Jump to content

Doğal Seçilimin İnsan Türü Üzerindeki Etkisi Üzerine


Recommended Posts

Şüphesiz, Charles Darwin'in doğal seçilim yoluyla ortaya koyduğu evrim modeli, modern bilimin ortaya koyduğu bulgularla yadsınamaz bir gerçek; ancak doğal seçilimin yaban hayvanları (canlıları) dışında, insan türü üzerindeki etkileri neler olabilir?

Her ne kadar bazılarımız bu gerçeği kabul etmese de insan türü diğer canlılar arasında özel bir konuma sahip. Doğal çevremizi manipüle edebiliyor, yapay bir ortam yaratabiliyoruz. Zararlı bakterilere karşı savaş açıp antibiyotikler üretiyoruz. Hastalıklara karşı önlemler alıyor, ilaçlar üretiyor, hayatta kalma olasılığımızı güçlendiriyoruz. Yaban hayvanlarını ıslah ediyor, "yapay seçilim" yöntemiyle istediğimiz ürünü ortaya koymak için doğayı taklit edip evrim gerçekleştiriyoruz. Günümüzdeki türlerden bazıları, örneğin köpek, kedi, at, inek, tavuk gibi hayvanlar insanların tarih boyunca gerçekleştirdiği bir ıslahın sonucudur. Benzer biçimde bitkiler de öyle... Öyle görünüyor ki insan türü diğer canlılar arasında özel bir yerde...

Peki, "doğal seçilim"in insanlar üzerinde "doğrudan" bir etkisi olduğundan söz edebilir miyiz? Soru çok yüzeysel, farkındayım. Soruyu okuyan bazı kişiler, "hangi insan toplumundan söz ediyorsunuz?" diyebilirler. Elbette toplum, bu soruda önemli bir etken. Toplumların çağdaşlık seviyesi önemli bir konu..Fakat biraz genelleyip "modern insan" terimini kullanarak soruya yaklaştığımızda yanıt ne olabilir?

Fikirlerinizi almak istiyorum, özellikle konunun uzmanlarından. Hacı, anibal gibi kişilerden.

Esenlikler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanın ne ayrıcalığı var?

Sizin yazdıklarınızı insan evrildiken sonra gerçekleştirdi.

Önce evrildi. Ve tabii evrilirken doğal seçilim yasasına tabiydi..

Şimdi tabi olmayabilir. Ama bugüne gelinceye kadar tabi oldu..

Değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

İnsanoğlunu diğer hayvanlardan ne kadar ayrı tutabiliriz?

Her ne kadar bazılarımız bu gerçeği kabul etmese de insan türü diğer canlılar arasında özel bir konuma sahip. Doğal çevremizi manipüle edebiliyor, yapay bir ortam yaratabiliyoruz. Zararlı bakterilere karşı savaş açıp antibiyotikler üretiyoruz. Hastalıklara karşı önlemler alıyor, ilaçlar üretiyor, hayatta kalma olasılığımızı güçlendiriyoruz. Yaban hayvanlarını ıslah ediyor, "yapay seçilim" yöntemiyle istediğimiz ürünü ortaya koymak için doğayı taklit edip evrim gerçekleştiriyoruz. Günümüzdeki türlerden bazıları, örneğin köpek, kedi, at, inek, tavuk gibi hayvanlar insanların tarih boyunca gerçekleştirdiği bir ıslahın sonucudur. Benzer biçimde bitkiler de öyle... Öyle görünüyor ki insan türü diğer canlılar arasında özel bir yerde...

Diğer türler bizler kadar zeki olmasa da onlar da çevrelerine hakim türlerdir. Örneğin papağanların hastalık durumlarında her zaman yediklerinden farklı bitkiler tükettikleri görülmüş. Belki kendilerini tedavi etmeye çalışıyorlardır. Şempanzeler akıllarını kullanarak daha organize bir av partisi düzenleyebiliyor. O halde insanı tamamen ayırmanın imkanı var mı?

