir taş ile korunmuştur. Allat’ın da Afrodit ile güçlü bir ilişkisi vardır, Afrodit hellenize edilmiş Allat’tır. Kuran sonrası Romalı kaynaklarda Afrodit’in Araplar tarafından tapıldığına dair kaynaklar vardır ki bunlar sekizinci yüzyıla kadar ulaşır, Peygamberin ölümünden asırlar sonra [3]. Yani gelenekçi kaynakların iddia ettiğinin aksine putperestlik Arabistan’da yok edilmemiş, aynı şekilde korunmuştur.

Bu putlar ile ilgili başka bir benzerlik ise hepsinin Cuma günü ile ilişkilendirilmesiydi. Eştoreh buna bir örnektir, benzer şekilde Venüs de. Cuma ( Friday ) ismi dahi Norse tanrıçası Frigga’dan gelmedir. Alman kabileleri İngiltere’yi fethettiğinde bu günü İngilizlere dayatmışlardır. İlk önce Frigedaeg olan Cuma’nın adı daha sonra “Friday” olmuştur. Mezhepçiler için de Cuma’nın “kutsal gün” olmasının bir tesadüf olacağını düşünmüyorum.

Bu putlar hakkında başka bir nokta verimlilik tanrıçalarının genelli örtülü olması idi. Örneğin Anadolu’nun bir zamanki tanrıçası “Sibele” tüm vücudunu saran bir örtü altındaydı. Allat’ın taş küpü de aynı şekilde siyah örtülüdür.

Güneş : Güneş Ruh ve Özbenliği gösterir. Güneş sistemindeki Tek Yıldızdır. Güneş Bilinçlilik demektir. Güneş Anı yönetir. Yaradılışın başını ve özünü Dairenin içindeki Nokta sembolü gösterir.

Ay : Nefis, İç güdü, Anne, Bilinçaltı, Bellek ile alakalıdır. Ay Dünyanın Tek uydusudur. Ay Bilinçaltını yönetir. Ayın sembolü Uydu alıcısı gibi Hilal sembolüdür. İçine almayı gösterir. Nasılki, Uydu anteni alır ve iletirse. Ay'da alır ve iletir. Ancak Ay'ın yüzleri değişir, Tıpkı Duygularımızın sabit kalmadığı gibi, hergün başka bir duygu halinde olmamız gibi. Ay bundan dolayı Astrolojide Duyguları ve bilinçaltını gösterir.

Çok Tanrılı dinlerde ( paganizim ) Dolunay için şölenler yapılırdı. Birçok Pagan ( hem çok tanrılı dinden olan ve çok Tanrıya inanan ama tek tanrıya esas alan Din - Pagan bu dinin mesubu insan ) Ayın dört Fazında özel merasim yapardı. Halen bu Dine inanan pekçok insan Dünyanın pekçok ülkesinde Yeni Ay'ı, Dolunay'ı ve diğer iki çeyreğini ( yani ilk dörttebir ve son dörttebir - ilk çeyrek ve son çeyrek ) kutlanmakta, şölenler düzenlemektedir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

NAMAZ KELİMESİ NEREDEN GELİYOR?

Namaz, Urduca ve Farsça’da “dua” anlamına gelir. Kuran inmeden önce “namaz” Pers’teki Zerdüştler (ateşe tapanlar) tarafından da uygulanıyor ve uygulanan bu “namaz” günümüz Müslümanlarının uyguladığı “namaz” ile çok büyük benzerlikler gösteriyordu. Aşağıdaki alıntı bir zerdüşt sitesinden namazın nasıl kılınacağını anlatıyor. Dikkat ederseniz bu ritüele başlamadan önce aynı şu an Arap dinini izleyenlerin uyguladığı gibi bir çeşit abdest alındığını görürsünüz.

SÂBİÎLER:

Aya ve yıldızlarada Allah ile beraber tapan ve ay,güneş için dıkı pıut yapan kimseler. yahûdîlik, hıristiyanlık ve mecûsîlik gibi çeşitli dinlerden bâzı inanışları alarak bir din meydana getirmişlerdir.Araplar çoğu Sabiiydi,güneş ve aya secde ediyordu.

“Zerdüşt namazına başlamadan önce kişi; ellerini, ayaklarını ve yüzünü yıkar, başa takke veya başörtüsü giyip, güneşe doğru dönerek Ashem, Yatha, Kemna Mazda için dua eder. Bu namaz da ne tesadüftür ki günde tam 5 vakittir! Güneşin doğuşundan öğlen 12:40’a kadar olan namaza Havan Geh, öğlen 12:40 ile 15:40 arasındakine Rapithavan Geh, 15:40 ile günbatımına kadarki namaza Ujiren Geh, günbatımından 24:40’a kadar süresi olan namaza Aiwisuthrem Geh denirken 24:40’dan güneşin doğuşuna kadar kılınması gereken namaza ise Ushahin Geh denir6.”

