Jump to content

İNANCINIZI BİLİMSEL MATERYALİZMDEN BAĞIMSIZ TANIMLAYABİLİRMİSİNİZ?


Recommended Posts

'doktor2005'

Barış;

Maddeye bağımlı tanrı, maddenin devinimine aykırı olur; diye düşünüyorum.Gerçekten inanıyorsan, tanımını yapmanı isterim.

Maddeye bağımlı Tanrı zaten olmaz. Hristiyanların, musevilerin, budistlerin çelişkileri burda işte.

Ben maddeye bağlı tanımlı Tanrı diyorum yani Tanrı maddeye bağlıdır demiyorum. Tanımlarken maddeden yararlanabiliriz en fazla...

Bizde zamandan dahi münezzeh Tanrı anlayışı vardır.

Mesela Muhammed İkbal' e göre Tanrı' ya göre zaman ; geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman O' nun şimdiki zamanıdır.

Burda bile tanım sorunu yaşarsak maddeye göre tanım işin içinden çıkmazlıktır ve bunu istemek de bence uyanıklıktır.

Sen bile ateistliğini maddeden bağımsız yapamazsın çünkü zaten senin de ateliğin maddeye bağlıdır.

Maddeyle ilişkisi olmamış insan; bu durum imkansız herşeyden önce.Çünkü her taraf madde ile kaplı durumdadır,maddenin olmadığı bir boşluk bulamayız. Fakat demek istediğin,bebek doğar doğmaz ki durum ise orası tartışılır. ''Maddeyle ilişkisi olmamış insan'' fikrini biraz daha açmanı istiyorum senden.

Bebeğin gelişimiyle ilgili. Dünyada örnekleri çoktur sitede psikoloji bölümlerinde okuyan arkadşlar varsa bilirler mesela çocuk sağır doğmuş olup gelişimi hiç olmamıştır ne konuşma ne anlatma, ne de yaşıtlarına göre anlama...

Bir kız çocuğu yabancı...

Ama o çocuğu etkileşim içinde olacağı ortama bıraksak sağır dahi olsa bir çok gelişim gösterirdi. Anlatmak istediğim bu.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 160
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Bahse girerim ki başlığı açan arkadaş birinden bilimsel materyalizm lafını duymuş, anlamını bilmese de hoşuna gitmiş..

Ben bu konuyu anlamadim ya. Bilimsel materyalizm ne demek? bilimsel olmayan materyalizm nedir? matter madde demektir, materyalism de maddecilik demektir. Suculuk buculuk izm mizm zaten bilimsellige aykiridir.

C3P0 ve mazot, a pardon Hunter;

Konuya Engels'in sözüyle başlayalım;

"Nasıl idealizm bütün bir dizi gelişim evrelerinden geçmişse, materyalizm de geçmiştir. Materyalizm, doğa bilimleri alanında çağ açan her yeni buluş ile kaçınılmaz olarak biçimini değiştirmek zorundadır."

Friedrich Engels, Ludwig Feuerbach ve Klasik Alman Felsefesinin Sonu

Materyalist olabilirsiniz fakat bu sizin metafizik bakış açısı geliştirmenize engel değildir.Yukarıda ki yazılarınızda görüldüğü gibi.Yanılgınız,materyalizmi insanlık tarihinden ve bilimsel gelişmelerden yalıtmaktan kaynaklanıyor.Evrensel düşünceyle,hiçbir şey sabit değildir ve hiçbir şeyi bulunduğu yerden ve zamandan ayıramayız.İşte Materyalizm Felsefesi de bu yasalara uymak zorundadır.

Materyalizmi, Yunan Antikçağından başlayarak günümüze kadar incelediğimizde,insanlığın gelişimi ve değişimi ile beraber nasıl devindiğini daha iyi görürüz.Fakat genel hatlarıyla Materyalizmi;Marksizm öncesi Materyalizm ve Marksizm sonrası Materyalizm olarak incelemek gerekir.

Konuyla ilgili daha geniş ve açıklayıcı olması dolayısıyla, kaynak vermek isterim;

http://www.kurtuluscephesi.com/sozluk/felsefebas11.html#31

http://tr.wikipedia.org/wiki/Bilimsel_materyalizm

Link to post
Sitelerde Paylaş
Maddeye bağımlı Tanrı zaten olmaz. Hristiyanların, musevilerin, budistlerin çelişkileri burda işte.

Ben maddeye bağlı tanımlı Tanrı diyorum yani Tanrı maddeye bağlıdır demiyorum. Tanımlarken maddeden yararlanabiliriz en fazla...

Bizde zamandan dahi münezzeh Tanrı anlayışı vardır.

Mesela Muhammed İkbal' e göre Tanrı' ya göre zaman ; geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman O' nun şimdiki zamanıdır.

Burda bile tanım sorunu yaşarsak maddeye göre tanım işin içinden çıkmazlıktır ve bunu istemek de bence uyanıklıktır.

Sen bile ateistliğini maddeden bağımsız yapamazsın çünkü zaten senin de ateliğin maddeye bağlıdır.

Şimdi,bu yorumunda bazı çelişkiler görüyorum.Bunu seninle konuşalım.

Maddeye bağlı tanımlı Tanrı savı baştan aşağı yanlıştır.Tanrıyı tanımlarken maddeden yararlanabilmen için,tanrıyı maddi koşullar içinde düşünmek lazımdır.Örneğin;'' O herşeyi duyan ve herşeyi görendir''

Duymak için gerekli temel koşullar ; çevredeki maddenin hareketi,ses dalgalarının yayılmasını sağlayan maddi koşullar(kaba tabirle gaz,sıvı,katı) ve komplex canlılık özellikleri(kabaca , reseptör,merkezi ve periferik sinir sistemi,mediyatör)

Bu durumda,tanrının duymasından bahsediyorsak tanrının bu koşullar içinde ve bu özelliklere sahip olması gerekir.Ee, zaten tüm bu gereksinimler varsa, artık ona tanrı değil madde demek lazım.Keza görme eylemi içinde durum aynıdır.Maddeye bağlı tanımlı Tanrı tanımı yaptığınız anda tamamen maddeye dönersiniz.

Tanrıya göre zaman söylemi olamaz.Çünkü zamanın anlamı, maddenin hareket ve değişimidir.Zaten sen de bu tanımda,tanım sorunu yaşanacağından bahsetmişsin.