Soruyu tek tek olaylar üzerinden sormuş olsaydınız daha derin bir şekilde irdeleyebilirdik. Örneğin ilaç tedavisinin doğal seleksiyon üzerinde etkisi var mı? Antibiyotik kullansak da aynı şekilde bakterilerin de evrimlerinde rol oynuyoruz ve mikroorganizmalar aslında sanıldığından daha yenilmezdir. Antibiyotikelere seneler içinde direnç geliştirirler ve hastalıklar boyutu bu sayede böyle bir yönde doğal seleksiyon ve evrimi tetiklemiş olur. Diğer türleri ortadan kaldırmamız onlar üzerinde ve daha sonra da bizim üzerimizde bir seçilimi tetikliyor. Şu an için tek düşmanlarımız mikroorganizmalar. Diğer hayvanlara üstünlüğümüzü kabul ettirdik ve türlerini de hızlı bir şekilde yok etmeye başladık. 6. Büyük Felaket (mass extinction) olarak insan faktörü tartışılmaya başladı.

Kendi içimizde de bir rekabet söz konusu. Daha akıllı olanlarımızın karnı daha iyi doyuyor. Daha geri olanlar daha çok ürese de bir savaş ya da farklı mücadelede başarı gösteremiyorlar. Ülkelerin ekonomik durumu da buna etki ediyor. Ülkeler arası savaşı bir seleksiyon olarak görebilirsiniz. Aklı ve teknolojisi daha iyi olan ülke diğerlerini yok edebilir. Nitekim Türkiye de 1. Dünya Savaşından sonra 15 milyon insan bile kalmamıştır. Buna seleksiyon diyebilir miyiz.

Türkiye daha ne kadar böylsine artan bir nüfusu doyurabilecektir? Türkiye nüfusu 100 milyon daha da fazla 150 milyon olduğunda neler olacaktır? Kimler daha sefil kimler daha rahat yaşayacak? Sefil olanların çocukları ilaçsızlıktan ya da yanlış bakımdan ölmeyecek ya da sefil bir hayata onlar da mahkum olmayacak mı? Bu seleksiyon değil mi?

İŞte ateistforumda yapmaya çalıştığımız bu aleyhimize işleyen süreci bir nebze lehimize çevirebilmek. İslama bu yüzden karşıyım. BAna karışmadıktan sonra insanların benim için neye inandıklarının önemi yok. Ancak milletimi seviyorum. Bu millet bu inanç ve tembellik ile bir yere varamaz ve diğer milletler tarafından doğal hayattan silinir atılır...

tarihinde CharlesDarwin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi tabi olmayabilir. Ama bugüne gelinceye kadar tabi oldu..

Değil mi?

Evet, tabi oldu. Benim öğrenmek istediğim şimdiki konumumuzla doğal seçilimin üzerimizdeki etkisi.

Kendi içimizde de bir rekabet söz konusu. Daha akıllı olanlarımızın karnı daha iyi doyuyor. Daha geri olanlar daha çok ürese de bir savaş ya da farklı mücadelede başarı gösteremiyorlar. Ülkelerin ekonomik durumu da buna etki ediyor. Ülkeler arası savaşı bir seleksiyon olarak görebilirsiniz. Aklı ve teknolojisi daha iyi olan ülke diğerlerini yok edebilir. Nitekim Türkiye de 1. Dünya Savaşından sonra 15 milyon insan bile kalmamıştır. Buna seleksiyon diyebilir miyiz.

Ülkelerin ekonomik durumu üzerine verdiğiniz örnek zekice, çok güzel. Bu konular hakkında örnekler sunabilir misiniz? (Kendi toplumumuz içinde) Ancak lütfen hayatta kalma ve genlerini sonraki nesile aktarma üzerine olsun. Şimdi şöyle bir durum var: Bir iş adamı örneğin aylık 5.000 lira gelir sağlıyorken, sıradan bir fabrikada çalışan adam 900 lira gelir sağlıyor olsun. Şimdi bu adamlar bir eş bulup evlenebiliyor, ikişer üçer çocuklar yapabiliyor. Çocukları hastalandığında ya da kendi başlarına birşey geldiğinde hastane olanaklarından ikisi de yararlanabiliyor. Birisi devlet güvencesinde yararlanabilir, diğeri kendi parasıyla özel hastanelerde yararlanabilir. Sonuç olarak ikisi de bu hizmetten faydalanıyor. İlginçtir ki, gelir durumu örnekteki iş adamımızdan düşük olmasına rağmen, o kişiden daha fazla çocuk yapıp genlerini güvence altına alabilen gelir seviyesi düşük bir insanımız var.