Önemli bir nokta daha; İmam Buhari ve diğer hadis toplayanların hepsi o zamanlar zerdüştlüğün yaygın olduğu Pers asıllıdır.

İSLAMİYETTEN BİR ÖNCEKİ DİN HİRİSTİYANLIKTA PAGAN KÖKENLİDİR

Paskalya Hristiyanların en kutsal dört gününü kapsayan bayrama verilen Türkçe isimdir. Paskalya kelimesinin kökü “pesah” yani ibranicedeki anlamıyla geçiş kelimesidir. Paskalya bayramı aslında pagan kökenlidir. Avrupa’da pagan döneminden beri bu bayram kutlanmaktadır. Hristiyanlığın yayılmasından sonra da kutlanmaya devam edilmiş ve dinsel bir temele oturtulmuştur(2. yüzyıl) Eskiden kavimler baharın gelişini büyük bir festivalle kutlarlardı ve bu festivali bahar ve bereket tanrıçasına yani “Eastre”ye adarlardı. Bu kutlamalarda çeşitli ziyafetler verilir ve insanlar yaklaşık bir hafta boyunca eğlenirlerdi. Bereket tanrıçasının yeryüzündeki şekli de, yılda yaklaşık 80 kez yavruladığı için doğurganlık simgesi haline gelen tavşan olarak seçilmişti. İngilizcede Easter olan Paskalya bayramının simgesi tavşan ve özellikle kırmızı renkli yumurtalardır. Paskalya Bayramının Hristiyanlar açısından sembolize ettiği şey ise İsa peygamberin ölümü ve üç gün sonra Tanrı katına yükselmesi yani yeniden dirilişidir. İnanışa göre İsa’nın çarmıha gerilip öldürülmesinden sonra cesedi alınıp bir mağaraya gömülmüştür. Cesedi mümkün olduğunca derine gömdükten sonra da hiç bir insanın tek başına kaldıramayacağı ağırlıkta bir taşı mezarın üzerine örtmüşler. Cesedin mezarından çıkarılmaması için de mağaranın ağzına muhafız koymuşlar. Ertesi Pazar mezarı ziyarete giden iki kadın taşın yerinde olmadığını ve mezarın da boş olduğunu görmüşler. Böylece insanlar Tanrının İsa’yı dirilttiğine inanmışlardır. Paskalyanın bir diğer simgesi de yumurtadır. Eski zamanlardan beri yeniden doğuş anlamına gelen yumurta İsa peygamberin yeniden dirilişini simgeler. İsa peygamberin mezardan çıkışı ile özdesleştirilen yumurtadan çıkan canlı figüründe; yumurtanın canlı noktası İsa’yı, sarı kısım o noktanın etrafa saçtığı ışığı, beyaz kısım İsa peygamberin sarılı olduğu bezleri, kabuk ise mezarı simgelemektedir. Yine yumurta üzerine sürülen kırmızı renk İsa’nın fedakarlığını; mavi ise onun gökselliğini yani bulunduğu yer olan gökleri temsil ediyor. Paskalyanın kutlama tarihi eskiden aya göre kullanılan takvimler yüzünden her sene değişir. Paskalya günü, ilkbahar ekinoksunun yaşandığı 21 Marttan sonraki ilk dolunayın gerçekleştiği Pazar günüdür. Bu şenlik öncesinde gelen kırk gün Hristiyanlar oruç tutmaktadır. Bu oruç müslümanların tuttuğu oruçtan daha hafiftir. Tutulan oruç hayvani besinlerden yararlanmamaktır. Ama bu oruç coğrafyaya göre değişmektedir. Örneğin Ortodoks Ruslar ve Almanlar bu süre zarfında hayvansal besin yemezken Fransa’daki Hristiyanlar sadece cuma günleri bu perhizi uygularlar. Peki Paskalya bayramını insanlar nasıl kutlarlar? Paskalya zamanı öncesi tutulan 40 günlük oruç artık eskisi kadar yaygın değildir. Hatta birçok avrupa ülkesinde oruç tutulmamaktadır. Ancak 4 günlük bayramın başladığı Cuma günü, yani İsa’nın çarmıha gerildiği gün, hristiyanlar hayvansal besin tüketmezler. Cumartesi günü İsa peygamberin yasının tutulduğu gündür. Cumartesi gecesi insanlar kiliseye giderler ve saatler geceyarısı 12’yi gösterdiğinde herkes birer mum yakarak İsa Peygamberin yeniden dirilişini kutlamaya başlar. İnsanlar inançlarını ve dine olan bağlılıklarını tazelerler, dualar ve ilahiler okunur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Yaratıcı inancı insanın beyninde, kalbinde, tahayyülünde olandır. Doğaya, yaratılanlara bakarak onlardan aldığı derslerle kendi içerisinde şekillenen imandır, inançtır.