Evet,uyanıklık yaptım ve herkesin de uyanık olmasını istedim.Tanrı veya Allah tanımında büyük bir çelişki gördüm ve bunu gündeme getirmeği akıl ettim.Şimdi bu durumda, tanımlanamayan bir şeye inanmak, ne kadar akıllıca sence?

Benim ateistliğimin temeli İdealizm değil Materyalizmdir!!Bu durumda ateizmi savunurken maddeden sonuna kadar faydalanmam,doğru ve gerçekçi bir yaklaşım oluşturur.

Bebeğin gelişimiyle ilgili. Dünyada örnekleri çoktur sitede psikoloji bölümlerinde okuyan arkadşlar varsa bilirler mesela çocuk sağır doğmuş olup gelişimi hiç olmamıştır ne konuşma ne anlatma, ne de yaşıtlarına göre anlama...

Bir kız çocuğu yabancı...

Ama o çocuğu etkileşim içinde olacağı ortama bıraksak sağır dahi olsa bir çok gelişim gösterirdi. Anlatmak istediğim bu.

Evet, verdiğin örnekte görüldüğü gibi,çocuğun işitme duyusu olmadığı halde, çevresi ile etkileşime geçince(eğitim,oyun gibi) diğer duyuları sayesinde etkileşmeye, bir şeyler öğrenmeye başaldığını ve böylece zamanla, olaylara yorum getirebilecek mantığı oluşturduğunu görmek mümkün.

Bu konuda böyle düşünüyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş

tıh tıh tıh iyi günler..

slm doktor.

hep sen geliyorsun biraz da ben geleyim dedim..

hoş bulduuk hoş bulduuk..

eee ne var ne yok .

çoluk çocuk nasıl?

yahu doktur bir de yakışıklıyım derdin.

iyiki gelip gördüm.. :rolleyes::rolleyes: :P

neyse şakayı bir kenara bırakalım..

sorunun yanıtını bulman için sana yardın edeyim..

şimdi düşün...

bir odaya hapsedilmiş insanlar bulunsun.

hiç bir yeri açık değil bu odanın..

sonra sen bu insanlara şöyle diyorsun:

dışarıya çıkın hadi..

hadi çıkın.

sonra odada bulunanlardan biri yerdeki ''balyozu'' eline alıp duvarlara vurmaya başlıyor.

sonra sen telaşlanmaya başlıyorsun ve şu ilginç şeyi istiyorsun:

''erkekseniz odadaki araçları kullanmadan çıkın bu odadan''

evet bunu istiyorsun.

telaşlanmana gerek yok doktor.

o duvarlar çok sağlam ve asla kırılamaz.

hadi eyivallah doktor.

benim oraya da beklerim..

tarihinde tcbh077 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

tcbh;

Hoş-gel-diiin kardeşim.Beni unutmadığın ve ziyaret ettiğin için de şükranlarımı sunarım, ayrıca :rolleyes::D :P ;)

Link to post
Sitelerde Paylaş

'doktor2005'

Şimdi,bu yorumunda bazı çelişkiler görüyorum.Bunu seninle konuşalım.

Maddeye bağlı tanımlı Tanrı savı baştan aşağı yanlıştır.Tanrıyı tanımlarken maddeden yararlanabilmen için,tanrıyı maddi koşullar içinde düşünmek lazımdır.Örneğin;'' O herşeyi duyan ve herşeyi görendir''

Duymak için gerekli temel koşullar ; çevredeki maddenin hareketi,ses dalgalarının yayılmasını sağlayan maddi koşullar(kaba tabirle gaz,sıvı,katı) ve komplex canlılık özellikleri(kabaca , reseptör,merkezi ve periferik sinir sistemi,mediyatör)

Bu durumda,tanrının duymasından bahsediyorsak tanrının bu koşullar içinde ve bu özelliklere sahip olması gerekir.Ee, zaten tüm bu gereksinimler varsa, artık ona tanrı değil madde demek lazım.Keza görme eylemi içinde durum aynıdır.Maddeye bağlı tanımlı Tanrı tanımı yaptığınız anda tamamen maddeye dönersiniz.

Tanrıya göre zaman söylemi olamaz.Çünkü zamanın anlamı, maddenin hareket ve değişimidir.Zaten sen de bu tanımda,tanım sorunu yaşanacağından bahsetmişsin.

Sadece şu ''O herşeyi duyan ve herşeyi görendir'' ayeti değil aynı zamanda ''O zaman ve mekandan münehzehtir''

ayeti de O'nundur bunu atlamışsın. Yazdıklarının çoğuna katılıyorum yalnız gereksinimler bizim Tanrı' yı anlatabilmemiz içindir O' nun kendisinin değil. O' nun maddeye ihtiyacı yok, kutsal kitaplarda biz anlayalım diye herşeyi maddesellikle anlatmıştır.

Evet,uyanıklık yaptım ve herkesin de uyanık olmasını istedim.Tanrı veya Allah tanımında büyük bir çelişki gördüm ve bunu gündeme getirmeği akıl ettim.Şimdi bu durumda, tanımlanamayan bir şeye inanmak, ne kadar akıllıca sence?

Benim ateistliğimin temeli İdealizm değil Materyalizmdir!!Bu durumda ateizmi savunurken maddeden sonuna kadar faydalanmam,doğru ve gerçekçi bir yaklaşım oluşturur.

Eyvallah...

Evet, verdiğin örnekte görüldüğü gibi,çocuğun işitme duyusu olmadığı halde, çevresi ile etkileşime geçince(eğitim,oyun gibi) diğer duyuları sayesinde etkileşmeye, bir şeyler öğrenmeye başaldığını ve böylece zamanla, olaylara yorum getirebilecek mantığı oluşturduğunu görmek mümkün.

Bu konuda böyle düşünüyorum.

Akıl vardır gelişimi maddeyle ve olayların etkileşimiyledir tamam mıyız burada?

Link to post
Sitelerde Paylaş

barış;

Düşüncelerin konuya yeni bir boyut kazandırmıştır.

Senin de ifade ettiğin gibi,''yaptığımız tüm tanımlar bizim Tanrıyı anlayabilmemiz içindir'' diyorsun,fakat işin özü, aklı başında birazcık ta bilimsel düşünce ile hareket eden biri için, tanrı tanımlanamaz.Evet insanlar Tanrıyı tanımlayamaz.Çünkü tanım yaptığı anda meddenin kucağına düşer.

