Jump to content

NASIL BİR ATEİSTSİNİZ?


Recommended Posts

  • İleti 446
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Tarihçiler diyorum.

Günümüzde enternasyonal olmayan birinin hakaret kabul edilmesin ama koyundan bir farkı yoktur.

O yüzden 3-4 tane birbirine uzak coğrafyadan teyit edilmeli her türlü bilgi.

Zorda kalınıyorsa telefon açılmalı veya direkt mail yazılmalı.

İslami tarihçiler bütünün sadece küçük bir parçası.

Yine de görüşlerindne faydalanılabilir ama tek başına kaynak benimsenemez...

Ben sizi biraz proveke edeyim. :)

Kişinin aldığı eğitim ve yaptığı çalışmalardan dolayı ne kadar gerçeği yansıtsa, yazsa, açıklasa da

o insan müslümansa zaten onlar seçkin bilim adamları!!!, tarihçi değildir.

Evrensel anlamda ise teist ise onlarda seçkin bilim adamı!!! değildir.

Bu site bunu misyon edinmiştir. Hala farkında değil misiniz?

Bence çokda iyi farkındasınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Veya...hacı bu konuda haksızdır, bu konu üstünde çalışan akademisyenlerin yüzde 99.9 falan gibi bir oranının da bildiği bir şey vardır falan? Olamaz mı?!

Bu konunun Hacı ile de DraiMalAli ile de ilgisi yok. Bu konu üstünde çalışan sadece birkaç akademisyen var, hepsinin vardığı sonuç aşağı yukarı aynı.

Bernard Lewis; Ortadoğu, İslam, İslam-Batı ilişkileri konusunda belki de en yetkin bilimcidir ve bildim bileli vurgulamaktan çekinmediği, altını sürekli çizdiği şey İslam'la ilgili bilinen her şeyin sadece İslamcıların kaynaklarından elde edildiği ve Muhammed ve eşrafına, hatta döneme ait ait tek bir belge, bilgi, artefakt vs. olmadığıdır.

Onu özellikle örnek verdim çünkü okuduğunu söylemiştin. Batı bilimi İslam'a dokundu ve daha şimdiden sarstı.

Aslında ben eminim ki yıllardır düşündükleri şeylerdi bunlar..

Ne İslam ne Muhammed beni hiç ilgilendirmiyor. Yaşamış da olsa, bunu gerçekten bilmek istiyorum, hepsi bu.

Yoksa yaşayıp yaşamadığı değil konu.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tarihçiler diyorum.

Günümüzde enternasyonal olmayan birinin hakaret kabul edilmesin ama koyundan bir farkı yoktur.

O yüzden 3-4 tane birbirine uzak coğrafyadan teyit edilmeli her türlü bilgi.

Zorda kalınıyorsa telefon açılmalı veya direkt mail yazılmalı.

İslami tarihçiler bütünün sadece küçük bir parçası.

Yine de görüşlerindne faydalanılabilir ama tek başına kaynak benimsenemez...

Sorun da bu zaten. Bütün kaynaklar istisnasız İslamcılara ait. Aralarına kimseyi almamış, yazdıkları her şeyi Allah kanunu olarak kabul ettirmişler.

İslamcı birinin objektif olması mümkün değildir. Bu insanların hepsi öncelikle dinci, dindar vs..

Onlara inanmam için hiçbir neden yok. 1400 yıldır yapılanlar ve aktarılanlar ortada. Teoloji profesörü diye bir şey olursa, kaynaklar da o denli güvenilir olur. Kaldı ki bu teoloji profesörü denilen insanlar da kendilerinden önceki dincilerin kaynaklarından yararlanmak zorundadır. Hepsi de istisnasız İslamcıdır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bernard Lewis denmişken birkaç satır yazayım istedim.

....

Bernard Lewis (doğumu 31 Mayıs 1916, Londra, İngiltere), Princeton Üniversitesi'nde profösördür. İslam tarihi ve İslam-Batı ilişkisi hakkında uzmanlaşmıştır. Ortadoğu hakkında uzmanlaşmış batılı uzmanlar arasında en çok okunan yazarlardandır. Yahudi kökenlidir ve George W. Bush'un danışmanlığını yapmıştır.

