Jump to content

KURAN, MUHAMMED VE İSLAMIN EFSANE OLDUĞU İDDİASI ÜZERİNE


Recommended Posts

>>> nedense japonlar sadece avrupa kültürünü alınca adam olur

Bu noktada anlamadığınız bir husus vardır. Avrupa, öncelikle avrupa kültürünü kendi alınca adam oldu.

Avrupa kütlrü dediğiniz kültür, bir bedevi kültürü filan değil. Geleneklere, adetlere, doğmalara filan dayanan bir kültür değil. Avrupa, rönesans'a kadar, işte aynen öyle, gelenekleri, adetleri hurafeleri vs. ile yaşamış bir kültür. Mesela müziğe, giysilere, şuna buna hepsine bakabilirsiniz.

velakin, rönesans ve sonrasında bir diğer gelişim ortaya çıkar. Bu temelde bir özgürlük hareketidir. Akla ve bireye özgürlük. İşte bu da, bugünkü avrupa kültürü dediğimiz şeyi oluşturur. Ve avrupanın adam olmasını sağlayan bu yeni kültür modelidir.

Ve bu kültürü uygulamadan, adam olmanında yolu, imkanı yoktur. İşte o yüzden Japonya avrupa kültürünü alınca adam olmuştur.

Eğer adam olmak istiyorsanız, avrupa kültürünü kullanmanız kaçınılmazdır. Çünkü o kökeni gelenek, hurafe vs. değil, özgürlük olan bir kültürdür. Yoksa kendi kızını öldürmeyi marifet sayıp o kanlı ellerinizle yaşamayı kabul eden iğrenç kültürünüzü aşamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • İleti 44
  • Created
  • Son yanıt

Top Posters In This Topic

Söylediklerinize katılıyorum,

geliştirmek açısındanda şunları eklemek isterim,

Takım elbise giyen bir rockçı göremezsiniz ama papyon takan bilim adamı imajını biliyorsunuz.

Avrupa kültürü kesinlikler kadar hayallerinde var olduğu bir toplumdu.

Avrupa kültüründe seviyeyi yukarı çıkaran şey dogmaların özgürleri engellemeyi bırakmakmasıdır.

Bu egomonyanın son bulması yalnızca bilimsel düşünmeyi ve nedenselliği serbest bırakıp marksizm, kapitalizm, pozitif bilimler oluşumlara ek olarak sanatsal alanda da serbestlik getirmiştir.

Toplum dinamiğinide esneten bu sanatsal düşünme yetisidir.

Türkiyede ise özgürlük dogmalara karşı kaldırılmış değil zorla dayatılmıştır. İslami türk-sunni egomonyası esasen bilimsel düşünme mantığının manevi kopyası iken özgürlüklerin sağlanması avrupanın bilimsel düşünme mantığı ile çözümlenilebilecek sanılmıştır. Bu sadece iki tarafında birbirinin düşüncelerini kılınçtan geçirdiği bir süreçten öteye gidememektedir. Buda toplumsal ayrışmayı beraberinde getirmiştir.

ben bir X ayeti söyler sonra buna göre bir açıklama yaparsam bu referans almaktır.

ben bir sevap günah yinyangı ortaya koyarsam bu ölçeme ve değerlendirme demektir.

ben dersemki 5 vakit 3 rekat 4 sübhanallah bu toplamlar demektir.

yani marksizme karşı olan islami gruplar marksizmin kendisidir.

Böyle bir durumda kendi değerler yargısı bulunan bir millete metaryel bilimsel değerler yargısı sunarsanız bu günün Türkiyesini alırsınız. Mesele bilimsel bakışın dışında da sanatsal, tek doğrularının olmadığı esnek fikirlerin olduğunu kavrayabilmektir ve aynı durumun türk - sunni islmam gruplarının da algılaması gerekmektedir.

>>> nedense japonlar sadece avrupa kültürünü alınca adam olur

Bu noktada anlamadığınız bir husus vardır. Avrupa, öncelikle avrupa kültürünü kendi alınca adam oldu.

Avrupa kütlrü dediğiniz kültür, bir bedevi kültürü filan değil. Geleneklere, adetlere, doğmalara filan dayanan bir kültür değil. Avrupa, rönesans'a kadar, işte aynen öyle, gelenekleri, adetleri hurafeleri vs. ile yaşamış bir kültür. Mesela müziğe, giysilere, şuna buna hepsine bakabilirsiniz.

velakin, rönesans ve sonrasında bir diğer gelişim ortaya çıkar. Bu temelde bir özgürlük hareketidir. Akla ve bireye özgürlük. İşte bu da, bugünkü avrupa kültürü dediğimiz şeyi oluşturur. Ve avrupanın adam olmasını sağlayan bu yeni kültür modelidir.