Peki gelelim madolyonun öteki yüzüne;

Tanrı, kendini bize tanımlayabilirmi?İşte bu sorunun ''acaba tanımlamışmı?'' kısmının cevabı tarihte gizlidir.Yani insanlık tarihini konuşmamız lazım.Şimdi yaklaşık 10.000-15.000 sene geri,ilkel çağlara dönüyoruz.İnsanlığın bu çağlarda,doğada ki olağanüstü olarak gördüğü bir çok olayı çözümleyemediğini ve bundan dolayı tanrı olgusu oluşturduğunu görürüz.Dikkatini çekerse tanrı sayısı birden fazlaydı.Çok tanrıcılıkla çıkıyoruz inanç seyahatine.İnsanoğlunun doğayı anlama ve araştırma çabası sonucu daha önceden yıldırım,yağmur,fırtına,deprem gibi felaketleri,su,güneş,ateş gibi doğal oluşumları ve enerjilerini,aşk gibi duyguları tanrısal öğelere bağlamaktan vazgeçmiş ve bu inançları neden-sonuçlarıyla beraber anlamlaştırmıştır.Yani idealize etmekten vazgeçmiş onları yere oturtmuştur.İşte bu gelişim insanın çok tanrıcılık inancını terketmesini sağlamış ve göreceli olarak adım adım tek tanrıcı dinlere,inançlara geçilmesini sağlamıştır.Fakat insanoğlu doğayı anlasa da,doğada ki birçok olayı tek bir güce bağlama ihtiyacı duymasını engellememiştir..Çünkü varoluşun nedenleri bilinmemektedir daha o dönemlerde.Tamam güneş ısı veren doğal bir oluşumdur ama onu vareden nedir?Deprem yer hareketidir ama onu hareket ettiren güç nedir?İnsan düşünüyor ama onun düşünmesini sağlayan şey nedir?..

İşte bu soruların yanıtsızlığı ve özellikle de yaşamının bilincine varan insanın, öldükten sonra yok olmaktan doğan şüphe,korku,ümitsizlik ve karşıt fikir olarak beslediği ölümden sonrası için ümitleri onun tek tanrıcılık inançlarının esaslarını oluşturduğunu görürüz(Benzer umutları çok tanrıcılık dönemlerde de görmek mümkün). Tek tanrıcılık,çeşitli dini akımlarıyla beslenerek günümüze kadar ve birçok değişiklikten uğrayarak gelmiştir.Tabi tüm bu tarihsel süreç boyunca,insanların Tanrı inancının egemen sınıflar için önemli bir sömürü aracı olarak kullanıldığını da unutmamak ve altını önemle çizmek gerekir.

Doğada hiçbirşey zıddından bağımsız olamayacağı gibi Ateizm de Tanrı inancıyla beraber tarih sahnesinde devinmiştir.Ateizmin bilinen kökleri Yunan Antik çağına kadar uzanır.Ateizm, insanlığın bilim ve felsefe alanında gelişimiyle beraber gücünü arttırdığını ve doğruluğunu pekiştirdiğini görürüz.Peki yaklaşık 10-15 bin yıllık Tanrı inancı tarihinde, Tanrı kendini insanlığa tanımlamışmıdır?Bu konuda en ufak bir delil yoktur elimizde,efsane ve hurafelerden başka.Tarihte, insanlığın Tanrıyı bulma çabaları için yaptığı araştırma ve gözlemi çok duymuşuzdur fakat buna rağmen bilim onlara en ufak bir kanıt bile sunamamıştır.Esasında tarih boyunca, Tanrının kendini insanlığa ulaştırmak için en ufak bir çabasının olmadığını,tam tersine insanlığın tanrıya ulaşmak için sürekli çaba harcadığını görürüz.

Yani anlayacağın ne insanlık Tanrıya ulaşabilmiş ve sabit, anlaşılabilir bir tanım yapabilmiş ne de Tanrı kendini insanlığa ulaştırıp kendini tanımlayabilmiş.Ama bir taraftan günümüzde yaklaşık 1 milyar insanın umutlarını süslemeye devam etmektedir.Bunun da, sürüye yüksek bir tepeden bakınca, insan hayatında ayrı bir ironi oluşturduğunu görmek ve bu yüzden üzülmek mümkün.

tarihinde doktor2005 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

'doktor2005'

barış;

Düşüncelerin konuya yeni bir boyut kazandırmıştır.

Senin de ifade ettiğin gibi,''yaptığımız tüm tanımlar bizim Tanrıyı anlayabilmemiz içindir'' diyorsun,fakat işin özü, aklı başında birazcık ta bilimsel düşünce ile hareket eden biri için, tanrı tanımlanamaz.Evet insanlar Tanrıyı tanımlayamaz.Çünkü tanım yaptığı anda meddenin kucağına düşer.

Peki gelelim madolyonun öteki yüzüne;

Tanrı, kendini bize tanımlayabilirmi?İşte bu sorunun ''acaba tanımlamışmı?'' kısmının cevabı tarihte gizlidir.Yani insanlık tarihini konuşmamız lazım.Şimdi yaklaşık 10.000-15.000 sene geri,ilkel çağlara dönüyoruz.İnsanlığın bu çağlarda,doğada ki olağanüstü olarak gördüğü bir çok olayı çözümleyemediğini ve bundan dolayı tanrı olgusu oluşturduğunu görürüz.Dikkatini çekerse tanrı sayısı birden fazlaydı.Çok tanrıcılıkla çıkıyoruz inanç seyahatine.İnsanoğlunun doğayı anlama ve araştırma çabası sonucu daha önceden yıldırım,yağmur,fırtına,deprem gibi felaketleri,su,güneş,ateş gibi doğal oluşumları ve enerjilerini,aşk gibi duyguları tanrısal öğelere bağlamaktan vazgeçmiş ve bu inançları neden-sonuçlarıyla beraber anlamlaştırmıştır.Yani idealize etmekten vazgeçmiş onları yere oturtmuştur.İşte bu gelişim insanın çok tanrıcılık inancını terketmesini sağlamış ve göreceli olarak adım adım tek tanrıcı dinlere,inançlara geçilmesini sağlamıştır.Fakat insanoğlu doğayı anlasa da,doğada ki birçok olayı tek bir güce bağlama ihtiyacı duymasını engellememiştir..Çünkü varoluşun nedenleri bilinmemektedir daha o dönemlerde.Tamam güneş ısı veren doğal bir oluşumdur ama onu vareden nedir?Deprem yer hareketidir ama onu hareket ettiren güç nedir?İnsan düşünüyor ama onun düşünmesini sağlayan şey nedir?..