Lewis, Ermenilerin bağımsızlık hareketlerinin diğer azınlıkların bağımsızlık hareketleriyle karşılaştırıldığında Osmanlı devleti için en ciddi tehdit olduğunu bildiriyor. Lewis'e göre, Türkler, fethettikleri Sırp, Bulgar, Arnavut ve Rum ülkelerinden isteksiz de olsa vazgeçebiliyorlardı çünkü sonuçta uzak olan illerden vazgeçiyorlardı ve devletin sınırlarını "kendi evlerine" yaklaştırıyorlardı. Ermeniler ise, Türklerin anavatanlarının üzerinde yaşıyorlardı. Bu topraklardan vazgeçmek, devleti küçültmek ile değil, devletin parçalanması ile eşanlamlıydı. İki halk arasında, aynı toprak için sürdürülen umarsız bir kavga başladı ve bu kavga, 1915 senesinde 1,5 milyon ermeninin ölümüyle sonuçlanan korkunç Holokost ile bitti diye bildiriyordu.

Lewis, bu satırları 1966 tarihli The Emergence of Modern Turkey (Modern Türkiye'nin doğuşu) adlı kitabının eski basımında yazıyordu.

Lewis, daha sonra fikir değiştirdi. Aynı kitabın 2002 seneli basımında son cümleyi değiştirdi: kitapta "holokost" yerine "slaughter" (kırım, katliam) ve "1,5 milyon ermeni ölümü" yerine "1 milyondan fazla Ermeni ve bilinmeyen sayıda Türk öldü" yazıyor.

1993 senesinde fransız Le Monde gazetesine verdiği röportajda, aynı vatan için iki halk arasında süren kavganın soykırım ile bittiğinin kuşkulu olduğunu söylemişti. Lewis, Ermenileri yok etme planının olmadığını bildiriyordu. Osmanlı belgelerinin, ermenileri kovmak / zorunlu yer değiştirmek (expulsion) niyetini ispatladığını, ancak kökten yok etmek / imha etmek (extermination) niyetini ispatlamadığını söyledi. 1 Ocak 1994te yine açıklıyordu: Osmanlı hükümetinin Ermenileri yok etme niyeti olduğuna dair güvenilir kaynaktan hiç bir delil yok. Daha sonra, 2002 senesinde The Emergence of Modern Turkey kitabının, yukarıda sözü edilen cümle değişimini gerçekleştirdi.

.....

Ayrıca konu islam olunca teoloji profesörleri yanlı oluyor.

Ama konu Muhammedin yaşamadığı olunca hristiyan teoloji profesörü bilimsel oluyor.

Yerim ben o bilimi. :)

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslam ile ilgili hemen her iddia yalandır.

Sahtedir. Uydurmadı. Sonradan ortaya atılan iddiların geçmişe uygulanmalarıdır.

Hiç kuşkusuz sosyo-ekonomik bir sistem ve yaşam tarzı olan İslam, insanlığı zehirlemiştir.

Hiç bir din ve inanç sistemi İslam kadar yalanlar üzerine inşa edilmemiştir.

İslam'ın yalanlarının boyutlarını imgelemek belki de mümkün değildir.

İslam o kadar büyük bir yalandır.

Değiştirmediği hemen hiç bir şey yoktur.

Kendi tarihini yazan İslam, insanlığa o tarihi o şekilde kakalamıştır ki, artık düzeltmek bile mümkün olmayabilir veya çok zor olabilir.

En azından bundan sonraki insanlık tarihini İslam'ın elinden kurtarmak için özel bir çaba göstermek gerekmektedir.

Batı'nın İslam hakkında, İslam'ın ileri sürdüğü bütün tarihsel olguları yeniden değerlendirmesi gerekmektedir.

VE batı bu süreci başlatmıştır.

Bu aynı zamanda ateistlerin omuzlarına düşen bir görevdir.

İslam'la ilgili her şeyi sorgulamamız gerekmektedir.

Ama her şeyi. İstisnasız her şeyi..