Ve bu kültürü uygulamadan, adam olmanında yolu, imkanı yoktur. İşte o yüzden Japonya avrupa kültürünü alınca adam olmuştur.

Eğer adam olmak istiyorsanız, avrupa kültürünü kullanmanız kaçınılmazdır. Çünkü o kökeni gelenek, hurafe vs. değil, özgürlük olan bir kültürdür. Yoksa kendi kızını öldürmeyi marifet sayıp o kanlı ellerinizle yaşamayı kabul eden iğrenç kültürünüzü aşamazsınız.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> İslami türk-sunni egomonyası esasen bilimsel düşünme mantığının manevi kopyası iken özgürlüklerin sağlanması avrupanın bilimsel düşünme mantığı ile çözümlenilebilecek sanılmıştır.

Böyle saçma sapan laflar, sıfatlar takmakla nereye varabileceksiniz ki?

Manevi bilimsel dediğin zımbırtı şöyle bir şey oluyor, farkında mısın bilmem:

Devrin şeyhülislamı Ahmed Şemseddin Efendi padişaha bir rapor sunmuş ve bu raporunda "gözlem yapmanın uğursuz, feleklerin esrar perdesini küstahça öğrenmeye cüret edenin akıbetinin meçhul olduğunu ve eğer bir memlekette zîc hazırlanacak olursa, o memleket mamur iken harap hale geleceğini ve devletin binalarının zelzele ile yıkılacağını" bildirmiştir.

Peki sonucu? Takıyuddinin güzelim rasathanesi topa tutulur ve yıkılır. Acaba nedir mesele?

Bak, hiç sevmediğim bir tip olan, Taha AKYOL bu hususta ne demiş:

'Avrupa'da rasyonalizmin başlangıcı sayılan Descartes'ın Metot üzerine Konuşmalar adlı kitabı, çıkışından iki yüz elli yıl sonra Türkçe'ye çevrilmiştir. Oysa Gazalî ve İbni Rüşd'ün kitapları, yayımlanışlarından elli yıl sonra Batı dillerine çevrilmiş ve bu çeviriler, Rönesansı uyandıran etkenlerden biri olmuştur. Gerileme tarihimizin bir fotoğrafıdır bu zaman farkı! Bu gecikmenin felaketli faturaları yetmiyormuş gibi, şimdi XXI. yüzyıl bizi 'bilgi toplumuna' yetiştirmeye mecbur ediyor! Nasıl başaracağız? Eskiden düşündüğümüz gibi düşünerek bilgi sandığımız yanılgılarımızı tekrarlayarak nereye varabiliriz? Bilim öncelikle metot demek olduğuna göre, artık düşüncelerimizi, ideolojilerimizi 'metot'süzgecinden geçirmemiz, metotla test etmemiz gerekmiyor mu?'

İşte yaptığınız şey bu. Hala eskidüzen bilgi sandığınız yanılgılarla yaşıyorsunuz. Ama görmediğiniz şey, görmekten kaçtığınız şey, ödediğiniz fatura.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Evet,

anlatmak istediğim için verdiğin örnek çok güzel aynen dediğin gibi olur.

madde adına determinizm kuruluyorda neden manevi değerler üzere determinizm olmasın.

örneğin yalan günahtır önermesi ile yalan söylersen günahkar olursun ile

protein ısınırsa bozunur yumurta ısnırsa içindeki protein bozunur gibi

yani Türkiyedeki İslami gruplar sarsılmaz deterministik bir manevi elemanlı mantık yapısına sahiptir.

Şimdi sen bu insanlara insan ewrimle oluşmuş dersen senin metaryal nedenselliğin ile onların menevi nedenselliği çelişir. Bu yüzden asla söylediklerini kabul etmez ve anlamaz. Bu durum tersi ile de ilgili.

Şimdi eğer sadece metalarla dolu bir dünyada sadece neden sonuç ilişkisi var olsaydı ve karşı gördüğün fikirlerde bir mantık soyağacı olmasaydı sen ewrimden geldik bunun bilimsel kanıtı da bu, bu, bu dediğinde insanlar senin önce mantığını sonra önermelerini kabul ederdi.

Ateistler içi dolu bir kaba su doldurmaya çalışıyor dolmayınca da bu insanlar boş diyerek sinirleniyor.

Uçmayı hayal etmek bilimsel değildir ama uçmayı insanoğlu hayal ettiği için uçak teknolojisi vardır.

Dolayısı ile meselelerde bir yere geleceksek bilimsel düşünerek değil İnsancıl düşünerek gelmeli geldiğimiz noktada uygulama aşamasında bilimin mantığını uygulamalıyız.