İşte bu soruların yanıtsızlığı ve özellikle de yaşamının bilincine varan insanın, öldükten sonra yok olmaktan doğan şüphe,korku,ümitsizlik ve karşıt fikir olarak beslediği ölümden sonrası için ümitleri onun tek tanrıcılık inançlarının esaslarını oluşturduğunu görürüz(Benzer umutları çok tanrıcılık dönemlerde de görmek mümkün). Tek tanrıcılık,çeşitli dini akımlarıyla beslenerek günümüze kadar ve birçok değişiklikten uğrayarak gelmiştir.Tabi tüm bu tarihsel süreç boyunca,insanların Tanrı inancının egemen sınıflar için önemli bir sömürü aracı olarak kullanıldığını da unutmamak ve altını önemle çizmek gerekir.

Doğada hiçbirşey zıddından bağımsız olamayacağı gibi Ateizm de Tanrı inancıyla beraber tarih sahnesinde devinmiştir.Ateizmin bilinen kökleri Yunan Antik çağına kadar uzanır.Ateizm, insanlığın bilim ve felsefe alanında gelişimiyle beraber gücünü arttırdığını ve doğruluğunu pekiştirdiğini görürüz.Peki yaklaşık 10-15 bin yıllık Tanrı inancı tarihinde, Tanrı kendini insanlığa tanımlamışmıdır?Bu konuda en ufak bir delil yoktur elimizde,efsane ve hurafelerden başka.Tarihte, insanlığın Tanrıyı bulma çabaları için yaptığı araştırma ve gözlemi çok duymuşuzdur fakat buna rağmen bilim onlara en ufak bir kanıt bile sunamamıştır.Esasında tarih boyunca, Tanrının kendini insanlığa ulaştırmak için en ufak bir çabasının olmadığını,tam tersine insanlığın tanrıya ulaşmak için sürekli çaba harcadığını görürüz.

Yani anlayacağın ne insanlık Tanrıya ulaşabilmiş ve sabit, anlaşılabilir bir tanım yapabilmiş ne de Tanrı kendini insanlığa ulaştırıp kendini tanımlayabilmiş.Ama bir taraftan günümüzde yaklaşık 1 milyar insanın umutlarını süslemeye devam etmektedir.Bunun da, sürüye yüksek bir tepeden bakınca, insan hayatında ayrı bir ironi oluşturduğunu görmek ve bu yüzden üzülmek mümkün.

Tarihten verdiğin örneklerin hepsi doğrudur yanlış değildir. Benim en başta söylediklerimi yazmışsın. Maddeden bağımsız tanımlanamıyor dedim verdiğin tarihsel örnekler bunun delilidir. Sonuçta eski bilim adamları dahi O' nun ispatını veremediler. Tanımı yapıldığı an madde olur diye düşünüyorsun ancak gördüğün gibi Tanrı insanın bu düşünceye de düşmesine izin vermiyor...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrı varsa maddeden bağımsız olamaz zaten.

Varlığın sebebi ne ise o tanrıdır.

Bilinçsiz olması yaratıcı olmasına engel değil.

O zaman doktorla sana göre yaratıcı doğanın kendisidir. Bilinçsiz olması da yaratmaya engel değildir diyorsunuz.

Hayır.

En azından yaratılması çok zor olan ve tesadüflere bile açıklanamayan bir gözü dahi yaratan varlık benden aciz de bilinçsiz de olamaz. Hele bu doğa hiç olamaz. Hem her şeyi yaratacak hem kendini korumaktan aciz olacak hem de yarattıkları onu koruyacak.

Ayrıca zaten bilinç bence mutlaktır. Bilinçsiz yaratıcı diye bir şey yoktur.

Varsa ya bilinçlidir ya da ...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanımı yapıldığı an madde olur diye düşünüyorsun ancak gördüğün gibi Tanrı insanın bu düşünceye de düşmesine izin vermiyor...

Bu düşünceye düşmesine tam 10.000 yıldır izin veriyordu aslında.Arada cılız olan ateizm ve materyalizm olsada.Ancak insan aklının mutlak olduğunu düşünüyorsun ki,bugün yapamadığımız tanımı tarih boyunca da yapılamadığını zannediyorsun.Bilinçlenmeyi gözardı ediyorsun böylece.10 bin yıllık düşünce gelişimi ve değişimini gözardı ediyorsun.Hayır barış sandığın gibi değil.Yani, insanoğlu zaman içinde,Tanrı tanımını en kapsamlı biçimden en dar biçime götürmüş ve günümüzde olduğu gibi yapamayacak hale getirtmiş ve böylece evrimleştirmiştir.İnsanı Tanrı tanımında gittikçe kısırlığa doğru götüren en büyük etken insanlığın, bilim ve aydınlanma yolunda ilerleyişidir.İnsanın doğayı anlamaya çalışmasının nedeni ve bilinçlenmeye götüren temel dürtü,hayatta kalmayı sağlayan ilkel hayvani dürtüleridir.Yani çevrede tehdit oluşturan düşmanı tanımak ve savunma alıp hayatta kalmayı sağlamak için çevreyi bilmek gerekir.İşte, öğrenmenin nedenini oluşturan ilkel dürtüler bunlardır.

Buna rağmen dünyada yaklaşık 1 milyar insanın kendince tanımını yapıp inandığı tanrı olgusu olduğunu söylemiştim.Ancak,aklı başında birazcık bilimsel düşünen biri için Tanrı tanımlanamaz,bilinemez ve inanılacak bir olgu olamaz.Yani insanlığın, Tanrı olgusundan kurtulup dini sömürüyü bir kenar bırakması için daha, önemli toplumsal bir evrime ve dönüşüme ihtiyaç vardır.Çünkü Kapitalizmin sömürü çarkına ait önemli bir dişlisi de inançtır,körü körüne inançtır.Fethullah Gülen'in ABD nin himayesinde olmasının,Tayibin ABD ve Avrupa tarafından desteklenmesinin tek bir nedeni vardır,o da;ılımlı islamiyettir.Sömüreceği kitleleri uyutmanın en iyi yoludur bu.Bushun,bilimin safsata olarak nitelendirdiği ve bilimsel hiçbir değeri olmayan Akıllı Tasarım projesi için milyar dolarlar yatırırken; bilimin antropolojik,biyolojik,arkeolojik kanıtlarla sunduğu ve tamamlanması an meselesi olan Evrim Teorisine en ufak bir yatırım yapmadığını hatırlatırım sana.Neden?Çünkü kitleleri bir yaratıcıya inandırma çabası vardır.Sence perde önünde duran Bush'un bu niyeti saf ve iyi bir niyetmi?Dikkatini çekmedimi,günümüzde olduğu gibi tarih boyunca da dini inançları finanse eden hep egemen güçler olmuştur.Fakat kendileri çoğu zaman ateist olmuşlardır.Osmanlı imp.,Roma imp. bir düşün,ABD yi,Avrupa yı bir düşün.Yöneten kesimin ideolojisini ve amaçlarını bir düşün.

