Jump to content

Ruhun verilmesi


Recommended Posts

Dinlerde genelde ölüm anı ruhun teslim edilmesi adı altında bir sürü senaryo ile anlatılır.

Ölüm meleği

Alınan ruhu taşıyan melekler

Kabir azabı

Defterler

Köprüler

Son nefesteki şeytan şaşırtmacaları

vs vs

Binlerce çeşit hikaye mevcut

Ancak tanrıya ait olduğu iddia edilen bu ruhun nasıl ve hangi şartlarda verildiğine dair pek söylem yok.

Dinlerin ölünce ruhun alındığını iddia edip bu yönde savaş vermelerinden önce bu iddia ettikleri ruh denilen şeyin hangi aşamada biyolojik bedene verildiğini anlatmaları gerekiyor her şeyden önce.

Bu konuya gelince tık yok.

Hatta bu ruh diye iddia ettikleri şeyler hazır ürünler.

Evet, dinlerdeki tüm senaryolarda bu ürünlerin tanrı tarafından biyolojik bedenler olmadan önce oluşturuldukları iddia edilir.

Esas anlatılması gereken husus RUHUN NASIL ÇIKTIĞI değil NASIL GİRDİĞİDİR.

:)

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kürtaj ve din tartşmalarıda burada başlıyor.

Müslümanlar ruhun, hamileliğin 40-42 gün sonra bedene girişine inanır. Bu safhadan sonra kürtaj Cinayet ile bir tutulmuş. Eğer annenin ölüm riski varsa günah değildir de denmiş.

Ateistlere göre kürtaj bir Cinayetmidir?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Kürtaj ve din tartşmalarıda burada başlıyor.

Müslümanlar ruhun, hamileliğin 40-42 gün sonra bedene girişine inanır. Bu safhadan sonra kürtaj Cinayet ile bir tutulmuş. Eğer annenin ölüm riski varsa günah değildir de denmiş.

Ateistlere göre kürtaj bir Cinayetmidir?

Kürtaj cinayet değildir.

Ayrıca 40-42 gün sonra girmesi iddiasına gelince...

40-42 gün sonra bebeğin ağırlığı 40 gram artıyor muymuş? :)

Bu konuyu es geçiyorlar ama esas önemli konu bu.

Eğer ruhun sonsuzluğunu iddia ediyorsa dinler onun bedenle birleşim zamanını anlatmalılar açıkça.

Yoksa dünyada biyolojik süreçlerle hiçbir yerden gelmemiş kendiliğinden yetişen bir bilincin neden girmediği halde çıktığını açıklamak saçmalık olurdu :)

Bu konu üzerinde en az bir din kitabı kadar çalışmalar yapıp senaryolar uydurmaları lazım. :)

Es geçmişler.

herhalde insanların hep aptal kalacağını sanıyorlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

İslamiyette ruha inanıldığı için sanırım 40 günden sonra kürtaj cinayet, Ateizmde ruh bilinilmediğinden sanırım cinayet değil diyorsun.

Buna göre aklıma bir şey daha takılıyor Ateizme göre ne zaman cinayet olur?

Hamilelikten sonra mı?

Kürtaj cinayet değildir.

Ayrıca 40-42 gün sonra girmesi iddiasına gelince...

40-42 gün sonra bebeğin ağırlığı 40 gram artıyor muymuş? :)

Bu konuyu es geçiyorlar ama esas önemli konu bu.

Eğer ruhun sonsuzluğunu iddia ediyorsa dinler onun bedenle birleşim zamanını anlatmalılar açıkça.

Yoksa dünyada biyolojik süreçlerle hiçbir yerden gelmemiş kendiliğinden yetişen bir bilincin neden girmediği halde çıktığını açıklamak saçmalık olurdu :)

Bu konu üzerinde en az bir din kitabı kadar çalışmalar yapıp senaryolar uydurmaları lazım. :)

Es geçmişler.

herhalde insanların hep aptal kalacağını sanıyorlar...

Link to post
Sitelerde Paylaş

Ateizmde ruh bilinilmediğinden

Böyle şey yok.

Ruh diye bir halt yok.

Ruh diye tanımlanan şey tamamen bilinçtir.

Buna göre aklıma bir şey daha takılıyor Ateizme göre ne zaman cinayet olur?

Hamilelikten sonra mı?

Ayrıca ateizm adına konuşamam.

Sadece kendi adıma fikirlerimi sunarım.

Ve benim cevabım dünyayı doğrudan algılayabilen bir canlının hayatının sona erdirilmesi cinayet olur.

Buna bağlı olarak makineye bağlı komadakilerin de fişlerinin çekilmesi aynen kürtaj gibi cinayet olmaz.

Üreme özgür bir tercihtir

Doğum özgür bir tercihtir

Yaşam zorunludur.