Şimdi, doğal seçilim kimin yararına çalışacaktır? Hayat standartları farklı olmasına rağmen, rakipler çok güçlü olmasına rağmen, gelir seviyesi "düşük-yüksek" olan iki grup var. Ancak şu da var ki, bu ikisi de lazım. Fabrikalar için bir "yönetici", orada çalışmak için "işçi" lazım. Soruyu yanlış mı yöneltiyorum? Yoksa yöneticiyi yöneticiler bazında, işçiyi işçiler bazında mı değerlendirip bunun üzerinden "seçilimi" düşünmeliyim? Yöneticiler bir yana, işçiler belirli bir "asgari" ödeme bazında çalışan temel anlamda sınıflara ayırılmayacak kişiler...

Kafam çok karıştı...Lütfen örnekleyebilir misiniz?

tarihinde Bilgin tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilim insanlar için de devam etmek zorunda.

Ama şekli değişebilir.. Baskılar her zaman olacaktır.

Onların kökeni doğa olmayabilir de, olabilir de.

Dünyaya şu anda bir asteroid'in çarptığını düşünün.

Bütün insanlık, küçük bir azınlık hariç, yok olabilir.

Bu bir doğal seçilimdir.

Ya da bir virus insanların büyük kısmını öldürebilir.

Geride kalanlar daha sağlılık ve uyumlu insanlar olacaktır.

Başka nedenlerden dolayı da doğal seçilimin yok olmayacağını veya kılık değiştireceğini ileri sürmek mümkündür.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Önermeleriniz çok doğru. Fakir olana da devlet bakıyor. O da belli imkanlardan yararlanıyor. Ancak sadece iş sağlıkta mı bitiyor? Ya eğitim. Eğitimden eşit oranda yaranamıyorlar.

Örneğin iyi geliri olan bir doktorun tek oğlu olsun. Bu oğlan babası kadar zeki olmasın. Babasının imkanları sayesinde o da özel okulda doktor olabilecek bir eğitim alıyor ve doktor oluyor. Diğer taraftan alt gelir sahibi bir babanın 3 oğlu var. İmkansızlıklar yüzünden oğlanlar zeki olmasına karşın okuyamıyor ve daha az gelirli işlere giriyorlar. Sayıları arttı ancak gene de gelir az.

Bu durumda avantajlı olan alt gelirli gibi görünüyor. Ancak şunu da belirtelim. Böyle bir dinamiği olan bir ülkenin vatandaşlarını belli bir yere kadar besleyebilirsiniz. Ciddi bir ekonomik krizde az gelirli 3 oğlanın da hayatı tehlikeye girecektir. Doktorun oğlu ise birikimlerinden dolayı biraz daha şanslı olabilir.

Tamamen nelerin olabileceğini kestirmek güç. Ancak seleksiyon gene de devam ediyor....

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bu arada toplum içinde aldatma olaylarının aslında sanıldığından yaygın olduğunu da unutmayalım. Toplumdaki babaların onda biri başkasının bebeğine bakıyor olabilir.

Başkasından bebek yapmayı kafasına koyan kadın, elbette ki inşaat işçisi ile beraber olmayacaktır. Daha üst seviyede biri ile yatağa girme olasılığı daha yüksek olacaktır..

Link to post
Sitelerde Paylaş

Refahın, zenginliğin ve zekanın doğal seçilimde etkili bir faktör olduğunu düşünüyorsunuz. Ama yanılıyorsunuz.