Kişiler, kurumlar, gruplar, liderler, devletler tarafından şekillendirilip, tarif edilip, düzenlenip sunulamaz.

''Çünkü O hakkında fiziksel olarak yeteri kadar bilgi sahibi olamadığımız, göremediğimiz, ulaşamadığımız, nitelendiremediğimiz, yeteri kadar bilemediğimiz, tarif edip tanımlayamadığımız fakat bu dünyada yaşamamız için bize her türlü ortamı hazır eden, sırlar ve gizemlerin kaynağı, sınırsız ve tarif edilemeyen güç sahibi, öldükten sonra kendisine ve eşsiz düzenine kavuşacağımız mükemmel ve eksiksiz derecede yaratılmış olan insanın ve sorunsuz çalışan, idare edilen evrenin Yaratıcısı, idarecisi, sahibidir.''

Sevgili safbilgi,

Zaten gerçek olanda kendini bu şekilde tanıtıyor ve biz bu şekilde olduğunu gerçek evreni ve doğayı gözlemleyerek bulabiliyoruz.

Şöyle düşünecek olursak şunu çok rahatlıkla diyebiliriz.

Bir sistemi var eden, var ettiği sistem için değerler sistemi/dengesi kuramıyorsa o var eden hiçlikten daha beterdir.

Bakın dünyaya, yağmurun yağışını ele alalım.

Yağmur yeryüzündeki suların buharlaşması ile atmosfere karışıyor su buharı olarak ve daha sonra birtakım fizik reaksiyonlar ile tekrardan yağmur olarak yeryüzüne düşüyor.

Çünkü varolan fiziki sistemde su canlılık için olmazsa olmazdır.

Suya mutlak ihtiyaç duyan bir sistem yaratıp suyu buharlaştırdıktan sonra sürekli uzaya kaçıran bir Tanrı fikrine nasıl yaklaşırdık değil mi? :)

Bu anlamda betimlediğiniz Tanrı modeli var olan ve gerçek olan Tanrı modelidir diyorum.

Ama gelelim insanların ürettiklerine.

Lakin bu Tanrı insana huzurlu yaşaması için yeterli akli melekeleri verdikten sonra insanın işine karışmıyor gibi görünüyor. Ama insan dışı doğada mutlak söz sahibi. Yukarıdaki örneğimizde olduğu gibi.

İşte ipin ucu burada kaçıyor. Zira herkes kendi çıkarına göre bir Tanrı belirliyor ve aslında Tanrı ile kendini özdeşleştirdikten sonra kuralı koyuyor ve ortaya çıkan kural aslında gerçek yaratıcının değil, hayali Tanrı tasarlayan bizzat insanın kurallarıdır. İşte biz bu ayırımı iyi yapamadığımız için dünyada insanlar bu şekilde hareket edebiliyor.

Mesela müslümanım diyen Ladinin din adına (ki kesinlikle kendi egosu yüzünden) bir sürü katliam yapması buna örnek.

Mesela müslümanım diyen ben gibilerinde insanın özünde olması gereken ilkelere bakarak hareket etmenin Tanrının sınırına uygundur diyen müslümanlarda buna örnek.

Halbuki müslüman deyince niyeyse herkesin kafasında aynı algı oluşur gibidir ama değildir.

Yeryüzünde herkes kocaman bir dünyadır. Eğrisi ve doğrusu ile birlikte. Ama evreni ve insanı objektif okuyabilen birisi için gerçek yaratıcıyı bulmak zor değildir.

Dolayısı ile gerçek yaratıcı insanlara ne olduğuyla ilgilenme yetkisi vermemiştir, o Onun alanıdır.

Ama gerçek yaratıcı insanlara ne yaptığıyla ilgili yetkiler vermiştir yeryüzü sahnesinde.

Bu yüzden dinlerde hareket noktası olan tüm hukuk kuralları sosyal varlık olan insan için geçerlidir.

Buna gerçek yaratıcının ihtiyacı olduğundan değil, bizzat buna bizim ihtiyacımız olduğundan bu böyledir.

Düşünün, bir adam bir kadına tecavüz etti oracıkta ve Tanrı herkesin gözü önünde bir şimşek ile o adamı yakıp yok edebilir ve hepimiz bunu gözlemleyebiliriz.