Bu zehir kanımıza girmiş, ateist, teist hepimizin aklını etkilemiştir.

Büyük bir gerçek olan İslam'ın yalanlar üzerine inşa edilmiş olması ve o yalanların günümüzde de devam etmesi, kendini akıllı sanan insanlık için ilginç bir ironidir.

İslam tarihinde çok büyük yalanlar var.

Çünkü İslam ülkelerinde nesnellik diye bir kavram yok.

Herşey çok özneldir.

Ve öyle olmak zorunda da..

İslam bir yaşam tarzı olunca, nesnellikten uzaklaşlmakta ve yoğun bir şekilde öznel olmaktadır.

Bu İslam için bir zorunluktur.

Altını mihenk taşına vurur gibi, İslam da kendisi ile ilgili herşeyi bir ölçeğe vurmaktadır.

O ölçeğin sınırlarını yine kendisi saptamaktadır.

Eğer o ölçeğe vurulan olgular İslam ile bağdaşmıyorsa, kaldırılıp çöpe atılmaktadır.

Büyük olaylar bile İslam'ın bu katı ve bağnaz kuralından kurtulamamaktadırlar.

Bazıları abartılırlarken, diğerleri ehemmiyetsizleştirilmekte ve tarihten silinmektedirler.

Bu arada ortaya çıkan abartılar ve yalanlar ise İslam lehine iseler, tutulmakta ve efsanenin bir parçası olmasına izin verilmektedir.

Ulubatlı Hasan'dan tutun, Çanakkale savaşına, Muhammed'in savaşlarından tutun, İstanbul'un fethine kadar..

O kadar çok yalan ve efsane var ki, neyin yanlış neyin doğru olduğunu anlamak mümkün değil.

İslam kendi tarihini yazarken, insanlığın da tarihini yazmıştır.

İslam bu tarihi yazmaya başladığı zaman, Avrupa karanlık devrini yaşıyordu ve bu gibi konuları işleyecek bilim adamlarına sahip değildi.

İslam'ın etkisi altında idi. Ve İslam kaynaklı her haber abartılarak, yayılıyor ve kabul görüyordu.

İslam da, sağolsun, veryansın ediyor, masallar, menkibeler, efsaneler uydurup duruyordu.

Sonunda ben tarihi bu şekilde yorumlamaya zorlandım.

Başka türlü düşünemiyorum.

İslam'ı yazan tarihçilerin yazdıklarının hemen tümünün mitoloji ve efsane olduklarını düşünmeye başladım.

O adamlara belki de gereğinden fazla değer ve önem verildiğini sanıyorum.

İslam tarihi yeniden ve düzgün bir şekilde yazılabilir mi?

Hiç sanmıyorum. Veya çok zor olmalı.

Günümüzde bile İslam tarihçilerinin derin etkilerinden Batı kurtulabilimiş değil. .

Ve bu yalan devam edip gidecek..

En azından bir süre daha..

Türk ateistleri arasında daha da uzun zaman kalacak bu yalanlar ve efsaneler..

Nede olsa onlar Türk Müslüman ateistleri..

Ne acı..

HACI

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateist olarak hiçbir seçeneğiniz yok arkadaşlar..

Bilimin dışında kalan bir seçenekten bahsediyorum.

Ya bilimsel olursunz ya da olmazsınz.

Bilimsel olmazsanız ateist olamazsınız.

Bilimsel olursanız, bilimin size açıkladığı gerçekleri kabul etmek zorundasınız.

Bilimi sorgulayamazsınız.

Bütün yapacağınız bilimsel bir teoriyi yine bilimsel bir teori ile değiştirmek olacaktır.

Bilim size Muhammed yaşamamıştır diyorsa ve siz ona karşı yeni bir teori geliştiremiyorsanız, o görüşü kabul etmekle yükümlüsünüz.

Şu anda kabul ettiğiniz görüş, İslam'ın görüşüdür.

Bilim onu reddetmektedir.

O halde ya bilimsel bir görüşü benimseyeceksiniz, ya da artık ateist olmadığınızı kabul edeceksiniz.