Doğal seçilim şudur. Kim daha fazla çoğalıyorsa onun genleri popülasyonda etkin hale gelir. Diğerleri azalır ve genotip daha hızlı üreyenin lehine işler.

Dünya istatistikleri şunu gösteriyor. Afrika ve Arap ülkelerinin popülasyonu en hızlı artıyor. Dünya'nın sıcak bölgelerinde yaşayan bireyler daha hızlı ürüyorlar. Afrika ülkeleri teknolojik açıdan, refah, özgürlük, demokrasi, sağlık açısından  en zayıf yerler ama bu doğal seçilimin onların lehine işlediği gerçeğini değiştirmiyor.

Tıpki İslam gibi, İslam yükseliyor, doğru, gerçek haklı olduğundan değil, hızlı ürediği için, üremeyi desteklediği için, Ortadoğu ve İslam ülkeleri savaşlarla kavruluyor ama bu nufüs artışını yavaşlatmıyor. Nüfusu en hızlı artan ülkeler arasında Afganistan ve Filistin yer alıyor, bu size garip gelmiyor mu?

Bahsedilenin aksine büyük dünya savaşlarının bile popülasyon  üzerinde pek etkisi yok, hatta popülasyon artışını patlattığı bile söylenebilir. Dünya tarihinde en hızlı popülasyon artışı, 2. dünya savaşından sonra başlıyor.

Peki doğal seçilim insan için bugün nedir?

Bunu da sonra yazayım ...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanılıyorsun arkadaşım.

Sen 1950 den 2010 a kadar olayı değerlendiriyorsun. Seleksiyona bu denli dar bir zaman aralığından bakamazsın. Bu ülkeldeki insanlar üremeye devam edeceklerdir doğru. Peki sonra ne olacak? Mutlu mutlu yaşamaya devam mı edecekler? Yeni yaşam bölgeleri aramayacaklar mı? Savaşmayacaklar mı?

Savaşmak genlerimizde var. Savaşlar bitmedi ve yeni savaşlar çıkacaktır. Bu savaşlarda kimler kaybedecek? Kimler ölecek? Bill Gates in bir savaşta ölmeyeceğine eminim.

Doğru önerilerde bulunabilmek için daha ilerisini de önerebilmelisin.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdiye kadar olan, bütün canlılar açısından, doğal seçilimde bilincin yeri ve rolü yoktur.

Geldiğimiz bilim ve teknolojik seviyede de bunun etkisinin şimdilik olamayacağı ortada.

Genetik mühendislik bazı canlıların ırklarını insan beğenisi ve ihtiyaçları açısından ıslah etse bile. Bu ıslah işini kendi ırkımız üzerinde yapacak durumda ve düzeyde değiliz. Şimdiki durumumuzdan daha avantajlı ve tercih edebileceğimiz özellikler ne olabilir ki! Bunlara yönelik genetik müdahaleler yapabilelim.

Öncelikle yapabileceğimiz müdahaleler doğmuş ve yaşıyor olanlar için olamayacaktır.

Genlerin tek tek özellikleri ortaya çıkarıldıktan sonra, bunlar üzerindeki bilinçli mutasyonlar ile istenilen özellikler, doğacak olan nesiller için gerçekleştirilebilir. Şu anda yaşayan her normal birey kendi varlığı ve yetenekleri ile barışıktır. Fiziksel görüntüsünü beğenmeyenler için estetik cerrahi yolu vardır. Ama bunun genetik ve doğal seçilim ile ilgisi yoktur. Doğacak çocuklarında hangi özelliklerin olmasını, eğer ana baba ve bilim insanları tespit edecek olursa, bu kez doğan çocuk beğenmediği özellikleri ana babasına ve bilim insanlarına bağlayıp onları suçlayacaktır. Beni niçin böyle yarattınız? diye hesap soracaktır.

Tabi bu türden gelişmeler magazinel gelişmelerdir.

İnsan, bundan sonra da evrim geçirecek ve bu evrimsel süreç diğer canlılar için hangi mekanizmalarla gerçekleşiyorsa insan için de geçerli olacaktır. Ancak evrimimizin yönü hakkında bir şey söylemek kehanet olsa bile, evrimin yönünü daha iyi, daha avantajlı ve daha gelişkine doğru olacağını düşünen biri olarak şunları söyleyebilirim.