İyide o zaman sınavın anlamı kalmazki. Yani o zaman sistem sınav sistemi olmaz başka bir sistem olur.

Ama elimizde vicdan ile test edilebilen bir sınav sürecinin olduğu aşikar değil midir?

..

Şimdilik böyle bir açılış ile başlayım tartışmamıza. Buradan sonra birtakım ayetler ile devam etmişsiniz ki ayetleri kendi çıkarımlarımla açıklamak durumundayım.

Lakin bu ara ofiste işlerin yoğunluğu ve lisede okuyan oğlumun ders çalışması nedeniyle evdeki pc nin servis dışı kalmasından dolayı yazılarımı biraz beklemek durumunda kalabilirsiniz. Bunun için özür dilerim ayrıca.

Selam ederim.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Bergüzar

Gecikmeler hiç sorun değil, hayat şartları malum, hem böylece detayları düşünerek, hazmederek gidebiliriz.Şu an bulunduğun nokta ile aslında birbirimize çok uzak değiliz, yazdıkların anlamlı ve kainat kitabından, bilimden, gerçek hayattan örnekler.Ayrıldığımız nokta ise dinler yani şu:

Bergüzar yazdı:

Bu yüzden dinlerde hareket noktası olan tüm hukuk kuralları sosyal varlık olan insan için geçerlidir.

Buna gerçek yaratıcının ihtiyacı olduğundan değil, bizzat buna bizim ihtiyacımız olduğundan bu böyledir.

Only Kuran dediğim zamanlarda diğer dostlarımla mezhepleri eleştirirdik ama hepimiz Kuran ayetlerini farklı yorumlar kendi dinimizi yaratır, Allah aslında ayette şunu diyor bunu diyor şeklinde vantrologvari bir uslub içinde forumlarda bırbırımızle tartışırdık.yani mezhep imamlarından farkımız kalmazdı oysa gerçek ve mükemmel bir yaratıcının hiçbirimize ihtiyacı yoktu kaldı ki bir tebliğ yolladıysa bu 7 mılyar için açık seçik olmalıydı, 1400 sene içinde anlaşılması ve görevini azda olsa yapması gerekiyordu.Çunku nihayetınde şeriatlardan bahsediyoruz ve her dinin şeriatı bireyi, toplumu zorladığı kuralları var bu yuzden zaten dinler pranga,gericilik ve ayrılık noktası ve savaş unsuru diyorum, dünya barışı için zararlı diyorum.Sence insanlığı barışa,medeniyete,eşitliğe,refaha ne götürür, düşüncelerini merak ediyorum, sevgiyle kal..

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

safbilgi yazdı:

Kuran Muhammed sonrası efanevi bir şekilde yazıldı aynı İncilin yazılması gıbı oldu.Mekke yahudilerin hakim olduğu bir ticaret şehriydi.

Arapların dini Sabiilik, yahudilik,putperestlik,mecusilik(namazın etimolojık kökeni burdan gelir),hiristıyanlık karışımı pagan bir dindi.Ticaret şehri Mekkedeki Yahudi otorite Kabe yani arap putperest baş putu Allat putunu yahudi ata İbrahime dayandırıp İsmail İshak kardeşliği ile ile arap ve yahudiyi kardeş yaptı.Amaç arapları putperstlikten ve guneşe aya kutsallık veren pagan yapından biraz uzaklaştırıp yahudi ataya,dinine yaklaştırmak ve onlara hukmetmektı.Ama Emevi döneminde araplar salatı namaz yaptı, tevrat benzeri olan namaz,rekat içermeyen Kuranı hadıs ve kavram çarpıtmasıyla putperestleştirip dinlerini tekrar putperestliğe yaklaştırdılar.

Muhammed sadece bir figür yada İsa gibi bir yahudi isyancısı,bir din yada kitap getirmedi,öldukten sonra efsaneleştırıldı, sözleri hadisler gibi yalan yanlış toplatılıp Kuran yani okunan manasındaki kitapta sıraları bile karışık şekilde toplatıldı,Kuranda nihai son ve Mekkedeki Kabenin putlardan temizlendiği yazmaz çunku içinde put fln yoktu kendi zaten Hacer taşı yani doğurganlık simgesi ile Allattır.Hacılar vulvaya baş sokup bebek gıbı gunahsız olur.Yani putperestlik hiç bitmedi, kesintisiz 1400 sene devam eden Kabenin ve hacer taşının orda durması şeytan taşlama 7 kez dönme bunlar açık ispatlardır.