Örneğin 10 su sıkıntısını su kimyası çözmez ama bir gün biri yağmuru görür ben bunları toplarımder ondan sonra mekanik bilmi ile suyu toplar ve problemi çözer.

burada yağmuru görmek, sanat, hayal gücü, metafizik, manevi değerler, hisler, öte alemler ... ama bilmin olmadığı boyutlar söz konusu olur.

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> yani Türkiyedeki İslami gruplar sarsılmaz deterministik bir manevi elemanlı mantık yapısına sahiptir.

Puffff.

Böyle bir determinizm yok ki, sorun bu. Bu, sadece uydurmastik bir mantık, hiç bir şeyi determine edebeilecek bir halt değil ki.

Bıktırdın artık bu zırvalarla. Neyi determine etmiş bu zırvalıkla bu angutlar? 7.4 yetmedi mi diyerek, bir takım şehitlerimizn günahkar bilmem neler olduğunu mu?

Bizimde zaten deidğimiz şey bu. Uydur uydur doğru san. Sonrada b.kun içinde cebelleş dur. Daha kötüsü, aynı uydurmatistik salaklığı devam ettir, o b.k çukurunu gül bahçesi san, avun. İşte teistin olayı bu sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O zaman sen bir katolik bir müslümana

kardeşim biz ewrimle geldik nedeni bu,bu,bu

Kanıtladığında

neden "insan maymundan gelemez" tavrını sergiliyor?

Aptal oldukları için mi?

>>> yani Türkiyedeki İslami gruplar sarsılmaz deterministik bir manevi elemanlı mantık yapısına sahiptir.

Puffff.

Böyle bir determinizm yok ki, sorun bu. Bu, sadece uydurmastik bir mantık, hiç bir şeyi determine edebeilecek bir halt değil ki.

Bıktırdın artık bu zırvalarla. Neyi determine etmiş bu zırvalıkla bu angutlar? 7.4 yetmedi mi diyerek, bir takım şehitlerimizn günahkar bilmem neler olduğunu mu?

Bizimde zaten deidğimiz şey bu. Uydur uydur doğru san. Sonrada b.kun içinde cebelleş dur. Daha kötüsü, aynı uydurmatistik salaklığı devam ettir, o b.k çukurunu gül bahçesi san, avun. İşte teistin olayı bu sadece.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Kanıtladığında neden "insan maymundan gelemez" tavrını sergiliyor?

Aptal oldukları için mi?

Ha şunu bileydin.

Kaç defa burada millete aptal, salak, dangalak filan olduklarını gösterdik, bir otur say bakalım.

Bu aptalları, akıl ve fikir sahibi doğru dürüst mantıklı insanlar mı yapmak doğru olan şey değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Şimdi ben bu soruyu

Sen bir Ateiste

kardeşim biz ademden geldik nedeni bu,bu,bu

Kanıtladığında

neden "insan ademden gelemez" tavrını sergiliyor?

Aptal oldukları için mi?

Diye islami bir forum sitesinde sorsaydım sence ne cavap alırdım?

Ha şunu bileydin.

Kaç defa burada millete aptal, salak, dangalak filan olduklarını gösterdik, bir otur say bakalım.

Bu aptalları, akıl ve fikir sahibi doğru dürüst mantıklı insanlar mı yapmak doğru olan şey değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş

>>> Diye islami bir forum sitesinde sorsaydım sence ne cavap alırdım?

Kadeşim tarıtşmayacaksn, onlarla tartışrsan şöyle böyle falan filan cevabı alırsın. Bir kaç cevap, onların kalbi zaten mühürlü vs. vs. gibi olacaktır.

Ki bugüne kadar böyle oldu zaten.

Meydan işte burada.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Muhammed'in belki de yaşamamış bir efsane olduğu iddiasıyla ilgili tartışmalarda başından beri yer almış ve tercihini yaşamış olduğu yönünde koymuş biri olarak bu başlıkta getirilen tezlerin yaşamadığı iddiasına yeni bir katkı sağlamadığı görüşündeyim. Şöyle ki;

Acaba?

Öncelikle toplanılması istenen insan gruplarına bir bakalım .

Bunlar o dönemde arap yarımadasında yaşayan yahudi , hristiyan ve putperest müşriklerdir ve bunlar dışındada hanif , mecusi gibi nisbeten az olan unsurlardır.Ve bu gruplar gerek birbirlerine karşı gerekse kendi içlerindeki alt gruplar arasında mevcut kaynaklar üzerinde kıyasıya rekabet halindedir. Bu rekabet tarihin her döneminde ve dünyanın hemen her yerinde olduğu gibi genellikle dini inançlar ,milli değerler, gelenek ve görenekler, asabiyet duygusu gibi unsurlara yüklenip onlar üzerinden yürütülür.Ana amaç yarımada da mevcut olan kısıtlı doğal kaynakalar ve ticaret gelirlerinin ele geçirilmesidir. Aynı coğrafyada yaşamaya bir şekilde mecbur kalmış bu gruplar özellikle dini açıdan birbirlerine karşı tolere edilemez, uzlaşılamaz zıt inançlar kuşanıp, yekdiğerlerine karşı bir tür sınır hattı oluşturarak, ağırlılı olarak sosyo ekonomik menfaatlerini korumaya ve aralarında dayanışmaya yönelik kimlik ayrışmasına gitmişlerdir. Aralarındaki ayrışma sonderece keskin ve rijit hatlar oluşturur. Ortak paydaları azdır.