Bilimsel olmayan görüşlere sahip olan birisi ateist olamaz. Ama Türk Müslüman ateisti olabilir.

Ve siz öyle olup olmadığınızı düşünmelisiniz.

Bu arada ben bunu duymadım ve o yüzden kabul etmiyorum diyemezsiniz.

O da cahilliğinize verilir.

Bilimsel bir kuramı bilmemek onu reddetmek için yeterli bir neden değildir.

Bu laflarım istisnasız bütün Türk ateistlerine yöneliktir.

Şizofrenik bir tutum sergileyemezsiniz..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'den önce bir İslam ve Kur'an varsa, Muhammed'e gereksinim yok demektir.

Ama bu bilimsel olarak böyledir.

Bu bağlamda bilimsellik yalnız tarih bilimi ile ilgili değildir.

İslam'ın başlangıcı diğer bilim dallarının da ilgi alanına girer.

Arkeoloji, dil bilimleri, sosyoloji ve hatta psikoloji gibi..

Bilimsel olarak Muhammed'in varlığı gösterilemediği gibi, ona herhangi bir gereksinimin olduğu da ortaya konmamıştır.

Peki Muhammed efsanesi neden yaratılmıştır?

Arap'lara hükmeden bir otorite ortaya çıkmıştır.

Bu otorite Arap'ları bir araya getirmekle kalmamış, onların diğer toplumları da bünyesine alan bir imparatorluk oluşturmasını sağlamıştır.

Bu otorite sanıldığından çok daha sofistikedir ve ilginç olarak bu otoritenin başına ilk geçenler, Muaviye dahil, resmen Hristiyandırlar.

Bu otorite insanları ve toplumları bir arada tutan en güçlü olgunun din kurumu olduğunu reelize eden akıllı insanlardan oluşmuştur.

Ve bu nedenden dolayı Hristiyan kökenli kuruculardan yeni bir din olan İslam doğmuştur.

Tabii burada yasal olarak sorulacak bir soru vardır.

Arap'lar arasında madem böyle bir otorite ortaya çıkmıştır, neden ortamda mevcut Hristiyanlığı adapte ederek, bu din sorununa bir çare bulamamıştır?

Yeni bir din uydurmak, mevcut bir dini adapte etmekten çok daha zordur.

Bu otorite neden bu kadar ayrıntılı bir efsane uydurmak gereğini görmüştür?

Bence bu soruların yanıtı İslam'dan önce İslam sorununa ışık tutacak mahiyettedir.

Bu soruların yanıtını verebilirsek, İslam'ın ortaya çıkış ve bir din oluşu olgusuna ışık tutmuş oluruz.

Bu konuyu yakından incelememiz gerekecektir. Onu da yapacağız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu otorite sanıldığından çok daha sofistikedir ve ilginç olarak bu otoritenin başına ilk geçenler, Muaviye dahil, resmen Hristiyandırlar.

:)

Evanjelist ve Evanjelik

Evanjelizm sözcüğü Kutsal Kitap'a dönmek veya yönelmek anlamına gelir.

Evanjelist ve Evanjelik kelimeleri farklı anlamlara gelmektedir. Evanjelist sözcüğü en basit anlamıyla "Hristiyanlık bildirisini vaaz eden, yayan kişi" anlamına gelir. Evanjelik sözcüğü ise daha çok Protestan Kilisesi'nin muhafazakar kesimini nitelemek için kullanılır. Evanjelikler, ABD'yi kuran ve tutuculuğuyla bilinen Protestan mezhebi Puritenler'in devamıdır. Evanjelizm merkezli bu akımın mensuplarına ve zamanla liberal Protestanlar haricindeki tüm Protestanlara Evanjelik denmeye başlanmıştır (20. yy'ın sonları, 21. yy'ın başı). Ayrıca Martin Luther, reformları esnasında kurduğu kilise hareketi için bu ismi kullanmıştır. Bu nedenle Kıta Avrupası'nda Evanjelik sözcüğü, Protestan veya Lutherci olarak algılanır.