Sevgili Arkadaşlar ve Bergüzar

İslamın doğması ile ilgili süreç hakkındaki tespitim özet olarak yukarıdaki yazdıklarım gibidir.Bunuda paylaşmak istedim,barış ve güvenle..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Değerli Bergüzar

Gecikmeler hiç sorun değil, hayat şartları malum, hem böylece detayları düşünerek, hazmederek gidebiliriz.Şu an bulunduğun nokta ile aslında birbirimize çok uzak değiliz, yazdıkların anlamlı ve kainat kitabından, bilimden, gerçek hayattan örnekler.Ayrıldığımız nokta ise dinler yani şu:

Bergüzar yazdı:

Bu yüzden dinlerde hareket noktası olan tüm hukuk kuralları sosyal varlık olan insan için geçerlidir.

Buna gerçek yaratıcının ihtiyacı olduğundan değil, bizzat buna bizim ihtiyacımız olduğundan bu böyledir.

Only Kuran dediğim zamanlarda diğer dostlarımla mezhepleri eleştirirdik ama hepimiz Kuran ayetlerini farklı yorumlar kendi dinimizi yaratır, Allah aslında ayette şunu diyor bunu diyor şeklinde vantrologvari bir uslub içinde forumlarda bırbırımızle tartışırdık.yani mezhep imamlarından farkımız kalmazdı oysa gerçek ve mükemmel bir yaratıcının hiçbirimize ihtiyacı yoktu kaldı ki bir tebliğ yolladıysa bu 7 mılyar için açık seçik olmalıydı, 1400 sene içinde anlaşılması ve görevini azda olsa yapması gerekiyordu.Çunku nihayetınde şeriatlardan bahsediyoruz ve her dinin şeriatı bireyi, toplumu zorladığı kuralları var bu yuzden zaten dinler pranga,gericilik ve ayrılık noktası ve savaş unsuru diyorum, dünya barışı için zararlı diyorum.Sence insanlığı barışa,medeniyete,eşitliğe,refaha ne götürür, düşüncelerini merak ediyorum, sevgiyle kal..

Sevgili arkadaşım,

Benim bir zamanlar düştüğüm fikir açmazına (özür dilerim şu an benim için bir açmaz olduğu için öyle diyorum) düştüğünü görüyorum.

Öncelikle ben kuran denince sadece eldeki mushafı anlamıyorum. O eldeki mushaf günlük, hareketli, sosyal, ve gerçek yaşanan hayata dair önermeler sunan ilkeler bütünüdür.

Ama kuran denince en yalın haliyle, gördüğün/algıladığın/fark edebildiğin herşey ayettir diyenlerdenim.

Bal arısına vahyettim lafında bunu anlıyorum.

İlk OKU lafından bunu anlıyorum. Ki sende bilirsin, elçinin önünde bir metin yoktu ve ondan okuması istenmişti. Neyi okuyacaktı.

Aslında bu oku lafının bile lügat karşılığı bir kitap/metin okumaya denk gelmiyor. En yalın haliyle bak/anla diye tercüme etseler kuranın ruhuna sadık kalırlar diye düşünüyorum.

Ve vahiy hareketli ve canlıdır. Ama seninde dediğin gibi kemikleşmiş ve israiliyata boca edilmiş din algısı maalesef özünden koparmıştır.

Kuranı statik yaparak o günün toplumuna sunulan önermelerle, aslında her çağa açık bir önerme sunma yöntemini de gösteren kuranı sözde sabitleyerek ilkel, çağdışı bir kitap haline getirmişlerdir.

Çünkü yıkılan putlar (sömürü düzeni/kapitalizm) yerine yeniden dikilmek zorundaydı. Bu nedenle hadisler üretilmiştir diye düşünenlerdenim.

Bir zamanlar düşünmüştüm ben, neden bütün peygamberler mezopotamya bölgesinden diye? :)

Ama düşünmekle kalmayıp araştırıp aklıma vurunca böyle olmadığını gördüm.

Bir kere bölge olarak bize en yakın bölge ve doğal olarak onların haberlerine en sıkça rastlamamız en doğru olandı. Ama her topluma kendi dilinde elçiler yollandığını Turan Dursunun kitaplarını okuyunca gördüm. Ne ilginç değil mi? Bir ateist bana bu düşünceyi gösterdi.

Örnek vereyim buna.

Namaz ile ilgili bir başlık vardı o kitaplardan birinde ve rahmetli Turan Dursun bunun güneş tapınma hareketleri, eski pagan kalıntıları olduğunu söylüyordu ve kaynakları eski latin amerika kadim milletleri idi. Aztekler, İnkalar, Mayalar.