Tanrıyı yaratan insanın cehaleti olmuştur ama onu devam ettiren esas güç,sömürücü egemen sınıflar olmuştur.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu düşünceye düşmesine tam 10.000 yıldır izin veriyordu aslında.Arada cılız olan ateizm ve materyalizm olsada.Ancak insan aklının mutlak olduğunu düşünüyorsun ki,bugün yapamadığımız tanımı tarih boyunca da yapılamadığını zannediyorsun.Bilinçlenmeyi gözardı ediyorsun böylece.10 bin yıllık düşünce gelişimi ve değişimini gözardı ediyorsun.Hayır barış sandığın gibi değil.Yani, insanoğlu zaman içinde,Tanrı tanımını en kapsamlı biçimden en dar biçime götürmüş ve günümüzde olduğu gibi yapamayacak hale getirtmiş ve böylece evrimleştirmiştir.İnsanı Tanrı tanımında gittikçe kısırlığa doğru götüren en büyük etken insanlığın, bilim ve aydınlanma yolunda ilerleyişidir.İnsanın doğayı anlamaya çalışmasının nedeni ve bilinçlenmeye götüren temel dürtü,hayatta kalmayı sağlayan ilkel hayvani dürtüleridir.Yani çevrede tehdit oluşturan düşmanı tanımak ve savunma alıp hayatta kalmayı sağlamak için çevreyi bilmek gerekir.İşte, öğrenmenin nedenini oluşturan ilkel dürtüler bunlardır.

Buna rağmen dünyada yaklaşık 1 milyar insanın kendince tanımını yapıp inandığı tanrı olgusu olduğunu söylemiştim.Ancak,aklı başında birazcık bilimsel düşünen biri için Tanrı tanımlanamaz,bilinemez ve inanılacak bir olgu olamaz.Yani insanlığın, Tanrı olgusundan kurtulup dini sömürüyü bir kenar bırakması için daha, önemli toplumsal bir evrime ve dönüşüme ihtiyaç vardır.Çünkü Kapitalizmin sömürü çarkına ait önemli bir dişlisi de inançtır,körü körüne inançtır.Fethullah Gülen'in ABD nin himayesinde olmasının,Tayibin ABD ve Avrupa tarafından desteklenmesinin tek bir nedeni vardır,o da;ılımlı islamiyettir.Sömüreceği kitleleri uyutmanın en iyi yoludur bu.Bushun,bilimin safsata olarak nitelendirdiği ve bilimsel hiçbir değeri olmayan Akıllı Tasarım projesi için milyar dolarlar yatırırken; bilimin antropolojik,biyolojik,arkeolojik kanıtlarla sunduğu ve tamamlanması an meselesi olan Evrim Teorisine en ufak bir yatırım yapmadığını hatırlatırım sana.Neden?Çünkü kitleleri bir yaratıcıya inandırma çabası vardır.Sence perde önünde duran Bush'un bu niyeti saf ve iyi bir niyetmi?Dikkatini çekmedimi,günümüzde olduğu gibi tarih boyunca da dini inançları finanse eden hep egemen güçler olmuştur.Fakat kendileri çoğu zaman ateist olmuşlardır.Osmanlı imp.,Roma imp. bir düşün,ABD yi,Avrupa yı bir düşün.Yöneten kesimin ideolojisini ve amaçlarını bir düşün.

Tanrıyı yaratan insanın cehaleti olmuştur ama onu devam ettiren esas güç,sömürücü egemen sınıflar olmuştur.

Konumuzla hiç alakası olmayan bir yazın bu yazı. Fettoş falan ne alaka.

Fettoş yokken de insanlar dine inanıyordu. Hatta dinler yokken de Tanrı inancı vardı ve bu inanç başkaları tarafından sömürülmüyordu o zaman da Fettoş mu vardı.

Son sözünse koskoca bir yanlış inancı devam ettiren sömürücü egemen güçler saçma malesef kusura bakma.

Din yokken de Tanrı inancı vardı ve egemen altına almak isteyen güçler de yoktu. Buna ne diyeceksiniz?

İnanç devam edecek dinle veya dinsiz yolunda gidecek sonuç budur...

Link to post
Sitelerde Paylaş

(Kusura bakmayın son 15-20 iletiyi okuyamadım.) Görmedik, bilmiyoruz sadece varsayımlarda, tahminlerde bulunuyoruz. Öyle olmasını umuyoruz. Doktorun işaret ettiği açmaz budur -ki haklı- insanların yaptığı tahmin etmek/ummak bu sebeple hayallerimizi süsleyen yaratıcıyı maddeden bağımsız betimleyemeyiz (hatta onun madde olup olmadığını bile bilemeyiz/bilmeyiz ve hatta inancımızı desteklemek için maddeye muhtacız.), bunun sebeplerinden biride elbette algıladığımız/algılayabildiğimiz evrenin özünde maddeden ibaret olması. Dahada ileri gideyim aslında yaratıcıyı görsek bile bildiklerimiz/kendi ifadelerimiz onu tanımalaya yetmeyebilir/yetmez.

Dinde varya "hikmetinden sual olunmaz" işte bizim aklımız varsaydığımız yaratıcıyı çözümlemeye yetmiyor! Görsek bile anlayamayız sadece kabullenebiliriz ki çoğu insanda sorgulamadan kabullenmiştir.

Son iletilerde inancın sömürü aracı olup olmadına değilmiş, insanların başkalarının inançlarından/inanca dayalı korkularından yararlanmayacağını düşünmek fazlasıyla iyi niyetlilik olur. Mayalarda, Göktürklerde ne biliyim ilkel Afrika kabilelerinde din adamlarının ya da büyücülerinin sosyal statü içerisinde ayrıcalıkları yok muydu? Bu insanlar kendi düşünceleri doğrultusunda insanlarını yönlendiremezler miydi?(böyle bir şey kanıtlabilir mi?) Ya da ne biliyim yöneticiler bu büyücüleri/din adamlarını kendi otoriteleri için kullanmamışlar mıdır? Belki herkes yapmamıştır ama insanların inançları her zaman sömürüye açıktır ve tarih boyuncada daha doğrusu ilk ilah kavramlarının ortaya atıldığı zamandan beridir kötü niyetli insanlar tarafından istismara açıktır ve mutlakaki sömürülmüştür.