Mental fonksiyonları, işlem kapasitesi ve bellek açısından daha gelişmiş bir mutasyon elbette doğal seçilimi kolaylıkla geçecek ve insan popülasyonunda giderek çoğalacaktır.

Genetik hastalıklar doğum öncesi saptanabileceği için genetik hastalıkların miktarı azalacaktır.

Yaşam standartlarının iyileşmesiyle ve insan sağlığını bozan gerek biyolojik, gerekse kimyasal etkenler ile başarılı mücadele sonrası daha uzun yaşama avantajına sahip olabileceğiz. Daha uzun yaşama hücrelerin yaşlanmasının önlenmesiyle de gerçekleşebilecektir.

Bu yöndeki evrimimiz, ekonomik eşitlik ve barış içinde bir arada yaşamayı başarabildiğimiz oranda gerçekleşebilir.

Eğer savaşlar ile birbirimizi yok etmeye çalıştığımızda, yok olanlar ölüp gidecektir ancak yaşamda kalanlar en azından mentalite olarak sefil ve eli kanlı olarak daha da geri konumlara düşecektir. Her an kendilerinin de yok edilebileceği korkusu ile yaşayıp, kendi yaşamlarını bile zehir edeceklerdir.

Sevgiler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilim insanlar için geçerli midir? ---------

Biyolojik varlığımız üzerinde son sözü söyleyen merci konumunda ki doğal seçilim, günümüzde dayi etkinliğini sürdürüyor.

Sadece biçim değiştirmiş o kadar.

Doğada varolan insan gelişen beyni sonucu ikinci doğayı yaratmış. Buna birinci doğa ikinci doğayı doğurdu diyebiliriz.

Bu ikinci doğayada kültür diyebiliriz. Doğal seçilim kültürel seçilim postu ile işlemeye öyle güzel devam ediyor ki

hissetmiyoruz bile... Bu süreci hissetmeyip bu tür sorular sormamız bile bu sürecin ne kadar hızlı ve

kusursuza yakın işlediğinin alametidir.

Derinlemesine bir tahlil yaparsak; Öss, kps gibi seçilimler bile gizlenmiş doğal seçilimdir.

İnsanların yaşam biçimini belirleyen önemli etken olan kültür ikinci doğanın seçimi ile biçimlenir.

Burada uyumsuzluğu yüzünden ölen birey değil bireyi temsil eden kültürdür yani yaşam biçimi.

Varlığımıza uygun olan kültür yayılır tıpkı avantajlı genlerin yayılması gibi. Uygun olan kültür benimsenir ta ki

daha iyisi ortaya çıkana kadar. Evren bir nehir gibi aktığı için şartlar her an değişmekte dolayısıyla değişmez

mutlak bir yapı düşünülemez hani değişmeyen tek şey değişimdir derler ya onun gibi..

Peki iki uyumlu kültür ortaya çıkarsa ne mi olur???

İşte şimdi savaş zamanıdır yani hissetmekte zorlandığımız doğal seçilim çoktan başlamıştır bile; çünkü hızla büyüyen farklı

iki yaşam biçimi gün gelir birbirlerini tehdit eder hale gelir sonuçta dünya küçüktür istekler ise sınırsız.

Bu iki kültür çatışacak ya biri yok olacak ki genellikle güçsüz olan ortadan kalkar ya da yeni bir melez kültür yaratılacak.

Sonuçta kolayca hissedilmeyen bir geçişle yeni şartlara daha uyumlu yeni bir canlı türü doğmuştur (Değişen toplum/ kültür).

Canlısıyla, cansızıyla evren kazanında evrilerek kaynayan bütünün parçalarıyız, her şey varolmak için varoluş adına...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrim için gerekli doğal seçilimin doğası değişir.

İnsan evrilmeye devam eder gider.

Onu kimse önleyemez.