Bu bağlamda doğurana kadar tercihe bağlıdır her şey.

Doğurduktan sonra zaruriyet çıkar ve yaşam hakkına dair tüm inisiyatifler doğurandan doğana geçer.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bedeni bir makina, ruhu ise o makinayı çalıştıran bir enerji olarak düşünebiliriz.

Örneğin elektrikle çalışan bir makinaya akımı verdiğinizde çalışmaya başlar.

Kesintisiz enerji ile çalışan bir makinayı düşünelim, çalışma makinanın arıza yapması, malzemelerinin ömrünün tükenmesiyle son bulacaktır. Eğer arızayı giderir, ömrü biten malzemeyi yenilerseniz çalışmayı sürdürür.

İnsan ya da diğer canlılar da böyledir.

Kimileri ölümü enerjinin tükenmesi olarak açıklar, yanlıştır.

Enerji hep vardır. Tükenen bedendir. Eğer bedendeki arıza giderilebilirse ya da ömrü dolan-işe yaramaz hale gelen organ değiştirilirse beden canlılığını sürdürür.

Dolayısıyla ne bedene ruhun verilmesi, ne de ruhun bedenden ayrılması söz konusu değildir. Ruhtan ayrılan, ruhu terkeden bedendir.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bedeni bir makina, ruhu ise o makinayı çalıştıran bir enerji olarak düşünebiliriz.

Örneğin elektrikle çalışan bir makinaya akımı verdiğinizde çalışmaya başlar.

Kesintisiz enerji ile çalışan bir makinayı düşünelim, çalışma makinanın arıza yapması, malzemelerinin ömrünün tükenmesiyle son bulacaktır. Eğer arızayı giderir, ömrü biten malzemeyi yenilerseniz çalışmayı sürdürür.

İnsan ya da diğer canlılar da böyledir.

Kimileri ölümü enerjinin tükenmesi olarak açıklar, yanlıştır.

Enerji hep vardır. Tükenen bedendir. Eğer bedendeki arıza giderilebilirse ya da ömrü dolan-işe yaramaz hale gelen organ değiştirilirse beden canlılığını sürdürür.

Dolayısıyla ne bedene ruhun verilmesi, ne de ruhun bedenden ayrılması söz konusu değildir. Ruhtan ayrılan, ruhu terkeden bedendir.

Bu sistemi açıklayan biri, farkındalıkla bilinçlerde (sen ruh diyorsun) biriken bilginin de bu süreklilikte ne şekilde depolandığını söylemeli.

Dediğin gibi bir duruma sahip bilincin var olduğu her an var oluş noktasıyla arasındaki mesafe açılır.

O açılan mesafeye de bilgiler ve deneyimler dolar (bilinç için varlık böyle)

Bu şekilde var olan bir tek bilincin bile zamanla edindiği bilgi ve deneyimleri tutacağı bir yer lazım.

Şu anda biyolojik olarak bilince depo görevi gören Beyindir. Ve beyinin de kapasitesi sınırlıdır (Bilgisayar Hard Disk Kapasitesi gibi, 100 GB, 200 GB, vb gibi)

Var oluşta sınır yok ise, sınırsız olarak bu anlattığın enerjinin farkındalığıyla ilişkili her şeyi tuttuğu şey nedir?

Senin anlattığın sistemdeki depo nedir?

Ve sürekli büyümenin önüne nasıl geçiliyor (mesela bin yıldır var olan bilinç, 10 yıldır var olan bilinçten çok daha büyüktür, eğer sen sonsuzluk var diyorsan bu sonsuzluğa kadar farkındalığın büyümesi nasıl önleniyor? veya nereden yer kullanıyor büyüyen bu varlık?)

Bu paradokslar ne olacak?

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bedeni bir makina, ruhu ise o makinayı çalıştıran bir enerji olarak düşünebiliriz.

Örneğin elektrikle çalışan bir makinaya akımı verdiğinizde çalışmaya başlar.

Kesintisiz enerji ile çalışan bir makinayı düşünelim, çalışma makinanın arıza yapması, malzemelerinin ömrünün tükenmesiyle son bulacaktır. Eğer arızayı giderir, ömrü biten malzemeyi yenilerseniz çalışmayı sürdürür.

İnsan ya da diğer canlılar da böyledir.

Kimileri ölümü enerjinin tükenmesi olarak açıklar, yanlıştır.

Enerji hep vardır. Tükenen bedendir. Eğer bedendeki arıza giderilebilirse ya da ömrü dolan-işe yaramaz hale gelen organ değiştirilirse beden canlılığını sürdürür.