Evanjelizmin temelleri

Evanjelizmin temelleri İngiliz George Whitefield (1715-1770),; Methodizm'in kurucusu John Wesley (1703-1791) ve Amerikalı filozof ve teolog Jonathan Edwards (1703-1785) tarafından atılmıştır. Bu üç kişi Amerika'nın en büyük Protestan mezhebi olan Baptistlerin ve Metodistlerin oluşumunun temel taşlarıdırlar.

ABD'de 1820'lerde genelde Hristiyanlık inancı için kullanılan Evanjelizm 19. yüzyıldan itibaren iki ayrı koldan ilerlemeye başlamıştır. Charles G. Finney ile Amerikan halkının dönüşümünün sağlanması ile devrimcilik anlamı kazanmış diğer taraftan Playmouth Kardeşliği hareketinin kurucusu John Nelson Darby'nin öncülüğünde radikal bir dini yorumu temsil etmeye başlamıştır. Bugünkü Evanjelizm Amerika'daki Hristiyan toplumunun tutucu kanadını temsil etmektedir.

Darby'nin Muafiyetçilik akımı İncil ve Dünya tarihini yedi çağa ve veya Tanrı'nın insanlık hakkındaki takdirini gösteren yedi bölüme ayırmaktadır.

C. I. Scofield tarafından yazılan Scofield Referans İncil'i ile 1880 ve 1890'lı yıllarda Darby'nin Tanrı, Tanrı'nın Krallığı'nı temsil eden insanlara imtiyaz vermiştir ve İsrail İncil'in Kıyamet zamanında önemli rol oynayacaktır öğretisi geniş kitlelerce benimsenmiştir.

Lutherci Protestanlık ile başlayan; Püritenizmle olgunlaşan; Jimmy Carter, Ronald Reagan ve Baba Bush'un başkanlıkları döneminde adım adım gelişen Evanjelizm, 11 Eylül'den sonra Oğul Bush ile Küresel Emperyalizmi yönlendiren esas güç haline gelmiştir.

Birde bir kitap tanıtımı yapalım.

..........

EVANJELİZM BEYAZ SARAYIN GİZLİ DİNİ - İsmail VURAL/Karakutu Yayınları.

Kitabın konusu:

Evanjelizm, Amerika'daki Hıristiyan toplumun fundamantalist kanadını temsil etmektedir. Yahudilere ve Siyonizm'e olan bağlılıkları ise Evanjelikleri diğer Hıristiyan topluluklardan ayıran en büyük özellikleridir... Evanjelikler, Eski Ahit'in; Yahudilerin 'Tanrı'nın Seçilmiş Halkı', Kutsal Topraklar'ın Yahudilerin malı olduğu, Yahudilerin Mesih'in gelişi ile birlikte bir dünya egemenliğine ulaşacakları gibi kehanetlerini tamamen kabul ederler. Bu konuda kendilerine düşen en büyük misyonun ise Yahudilerin egemenliğine destek olmak olduğunu düşünürler.

'Ortadoğu'da Amerika'nın Afganistan ve Irak ile başlattığı değişimin Evanjeliklerin amaçları ile bir bilgisi var mı?

Amerika'nın Evanjelik Başkanı George W. Bush,'ya bizdensiniz ya da düşman' diyerek dünyayı karşısına alabilecek gücü fundamatalist inançlarından mı alıyor?

Evanjelizm'in amacı ne, dünyayı kıyamete mi sürüklemek istiyor?

Evanjelikler Amerikan yönetiminde ne kadar etkililer?

Amerikan dış politikasının karanlık bir yüzü var mı?

Bush kendisini Mesih mi zannediyor, yoksa yeni bir Hitler mi doğuyor?

Hıristiyanlar neden Siyonist oldular?

Yahudiler Filistin'den sonra Babil'i de mi istiyorlar?

Kuzeyden gelecek ırk hangisi?

Barış deccalın habercisi mi?

Irak son mu, yoksa devamı var mı?

Evanjelikler İslamiyet'e nasıl bakıyorlar?

Bold yaptığım yere dikkat lütfen. Bu forumdaki bir bakışa ne kadar çok benziyor değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yukarda sorduğumuz soruyu tekrar soralım.