Böyle bir popülasyonda insanları ortak dava etrafında toplamanın en emin yolu ortak menfaatleri ve özellikleri ön plana çıkartarak her grubu temsil ve tatmin edebilecek reel ortak paydalar oluşturmak, her gruba yeterli derecede bir temsil ve söz hakkını tanımaktır.

Baskı ve tehditte bir yoldur fakat uzun ömürlü olması beklenemez. Ve organize güç gerektirir..Hele hele bir imparatorluk kurmanın iddiasında ve arefesinde iseniz başvurulacak en son yoldur ve zaten yeterince dış düşmanınız olacaktır.

Eldeki malzeme müşrik araplar, yahudiler ve hristiyanlardır.Potansiyel insan kaynağınız bunlardan ibarettir. Bunların harmanlanıp teba haline getirilmesi gerekir ,

Bu etnik unsurlar birbirleri ile uzlaşmaz formatlara sahiptir.

Yahudilik belli bir ırkın dinidir , o ırkı kayıran sadece o ırkın olan kıskanç bir tanrısı vardır. Canınız istediği zaman hristiyan veya müslüman yda buist olabilirsiniz fakat israiloğulları sulbünden gelmiyorsanız yahudi olamazsınız. Ve yahudiler tarafından dışlanırsınız

Hristiyan müşriklerin kutsallarını tanımaz , örneğin kabeye saygı duymaz.

Müşrik ise her ne kadar kitap ehline karşı bir aşşagılık kompleksine sahipsede putlarından memnundur.

Ve bunların arasındaki farklar küçümsenecek dercede değildir, tarihte çok daha az farklılıklar, çok büyük çatışmalara ve kan dökülmesine neden olmuştur, halen de olmaktadır.

Eğer bunları manüple edecek bir metin oluşturacaksanız dikkat etmeniz gereken hassasiyetlerin sayısı tahmininizden fazla olabilir. Bu hassasiyetleri gözetmeyen, görece olarak pervasız olan bir metin bile sizi amacınıza ulaştırmayacağı gibi amacınız önünde en büyük engellerden birisi haline gelir.

Bu bağlamda kuranın bu hassasiyetlere riayet ettiğini söylemek mümkün değildir. Tam tersine bu etnik unsurlara karşı son derece tavizsiz bir tutumu vardır.Rijittir. Tevratı ve incili tasdik etmesine rağmen onları tashih edip onaylamasında kendi ilkelerini ön koşul olarak dayatır, uymayanları reddeder, dışlar, uzlaşmaz.

Bu tavrını pek çok ayetle pekiştirdiği gibi peygamberin şahsı üzerinden de ortaya koyar ve kuran inanırları için referans tavır geliştirir, örnek teşkil eder.

Onlara (müşriklere) az biraz yaklaşsa hayat damarlerının kopartılacağı tehditini savurur.

Yahudileri dost edinmemesini söyler, yahudi ve hristiyanların dinine tabii olmadığı sürece onların kendisi ile dost olmayacakalrını bildirir.

Var olan etnik grupları ve dinleri tehdit eder , meydan okur.Asla taviz vermez

Kafirlerin bulundukları yerde öldürülmesinden bahseder vs. vs.. örnekler çoğaltılabilir.

Bu bağlamda kuran bu değişik etnik grupları gönüllü olarak bir arada toplamak için manüple etmek bir yana var olan bıçak sırtı dengeleri ve zorunlu birliktelikleri bile sabote edici bir özelliğe sahiptir

Amaç edindiği dava ve vaaz ettiği ilkeler mevcut etnik ve dini unsurların çıkarlarına kesinlikle uygun değildir.

Örneğin haram topraklara müşriklerin girmesinin men edilmesi ,onlara haccın yasaklanması, geçim kaynağı ağırlıklı olarak ticarete dayalı arapların ticaretlerine vurulmuş bir darbedir.

Kuran’ın menşei hakkında hangi görüşe sahip olursanız olun ister vahiy ürünü

olduğunu düşünün , ister geçmişteki efsanelerden derlenip toparlanmış anonim eser olduğunu düşünün kuran belli etnik grupları manüple etmek amacıyla yazılmış, onların değerlerinide taviz olarak içine alan çimento özelliğinden çok uzaktır.