Teknolojiden falan da etkileneceğini sanmıyorum.

Genetik mühendislik yoluyla yeni bir insan türü ortaya çıkarılsa bile, eski genetik yapı manüple edilmiş olacağından ortaya çıkarılan insan için evrilmiş diyebiliriz.

Bu durumda yapay bir doğal seçilimden bahsedebiliriz.

Ama o yeni insan türü de orada durmayacak ve kendi doğal seçilimine tabi olacaktır.

Doğal seçilim yasasından hiçbir canlı kurtulamaz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Doğal seçilim yasasından hiçbir canlı kurtulamaz.

Doğal seçilimden kurtulmak demek hiçlik demek olur.

Belkide hiçliği en iyi tanımlayan cümle "Doğal seçilimden kurtulmuş olmak" tır.

Doğal seçilim varlığın zorunluluğu olması sebebiyle ikisi ayrılmaz bir bütündür diyebiliriz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Yanılıyorsun arkadaşım.

Sen 1950 den 2010 a kadar olayı değerlendiriyorsun. Seleksiyona bu denli dar bir zaman aralığından bakamazsın. Bu ülkeldeki insanlar üremeye devam edeceklerdir doğru. Peki sonra ne olacak? Mutlu mutlu yaşamaya devam mı edecekler? Yeni yaşam bölgeleri aramayacaklar mı? Savaşmayacaklar mı?

Savaşmak genlerimizde var. Savaşlar bitmedi ve yeni savaşlar çıkacaktır. Bu savaşlarda kimler kaybedecek? Kimler ölecek? Bill Gates in bir savaşta ölmeyeceğine eminim.

Doğru önerilerde bulunabilmek için daha ilerisini de önerebilmelisin.

Son iki yüz senenin istatistiği şudur. İnsan nüfusu tam 7 katına çıktı, yani yüz bin yılda yaşamış toplam insan sayısı kadar çok insan yaptık. En yüksek lineer trend en büyük dünya savaşlarından sonradır. Yani iddia ediyorum, ve rakamlar bunu doğruluyor ki güçlü A ülkesi ile berbat B ülkesi savaştığı zaman, B'lerin çoğu ölse bile toplam nüfus azalmıyor. Aksine savaşlar popülasyonu patlatıyor. Savaşan ölen ve öldüren her iki taraf da eksileni fazlasıyla yerine koyuyor.

Mevcut durum bu, bu olguyu kabullenmemiz gerekir.

Şimdi doğal seleksiyona geri dönelim. Doğal seleksiyon bu yüzyıldan sonra insan popülasyonu üzerinde nasıl bir etki edecek. Hangi özellikler öne çıkacak, hangileri gerileyecek?

Doğal seleksiyonun mekanizmalarından önemli birini hatırlayalım: İzolasyon. Bir tür birbirinden coğrafi nedenlerle birbirinden ayrılır ve bulundukları coğrafyada farklı özellikler geliştirirler. Türleşmenin ve evrimleşmenin temel mekanizmalarından biri coğrafi ayrılmadır. Coğrafi ayrılmanın olmadığı popülasyonlar, giderek hibridleşir, yani sarışın ve esmer bireylerin olduğu değil, kumral bireylerin çoğunlukta olduğu görülür, azınlıkta olan nitelikler giderek ortadan kalkarlar, ve popülasyon çeşitliliği azalır, hibrid nitelikler ezici olur.

Dünyanın insan popülasyonun mevcut durumdaki izolasyonu giderek ortadan kalkmaktadır. Dünyanın her tarafında artık artan bir "hibridleşme" beklemeliyiz. İsveç ve Almanya artık sadece sarışınların, Çin ve Moğolistan artık çekik gözlülerin yaşadığı yerler değildir. Yine belli ölçüde izolasyon vardır ama bunun artacak nufüsla birlikte giderek azalması beklenmelidir.

"Hibritleşme" nedir, sonuçları insan evrimine nasıl etki eder?

Devam edeceğim, bu noktaya kadar getirdim ... 

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayı çokluğu da başlı başına bir evrim nedenidir.