Orada bir takım tarihi kaynaklarla o insanlarında namaza benzer tapınmaları olduğunu gösteriyordu. Muhmetelen bu kaynaklar daha sonra araştırmalarım sonucu Tahsin Mayakon'un Atatürk'e o bölgede yaptığı araştırmaların sonucu yolladığı mektuplardan birini ele geçirmiş ve bunları kullanmıştı. Ki ben bu mektuptaki kaynakları doğru kabul ederek bu çıkarımı yaptım. Nasılını anlatayım.

Evet, tıpkı oradada namaza benzer şekilsel ritüeller vardı. Demekki dinler tarihi mezotopamya ile sınırlı değildi.

Bu benzeşmeler, her kavme kendi dillerinde ve içlerinden çıkan bir elçi olduğunu gösteriyordu.

Secde kavramı adem (ilk akıl eden/düşünebilen insan(lar) ki ben evrime sıcak bakan bir inanırım)den beri vardı. Neden gerçek Tanrı başka başka tapınma yolları öğretsin ki? Yani bunların örtüşmesi kuranı benim nezdimde haklı çıkarmıştı.

Yani özetle kuranın hareketli/canlı halini hadis üretim süreci ile öldürdüklerinden senin bunları düşünmen çok normal. Tıpkı benimde sen gibi itiraz noktalarımdan hareketle bir zamanlar herşeyi reddettiğim günlerdeki gibi.

Yine yazacağım...

safbilgi yazdı:

Kuran Muhammed sonrası efanevi bir şekilde yazıldı aynı İncilin yazılması gıbı oldu.Mekke yahudilerin hakim olduğu bir ticaret şehriydi.

Arapların dini Sabiilik, yahudilik,putperestlik,mecusilik(namazın etimolojık kökeni burdan gelir),hiristıyanlık karışımı pagan bir dindi.Ticaret şehri Mekkedeki Yahudi otorite Kabe yani arap putperest baş putu Allat putunu yahudi ata İbrahime dayandırıp İsmail İshak kardeşliği ile ile arap ve yahudiyi kardeş yaptı.Amaç arapları putperstlikten ve guneşe aya kutsallık veren pagan yapından biraz uzaklaştırıp yahudi ataya,dinine yaklaştırmak ve onlara hukmetmektı.Ama Emevi döneminde araplar salatı namaz yaptı, tevrat benzeri olan namaz,rekat içermeyen Kuranı hadıs ve kavram çarpıtmasıyla putperestleştirip dinlerini tekrar putperestliğe yaklaştırdılar.

Muhammed sadece bir figür yada İsa gibi bir yahudi isyancısı,bir din yada kitap getirmedi,öldukten sonra efsaneleştırıldı, sözleri hadisler gibi yalan yanlış toplatılıp Kuran yani okunan manasındaki kitapta sıraları bile karışık şekilde toplatıldı,Kuranda nihai son ve Mekkedeki Kabenin putlardan temizlendiği yazmaz çunku içinde put fln yoktu kendi zaten Hacer taşı yani doğurganlık simgesi ile Allattır.Hacılar vulvaya baş sokup bebek gıbı gunahsız olur.Yani putperestlik hiç bitmedi, kesintisiz 1400 sene devam eden Kabenin ve hacer taşının orda durması şeytan taşlama 7 kez dönme bunlar açık ispatlardır.

Sevgili Arkadaşlar ve Bergüzar

İslamın doğması ile ilgili süreç hakkındaki tespitim özet olarak yukarıdaki yazdıklarım gibidir.Bunuda paylaşmak istedim,barış ve güvenle..

İslam öncesi tarihi karıştırdığım zaman bunları görebiliyorum.

Ama ben dinlere verilen isimlerin Tanrının verdiği değil, insanların kendilerini başkalaştırmak/ötekileştirmek için, kapitalist sistemlerini devama cevaz veren uygulamalar olduğunu biliyorum.

Her fıtrat islam üzere doğar der. Yani her fıtrat gerçeğe teslim olmuş/olabilecek yetiyle dünyaya gelir anlıyorum ben. Bu nedenle ben Hammurabi'nin bile bir elçi olduğunu düşünüyorum.

Yada Nuh kıssasının dünyanın hemen hemen her coğrafyasında az çok farkla karşımıza çıkmış olmasının sebebinide erken insanlık dönemlerine bağlıyorum. Zira o kıssayı biliyorlardı, insanlık biliyordu. Bir kısmı buna şahit olmuş yada şahit olanlar göçler ile bugün bulundukları coğrafyalarda bazı farklarla anlatmış olarak karşımıza çıkıyordu. Zira insanlık tarihini tamamen işte budur diye bilmemiz şimdilik mümkün değil.