Arap'lar arasında madem böyle bir otorite ortaya çıkmıştır, neden ortamda mevcut dinlerden birini adapte ederek, bu din sorununa bir çare bulamamıştır?

Yeni bir din uydurmak, mevcut bir dini adapte etmekten çok daha zordur.

Bu otorite neden bu kadar ayrıntılı bir efsane uydurmak gereğini görmüştür?

Yeni ortaya çıkan ve ilkeleri emperyalist olan Arap otoritesi, yöre halkları Yahudiliğe büyük ölçüde maruz kaldıkları ve ilkelerinden birçoğunu benimseyip kabul ettikleri halde, onu kucaklayamazlardı. Heşeyden önce buna Yahudilik izin vermezdi. Çünkü her isteyen Yahudi olamazdı. Arap'ların Yahudiliği kabul edip Yahudi olmamalarının nedenlerinden biri budur.

Yahudilerle aralarında mevcut kültür ve gelenek farkları da Arapların Yahudiliği bir tür modifiye etmeden kabul etmelerine olanak vermezdi. Araplara temel olarak farklı kültür, gelenek ve göreneklere sahip kabilelerden oluşuyorlardı. Hristiyan ve Yahudilerden farklı nitelikleri olan cinlere ve şeytana inanıyorlardı. Yahudi ve Hristiyan'lardan farklı olarak şeytan kıyamet günü cennete girebilecekti. Ayrıca cin yalnız Arap'lara ait bir mitolojik karakteri simgeliyordu. Arap inançları arasında kıyamet günü yoktu. Cennet ve cehennem yoktu. Arap'lar Yahudilik ve Hristiyanlıktan bazı ritüelleri ve ilkeleri adapte ederlerken, onları kendi kültürleri ile uyumlu yapmak üzere değiştirmişlerdir.

Putperstlik, Yahudilik ve Hristiyan'lık diğer bazı yerel gelenek ve göreneklerle birlikte İslam dinini sentezinde kullanılmıştır. Bu bağlamda Arap'ların kendi kültür, gelenek ve göreneklerini terkedip yeni bir dini adapte etmeleri, yeni dini kendilerine göre modifiye ederek kabul etmelerinden daha olası değildir. Hatta çok daha zordur.

Arap kabileleri arasında yayılmakta olan Hristiyanlık, aynı kabilelerle iç içe yaşamakta olan Yahudilerin gelenekleri ile birleşmiş ve İslam dini ortaya çıkmıştır. İslam'ın bir Hristiyan kültü olarak başladığı iddiası gerçektir.

Bu Hristiyan kültü Yahudilik ve putperestliğe ve diğer yerel eğilimlere maruz kalarak zamanla İslam dinine evrilmiştir.

İslam açıkca, en ufak bir kuşkuya bile yer vermeyecek şekilde, onların sentezidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı tarih ve arkeoloji bilimlerini tam olarak doğru anladığından emin değilim. Kimsenin Muhammed kesinlikle yaşamamıştır demesi mümkün değil, sadece yaşadığına dair bir bulgu yoktur diyebiliriz. Ama mesela islamın idda edildiği gibi o dönem gömülen kız çocuğu kemikeri var mıdır? Bu araştırılabilir en azından. Eğer varsa ve belli bir tarihten sonra ortadan kalktıysa bu islamın bazı iddalrında doğruluk payı olduğunu gösterebilir, yada bu idda hakkındada bir kanıt bulunamamıştır denir ne bileyim. Arapların o dönemden önceki yaşam tarzıyla sonrası karşılaştırılır, aslında bunlar tarihçiler için zor değil ki

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu otorite sanıldığından çok daha sofistikedir ve ilginç olarak bu otoritenin başına ilk geçenler, Muaviye dahil, resmen Hristiyandırlar.

Hacı'nın bu fikri misyonunun bir göstergesi olup gerçeği yansıtmamaktadır.

Zira cümlenin doğrusu şudur:

Bu otorite sanıldığından çok daha sofistikedir ve ilginç olarak bu otoritenin başına ilk geçenler, Muaviye dahil (zaten bu anılan süreç onunla başlamıştır) resmen yahudilerdir. Zira İsa'nın öğretisi bozulmuş yahudiliği düzeltmek için getirilmiştir.