Bencede kesinlikle bazı akıllı ve açgözlü kişiler için din insanların sırtrından kazanç sağlama yolunda kaçırılamayacak kadar büyük bir fırsattır ki bu sebeple yazılı dini metinlere itibar edemem. Tüm dinlerin birilerinin çıkarına hizmet ettiğini düşünürüm.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Konumuzla hiç alakası olmayan bir yazın bu yazı. Fettoş falan ne alaka.

Fettoş yokken de insanlar dine inanıyordu. Hatta dinler yokken de Tanrı inancı vardı ve bu inanç başkaları tarafından sömürülmüyordu o zaman da Fettoş mu vardı.

Son sözünse koskoca bir yanlış inancı devam ettiren sömürücü egemen güçler saçma malesef kusura bakma.

Din yokken de Tanrı inancı vardı ve egemen altına almak isteyen güçler de yoktu. Buna ne diyeceksiniz?

İnanç devam edecek dinle veya dinsiz yolunda gidecek sonuç budur...

Fettoş,Osmanlı,Roma,ABD,AVRUPA,Türkiye,Tayyip,Bush örnekleri, biraz düşünme ve anlama kabiliyetin olsaydı verdiğim örnekleri, egemenlerin dine yaklaşımını anlatmak için verdiğimi anlardın.Fakat bir taraftan şaşırmadım çünkü; tarihi klasik burjuva öğretisi olan lise kitapalarından okumuşsun.Orada, tarihe yön veren asıl mekanizmanın üretim ilişkileri yani üretim araçlarının yönetimi değil, kurulan devletler ve kabaca yapılan savaşlar öğretilir daha doğrusu ezberlettirilir.Ama bu bilgiler, tarihte neden İlkel Komünal,Kölecilik,Feodalizm,Kapitalizm ve Sosyalizm gibi sistemlerle insanların yönetildiğini ve yönetim biçimlerinde ki sırayla geçişleri açıklayamaz bize.Devlet olgusunun nasıl oluştuğunu ve anlamını anlatamaz bize o bilgiler.

Evet egemen güçler yani bir avuç kesim, üretim araçlarını ellerinde tutarak tarih boyunca farklı biçimlerde de olsa geniş kitleleri yönetmeyi başarmıştır.Bunun için de,devlet oluşumu altında kolluk kuvvetlerini, baskı ve zorbalık için, dini ise itaat için çok iyi kullanmışlardır.Gözlüklerini çıkarmanı ve Tarihi Materyalizmi okumanı isterim.Klasik Tarihten çok farklı bir tarih görecek ve bizlere öğretilmeyen bir çok olguyu neden-sonuçlarıyla beraber göreceksin.Tarih boyunca egemen sınıfların sömürü araçlarını ve itaat ettirme yöntemlerini göreceksin.

Yazılarımı iyi okusaydın devlet yapılanmasının olmadığı İlkel Komün Toplumda da, Tanrı inançlarının olduğundan bahsettiğimi görürdün.Tanrıların ve Tanrının evrimini,insanlığın sosyal evrimi ile özdeş ama zıt yönde olduğunu anlardın.Bu anekdotu kaçırmanı, heyecanla, cevap vermeye çalışmana bağlıyorum.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Fettoş,Osmanlı,Roma,ABD,AVRUPA,Türkiye,Tayyip,Bush örnekleri, biraz düşünme ve anlama kabiliyetin olsaydı verdiğim örnekleri, egemenlerin dine yaklaşımını anlatmak için verdiğimi anlardın.Fakat bir taraftan şaşırmadım çünkü; tarihi klasik burjuva öğretisi olan lise kitapalarından okumuşsun.Orada, tarihe yön veren asıl mekanizmanın üretim ilişkileri yani üretim araçlarının yönetimi değil, kurulan devletler ve kabaca yapılan savaşlar öğretilir daha doğrusu ezberlettirilir.Ama bu bilgiler, tarihte neden İlkel Komünal,Kölecilik,Feodalizm,Kapitalizm ve Sosyalizm gibi sistemlerle insanların yönetildiğini ve yönetim biçimlerinde ki sırayla geçişleri açıklayamaz bize.Devlet olgusunun nasıl oluştuğunu ve anlamını anlatamaz bize o bilgiler.

Evet egemen güçler yani bir avuç kesim, üretim araçlarını ellerinde tutarak tarih boyunca farklı biçimlerde de olsa geniş kitleleri yönetmeyi başarmıştır.Bunun için de,devlet oluşumu altında kolluk kuvvetlerini, baskı ve zorbalık için, dini ise itaat için çok iyi kullanmışlardır.Gözlüklerini çıkarmanı ve Tarihi Materyalizmi okumanı isterim.Klasik Tarihten çok farklı bir tarih görecek ve bizlere öğretilmeyen bir çok olguyu neden-sonuçlarıyla beraber göreceksin.Tarih boyunca egemen sınıfların sömürü araçlarını ve itaat ettirme yöntemlerini göreceksin.

Yazılarımı iyi okusaydın devlet yapılanmasının olmadığı İlkel Komün Toplumda da, Tanrı inançlarının olduğundan bahsettiğimi görürdün.Tanrıların ve Tanrının evrimini,insanlığın sosyal evrimi ile özdeş ama zıt yönde olduğunu anlardın.Bu anekdotu kaçırmanı, heyecanla, cevap vermeye çalışmana bağlıyorum.

Bu tarihsel ve devletsel bilgileri az çok çoğumuz okumuşuz bitirmişiz.

Kendi konunun nereye çektiğinin farkında değilsin. Acı olan bunun farkına varamamanızdır.

Ya da bilinçli yapıyorsun ki bu daha da acı olan durum.

Bir önceki iletimde dediğim gibi konuya katkısı da konuyla alakası da yok.

Başlık ne :

İNANCINIZI BİLİMSEL MATERYALİZMDEN BAĞIMSIZ TANIMLAYABİLİRMİSİNİZ?

Ee siz ne yazıyorsunuz?

...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu tarihsel ve devletsel bilgileri az çok çoğumuz okumuşuz bitirmişiz.

Kendi konunun nereye çektiğinin farkında değilsin. Acı olan bunun farkına varamamanızdır.