Hac, oruç, namaz gibi ritüeller küreselleşen ve vahşi kapitalizmin esiri olmuş insanlık için bence kimlik göstergesidir. Bu bağlamda insanlar arasında olmalıdır diye düşünenlerdenim. Tabi gösteriş olarak yapıpta kapitalizmin esiri olmuş abdestli kapitalistler egemen güçlerine bakınca kim/nedir ayırt edebilmek çok mümkün değil. Bu bağlamda hakkı hak sahibine vermek gerekir, yani Tanrıya diye düşünenlerdenim. Bu nedenle bu yapılan şekilsel ritüelleri yapmak isteyen yapsın ama bunu kimseye dayatamaz, zira hak sahibi o değildir diyenlerdenim.

Özetle, başka başka dinler/yönelişler Tanrı destekli hiç olmadı. En baştan beri tevhid inancı biricik ve tek inançtı.

Sömüren zihniyet bunu isimlendirdi, kendinden olmayanı başka isimle dillendirdi diyorum.

Devam edeceğim.

Selamlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Berguzar yazdı:

Bir kere bölge olarak bize en yakın bölge ve doğal olarak onların haberlerine en sıkça rastlamamız en doğru olandı. Ama her topluma kendi dilinde elçiler yollandığını Turan Dursunun kitaplarını okuyunca gördüm

Sevgili Bergüzar

Dunya üzerinde 4 tane kutsal kitap vardır ve hepside İbrahim yahudi atalıdır.Sence yahudilerin bölgesini, Kudüsü yada Mekkeyi kutsal yapan ne? Kutsal yerler,elçiler,özel ırklar ve bunların babadan oğula geçen mucizelere sahip peygamberleri olması mükemmel yaratıcı tasvirine ne kadar uyar?Kainat kitabı değiştirilemez,açıktır,dili yoktur,bilimseldir maaalesef kutsal kitaplar ile zıttır.Kainat kitabına bakarsan gerçek yaratıcının elçilere,koruyuculara ihtiyacı olmadığını göreceksin.Nasıl evrim ve bing bang ile direkt mudehale yerıne fizik yasalarıyla bir yaratım varsa yaratıcının bu mukemmel tavrına Muhammedin karıları,cariyeleri,köleleri,evlilik hayatı ile ilgili 7 milyara ayet yani varlığıyla ilgili delil indirmekte yakışmaz.Akıl bilim vicdan mantık bizlere fıtratta verlmiş en büyük doğruyu bulma gücü ve gerçek vahiydir.Sen yaratıcı olsaydın yarattıklarından birini seçip gizlice konuşarak mı diğer 7 milyara ulaşırdın?Bu evrensel,zamanustu ve adil bir tebliğmidir?

Berguzar yazdı:Yada Nuh kıssasının dünyanın hemen hemen her coğrafyasında az çok farkla karşımıza çıkmış olmasının sebebinide erken insanlık dönemlerine bağlıyorum

Muzazzez Çığ Ataturkün yönlendirdiği bir kadın Sumerolog ve kitaplarında Nuh ve İbrahim ile ilgili tespitler var,okumanı tavsiye derim.Boyle buyuk bir tufanın olması hem imkansız hemde arkeolojık kanıt yok.Dahası tum hayvanlardan bırer çift alınması ve tekrar hayvan soyunun bu sayede korunması mantıkdışı.

Önce mukemmel yaratıcı tasvirini doğru yapmalıyız.Aramızdaki en buyuk fark bu ve ılk yazılarımda sana insanlığın ileriye gitmesi ile ilgili sorum olmuştu hatırlatmak istiyorum:

safbilgi yazdı:

Only Kuran dediğim zamanlarda diğer dostlarımla mezhepleri eleştirirdik ama hepimiz Kuran ayetlerini farklı yorumlar kendi dinimizi yaratır, Allah aslında ayette şunu diyor bunu diyor şeklinde vantrologvari bir uslub içinde forumlarda bırbırımızle tartışırdık.yani mezhep imamlarından farkımız kalmazdı oysa gerçek ve mükemmel bir yaratıcının hiçbirimize ihtiyacı yoktu kaldı ki bir tebliğ yolladıysa bu 7 mılyar için açık seçik olmalıydı, 1400 sene içinde anlaşılması ve görevini azda olsa yapması gerekiyordu.Çunku nihayetınde şeriatlardan bahsediyoruz ve her dinin şeriatı bireyi, toplumu zorladığı kuralları var bu yuzden zaten dinler pranga,gericilik ve ayrılık noktası ve savaş unsuru diyorum, dünya barışı için zararlı diyorum.Sence insanlığı barışa,medeniyete,eşitliğe,refaha ne götürür, düşüncelerini merak ediyorum?

Yukarıda Only Kurancılara yönelik bir izlenimim var bunuda cvplarmısın,barış ve güvenle..