İslamcıların iddiasına göre 609-622 arası Mekke'de, 622-632 arası Medine'de geçen 23 yıllık süreç vardır.

Yine İslamcılara göre Mekke'de müşrikler, az sayıda Hristiyanlar ve Hanifler vardır. Medine'de ise müşrikler ve Yahudiler vardır.

İslamcıların nuzül sırasıyla Mekki ayetlere bakıldığında görülecektir ki Haniflerin ve Hristiyanların gönlünü okşayan ağırlıktadır.

Öyle ki ilk ayetlerde "Allah" sözcüğü bile geçmez. Tanrıdan Rab ve Rahman olarak bahsedilir. Örneğin ilk surelerden olduğu belirtilen Müzemmil suresinin 20. ayeti daha sonra gelmiştir. İlk 19 ayetinde tek bir kez bile Allah geçmezken, 20. ayetinde tam 7 kez geçer.

Mekki ayetlerde Yahudilerden pek bir bahis yokken, Medeni ayetlerde sıkça Yahudilerden bahsedilir.

Mekki ayetler barış mesajları verirken, Medine dönemi savaş yıllarını kapsadığından mesajlar sertleşir ve öldür emirleri, savaşa ve cihada teşvik ve tehdit ayetleri yoğunlaşır.

Bu durumda etnik ve dinsel kitlelere yönelik manüple olmadığından ve ortama göre, nabza göre ayet yazılmadığından bahsedilebilir mi?

Dolayısıyla Muhammed'in yaşamamış olabileceği iddiasına karşı getirilen bu tezin tutarlı bir tarafı yoktur. Bal gibi ortadadır ki, Muhammed (ve belki de kurmayları) gelişen olaylara, muhatap olduğu kitlelere ve hedeflediği iktidar amacına yönelik olarak kitlelerin Allah ve din inancını kullanmış, emir ve isteklerini bu yolla kabul ettirmeyi yöntem olarak seçmiştir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili mermus.

sevgili dreamali

Hz. Muhammed'in yaşamadığı, islamın efsane olduğu iddiaları hezeyandan başka birşey değil,

Yine yanlış.

Muhammedin bir efsane olduğu doğru. Ama İslamın bir efsane olduğunu kimse söylemedi şurada.

Şu cümlen argümanlarının biittiğini söylüyor. Argümanların ise şimdiye dek sadece senin hayal dünyanı süslüyordu. Gerçekle ilgisi yoktu: Deve boku ve deve boku kokuları arasındaki ince nüans farkları gibi.

"Aslında Piri Reis bir uzaylıdır." gibi komiklikler yapacağına, biraz da İslam tarihinin ilk ve orijinal eserlerine göz atmanı tavsiye ederim.

Bunlara inanmakla mutlu oluyorsan devam et, mutlu olmayı istmek senin de hakkın.

sanada sevgiler.

Şu bonkörlük pozlarını da bıraksan daha iyi olur.

Resmi Erken İslam tarihi içindeki yalanları ortaya dökmek şahsi zevklerim arasında olduğu gibi, bazan gözümüzün içine baka baka yalan söyleyenleri frenlemek de özel zevklerim arasındadır.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili mermus.

Yine yanlış.

Muhammedin bir efsane olduğu doğru. Ama İslamın bir efsane olduğunu kimse söylemedi şurada.Şu cümlen argümanlarının biittiğini söylüyor. Argümanların ise şimdiye dek sadece senin hayal dünyanı süslüyordu.

Sevgiler

Bak bu Hacı'nın açtığı başlıklardan biri

'' İSLAM EFSANESİ VE TARİHİNİ BİRBİRLERİNDEN NASIL SOYUTLAYABİLİRİZ ?''

Sadece bu da değil forum islamın EFSANE olduğu söylemleri ile dolu

Sen sağlam değilsin, ciddi sorunların var...

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bak bu Hacı'nın açtığı başlıklardan biri

'' İSLAM EFSANESİ VE TARİHİNİ BİRBİRLERİNDEN NASIL SOYUTLAYABİLİRİZ ?''

Sadece bu da değil forum islamın EFSANE olduğu söylemleri ile dolu

Sen sağlam değilsin, ciddi sorunların var...

Ben Hacı'ya katılıyorum. Sevgili DreiMalAli yanlış anlamasın, Muhammed de efsanedir ama asıl efsane İslam'dır. İslam, Fil Olayından Bizans zaferine kadar Muhammed'i aşan uydurmalarla doludur.