Ya da bilinçli yapıyorsun ki bu daha da acı olan durum.

Bir önceki iletimde dediğim gibi konuya katkısı da konuyla alakası da yok.

Başlık ne :

İNANCINIZI BİLİMSEL MATERYALİZMDEN BAĞIMSIZ TANIMLAYABİLİRMİSİNİZ?

Ee siz ne yazıyorsunuz?

...

Sevgili barış,

Doktorun her cümlesi ödünç, üniversitede okurken büyük ihtimalle yanında çok fazla Marks'ın Lenin'in sözleri söylenmiş o da duymuş..

Dikkat edersen kurduğu cümleler 19.yy'dan kalma. Newton paradigmasının yerini Einstein paradigması almış, şüphecilik okları daha çok sekülerizme saplanmış haberi yok.. Slogandan ileriye gitmeyen ve ne dersen de anlamayan kafa ordan kalma işte..

Link to post
Sitelerde Paylaş
..Yazdıklarının çoğuna katılıyorum yalnız gereksinimler bizim Tanrı' yı anlatabilmemiz içindir O' nun kendisinin değil.

barış;

Düşüncelerin konuya yeni bir boyut kazandırmıştır.

Peki gelelim madolyonun öteki yüzüne;

Tanrı, kendini bize tanımlayabilirmi?İşte bu sorunun ''acaba tanımlamışmı?'' kısmının cevabı tarihte gizlidir.Yani insanlık tarihini konuşmamız lazım....

Tanımı yapıldığı an madde olur diye düşünüyorsun ancak gördüğün gibi Tanrı insanın bu düşünceye de düşmesine izin vermiyor...

Bu düşünceye düşmesine tam 10.000 yıldır izin veriyordu aslında....

...Çünkü Kapitalizmin sömürü çarkına ait önemli bir dişlisi de inançtır,körü körüne inançtır.Fethullah Gülen'in ABD nin himayesinde olmasının,Tayibin ABD ve Avrupa tarafından desteklenmesinin tek bir nedeni vardır,o da;ılımlı islamiyettir.Sömüreceği kitleleri uyutmanın en iyi yoludur bu.

Tanrıyı yaratan insanın cehaleti olmuştur ama onu devam ettiren esas güç,sömürücü egemen sınıflar olmuştur.

Burada sana, insanlığın yarattığı tanrının nasıl el değiştirdiğini göstermek istedim.Saflığını bir kenara bırakıp,bunun senin açından düşündürücü olmasını beklerdim.

Fettoş falan ne alaka....

...Din yokken de Tanrı inancı vardı ve egemen altına almak isteyen güçler de yoktu. Buna ne diyeceksiniz?..

Fettoş,Osmanlı,Roma,ABD,AVRUPA,Türkiye,Tayyip,Bush örnekleri, biraz düşünme ve anlama kabiliyetin olsaydı verdiğim örnekleri, egemenlerin dine yaklaşımını anlatmak için verdiğimi anlardın.Fakat bir taraftan şaşırmadım çünkü; tarihi klasik burjuva öğretisi olan lise kitapalarından okumuşsun.

Burada ayrıca, senin tarihe bakış açına da eleştiri ve öneri sunmuşum?

Yazılarımı iyi okusaydın devlet yapılanmasının olmadığı İlkel Komün Toplumda da, Tanrı inançlarının olduğundan bahsettiğimi görürdün.Tanrıların ve Tanrının evrimini,insanlığın sosyal evrimi ile özdeş ama zıt yönde olduğunu anlardın.

Başlık ne :

İNANCINIZI BİLİMSEL MATERYALİZMDEN BAĞIMSIZ TANIMLAYABİLİRMİSİNİZ?

Ee siz ne yazıyorsunuz?

...

Kiminle tartışmışım ben,bir hayaletlemi??Ben kiminle sohbet etmişim bir bak bakalım!!Bir de, PİŞKİNCE başlığın saptığını yazmışsın!!Şimdi çuvaldızı kendine bir batır bakalım.Senin sorduğun veya görüş bildirdiğin her olguya yanıt vermeye çalışmışım.Çünkü; bu hatlarda senin bakış açına katılmıyorum ve bu durumda görüş belirtmemden daha doğal bir şey olamaz.Fakat konuşmamızın en başına bakarsan, senin de aynı doğallığı yakaladığın görülür.Hayır güzelim,eğer konu başlığından saptıysa,bunun nedeni sadece ben değil,ikimizin bu düzlemde tartışmaya girişmemizdir.

Bu arada,tartışmanın seyrinin değişmemmesini istiyorsan,faklı görüş bildirmeyeceksin!!!Mesala son iletinde olduğu gibi;''tarihsel ve devletsel bilgileri az çok çoğumuz okumuşuz bitirmişiz.'' demişsin,doğal olarak bana cevap hakkı doğurmuşsun evlat.Ve sana söyleyeceğim şu ki;yorumlarında gördüğüm üzere,sen bu konuların yanından dahi geçmemişsin.Ama herhalde burada kendinden değil, başkalarından sözediyor gibisin.O halde okumadığın konular hakkında kendine ''okuyup geçmişiz'' gibi bir pay çıkarma,genç!!

Şimdi konunun başlığına dönmemi istiyorsun,çok güzel,o halde bu düzlemde konuşalım.Senin bir Teist olduğunu öğrendik.O halde bize ya Tanrını tanımla ya da Tanrın kendini bize tanımlasın? Olmaz öyle şey,saçmalık olur dersen o halde Tanrının saçmalık olduğunu kabul edip, başlığın farklı yerlere sürüklenmesinde pay sahibi olmadan , burayı terketmende yarar var!!!

tarihinde doktor2005 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş

'doktor2005'

Kiminle tartışmışım ben,bir hayaletlemi??Ben kiminle sohbet etmişim bir bak bakalım!!Bir de, PİŞKİNCE başlığın saptığını yazmışsın!!Şimdi çuvaldızı kendine bir batır bakalım.Senin sorduğun veya görüş bildirdiğin her olguya yanıt vermeye çalışmışım.Çünkü; bu hatlarda senin bakış açına katılmıyorum ve bu durumda görüş belirtmemden daha doğal bir şey olamaz.Fakat konuşmamızın en başına bakarsan, senin de aynı doğallığı yakaladığın görülür.Hayır güzelim,eğer konu başlığından saptıysa,bunun nedeni sadece ben değil,ikimizin bu düzlemde tartışmaya girişmemizdir.!!!