İnsan sayısı o kadar çok ve aradaki mesafele o kadar fazla ki, genetik equilibrium imkansız.

Genetik olarak izole bazı paketlerin varlığı kaçınılmaz..

Oralardan yeni insan türü çıkması muhtemel. Hatta zorunlu...

Nasıl bir insan ortaya çıkacağını bilmek mümkün değil.

Diğer insanlar onlar için doğal baskılar olacaktır. Eğer o baskıları geçerlerse doğal seçilimi geçmiş demektirler.

Yeni insan türü için aradan ne kadar zaman geçebilir?

En azından onbinlerce yıl. Muhtemelen yüzbinlerce yıl...

Bu zaman diliminde insanlığa herşey olabilir.

Geleceği kurgulamak çok zor..

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Şimdiye kadar olan, bütün canlılar açısından, doğal seçilimde bilincin yeri ve rolü yoktur.

Topluca bir hususu kaçırıyorsunuz. İnsanın bilinci falan, doğanın gücü karşısında bir hiçtir.

Farketmiyorsunuz ki, insan şu anda doğaya hükmediyorum filan ayağında gidiyor, ama evrim devam ediyor. Ve hayat yol bulmayı sever. Doğadaki diğer canlıların bizim kontrolümüzden kurtulması sadece bir an meselesi, bundan emin olabilirsiniz.

Biz henüz 250 bin yıllık bir türüz. Velakin bu 250 bin yılın evrim oyununda bir ana bile zor tekabül ettiğini ve perdenin henüz kapanmadığını unutmayın.

Ha, bu illa şöyle böyle olacak,insanın tahtı elinden gidecek demek değil. Ama bu potansiyel mevcut. İnsan eğer iradesinin acizliğini görür ve buna göre bilincini doğru şekilde kullanırsa, olduğu pozisyonu muhafaza etmesi mümkün olabilir.

Peki insanın kendisi için? Bu saatten sonra insanın evrimini kendinin belirleyeceği muhakkak. Doğanın elinde bize kanat çıkarmak veya yılan gibi bir sürüngen etmek gücü yok artık. Ama bizi kolayca silebilir, yok edebilir, o ayrı mesele. Fakat, insan evrimi bundan sonra insanın keyfine göre gidecektir, emin olabilirsiniz.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sayı çokluğu da başlı başına bir evrim nedenidir.

İnsan sayısı o kadar çok ve aradaki mesafele o kadar fazla ki, genetik equilibrium imkansız.

Genetik olarak izole bazı paketlerin varlığı kaçınılmaz..

Oralardan yeni insan türü çıkması muhtemel. Hatta zorunlu...

Nasıl bir insan ortaya çıkacağını bilmek mümkün değil.

Diğer insanlar onlar için doğal baskılar olacaktır. Eğer o baskıları geçerlerse doğal seçilimi geçmiş demektirler.

Yeni insan türü için aradan ne kadar zaman geçebilir?

En azından onbinlerce yıl. Muhtemelen yüzbinlerce yıl...

Bu zaman diliminde insanlığa herşey olabilir.

Geleceği kurgulamak çok zor..

Sevgili hacı, yeni mutasyonlarla yeni türler ortaya çıkmaz. En azından bu güne kadar bu iş böyle olmamıştır. Bu olacak iş değildir. Meşhur bir proteinin tesadüfen ortaya çıkma hesabı meselesi olur.

Var olması gereken yeni mutasyonlar değil, mevcut bazı mutasyonları avantajlı kılacak doğal seçilim değişikliği.

Evrimi doğru anlamak önemli. Evrim, herşey aynı giderken sihirli dokunuşla canlıya avantaj getiren mutasyonlarla yürümez.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evrimi doğru anlamak önemli. Evrim, herşey aynı giderken sihirli dokunuşla canlıya avantaj getiren mutasyonlarla yürümez.

Burasını biraz aç istersen sevgili Anibal...

Herşeyin aynı gitmesi ne demek?

Ben öyle birşeyden mi bahsettim?

Ben mutasyondan mı bahsettim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...