23 yılda değil, sadece 10 yılda Büyük İskender'in, koca Roma İmparatorluğunun, Pers imparatorluğunun, Türk imparatorluklarının elde edemediği başarının bedevi çapulcu sürüsüyle kazanıldığını anlayabilmek olanaksızdır. Bu 10 yıl Ebubekir'in son dönemi ile Ömer dönemidir. Ondan önce sadece Mekke-Medine ve çevre kabilelerin yani kısmen Arabistan'ın eldesi söz konusudur. Ama bir anda Irak'ın, Suriye'nin, Filistin'in, Kudüs'ün, Mısır'ın, Irak'ın, İran'ın, Trablus'un, Azerbeycan'ın fethedildiğini görürüz. Sanki o dönemin iki süper gücü Roma ve Pers İmparatorluğu silinmiş, tam teçhizatlı orduları dağılmış, meydan ganimet peşinde koşan bedevilere kalmıştır. Buna inanmak zordur ve bu fetihlere dair tek bir tarihi kanıt yoktur.

İşte efsaneden bir parça. Bu mavala ancak "Allah yardım etmiş, melekler ordusu göndermiştir" diye düşünen bir zihniyet inanır.

İslam'ın Bizans zaferi

Kaynak listesine dikkat edin. Döneme ait tek bir kaynak yok. Herhalde adı geçen yazarlara bu ayrıntılı bilgileri melekler anlatmıştır. :lol:

"Peki nasıl oldu da İslam devleti böyle genişledi?" sorusu yerinde bir sorudur. Bunu bilemem ama tahminim daha geniş bir zaman aralığı olması gerektiğidir. Bu bilinmeyen geniş tarih, efsanevi olarak kısa döneme sığdırılmış olabilir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bence islam dini, bilinçli oluşturulmuş bir kült. Muhammet bu kült içerisinde bir biçimde baş figüranlığı kapmış. Nasıl kaptığını açıklamaya bildiğim günaysal veriler yeterli değil ançıp (ama) Muhammet olmasaydı da başka biri ile aynı külte dayanan islam gene oluşturulacaktı. Çünkü altyapı yeterince pişmişti. Muhammet ile Bahira'nın Busra/بصرى/Bosra adındaki kentte karşılaşmaları, Muhammetin Hatice ile evliliği ulayu (ve) Muhammetin Kentler arası iş gezisi, Muhammeti baş figüranlığa getiren önemli adımlardı.

duvaryazisi1.JPG

Muhammetin konuştuğu arapça ile bugünkü arapça arasında, yalnızca harekeleme ile sınırlı kalmayan çığır atlatılmış değişiklikler var. Örneğin yukarıdaki bismillah yazısı. Anık(hazır)ladığım betizde, kendisini 2a4pkl2.JPG diye tanıtan kişinin kaya yazısı, İslamın temellendiği oğurda Nabatça ile Arapça arasında bir geçişin yaşandığını ortaya çıkartmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

O kadar ilginç ki, İslam öncesi yöre tarihi hakkında epeyce kaynak var. Koskoca Pers ve Bizans İmparatorlukları var öncelikle.

Bir yerde her şey bıçak gibi kesiliyor ve gökten bir Muhammed düşüyor, ve ne hikmetese onu da sadece Araplar biliyor. İslam'ın başladığı söylenen tarih, sadece ve sadece mevcut İslam kaynaklarında anlatılıyor. Tüm dünya durmuş, sadece Araplar var gibi...

Bu yağmacı toplum, kabile kabile gidip sağdaki soldaki ülkeleri talan etmiş, politik anlaşmalar yapmış, yayılmış, koskoca devlet kurmuş ama hiçbir iz bırakmamış. Bir sikke bile basmamış ki bu çok hayatidir..

İslamiyetin doğuşu, kurucusu olduğu söylenen peygamberi, bu dini ilk kabul edenleri, yaptıkları söylenen savaşları ve geri kalan her şey sadece hadislerden, İslami metinlerden ve yine İslami anılardan elde edilmiştir. Bu da bize İsam tarihi olarak anlatılmıştır.

Bütün bunlar müslüman için hiçbir zaman sorun oluşturmamıştır, dindar müslüman İlahiyatçılar bile tarihi bilgiye yaklaşmada ne denli titiz olursa olsunlar, bütün o aktarılanları tartışmasız kabul etmişlerdir.

İslam dış dünya tarafından çok geç farkedilmiştir ne yazık ki...

İslam tarihinin gerçek başlangıcına ait İslam kaynakları dışında belge, metin, yazıt, kalıntı vb. tamamen bağımsız kanıtlar bulunana kadar, eleştirel tarih kesin olmayan değerlendirmeler yapacaktır.

İslam tarihi geleneksel anlatılara mahkum kalmış, efsanelerden oluşmuştur. Müslümanın tarihsel bilinci de.