Lakin İsa ciddiye alınmamış olup bozulan yahudilik devam ettirildiğinden, bölgede Muhammed boy göstermiştir ve gerçek tevhidi insanlar sunmuştur.

Zira farklı farklı dinlerin oluşu, insanların kendi düşünce kalıplarındaki inanışlara verdikleri isimlerdir.

Tıpkı hacının kendine gerçek ateistim dediği gibi, zerre kadar fark yok.

Ama tevhid tekdir/biriciktir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı tarih ve arkeoloji bilimlerini tam olarak doğru anladığından emin değilim. Kimsenin Muhammed kesinlikle yaşamamıştır demesi mümkün değil, sadece yaşadığına dair bir bulgu yoktur diyebiliriz. Ama mesela islamın idda edildiği gibi o dönem gömülen kız çocuğu kemikeri var mıdır? Bu araştırılabilir en azından. Eğer varsa ve belli bir tarihten sonra ortadan kalktıysa bu islamın bazı iddalrında doğruluk payı olduğunu gösterebilir, yada bu idda hakkındada bir kanıt bulunamamıştır denir ne bileyim. Arapların o dönemden önceki yaşam tarzıyla sonrası karşılaştırılır, aslında bunlar tarihçiler için zor değil ki

O kemikleri bulamazsın jadı.

Çünkü doğada en zor yok olan şey naylon vari şeylerdir ve 500 yılda yok olurlar. Keza kemikler bundan çok önce olabilmektedir.

Bu dediğin doğrulanamaz/yanlışlanamaz bir var argümandır.

Zira istediğin tarihi veriler 1400 yıl öncesine dayanan şeyler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Hacı tarih ve arkeoloji bilimlerini tam olarak doğru anladığından emin değilim. Kimsenin Muhammed kesinlikle yaşamamıştır demesi mümkün değil, sadece yaşadığına dair bir bulgu yoktur diyebiliriz. Ama mesela islamın idda edildiği gibi o dönem gömülen kız çocuğu kemikeri var mıdır? Bu araştırılabilir en azından. Eğer varsa ve belli bir tarihten sonra ortadan kalktıysa bu islamın bazı iddalrında doğruluk payı olduğunu gösterebilir, yada bu idda hakkındada bir kanıt bulunamamıştır denir ne bileyim. Arapların o dönemden önceki yaşam tarzıyla sonrası karşılaştırılır, aslında bunlar tarihçiler için zor değil ki

Cehaletin cesareti ile bunları yazıyorsun.

Biraz da aşırı cahilsin sen. Çölde gömülen kız çocuklarının kemiklerini arayacak kadar cahil olabileceğin hiç aklıma gelmemişti.

Sen itiraz etmeye devam et. En tipi Türk Müslüman ateistisin. Daha iyi bir örnek veremem.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O kemikleri bulamazsın jadı.

Çünkü doğada en zor yok olan şey naylon vari şeylerdir ve 500 yılda yok olurlar. Keza kemikler bundan çok önce olabilmektedir.

Bu dediğin doğrulanamaz/yanlışlanamaz bir var argümandır.

Zira istediğin tarihi veriler 1400 yıl öncesine dayanan şeyler.

Bazı özel durumlarda cesetler kendiliğinden mumyalaşabiliyor. Çok daha öncesinden bile kalma cesetler var gömülen kızlar niye olmasın. Ayrıca bu sadece bir örnek, tarihi araştırma böyle bişey olmalıdır, yani komşu ülkler muhammed hakkında yazılı bir belge bırakmamış, o halde kanıt yoktur, yaşamamıştır demek bana saçma geliyor

Link to post
Sitelerde Paylaş

Cehaletin cesareti ile bunları yazıyorsun.

Biraz da aşırı cahilsin sen. Çölde gömülen kız çocuklarının kemiklerini arayacak kadar cahil olabileceğin hiç aklıma gelmemişti.

Sen itiraz etmeye devam et. En tipi Türk Müslüman ateistisin. Daha iyi bir örnek veremem.