Burada sana, insanlığın yarattığı tanrının nasıl el değiştirdiğini göstermek istedim.Saflığını bir kenara bırakıp,bunun senin açından düşündürücü olmasını beklerdim demişssin el insaf size Tanrı' nın nasıl el değiştirdiğini soran mı oldu...

Burada ayrıca, senin tarihe bakış açına da eleştiri ve öneri sunmuşum? hayır sunduğunu sanmışsın. Bunları özel hayatımda da forumda da çok okudum. Siz daha yoktunuz o zamanlar daha çok GENÇtiniz.

Benim ve kendinin bilmediği bir şey anlat.Görülüğü gibi konuyla alakası olmayan tarihe giren sizsiniz. Bush' tan girdin, Sosyalizm, devlet örgütlenmesi vs ne varsa oraya kadar vardırdın bir de benim konuyu saptıırdığımı düşünüyorsun PES.

'doktor2005'

Bu arada,tartışmanın seyrinin değişmemmesini istiyorsan,faklı görüş bildirmeyeceksin!!!Mesala son iletinde olduğu gibi;''tarihsel ve devletsel bilgileri az çok çoğumuz okumuşuz bitirmişiz.'' demişsin,doğal olarak bana cevap hakkı doğurmuşsun evlat.Ve sana söyleyeceğim şu ki;yorumlarında gördüğüm üzere,sen bu konuların yanından dahi geçmemişsin.Ama herhalde burada kendinden değil, başkalarından sözediyor gibisin.O halde okumadığın konular hakkında kendine ''okuyup geçmişiz'' gibi bir pay çıkarma,genç!! !!!

Farklı bir iletinin olmadığı yerde tartışma yerinde sayıyor demektir, benim farklı görüş bildirmem seni niye bu kadar rahatsz etti? Bu Sosyalizm-Marxisizm konularında bilgisiiz olduğumu iddia etmişssin, bence bu konularda benimle tartışmaya girmeyin. Zira bu söylemlerin ve yazdıkların 1900' lü yıllardan kalmıştır.

Ve en önemlisi yeni bir soluk getirmiyor. Eski soluklar ölmeye mecburdurlar.

Evet madem öyle bana şimdi Marx' ın ağzından çıkmamış bir sosyalist teori söyleyeceksin!

'doktor2005'

Şimdi konunun başlığına dönmemi istiyorsun,çok güzel,o halde bu düzlemde konuşalım.Senin bir Teist olduğunu öğrendik.O halde bize ya Tanrını tanımla ya da Tanrın kendini bize tanımlasın? Olmaz öyle şey,saçmalık olur dersen o halde Tanrının saçmalık olduğunu kabul edip, başlığın farklı yerlere sürüklenmesinde pay sahibi olmadan , burayı terketmende yarar var.

Tanrı kendini fiillerle anlatmıştır. Çok uyanık sanıyorsun kendini ama değilsin.

En basitinden şunu söyleyebilirm doktor :

Tanrı insanın anlayamayacağı bir tanımlamayı yapsa hangi insan evladı bunu anlayacaktı. Saptırmadan cevap ver o zaman.

tarihinde barisarock tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
Tanrı kendini fiillerle anlatmıştır. Çok uyanık sanıyorsun kendini ama değilsin.

En basitinden şunu söyleyebilirm doktor :

Tanrı insanın anlayamayacağı bir tanımlamayı yapsa hangi insan evladı bunu anlayacaktı. Saptırmadan cevap ver o zaman.

İdealist bakış açısıyla,Sosyalizmi Marksizmden-Leninizmden kopararak nasıl savunacağını da merak ediyorum,Marksizmi; seninle başka bir platformda, heyecenla tartışamaya hazır olduğumu bilmeni isterim!!

Bak,yukarıda ki yazının çoğunu kırpıyorum ve bir çok konuda bana cevap hakkı doğurduğun halde yanıt verip,başka yerlere sürüklenmeyi engelliyorum!!!!

Şimdi gelelim konu başlığı ile ilgili Tanrı savına;

Hiçbir insan evladı Tanrıyı anlamamıştır.Herkesin, kendine göre bir Tanrı olgusu oluşturduğunu ve bu şekilde inançlarını şekillendirdiğini görmemek için kör olmak gerekir. Çünkü Tanrın, insanlara anlayabileceği sabit hiçbir tanımlama yapmamıştır.

Aksini iddia ediyorsan, Tanrının kendini insanlara hangi fiillerle tanımladığına dair örnek ver!!!

tarihinde doktor2005 tarafından düzenlendi
Link to post
Sitelerde Paylaş
İdealist bakış açısıyla,Sosyalizmi Marksizmden-Leninizmden kopararak nasıl savunacağını da merak ediyorum,Marksizmi; seninle başka bir platformda, heyecenla tartışamaya hazır olduğumu bilmeni isterim!!

Bak,yukarıda ki yazının çoğunu kırpıyorum ve bir çok konuda bana cevap hakkı doğurduğun halde yanıt verip,başka yerlere sürüklenmeyi engelliyorum!!!!

Şimdi gelelim konu başlığı ile ilgili Tanrı savına;

Hiçbir insan evladı Tanrıyı anlamamıştır.Herkesin, kendine göre bir Tanrı olgusu oluşturduğunu ve bu şekilde inançlarını şekillendirdiğini görmemek için kör olmak gerekir. Çünkü Tanrın, insanlara anlayabileceği sabit hiçbir tanımlama yapmamıştır.

Aksini iddia ediyorsan, Tanrının kendini insanlara hangi fiillerle tanımladığına dair örnek ver!!!

Evveet konuya dönersek her toplum tek Tanrılı dinlere gelmeden evvel ve geldikten sonra da bu dinlerin ulaşmadığı yerlerde topluluklar kendi Tanrı olgusu kendileri yarattılar.

Tanrı ateştir, sudur, inektir, aslandır, yılandır, güneştir, aydır şudur budur...

Burad da benimle aynı şeyleri söylüyorsun kısaca...

İnsan maddesel düşünüyor ondan ayrı bir dünyayı veya yaratıcıyı haliyle anlayamıyor o yüzden semavi dinler de maddeci bir şekilde anlatırlar.

Nedir mesela?

''O kuşatandır'' kuşatmaktan maddesel bir sonuç çıkarırız ki anlarız.

İkimizde bir yere buluşuyoruz gide gide.

Sen ateistliğini maddeden bağımsıız tanımla...Bence senin için çok kolay olmayacak...

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...