Dolayısıyla ne bedene ruhun verilmesi, ne de ruhun bedenden ayrılması söz konusu değildir. Ruhtan ayrılan, ruhu terkeden bedendir.

katılmıyorum pante dediklerine ruhu makineyi çalıstıran enerji demişşin sonra bunu insana bağlamıssın ama insana ruhu enerji vermez yediği yemekler verir bu bağlamda makine içinde elektrik aslında sadece yemektir. eğer ruhu yemek olarak düşünelim diyorsan o senin biliceğin bi iş :) ordaki tüm arıza diye tarif ettiklerinde hastalıklar de. onlarda giderilip bedensel yenileme sürekli ve uygun hızlarda olursa bir canlı sorunsuz olarak hep yaşar :)

Link to post
Sitelerde Paylaş
Bu sistemi açıklayan biri, farkındalıkla bilinçlerde (sen ruh diyorsun) biriken bilginin de bu süreklilikte ne şekilde depolandığını söylemeli.

Dediğin gibi bir duruma sahip bilincin var olduğu her an var oluş noktasıyla arasındaki mesafe açılır.

O açılan mesafeye de bilgiler ve deneyimler dolar (bilinç için varlık böyle)

Bu şekilde var olan bir tek bilincin bile zamanla edindiği bilgi ve deneyimleri tutacağı bir yer lazım.

Şu anda biyolojik olarak bilince depo görevi gören Beyindir. Ve beyinin de kapasitesi sınırlıdır (Bilgisayar Hard Disk Kapasitesi gibi, 100 GB, 200 GB, vb gibi)

Var oluşta sınır yok ise, sınırsız olarak bu anlattığın enerjinin farkındalığıyla ilişkili her şeyi tuttuğu şey nedir?

Senin anlattığın sistemdeki depo nedir?

Ve sürekli büyümenin önüne nasıl geçiliyor (mesela bin yıldır var olan bilinç, 10 yıldır var olan bilinçten çok daha büyüktür, eğer sen sonsuzluk var diyorsan bu sonsuzluğa kadar farkındalığın büyümesi nasıl önleniyor? veya nereden yer kullanıyor büyüyen bu varlık?)

Bu paradokslar ne olacak?

Bir paradoks yok.

Bilginin, hafızanın, düşüncenin, duygunun yeri beyindir ve bu bir insanda da, bir böcekte de aynıdır.

Bilinç de beyinin ürünüdür. Ruh dediğimiz enerjinin herhangi bir kontrol ya da depolama gibi bir fonksiyonu yoktur.

Beynin bir bölümü arızalandığında insan yaşamını sürdürür ama ya hafızası yoktur ya da başka yeteneklerini kaybetmiş olabilir. Yani ruh var ama beyin fonksiyonları azalmıştır.

Ruhun (enerjinin) beyni kullandığını düşünürseniz yanılırsınız. Beynin ruhu kullandığını düşündüğünüzde paradoks olarak nitelendirdikleriniz ortadan kalkacaktır.

Beyin ölümü gerçekleşene kadar da bu kullanım devam eder. Ölüm gerçekleştiğinde ortada bir enerji olsa da, o enerjiyi kullanabilecek sağlıkta bir beyin kalmamıştır.

Bence sürekli büyüme ve sonsuzluk diye birşey yok. Beyin işine yarayanları, etki bırakanları tutar, önemsizleri-kullanılmayanları zaman içinde atar, yerine yenilerini koyar.

Her bilgiyi sakladığına dair bir kanıtımız yok. Muhtemelen kullanılmadığı ve önemsizliği nedeniyle beyindeki yerini kaybeden bilgi, tekrarlandığında yerini kısa zamanda kaybetmeyecek derecede sağlamlaştırmaktadır.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Bedeni bir makina, ruhu ise o makinayı çalıştıran bir enerji olarak düşünebiliriz.

Örneğin elektrikle çalışan bir makinaya akımı verdiğinizde çalışmaya başlar.

Tam tersi bir durum söz konusu. Bedeni bir makine olarak düşünürsek, "ruh"u makinenin çalışmasıyla ortaya çıkan bir "yan ürün" olarak düşünebiliriz. Şöyle bir analoji belki yerinde olur: dinamo. Örneğin bisikletlerde bisikletin tekerinin dönmesiyle oluşan enerjiyi (Kinetik enerji), elektrik enerjisine çevirebiliriz. Diyebiliriz ki, "beden" bir dinamo, onun ortaya çıkardığı da ruh, yani elektrik. Beden dediğimiz dinamo da bisikletin tekerinin dönmesi gibi bir sistemle değil, yediğimiz besinleri, soluduğunuz havadaki oksijen atomlarını yakmak gibi suretlerle işliyor.