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Hac, oruç, namaz gibi ritüeller

Bergüzar, Kurandaki salatın namaz olmadığını sağır sultan bile duydu zaten rekat,vakitler Kuranda yoktu.19 sıtesındekı only Kurancıların nerdeyse hepsi biliyor, sizin sitedede bu konu aşıldı ve tartışılıyor peki sen hala namaz olduğunumu düşünüyorsun bence bu konuyu daha fazla araştır.Tevrat ve incildede salatı ikame var ve vahyi,risaleti ikamedir, buyrukları ikame etmektir.Kuran tevrata çok benzer.Kuran Muhammed sonrası efanevi bir şekilde yazıldı aynı İncilin yazılması gıbı oldu.Mekke yahudilerin hakim olduğu bir ticaret şehriydi.Konu şöyledir:

safbilgi yazdı:Arapların dini Sabiilik, yahudilik,putperestlik,mecusilik(namazın etimolojık kökeni burdan gelir),hiristıyanlık karışımı pagan bir dindi.Ticaret şehri Mekkedeki Yahudi otorite Kabe yani arap putperest baş putu Allat putunu yahudi ata İbrahime dayandırıp İsmail İshak kardeşliği ile ile arap ve yahudiyi kardeş yaptı.Amaç arapları putperstlikten ve guneşe aya kutsallık veren pagan yapından biraz uzaklaştırıp yahudi ataya,dinine yaklaştırmak ve onlara hukmetmektı.Ama Emevi döneminde araplar salatı namaz yaptı, tevrat benzeri olan namaz,rekat içermeyen Kuranı hadıs ve kavram çarpıtmasıyla putperestleştirip dinlerini tekrar putperestliğe yaklaştırdılar.

Muhammed sadece bir figür yada İsa gibi bir yahudi isyancısı,bir din yada kitap getirmedi,öldukten sonra efsaneleştırıldı, sözleri hadisler gibi yalan yanlış toplatılıp Kuran yani okunan manasındaki kitapta sıraları bile karışık şekilde toplatıldı,Kuranda nihai son ve Mekkedeki Kabenin putlardan temizlendiği yazmaz çunku içinde put fln yoktu kendi zaten Hacer taşı yani doğurganlık simgesi ile Allattır.Hacılar vulvaya baş sokup bebek gıbı gunahsız olur.Yani putperestlik hiç bitmedi, kesintisiz 1400 sene devam eden Kabenin ve hacer taşının orda durması şeytan taşlama 7 kez dönme bunlar açık ispatlardır.

Bir başka sorumsa şu:

Sence putperstlik nedir?Yani kendfi yaptıkları o sembol taş bizim ilahımızmı deniyordu yoksa görünmez bir ilahın önunde yere kapanmak için sadece bir sembolmuydu?İlk olasılık için idiot olmalılar çunku kendi yaptıkları put yaşayan bir ilah olamaz.Şu an önunde yere kapanılan kurban taşı Kabeninve hacer taşının durumu nedir?Sence putperestlik Mekkede sona erdimi ?Yoksa 1400 sene kesintisiz devammı etti?

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Bergüzar yazdı:Namaz ile ilgili bir başlık vardı o kitaplardan birinde ve rahmetli Turan Dursun bunun güneş tapınma hareketleri, eski pagan kalıntıları olduğunu söylüyordu ve kaynakları eski latin amerika kadim milletleri idi. Aztekler, İnkalar, Mayalar.

En baştan beri tevhid inancı biricik ve tek inançtı.

Pagan kültürü yani aya, güneşe kutsallık veren sembollerle ritüeller yapan pagan dini çok eskidir,evrim teorisi ve deliller ışığında insanlığın çıkış noktası afrıkadır,ordan orta asya,kuzey amerika ve guney amerika yayılım olmuştur ve bir çok pagan arkeolojık kanıt mevcut ama latin amerikada tevhid inancına yönelik bir kanıt yok.Olay şu ki yahudiler ticaret şehri Mekkedeki otoriteleriyle Kabe yani arap putperest baş putu Allat putunu yahudi ata İbrahime dayandırıp İsmail İshak kardeşliği ile ile arap ve yahudiyi kardeş yaptı.Amaç arapları putperestlikten ve guneşe aya kutsallık veren pagan yapından biraz uzaklaştırıp yahudi ataya,dinine yaklaştırmak ve onlara hukmetmektı.

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • 3 weeks later...

Çok uzun süredir cvp yazılmadığı için konuya son iletimdir, sorduğum sorulara bir önceki iletisinde Bergüzar arkadaş zaten cevap vermemişti.Bu fikir alışverişinin okuyucular için yeterli olduğunu düşünüyorum, konuyu kapatıyorum.

tarihinde safbilgi tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...