Bilidiğim kadarıyla hristiyanlar İsa'nın yaşadığı dönemde çarmıha gerilme cezasının var olduğunu böyle bulunan birkaç cesede bakarak doğruluyorlar. Kudüste bulunuyorsa Mekke'de de bulunabilir. Artı Mısırda bile kendiliğinden mumyalaşmış cesetler bulunmuştur

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazı özel durumlarda cesetler kendiliğinden mumyalaşabiliyor. Çok daha öncesinden bile kalma cesetler var gömülen kızlar niye olmasın. Ayrıca bu sadece bir örnek, tarihi araştırma böyle bişey olmalıdır, yani komşu ülkler muhammed hakkında yazılı bir belge bırakmamış, o halde kanıt yoktur, yaşamamıştır demek bana saçma geliyor

Tekerleği yeniden keşfetmeye mi çalışıyorsun. Biraz oku lütfen. İngilizce de biliyorsun.

Bu inanılmaz cehaletin bizleri üzüyor ama bir istisna bile değilsin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bazı özel durumlarda cesetler kendiliğinden mumyalaşabiliyor. Çok daha öncesinden bile kalma cesetler var gömülen kızlar niye olmasın. Ayrıca bu sadece bir örnek, tarihi araştırma böyle bişey olmalıdır, yani komşu ülkler muhammed hakkında yazılı bir belge bırakmamış, o halde kanıt yoktur, yaşamamıştır demek bana saçma geliyor

Evet ama özül durumlarda filan. Herhangi dışarıdan bir müdahale olmasa bile çok uzun yıllarca kalan cesetler var ama çok çok az. Buda senin istediğin şekilde bir kaynak oluşturur mu bilmiyorum.

Ayrıca Muhammedin yaşadığına dair bir sürü kaynak var ama bunlar hacı ve ekibi!? :) tarafından önyargılı islamcılar gerekçesiyle reddediliyor.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Hacı,

Elbette dediğin gibi şu an Kuran'da bahsi geçen Muhammed gerçekte yaşamış olan Muhammed olmayabilir. Ancak gene de Muhammed denilen bir şahıs çıkmış ve Arap krallığı yapmış, ardından da ona peygamberlik yakıştırılmış da olabilir. Hatta o Muhammed'in tüm hayatı değiştirilmiş de olabilir.

Yeryüzünde hiçbir kitap kahramanı birden bir gerçekmiş gibi kabullenişmemiştir. Birinin bir Muhammed kitabı yazarak onu topluma sunması ve halklar tarafından kabul görmesi pek olası görünmüyor. Bu çıkarımdan bir yerlerde Muhammed gerçeğini aramamız gerekliliğine inanıyorum. Bu Muhammed, İsa bile olabilir. Ancak bir kitap kahramanı değildir. Fakat gerçek Muhammed daha sonra efsaneleşmiş ve hayatı da bu efsaneler üzerine tekrar yazılmış olabilir. Musa'nın firavun Akeneton olabileceği düşünüldüğü gibi, Muhammed de bir bedevi kralı olabilir.

Kuran'da dikkatimi çeken birbirine çok benzeyen ayetlerin var olması. Aynı ayetlerin arka arkaya yazılması. Muhtemelen başta farklı farklı ayetlerde değillerdi. Belki de tek bir yazı, söz ya da ilahi farklı kişiler tarafından defalarca farklı parşömenlere yazıldı. Kuran'ın son yazarı da bu parşömenleri aldı ve tek bir kitap olacak şekilde birleştirdi. Hatta şiirselleştirdi. Belki içine eklemeler de yaptı. Belki de Muhammed denilen şahış bu kitabı ortaya çıkaran şahıs da olabilir.

Gerçeğin ne olduğunu bilemeyiz. Birgün arkeoloji ortaya çıkarabilir. Ancak anladığımız o ki Kuran o eski Kuran değil, Muhammed de o yaşamış Muhammed ya da efsaneleşmiş Muhammed değil.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Misafir
Bu konu kapalıdır ama konuya cevap yazmaya yetkiniz var görünüyor.
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...