Fakat burada "ruh" konusuna farklı bir yaklaşım getirilebilir. Örneğin "bilinç" gibi. Buna da zaten insanların gelişmiş kortex yapısı dolayısıyla ortaya çıkan bir "yetenek" olarak bakabiliriz; ancak ben biliçli veya bilinçsiz canlıyı hareket ettiren/ayakta tutan gücü "ruh" olarak görüyorum, ki buna da kendimce bir açıklama getirdim.

Link to post
Sitelerde Paylaş
Tam tersi bir durum söz konusu. Bedeni bir makine olarak düşünürsek, "ruh"u makinenin çalışmasıyla ortaya çıkan bir "yan ürün" olarak düşünebiliriz. Şöyle bir analoji belki yerinde olur: dinamo. Örneğin bisikletlerde bisikletin tekerinin dönmesiyle oluşan enerjiyi (Kinetik enerji), elektrik enerjisine çevirebiliriz. Diyebiliriz ki, "beden" bir dinamo, onun ortaya çıkardığı da ruh, yani elektrik. Beden dediğimiz dinamo da bisikletin tekerinin dönmesi gibi bir sistemle değil, yediğimiz besinleri, soluduğunuz havadaki oksijen atomlarını yakmak gibi suretlerle işliyor.

Tam tersi bir durum değil. Sen enerjiyi "sürekli dışardan verilen" olarak algıladığın için böyle düşünmüşsün.

İlk devinim olmadan hareket olmaz. Bu makinalarda da böyledir, canlılarda da, evrende de.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Tam tersi bir durum değil. Sen enerjiyi "sürekli dışardan verilen" olarak algıladığın için böyle düşünmüşsün.

İlk devinim olmadan hareket olmaz. Bu makinalarda da böyledir, canlılarda da, evrende de.

Canlılar "kapalı sistem"de benim mi haberim yok? Ben canlıları "açık sistem" olarak biliyorum. Yani enerjilerini dışardan alıyorlar. Evren ise "kapalı sistem"dir, yani özdevinimi kendisindedir.

Çok merak ettim, neymiş bu ilk devinim?

Link to post
Sitelerde Paylaş
Canlılar "kapalı sistem"de benim mi haberim yok? Ben canlıları "açık sistem" olarak biliyorum. Yani enerjilerini dışardan alıyorlar. Evren ise "kapalı sistem"dir, yani özdevinimi kendisindedir.

Çok merak ettim, neymiş bu ilk devinim?

Elbette canlılar enerjilerini dışardan alıyorlar.

Ama ilk mesajıma itirazında "tam tersi durum" derken sanki kendi içlerinde üretiyorlarmış gibi anlaşılacak şekilde ortaya koydun. Bisiklet örneğin de bunu vurguladı.

İlk devinime karşı çıkarken ilk devinim olmadan hareket sağlandığını bildiğin bir örneğin var mı?

Canlının ilk deviniminin ise genelde erkek ve dişiden, istisna olarak ise sadece dişiden olduğunu bilmekteyiz zaten.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Elbette canlılar enerjilerini dışardan alıyorlar.

Ama ilk mesajıma itirazında "tam tersi durum" derken sanki kendi içlerinde üretiyorlarmış gibi anlaşılacak şekilde ortaya koydun. Bisiklet örneğin de bunu vurguladı.

Benim o analojiden anlatmak istediğim, enerjinin dışardan geldiğiydi. Hani siz demişsiniz ya, "Bedeni bir makina, ruhu ise o makinayı çalıştıran bir enerji olarak düşünebiliriz" diye, ben ona istinaden demiştim. Dediğinizde sanki bedenden ayrı bir ruh varmış da, o bedene hükmediyormuş gibi izlenim uyandırıyor. Yani teist bir yaklaşım gibi. Ben de buna karşılık "tam tersi" dedim. Yani ruhu bedenin bir "yan ürünü" olarak gördüm. Anlatım eksikliğim varsa kusura bakmayın sıkıntılı bir gün geçiriyorum.

İlk devinime karşı çıkarken ilk devinim olmadan hareket sağlandığını bildiğin bir örneğin var mı?

Canlının ilk deviniminin ise genelde erkek ve dişiden, istisna olarak ise sadece dişiden olduğunu bilmekteyiz zaten.

İlk devinimden kastınız buysa bir sorun yok.

Esenlikler.

Link to post
Sitelerde Paylaş

Müslüman düşünce önünüze sizin değer vermediğiniz bir sürü düşünce atmış ve çöp kötü kokuyor rahatsız oluyorsunuz ama çöpü ne yapacağınızı bilmiyorsunuz sanırım.

Teist düşünce bir sürü saçmalık içeriyorsa bu bizlere mal edilecek bir suç olamaz değil mi?

Link to post
Sitelerde Paylaş
  • Konuyu Görüntüleyenler   0 kullanıcı

    Sayfayı görüntüleyen kayıtlı kullanıcı bulunmuyor.

×
×
  • Yeni Oluştur...