Onların bilinci değişmeyecektir ama gerçek tarin aslında ne olduğunu merak eden ve gerçeği bilmek isteyenler, İslam'ın bugüne dek bize anlattığı masallara mesafeli duracak, hatta uyanık olacaktır.

En basit gerçek, bu dinin oral yayıldığı gerçeğidir ki bu bile tek başına çok önemlidir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bak bu Hacı'nın açtığı başlıklardan biri

'' İSLAM EFSANESİ VE TARİHİNİ BİRBİRLERİNDEN NASIL SOYUTLAYABİLİRİZ ?''

Sadece bu da değil forum islamın EFSANE olduğu söylemleri ile dolu

Sen sağlam değilsin, ciddi sorunların var...

Deve boku kokusu uzmanlarına göre kesinlikle haklısın. Onlara göre ben sağlam olmadığım gibi, ciddi sorunlarım da vardır.

Behey ahmak!

Şu verdiğin başlık cümlesini, yani

'' İSLAM EFSANESİ VE TARİHİNİ BİRBİRLERİNDEN NASIL SOYUTLAYABİLİRİZ ?''

cümlesini okuyunca "ISLAM BİR EFSANEDİR" denilidiğini mi anlıyorsun?

Orada söylenen şu: İSLAM (ın ortaya çıkış) EFSANESİ(ini) VE (İslamın ortaya çıkış) TARİHİ BİRBİRLERİNDEN NASIL SOYUTLAYABİLİRİZ ?

Sen, en iyisi, bu işlerle uğraşma! Deve boku koklamaya devam et! Ne de olsa, senin gibi deve boku kokusu uzmanlarına göre; deve boku kokusu uzmanları tongaya bazmaz:

Gübresinden devenin bile hangi kabileye ait olabileceğini kestiren insanlar tamamen uydurulmuş çağdaşları sayılabilecek bir peygamberin soyunu sopunu , menşeini elbette sorgulayıp kalp olduğunu anlayacaktır.

Ve deve boku koklaya koklaya bir kaç tane daha Muhammed, beş-on tane daha Mekke falan bulursun. Senin eline... Pardon! ...burnuna su dökülmez.

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Sevgili Pante.

Ben Hacı'ya katılıyorum. Sevgili DreiMalAli yanlış anlamasın, Muhammed de efsanedir ama asıl efsane İslam'dır.

Iıııh! Yanlış anlamam.

Bir taraftan bunu söyleyip, diğer taraftan

tartışmalarda başından beri yer almış ve tercihini yaşamış olduğu yönünde koymuş biri olarak

söylemini biraz garipserim. Ama yanlış anlamamaya gayret ederim.

Ve... Yav benim Türkçemde yine bir sorun mu var? diye sorarım kendi kendime.

İslam günümüzün sosyal bir gerçeğidir. Bir dini görüştür. Bir yaşam tarzıdır. Ve yer yer bir yönetim tarzıdır. Milyar civarında inanırı vardır. Ne bir masaldır, ne de bir efsanedir.

Ama İslamın ortaya çıkışı ile ilgili resmi anlatımlar bir masaldır, bir efsanedir. Özellikle resmi Erken İslam tarihi tam bir söylencedir. 1001 gece masalıdır.

Resmi Erken İslam tarihinin başkahramanı olan Muhammed bir efsanedir. Muhammedin saz arkadaşları birer efsanedirler. Kırmızı başlıklı kız bir efsanedir. Pamuk prenses bir efsanedir.

Ama gözümden kaçmadı.

Artık arkadaşların önce verilen kaynaklara bakmaları, kronolojik kaynak değerlendirmesi yapmaları güzel bir şey.

Kaynak listesine dikkat edin. Döneme ait tek bir kaynak yok. Herhalde adı geçen yazarlara bu ayrıntılı bilgileri melekler anlatmıştır. :lol:

Şuna vahiy gelmiştir desene be yav! :D

Sevgiler

Link to post
Sitelerde Paylaş

Deve boku kokusu uzmanlarına göre kesinlikle haklısın. Onlara göre ben sağlam olmadığım gibi, ciddi sorunlarım da vardır.

Sen, en iyisi, bu işlerle uğraşma! Deve boku koklamaya devam et! Ne de olsa, senin gibi deve boku kokusu uzmanlarına göre; deve boku kokusu uzmanları tongaya bazmaz:

Ve deve boku koklaya koklaya bir kaç tane daha Muhammed, beş-on tane daha Mekke falan bulursun. Senin eline... Pardon! ...burnuna su dökülmez.

Sevgiler

EVELEME, GEVELEME, DEVELEME ÜZERİNE

Konuyu açış yazımda 1400 yıl önceki arapların bu güne nazaran cahil , teknoloji yoksunu olmalarına rağmen aptal olmadıklarını , zeki olduklarını anlatabilmek için çöldeki en basit delillerden bile doğru çıkarımlar yapabildiklerini örneklemek amacıyla devenin gübresinden o devenin hangi kabileye ait olduğunu anlayabildiklerini yazdım.

Bu, tabiiki yazıyı okuyan çoğunuzun da farkedebileceği gibi ne amaçla yazıldığı gayet kolay anlaşılabilir bir cümle.Çok önemli bir laf da değildir , sıradan her insanın söylebileceği basit bir cümle.

Ama bunu anlamak için bir insanda en azından deve kadar zeka olması lazım. Deve kadar zekaya sahip olmayıpta buna rağmen develik yapmaya kalkan bazıları ,hoşlarına gitmiş olsa gerek devenin bokunu dillerine doladılar, geviş getirip , geveleyip duruyorlar.

Bizede bunu çiğnetip yutturmak kaldı.

Bir insan bunu neden yapar? Yani develik yaparak dezinformasyona neden kalkar ?

Karşımdaki sağlıklı bir insan olsa bunu şu şekillerde yorumlardım

-Alkışlarla yaşadığı için, sözde bilimsel ateizmin fedaisi, büyük dava adamı, aslan parçası olarak sahne alıyor.

-Açılış yazımda (katılmasanızda) ne yazdığını en azından anlayacak kadar zeki olmadığınızı düşünüyor , aklı sıra tevil ederek sizi aydınlatıyor.

-Tombalacı ağzıyla hiciv yaptığını zannediyor. . Devenin bokuna ciddi şekilde bel bağlamış ondan medet umuyor.

-Köylü kafasıyla laf geçirdiğini zannederek beni demoralize edebileceğini düşünüyor

-Söyletmen vurun matığı ile konuyu gargaraya getirip ateist forumun şanlı tarihine altın bir sayfa daha ekliyor.

Vs.

Ama gelgör ki karşımdaki sağlıklı biri değil.

Peki bu ruh hastası deve bunu neden yapıyor ?

Geriye tek sebep kalıyor, o da şu;

Psiko-seksüel gelişiminin anal döneminde takılı kaldığı ve de tatmin olması gereken asıl organı laçkalaşıp genişlediğinden dolayı tatminsizliğini devenin bokuyla sembolleştirerek dışa vuruyor.

Dervişin...

Pardon,

Devenin fikri neyse zikride odur vesselam.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Sevgili Pante.

Ben Hacı'ya katılıyorum. Sevgili DreiMalAli yanlış anlamasın, Muhammed de efsanedir ama asıl efsane İslam'dır.

Iıııh! Yanlış anlamam.

Bir taraftan bunu söyleyip, diğer taraftan

ALINTI

tartışmalarda başından beri yer almış ve tercihini yaşamış olduğu yönünde koymuş biri olarak

söylemini biraz garipserim. Ama yanlış anlamamaya gayret ederim.

Ve... Yav benim Türkçemde yine bir sorun mu var? diye sorarım kendi kendime.

Sevgili DreiMalAli;

İslam'ın ve Muhammed'in bir efsane olduğunu, efsaneleştirilmiş olduğunu hep savunurum.

Muhammed'in ve İslam'ın efsane olması ayrı bir şey, Muhammed adlı ya da lakaplı birinin hiç yaşamamış olduğunu iddia etmek ayrı bir şey.

Ben gerek Arap devletinin kuruluşunda, gerekse Kur'an'ın yazılmasında birinin önderlik etmiş olduğu düşüncesindeyim ve bu kişi Muhammed olarak efsaneleştirilen kişi olmalı.

Yani efsane olan; hiç olmamış olan-yaşamamış olan şeklinde anlaşılmamalı. Dolayısıyla yazdıklarım arasında çelişki yok.

Konuyu açış yazımda 1400 yıl önceki arapların bu güne nazaran cahil , teknoloji yoksunu olmalarına rağmen aptal olmadıklarını , zeki olduklarını anlatabilmek için çöldeki en basit delillerden bile doğru çıkarımlar yapabildiklerini örneklemek amacıyla devenin gübresinden o devenin hangi kabileye ait olduğunu anlayabildiklerini yazdım.

Mermus, başkalarında develik arama, develik sende. Nereden biliyorsun Arapların deve bokundan kabileleri tanıdıklarını.

Bir deve çıkmış uydurmuş, sen de ona inanıyor, bir de kalkıp bunu bize kakalamaya çalışıyorsun.

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.


Kitap

Yazar Ateistforum'un kurucularındandır. Kitabı edinme seçenekleri için: Kitabı edinme seçenekleri

Ateizmi Anlamak
Aydın Türk
Propaganda Yayınları; / Araştırma
ISBN: 978-0-9879366-7-7


×
×
  • Yeni Oluştur...